Nasıl korku verir sessizlik insana;
Insan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.
Poem of Loneliness
Ones who don't live alone don't know
How much silence scares one;
How one talks to himself;
How one runs to mirrors,
Longing to a soul,
They don't know.
Orhan Veli Kanık
An
Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye;
Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye..
Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.
Moment
Laughing is approaching someone else;
All of a sudden it turns two people into one..
Even if you build a castle from your memories and take shelter,
One life won't be enough for one person alone.
Özdemir Asaf
Ağlamak
Ağlamak
Unutmak kadar kolaydır inan
Sevin ağlayabiliyorsan
Sevin ağlıyorsan
Gül ağlayabiliyorum diye
Gül ağlıyorum ağlıyorum diye
Sana birşey yapamam
Ağlayamıyorsan
Crying
Crying
It is as easy as forgetting, believe me
Be happy if you can cry
Be happy if you cry
Smile because you can cry
Smile because you cry
I can't help you
If you can't cry
Özdemir Asaf
Seninle Ölmek İstiyorum
Dağ başında bir avcı kulübesi
Yerler diz boyu kar
Ocakta ateş
Dinarda rüzgar
Hadi gel
Önce sevişmeliyiz uzun uzun
Yerdeki ayı postunun üzerine uzanmalıyız
Bütün vücudunu santimetre karelere ayırıp
Birer birer öpmeliyim
Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana
Böylece ölmeliyiz
Aradan yıllar geçip
Bizi buldukları zaman
Etlerimiz çürümüş olsa da
Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden
Hadi gel
Nefes almak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum...
I Want to Die with You
A hunter's cottage in the mountains
Knee-deep snow on the ground
Fire in the fireplace
Wind outside
Come on
First we must make love, prolonged
We must lie on the bear's fur on the floor
I must divide your body into square centimeters
And I must kiss them one by one
And then I must embrace you with all my strength
We must die like this
When years go by
And they find us
Even if our flesh has decayed
Our bones must not separate from each other
Come on
Breathing is easy
I want to die with you...
Ümit Yaşar Oğuzcan
Yalnızlık
Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa
Loneliness
Since the umbrella makers
cut the cloth
wide enough to protect only one person
from getting wet
what falls is not rain
it is loneliness
Every night, the streets of the city
are more mournful
with the loneliness
of the chickpea
that moves in the whistle pipe
upon the breath of the night watchman
If only you knew how happy it would make me
when a snake
comes to my grave
and hibernates
in the bones
of my rib cage
Sunay Akın
Ağır İşçi
En ağır işçi benim.
Gün 24 saat,
Seni düşünüyorum.
Hard Worker
I am the hardest worker.
A day is 24 hours,
I think of you all the time.
Ümit Yaşar Oğuzcan
2=1
Kim o, deme boşuna..
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Başdan - başa sen.
2=1
Don't say who's that, there is no point..
It's me, it's me.
Such a me who comes to your door,
You from top to bottom.
Özdemir Asaf
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...
Everything Depends on You
You are as heavy as the ground pulls you,
As light as your wings flutter..
You are as alive as your heart beats,
As young as your eyes see distance...
You are as good as the people you love,
As bad as the people you hate..
Whatever the color of your eyebrows and your eyes are,
Your color is what the one facing you sees..
Don't think that what you lived is what you gained:
You are as close to the end as you lived; however long you live,
Your life is as long as you love..
You are as happy as you can smile.
Don't be sad, know that you will smile as much as you cry
Don't think that everything is over,
You will be loved as much as you love.
The value nature gives you is in the rise of the sun
And you are as human as the value you give to the one facing you.
If you will lie one day;
Let the one you address believe you as much as the trust for you.
The longing for the loved one is in the moon light,
And you are as close to your love as you long for.
Don't forget, you are as wet as it rains,
As warm as the sun warms you.
You are as alone as you feel alone
And as strong as you feel strong.
You are as beautiful as you feel beautiful..
This is life!
This is living,
You live as much as you remember this
When you forget this, you feel as cold as every breath you take
And you are forgotten as soon as you forget
A flower is as beautiful as it is watered,
Birds are as sweet as they chitter,
A baby is as baby as it cries.
And you know everything as much as you learn, learn this as well,
YOU ARE LOVED AS MUCH AS YOU LOVE...
Can Yücel
Günaydın
Günaydın tavuklar, horozlar
Artık memnunum yaşamaktan
Sabah erkenden kalktığım zaman
Siz varsınız;
Gündüz, işim var, arkadaşlarım,
Gece, yıldızlar var, karım var,
Günaydın tavuklar, horozlar!
Good Morning
Good morning hens, roosters
I am glad to live now
When I wake up early in the morning
I have you;
In the morning, I have my job, I have my friends,
At night, I have the stars, I have my wife,
Good morning hens, roosters!
Necati Cumalı
Bir Fotoğrafta Sen
Dün bir fotoğrafta gözlerini gördüm
İki uzak yıldız gibiydiler, dalgın
Bilsen neler anlattı bana, sessizce
Bir sevgiyle derinleşen bakışların.
Bir ceylan gibi kollarıma atıldın
Özlemli dudaklarınla yangın yangın
Seni gördüm, yaşadım bir fotoğrafta
Her zamankinden daha çok bana yakın
Gelecek o mutlu günleri anlattın.
You in a Photo
Yesterday, I saw your eyes in a photo
They were like two stars far away, lost in thoughts
I wish you could know what they told me, in silence
Your looks that became deeper with love.
I felt as if you were not there,
You existed somewhere else, somewhere far away, with me
I saw love shining in your face
Like a mirror in the garden of beauties.
You stepped out of the mirror slowly, timidly
You threw yourself into my arms like a gazelle
With fires in your lips filled with longing
I saw you, and I lived you in a photo
You were so close to me, closer than ever
You told me of the happy days that are yet to come.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Bir İş Var
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bir iş var bu işin içinde.
There is Something
Is this sea as bautiful as this everyday?
Does the sky look like this all the time?
This furniture, these windows,
Are they always as beautiful as this?
No,
I swear to God, no;
There is something strange going on.
Çok Sevmek
Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece
O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış
Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti
O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış.
Uzayan saçlar, altında avuçlarımızın
İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi
Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek
O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi.
Yanmak mı o eski cağlarda yanmak
Kül olup savrulmak rüzgara karşı
İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin
O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı.
İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, ceşmeler
Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan
O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu
O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman
Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı
Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz
O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.
Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın
O çok sevmek, o yanardağ, o ateş, o yangın...
To Love A Lot
Those songs that lied to us, that blue night
The heat of the white hands, that first look
The dawn caused by having no cause
To love a lot, helpless deception at nights.
Hair that grows, under our hands
That is, one submitting to love
To feel broken, to fall into pieces, yet to be always completed
To love a lot, another skin touching your skin.
To burn, to burn in old ages
To turn to ash and to be scattered with the wind
The first cut of our proud hands
To love a lot, the first flow of our blood.
The springs, water jugs, rivers, fountains
To drink love with bloody hands, without satisfaction
The first roughness of the sea at our shores
To love a lot, to make it grow, there, then.
To engrave our names to the old tree trunks
To write everything on the sand one by one
Our condemnation to torture
To love a lot, to love even more everyday.
So madly, so terribly, so crazy
To love a lot, the volcano, the fire, the blaze...
Ahmet'in hikayesi
Birisi köyde oturur
Birisi şehirde
Ve her sabah
şehirdeki köye gider
Köydeki şehire
The Story of Ali Rıza and Ahmet
How strange is the story of
Ali Rıza and Ahmet
One lives in the village
The other in the city
And every morning
The one in the city goes to the village
And the one in the village to the city
Orhan Veli Kanık
Bir Gün
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, acil
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum
Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum
Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse
Bil ki seni seviyorum
One Day
If you wake up all of a sudden in the middle of the night
If you get lost in your thoughts looking into the darkness
If you feel a warmth on your cold hands
And if the alarm clock rings times that are too late
Know that I am thinking of you
If a ferry approaches your quay, get on, hurry
Take the darkness as your blanket on the blue seas
And listen to my heart, how it beats
In that place where all the longing condenses
Know that I am waiting for you
One morning, at the start of a new day, open your curtains and look
If the seagulls are landing on your balcony with happiness
Leave yourself to a deep untasted joy
Let the most hopeful songs come out of your lips
Know that I want you
If you wake up all of a sudden, one night among all the nights
If you hear the chirping of a poor, sorrowful bird at a distance
If a gazelle is crying on the mountains, alone
And if a black rose grows on my grave one day
Know that I love you