Günü saat: 22. 27'de X şahısla yaptığı telefon görüşmesindeki; Ali'nin "Akşam paşam arıyo, ben seni biliyorum tamam mı normalden arıyorsun zannediyordum bülbül gibi ötüyorum, bu Faruk'u dövdüm" dediği, X şahsın "Kalabalık gitseydiniz"


f)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları



Yüklə 3,45 Mb.
səhifə19/59
tarix30.11.2017
ölçüsü3,45 Mb.
#33405
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   59

f)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;

Gizli Tanık 17, ifadesinde aynısı ile ; "Hüseyin GÖRÜM derneğin teşkilatlanmadan sorumlu genel başkan yardımcısıydı. Kendisinin eski sabıkalı olduğunu biliyorum. Dernek binasının 3. katında özel bir odası vardı. Çevresine sabıkalı kişileri toplamıştı. Bunlara da anlattığım gibi çeşitli askeri rütbeler veriyordu. Bu kişilerle dernekte esrar partileri verdiğini bizzat gördüm.

Kahraman ŞAHİN'in derneğin gençlik kollarından sorumlu olduğunu, binbaşı lakabı kullandığını, Hüseyin GÖRÜM tarafından esrar içmeye alıştınldığını, dernekte aktif olarak görev yaptığını, hatta derneğin borçlarından dolayı kendisine haciz geldiğini biliyorum.

Muhammet YÜCE' yi derneğe geldiği zaman tanıdım. Kendisini uzman çavuş olarak tanıttı. Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüşeceğini söyleyerek odasına gitti. Bu kişinin daha soma da derneğe birkaç sefer geldiğini gördüm. Hüseyin GÖRÜM ile de görüştü. Bu kişinin Mehmet Fikri KARADAĞ ile araba ile bir yerden derneğe geldiğini de gördüm.

Raif GÖRÜM ve Yusuf GÖRÜM' ü Hüseyin GÖRÜM' ün yakınları olarak biliyorum. Raif GÖRÜM' ün esrar içmek için derneğe geldiğini Hüseyin GÖRÜM ile birlikte esrar içtiklerini gördüm. Dernek adına bulundukları faaliyetlerden bilgi sahibi değilim.

Erol ÖLMEZ, dernek binasında yatıp kalkıyordu. Hüseyin GÖRÜM kendisine binbaşı rütbesi vermişti. Bir arada Fatihteki Çarşamba semtine tarikatlar hakkında istihbarat toplamak için görevlendirildiğini biliyorum. Hatta Erol ÖLMEZ bunun için sakal bırakmıştı.

Murat ÇAĞLAR, Ali KUTLU ile birlikte derneğe gelmişti. Dernekte yatıp kalkıyordu. Mersedes marka bir aracı vardı. Çek senet tahsilatı işi yaptığını biliyorum. Bir seferinde, Hüseyin GÖRÜM' ün kendisine bağırarak adamları arabanın bagajında niye buraya getirdin dediğini duydum. Daha soma alacaklı olan bir kısım kişilerin tahsilata yardımcı olması için Hüseyin GÖRÜM' e müracat ettiklerini, Hüseyin GÖRÜM' ün de bu işinMuratÇAĞLAR' a havale ettiğini,MuratÇAĞLAR'm da borçlu olan kişileri bulup arabanın bagajına kapatıp derneğe getirdiğini öğrendim.Murat ÇAĞLAR'm Pendik ve Bakırköy de ruhsatsız silahla yakalandığını, bundan başka Antalya' da bir yerde 80 adet mermi ve ruhsatsız silahla yakalandığını biliyorum.

Kuvayi Milliye Derneğinin Kadıköy'deki binası resmi bir kurum gibi düzenlenmişti. Kırmızı halılar serilmişti. Güzel bir dekorasyonu vardı. Buraya gelenler buranın resmi bir kurum olduğu hissine kapılıyordu. Mehmet Fikri KARADAĞ dernekte kendine göre çeşitli birimler oluşturmuştu. Bunlardan hatırladıklarım özel kuvvetler komutanlığı, istihbarat birimi, Türkiye Büyük Millet Meclisini izleme ve denetleme komisyonu, ARGE, Anneler birliği, din komisyonu, Ahilik gibi birimlerdi. Hatta bunlardan bazılanna'görev verilen kişilerce tabela yaptırılarak odaların kapılarına asılmıştı. Mehmet Fikri? KARADAĞ özellikle özel kuvvetler



komutanlığı tabelasını görünce kızdı. Bunu görseler bizi asarlar dedi. Tabelayı kaldırtarak yerine arama kurtarma birimi yazılmasını söyledi. Buna uygun şekilde tabela hazırlandı. Kişilere bu şekilde kimlikler verildi, Özel kuvvetler komutanı olarak görevlendirilen kişi Hüseyin GÖRÜM' dü. Zaten kendisini gelen kişilere askeriyenin özel kuvvetlerinde görevli olarak tanıtıyordu. Sürekli olarak başında özel kuvvetlerin kullandığı bordo bere ile gezerdi. Ben bir döneme kadar gerçekten kendisini askeriyede görevli olarak zannediyordum.

Zaman içersinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında bir sürtüşmenin olduğuna şahit oldum. Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ' m başkaları ile ilişkide olduğunu, toplantılar yaptığını, kendisini ise bunlara çağırmadığını söylüyordu. Hatta burada dernekte yönetim kurulu var, neden onlara gidip danışıyorsun dediğini biliyorum. Hüseyin GÖRÜM' ün Mehmet Fikri KARADAĞ' ın bu ilişkilerinin ortaya çıkartmak için o sıralar dernekte yatıp kalkan Niyazi KIYAK isimli kişiye kendisini takip ettirdiğini, bu kişinin de Mehmet Fikri KARADAĞ' ı Acıbadem semtindeki Karaköy semtindeki Türk Ortodoks Patrikhanesine ait küçük bir kiliseye kadar takip ettiğini, kiliseye girdiğini görüp geri dönerek durumu Hüseyin GÖRÜM'e anlattığını, Hüseyin GÖRÜM' ün de bunun üzerine ben zaten bunun Hıristiyan olduğunu biliyordum. Asıl dönmemiş dönme kendisidir dediğini biliyorum. Bu olaydan sonrada Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında sert tartışmalar oldu.

Mehmet Fikri KARADAĞ dernekte kendisine göre bir yapı oluşturmuştu. Dernek gibi sivil toplum kuruluşunda herkesin birbirine komutanım, yüzbaşım, binbaşım gibi askeri rütbelerle hitap etmesini yadırgamıştım. Ancak Mehmet Fikri KARADAĞ dernekte içtima bile alıyordu. Kendilerine göre bir literatür oluşturmuşlardı. Dernekte kalanlar askeri üniformaya benzer elbise ile fotoğraf çektiriyorlardı. Bunu da Mehmet Fikri KARADAĞ istemişti. Bunlar benim gelecekteki komutanlarım diyerek kendi odasındaki panoya asmak için bunu istediğini söylemişti. Dernekte o sıralar bulunan Niyazi KIYAK' ın Mehmet Fikri KARADAĞ' m yönlendirmesiyle Ayşe Ceylan GEÇYOL isimli yine dernek üyesi bir bayanla evlendirildiğini, nikahlarının kendilerine göre Kuvva nikahı olarak adlandırılan bir törenle Kuvayı Milliye Derneğinde Hüseyin GÖRÜM tarafından bordo bere ile kıyıldığını, daha sonraki tarihlerde Niyazi KIYAK' m başka bir işte çalışmaya başladığını, eşinin de eve gelmesi için Kuvayı milliye derneğinden vaktinde eve gelmesini istediğini, bu konuda yaptıkları tartışma sonrası Hüseyin GÖRÜM' ün Niyazi KIYAK' a biz seni derneğe hizmet et, adam kazandır diye çağırdık. Sen buradan ayırmaya çalışıyorsun dediğini bu tartışmalar sonucu Niyazi KIYAK' ın Ayşe Ceylan GEÇYOL ile fiilen ayrıldıklarını biliyorum.

Dernek içersinde zaman zaman mahkeme dedikleri bir toplantı yaptıklarına da şahit oldum. Bunlardan birisinde Niyazi KIYAK isimli kişiyi basında da çıkan Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM' ın birlikte aynı karede olduklan fotoğraflann dernekten alınıp basına verilmesi ile suçlandığı, Mehmet Fikri KARADAĞ' ın bu kişiyi ajanlık ile suçlayıp başka bir şey anlatmaması konusunda bizzat öldürmekle tehdit ettiği, daha sonra Hüseyin GÖRÜM' ün buna ilişkin diğer resimleri yakıp imha ettiği konuşuluyordu. Bu mahkeme denilen toplantıda Niyazi KIYAK suçlu bulunarak dernekten kovuldu.

Yine Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında bir tartışma daha yaşanmıştı. Bu tartışmada o an dernekte bulunan kişiler de vardı. Daha doğrusu Hüseyin GÖRÜM mahkeme kuracağız diyerek bu kişileri çağırmıştı. Bu tartışmada Kahraman ŞAHİN tarafından _ kameraya çekilmişti. Bu tartışmada Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendisini sattığını, derneği kapatmak için dilekçe verdiğini tespit ettiğini, kendisinin derneğe çok emeği geçtiğini, Mehmet Fikri KARADAĞ' m başka oluşumlann peşinde olduğunu, halbuki kendisi ile bu işlere girmeden önce Hendek ilçesinde anlaşmayı bozanın kanının diğerine helal olduğu şeklinde anlaşma yaptıklarını, Mehmet Fikri KARADAĞ' ın gizli gizli başkalanyla görüştüğünü, derneğe gelen herkesi hainlik ile



suçladığım, olaylarda hep kendisini ön plana çıkardığını, kendisinin ise kasıtlı olarak geri planda durduğunu, derneğe kimi getirdiyse ekip kurmalarını, para bulmalarını, kırıp dökmelerini söylediğini, bunlardan biri gerçekleşse kendisine yıkılacağını, Danıştay ve Hrant Dink olaylarından soma herkesin dernekten kaçtığını, kendisinin göz altına alındığı Danıştay olayında yalnız bırakıldığını ve orada bulunanlara kimin suçlu olduğunu teker teker sorduğunu, bu sırada da elinde kılıç bulunduğunu, orada bulunanların Hüseyin GÖRÜM' ün suçsuz olduğunu söylediklerini, Hüseyin GÖRÜM'ün burada duvardaki Atatürk resmini alıp Mehmet Fikri KARADAĞ' ın koltuğuna koyarak sen buraya layık değilsin dediğini biliyorum.

Derneğe sürekli olarak gelen giden kişiler oluyordu. Bunlar genellikle Mehmet Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve Kahraman ŞAHİN' e gelirlerdi. Mehmet Fikri KARADAĞ' a genelde görevli ve emekli olan asker kişiler gelirlerdi. Görevli olarak gelenler olduğunu dernek girişinde gösterdikleri kimliklerden biliyorum. Çünkü dernek girişinde güvenlik kontrolü vardı. Bu kişiler başkaları ile muhatap olmadan doğrudan Mehmet Fikri KARADAĞ' ın odasına çıkardı" şeklinde beyanda bulunmuştur.

Mehmet Fikri KARADAĞ ; Hüseyin GÖRÜM ile 2005 yılı içerisinde Muzaffer TEKİN'in daveti üzerine gittiği Kadıköy Fenerbahçe'de bulunan Tesadüf kafede tanıştığını, Muzaffer TEKİN'in yanma gittiğinde Kelebek İbrahim ve Hüseyin GÖRÜM'ün de olduğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini İmam Hüseyin lakabı ile Kuvayi Milliyeci ve bu davaya kendisini adamış bir vatansever olarak tanıttığını, haftada bir defa veya onbeş günde bir Muzaffer TEKİN'in bürosuna sohbet etmeye gittiğini, yine böyle bir günde Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm VKGB broşürlerini getirdiklerini gördüğünü, bu görüşmede kendisine broşürleri ve dergiyi gösterdiklerini, VKGB hakkında bilgi verdiklerini, bu esnada yanında Muzaffer TEKİN'in de olduğunu, İstanbul'da bir konferansta VKGB Başkanı Taner ÜNAL ile tanıştırıldığını, aynı gün içerisinde Taner ÜNAL'ın kendisini Ankara'daki yapılacak genel kurula davet ettiğini, Ankara'daki kurula gittiğinde Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm da orda olduğunu gördüğünü,Kuvayı Milliye Derneğini 11 Kasım 2005 tarihinde kurduklarım, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN ile birlikte çekirdek kadro ve düşünceyi oluşturduklarını, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN sabıkalı olduklarından dolayı kurucular kurulunda yer almayı uygun bulmadıklarını, 7 Eylül 2007 tarihinde Kuvayi Milliye Derneği genel başkanlığından ayrıldıktan soma olağan kurulun toplanmasına kadar Hüseyin GÖRÜM'ün vekil olarak seçildiğini, bütün evrak, doküman ve demirbaşı tutanakla Hüseyin GÖRÜM'e teslim ettiğini, dernek binasıyla ilgili olarak yapılan bütün masrafların Hüseyin GÖRÜM tarafından karşılandığını, Hüseyin'in bu parayı nerden aldığını bilmediğini, kendisine elinde senetlerinin ve bonolarının olduğunu ve onlarla karşıladığını söylediğini, Murat ÇAĞLAR'ı dernek binasına Hüseyin GÖRÜM'ün getirdiğini, kendisinin şahıstan hiç haberinin olmadığını, dernek binasında yapılan aramadan soma olaylardan haberi olduğunu beyan etmiştir.

Erol ÖLMEZ ; Hüseyin GÖRÜM'ü Kuvvai Milliye Derneğinde çalıştığı dönemden tanıdığını, derneğin teşkilat başkanı olduğunu, derneğin en üst katında yatıp kalktığını, 2006 yılının Ekim ayı içerisinde Kadıköy semtinde bir arkadaşının yanında kaldığını, kendisinin Kadıköy'de minibüs ile Kuvvai Milliye derneğinin önünden geçerken dernekteki bayrakların dikkatini çektiğini, minibüsten inerek dernek önündeki yaşlı bir adama bayraklı binayı sorduğunu, yaşlı adamın Kuvvai Milliye derneğine ait bir bina olduğunu bu yere herkesin girebileceğini söylediğini, bunun üzerine merak ederek binaya girdiğini, burada başkan diye hitap edilen Hüseyin GÖRÜM ile tanıştığını, Hüseyin GÖRÜM ile konuşarak iş aradığını söylediğini, Hüseyin GÖRÜM'ün de kendisine dernekte çalışacak elemana ihtiyacı olduğunu söyleyince aynı gün işe başladığını ve dernekte kalmaya başladığım, yapılacak iş karşılığında Hüseyin GÖRÜM'ün kendisine aylık para teklif etmediğini, sadece1 kalacak yeri olmadığı için bu yerde aylık almadan kalmaya razı olduğunu, dernekte çay, -yemek ve temizlik işleri

yapmaya başladığını, Kuvayı Milliye demeğinin herhangi bir gelirinin olmadığını, ancak Hüseyin GÖRÜM'ün "paramız olursa fakirlere yardım edelim" diye konuştuğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün bazen konuşmalarında motorize ekip kurarak insanlara yardım etmeyi, aynca AKUT benzeri depremde yardımcı olabilecek, insanlann yaranna olacak örgütlenmelerden bahsettiğini, ancak bunlan hayata geçirecek herhangi bir maddi gücünü görmediğini, bu yüzden Hüseyin'in söylediklerine fazla inanmadığını, Hüseyin GÖRÜM'ün kendisine Başbakan Recep Tayip ERDOGAN'ın Kuvayı Milliye demeği ile uğraştığını, vatana ihanet ettiğini söylediğini beyan etmiştir.

Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR ; Kendisini askeri istihbaratta çalıştığı şeklinde tanıtan Mustafa ALPAY'IN Hüseyin GÖRÜM' ün MİT adına çalıştığını, Kuvayı Milliye demeğinin amacının dışına çıktığını ve kapatılması gerektiğini söyleyerek kendisinden bu konu ile ilgili demek ile ilgili yasadışı işler ile ilgili belge ve bilgiler istediğini, kendisinin de işe yarayacağını düşündüğü çeşitli karvizitler, kira kontratı, demek tüzüğü, çeşitli CD 1er dahil olmak üzere Mustafa ALPAY'a verdiğini, bunlann içerisinde suç unsuru olup olmadığını bilmediğini, onun karannı Mustafa ALPAY'm verdiğini, aynca demek binası içerisinde esrar kullanan Hüseyin GÖRÜM, Kahraman ŞAHİN, Niyazi KIYAK, Engin ve İslam isimli kişilerin de yazılı olduğu bir isim listesini bulunduğunu da duyduğunu beyan etmiştir.

Ayşe Ceylan GENÇYOL ; 2007 yılı Eylül ayında demek yönetiminde değişiklik olduğunu, Mehmet Fikri KARADAĞ'm demek genel başkanlığından istifa ettiğini, yerine Hüseyin GÖRÜM'ün vekâleten bakmaya başladığını, kendisinin de demekte genel sekreter yardımcısı olarak görev aldığını, 2007 yılı Ekim ayı sonlannda İhsan GÖKTAŞ'la tanıştığını, Hüseyin GÖRÜM'ün, İhsan GÖKTAŞ'a istihbarat görevi verdiğini, bu istihbarat görevinin demeğe gelen üyelerinin kim olduklannı araştırma işi olduğu, İhsan GÖKTAŞ'm Hüseyin GÖRÜM'e bu istihbarat ile ilgili bilgi verdiğini görmediğini beyan etmiştir.

Muzaffer TEKİN ; 2004 veya 2005 yıllannda Mehmet Fikri KARADAĞ ile birlikte gittiği Tesadüf Kafede İbrahim CİNGİ'nin Hüseyin GÖRÜM'ü kendilerine Kuvayı Milliye Hareketinin Marmara Bölge Sorumlusu olarak tanıştırdığını, daha sonra Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini telefon ile arayarak Ankara Merkezli VKGBH adı altında bir oluşumdan bahsettiğini,bir süre sonra İbrahim ÖZCAN'ı bürosuna getirip kendisi ile tanıştırarak içerisinde yer aldıklan Kuvayı Milliye Hareketinin VKGBH'ne katıldığını anlattığını, yanında bulunan Türkeli dergisini göstererek katılışlannı belgelediklerini, Hüseyin GÖRÜM'ün İstanbul Vali Erol ÇAKIR Konukevinde bir toplantı yapacaklannı belirttiğini ve daha sonra bu toplantının burada yapıldığmı,kendisinin de bu toplantıya katıldığını, Hüseyin GÖRÜM'ün İsmail PAKER (EKSİK)'i kendileri ile tanıştırdığını, Hüseyin GÖRÜM ve arkadaşlanna karşı kendisini doldurduğu için Hüseyin BEYAZIT'ı tehdit ettiklerini ve VKGBH ihanet ettin kalemin kınldı bir haftalık ömrün kaldı dediklerini, Kuddusi OKKIR ile Hüseyin GÖRÜM aracılığı ile tanıştığını, işyerinde yapılan aramada ele geçen "Devletin Yeniden yapılanması için öneriler (Master Plan ön Çalışması) isimli belgeyi kendisine soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm verdiğini beyan etmiştir.

Recep Gökhan SİPAHİOĞLU; Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendisinden demeğin kapanan Internet sitesi yerine yeni bir internet sitesi hazırlamasını isteyerek bu amaçla yönetim kurulu karan hazırlanması talimatı verdiğini, Hüseyin GÖRÜM ve Kahraman ŞAHİN'in bu karan hazırladıklannı,ancak orada hazır bulunmayan üyelerin yerine de kendilerinin imza attıklannı,kendisinin bunu garipsediğini, daha sonra demeğe gittiğinde bunu Hüseyin GÖRÜM' e sorduğunu, kendisine bunun önemli olmadığını, kararlan Mehmet Fikri KARADAĞ' m verdiğini, onun dediğinin olacağını söyleyerek sertçe çıkıştığını, demeğe bu gidişinde yanında oğlu Emir SİPAHİOĞLU'nun da bulunduğunu, Emir'in tesadüfen demeğin alt katında esrar içen kişiler görerek kendisine söylediğini, bunun üzerine gidip baktığında gerçekten esrar içtiğini tahmin ettiği Kahraman' ŞitMJN ve Niyazi KIYAK



ile isimlerini bilmediği iki kişi daha gördüğünü,bulunduklan oda da çuval içerisinde esrar olduğunu tahmin ettiği bir madde gördüğünü, bunu Hüseyin GÖRÜM' e sorduğunu, onun da kendisine esrar içmenin yanlış olmadığını, Kur'anda bunun aksine bir hüküm olmadığını, hatta Peygamberin dahi ot içtiğini söylediğini, kendisinin söylenenleri yadırgadığını ve katılmadığını söyleyerek kızgınlıkla dernekten aynldığını,daha soma bu konuyu dernek başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ' a telefonla söylediğini, onun da kendisine buluşmak ve konuşmak için randevu verdiğini, buluştuklarında dernekte esrar içildiğini başkalarından da duyduğunu, Hüseyin GÖRÜM' ün bu işleri yaptığını anlattığını, ancak herhangi bir çözüm önerisi getirmediğini, tüm yaşananlardan soma Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM'ün ün aynı görüşe sahip olduğunu, ancak dernek üyesi olan diğer kişilere karşı iyi polis, kötü polis rolünü oynadıkları kanaati edindiğini, gördüğü çeşitli olumsuzluklardan dolayı dernekten ayrıldığını, bundan soma dernek merkezine vedalaşmak için gittiğini, orada bulunanlarla vedalaştığını, bu sırada Hüseyin GÖRÜM'ün de orada olduğunu, kendisine tehdit mahiyetinde oğlu Emir' i kastederek "Emir Sultan' a iyi bak göz kulak ol" dediğini, kendisine tehditlerinden korkmadığını söylediğini, daha soma da Kadıköy' de arabasının içerisinde bulunduğu sırada tanımadığı birisinin arabaya yaklaşıp belindeki silahı ve kamayı göstererek "koçum sen Hüseyin GÖRÜM' e çok zıpladın" dediğini ve ayrıldığını, bundan etkilenerek tansiyonu çıktığım, hastaneye gittiğini, bu olaylardan etkilenerek evini ve bürosunu taşımaya karar verdiğini, çünkü buraların bilindiğini, ev aradığı sırada da da yine tanımadığı birisinin doğrudan gelerek kendisine kafayla vurduğunu, hiçbir şey söylemeden ayrıldığım, kendisinin bu iki olay konusunda herhangi bir yere müracaat etmediğini,daha soma Şefik isimli kişinin işyerini kiraladığını, birkaç gün soma buranın da kurşunlandığını öğrendiğini,mal sahibi ile birlikte gidip Koşuyolu Polis Karakoluna şikayetçi olduklarını, Karakolun işyerinde gerekli incelemeyi yaptığını ve boş kovan bulunduğunu beyan etmiştir.

İhsan GÖKTAŞ ; Kendisinin derneğin üyesi olduğunu, yurt dışına gidip gelmesi ve yurt dışı irtibatları nedeni ile Hüseyin GÖRÜM'ün kendisine uluslar arası bilgi toplama görevi verdiğini, dernekte bulunduğu sürede Hüseyin GÖRÜM'ün Kuran' dan ayetler okuyup, esrarın helal olduğundan bahsettiğini,dernek yöneticilerinin zaman zaman toplantı yaptıklarını, kendisini gizli görüşmelere almadıklarını, elektrik, su parası ödemeyerek kaçak kullandıklarını beyan etmiştir.

Raif GÖRÜM; Hüseyin GÖRÜM'ün kendisinin amcası olduğunu, kendisine istihbarat araştırma görev kartı verdiğini , kendisine verilen kartta görev olarak istihbarat yazdığını, ancak bunu kullanmadığını, dernekte zaman zaman esrar içtiklerini beyan etmiştir.

Alpaslan ARSLAN ; Hüseyin GÖRÜM'ü tanıdığını , ülkücü bir davadan dolayı cezaevine girdiğini bildiğini, Nihat GÜRKAN'ı Hüseyin GÖRÜM ile olan arkadaşlığı sırasında tanıdığını, Danıştay olayı soması Ankara Emniyet Müdürlüğünde yapılan üst aramasında elde edilen Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi isimli derneğin kartı hakkında Ankara Emniyet Müdürlüğünde vermiş olduğu ifadesinde de; "Benim Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği bir üyeliğim yoktur. Sadece gidip geliyordum. Bu kartı da arkadaşım Hüseyin GÖRÜM 'den almış olabilirim." şeklinde beyanda bulunmuştur.

Yusuf GÖRÜM ; Hüseyin GÖRÜM'ün kendisinin kardeşi olduğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün teşkilat başkanı olması nedeni ile derneğe gittiğini, derneğin kuruluş çalışmaları kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe semtinde bulunan yazıhanesinde yapıldığından burada Muzaffer TEKİN ve Hüseyin BEYAZIT'ı tanıdığını, kendisinin işletmekte olduğu Maltepe'deki deterjan imalathanesinin üst katındaki boş büroyu kullanmak istediklerini kardeşi aracılığı ile rica ettiklerini, bu imalathanede bulunan yazıhaneyi yaklaşık 1 ay dernek işlerinde kullandıklarını, soma derneğin şimdiki yerine taşındığın^basına da yansıyan yemin görüntülerinde Fikri KARADAĞ ve kardeşi Hüseyin GÖRÜM' .„ü^ tanıdığmı,kendisinin, derneğin 30 Ağustos 2006 tarihinde Ankara'da düzenlediği Atatürk'ü ziyaret etkinliği ve



Kızılay meydanına yürüyüş mitingine kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün ricası üzerine katıldığını beyan etmiştir.

İsmail EKSİK; Hüseyin GÖRÜM ile 2003 yılında iş nedeni ile tanıştıklarını, kendisinin de inşaat işini yaptığını söyleyerek telefon numarasını aldığını, 2004 yılında arayarak elinde inşaat malzemeleri olduğunu, çevresinin geniş olduğunu, Irak'ta iş yapacak müteahhit bulabileceğini söylediğini,daha sonra kendisini fabrikaya ziyarete gittiğini,kendisinin soruşturma kapsamındaki kişileri ve Kuvayı Milliye çevresi ile tanışmasının Hüseyin GÖRÜM vasıtasıyla olduğunu,Hüseyin GÖRÜM ile ile kısa süreli ticari ilişkisinin de bulunduğunu beyan ederek , Hüseyin GÖRÜM'e ait işyerinde çekilen fotoğrafta bulunan kişilerden tanıdıklarını teşhis etmiştir.

Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ; VKGBH'nin 2004 yılında Maltepe'de yaptıkları toplantısı sırasında Hüseyin GÖRÜM'ün yanında buluna 4-5 kişilik 20-25 yaş grubundan olan kişilere kendisini kastederek "Komutan da sizin eğitiminizi verecek, Düzce'de yerimiz var" dediğini ancak kendisinin buna tepki gösterdiğini, Hüseyin GÖRÜM'ün "Asker yetiştireceğiz,silahımız her şeyimiz var" dediğini , emin olmamakla birlikte VKGB'nin Maltepe'deki bir toplantısında Alparslan ARSLAN'ı gördüğünü beyan etmiştir.

Taner ÜNAL ifadesinin konu ile ilgili bölümlerinde özetle; Hüseyin GÖRÜM' ün genel başkanlığını Fikri KARADAĞ' ın yaptığı Kuvayı Milliye Derneğinin genel başkan yardımcısı olduğunu, bu derneğin gizli veya açık amaçlan hakkında bilgisinin bulunmadığmı,ancak sağlıklı düşünceleri olmadığından dernekten gönderdiği için kurduğu bu yeni derneğin de amaçlannm iyi olduğunu düşünmediğini, Hüseyin GÖRÜM'ü derneğe Mustafa ALPAY ve Nihat GÜRKAN' ın getirdiğini, bu şahıs ile ilgili daha önce uyuşturucu işi yaptığı doğrultusunda dedikodular duyduğu için derneğe almadığını, Hüseyin GÖRÜM ve akrabalanna İstanbul'dan Ankara'ya kadar olan hattın Nihat GÜRKAN tarafından verildiğini, Hüseyin GÖRÜM' ün uyuşturucu, mafya ve pis işler yapan bir adam olduğunu, Nihat GÜRKAN' ın kendisine Hüseyin GÖRÜM ve ekibinin Kuvayı Milliye adında büyük bir hareket olduklannı, kendilerine katılmak istediklerini, bu katılım için de bir tören yapılmasının iyi olacağını bu nedenle Hasan KUNDAKÇI Paşayı getirmek istediğini söylediğini, bunun üzerine Nihat GÜRKAN, Hasan KUNDAKÇI Paşa ve Hüseyin GÖRÜM' ü bir tören havasında derneklerine getirdiğini, daha sonra Hüseyin GÖRÜM ve Nihat GÜRKAN' ın daveti üzerine 13 Mart 2005 tarihinde İstanbul'da Vali Erol Çakır Öğretmen evinde düzenlenen "Türkiye' nin Karşı Karşıya Kaldığı Sorunlar" başlıklı konferansı verdiğini, konferans sonrası tebrik etmeye gelen kişiler arasında bulunan Muzaffer TEKİN'i Hüseyin GÖRÜM' ün kendisi ile tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN ile samimiyetinin olmadığını, ancak birisi yukanda bahsettiği konferansta diğeri de İstanbul' da Ordu evinde olmak üzere iki defa karşılaştığını, bir takım karanlık ilişkileri olduğu yönünde bilgi aldığı için de dernek teşkilatlanna sokulmaması yönünde talimat verdiğini, Fikri KARADAĞ' m emekli Albay olduğunu, derneğin yönetim kurulunda olduğunu, ancak daha sonra ayrıldığım, ihtilal yapmayı düşünenlerin Fikri KARADAĞ ve Alaattin PARMAKSIZ olduğunu, bu fikri açıklayan kişinin ise Fikri KARADAĞ olduğunu, hatta Alaattin PARMAKSIZ' ı göstererek "işte benim Genel Kurmay Başkanım bu" dediğini, bu arada bütün görüşmelerde Muzaffer TEKİN' den talimat alır gibi konuştuklannı, kendisiyle telefonla irtibat halinde olduklannı, Fikri KARADAĞ'm söylediği, paşalann kellesini çuvala dolduracağız kelimelerinin tamamen doğru olduğunu, kendisine bunlan söylediklerini, neye istinaden bu kelimeleri kullandığını bilmediği beyan etmiştir

Yasin ALPARSLAN ifadesinin konu ile ilgili bölümlerinde özetle; VKGBH Derneğinin yaklaşık 300 üyenin katılımıyla yapılan genel kurulu sonrasında, Alaattin PARMAKSIZ, Hüseyin GÖRÜM, Fikri KARADAĞ, TanervÜNA-Lsve kendisinin derneğin Ankara ilindeki genel merkezinde bir araya geldiklerin vbelirtn'ğ^ismîlenn derneğin yönetim kurulu üyeliğine de seçildiklerini, Taner ÜNAL' m Fikri 'KARADAĞ' a "Yönetim olarak ne



yapmak istiyorsunuz" sorusu üzerine Fikri KARADAG'm "Biz Kelleleri Çuvala Dolduracağız" dediğini, Taner ÜNAL' m bu sözler üzerine "Kimin Kellelerini "diye sorduğunu, Fikri KARADAĞ' m da "Genel Kurmaydaki Paşalann" cevabını verdiğini, bunun üzerine Taner ÜNAL' ın "bunun yeri burası değil, burası bir dernek " diyerek adı geçenleri dernekten kovduğunu, kendisini iş adamı olarak tanıtan Hüseyin GÖRÜM' ün de olay esnasında orada olduğunu, aynca bu görüşme sırasında Hüseyin GÖRÜM' ün Muzaffer TEKİN olarak tahmin ettiği şahıs ile telefonla görüştüğüne tanık olduğunu, Hüseyin GÖRÜM' ün telefondaki şahsa Muzaffer Albayım diye hitap ettiğini, Taner ÜNAL ile yaptıklan görüşmelerin bilgisini aynen verdiğini, Muzaffer TEKİN' i medyadan tanıdığım, aynca 2006 yılında Taner ÜNAL ile birlikte İstanbul ilinde Vali Erol ÇAKIR öğretmen evinde dernek faaliyetleri ile ilgili gittikleri konferans somasında yemek yemek için uğradıklan polis evinde karşılaştıklannı, orada kendilerine dernek ve konferans ile ilgili olarak ayak üstü teşekkürlerini bildirdiğini, o esnada bu şahsı tanımadığını, daha somadan Muzaffer TEKİN olduğunu anladığını beyan etmiştir.



Yüklə 3,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin