GüNÜMÜz türkcesiyle evliya çelebi seyahatnamesi: podgorîCE, İŞTİB, vidiN, peçOY, budiN



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə18/35
tarix05.09.2018
ölçüsü1,58 Mb.
#77457
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   35

Mamur Çardaklı Köyü menzili, ardından Türk Eşe Köyü'nü geçip 7 saat gidip,

Baklalı Köyü menzili: Fatih Sultan Mehmed Han vakfıdır. Bir vadi içinde bağlı bahçeli, av yeri, bir camili ve bir hamam­lı mesiregâh yerdir. Baklası çok olduğundan Baklalı derler. Bu köyde Ferruh Ağazâdelerde 2 gün konup zevk u safâlar ettik. Hamd olsun havalar yumuşayıp ertesi günü atlara binerek avla­narak ve cirit oynayarak l saat gidip,

Burgoz suru, yani geniş Terkoz Kalesi'nin özellikleri

Yapıcısı Makedonya ki İstanbul'dur, onu ilk defa yapan Mad-yan oğlu Yanko bu Terkoz Kalesi'ni de yapmıştır. Bu kale İstan­bul Kalesi'nin bir köşesi olmak üzere yapılmıştır. Bir köşesi Si­livri Kalesi'dir ve bir köşesi Yedikule'dir. Hâlâ İstanbul olan kale Makedonya şehrinin iç kalesi olmak üzere yapılmıştır.

182


gu Terkoz Karadeniz kıyısmdadır. Silivri Kalesi Akde­niz (Marnıara) tarafındadır. Bu iki kalenin arası Karadeniz'den Akdeniz'e kadar 8 saat yerdir. Hâlâ Terkoz'dan Silivri'ye kadar doğudan batıya dağlar ve bayırlar üzerinde 7 kat germe kale du­varı ve her katında birer kat germe hendekleri açıkta durur.

Bu Terkoz Kalesi'nden Karadeniz kenarıyla Karadeniz Boğa­zı olan Yoroz Kalesi'ne, oradan Ycniköy, Hisar, Beşiktaş, Tophane Ve Galata Kalesi'ne kadar, tüm deniz kıyısı Terkoz Kalesi'ne ka­dar baştan başa kale idi.

Daha sonra Abbasilerden Harun Reşid Bağdad halifesiyken İstanbul kefereleri Ceneviz kâfilleriyle araları bozulup İstanbul Tekfuru Alina Kral Ceneviz kâfirine Akdeniz'den Karadeniz'de olan vilâyetlerine Karadeniz Boğazından yol vermedi. Zira o zamanda Ceneviz kralı büyük bir kral idi. Akdeniz içinde taht merkezleri Sakız Adası idi ve Galata Kalesi de onların yapısı ve onların tahtları idi. Karadeniz'in Anadolu ve Rumeli tarafında 3.700 adet sağlam kaleler tamamen Ceneviz kralının idi. Hatta Trabzon, Gönye, Faşa, Abaza ve Taman Adası, Kuban tâ Azak'a kadar ondan içeri Azak Denizi ve sonunda Horozkirman Kalesi de Ceneviz kralının olup Moskov kralıyla sınırdaş idi.

Rumeli tarafında Kırım'da gerçi Tatar var idi, ama yine hü­küm Ceneviz'in olup Kırım'da İnkirman Kalesi ve Sarkirman ve Balıklava Kalesi, Ayukirman Çorgana Kalesi, Tat Kalesi, Maıı-kup Kalesi, Gözlev Kalesi, Sudak Kalesi, Avluta Kalesi, Kefe Ka­lesi, Kerş Kalesi, Kilinse Kalesi ve Azak Denizi içre Balısıra Ka­lesi. Bu yazılan bütün kaleler tamamen Kırım Adası çevresinde baştan başa Ceneviz elinde olup Kırım Ovası'nda Tatarlar yerleş­miş idiler.

Yine Karadeniz kıyısında Özü Kalesi, Deııtere Kalesi, Hoca-bay Kalesi, Akkirman, Kili Kalesi, Beştepe Kalesi, Karahırmen, Köstence, Mankalya, Keliğra, Kavarna, Balçık, Varna, Galatya, Emene, Musura, Aydos, Ahyolı, Yoroz, Aya Anastanısya Adası, Suzebolı, Eskikoz, Ahtapolı, Eyneada, Ayavola, Midye ve Terkoz Kalesi'ne kadar yukarıda yazılan deniz kıyısı kaleleri tamamen Ceneviz kralı hükmünde idî, ama bu Terkoz Kalesi Rum tekfu­runun idi.

Ceneviz kralı Akdeniz'den Karadeniz'de olan kalelerine İs-

183

tanbul tekfuru derdinden Karadeniz'e donanma gidip geleme­diğinden Ceneviz kralı Akdeniz'de ve Karadeniz'de biner par­ça donanma gemileri hazırlayıp Bağdad'da Harun Reşid'den İstanbul'u vurmaya izin aldı. Zira o asırda İstanbul tekfuru Ali-na Kral'a Harun Reşid tarafından Seyyid Battal Gazi elçi gelmiş, her sene 400.000 altın vermeye kabul edip sulh olmuş idi.



O yüzden Ceneviz kralı Harun Reşid'den izin alıp Akdeniz ve Karadeniz'den donanmasıyla Makedonya'ya geldi, yine es­kisi gibi [50a] Galata Kalesi'ni Hicretin 244. yılında istila etti ve Harun Reşid'e ve Seyyid Battal Gazi'ye elçilerle büyük hediyeler gönderdi. Daha sonra Ceneviz kralı Galata'dan Beşiktaş, Hisar, Yeniköy, Karadeniz Boğazı ve Terkoz Kalesi'yle birlikte tüm ka­leleri alıp Terkoz Kalesi'ni tamamen yıkıp yerle bir etti.

Terkoz'dan Silivri Kalesi'ne kadar İstanbul'un 7 kat germe duvar ve 7 kat hendekli kalesini tamamen yerle bir etti. Onun için hâlâ Terkoz Kalesi tamamen harabe olup yerlerde yatıp Terkoz'dan Silivri'ye giderken bazı yerlerde 7 kat Burgoz Kale­si temelleri bellidir.

Bu Burgoz, Silivri, Terkoz ve İstanbul arası çepeçevre bir ada gibidir ki 7 merhale yerdir. Bu vadiler içi tamamen İstanbul ki Makedonya şehri zeminidir. 1.060 adet köy, kasaba ve kaleler­le bezenmiş idiği ve Ceneviz harabından sonra imar olup Sırp krallarının harap ettiği Tarih-i Yanvnn'da ayrıntılı yazılmıştır.

Terkoz Kalesi şeklini anlatır: Ardından yine Terkoz Kalesi'ni Kostantin Kral imar edip 856 tarihinde İstanbul'dan önce Fatih Sultan Mehmed Han Gazi fethidir ve Eyub mevlevi-yeti nahiyelerinden olup Karadeniz kıyısında üçgen şekilli bü­yük bir kaledir.

Kıblesi, batısı ve doğu tara fi tamamen büyük bir göldür. An­cak lodos tarafı bin adım karadır. Diğer tarafları Karadeniz ve göldür. Sanki bir adada şeddadi kârgir taş yapı bir köhne hisar­dır.

Fatih o kara tarafından toprak sürüp feth etmiştir. Hâlâ sü­rülen toprakları yığılıdır. Ve kale döven topla yıkılan yerleri açıkta bellidir.

Bu kara tarafında iki kat duvarları, iki kat kapıları ve büyük hendeği var, diğer yerleri deniz, yalın kat duvar ve göl kuşat-

184


jjuştır. Fırdolayı büyüklüğü 10.600 adımdır. Karadeniz kenarın­da bir hoş ve büyük liman var ve gölüne de küçük gemiler girip demir atıp yatarlar.

Bu gölden taşrası Karadeniz'in Yedikumlar ve Karataşlar de­dikleri korkulu ve tehlikeli olan beyaz kumlu ve kara taşlı aman­sız kumsal yerlerdir ki sanki Karadeniz kenarında Akkirman Kalesi önündeki KanıerüT-kum gibi bir bağlantısız ve güvensiz yerdir. Tüm Karadeniz gemileri bu Terkoz Kalesi'nin burnunda­ki Yedikumlar'da kış günlerinde helak olurlar. Allah saklasın.

Terkoz Gölü: Fırdolayı büyüklüğü 11 mil olup biraz acı ber­rak suyu var. O kadar derin değildir. Tuzlu göl olmasına sebep kış mevsiminde Karadeniz'in dalgası bu körfeze girip acı eder, Bu gölde kış günleri gökte uçan, yerde gezen ve denizde yü­zen kuşlar bu gölde kışlar. Özellikle kaz, ördek, angıt, karaba­tak, sürhâb, vczneboşaltan, kuğu, saka kuşu, balıkçıl, martı, yel­ve, yelkovan ve nice bunun gibi su kuşları bu gölün yüzünü süs­leyip bu göl çevresinde olan köy ve kasabaların halkı tüfenglerle ve doğan, şahin, balaban, zağanos, çakır ve taştülek avcı kuşları ile nice kere yüz bin kazları avlarlar.

Bu gölde olan balık türlerinden, 20 okka gelir sazan balığı, fevrekbalığı, kalkan balığı, kefal balığı, palamut balığı, pisi balı­ğı, alakerde balığı, fıçıda balığı, kaya balığı, uskumru balığı, iz­marit balığı, iskorpit balığı ve bir okka gelir kırmızı tekir balığı, tüm balıkların şahı bir deniz yiyeceğidir ki sanki ilâhî nurdur.

Bu anılan balıklardan nice bin çeşit balıklar bu gölde avlanıp vilâyet halkı beslenirler. O kadar balık avlanır ki hesabını âlemin Yaratıcısı bilir.

Kısacası Terkoz Kalesi böyle bir avgâh ve mesire yeri, ovaları otluk bir zemin yoktur, ancak kalesinin viranı çoktur. Hisar için­de asla evlerden ve imaretten bir belirti yoktur. Harap olup ber­bat olması Hak emridir ve nahiyelerinde dağları tamamen aktır. Karadeniz kenarında seyrettiğimiz kale ve kasabaları bildirir

Bu kaleden yukarı Karadeniz kenarınca bütün dostlar ile ge­zinerek batı tarafa gidip,

Demirci Burnu: Karadeniz kenarında bir sivri burundur. Burada da gemiler parçalanıp helak olurlar. Orada bir mamur

185

Rum keferesi köyü vardır. Batan gemilerden çıkan ümrnet-i Muhammcd'i bu kefereler şehit ederler. Oradan yine batı tara­fa gidip,



Domuz Deresi: Gerçekten de cehennem deresidir ki kefe­re ve fecere köyüdür. Oradan yine Karadeniz kenarıyla batı ta­rafa gidip,

Midye kasabasını bildirir: Eyub mevleviyetmde 500 hane­li keferesi çok Müslümanları çok yok, Ahiryan müslimleri var [50b] (—) (—) vakfı olup zabiti bostaııcıbaşı tarafından bostancı­lardır. Camii, bir hanı, bir basık hamamı, 20 adet Rum dükkânı ve 3 adet kilisesi var, ama limanı olmamak ile gemilerin küçük­lerini karaya çekerler. Oradan yine batı tarafa Karadeniz kıyı­sı ile gidip,

Ayapavla Limanı Köyü menzili: Kasaba gibi 300 haneli ve bir mescidli gayet mamur köydür. Bunun da subaşısı bostancı­lardır, ama vakıf mı zeamet mi hatırdan uzaklaşmış. Bu köyün karşı tarafında 9 mil karşı uzak,

Eyne Adası (İğneada): (—) mil kuşatır, her tarafı yatak li­mandır. Kefere zamanında gayet mamur ada olup çok güzel ya­tak limanlan var imiş. 856 tarihinde Fatih gazilerinden Eyne Koca adlı bir ünlü gazi feth etmek ile o isim ile isimlenip Eyne-ada derler. Bir harap küçük kalesi var. İçinde oduncu Rumları kalırlar. Karadeniz içinde bundan başka asla ada yoktur. Gerçi Özü Kalesi yakınında Tentere adacıkları vardır, ama Ölü Deni­zi yakınında olup sapa yerde bulunduğundan gemicilerin geçiş yolu değildir. Orada düşen gemi Ölü Denizi'ne düşerlerse çamu­ra gömülüp ölürler. Eğer Karadeniz'de Kırım Adası, Taman Ada­sı ve Balısıra Adası, bunlar ada değil midir, denirse evet adadır­lar, ama kara taraflarına bağlantıları vardır, nice yüz kere bun­ları görmüşüzdür. Ama bu Eyııeada bir yere bitişik değil, ada olarak yaratılmıştır. İskender-i Zülkameyn Karadeniz Boğazt'nı kestikten sonra belli olmuştur. Oradan yine batı tarafa Karade­niz kenarınca Tanrı'nın yarattıklarını seyrederek,

Ahtapoh harap kalesini bildirir: Yunancada (—) (—) de­mektir. Seyyid Battal'm astığı Yağfur Tekfur yapısıdır diye Ynn-van Tanhi'nde ayrıntılı olarak yazmış ve Seyyid Battal Harun Reşıd'e asılan Yağfur'un kızım hediye götürmüş. Bu da İslâm

186


eline 856 tarihinde Fatih eliyle girmiştir, ancak kalesi haraptır, teinde kâfirler sakindir. Tamamı 200 miktarı kiremit ile örtülü bakımlı evlerdir. Camii ve başka yapıları yoktur, ama çarşısı var-dır. Zemini Karadeniz kenarında (—) toprağında (—) ..................(2 satır boş)....................

Oradan Karadeniz kenarınca,

Vasiligoz Burgaz Kalesi'nin özellikleri: Rumca Vasilıgoz, yani büyük ayı demektir. Burgoz kale demektir. Kostantin ünlü­lerinden Vasil adında namlı bir kâfirin yapısı olduğundan onun ismiyle bilinen bir küçük harap kaledir. (—) tarihinde Yıldırım Han oğlu Sultan Musa Çelebi fethidir. Kalesi deniz kıyısında bir tepe üzerinde dört köşe taş yapı yerle bir olmuş bir küçük kale­dir. İçinde tamamen kâfirler oturmaktadır. Cami, han ve hama­mı ve başka yapıları yoktur, ancak bağları ve şarabı çoktur. Ve (—) (---) dükkânları vardır. Bu da (—) (—) (—) toprağında (—) (—} hükümettir.

..................(1,5 satır boş)...........,........

Hoş bir limanı var, iki kayanın arasına kurulmuş iyi demir tutar limandır, ama kıble, inbat ve doğu rüzgârlarında aykırı li­mandır ki gemiler gomana halatlarına ve demirlerine güvenirse birkaç demir bırakıp Allah'a sığınıp yata, inşaallah selâmet bu­lur. Zira bu zorlu ve sert rüzgârlara bu limanın ağzı açıktır, on­dan sakınılır. Oradan yine Karadeniz kenarınca,

Zenarite Limanı: Güzel yatak ve muazzam köydür. ((—) (—)

(---)(-)(-)

Oradan At Limanı (—) (—) (—) (—) (—) Oradan Köpmaltı Limanı (—) (—) (—) (—) (—) Oradan Bağlar Limanı (—) (—) (---) (—) (—) [51a] Suzebolı Kalesi menzilinin özellikleri Gerçekten de Suzebolı bakışlı ve yay kaşlı kadınlarına aşk olsun. Daha önce, 1067 tarihinde Özü Eyaleti'ne giderken Melek Ahmed Paşa merhumun buyurdusuyla bu şehre gelip hizmet görüp seyretmiştik. Hamd olsun şimdi yine Ferrutı Ağazâdeler ile gelip birkaç gün cilveler eyledik. Ama acayip hikmet oldu ki Karadeniz gibi bir büyük denizin çevresinde Rumeli ve Anado­lu taraflarında olan kaleleri, köy ve kasabaları baştan sona, Azak Denizi sonundaki Nehreyn Boğazı'nda Horozkirman Kalesi'ııe

187

kadar karadan ve denizden bütün kaleleri seyretmiştik. Ancak Karadeniz Boğazı'ndan bu Suzebolı Kalesi'nc kadar görmemiş idim. Allah'a hamd olsun bu uğurlu yılda Alman Kızılelma ga­zasına gittiğimizde seyri kısmet oldu. Karadeniz'i fırdolayı bu nazenin vücut ile geçip bizzat gözümle görüp öğrendikten son­ra yazmaya cesaret ettik.



İşbu Karadeniz'in uzunluğu Rum denizcileri ve gemicile­rin aralarındaki hesaba göre Karadeniz Boğazı ki güney tarafta­dır, tâ kuzey tarafa Azak Denizi sonuna kadar bu Karadeniz'in uzunluğu tam 1.460 mildir. Orta yerinde Anadolu tarafında Si­nop Kalesi burnundan karşı Rumeli'nde Keliğra Sultan Kayala­rı burnuna kadar arası 260 mildir. Hatta açık havada gözü kuv­vetli olan adamlar Karadeniz'in ortasında iken Anadolu ve Ru­meli tarafında olan bu burun dağlarım açık seçik görürler. Uzun dürbün ile daha rahat görünür, bir derin denizdir ve zehir gibi acıdır.

Âlemin Yaratıcısı yeryüzünde (—) deniz yaratmıştır: Evvelâ Akdeniz, Hazar Denizi, Alman Denizi, Bundukan Denizi, Fele­menk Denizi, Muhit Denizi, Malgayan Denizi, Okyunus Denizi, Lucci Denizi, Zulumat (Karanlık) Deniz, Girdap Denizi, Kızılde-niz yani Süveyş Denizi, Hürmüz Denizi, Hint Denizi, Çin Deni­zi, Lut Denizi, Van Denizi, Rumiye Denizi, Faris Denizi, Gilan Denizi ve nice görmediğimiz küçük ve büyük denizler vardır. Ama hepsinin başı bu Karadeniz'dir ki tüm denizlere su bun­dan gider.

Meselâ bu Karadeniz Boğazı'ndan katı yaydan ok çıkar gibi akıp iner, İstanbul önünden geçip Rum (Marmara) Denizi'ne dö­külür. Ondan aşağı boğazlardan aşağı Akdeniz'e karışır. Ora­dan Sebte Boğazı'ndan dışarı yıldırım gibi akıp Muhit Denizi'ne karışır, oradan tüm denizlere karışır. O hesap üzere Karade­niz hepsinin babasıdır. Ve bilgili denizcilere göre tüm denizler­den derindir ve hepsinden acıdır, derler. Acep hikmettir ki bu Karadeniz'in sağından solundan, çepçevre etrafından 1.760 adet büyük nehirler karışır.

Evvelâ Tuna Nehri, Turla Nehri, Özü Nehri, Perezen Neh­ri, Ölü Ten Nehri, Süd (?) Nehri, Aksu Nehri, Diri Ten Nehri ki Azak dibindedir. Kuban Nehri, Yeleşke Nehri ve Abaza kıyıla-

188
rında 70 adet büyük nehirler, Büyük Faşa Nehri ve Çoruğ Neh­ri Gönye Kalesi dibindedir. Çarşamba Nehri, Kızılırmak Nehri, Sakarya Nehri ve Rumeli tarafında Kamçı Nehri. Böyle Umman Denizi gibi büyük nehirlerden başka nice bin adet küçük nehir­ler karışır, yine yılan zehiridir. "Allah her şeye kadirdir" (Kur'ân, Bakara 20).

Sonra Suzebolı Kalesi'nden yine dönüp bir günde sürat ile

yürüyüp,

Vasîlikoz Kalesi menzili, oradan yine kıbleye doğru hızlı yürüyüp bir merhalede,

Ahtapolı Kalesi menzili, oradan yine doğu tarafa deniz kı­yısı ile gidip,

Ayapavla Köyü menzili: Yunan dilinde (—) demektir. Ora­dan deniz kenarını bırakıp güney tarafında Istıranca Dağı ete­ğinde gidip,

Sücahlı Köyü menzili: Müslüman köyüdür. Tüm mîrî man­dıracılar oturur, bir mescidi var. Oradan,

Çatallı Köyü menzili: Müslüman köyüdür. Oradan,

Padişah Mandırası menzili: Tstıranca Dağı içinde bir Hacı Bektaş Velî ocağıdır. Yeniçeri odalarından (—) avcılar odasının tüm neferatları odabaşı ve çorbacılarıyla 6 ay bu gölgelik yerde oturup avladıklarım padişaha, tüm vezirlere ve vekillere hediye gönderirler. Padişahın nice bin sığırlar] [51b] ve nice bin adet ko­yunları burada durup mandıra oğlanlarının gelen geçen yolcu­lara hizmet ettikleri tamamen birinci ciltte yazılmıştır. Oradan yine tekrar,

Baklalı Köyü menzili: Oradan sabahleyin Ferruh Ağazâde-lerle ve diğer dostlarla vedalaşıp yine Alman Ungurus gazası yo­luna çıktık. Baklalı Köyü'nden kıbleye doğru gidip,

Boyalı Köyü: Yüz evli, bir camili ve Fâtıma Sultan'm çiftliği var, mamur köydür, onu geçip,

Yassıören Köyü: Bir camii, bir mescidi, bir küçük hamamı ve 4 adet dükkâncıkları var, kasaba gibi mamur köydür. Bunu da geçip 6 saatte,

Baba Nakkaş kasabası menzili: Çatalca kazası hükmün­de Baba Nakkaş Sultan vakfıdır. Şehri bir bayır tepeye kurul­muştur. 500 adet kiremit örtülü mamur hanedanları ve çiftlik-

189


leri var ve bir kurşun örtülü selâtin gibi camii,, bir medrese, bir han, bir hamam ve 50 kadar dükkânları var. Bu hayratlar tama­men Sultan Bayezid Han'ındır. Zira Baba Nakkaş Sultan, Sultan Bayezid-i Velî musahibi Özbek asıllı nakış sanatında sanki Manî ve Bihzâd imiş. Hatta Eski Saray kapısı üzere o nakışlı sihirli sa­çağı ve Yeni Saray'da Bayezid Han'ın divanhanesinin kubbeleri­ni bunlar nakışlayıp hâl (süsleme) sanatını Rumeli (Osmanlı) di­yarında bu zat yaydı. Bu kasabada türbesinde medfundur. Hâlâ bu kasaba vergilerden muaf Baba Nakkaş vakfıdır. Hâlâ Baba Nakkaş ziyaretgâhı Hâcegân dervişlerinin tekkesidir, Allah sır­rım aziz etsin. Oradan l saatte,

İzzeddin Köyü; Fatih Sultan Mehmed vakfıdır ve merhum Melek Ahmed Paşa'nın bir büyük çiftliği var. Oradan 2 saatte,

Çatalca kasabası: Daha önce anlatılmıştır, onu geçip ve Ko-vukdere içinden geçip,

Fethi Köyü: Bir yüksek yerde havadar Müslüman köyüdür. Kasımpaşah Kaptan Kurt Çelebi'nin ve Gazzaz Ahmed Ağa'nın çiftliklerinde bir gece konuk olup zevk ettik. Oradan l saatte Si­livri Kalesi'ni geçip 4 saatte,

Balabanlı Köyü: Müslüman köyüdür. Oradan, Kmıklı kasabası: Bir dere kenarında yüz haneli, beş adet küçük hanlı, beş dükkanlı ve tüm imareti kiremitli mamur ca­mili kasabacıktır ve Sultan Ahmed Çeşrnesi'nin tarihidir:

İçene sıhhat ola abıhayat, Sene (—)

Oradan 4 saatte,

Sekbanlı kasabası: Camili, hanlı, hamamlı, beş adet dükkanlı ve 100 adet kiremit örtülü evleri tamamen Sultan Ah­med Han veziri Ekmekçizâde Ahmed Paşa hayratıdır. Bu kasa­ba Ereğli kasabası toprağındadır.

Çorlu kasabası: Daha önce anlatılmıştır. Oradan 4 saatte, Karıştıran kasabası menzili: Çorlu ile Burgaz kasabala­rı arasında bir çamur deryası içinde bir yüksek yerde 88 hane­li mamur kasabacıktır. Ama Allnh saldasın kış günlerinde çamu­runu Mengerus fili geçemez. Biraz yağmur yağsa nice dostlar- ve nice bin hayvan gömülür. Hayır sahibi geçmiş melikler kaldı­rımlar döşemişler, ama zemini oynak olmak ile kaldırım taşları da çamura gömülür.

190


Burgaz kazası, toprağında bulunmuştur. Kurşun örtülü mavi kubbe ile örtülü selâtin gibi bir sanat camii, bir geniş hamamı, 14 adet dükkânı ve kervansarayı var ki tarihi budur: Bir hayr-ı azîm eyleyip ehl-i sefer için Vaz' eyledi bu han-ı safâhaneyi paşa Bir mevzi'-i zîbâ ve latîfolduğıyçün bu Nazmı dedi tarihini zî mevzi'-i zîbâ.

Sene 953.

Gerçi Nazmı güftesidir, ama nazın ile beste etmemiş. Camie bitişik bir abıhayat can besleyen çeşmesi var, ama ta­rihi cami kapısı üzere yazılmıştır. Tarih: Aslım bu çeşmeden sordum dedi Selsebilin aynıyım ben pür-safâ Dedim cınınçün revân tarihini Çeşme-i âbıhayat-ı can-fezâ.

Sene (—)


Bu kasaba, bu hayrat ve hasenatlar tamamen Sultan Süley­man Han Veziri Rüstem Paşa'nm vakfıdır. Hâlâ mütevellîsi Cü-van Kapucubaşızâdelerdir.

Oradan 5 saatte Burgaz Kalesi'ni geçtik, zira 1061 tarihinde yazılmıştır. Ordan 6 saatte,

Babaeskisi kasabası menzili: Daha önce anlatılmıştır, ama Köprülüzâde Fâzıl Vezir Ahmed Paşa kethüdası henüz can bes­leyen bir çeşme yapmış. O berrak sulu çeşmenin tarihidir: (—) (—) (—) Oradan 4 saatte,

Hafıza kasabası menzili: Halk arasında yaygın meşhur söylenişi Havsa'dır, ama Süleyman Han'ın musahibesi Hafıza Hatun'un asli vatanı olup nice imaretler ettiği için Hafıza derler. Yukarıda daha önce anlatılmıştır. Oradan (—) saatte,

İkinci taht merkezi Edirne Kalesi: 1063 tarihinde Rumeli'nden Melek Ahmed Paşa ile İstanbul'a giderken 3. cil­dimizde bu Edirne şehri ayrıntılı olarak yazılmıştır, ama şim­di bu Osmanoğlu taht merkezi olan Edime Sahrası'nda saadet-li padişah süslü otağlarını kurup bütün İslâm ordusunun iş gör­müş ihtiyarları, iş erleri, tüm vezirleri ve vekilleri padişah ota­ğında toplanıp büyük görüşmeler olunca [52a] devletin hayrını isteyen nice ihtiyarlar:

191


"Padişahım büyük atanız Sultan III. Murad Han 1003 tarihin­de Yanık Kalesi'nİ Sinan Paşa eliyle feth etmişti. Yeri cehennem olan kâfirler bir hile ile Yanık Kalesi'nİ alıp içinde olan tüm asker­leri kırmıştı. Hâlâ o zamandan beri Yanık Kalesi kâfir elinde kaim camilerimiz hâlâ kilise olmuştur. Alman kâfiri elinden camileri­mizi kurtarmak padişahıma lâzımdır" dediklerinde tüm iş erleri ve bütün ocak ihtiyarları Nemse çasanndan intikam alınması için Fâtiha-i şerife okudular. Saray meydanında padişahın, otağı önüne dua ve senalar ile tuğlar dikip tüm Osmanlı şehirlerine Dergâh-ı âlî kapucubaşılan İslâm ordusu sürmeye gidip sefer mühimmat­ları tamamen görülüp Edirne şehrinde tellâllar bağırdı. Saadetli padişah (—) senesi (—) günü otağında cümle kullarına büyük zi­yafetler verip Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa'yı Süleymanî mü­hür ve Resulullah Sancağı ile Yanık Kalesi üzere Alman diyarına serdar-ı muazzam edip eynine bir samur ve bir zerdûz ruTat-i şahî giydirip büyük bîr alay ile vezir kendi otağına gitti.

Yanık, Uyvar, Mekemorya, İslovin vilâyeti, Zirin ve

Beganoğlu vilâyeti, Dodoşka vilâyeti ve Alman-ı Ungurus

vilâyeti gazasının sebebini bildirir

Evvelâ (—) tarihinde Erdel kralı olan Rakofçioğlu melun Er­del diyarında isyan edip Budin ve Tırmşvar serhatlerinde nice kale, kasaba ve köylerimizi yağmalayıp bu kadar ümmet-i Muhammed'i zincire bağlı esir ettiğinden başka tam üç sene Osmanoğlu'na haraçları gelmediğinden Kapudan Ali Paşa'yı Er­del diyarı gazasına serdar-ı muazzam tayin olundu. Budin, Bos­na, Kanije, Eğre, Tımışvar, Varat ve Rumeli eyaletleri sancakla-rıyla Erdel gazasına memur oldular.

Anadolu, Sivas, Maraş, Karaman, Adana, Haleb, Şam, Urfa ve Diyarbakır eyaletleri tamamen Erdel seferine tayin edildi. 20 oda yeniçeri, 5 oda topçu, 5 oda cebeci, sipahilerden 4 adet sağ ve sol guraba sipahileri Erdel gazasına memur edilip tam 9 ay Erdel ülkesini yağmalayarak Apopi Mihal adlı bir kefereyi kral nasb edip üç yıllık geri kalan haracı tahsil edip Kemen Yanoş Kral'ı da tüm askerleriyle kılıçtan geçirip Erdel ülkesine nizam ve intizam verdi. Taşra İslâm diyarına çıkmak üzere iken Serdar Ali Pasa'ya Erdel'dc iken Budin serhatleri ve Kanije serhatleri tarafından kan ile yazılmış mektuplar ile feryatçılar gelip,

192

"Aman devletli serdar, serhatlerimize Nemse çasarı askeri gelip Val Kalesi'nİ, Hanbeğ, Hamzabeğ, Ercin ve Penteli kalele­rini harap etti, hanelerini yıktı ve halkım esir edip ağlattı" diye Budin kaymakamından ve Budin'de kalan ağalardan arzlar ge­lince derhâl Serdar Ali Paşa'dan Nemse çasarma adamlar gitti. Sonra Tımışvar altında Nemse çasarınm Roza adlı bir elçisi ser­dara geldi. Mektupları okununca şunları yazdığı görüldü ki:



"Siz bizim Erdel Hıristiyanlarımızın vilâyetini yağmalayıp ganimet mallarını alıp bizim tahta çıkardığımız Kemen Yanoş Kral çerağımızı askeriyle kılıçtan geçirip eli vilâyeti harap etti­niz ve bu kadar malllar aldınız. Biz de Merıuçehr soyu gayreti­ni çekip, İskender tacı ve Nuşirevân tacı hürmetini yerine geti­rip sizin ettiğinize karşılık biz de sizin gibi sulha aykırı işler edip Budininizi harap edip mallar ile esirler ve bu kadar kalelerden cebehane ve ağırlıklar aldık" diye yazmıştı. Serdar huzurunda kral mektubu okununca Serdar Ali Paşa,

"Bre melunlar, Erdel diyarında sizin ne alâkanız var. Tâ Yıl­dırım Hanımızdan beri bizim Erdel ile anlaşmamız üzere Erdel reayasının tamamı Haremeyn reayalarıdır ki her sene biner kese hazine vermeyi üstlenmişlerdir. Erdel diyarında olan 1.060 adet kalelerin tamamı Osmanoğlu padişahının olmak [52b] üzere an­laşma yapılıp Erdelistan reayası, Eflak ve Boğdan gibi haraç ve­rir reayalarrmızdır.

Daha sonra yaklanarak 3 yıllık haracı tahsil edip tahta yeni kral geçirip itaat etmeyen Erdel kâfirlerinin kulaklarına küpe ol­sun için ellerini vilâyetlerini yakıp yıkıp hesapsız esirler alındı" deyince kâfir elçisi,

"Biz de sizin vilâyetlerinizin sizin gibi, belki daha fazla ku­laklarını çektik" diye melun elçi pervasızca cevap verince he­men Serdar Ali-i Kerrâr ökelenip divandan elçiyi kovup getirdi­ği mektupları ulaklar ile o an Der-i devlete gönderdi. Mektuplar İstanbul'a ulaşınca Büyük Divan toplanıp kralın mektupu oku­narak müşavere olundu. Herkes Nemse çasanndan intikam al­mak için görüş birliğine vardı. Fatiha okunup o an Gazi Sultan Mehmed Han "Gaza niyetine" deyip Eba Eyyûb-ı Ensârî'de ke­merine iki yerden gayret kılıcını kuşanıp ertesi büyük alay ile uğurlu saatte İstanbul'dan gelenekleri üzere derya gibi ordu ile

193

hareket edip Davudpaşa Ovası'nda otağında karar etti. Tüm ocak halkına ihsanlar ve bahşişler verip 8. günde 2. taht şehri Edirne'ye gitti. Orada büyük bir danışma daha olunca Alman diyarına Yanık Kalesi ve Uyvar Kalesi üzerine sefer olmasının sebebi bu yazıldığı gibi ilk başta sulha aykırı iş Nemse çasaruı-dan olmuştur. Ki Yanık ve Uyvar gazasının sebebi gerçekte böy­le olmuştur.


Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin