H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə39/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   127

AKP’yi yerel seçimlerde tepe taklak aşağıya indirmek” olanaklıdır! Nasıl mı? “AKP politikalarını önümüzdeki dört hafta boyunca tek tek bütün seçmenlerle en az bir kaç defa tartışmak”la! Yani? Yanisi subjektivizmin dipsiz kuyusu! Bu aynı mantıkla genel seçimlerde seçmenin ezici çoğunluğunun desteğini elde etmek ve böylece “iktidar”ı ele geçirmek çantada keklik sayılır. Ne de olsa ona daha en az üç yıl var ve bu durumda, “son dört hafta”nın boğucu sıkışıklığı ile kıyaslanamaz bir ferahlık içinde, “tek tek bütün seçmenlerle evlerini ziyaret ederek, yüz yüze konuşarak” onları ikna etmek çocuk oyuncağı sayılır.

Yığınların siyasal kanılarının ve terciherinin salt konuşup tartışarak, ya da daha genel bir ifadeyle salt propaganda-ajitasyonla, hele de seçim propagandası ile değiştirilebileceğine inanmak için dört dörtlük bir budala olmak gerekir herhalde. Bu mantık içinde, kitlelerin burjuva ideolojisinin ve bilincinin etkisinden kurtulması artık bir mücadele ve bu mücadelenin özdeneyimleri temelinde eğitim sorunu olmaktan çıkıyor, edilgen seçmenler olarak kendilerine yapılacak propagandanın ikna ediciliği sorunu haline geliyor. Seçimlere ve parlamentoculuğa duyulan güçlü inanç, birilerinin gözlerini işte böyle köreltiyor ve düşünme güçlerini işte böyle felce uğ(133)ratıyor.

Bu düşünüş şekli “3 Kasım seçimlerinde DSP’nin uğradığı akıbet”in gerçek mantığını anlamaktan da acizdir. 3 Kasım’da “DSP’nin uğradığı akıbet”, hiç de birilerinin kapı kapı dolaşmasıyla değil, bir kez daha kitlelerin “kendi özdeneyimleri” sayesinde yaşandı. Sadece DSP değil, İMF’nin bir dediğini ikiletmeyen her üç koalisyon partisi de “tepe takla” gitti. Fakat sözkonusu olan parlementer sınırlar içinde bir özdeneyimdi ve bu nedenle de seçmen desteği aynı kısır ve yüzeysel düşünüş içinde bir başka gerici burjuva partisine yöneldi. Sonuçta gelen gideni aratacak denli sermaye uşağı ve Amerikancı çıktı. Ama kitleler bugün henüz bunu anlayacak durumda değiller ve yeterli deneyim yaşanmadığı sürece de AKP bu seçmen desteğini koruyacaktır. Hiç bir “kapı kapı” dolaşma çabası esası yönünden bu sonucu değiştirmeyecektir. Parlamenter avanaklığa bağlanmanın, kitleleri burjuva parlamentarizmi ile sersemletmenin ne demek olduğuna buradan bile bakılabilir. Kitleler kendi öz mücadelelerinin değil de seçimler ve parlamentonun çözüm getireceğine inandıkları ölçüde, onların şu veya bu burjuva gerici alternatifin ardında sürüklenişi de o denli kolaylaşır.

Bu inanışı kırmak için çalışmak ve bizzat seçimlerden de bu amaçla yararlanmak, devrimci politikayı reformist-parlamentarist politikadan ayıran en temel noktalardan biridir ve bu bizi, 3 Kasım öncesine ait TKİP değerlendirmesinde sözü edilen üçüncü davranışa getirmektedir:

Devrimci sınıf partisi için ise durum temelden farklıdır. Komünistler seçimlere katılmayı ve burjuva parlamentosundan devrimci amaçlar için yararlanmayı ilke olarak reddetmezler. Fakat bunu yaparken, bizzat bu çaba içinde parlamentarizmi en etkin biçimde teşhir ederler ve bu konuda kitlelerde en ufak bir yanılsamaya mahal vermemeye özel bir dikkat gösterirler. Seçimler süreci ve olanaklı olduğu ölçüde parlamento kürsüsü, onlar için, temel yapısı ve kurumlarıyla burjuva düzeni, bu arada bizzat burjuva par(134)lamentosunun içyüzünü ve temel işlevini teşhir etmenin; devrimci ilke ve amaçları propaganda etmenin, kitlelere gerçek kurtuluş yolunu göstermenin bir aracından ve fırsatından başka bir şey değildir.


Seçimler dönemi burjuva düzen partileri için, hoşnutsuzluğu büyümüş ve sorunlarına çözüm arayışları peşindeki kitleleri sahte vaatler ve çözümlerle aldatmanın, onları kendi bağımsız güçleriyle siyasi yaşama katılmaktan alıkoymanın, parlamento dışı sınıf mücadelesinin önünü kesmenin bir olanağıdır. Tersinden devrimci sınıf partisi içinse, parlamenter hayalleri darbeleyerek devrimci sınıf bilincini ve mücadelesini geliştirmenin temel önemde bir fırsatıdır. Bu çerçevede komünistler için seçim çalışmaları tümüyle devrimci sınıf mücadelesine ilişkin genel hedef ve görevlere tabidir; onlar seçim atmosferinden, kitleleri devrimci hedeflere kazanmanın, onların birliğini, örgütlenmesini ve mücadelesini bu doğrultuda geliştirmenin bir olanağı olarak yararlanmaya bakarlar. Bu çerçevede onlar kitlelerin karşısına düzenin yasallık cenderesine ve seçimlere uyarlanmış güdük seçim platformları ve bildirgeleriyle değil, kendi bağımsız devrimci sınıf programlarıyla, bunun döneme uyarlanmış ve güncel devrimci görevlere bağlanmış popüler açıklamalarıyla çıkarlar.” (Seçimler ve Devrimci Sınıf Çizgisi, Ekim, sayı: 229, Eylül 2002)(135)

****************************************************

IV

Sosyalist” reformizm ya da sosyal-demokrasi

İlkesizlik ve pragmatizm liberal solun karakteridir


İlkesizlik, yenilmiş, yıldırılmış, terbiye edilmiş ve böylece düzenin icazet alanına çekilmiş küçük-buıjuva akımların temsil ettiği liberal solun en temel özelliğidir. Liberal solda ilkelerin yerini (ki artık gözetecekleri ilkeleri de yoktur) burjuva pragmatizmi almıştır. Bu akımların siyasal tutum ve tercihlerini artık herhangi bir ilke ya da stratejik çizgi değil (ki gerçekte artık herhangi bir bağımsız stratejileri de yoktur), fakat yalnızca gündelik çıkarlar belirlemektedir. Bugün bu “çıkar”, düzenin siyaset arenasında meşrulaşmak ve parlamenter siyaset yapacak zemin ve olanaklara kavuşmaktır. Onların seçim politikalarını ve ittifaklarını belirleyen, bu çerçevede burjuva düzen partilerinin bir kısmıyla “güçbirliği” oluşturmalarına yolaçan da bu olmaktadır.(136)

İmralı teslimiyetiyle birlikte Kürt hareketinin hızla düzen içi liberal sol bir akıma dönüşmesi, 12 Eylül yenilgisinin ürünü liberal Türkiye solunun önüne bir anda geniş parlamenter ufuklar açtı. Onlar düzenin icazetine sığınıp reformist bir çizgiye oturduklarından beri gerçekte artık parlamenter akımlardı. Fakat bunu sergileyecek yeterli olanaklardan yoksun oldukları için, karakterlerinin bu yönü bir süre için gölgede kaldı. Reformist bir çizgi izlemekle birlikte, bu çizgi temelinde de olsa gündelik kitle çalışmasına ve hareketine dayanarak güç olmaya çalışan parlamento dışı muhalefet akımları olarak göründüler. İmralı teslimiyeti salt Kürt hareketi için değil, bu akımlar için de yeni bir dönem başlattı; o güne kadar gizli kalmış parlamenter hayallerin ve heveslerin ölçüsüzce ortaya dökülmesine vesile oldu.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin