H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə44/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   127

SHP sol yelpazede ve siyasal yaşamda ciddi bir yer tutabilmek için yerel seçimleri önemli gösterge olarak kabul etmektedir. Bu ittifakın kendileri açısından olası bazı olumsuzlukları olmasına rağmen DEHAP yönetimi ve tabanını milli bütünlük politikalarına sevk ederek bir kazanım elde etmeyi amaçladıklarını belirtilmektedir.

SHP Genel Başkanı ve parti yönetimi DEHAP ile yapmış olduğu seçim işbirliğini, DEHAP'ın tabanını entegre edemediği ve milli bütünlük noktasında kontrol edemediği takdirde 28 Mart yerel seçimleri HEP-SHP ittifakında olduğu gibi bir dizi olumsuzluğun yeniden ortaya çıkmasına Türkiye açısından siyasal riski yüksek bir tehlikeye dönüşmesine yol açması mümkündür. Türkiye’nin milli bütünlüğü konusundaki hassasiyetini sürekli olarak ön plana çıkaran Karayalçın bu dengeyi iyi kurmaktadır. Bu hususları dikkate alarak özellikle HADEP aday ve tabanında var olan aşırılıkların ve ayrılıkçı eğilim ve düşüncelerin töprülenmesini ve ulusal duygu ve düşüncelerin gelişimini sağlayacak bir programı hayata geçirmesi halinde bu işbirliği hem geçmişteki olumsuzlukların izlerini silmede, hem de gelecekte oluşabilecek toplumsal gerginliği önlemede önemli bir fırsat kazanılmış olacaktır. Dolayısıyla bu işbirliğinin hem olumlu ve hem de olumsuz yönleri ağır basmaktadır. Bu nedenle bu ittifakı gerçekleştirenlerin yüksek düzeyde siyasal hassasiyet içerisinde bulunmaları gerekmektedir.”

Sonuç” bölümünde yer alan bu değerlendirmenin son paragrafı ise şöyledir:

2004 yerel seçimlerinde ulaşılabilecek en yararlı sonuç; DEHAP’ın SHP vasıtasıyla Türkiye geneline açıldığı gibi SHP ve diğer partilerin de DEHAP vasıtasıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine açılması ve burada DEHAP dışındaki partilerin de tercih edilebilir konuma getirilmesi olmalıdır.” (Dr. Veli Fatih Güven, ASAM Terör ve Çatışma Araştırmaları Masası Başkanı, Stratejik Analiz, Cilt: 4, Sayı:47, Mart 2004, vurgular bizim))

Doldurulmayı bekleyen boşluk

Yakın zamanda günlük basında CHP ve sosyal-demokrasi konulu iki röportaj yayınlandı. Bunlardan ilki Milliyet'te (Derya Sazak, 8 Mart 2004) eski SHP genel başkanı Prof. Aydın Güven Gürkan’la, ikincisi ise Radikal'de (Neşe Düzel, 8 Mart 2004) sosyal-demokrat bir akademiyen olan Hasan Bülent Kahraman’la yapılmıştı. Buraya ikisinden de bazı pasajlar aktarmak istiyoruz. Önce Aydın Güven Gürkan’dan:

CHP içinde ve başka partilerde kendini sol sayan ve sosyal demokrat ilkelere inanç duyan, bunları gerçekleştirmek isteyen önemli bir kesim var ama CHP ve DSP evrensel ilkelere uygun sol partiler değil. Türkiye’de gerçek anlamda sosyal demokrat sol oluşmadı. CHP, 1960’ların sonlarına doğru bir ‘sol’ partiye dönüşmeye çalıştı ama tam olarak başaramadı.

Bence CHP’nin akıllıca yapması gereken şey kendini demokrat bir merkez partisi haline dönüştürmesidir. Yani nasıl 60’lı ve 70’li yıllarda dünya konjonktürünün etkisiyle sola açılma denemesi yapıldıysa, şimdi de merkez demokrat bir parti haline dönüşmeye çalışılmalıdır.”

Şimdi de Hasan Bülent Kahraman’dan:

Bir partinin kendisine solum demesi onun sol olmasına yetmiyor. Türkiye'de sosyal demokrat olduğunu söyleyen partilerin hiçbiri gerçek sosyal demokrat partiler değil. ... Hem milliyetçi olup hem sol olunmaz. CHP’den MHP'ye bütün partiler, çeşitli renklerde sağ partiler. Ama CHP ben solum dedikçe, doğabilecek olan sol partilerin önünü kapatıyor.”

Kendileri de sosyal-demokrat etiket taşıyan, biri politikacı öteki akademisyen bu kişilerin düşünüş tarzı ve mantığı elbette bize(148)tümüyle yabancıdır. Ama yukarıya aldığımız gözlemlerinde önemli bir gerçeklik payı var ve bizi burada ilgilendiren da budur, yani birer “sosyal-demokrat” olarak, bugünün Türkiye’sinde “sosyal-demokrat” tabela taşıyan partilerin gerçekliğine ilişkin gözlemleridir. CHP’nin “ortanın solu” geleneğinden gelen bu kişiler, bugün CHP ya da öteki “sosyal-demokrat” partilerin gerçekte herhangi bir sol değeri temsil etmediklerini teslim ederek, böylece önemli bir gerçekliğin altını çiziyorlar. Daha da önemlisi, ikisi de, buna rağmen mevcut “sosyal-demokrat” partilerin solcu geçinmesinin, düzen tabanı üzerinde duran fakat buna rağmen reformcu olan gerçek bir “sosyal-demokrat” parti ya da partilerin ortaya çıkmasını zora soktuğunu vurguluyorlar.

Bu tespitler, EMEP propagandasının CHP’ye yüklenme noktalarıyla, onu samimiyetsizlik ve “bölücülük” suçlamalarıyla da örtüşüyor. Bugün CHP gerçekten de düzen içi bir sol program ya da kimliği temsil etmiyor. DSP zaten uzun yıllardır MHP’lileşmiş durumda. Dolayısıyla ortada ciddi bir düzen solu boşluğu, Gürkan’ın ifadesiyle “evrensel ilkelere uygun sol parti” boşluğu var. Aynı Gürkan, “Türkiye'de halen en büyük akım (yüzde 25 ile) sosyal demokrasi. Bunu uygun bir program, kadrolaşma ve toplumsal ittifaklarla yüzde 40'lara taşımak hiç de zor değil.” diyor.

Bu görüşler, AKP’ye karşı “genel iktidar” alternatifi yaratmaktan ve bunun hiç de hayal olmadığından sözedenlerin hayalleri ile de uyuşuyor. Fakat bunda başarılı olabilmek için, ilkin yüreklice “sosyal-demokrat” konum ve kimliği açıktan benimsemek ve ikinci olarak da, SHP ve CHP türünden “sosyal-demokrat” kimlikle ilgisi olmayan partilerin kuyruğunda sürüklenmek yerine bu partilerin bünyesindeki gerçek “sosyal-demokrat”larla birleşerek yeni oluşumlara gitmek gerekir.

O zaman gerçekten her şey yerli yerine oturacak, saflar ve bayraklar netleşecek, her iki ayağıyla düzen zemini üzerinde duranların buna rağmen devrimden sözetmelerini gerektiren ikiyüzlülük son bulacak, bu arada devrimci kalmak istedikleri halde re(149)formistlerden de bir türlü kopamayanların gerçek konum ve yönelimlerinin açığa çıkması da kolaylaşacaktır.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin