ÖZCAN, NAŞİT
202
203
ÖZEL EĞİTİM OKULLARI
bir manzum kitabe karşımıza çıkar. Su haznesinin yanında, sonradan yıktırılmış olan, harem bahçesinin duvarına bitişik bir çamaşırhanenin ve yine bu duvarda, erkeklerle kadınların birbirlerini görmeden yemeklerin mutfaktan hareme aktarılmasını sağlayan bir dönme dolabın bulunduğu bilinmektedir.
Tekkenin haziresinde postnişinlerin ya-nısıra bunların aile efradı, akrabası, tekke mensuplarından bazıları ve Türkistan'ın yakın tarihinde önemli roller oynamış birtakım şahıslar gömülüdür.
Hazirenin kuzeydoğu köşesinde, Hz Ebubekir'in neslinden olduğu rivayet edilen Mir Ali Rıza'nın (ö. 1829) kare planlı, kagir duvarlı, ahşap çatılı türbesi yükselir. Türbenin kuzeye (sokağa) bakan cephesinin ekseninde mermer sövelerle kuşatılmış olan dikdörtgen açıklıklı giriş yer alır. Üst söve başlığının sağ ve sol uçlarına, yan sövelere sütun görünümü kazandıran, Osmanlı barok üslubuna has, İyon nizamını hatırlatan volütlü başlık biçiminde kabartmalar kondurulmuştur. Kapı açıklığının üzerine, duvarın içine yerleştirilmiş olan, sepet kulpu biçimindeki mermer kitabe levhası yaprak kabartmaları ile çerçevelenmiştir. Tepe noktasında yer alan iki "C" kıvrımından sağdakinin içinde hilal, soldakinin içinde de yıldız motifi göze çarpar. Kitabe, 15 yaşında vefat ettiği belirtilen Mir Ali Rıza için yakılmış bir ağıt niteliğindedir.
Kapının sağında bulunan metni şair ibrahim Refet Efendi'ye (ö. 1903) ait ta'lik hatlı diğer bir manzum kitabe ise türbenin 1309/1891-92'de Avnipaşazade Mir Ah-med Fuad tarafından tamir ettirildiğini belgeler. Kapının solunda ise şair Leyla Hanım (ö. 1848) tarafından düzenlenmiş 1245/1829-30 tarihli, ta'lik hatlı diğer bir manzum kitabe yer alır. Hazireye bakan batı cephesindeki pencerenin üzerine de bir beyit yerleştirilmiştir.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, II, 240; Çetin, Tekkeler, 588; Aynur, Saliha Sultan, 37, no. 144; Âsitâne, 8; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, II, 58-59, no. 91; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 13; Raif, Mir'at, 142; Ihsaiyat II, 19; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 76; Ergun, Antoloji, II, 481; Mu-sahibzade, Eski İstanbul Yaşayışı, 44; R. Yal-kın, "İstiklal Savaşı'nın Meçhul Kahramanlarından: Rahmetli Şeyh Ata", Tarih Hazinesi, S. 5 (15 Ocak 1951), s. 217-218; Öz, İstanbul Camileri, II, 28; C. Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları, Ankara, 1973, s. 28-32; M. B. Yazır, Medeniyet Âleminde Yazı ve İslam Medeniyetinde Kalem Güzeli, II, Ankara, 1974, resim 143; H. E. Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, ist., 1975, s. 62-72; Konyalı, Üsküdar Tarihi, I, 57-58, 354-356, 424-427; N. Uzel, "Derviş Tufan Efendi", Büyük Gazete, (3 Kasım 1976); U. Derman, Türk Sanatında Ebru, ist., 1977, s. 32-40; "Özbekler Tekkesi Müze mi Oluyor?", Sebil, 194 (24 Eylül 1979); H. E. Adıvar, MorSalkımh Ev, İst., 1979, s. 125-126; K. Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşında Sarıklı Mücahitler, ist., 1980, s. 210 vd; G. M. Smith, "The Özbek Tekkes of istanbul", Der islam, 57/1 (1980), s. 130-137; Y. Senemoğlu, "Özbekler Yurdunun Hikâyesi", Milliyet, (3-4 Ağustos 1983); C. Bektaş, "Özbekler Tekkesi", TT, S. 8 (Ağustos 1984), 40-45; ay, "Özbekler Tekkesi", TT, S. 9 (Eylül 1984), 38-43; Th. Zarcone, "Histoire et croyances deş derviches turkes-tanais et ındiens â istanbul", Anatolia Moder-na, II (199D, s. 147-150; M. Özdamar, Der-
saadetDergâhları, İst., 1994, s. 227-230; BOA, İrade-Evkaf, no. 1950/5 (18 Ramazan 1311/1893), no. 1427/11 (25 Cemaziyelâhır 1324/1906).
M. BAHA TANMAN
ÖZCAN, NAŞİT
(1886, İstanbul - 26 Nisan 1943, istanbul) Tuluat, ortaoyunu sanatçısı ve sinema oyuncusu.
Şehzadebaşı'nda doğdu. Miralay Ah-med Bey'in oğludur. İlköğrenimini Kuyucu Murad Paşa Mekteb-i Iptidaiyesi'nde tamamladıktan sonra önce Beyazıt Rüştiye-si'ne, sonra da Baytar Mektebi'ne devam etti. Bu dönemde sık sık okuldan kaçarak tiyatroya gittiği için ailesi tarafından okuldan alınıp 1901'de Muzıka-i Hüma-yun'a(-0 nefer olarak verildi. Sarayda kuklacı Halim Bey ve viyolonselist Zeki Bey' den dersler aldı. Sarayın açtığı sınavı 12 tür taklit yaparak başarıyla verdikten sonra Abdürrezzak Efendi'nin(-») ortaoyunu ekibine dahil oldu. Ayrıca Muzıka-i Hüma-yun'daki Büyük italyan Operet Heye-ti'nde ve Güllü Agop'un(-») kurucusu olduğu sarayın dram bölümünde görev aldı. Bilgi ve görgüsünü artırmak için gittiği Fransa'dan döndükten sonra (1904) sarayda çalışmalar yapan M. Bertrand'ın pandomima topluluğuna katıldı.
1910'da saraydan ayrılınca önce Kavuklu Hamdi'nin yanına, 19H'de, Üsküdar'da temsiller veren Sahne-i Nevin Toplulu-ğu'na katıldı. Aynı yıl kendi adını taşıyan bir trup kurdu ve Türkiye'de ilk kez tiyatro temsillerinde sessiz filmler kullandı. Bir süre Abdürrezzak Efendi ile çalıştı. 1912'de yeni kurduğu toplulukla Direklerarası'nda-ki Fevziye Tiyatrosu'nda ve Eyüp'te temsiller verdi. Balkan Savaşı (1912-1913) dola-
Naşit Özcan Bir Rüyanın Muaşakası adlı komedide, 1930.
Cengiz Kahraman arşivi
yısıyla tiyatro çalışmalarına bir süre ara verdikten sonra temsillerine Şehzadebaşı'nda-ki Şark Tiyatrosu'nda ve Millet Tiyatrosu'nda devam etti.
Özcan 1924'te Türk Temaşa Heyeti'ni (sonra Naşit'in Topluluğu adını aldı) kurdu. 1934'ten sonra tuluat tiyatrosuna karşı yürütülen kampanya yüzünden daha çok operet ve tiyatro oyunlarına yöneldi. Aynı yıl Halide Pişkin ile birlikte çalıştı. Ayrıca İstanbul Operet Heyeti, Agavni Necip ve Cemal Sahir Kehlibağcıoğlu(->) ile operet gösterilerine de çıkıyordu. 1938-1940 arasında Ertuğrul Sadi Tek'le beraber sahneye çıktı.
Sinema oyunculuğu da yapan Özcan, Bir Millet Uyanıyor (1932), Naşit Dolandırıcı (kısa film, 1933), Düğün Gecesi (kısa. film, 1933), Duvaksız Gelin (1942) adlı filmlerde oynadı.
Sahip olduğu büyük güldürü yeteneğinden dolayı "komik-i şehîr" (ünlü komik) sanıyla anılan Özcan'ın asıl ustalığı tuluattaydı. Ortaoyununda Kavuklu'yu canlandırır, Karagöz ve kukla da oynatırdı. Özcan'ın Türk tiyatrosuna getirdiği yenilikler arasında duetto ve kuartette olarak bilinen iki ya da dört kişilik şarkılı skeçler ("Leblebici Duettosu", "Kalaycı Kuartetto-su"), taklitli dizi komediler ("Haremağası Evleniyor", "Haremağası Ut Meşkediyor") sayılabilir. Özcan, Rumelili, Karamanlı, E-ğinli, Arap, Tatar, zenci, Arnavut, Kürt, Çingene, Leh, Rum, Ermeni, Yahudi, Alman, Fransız taklitleriyle, dönemin ünlü oyuncularının, satıcıların, tellalların ve her türlü hayvanın ses taklidini de yapardı.
ilk evliliğini Leman Hanımla yapan Naşit Özcan, 1926'da, Direklerarası'mn ünlü kemancısı Yorği Efendi ile kantocu Minyon Virjin'in kızı kantocu Amelya Hanımla evlendi. Bu evlilikten doğan 2 çocuğu Adile Naşit(-0 ile Selim Naşit Özcan da tiyatro sanatçısı oldular.
Eşi Amelya Hanım'm aktardığına göre Naşit Özcan, tiyatroda "diktatör", evde "kazak", sahnede "komik", dışarıda ise "hüzünlü ve somurtkan" bir insandı.
Tarık Buğra'nın Naşit Özcan'ın yaşamından esinlenerek yazdığı ibişin Rüyası (1970) adlı roman tiyatroya ve televizyona da uyarlandı.
Bibi. M. N. Özön-B. Dürder, Türk Tiyatrosu Ansiklopedisi, ist., s. 335-336; Gövsa, Türk Meşhurları, 275-276; P. Tuğlacı, Çağdaş Türkiye, II, İst., 1989, s. 1397; "Naşit", Hayat Dergisi, (16 Mayıs 1958), s. 18-19; M. And, 100 Soruda Türk Tiyatrosu Tarihi, ist., 1970, s. 259-260; ay; Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu, Ankara, 1983, s. 189-190; R. Nuri Güntekin, "Tuluat Tiyatroları", Cumhuriyet, (5-6 Kasım 1935); N. H. Sinanoğlu, "Bu Ne Kargaşalıktır", Varlık, S. 5 (15 Eylül 1933).
AYŞE HÜR
ÖZEL DERSHANELER VE KURSLAR
Okullarda verilen bilgileri tamamlamaya, öğrencileri bir üst öğretim kurumlarına hazırlamaya yönelik eğitim kurumları. Bu itibarla 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamına alınmış, yönetmelik, genelge ve yönergelerle gerekli düzenle-
Beşiktaş'taki üniversiteye hazırlık kurslarından Modern Eğitim Fen Dershanesi. Ertan Uca, 1994/TETTVArşivi
meler yapılarak dershanelerin okullarla müşterek, birbirlerini bütünleyici çalışmalar yapmaları sağlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nca belirlenen ve 15 Ocak 1987'de yürürlüğe giren standartlar yönergesine uygun olarak tefriş edilen özel dershanelerin 1994'te İstanbul îli'nde-ki sayısı, 173'tür. Bu statüde sayılan etüt eğitim merkezleri ise 5 tanedir. Bu dershanelerden 4'ü Avcılar, 2'si Bayrampaşa, 25'i Bakırköy, 8'i Bahçelievler, l'i Bağcılar, l'i Beyoğlu, 20'si Beşiktaş, 2'si Gaziosmanpaşa, l'i Güngören, 4'ü Eyüp, 2'si Eminönü, l'i Büyükçekmece, l'i Küçükçekmece, • 2'si Ümraniye, 6'sı Üsküdar, 5'i Yalova, l'i Zeytinburnu, 46'sı Kadıköy, l'i Kâğıthane, 4'ü Kartal, 8'i Maltepe, l'i Silivri, 13'ü Fatih, 51 Pendik, 81 Şişli îlçesi'nde faaliyetlerini sürdürmektedir. İstanbul İli'ndeki mevcut dershanelerden 8'i kolejlere hazırlık, 481 üniversitelere hazırlık, 117'si de karma olarak eğitim vermektedirler.
Özel dershaneler arasında eğitim-öğ-retim ve yönetim birliğinin tesis olunması, özel öğretim kurumları mevzuatının öngördüğü iş ve işlemlerin usulüne göre yapılması, hizmetin niteliğinin geliştirilmesine imkân verilmesi amacıyla İstanbul'daki dershane kurucularının öncülüğü ile 1984'te ÖZ-DE-BİR adıyla Özel Dershaneler Birliği kurulmuştur.
Son yıllarda büyük bir yarış içinde bulunan Uğur, Mef, Fen Bilimleri, Kavram vb dershaneler şubeler açarak hizmet alanlarını genişletmişlerdir. İstanbul'da dershaneler, çoğunlukla, öğrencilerin trafik açısından rahatça ulaşabilecekleri Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy, Şişli, Fatih ve Maltepe semtlerinde yoğunlaşmıştır.
Dershane statüsünde olmak üzere İstanbul İli'nde 215 özel motorlu taşıt sürücü kursu ile 102 özel yabancı dil ve bilgisayar kursu vardır. Ayrıca 25 modelistlik-stilistlik, 6 müzik, 7 resim, 8 daktilo-muha-
sebe, 4 turizm-meslek, l gazetecilik, 3 mankenlik, 3 yüz bakım, 3 teknik, 9 bale, 2 yetiştirme, 3 Türkçe, l spikerlik, l güzel konuşma olmak üzere 76 kurs bulunmaktadır. İstanbul İli'nde 1994 verilerine göre toplam kurs sayısı 393'tür.
Kursların 6'sı Avcılar, 12'si Bahçelievler, 14'ü Beyoğlu, 2'si Büyükçekmece, 17'si Beşiktaş, 151 Üsküdar, 6'sı Eyüp, 9'u Bayrampaşa, 6'sı Yalova, 14'ü Gaziosmanpaşa, 14'ü Pendik, 66'sı Kadıköy, 57'si Bakırköy, l'i Şile, 4'ü Esenler, 10'u Kâğıthane, 6'sı Zeytinburnu, l'i Tuzla, 111 Bağcılar, 10'u Ümraniye, 7'si Kartal, 2'si Silivri, 7'si Sarıyer, 6'sı Küçükçekmece, 381 Şişli, 11 Çatalca, 12'si Eminönü, 81 Güngören, 81 Maltepe, 3'ü Sultanbeyli, 3'ü Beykoz, 20'si ise Fatih İlçesi'nde faaliyet göstermektedir.
İstanbul İli'nde Haziran 1994 sonuna kadar açılan 215 motorlu taşıt sürücü kursunda 3.863 personel görev almış, 203.157 öğrenci eğitilmiştir. Aynı tarihe kadar, özel yabancı dil ve bilgisayar kurslarında 23.932 öğrenci 587 öğretmen tarafından eğitime tabi tutulmuştur.
ATİLA ÖZTÜRK
ÖZEL EĞİTİM OKULLARI
2916 sayılı Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu'na göre kurulan Milli Eğitim Ba-kanlığı'na bağlı okullar. Bu yasaya dayalı olarak 4-18 yaş grubundaki çocukların saptanması, seçimi ve tanısı İstanbul'da 6 rehberlik ve araştırma merkezince yapılmaktadır. Bu çocukların özür türlerine göre hangi özel eğitim okuluna gitmesi gerektiği gene bu merkezlerce kararlaştırılır.
Bu çocukların, genel eğitim esasları doğrultusunda eğitilmeleri, iş ve meslek sahibi yapılmaları, çevre ve topluma uyum sağlamaları, ilgili yasaya göre düzenlenir. Eğitim işitme, görme ve zihinsel engeller bakımından üç bölümde yapılmaktadır.
İlde 6 işitme engelliler (3 hiç duymayanlar ve 3 de ağır işitenler); l görme engelliler; 3 öğretilebilir çocuklar ve 4 de eğitilebilir çocuklar olmak üzere 14 özel eğitim okulu bulunmaktadır. 1994-1995 öğretim yılında açılacak ortaokul düzeyinde Tuzla Meslek Okulu (Eğitilebilir Çocuklar İş Okulu) ile bu sayı 15'e ulaşacaktır.
Acıbadem'deki
Erol Sabancı
Spastik
Çocuklar
Eğitim ve
Tedavi
Merkezi.
Banu Kutun /
Obscura 1994
Koşuyolu'ndald Umut Zihinsel Engelliler
Merkezi.
Banu Kutun /Obscura 1994
Okulların zihinsel engellilerle ilgili olan 9'unun l'i kurs (yaş sınırı yoktur), ötekiler ise ilk ve orta okul düzeyinde "eğitim, uygulama okulu ve meslek eğitim merkezi" adıyla faaliyettedirler. Bunlarda 393 öğrencinin eğitim hizmeti 97 personel tarafından karşılanmaktadır.
Görme engellilerle ilgili 102 (12 gündüzlü, 90 yatılı) öğrencisi bulunan l ilkokul vardır.
Bütün bu okulların eğitim planlamaları ve diğer işlemleri, Bakırköy, Eminönü, Kadıköy, Kartal, Sarıyer ve Şişli ilçelerindeki rehberlik ve araştırma merkezleri tarafından, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki ilgili birime bağlı olarak yönetilmektedir.
Bugün için 54 işitme engelli, 5 görme engelli ve 116 da zihinsel engelli çocuk, yasaya göre sıra beklemektedir.
Bütün bunlardan başka ildeki ilkokul ve ilköğretim okullarında açılmış alt özel sınıfların sayısı 175'tir. İlkokulu bu yolla bitiren öğrencilerin devam ettikleri Eğitilebilir Çocuklar İş Okulu'ndaki öğrencilerin zekâ bölümü 45-47, Öğretilebilir Çocuklar Okulu'na devam edenlerin zekâ bölümü ise 25-45 arasındadır.
İşitme engelliler okullarına bağlı olarak ilkokularm bünyesinde de "işitme engelliler sınıfı" açılmak suretiyle özel eğitim hizmetleri daha yaygın ve verimli duruma getirilmeye çalışılmaktadır. Ancak, bütün bu çalışmalar henüz ildeki bu tür çocukların eğitimini bütünüyle sağlamaktan uzak bulunmaktadır.
AYHAN DOĞAN
ÖZEL OKULLAR
204
205
PALAMİZM
ÖZEL OKULLAR
Yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulmuş olan ve Milli Eğitim Ba-kanlığı'mn gözetim ve denetimi altında, ücret karşılığında hizmet veren eğitim kurumları.
Özel okullar 19ö5'te yürürlüğe giren 625 saydı Özel Öğretim Kurumları Kanunu' na göre, "okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim kurumları ve bu düzeyde haberleşme ile öğretim yapan kuruluşlar" olarak belirlenmiştir.
Bu kurumların amaçlan ise aynı yasanın 2. maddesindeki ilkelere göre belirlenir, faaliyetlerini sadece kazanç sağlamak için düzenleyemezler. Ancak, "milli eğitim a-maçları doğrultusunda eğitim kalitesini yükseltmek, gelişimlerine fırsat ve olanak verecek yatırımlar yapmak üzere gelir sağlayabilirler."
Bunlar, özel Türk okulları, özel azınlık okulları, özel yabancı okullar, özel uluslararası öğretim kurumlarıdır. Ayrıca, özel dershaneler ve kurslar(->) da bu yasa kap-samındadırlar.
1993-1994 öğretim yılı verilerine göre, istanbul Ili'nde 43 anaokulunda 155 öğretmen, 2.171 öğrenci; 61 ilkokulda, 1.119 öğretmen, 17.630 öğrenci; 101 orta dereceli okulda, 4.870 öğretmen, 52.287 öğrenci bulunmaktadır.
Orta dereceli okullardan 59'u, bir kısım derslerin öğretimini yabancı dille yapan lise, 7'si klasik lise, 9'u fen lisesi, 12'si meslek lisesi, 14'ü de yabancı okuldur. Tüm bu okulların özellikleri arasında yabancı dil öğretimi öncelik ve ağırlık taşır.
Sonuç olarak istanbul'da, 254 özel okulda 6.527 öğretmen görev yapmakta ve 77.428 öğrenci de öğrenim görmektedir.
Özel okullar, giriş sınavlarıyla öğrenci almakta ve hazırlık sınıfları ayrı bir programa göre öğretim uygulamaktadırlar. Özellikle yabancı okullar, karma olup İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca öğretim yapmaktadırlar.
Azınlık okullarına(->) Türk öğrenci alınmamakta, bu okullar Lozan Antlaşması hükümlerine göre faaliyet göstermektedirler. Çoğunluğu karma ve ücretlidir.
AYHAN DOĞAN
ÖZYAZICI, HALİM
(14 Ocak 1898, istanbul - 30 Eylül 1964, istanbul) Hattat.
Babasının adı Hacı Cemal'dir. Hase-ki'de doğdu. Gülşen-i Maarif Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra, 1913'te Sanayi-i Nefise Mektebi'ne girdiyse de l yıl süre sonra yeni açılan Medresetü'l-Hattatin'e(->) kaydoldu. İlk yazı dersini rüştiyede iken Hâ-
mid Aytaç'tan(->) almıştı. Medresetü'1-Hat-tatin'de Ferid Bey'den divani ve celi divani; Hasan Rıza ve Kâmil Akdik'ten(-0 ak-lâm-ı sitte; Hulusi Yazgan'dan da ta'lik meşk ederek kısa zamanda ilerledi. Askerliğini, askeri matbaada hattat olarak yaptı ve terhis olduktan sonra Babıâli'de bir yazıevi açtı. 1928'de yeni harflerin kabulü üzerine Topkapı dışında Tepeba-ğı'ndaki evine çekildi. Hem bağı ile uğraştı hem de isteyenlere yazı yazdı. 1948'de Güzel Sanatlar Akademisi'ne hat öğretmeni olarak atanan Özyazıcı, 1962' de emekli oldu. 1964'te bağına giderken geçirdiği bir trafik kazası neticesinde vefat etti. Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Özyazıcı, her yazıda büyük bir kabiliyetti. Çabuk yazardı. Celi yazıları önce kurşunkalemle hazırlar; sonra kamışka-lemin genişliğini ayarlar ve yazardı. Yazılarında hatalar olmazdı. Olan hataları da küçük bir rötuşla düzeltirdi. Özel koleksiyonlarda sayısız eseri vardır. İstanbul'daki Sultan Selim Camii kubbe yazısı, Sokol-lu Camii kubbe ve kuşak yazısı ile pence-
Halim
Özyazıcı'nın
müsenna celi
sülüs levhası,
1964.
U. Derman, Türk
Hat Sanatının
Şaheserleri,
ist., 1982
relerdeki yazılar, Bâlî Paşa Camii kubbe yazısı, Ağa Camii kuşak yazısı, Şişli Camii kuşak ve kubbe yazıları, Şehremini Camii'nin bütün yazıları, Sultan Ahmed Camii'nin cümle kapısı kubbe yazısı, Sü-leymaniye Camii'nin aslan göğüslerinde-ki yazıların tamiri onun eseridir.
Özyazıcı çok mütevazı bir insandı. Öğrencileri için tatil zamanında bile akademiye gelir ders gösterirdi. Kendisinden çok kimse istifade etmiştir. En tanınmış öğrencileri Bekir Pekten ve Ali Alparslan'dır. Halim Efendi, Hafız Osman, Mustafa Rakım ve Yesarîzade ekollerine bağlıdır. Divani ve celi divanide divan-ı hümayun üslubunu takip etmiştir.
Bibi. C. S. Revnakoğlu, "Nahncızade Hacı Mustafa Halim", Tarih Dünyası, S. 2-3, s. 226-228, S. 4, s. 401-405, (1965); U. Derman, "Hattat Halim Efendi", islâm Düşüncesi, S. 6 (1968), s. 399-406; ay, Türk Hat Sanatının Şaheserleri, ist., 1982, levha 57, 58, 61, 62; ay, islâm Kültür Mirasında Hat Sanatı, ist., 1992, levha 173, 180, 181, 182, 184 (s. 227, 229, 230); Rado, Hattatlar, 260-261; inal, Son Hattatlar, 104-106.
ALÎ ALPARSLAN
PAHİMERES, GEORGİOS
(1242, Nikaia [İznik] - 1310'lar, Konstan-tinopolis) Patriklik memuru, sosyal bilimler araştırmacısı ve tarihçi.
İlk eğitimini Nikaia'da (İznik) aldıktan sonra 126l'de, Latin işgalinden yeni kurtulmuş olan Konstantinopolis'e geldi. Pahi-meres burada diplomat ve tarihçi Georgi-os Akropolites ile birlikte çalıştı (bak. Ak-ropolites ailesi). Diyakonluktan başlamak üzere çeşitli dinsel hizmetlerde bulundu. Ayasofya'daki Patrikhane Akademisi'nde dersler verdi.
Pahimeres, VIII. Mihael(-+) (1259-1282) ve II. Andronikos (1282-1328) dönemlerinin 1260-1308 arasını ayrıntılarıyla anlatan 13 ciltlik Hromaike historia adlı eseri ile ünlüdür. Kitap, VIII. Mihael dönemi üzerinde çağdaş anlamdaki en güvenilir kaynak olup aynı zamanda Anadolu'nun Türk boylarınca istilası, Bizans-Sırbistan ilişkileri, Mihael'in Türklere karşı savaşmak üzere başkente çağırdığı Katalan Bir-liği'nin maceraları hakkında da değerli bilgiler içerir. Yazdıklarının çoğuna bizzat şahit olması eserinin değerini artıran bir özelliktir. Doğu (Bizans) ve Batı (Roma) kiliselerinin birleşmesine şiddetle karşı biri olan Pahimeres, tarihini yazarken, devleti bölen dinsel tartışmaları nesnelliğini koruyarak aktarmıştır. Çok süslemeli, fazla aynntıcı ve dogmatik üslubu yüzünden yazdıklarını anlamak oldukça güçtür. Öte yandan kullandığı kronoloji de modern araştırmacı-larca oldukça karışık bulunur.
Pahimeres genel olarak objektif bir tarihçi olarak kabul edilir. Yazılarında kendi kişisel görüşlerini açıklamamakla beraber, VIII. Mihael'in sinirliliğini, huysuzluğunu, ikiyüzlülüğünü ve onunla Patrik I. Athanasios arasındaki çatışmaları öne çıkarmaktan da kaçınmamıştır.
Pahimeres keskin zekâlı bir tarihçi olarak imparatorluğun çöküş haline gelmesinde rol oynayan faktörleri incelemeye özel önem vermiş ve olup bitenlerde Talih Tanrıçası Tihe'nin(-t) belirleyici role sahip olduğuna inanmıştır. Pahimeres'in tarihi, ustası Georgios Akropolites'in tarih eserine bir ek niteliğinde kabul edilir. Ayrıca felsefe, hitabet, matematik ve hukuk konularıyla da yoğun biçimde ilgilenen Pahimeres'in ders notları Protogimnasmata adı altında
toplanmıştır. Ayrıca Bizans'ta müzik, matematik, geometri ve astronomi konularında klasik el kitabı sayılan ve Arap rakamlarının kullanımında yenilikler içeren Qu-adrivium (Dört Bilimin Özeti) adlı yapıtı da önemlidir.
Bibi. G. Pachymeres, Relations historiques, (yay. haz. A. Failler), Paris, 1984; H. Hunger, Die hochsprachliche profane Literatür der Byzantiner, c. I, s. 37, 94, 96, 447-453; A. Failler, "La tradition manuscrite de l'Histoire de Georges Pachymere (livres I-IV)", Revue deş etudes byzantines, S. 37 (1979), s. 123-220; Dictionary of Byzantium, 1550.
AYŞE HÜR
PAKET POSTANESİ
bak. POSTANELER
PALAIS DE CRISTAL
Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi'nde 19. yy'da yapılmış tiyatro salonu.
Bir bakıma İstanbul'daki tiyatroların en eskisidir. Sonra burası Elhamra Ham(->) olarak anılmış, ayrıca 1923'ten sonra Elhamra Sineması(-0 olarak kimi tiyatro, kimi sinema olarak kullanılmıştır. Tiyatro o-larak adı Fransız Tiyatrosu'ydu. Bu adı taşıyan başka tiyatrolar da vardı. Buraya Fransız Tiyatrosu denmesinin nedeni Na-um Tiyatrosu'na(-») İtalyan opera ve tiyatro toplulukları gelip gösterimler verirken, burada Fransız opera ve tiyatro topluluklarının gösterimler vermesidir.
Bu tiyatronun 1831 yangınından önce de var olduğunu sanıyoruz. Sahibi Giusti-niani adında bir Cenevizliydi. Bir belgede adı Giustiniani Barthelemi olarak geçmekle birlikte, 1868'de tiyatronun onarılması, Kallavi Sokağı'na çıkış açılması için üç mimarın hazırladığı raporda adı J. Giustiniani olarak geçmektedir. Gene bir belgeye göre J. Giustiniani daha önce Galata'da 18. yy' m sonlarında bir tiyatro binası yapmıştı.
Giustiniani Galata'daki tiyatrosunu Be-yoğlu'na 1827'de taşımıştı. Tiyatro İtalyan operalan planında bir at nalı biçimindeydi. 6 katlıydı, her katta 8 kişilik toplam 26 loca bulunuyordu. Geniş bir parteri vardı, kabartma altın ve nar rengi kadife ile dekore edilmişti. Buraya Palais de Cristal den-
Palais de Cristal'de bir balo. Metin And fotoğraf arşivi
mesinin nedeni ortadaki salona girişin baştan aşağı camdan oluşuydu. Bugün de sinemaya üstü camla kaplı bir pasajdan girilmektedir.
Giustiniani Evi diye bilinen buraya Edo-uard Salla 1861'de Palais de Cristal adıyla bir balo salonu yaptırmıştı. Camla kaplı, 16 havagazı lambasının aydınlattığı bir koridordan 400 arşın kare, boyu eninden artık bir salona geçilmekteydi. Burada 18 sütunun taşıdığı galeriler vardı. Bu salonun sağında 40 arşın uzunluğunda dans için bir salon, bir büfe, sigara salonu ve oyun salonları bulunmaktaydı. Buradan bir geçitle büyük salona ulaşılmaktaydı. Salonun süslenmesi ve döşenmesi için Giustiniani 23.000 frank harcamış, 60.000 franka kiraya vermiştir.
İtalyan mimar G. B. Barborini'ye(->) büyük yangından sonra Beyoğlu'nda tek kalan bu tiyatroyu kurtarması için 1.000 frank önermişler, o sırada Tepebaşı Tiyatrosu'nu da yapacak olan Barborini bu kadar az parayla bu işe girişemeyeceğini bildirmiştir. Mütareke yıllarında burası müzikhol olarak işletilmiş, daha çok Rus sanatçılar gösterimler vermişlerdir. Fransız Tiyatrosu daha çok yabancı ve özellikle Fransız dramatik ve lirik topluluklarının gösterimlerini verdiği bir tiyatro olmakla birlikte burada geçici olarak Türk toplulukları da zaman zaman gösterim vermişlerdir.
Bibi. And, Tanzimat; M. And, "Eski Beyoğlu'nda Tiyatrolar", Devlet Tiyatrosu, Ekim 1965; ay, "Eski istanbul'da Fransız Sahnesi", Tiyatro Araştırmaları Dergisi, S. 2 (1971), s. 77-102.
METİN AND
Dostları ilə paylaş: |