Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə176/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   172   173   174   175   176   177   178   179   ...   980
NURUOSMANİYE KÜLLİYESİ

Eminönü llçesi'nde, Çemberlitaş'ın kuzeybatısında, Bizans döneminde Constan-tinus Forumu olarak adlandırılan alanda, Kapalıçarşı girişindedir.

Nuruosmaniye Külliyesi istanbul kent siluetinin en barok yapısı olan camii ile hem kent alanlarının kullanılışındaki tarihi sürekliliğinin, hem de Osmanlı imparatorluk kültüründe, yeni bir dönemin en güçlü simgesidir. Bu dönem 19- yy'daki gibi, Avrupalı modellerin henüz doğrudan ithal edilmediği, fakat varlıklarının bilindiği, Osmanlı'nın yenileşme gereksinimini kesinlikle kabul etse de kendisine güvenini sürdürdüğü bir dönemdir. Bu yenileşme akımını istekli olarak sürdüren bütün son dönem padişahları içinde, Nuruosmaniye Camii'nin yapılmasındaki tavrını yorumlamak gerekirse, en köktenci padişah I. Mahmud'dur (hd 1730-1754). Mimarlık tarihimizde Nuruosmaniye'yi yeni bir kültür döneminin bir simgesi olarak değerlendirmek gerekir. 18. yy'da Osmanlı kültürü, hâlâ özümseme ve özgün yaratma gücü olduğunu bu külliye ile belirtmiştir. Bu iradenin, Osmanlı Devleti'nde, önce padişah tarafından gösterilmesi gerektiği için I. Mahmud'un kültürel eğilimleri, Nuruosmaniye gibi bir yapının ortaya çıkmasını anlamak açısından büyük önem taşımaktadır.

L Mahmud 18. yy'ın birçok padişah ve veziri gibi bir kitap meraklısı ve en çok kütüphane kuran padişahtır. Zamanının diğer idarecileri gibi edebiyat ve müzik alanında usta niteliğinde uğraş veren bir sanat adamıdır. Açık bir yenilik taraflısıdır. Patrona Halil Isyanı'nda kapatılan matbaayı yeniden açtırmış ve saltanatı süresince açık tutmuştur. Yayım işlerini kolaylaştırmak için Yalova'da bir kâğıt fabrikası açılmasını onaylamıştır. Comte de Bonneval'in Kum-

baracı Ahmed Paşa(->) olarak Kumbaracı Ocağı'nı kurması onun dönemindedir. İstanbul'da rokoko bezemenin, geleneksel bezemenin yerine geçmesi, figürlü resmin yapımının artması onun yenilikçi eğilimlerinin toplum yaşamına yansımasıdır. I. Mahmud'un dönemi Melling'in gravürlerine yansıyan Boğaziçi yerleşme uygarlığının başlangıcıdır. Bahçeköy su tesislerini tamamlayarak, bütün devlet adamlarının çeşmeler yaptırarak katıldıkları bir kampanya ile Dolmabahçe'yle Galata arasındaki mahallelere su verilmesi, kent gelişmesinde yeni bir eğilimi başlatmıştır. Boğaz'ın o zamana kadar görülmemiş bir yoğunlukta iskânı, kendisinin bu bölgeye olan özel ilgisi nedeniyle, onun 25 yılı bulan uzun saltanatı sırasında olmuştur. Ordunun yenileştirilmesi için Batı'dan kitaplar çevrilmesi de onunla başlamıştır. Bu dönemde Marquis de Villeneuve'ün sefareti ve Comte de Bonneval'in varlığı Fransa ile ilişkileri çok artırmıştır. Özellikle 1739 Belgrad Barışı Osmanlılara Karlof-ça'nm acılarını unutturmuş ve barış görüşmelerinde Fransa'nın ve özellikle Marqu-is de Villeneuve'ün rolü XV. Louis Fransa'sı ile Osmanlılar arasındaki ilişkileri çok sıklaştırmış, 1740'ta Paris'e giden Said E-fendi, Fransızların çok istedikleri kapitülasyonları kendilerine götürdükten sonra

Nuruosmaniye

Külliyesi'nin

vaziyet planı.

1. Cami,

2. imaret,

3. medrese,

4. kütüphane,

5. türbe,

6. hünkâr

mahfili,

7. Kapahçarşı

girişi,

8. sebil,

9. çeşme.

Doğan Kuban

Bonneval'in humbaracıları için küçük bir Fransız topçu müfrezesi ve iki harp gemisi ile dönmüştür. İbrahim Müteferrika'nın bastığı az sayıda kitaptan biri Fransızca bir konuşma kitabıydı. Osmanlı donanmasının en güçlü olduğu dönemlerden biri yine I. Mahmud'un saltanatına rastlar. Türkiye'de rokoko bezeme ve barok üslup etkileri bundan sonra giderek artmıştır. O dönemin yaşamını görsel olarak yansıtan Avrupalı ressamların başında gelen ve İstanbul'da 30 yıl yaşamış olan Van Mour, III. Ahmed (hd 1703-1730) ve I. Mahmud ortamının ressamıdır. Padişahın geleneksel cami tipini bir yana bırakan bir mimariye evet demesi ve bunu yapmak için Semyon (Simeon) diye bir "zimmi" mimarı baş-mimar olarak kullanması ve cami biçimi için karar verirken dile getirdiği tutum devletin Karlofça'dan 20. yy'a kadar yaşayabilmiş olmasının arkasındaki bilinçli yenilenme çabasının önemli işaretleridir. Dallaway, Nuruosmaniye Camii'nin yapılmasına karar verildiği zaman padişahın Avrupa'dan ünlü kiliselerin planlarını getirttiğini ve bunlara benzer bir bina yaptırmak istediğini, fakat ulemanın itirazı ile karşılaşarak bundan vazgeçtiğini yazar. Bunun ne kadar doğru olduğunu sapta-yamıyoruz. Fakat Nuruosmaniye'nin o zamana kadar yapılan camilere üslup ola-

rak benzemeyen bir cami olduğu da açıktır. Simeon Kalfa'nın sultanın isteklerini yerine getirmeye çalışan yaratıcı bir Osmanlı mimarı mı, ya da ne daha önce ne de daha sonra bu nitelikte bir mimari üsluba İstanbul'da rastladığımıza göre, dışarıdan gelen bir mimar mı olduğunu saptayamıyo-ruz. Cami inşaatını gören Le Roi adlı Fransız mimarın yapının mimarından bir Rum olarak bahsetmesi dışında bu' mimara ilişkin hiçbir bilgi yoktur. Bütün 19. yy boyunca saray mimarlığı yapan Balyanlarm şöhreti düşünülünce Nuruosmaniye gibi bir külliyenin mimarının böylesine meçhul biri olması şaşırtıcı bir eksikliktir. Kaldı ki Osmanlı tarihinde azınlıkların, özellikle son yüzyıllardaki rolleri hiçbir zaman yadsınmamıştır. 19. yy'da Abdülmecid'in (hd 1839-1861), Abdülaziz'in (hd 1861-1876) ve II. Abdülhamid'in (hd 1876-1909) gelenekle ilgisi kalmamış camileri yapılırken ulemanın itiraz edecek durumda olmadığı ya da sanat alanında yüzyıldır yapı-lagelen değişiklikleri benimsediği anlaşılıyor.

Nuruosmaniye Külliyesi'nin bina kâtibi Ahmed Efendi'nin yazdığı Tarih-i Camii Şerif-i Nur-ı Osmanîadlı risale mimari tarihimizde bir külliyenin yapımına ilişkin en aydınlatıcı yapıttır. Bu yazıda yapım sürecine ilişkin bütün bilgiler Ahmed Efendi'nin risalesinden alınmıştır. Risalede Nuruosmaniye Camii'nin bulunduğu yerdeki Fatma Hanım (Tacü't-Tevarih yazarı Hoca Saadeddin Efendi'nin karısı) Mescidi'nin vakıf gelirinin mescidin tamirine yetmediği için civardaki esnafın padişaha yardım için başvurdukları anlatılır. O zamana kadar kamu yararına başka işlerle meşgul olan padişah bu kez büyük bir külliyenin yapılması için istek göstermiştir. Sulhsever bir hükümdar olan I. Mahmud, Hekimoğ-lu Ali Paşa'nın Bosna zaferleri ve Belgrad Barışı'ndan sonra İstanbul'un imarı ve kendi camii ve külliyesi için zamanın gelmiş olduğunu düşünmüş olmalıdır. Fatma Hanım'ın mescidi etrafında yeteri kadar büyük bir alan istimlak edilerek I. Mahmud'un cami, imaret, medrese, kütüphane, türbe, sebil, çeşmeyi çepeçevre dolaşan dükkânlardan oluşan külliyesi, Ocak 1749-Aralık 1755 arasında yapılmıştır. I. Mahmud'un 1754'te ölümünden sonra cami Sadrazam Mehmed Said Paşa'nın çabalarıyla tamamlanmıştır. I. Mahmud da kendinden önceki padişahlar gibi, bu külliyenin o sırada devletin en büyük işi olduğuna inanarak bu inşaata büyük bir para ve emek sarf etmiştir. İnşaat sırasında her aşamada çabaları takdir edilenlere hediyeler verilmiş, hilaller giydirilmiştir. Padişah sık sık yapıyı ziyaret etmiş, yıllar boyu sultan külliyesinin merasimsel niteliği canlı tutulmuştur. Caminin adının III. Osman'dan (hd 1754-1757) ya da caminin içindeki ışıktan geldiği konusunda rivayetler vardır. Kubbede En-Nur suresinin 35. ayeti "Allah göklerin ve yerin nurudur..." yazılıdır.

Ahmed Efendi'nin kitabı, Osmanlı tarihinde, başka hiçbir yapı için, bu içerikte bulamadığımız bilgileri bize iletmiştir.

Nuruosmaniye

Camii'nin planı.

Gurlitt,



Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   172   173   174   175   176   177   178   179   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin