Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə269/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   265   266   267   268   269   270   271   272   ...   980
Osman Hamdi Bey

Sebah-Joaili&r

Cengiz Kahraman arşivi

1884'te yeni bir Âsâr-ı Atika Nizamnamesi çıkarılmasına önayak oldu. 1874 tarihli Âsâr-ı Âtika Nizamnamesi'nin eksikleri göz önüne alınarak "eski eserlerin devlet malı olması ve yurtdışına çıkarılmaması" özüne dayalı yeni bir tüzük hazırlandı. Osman Hamdi ilk Türk arkeologu olarak da adım duyurdu. Müze müdürlüğü sırasında Nemrut Dağı, Sayda, Lagina, Tral-les (Aydın), Alabanda, Rakka, Boğazköy, Alacahöyük, Akalan, Langaza, Sakçagö-zü, Sidamara, Bozüyük, Rodos, Taşoz (Bozcaada), Yortan, Notion, Kadeş, Gorikos, Tedmür, Mahmudiye (Spara) kazıları başlatıldı. Aynı yıllarda kendisi de H. Schli-emann'ın Truva'da (Çanakkale) yaptığı kazıya katıldı. 1887'de "İskender" ile "Ağlayan Kızlar" lahitlerinin çıkarıldığı Sayda kazısını müzede görevli arkadaşlarından Demosten Baltacı Beyle birlikte başlattı. Nemrut Dağı'nda ve C. Humann'ın Bergama kazılarında araştırmalar yaptı. Milas yakınlarındaki Lagina kazılarını yönetti. 1883'te Le Tumulus de Nemroud-Dagh (Yervant Oskan ile), 1889'da Leş Ruines d'Arslan-Tasch ve 1892'de Üne Necropo-leRoyaleA Sidon (Theodore Reinach ile) adlı kitapları hazırladı.

Öte yandan bu görevine ek olarak, 1882'de Sanayi-i Nefise Mektebi(-0 müdürlüğü de kendisine verildi. Mektep için bir bina yaptırma onayı aldı. 2 Mart 1883'te eğitimi başlattı. Daha önce bir geleneği ve örneği olmayan güzel sanatlar eğitimi konusunda çağdaş bir yapılanmaya önem verdi. Güzel sanatlar alanında öğretim yapacak ve mimarlık, resim, heykel ve hâk-kaklık bölümlerim kapsayacak bir sivil eğitim kurumunun oluşmasında etkin rol al-

dı. Belirgin yeğlemelerde bulundu. Osman Hamdi Bey okulun öğretim kadrosuna yurtdışında eğitim görmüş yabancı asıllı öğretmenleri almış, asker ressamlara görev vermemişti. Böylelikle figür geleneğini bilen yabancı eğitmenlerin asker ressamlara yeğlenmesiyle figür, bilinçli olarak resme ve heykele sokulmuş oldu. Öte yandan "oymacılık" bölümü adı ile açılan heykel bölümü ile de heykel sanatının eğitimini başlatıyordu.

Arkeoloji ve resim çalışmalarını bir arada sürdüren Osman Hamdi Bey, figürlü kompozisyon, portre, ölüdoğa, manzara ve karakalem desen çalışmaları yaptı. Yapıtlarının çoğunluğunu portre ve figürlü resimler oluşturdu. Portre çalışmalarında çoğunlukla aile çevresinden kişileri resmetti. Öte yandan az da olsa çamaşırcı kadın, balıkçı gibi sıradan kişileri de konu edindi. Dönemin sanatçıları manzara ve ölüdoğa geleneğini sürdürürken o, akademik doğrultuda büyük boy figür ve figürlü kompozisyonlara yöneldi. Figürlü kompozisyonlarında mimari ve mimari bezeme önemli yer tuttu. Osman Hamdi Türk resmine Batılı anlamda figür resmini getiren ilk ressamlardan biri olarak tanındı. Özellikle insan figürünün Türk resmine girmesinde katkısı büyük oldu. Figürlü kompozisyonlarında hocası Jean-Leon Ge-rome'un etkisinde kaldı ve o dönemde Fransa'da önemli bir yer tutan oryantalizm anlayışında resimler yaptı. "Türbedeki Kadınlar" adlı yapıtı Fransız hükümeti tarafından satın alınarak Sömürgeler Bakanlığı' na asıldı.

Osman Hamdi Bey yaşantısında Batılı değerleri benimsemiş, Batı müziğini sevmiş, ev içinde Fransızca konuşmuş, yaşantısında geleneksel değerleri yadsır bir yaklaşım içinde olmuştur. Irk ve din konusunda önyargısız olmayı yeğleyen Osman Hamdi'nin, bununla birlikte resmettiği dünya, kendi içinden çıktığı toprağın mekânları, nesneleri, figürleri oldu. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarındaki sanatsal etkinlikler üzerine yazılar yazan Adolp-he Thalasso'ya göre Osman Hamdi, oryantalist bir sanatçı değildi, yapıtlarında Müslüman değil, Türk kimliğini öne çıkarmayı istemekteydi ve o Türk resminde röne-sansa neden olmuştu. Osman Hamdi kompozisyonlarında açık ve anlaşılır bir çevre düzeni, yaygın ve saydam bir ışık kullanımı, optik yanılsamaya olanak tanımayan bir netlik, titiz ve yüzeye bağlı bir boya kullanımını yeğledi. Gerçekçi akademik bir resim anlayışını benimsedi, nesnenin kendi rengine bağlı kaldı.

Onun oryantalist yaklaşımında bilgisine sahip olduğu kültürel ortamın gerçekleri yansıdı. Bu bakımdan konularında gelenekçi bir tutum izledi. Doğu insanını ve mimarisini, mimari bezemeyi, Doğu'ya özgü eşyaları büyük bir duyarlılıkla tuvaline aktardı. Türbe ve cami kapıları, bunların üzerlerindeki yazıtlar, duvarlardaki çini süslemeler, hatlar, sedef kakmalı, fildişi mobilyalar, şamdan, buhurdanlık, gülabdan, yağdanlık, ağaç ve taş işlemeler, parlak kumaşlar, peşkirler, yağlıklar, ipekli, iş-

lemeli kadın ve erkek giysileri, çeşitli işli silahlar ve çoğaltılabilecek türlü nesneler büyük bir gözlemin sonucudur. Osman Hamdi'nin resimlerinde birbiriyle doğrudan ilişkisi olmayan öğeler, bir düzenleme içinde bir arada ele alınmıştır. Tablolarında daha çok fotoğraftan yararlanmasına karşın ayrıntılarda titiz işçiliğe önem verdi. Erkek figürlerindeki çeşitli pozlarda, değişik giysiler giyerek model olarak kendi fotoğraflarını da kullandı. Bu figürlerin res-medilişinde çoğu kez Arap giysilerini kullandı. Değişik giysileri resmedişinde 1873 Viyana Sergisi'ne gönderilen "Elbise-i Osmaniye "nin büyük etkisi oldu. Metnini Marie de Launay ile birlikte hazırladığı Leş costumes populaires de Turquie en 1873/Bin iki Yüz Doksan Senesinde Elbise-i Osmaniye adlı kitabın hazırlanışında-ki çalışmaları sırasında daha yakından tanıma olanağı bulduğu değişik giysileri Do-ğu'nun gizemli havasını vermede kullandı.

Türk resim sanatında figür sorununa en dizgeli yaklaşan ve figürü bir sorunsal olarak resme sokan Osman Hamdi, "kadın"a yaklaşımında da farklı bir tavır içinde oldu. Türk resminde "kadın" izleğini de önemseyen bir sanatçı olarak tanındı. Yapıtlarında, o dönem Türk edebiyatında yenilenerek gündeme gelen "ebedi kadın"ı göstermeye çalıştı. Kadını yalnızca portre olarak değil aynı zamanda günlük yaşamı içinde ve erkeğe eşit bir konumda betimledi. Kentsoylu, saray kadını ya da saraya yakın kadına ilişkin bilgiler edindiğimiz resimlerinde kadını, çoğu kez edilgen değil etken göstermeyi istedi. Osman Hamdi'nin kadınları, oryantalistlerin ele aldığı egzotik Doğu'nun odalık kadınlarından farklıdırlar. Kapalı ya da açık uzamlarda çoğunlukla bir iş yaparken gösterilmişlerdir. Bizimle göz göze gelmezler; ilişki kurmazlar, bize ve karşı cinse sunulmazlar. Pişiren, kotaran, analık edenin de ötesinde, okuyan, bilgilenen bir kadın tipi çizmiştir Osman Hamdi. Hattâ kadın ve erkeği aynı düzlemde ele almıştır. Erkek gibi, kadın da dış dünyaya, yeniliklere, bilimsel olana ilgi duymakta, izlemektedir. Bu görüntü, resim yapmak için verdirilmiş pozun ötesine geçer. Kitap, pozun bir ayrıntısı değildir. Okunmuş, yıpranmış, yine dönüp bakılmak için sahile aralarına imler konulmuştur. Kısaca, Tanzimat adamı Osman Hamdi'nin resimlerinde bilim yüceltilirken kadına da bu yeni oluşumun içinde yer verilmiş, kadının evdeki ve sokaktaki yaşamı dışa açılmıştır. Resimlerinde kadın şıktır, onurludur ve yüceltilmiştir. Osman Hamdi, kadını, toplumsal anlamda ülküselleştirme-yi yeğlemiştir.

Osman Hamdi, sanatsal etkinlikleri de yakından izledi. 1867 ve 1889'da Paris'te üç sergiye yapıtları kabul edildi, 1880 ve 1881'de Tepebaşı'nda açılan sergilere yapıt verdi, 1901,1902 ve 1903'te İstanbul'da düzenlenen 1., 2. ve 3. İstanbul resim salonlarına da katıldı. Öte yandan Avrupa'da çeşitli sergi ve etkinliklerde madalyalar aldı.

Bir kültür ve sanat adamı olarak tanımlanabilecek Osman Hamdi ressam ve arkeolog kimliklerinin ötesinde bürokrasideki

îü

ÜS



Osman Hamdi Bey'in "Rüstem Paşa Camii Önünde" adlı tablosu, yağlıboya, 210x120 cm. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu

başarısı, yöneticiliği, bilim adamlığı, yazarlığı, diplomatlığı ile de ilginç ve çok yönlü bir kişilik olmayı başardı.

Yurtiçinde ve yurtdışındaki müzelerle çeşitli özel koleksiyonlarda yapıtları bulunan Osman Hamdi, vasiyetine uygun olarak Gebze-Eskihisar'da sahile yakın bir tepede zeytin ağaçlarının altında toprağa verildi.

Bibi. Anonim, Osman Hamdi Bey-Fotoğraflar-la Resim Sergisi, İst., 1993; M. And, "Osman Hamdi Bey'in Tiyatroya Katkısı ve Çağının Tiyatro Yaşamı", /. Osman Hamdi Bey Kongresi-Bildiriler, ist., 1992; M. Cezar, Sanatta Batı'ya Açılış ve Osman Hamdi, İst., 1971; M. Cezar-F. Edgü, Osman Hamdi Bilinmeyen Resimleri, ist., 1986; M. Cezar, Müzeci ve Ressam Osman Hamdi Bey, İst., 1987; A. Çöker, Mekteb-i Sanayi-i Nefise-iŞahane, ist., 1983; I. A. Duben, "Osman Hamdi'nin Resminde Epistemolojik Çelişkiler", /. Osman Hamdi Bey Kongresi-Bildiriler, ist., 1992; S. Germaner-Z. tnankur, Orientalism and Turkey, ist., 1989; S. Germaner, "19. Yüzyılın ikinci Yarısında Osmanlı-Fransız Kültür ilişkileri ve Osman Hamdi Bey", /. Osman Hamdi Bey Kongresi-Bildiriler, ist., 1992; Z. Rona (yay. haz.), /. Osman Hamdi Bey Kongresi-Bildiriler, 2-5 Ekim 1990, İst., 1992; Z. Rona (yay. haz.), Osman Hamdi Bey ve Dönemi, îst., 1993; A. Thalasso, Lespremiers salons depeinture de Constantinople, Paris, 1906; ay, L'Art Ottoman lespeintres de Turquie, Paris, 1910.

ZEYNEP YASA YAMAN




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   265   266   267   268   269   270   271   272   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin