Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə695/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   691   692   693   694   695   696   697   698   ...   980
Sahaf Muslihiddin Mescidi

Ertem Uca, 1994/TETTVArşivi

iîw.,-'r%i^x •

Uf

W : »


İ İ

Muhammed el-Ensarî: Ayvansaray Caddesi üzerindeki sura bitişik olan bu türbe de yine II. Mahmud'un tuğrasını havi ve 1835 tarihli kitabeyi taşımaktadır. İçindeki ahşap odalar kaldırılmış, sadece kita-besiz mezar yeri bırakılmıştır (bak. Muhammed el-Ensarî Türbesi).

Şu'be: Eğrikapı dahilinde Şişhane Soka-ğı'nda bir duvar içindedir. Yine H. 46'da vefatına dair ve 1835 tarihli kitabeler mevcuttur.

Yeraltı Camii Türbeleri: Kurşunlu Mahzen Camii olarak da bilinen yapı dahilinde Sufyân ibn Uyeyne Türbesi, kitabeli ve müstakil kagir bir binadır. I. Mahmud tarafından 1752!de onarılmıştır. Cami dahilinde iki sandukalı bir başka türbe yeri daha vardır. Burada Amr ibnü'1-As ve Vehb ibn Huşeyre'nin gömülü olduklarına inanılmıştır (bak. Yeraltı Camii).

İstanbul sahabe kabirleri hakkında ilk akademik çalışmayı A. Süheyl Ünver(-») yapmıştır. İstanbul Fetih Derneği yayınları arasında 1953'te yayımlanan bu çalışma daha sonraki neşriyata kaynaklık etmiştir. Sahabe kabirleri halkın çok büyük ilgi gösterdiği dini merkezler olması sebebiyle daha sonra da bu konuda irili ufaklı birbirinin benzeri pek çok kitap ve broşür yayımlanmıştır. Bu neşriyatın bir kısmının takma adlar ile yapılışı dikkat çekicidir. Bib. Ünver, Sahabe Kabirleri.; İşli, Sahabe; Ha-sırcızade, İstanbul'da Sahabe ve Evliya Kabirleri, İst.. 1984, Ş. Gürel, Eyyub Sultan-lstan-bul'da Sahabe Kabirleri, İst., 1985; ay, istanbul Evliyaları; İsmail Giray [Nezih Uzel], istanbul'da Sahabe Türbeleri, İst., 1975.

H. NECDET İŞLİ

SAHAF MUSIİHİDDlN MESCİDİ

Beyoğlu İlçesi'nde, Kasımpaşa'da İstiklal Mahallesi'nde olup Sahaf Çeşmesi Sokağı ile Sıhhat Sokağı'nın kesiştiği alanda bulunmaktadır.

1642-1650 arasında kesinleştirilemeyen bir tarihte ölen ve mezarı nerede olduğu bilinmeyen Sahaf Muslihiddin tarafından 17. yy'da yaptırılan yapı, 1813'te II. Mahmud'un (hd 1808-1839) başağası Salih Ağa tarafından onarım görmüştür.

Orijinal yapı kare bir plan üzerinde taş ve tuğla malzemeden yapılmıştır. Dört ta-

ometrik ve bitkisel motifler süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Düz balkon çıkması halindeki kadınlar mahfilini sekiz ahşap direk taşımaktadır. Var olan ahşap madalyonlar orijinal olup günümüzde onarım görmüştür.

Mescit son onarımda sıva ile kaplanmıştır. Kuzeybatıda yükselen ve batı duvarına bir ucuyla bitişmiş halde bulunan, kesme taş malzemenin kullanıldığı minare, kare bir kaide üzerinde silindir gövdeli, tek şerefelidir. Yapıdan bağımsız dıştan girişi ile orijinalliğini korumaktadır. Mihrap duvarının önünde onarım görmüş küçük bir mezarlığı bulunan yapının ahşap saçaklı, kiremit örtülü bir kırma çatısı vardır. Güneybatıdaki bahçe duvarına bitişik olan çeşme 1813'teki onarım sırasında Salih Ağa tarafından yaptırılmıştır.



Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, II, 12; Raif, Mir'at, 508; Öz, İstanbul Camileri, II, 57.

ERGÜN EĞİN

SAHAFLAR ÇARŞISI

İstanbul'un eski kitap alışveriş merkezi olan bu ünlü çarşı, Kapalıçarşı'nm(->) Fesçiler Kapısı ile Beyazıt Meydanı arasında yer almaktadır.

Arapça bir sözcük olan "sahhaf" kitap alım satımı yapan esnafa denir. Türkçede halk ağzında çoğu kez "sahaf" diye söylenir.

Sahaflar Çarşısı bir yanıyla, Bayezid Külliyesi'nin(-t), bugün Hakkı Tarık Us Kütüphanesi(-») olarak kullanılan sıbyan mektebi; Çadırcılar Caddesi; öte yanıyla da Beyazıt Meydanı'nı çevreleyen Beyazıt Devlet Kütüphanesi binaları, bugün Hat Sanatları Müzesi olan eski medrese ve üniversite ile güzel bir uyum meydana getirmiştir.

Bu çarşı, Cağaloğlu'ndan Fatih semtine kadar uzanan, tarihsel kültür sitesinin ortasında bir geçit yeri, aynı zamanda kendine özgü bir merkez olma niteliğine sahiptir.

Medrese öğrencilerinin, 15. ve 16. yy' larda, Fatih ve Bayezid gibi büyük camilere yakın yerlerde kitap alıp sattıkları, sahaflığın buralarda kısa zamanda meslek haline geldiği görülür. Kapalıçarşı'nın yapım 1460'larda tamamlanınca, sahaflara da, öteki esnaf gibi burada yer gösterildi. Bu yerde, 25 yıl öncesine kadar "Sahaflar Sokağı" tabelası görülebilirdi. Şimdi o sokakta kitapçılar değil, halıcılar bulunmaktadır.

Evliya Çelebi, Seyabatname'de Kapa-lıçarşı'da 50 sahaf dükkânı olduğunu, bu dükkânlarda 300 kadar insanın çalıştığını kaydeder. Satılan kitapların büyük çoğunluğu yazma idi. Yazmaların kopya edilerek çoğaltıldığı dükkânlar da vardı. Sahaflar basma kitaba uzun zaman değer vermemişler, onu kitaptan saymamışlardı.

Yine Evliya Çelebi'den öğrenildiğine göre, her yıl dönemin padişahı önünde yapılan bayram geçidinde, sahaflar da geçerler ve büyük bir tahtırevanın üzerinde çok değerli kitaplar taşırlardı.

Kapalıçarşı'da bütün dükkânlar dua ile açılır, dua ile kapanırdı, her lonca, her

esnaf grubu bir pire bağlıydı. Sahafların piri ilk kitapçı olduğu söylenen Basralı Abdullah Yetimi idi.

Esnaflar, kendi aralarında en yaşlı ve en saygıdeğer olanı şeyh olarak seçerler, ona itaat ederlerdi. Lonca kurallarına uymayana ceza verilirdi. Sahaflık mesleğine girmek kolay değildi. Önce, şeyhin başkanlığında toplanan esnaf ileri gelenleri huzurunda sınav yapılırdı. Mesleğe girmek isteyende bilgi kadar ahlak da aranırdı.

Ayrıca seyyar kitapçı anlamına gelen "ayak sahafları" da görülüyordu. Daha çok, terekelerden sağlanan kitaplar, sahaflar şeyhinin dükkânına getirilir ve onun gözetimi altında mezat yapılırdı. Mezatı, sahaflar arasında yetişmiş tellallar yapar, ustaların, yaşlı esnafın pey sürdüğü kitaba yeniler pey sürmezdi. Meslekte eski olanlara, yaşlılara saygı böylesine büyüktü. Sırası gelince eskiler de yenileri korumaktan geri kalmazdı.

Yine lonca kuralları gereğince, hali vakti yerinde olmayan esnafa yardım edilir, müşteri yollanırdı. Kapalıçarşı'nın en sessiz dükkânları sahaflardı. Buraların müşterileri ilim, irfan sahibi, okumuş kimseler olduğundan sessizliğin bozulmama-sına özellikle dikkat edilirdi.

Dükkânlar küçüktü, âdeta bir dolaba benziyordu; küçüklüklerini belirtmek için "dükkânçe" denirdi. Tabanlar tahta idi, yere kilim, halı ve pösteki serilirdi. Kitapçılar, hattâ müşteriler bunların üzerine bağdaş kurarak otururlardı. Raf yoktu, kitaplar öbekler halinde ve üst üste dizilir, sırtları değil, alt kenarları gözükürdü. Adları çoğu zaman burada yazılı olurdu.

Esnafları hükümete karşı bir kâhya temsil ederdi. Kapalıçarşı'daki sahafların son kâhyasının "Sağır Kâhya" olduğu söylenmektedir.

Birçok yazar İstanbul'un eski kitapçılarından söz etmiş; şiirlerde, romanlarda, öykülerde ve anılarda sahaflara yer verilmiştir. Avrupalı yazarlarda da sahaflıkla ilgili anı ve bilgilere rastlanabilmektedir. Fransız yazar Antoine Galland'ın İstanbul Hatıraları 'nda pek çok bilgi bulunmaktadır. 17. yy'm sonlarında İstanbul'da Fransa Elçiliği'nde görevli olan A. Galland, Kapalıçarşı'da gördüğü, minyatürlü, minya-türsüz birçok yazma kitapla ilgilenmiş, onları elçi ve Fransa kralı adına satın almıştır. Bu değerli yazmalar bugün Fransız Milli Kitaplığı'ndadır (Bibliotheque Nationale).

Sahafların Kapalıçarşı'daki ticaretine nükteli bir dille ışık tutan bir kaynak da Le-taif-i Esnaftır. Bu küçük kitabın sahaflarla ilgili bölümünde 19. yy'm başlarındaki kimi sahafların adları ve alıp sattıkları kitapların neler olduğu şakacı bir dille anlatılmaktadır.

1894'teki büyük İstanbul depreminde, çarşının özellikle sahafların bulunduğu bölümü hasara uğradı ve onarılması zaman aldı. Bunun için kitapçıların çoğu Kapalı-çarşı'dan ayrılmak zorunda kaldılar.

O zaman şimdiki çarşıda, fesçilerin yerleştiği barakalar bulunuyordu. Fesçiler buradan ayrılmaya başlayınca barakalara hakkâklar, yani mühürcüler yerleşti. Bu


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   691   692   693   694   695   696   697   698   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin