Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə823/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   819   820   821   822   823   824   825   826   ...   980
Alfons-

Maria

Schneider

Semavi Eyice arşivi

Schneider, 1934'te Freiburg Üniversite-si'nin, Teoloji Fakültesi'nde öğretim yardımcısı oldu. Aynı üniversitede 1934'te doçentlik aşamasını geçirdikten sonra, Mayıs 1939'da, Göttingen'de Georg-August Üniversitesi'nde kadrolu öğretim üyesi olarak görev aldı. II. Dünya Savaşı içinde kısa süreli olarak Romanya ve işgal altındaki Yunanistan'da askeri tercüman olarak görevlendirildikten sonra 1942'de tekrar İstanbul'a geldi. Ancak buradaki çalışmaları uzun süreli olamadı. Schneider 29 Mart 1944'te Göttingen Üniversitesi'nde, Bizans ve erken İslam dönemleri mimarileri ve sanat tarihleri kadrosuz profesörlüğüne yükseltildi. Türkiye Almanya ile ilişkilerini resmen kestiğinde yurduna dönmek zorunda kaldı ve Göttingen Üniversite-si'ndeki öğretim üyeliğine devam etti. Savaştan sonra, Göttingen'deki ünlü Bilimler Akademisi, 1948'de onu asli üyesi seçti. İstanbul tarihi ve topografyası ile ilgili pek çok araştırmasını bu akademinin yıllığında yayımlamak imkânını böylece elde etti.

Schneider II. Dünya Savaşı'nın bitişin-

den sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne bir Bizans sanatı tarihi öğretim üyesi getirilmesi tasarlandığında akla ilk gelen kişi oldu. Bu daveti sevinçle karşılayan Schneider, Almanya ile ilişkisini keserek, kütüphanesi ile İstanbul'a yerleşmeye karar vermişti. Fakat o yıllarda Ankara ve İstanbul üniversitelerinde bazı Alman öğretim üyelerinin görevlerine son veren kampanyanın açılması üzerine, burada "kendini emniyette hissetmeyeceği" gerekçesiyle anlaşmayı imzalamadı. Münih Üniversitesi, 1952'de Schneider için Bizans sanatı kürsüsü kurmuş, böylece onun kadrolu profesör olarak Almanya'nın en büyük öğretim kurumlarından birine yerleşmesini sağlamıştı.

Schneider, 1-2 yıldan beri, Suriye'de, bilhassa eski Sergiopolis (Rusafa) şehrinde araştırmalar yapan grupla çalışıyordu. 1952 yazı sonlarında, yine aynı yere gitmek üzere Prof. Dr. J. Kolhvitz ve Prof. Dr. Kathe-rine Otto-Dorn ile beraber İstanbul'a geldi. Buradan, Ankara üzerinden Halep'e giderken 4 Ekim günü trende bir mide kanaması ile hayatı son buldu. Cenazesi Halep'te Fransisken rahiplerinin şapeline gömüldü. Göttingen'deki özel kütüphanesi, kız kardeşi Valeria tarafından sonradan Freiburg Üniversitesi'ne devredilmiştir.

Schneider'in Türkiye'deki araştırmaları İznik ve İstanbul olmak üzere iki merkezde toplanır. Sayıları 200'e yakın olan makale ve kitaplarından 55 kadarı kitap tahlil ve tenkit yazısıdır. Burada başlıca yayınlardan yalnız İstanbul'a dair olanları üzerinde durulacaktır. İlk yazısı, İstanbul'un kara tarafı surlarına dair, B. Meyer-Plath ile birlikte yaptıkları araştırmalara dayanan bir rapordur ("Die Landmauer von Konstan-tinopel, zweiter Vorbericht über den Abschluss der Aufnahme 1929-1933", Sit-zunsberichte-Berlin, 1933). Yedikule Caddesi kenarında, Samatya (şimdi Kocamus-tafapaşa) semtinde o güne kadar kimsenin dikkatini çekmeyen yuvarlak planlı bir erken Bizans yapısı mahzenin, Karpos ve Pa-pilas Martirionu olabileceğini ileri sürmüştür ("Das Martyrion der heiligen Karpos und Papylos zu Konstantinopel", Archâ-ologiscber Anzeiger, [1934], s. 415-418). Schneider, Alman Arkeoloji Enstitüleri İstanbul şubesi adına, Ayasofya'nın dışında kazılar yaparak, II. Teodosios dönemine ait olduğu kabul edilen cephe kalıntılarını ortaya çıkarmıştır ("Neue Arbeiten an der Hagia Sophia", Archâologischer Anzeiger, 1935, s. 305-312; "Die vorjustini-anische Sophienkirche", Byzantinische Ze-ü-schrift, XXXVI [1926], s. 77-85). Bu arada camilikten çıkarılarak müze haline getirilen Ayasofya'nın Müzeler Genel Müdürlüğü adına küçük bir rehberini hazırlamış ve bu Türkçeye çevrilerek anonim olarak yayımlanmıştır {ResimliAyasofya Kılavuzu, ist., 1935).

Schneider, İstanbul'da bulunduğu yıllarda, şehrin Bizans dönemine ait eski eserlerine ve tarihi topografyası ile ilgili ve bibliyografyalarda adına sık rastlanan bir kitabını da bu sırada Alman Arkeoloji Enstitüleri'nin yayını olarak yayımladı

(Byzanz, Vorarbeiten zur Topographie undArchaologie der Stadt, Berlin, 1936). Bu kitabın başında münferit bazı konulardaki makaleleri yer alır (s. 1-50), eserin esasım, şehrin bellibaşlı Bizans eserlerinin bir repertuvarı teşkil eder (s. 51-96). Kitap bu eser ve buluntuların yerlerini gösteren bir de şehir planına sahiptir. İstanbul araştırmalarında büyük çapta yardımcı olduğu hususunda hiçbir şüphe bulunmayan bu kitap bazı çevrelerde tenkitlerle karşılanmıştır (V. Laurent, Echos d'Orient, XXXVIII [1939], s. 461-466). Çok aranan bu kitabın, tıpkıbasımı Amsterdam'da Hak-kerk Kitabevi tarafından yapıldı.

Schneider, İstanbul surlarındaki incelemeleri sırasında, Bizans hizmetindeki Alman asıllı Gotlara dair bazı mezar kitabeleri bulmuştur ("Gotengrabsteine aus Konstantinopel", Germania, XXI [1937], s. 175-177). Ayasofya hakkında bol resimli büyük boyda bir kitap (.Die Hagia Sop-hie zu Konstantinopel, Berlin, 1939) ve bu önemli yapının mimarisine dair bir incelemesi aynı yıl içinde basıldı ("Das Archi-tektursystem der Hagia Sophia zu Konstantinopel", Oriens Christianus, XXXVI [19391, s. 1-13). Ayasofya'nın batı tarafında avluda yaptığı kazılara dair bir bildirinin arkasından ("Die Grabung deş deutschen Archâologischen Institutes im Hofe der Aya Sofya", Atti del V. Congresso Int. di Studi Bizantini, [1940], s. 210-213), bu sonuçlar bir kitap halinde ayrıca yayımlanmıştır (Die Grabung im Westhof der Sophienkirche zu istanbul, Berlin, 1941).

Bu yıllarda Schneider, İstanbul'un çeşitli tarihi konuları ile ilgilenmeyi sürdürüyordu. İstanbul'un 1453'te Türkler tarafından kuşatılması ve fethine dair bir yabancı kaynağı M. Braun'un tercümesi ile birlikte gerekli açıklamaları ekleyerek aynı yıllarda yayımladı (Bericbt über die Eroberung Konstantinopels, Leipzig, 1941 ?). Bizans dönemine ait çeşitli küçük topografya konularına dair yazısını ("Topografhica", Byzantinische Zeitschrift, XLI [1941], s. 6l-69), İstanbul'un tarih içindeki yangınlarına dair önemli araştırması takip etti ("Brân-de in Konstantinopel", ae, XLI, [1941], s. 382-403).

Ayasofya'nın Bizanslıların politik, dini düşünce ve dünyalarındaki yeri hakkındaki yazısı ("Die Hagia Sophia in der po-litischreligiösen Gedankenwelt der Byzan-tinen", Das Werk deş Künstlers, II [1941], s. 4-15) ve yine Ayasofya'nın bema adı verilen bölümüne dair makalesi ("Das Bema der Sophienkirche zu Konstantinopel", ae, s. 71-74) Schneider'in Ayasofya'ya ilgisinin belirtileridir. Aynı yıl içinde ise, İbrahim Paşa Sarayı'na(->) dair bir incelemesi Bükreş'te çıkan ilmi bir dergide yayımlandı ("Das Serai deş İbrahim Pascha am At meidan zu Konstantinopel", Revue historique du Sud-Est Europeen, XVIII [1941], s. 131-136). Schneider böylece İstanbul'un Türk dönemi eserlerine olan ilgisini göstermiş oluyordu. Nihayet 18. yy'a ait bir İstanbul panoraması hakkındaki yazısı ile ilgisinin Türk dönemi İstanbul'una da kaydığını belli ediyordu ("Giovanni Te-

minis Ansicht von Konstantinopel", Jahr-buch deş deutscher Arch. Instituts, LVII [1942], s. 221-231, zeyli için bak. ae, LLX-LX [1944-1945], s. 79).

II. Dünya Savaşı'nın en kızgın yıllarında Schneider, İstanbul hakkındaki ikinci önemli eserini yayımladı. Çok önceleri başlamış ve birinci cildi çıkmış olan İstanbul kara tarafı surlarına dair çalışmalarının ikinci cildini, B. Meyer-Plath ile birlikte hazırlayarak Alman Arkeoloji Enstitüleri yayınları arasında takdim etti (.Die Landmauer von Konstantinopel, Z. Teil: Aufnahme, Beschreibung und Geschich-te, Berlin, 1943). Büyük boyda bu 170 sa-hifelik ve metin dışı 65 levhalı eserde, surların son durumları, fotoğrafları ile parça parça incelenmişti. Böylece, surlar, önceki yayınları çok aşan etraflı bir araştırmaya konu olmuş bulunuyordu.

Alman Arkeoloji Enstitüleri'nin yıllığında, Türkiye'de ve İstanbul'daki Bizans eserleri buluntuları hakkında kısa haberler de yazan Schneider, 1942'de, Sultanahmet'te yeni Adliye Sarayı'nın temel kazısı sırasında meydana çıkarılan Ayia Eufemia Kilisesi(->) kazısını da Alman Arkeoloji Enstitüsü adına idare ediyordu. Bu husustaki ilk raporu o yıllarda yayımlandı ("Grabung im Bereich deş Euphemia-Martyrions zu Konstantinopel", Archâologischer Anzeiger, [1943], s. 255-289). Bu kazıda bulunan kilise kalıntısı ile duvarlarındaki fresko resimler, Alman Arkeoloji Enstitüsü yayınlan arasında renkli klişeleri ile büyük bir eser olarak basılmakta iken, 1945 başlarında Berlin'in savaşın kargaşası içinde tahribi sırasında, hiçbir şey kurtulmayacak surette yok oldu. Aynı konu yıllar sonra, enstitünün başka üyeleri tarafından yeniden hazırlanarak bir kitap halinde basılmakla beraber, freskoların ilk bulundukları durumlarını artık tespit etmek imkânı kalmamıştı. Schneider'in aynı kazı ve buluntu ile ilgili bir yazısı ise bir Türk dergisinde çıkmıştır ("Leş fouilles d'Atmeydan", La Turquie Kemaliste, S. 48, [1947], s. 12-16).

Schneider, Ayasofya'nın kubbe mozaikleri hakkında ("Die Kuppelmosaiken der Hagie Sophia", Nachrichten derAkademie-Göttingen, 1949, s. 345-355) ve Bizans dönemine ait mezarlığa ve lahitlerine dair ("Das Regium sepulorum apud comitatum




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   819   820   821   822   823   824   825   826   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin