HZ. aLİ (a s) KİMDİr mütercim


- Hz. Ali (a.s)’ın cömertlik ve fedakârlığı



Yüklə 0,67 Mb.
səhifə15/21
tarix06.03.2018
ölçüsü0,67 Mb.
#44645
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   21

6- Hz. Ali (a.s)’ın cömertlik ve fedakârlığı


Cömertlik kerim adamlardandır ki, muhabbet ve sevgiyi getirir. Cömert adamın ne kadar ayıbı olursa olsun, yine halkın gözünde iyi ve saygı sahibidir.

Hz. Ali (a.s), cömertlikte meşhur ve fakirlerin ümidi idi, fakir olan herkese elini uzatırdı. Hz. Ali (a.s) fıtratında olan necabetinden dolayı, birşey isteyen birini eliboş olarak geri çevirmeye razı olmuyordu.

Haris Hamedani hacet elini Ali (a.s)’a doğru uzattı. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Beni bu iş için layık görüyormusun?” Haris: “Evet, Ya Emir-el Mü’minin” dedi. Hz. Ali (a.s), çabucak ışığı söndürdü. “Bunu, isteğini söylerken, rahat olman ve sıkılmaman için yaptım” dedi.

Birgün bir fakir para isteğinde bulundu. Hz. Ali (a.s), görevlisine şöyle buyurdu: “O’na bin dinar ver.” Görevli: Altın veya gümüş mü? diye sordu. Hz. Ali (a.s) buyurdu: “Benim için farketmez onun ihtiyacını hangisi giderecekse ondan ver.” Muaviye birinden şöyle sordu: “Nereden geliyorsun?” O adam riya olsun diye: “En cimri adam Ali’nin yanından” diye cevap verdi. Muaviye: Veya sana Ali’den daha cömert birisi dünyaya gelmemiştir. Eğer O’nun bir depo altını ve bir depo samanı olsa, önce altın dolusu depoyu bağışlar.

İşçilerinden biri Hz. Ali (a.s)’a bir tarlanın mahsülünün parasını getirdi. İmam (a.s) çabucak parayı böldü ve kendi hissesini fakirlere paylaştırdı. O gün ikindi vakti, o işci İmam (a.s)’ı pazarda ailesinin ekmek parasını karşılamak için kılıcını satarken gördü.

Hz. Ali (a.s), hiçbir fakiri eli boş olarak geri çevirmiyordu. İmam (a.s) şöyle buyuruyordu: “Eğer birinin benden bir şey isteyeceğini hissetsem, o istemeden önce onun istediğini veririm. Mertlik ve cömertlik istemeden vermektir.

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyordu: “Fakirler ihtiyaçlarını isterken utanmamaları için kağıda yazsınlar.” Hz. Ali (a.s)’ın dört dirhemi vardı, birisini gece sadaka olarak verdi, birini gündüz, bir dirhemi gözler önünde (açıkta) ve bir dirhemi de gizli olarak sadaka verdi. İşte o zaman bu ayet nazil oldu. Bu ayet Hz. Ali (a.s) hakkındadır.
“Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarfedenler var ya, onların mükafatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.” (242)

Osmanın ölümünden sonra arap bir şahıs gelip İmam (a.s)’a şöyle söyledi: Benim üç hastalığım var: Nefes darlığı, cahillik ve fakirlik. İmam (a.s): “Hastalığını doktora götür, cahilliğin için alime ve fakirliğin için de zenginin yanına git” diye buyurdu. O adam: “Siz hem doktorsunuz, hem alimsiniz, hem de zengin” dedi. Hz. Ali (a.s), şöyle buyurdu:” Ona üçbin dirhem veriniz, bin dirhem hastalığının tedavisi için, bin dirhem mali durumunun düzelmesi için, bin dirhem de cahilliğini gidermesi için.”(243)

Şii ve Sünni müfessirlerin dediğine göre, Hz. Ali (a.s), camide namaz kılıyordu ve rükudaydı bir fakir yanından geçerken birşey istedi. Hz. Ali (a.s), parmağındaki yüzüğü işaret ederek, almasını istedi. Fakir giderken Peygamber (s.a.a), onu görerek şöyle söyledi: “Bu yüzüğü nereden aldın?” Fakir işaret ederek: “Rükuda olan bu adam verdi.” dedi.

Sonra ............................... vilayet ve bahşiş ayeti nazil oldu (244)

Hz. Ali (a.s), sadece dünya malından infak etmedi. Kendi canını da feda ediyordu. Hicret gecesi Peygamber (s.a.a)’in yatağında yattı. Fedakârlığın anlamı Hz. Ali (a.s)’ın işleridir.

Fedakarlık başkalarını kendinden öncelikli bilmektir. Benliğine tasma vuramayan, kendi can ve malından geçemez. Bu sıfat İmam (a.s)’ın, başkalarında bulunmayan sıfatlarındandır. Hz. Ali (a.s), zahmetle ekmek alıp ailesine götürürken, bir fakir ekmeği istedi. Hz. Ali (a.s) ekmeği ona verdi ve eli boş eve döndü. Bir gün hizmetçisi Kanber ile pazara giderek biri yeni diğeri eski olan iki gömlek aldı. Yenisini Kanber’e verdi ve eskisini kendisi için aldı.

Müfessirler Hz. Ali (a.s)’ın fedakârlığı hakkında nazil olan Dehr (insan .......) suresi hakkında şöyle söylüyorlar. Hasaneyn (a.s) hasta oldular. Anne-babası, hatta Hasaneyn (a.s) ve hizmetçileri de iyleştikleri taktirde şükür için üç gün oruç tutmayı nezrettiler. Hastalıkları iyi olunca, oruç tutmaya başladılar. Hz. Ali(a.s) komşusu olan şam’un’dan biraz arpa borç aldı. Hz. Fatima (s.a) üçte birini ilk gün kişi başına bir ekmek olmak üzere pişirdi (beş tane). İftar zamanında bir fakir gelerek: Ey Peygamber’in Ehl-i Beyti yedikleriniz den bana da veriniz ki, Allah (c.c) sizlere cennet yemeklerinden versin. Onlar da her beş ekmeği ona vererek, sadece su ile iftar ettiler.

İkinci gün yine Hz. Fatıma (s.a) beş ekmek pişirdi. İftar vakti bir yetim gelerek dünkü sözleri tekrar etti. Yine beş ekmeği ona verip su ile iftar ettiler. Üçüncü gün ise esir bir şahıs gelerek, aynı sözleri tekrarladı. Yine ekmekleri ona verip su ile iftar ettiler. Dördüncü gün Hasaneyn (a.s) açlıktan titriyordu. Peygamber (s.a.a), onları bu halde görünce şöyle buyurdu: “Sizin üç günden beri bu halde olmanızdan Allah’a sığınırım. Cebrail nazil olarak surenin 18. ayetini (5’ten 22. ayete kadar) onların fazileti hakkında nazil etti. Yüce Allah (c.c) buyuruyor:

..........................................

Sonraki ayetlerde onların işlerini yüce saymıştır ve şöyle buyurmuştur.

..........................................

Bu, sizin için bir mükafattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur. (246)


7- Hz. Ali (a.s)’ın fesahet ve belağatı:


İnsanın konuşma yeteneği, mantık ilimi açısından insan ve hayvan arasındaki farktır. Yüce Allah (c.c) onu kendi hikmetiyle insana bir özellik olarak vermiştir. Şöyle buyuruyor: ........... (247)

“Allah insanı yarattı, ona beyanı öğretti.”

Hz. İmam (a.s) da şöyle buyuruyor: ..................

Yani; “kişi dilinin altında gizlidir.” Nutuk ne kadar güzel ve iyi olursa daha doyurucu ve etkili olur.

İslam zamanında Arabistan’da Amr-ül Kays gibi öyle şahıslar vardı ki, sihirli şiirler söylüyorlardı. Ama Hz. Ali (a.s)’ın fesaheti bütün arap fasihlerini şaşırtmış ve hayrete düşürmüştü. O’na nutukun emiri söylüyorlardı.

İbn-i Ebil Hadid şöyle söylüyor: O fasih ve baliğlerin rehberidir. O’nun kelamı hakkında Allah’ın kelamından aşağı ve mahlukun kelamından yüce olduğu söylenmektedir. Bütün fasihler hitabeyi O’nun hutbeleri ve sözlerinden öğrenmiştir. Bunun isbatı Nehc-ül Belağa ile anlaşılır ki, hiçbir fasih onun onda birini veya yirmide birini yazamamamıştır.(248)

Başka bir yerde ise söyle söylüyor: Acaba bir adam Mekke’de dünyaya gelirse, o şehirde büyürse, hiçbir öğretmenden hitabeyi öğrenmeden öyle konuşmada olursa ki, kelimeler onun elinde olurlarsa ve her ne isterse en fasih şekilde söylerse şaşırılmamalımıdır?

Allame Seyyid Hibet-ud Din Şehristani, “Nehc-ül Belağa nedir?” adlı kitabında şöyle yazıyor. Bir kişi Hırıstiyan bir alimden (Emin Nehle) Hz. Ali (a.s)’ın sözlerinden bir kaç sözü bir kitapta toplamasını ve basmasını istedi. O alim cevapta şöyle dedi: Benden en fasih adamın sözlerinden yüztane seçmemi ve basmamı istiyorsun, şu anda Nehc-ül Belağa’dan başka hiçbir kitap elimde yoktur. Sevinçle o kitabı okudum, ama andolsun ki ben bu yüz kelimeyi nasıl seçeceğimi bilmiyorum. Bilmiyorum nasıl cümleleri seçeyim. Bu bir yakutu diğer yakutlardan seçmek gibidir. Bu işi yaptım ve yakutları seçtim, öyle ki çok parlıyordu.

İnanılmaz ki nasıl hayretle ve zorlulukla bu sözleri o belağat madeninden çıkardım. Böylelikle bu 100 sözü al ve bil ki bunlar belağat nurları ve fesahat gülleridirler! Evet Hz. Ali (a.s)’ın araplara verdiği fesahet dersi bu yüz sözden daha çoktur. (249)

Yine Şehristani başka bir kitapta şöyle yazıyor: “Mr. Gernikuy edebiyat profesörü ve İngiltereli idi. Hindistan Eligere fakültesinde bazı üstad ve doktorların önünde Kur-an’ın mucizeleri hakkındaki soru karşısında şöyle cevap verdi. Nehc-ül Belağa, Kur-an’ın küçük kardeşidir. Acaba birisi bunun gibisini getirebilir mi ki, ta Kur-an’dan bahsetmeye hacet kalsın.”(250)

Hz. Ali (a.s) kendi sohbetinde fesahat ve belağata bakmıyordu. O’nun sohbeti çok güzeldi. Fesahat kanunlarını Hz. Ali (a.s)ın sözlerinden çıkarmak gerekir, sözlerini fesahatla kıyas etmek yanlıştır.

Hz. Ali (a.s)’ın sözleri yanlızca hakk ve hakikatı açıklıyordu. Her bakımdan çok etkili ve ilgi çekici idi.

Muaviye şöyle söylüyordu. Fesahat ve belağat yolunu Kureyş’te sadece Ali açmıştı. Konuşma kanunlarını o öğretmiştir. Arap edebiyatçıları ferman ve fetva kanunlarını O’nun hutbelerinden çıkardıklarını itiraf etmişlerdir.

Belağatın kanunu, kelimeleri akla verip, çok güzel bir şekilde anlatımın ortaya çıkmasını sağlayan kuvvetli bir düşüncedir. Bu kuvvetli düşünce ve üstün zeka Hz. Ali (a.s)’da en yüksek derecede idi. Karanlık bir yere yetişince onu kendi üstün zekâsı ile aydınlatıyordu.

Hz. Ali (a.s)’ın sözlerinde mantık bakımından çok büyük bir ilgi vardı. O, fikrine gelen herşeyi en iyi bir şekilde söylüyordu, kâğıda yazıyordu ve bu işte kendisine azıcık zahmet dahi vermiyordu.

Hz. Ali (a.s), söz ve nutukta mucize yapmış, herkesi hayretler içinde bırakmıştır. İbn-i Şehr Aşub’un nakline göre Peygamber (s.a.a)’ın ashabı camide oturmuşlardı. Arap dilinde elif harfi olmayan kelimelerin çok az olduğu hakkında sohbet ediyorlardı. Hz. Ali (a.s) orada idi, kalktı ve orada 700 kelimeli bir hutbe okudu ki hatta bir elif harfi dahi o hutbenin içerisinde yoktu. Başka bir hutbe daha vardır ki, noktalı harf onun içinde yoktur. Şöyle başlıyor:

................................................ sözün uzamaması için burada hutbeleri yazmıyoruz.

Birisi İmam’dan şöyle sordu: Farz emir hangi ve ondan daha farz hangisidir? Acaip emir nedir ve ondan daha acaip nedir? Ne zordur ve ondan daha zor olan şey nedir? Yakın nedir ve ondan daha yakın nedir? Hz. Ali (a.s) onun cevabını bu şiirle verdi:

Halka tevbe etmeleri farzdır, ama günahtan uzaklaşmak daha farzdır.

Hayat acaiptir, ama hayatta halkın gafleti daha acaiptir.

Zorluklar karşısında sabır zordur, ama sevapları yitirmek daha zordur.

Ümit olan herşey yakındır, ama ölüm hepsinden yakındır.

Böyle diyen kimse veya o hutbeleri söyleyen kimsenin fesahat ve belağatı arap edebiyatını çok iyi bildiği malumdur. Kitabın son bölümünde Hz. Ali (a.s)’ın bazı kısa sözlerini nakledeceğiz.


Yüklə 0,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin