Pergel gibi bir ayağımla şeriatta sağlamca durduğum halde, diğer ayağımla yetmiş iki milleti dolaşıyorum.24 diyen Hz. Mevlânâ, bu ruhsal ve düşünsel yolculuğunda evrensel bir bakış açısı kazanmış; "Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney gibiyiz.25 sözüyle işaret ettiği üzere, evrensel bir dinsel-ruhsal dil geliştirmiştir.
Onun gönül dili; kaotik, içine kapanık, bağnaz, önyargılı, kusur bulucu, ayrıştırıp çalıştırıcı, "öteki" ile bir arada bulunmaktan ve iletişim kurmaktan korkutucu değildir. Bilakis; sevgi, sempati, empati, hoşgörü ve estetik İle yoğrulmuştur. Samimi, iletişime açık, ümit bahşedici, ortak unsurları hatırlatan, birleştirici, güzelliklere ayarlı, pozitif bir gönül dilidir. 26 Nitekim O şöyle demiştir: "Tapımızda (yolumuzda) riyazât yok; ı burada hep lütuf var, bağış var. Hep sevgi, hep gönül alış, hep aşk, hep huzur var burada. 27
Mevlânâ, insanların dünyadaki anlam arayışlarına cevap vermektedir. Onlara şeriatı, kulluk görevlerini sıralamaktan i Önce, "var ediliş hikmetlerini hatırlatmaktadır.
Onun dindilini şu âyetlerin ışığında anlamlandırmak mümkündür:
Bütün insanlığı hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır; ve onlarla en güzel, en inandırıcı yöntemlerle tartış.28
De ki: Ey kendi aleyhlerine haddi aşmış kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, (tevbe edilirse) bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 29
Bütün bunlara binaendir ki Hz. Mevlânâ şöyle seslenmiştir insanlığa:
Yine gel, yine get, her ne olursan ol yine gel İster kâfir, ateşe tapan, putperest ol yine gel Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergâhı değildir Yüz defa tövbeni bozmuş olsan da yine gel. 30
Dostları ilə paylaş: |