Dolmabahçe
SıdkıAnadol koleksiyonu
Burnu'nda bulunan Rumelifeneri Köyü de Boğaz'ın son meskûn yeridir ve adını buradaki fenerden almıştır.
Rumelihisarı Burnu'nu döndükten sonra, karşılaşılan semt Baltalimanı'dır. Eski adı Sinüs Phidaliae (Kral Barbis'in burada intihar eden kızı Phaidalia'dan) ve Gina-ikon Limen (Kadınlar Limanı) idi. Bugünkü adı II. Mehmed'in kaptan-ı deryalarından Baltaoğlu Süleyman Bey'den gelmektedir. (Ayrıca bak. Sarıyer; Sarıyer ilçesi.)
Silivri ilçesi: ismi çok fazla bozulmadan günümüze kadar ulaşan yerlerden biri olan Silivri adının kökeni, Megaralı komutan Selebria'ya (Selimbria) kadar uzanmaktadır. (Ayrıca bak. Silivri İlçesi.)
Silivri'nin bazı semt, mahalle ve köy adları şunlardır: Alipaşa, Akören, Bekirli, Büyük ve Küçük Kılıçlı, Büyük ve Küçük Sinekli, Çanta, Çayırdere, Çeltik, Değirmen, Gazitepe, Haraççı, Kavaklı, Kadıköy, Kamiloba, Kurfallı. Ortaköy, Panamandıra, Sayalar, Selim Paşa, Seymen, Yolaçtı, Yükseliş.
Şile İlçesi: Yunanca bir kır çiçeğinden geldiği tahmin edilen Şile adı için bir başka varsayım da bu kelimenin "iskele" anlamına geldiğidir.
İlk yerleşenlerin Bitinyalılar olduğu bilinen Şile ve civarına Orhan Bey zamanından itibaren Türkmen aşiretleri getirilerek yerleştirilmişler, bu aşiretler, yerleştikleri bölgelere kendi adlarını vermişlerdir. Çen-gellioğullarından Çengilli Köyü, Göçerlerden Göçer Köyü, Gökmenlerden Gökmas-lı Köyü, Çıtaklardan Çıtaklı Köyü gibi aşiretlere dayanan köy adları türemiştir.
Şile'nin diğer köy ya da semt adları şöyledir. Avcıkoru, Alacalı, Akçakese, Ağaçde-re, Ahmetli, Bıçkıdere, Bozgoca, Çataklı, Çayırbaşı, Darlık, Davullu, Edeyli, Emin-beyli, Evrenli, Gökçe, Göksu, Hacımusta-fa, Haliloğlu, İsaköy, İhsanoğlu, İmrenli, Kabakoz, Kalem, Karabeyli, Karacaköy, Kı-liç, Koltu, Karakiraz, Karamandere, Korucu, Kurna, Kadıköy, Ovacık Köyü, Ubey-li, Yeşilçay, Yeşilvadi, Yaka.
"İki dere arası" anlamındaki Ağva ile "su kenarı" anlamındaki Riva, Yunan-ca'dan kalan iki sözcük olarak günümüzde de halen kullanılan iki semt adıdır. (Ayrıca bak. Şile İlçesi.)
Şişli İlçesi: İstanbul'un geç dönem yer-
leşim yerlerinden biri olan Şişli İlçesi'nin yerleşim tarihi 300 yıldan daha geriye gitmez. Bununla beraber burada Fatih dönemine dek uzanan bazı yöreler de vardır. Şişli'nin en eski semti, adını Fatih döneminden itibaren burada yapılan okçuluk talimlerinden alan Okmeydanı'dır. Diğer bazı semtler ve mahalleleri Ayaz Ağa, Boz-kurt, Cumhuriyet, Dolapdere, Duatepe, Er-genekon, Esentepe, Eskişehir, Feriköy, Fulya, Gülbahar, Halaskar Gazi, Halide Edip Adıvar, Halil Rıfat Paşa, Harbiye, Huzur, İnönü (Altınbakkal), İzzet Paşa, Kaptan Paşa, Kurtuluş, Kuştepe, Mahmut Şevket Paşa, Maçka, Maslak, Mecidiyeköy, Meşrutiyet, Nişantaşı, On Dokuz Mayıs, Osmanbey, Pangaltı, Paşa, Taşlık, Teşvikiye'dir.
Yayla olan Şişli'nin adının burada oturan ve şiş imal eden bir aileden geldiği söylenir. Diğer bir rivayet ise, Şişli adının, topografik olarak Beyoğlu Platosu'nda yükseltisi fazla olan bir bölgede bulunmasından geldiğidir.
Harbiye semti adını, buradaki Mekteb-i Harbiye binasından; Maslak semti Taksim Suyu isale hattı-güzergâhı üzerinde bulunan maslaktan; Teşvikiye, Abdülmecid'in halkın bu semte yerleşimini teşvik etmesinden almıştır. Nişantaşı'nın adı buradaki nişan taşından gelir. Şişli'de, adları çeşitli önemli günlerin ya da olayların anısına verilmiş olan semtler de bulunmaktadır: On Dokuz Mayıs, Cumhuriyet, Meşrutiyet, Kurtuluş vb. Bugünkü Kurtuluş'un eski adı olan Tatavla, "beygir ahırı" anlamına gelen "tavla" kelimesinden türemiştir. Kurtuluş adı 1923'ten sonra kullanılmaya başlanmıştır. Şişli'de bazı önemli kişilerin adı verilen mahalleler Halide Edip Adıvar, Halil Rıfat Paşa, İnönü, Mahmut Şevket Paşa, İzzet Paşa, Kaptan Paşa ve Mecidiyeköy'dür (Abdülmecid'den). Feriköy semtinin adını Madam Feri adındaki bir Levanten hanımdan aldığı söylenir. Pangaltı'nın ise, bu semtte otel-lokanta işleten Bolog-nalı Giovanni Batista Pancalti'den geldiği, bazı tarih yazarlarına göre de "banka altı" sözcüklerinin bozulmasından oluştuğu iddia edilmektedir.
II. Abdülhamid döneminde Çemberli-taş'ta Matbaa-i Osmaniye'yi kuran Osman
YER ADLARI
500
501
YER ADLARI
Bey'in yaptırdığı konak Osmanbey'e adını vermiştir. Maçka adının kökeni için çeşitli tarih yazarları değişik yorumlarda bulunmuşlardır. "Kalın sopa" anlamındaki Rumca "matsouka" veya Latince "maxu-ca" olarak söylenen Maçka adının, "nişangâh" anlamındaki Türkçe "maçugâh"tan geldiği de kabul edilmektedir.
Şimdiki Swissotel/The Bosphorus'un bulunduğu semt olan Taşlık adının Abdü-laziz zamanında başlanan (1875) fakat tamamlanamayan bir caminin inşaatından kalan ve çevreye yayılan taş ve mermer parçalarından aldığı söylenirse de daha önce de bu adla anıldığı bilinmektedir. 1947'den sonra söz konusu taşlar Şişli Ca-mii'nin inşasında kullanılmış ve burası temizlenmiş, ancak semtin adı Taşlık kalmıştır. Halic'e kadar uzanan fazla derin olmayan vadilerin ve kurumuş dere yataklarının bulunduğu Dolapdere, adını büyük olasılıkla buradaki derelerden birinden almıştır. (Ayrıca bak. Şişli; Şişli ilçesi.)
Tuzla ilçesi: 1992'de ilçe olan Tuzla, Bizans döneminde At Pazarı olarak da bilinirdi. Öte yandan, gerek Bizans, gerek Osmanlı dönemlerinde istanbul'un tuz ihtiyacının karşılanmasında rol oynayan Tuzla, adını da buradaki tuz gölünden almıştır. Ayrıca Tuz Burnu olarak anılan burna da, Bizans döneminde, aynı anlama gelmek üzere Akritas(->) denilirdi.
Aydınlı, Aydıntepe, Cami, Evliya Çelebi, içmeler, istasyon Mimar Sinan, Postaha-ne, Şifa, Yayla Tuzla'nın mahalleleridir. 600 yıllık bir yerleşim yeri olan Aydınlı'nın, adını Aydınoğulları Beyliği'nden aldığı söylenir. Aynı şekilde türediği sanılan Aydıntepe adındaki semt de halk arasında Kuru-kiremit olarak anılır. Cami semti adını burada I. Ahmed döneminde yapılan camiden, İçmeler de burada bulunan şifalı sulardan almıştır. (Ayrıca bak. Tuzla ilçesi.)
Ümraniye İlçesi: 1987'de Üsküdar'dan ayrılarak kurulmuş bir ilçe olan Ümraniye'nin, ilk adının Yalnız Servi olduğu bilinir. Bu ismin, çam ağaçlarıyla kaplı olan bölgede, birkaç mezar taşının olduğu yerdeki tek servi ağacından geldiği rivayet edilir. Ümraniye, 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra Balkanlar'dan gelen göçmenlerin buraya yerleşmeleri yüzünden Muhacirköy olarak da anılmıştır. Arapça "kalkınmış", "bayındır" anlamına gelen Ümraniye adının semte Cumhuriyetin ilk yıllarında verildiği sanılmaktadır.
Ümraniye llçesi'nin mahallelerinden bazıları Atatürk, Aşağı Dudullu, Çakmak, Ih-lamurkuyu, Hekimbaşı, inkılap, İstiklal, Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal, Namık Kemal, Yukarı Dudullu'dur. İlçenin Çek-meköy semti ile ilgili inandırıcı olmayan yakıştırma rivayete göre, Fatih döneminde kurulan semtin kurucuları 7 kardeştir. Bunlardan 6'sı şakilerce öldürülürken, yedincisi "çekme tetiği" diyerek kurtulmuş ve köyün adı Çekmeköy olmuştur.
Dudullu semtinin ise, adının büyük olasılıkla Fatih dönemi oymaklarından Dudu-loğlu'ndan geldiği sanılmaktadır. Ayrıca padişahın saray hizmetlilerinden iki kız
kardeşin (iki dudunun) ayrı ayrı yerlere yerleşerek Aşağı Dudullu ve Yukarı Dudul-lu'nun adlarının oluşmasına sebep oldukları rivayet edilirse de bu bir yakıştırmadan ibarettir. İstiklal Mahallesi'nin bir parçası olan Mustafa Kemal Mahallesi'nin eski adının, Sineklitepe olduğu, bu adın Anadolu yakası çöplerinin buraya dökülmesinden kaynaklandığı söylenir. Görece yeni olan bu semtin Mustafa Kemal'den önceki adı l Mayıs'tı ve bu ad 1980'den sonra değiştirilmiştir. Çakmak Mahallesi ve semti adını burada bulunan aynı adlı dereden alır.
1950'li yıllarda Balkanlar'dan gelen göçmenlerden dolayı adı Arnavut Mahallesi olan semt, bugün Namık Kemal Mahallesi adıyla anılmaktadır. (Ayrıca bak. Ümraniye İlçesi.)
Üsküdar llçesi: Farsça "ulak", anlamına gelen "Eskudari" kelimesinden türediği de düşünülen Üsküdar adının, Roma döneminin askeri birliklerden olan Scutarii ve buradaki Skutarion Kışlası'ndan geldiği düşüncesi yaygındır. Bizanslılarca Hrisopo-lis (Altınşehir) olarak adlandırılan Üsküdar, 12. yy'dan itibaren Skutarion olarak tanınmaya başlamıştır. IV. Haçlı Seferi ile istanbul'a gelen Villehardouin, La Conqu-ete de Constantinople (İstanbul'un Zaptı) adlı kitabında bu semt için "Escutaire" sözcüğünü kullanmış ve bu sözcük Fransızca kaynaklarda sık sık tekrarlanmıştır. Üsküdar İlçesi'nin yer aldığı bölgenin eski bir yerleşme bölgesi olması ve genişliği nedeni ile, buradaki semt ve mahalle sayısı bir hayli fazladır. Kişi adlarına göre semt ve mahalleler Abdullah Ağa, Ahmet Çelebi, Altunizade, Arakiyeci Hacı Cafer, Araki-yeci Hacı Mehmet, Ahçıbaşı, Barbaros, Beylerbeyi, Çiçekçi, Doğancılar, Esat Paşa, Gülfem Hatun, Hacı Hesna Hatun, Haydarpaşa, Hayrettin Çavuş, Kuzguncuk, Kara-caahmet, Kefçe Dede, Murat Reis, Paşa-kapısı, Paşalimam, Rumi Mehmet Paşa, Se-lami Ali, Selimiye, Selman Ağa, Solak Sinan, Sultan Murat, Sultantepe, Şemsipaşa, Tavaşi Hasan Ağa, Tembel Hacı Mehmet, Toygar Hamza, Valide-i Atik, Vaniköy, Ya-vuztürk, Zeynepkâmil olarak sıralanır. Mimari yahut coğrafi bir özellikten adını alan semtleri ise, Acıbadem, Ayazma, Bağlarba-şı, Bahçelievler, Bülbülderesi, Çamlıca, Çengelköy, Fıstıkağacı, Güzeltepe, Harem, Havuzbaşı, Kirazlıtepe, Kuleli, Küçüksu, Pazarbaşı, Talimhane, Toptaşı'dır. Bulgurlu, Burhaniye, Cumhuriyet, Doğancılar, Emek, Emniyet, Ferah, Fetih, îcadiye, İnsaniye, İnkılap, İmrahor, Salacak, Kandilli, Kısıklı, Küplüce, Örnek, Selamsız, Tabaklar, Ünalan ilçenin diğer semt ve mahalleleridir. Abdullah Ağa Mahallesi adını, III. Murad'ın (hd 1574-1595) bostancıbaşısı olan Abdullah Ağa'dan; Altunizade ise, döneminin büyük altın varak ustalarından olan Altuni Hacı Ali Efendi'nin oğlu Altunizade İsmail Zühdi Paşa'dan(-») almıştır.
Ahmet Çelebi Mahallesi'nin, adını Ahmed Çelebi adındaki bir hayırsever kişinin buruda bulunan türbesinden almış olduğu düşünülebilir. Arakiyeci Hacı Cafer ve Arakiyeci Hacı Mehmet mahalleleri adlarını eskiden Üsküdar'da bulunan "ara-
kiye" denilen yumuşak deve keçesi imalathanelerinin sahiplerinden almışlardır.
Beylerbeyi'nin 18. yy'a kadarki adının İstavroz olduğu bilinmektedir. Bunun sebebi, I. Constantinus'un (hd 324-337) burada yaptırdığı kilisenin üzerine koydurduğu yaldızlı büyük bir haçtır. Beylerbeyi adının ise, III. Murad'ın beylerbeylerinden Mehmed Paşa'mn buradaki sahilsaraym-dan geldiği sanılmaktadır.
Doğancılar semti, adını padişahın doğan kuşlarının bakımıyla ilgilenen doğancıların, av kuşlarını burada yetiştirmelerinden almış olabilir. Bazı kaynaklara göre ise semtin adı, Hacı Doğancı Ahmed Paşa'mn türbesinden gelmektedir. Çiçekçi semti özellikle Lale Devri'nde hem çiçek yetiştirilen, hem de satılan bir yer oluğu için bu adı almıştır. 16. yy'da, MevacibDef-terleri'ne göre, adını Vezir Hadım Haydar Paşa'mn bahçesinden alabileceği düşünülen Haydarpaşa semti için diğer bir görüş III. Selim'in vezirlerinden Haydar Paşa'mn burada bir kışla yaptırmış olmasından dolayı kışlanın semte adını verdiğidir.
Karacaahmet semti adını Karaca Ahmed adlı bir velinin burada bulunan bir türbesinden almıştır. 16. yy'da yaşadığı bilinen Gülfem Hatun'un muhtemelen Mimar Sinan'a yaptırdığı medreseden adını alan Gülfem Hatun Mahallesi'nde, bugün kendi adını taşıyan türbesinden eser kalmamıştır. Hacı Hesna Hatun Mahallesi, adını burada yaşadığı bilinen ve Mihrimah Sul-tan'ın dadısı olan Hacce Hesna Hatun'un yaptırdığı mescitten; Hayrettin Çavuş Mahallesi ise I. Süleyman'ın (Kanuni) askerlerinden Hayreddin Çavuş'un burada yaptırdığı mescit ve okuldan almıştır.
Selami Ali Mahallesi de, burada yaşamış olan Şeyh Selami ve onun yaptırdığı tekke ve çeşme nedeniyle böyle adlandırılmıştır. Tavaşi Hasan Ağa ve Solak Sinan da Selami Ali gibi, Üsküdar'da yaşamış birer kişi olarak burada birer çeşme, birer cami ve bir okul yaptırarak mahallelere adlarını vermişlerdir.
Şemsipaşa semti ise adını II. Selim dönemi (1566-1574) vezirlerinden Şemsi Ahmed Paşa'dan ve paşanın, sahilde Mimar Sinan'a yaptırdığı Şemsi Paşa Külliye-si'nden(-0 almıştır. Paşanın türbesi de Şemsi Paşa Camii'nin yanındadır.
Tembel Hacı Mehmet Mahallesi ya da Tembeller semti olarak bilinen semtin adı, burada 18. yy'ın ilk çeyreğinde ölen Tembel lakaplı Hacı Mehmed Efendi'nin yaptırdığı mescitten gelir. Toygar Hamza Mahallesi de çeşme ve mescit yaptıran kişinin adına ithaf olunan Üsküdar semtlerinden-dir. Toygar Hamza Çelebi'nin 18. yy'da yaşadığı bilinmektedir. Valide-i Atik mahallesi adını burada bulunan, III. Murad'ın annesi Nurbânu Sultan adına Mimar Sinan'a yaptırılan külliyeden almıştır (bak. Atik Valide Külliyesi). Eskiden Papaz Korusu olarak bilinen koru, IV. Mehmed (hd 1648-1687) tarafından ordu şeyhi Vani (Vanlı) Mehmed Efendi'ye hediye edildiğinden, korunun bulunduğu semte Vaniköy denilmektedir. Vaniköy'ün eski adının Proh-toi olduğu sanılmaktadır.
Zeynepkâmil semti, adını, Kavalalı Mehmed Ali Paşa'mn kızı ve Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa'mn eşi olan ve hiç çocuğu bulunmayan Zeynel) Hanım'ın (ö. 1881) kocası ile birlikte yaptırdıkları hastaneden almaktadır. Adını Fatih zamanında burada yaşadığı bilinen Kuzgun Baba'dan alan Kuzguncuk'a Bizans döneminde Hrisoke-ramos denildiği gibi Kosinitza da dendiğine dair iddialar vardır.
Paşakapısı, 17. yy'dan sonra, sadrazam konaklarının burada bulunması sebebi ile bu şekilde adlandırılmıştır. Selimiye, III. Selim'in yaptırmış olduğu kışladan; Sultantepe ise havadar bir semt olması sebebiyle bazı sultanlarca tercih edilmesinden dolayı bu şekilde anılırlar.
Balkanlar'dan ve Trakya'dan getirilen öküzlerin, Beşiktaş'ta toplandıktan sonra karşıya geçirilerek buradan da Anadolu'ya sevk edilmesi nedeniyle, gerçek adı Öküz Limanı olan semt, bazı paşaların evlerinin bu çevrede olması ve kayıklarının buraya yanaşmasından dolayı daha sonra Paşalimam olarak anılmaya başlanmıştır.
Eki adı Damalis Burnu olan yerin tepesinde inşa edilen Ayazma Camii(-»), bugünkü Ayazma semtinin en anlamlı simgesi durumundadır. Burada daha önce bulunan Kavak Sarayı terk edildikten sonra Hıristiyanlar tarafından yüceltilen ve ayazma haline getirilen bu yöredeki'doğal su kaynağı, hem saraya, hem camiye, hem de semte adını vermiştir.
"Köy" anlamına gelen "sala"dan türeyen Salacak adı, "köycük" anlamını taşır. Bu konuda bir başka varsayım Salacak'ın "teneşir" anlamına da geldiği ve yörenin adını coğrafi yapısı nedeniyle, bir benzetmeyle aldığıdır. Bağlarbaşı, Çamlıca ve Vali-debağ Hastanesi ile şimdiki Bağlarbaşı'nın arasında kalan üçgen bölgedeki bağların buradan başladığı anlamında; Talimhane ise "askeri talim yeri" anlamında, iki ayrı semtin adları olarak kullanılagelmektedir.
Şimdiki Harem îskelesi'nin üst kısımlarındaki Kavak Sarayı'nın harem kısmından ya da haremdeki kadınların bu iskeleyi kullanmalarından adını alan Harem semti, III. Selim'in bizzat hazırladığı planlarla oluşmuş bir semttir.
îhsaniye semtinin adını Arapça "ihsan etme, bağışlama" anlamına gelen kelime- • den türeyerek III. Selim'in paşalarına ihsan ettiği evlerden aldığı iddia edilir.
Kısıklı semtinin adının ise, Çamlıca Te-pesi'ndeki yolların eski dönemlerde kısıtlı olması nedeniyle "kısıtlı" kelimesinin bozulmasından türediğine inanılır. Halbuki, "kayadan çıkan kaynak suyu" anlamına gelen "kısık" kelimesinden gelmiş olabileceği, bu semtin her devirde zengin bir su tablası üzerinde bulunması bakımından daha akla yatkın görünmektedir. Bizans dönemindeki adı Damatris olan Kısıklı'nın adı için bir başka yaklaşım ise, "kısık" kelimesinin aynı zamanda "vadilerin dik ya-maçlı dar kesimi" anlamını taşıması, yörenin coğrafi özelliğinden dolayı semte Kısıklı denmesidir. Küçükçamlıca'nın güneydoğusunda bulunan semt Bulğurlu'dur. Adını Aziz Mahmud Hüdaî'nin(->) köye ar-
mağan ettiği ve Bulgurlu Camii bahçesinde bulunan dibek taşından aldığı sanılır.
Şimdiki Kuleli Askeri Lisesi binasının bulunduğu semtin, Kuleli olarak adlandırılması, Kuleli Kışlası'mn kulelerinin inşasından çok önce I. Selim (Yavuz) döneminde (1512-1520) meyve, sebze ve çiçek bahçelerinde mevcut olduğu bilinen, ancak ne tür bir yapıdan kaldığı kesin olmayan bir kuleden gelmektedir.
II. Mehmed'in İstanbul'un alınması sırasında kullandığı taş güllelerin hazırlandığı semt, Toptaşı olarak adlandırılmıştır.
Küçük Çamlıca ve Büyük Çamlıca tepeleri olarak bilinen tepeler ve semtler adlarını bugün azalan, hattâ yok olmaya yüz tutmuş çam ormanlarından almaktadırlar.
Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sine göre Çengelköy semtinin, adını İstanbul fet-hedilirken burada bulunan çengellerden aldığı anlaşılmakta ise de, burada imal edilen gemi çapalarından da (çengel çapa) gelebileceği düşünülmektedir. Bazı kaynaklara göre, semte adını Kaptan-ı Derya Çengeloğlu Tahir Paşa vermiştir. Bizans döneminde ise, Protostikos ya da Sofianae adı ile anıldığı söylenir.
Burada bulunan kasırla bütünleşmiş olan Küçüksu, adım Göksu Deresi'nin küçük kolundan almıştır. Fıstıkağacı, Kirazlıtepe ve Bülbülderesi semtleri, bugün artık kaybolmaya yüz tutan tabii özelliklerinden adlarını almış Üsküdar semtleridir.
Kandilli de rivayeti bol olan semt ad-lanndandır. Bunlardan biri, eskiden tehlikeli olan Akıntı Burnu'nu gemilere belirtmek için geceleri uyarı amacıyla, kıyıda yakılan kandillerin semte adını verdiğidir. IV. Murad'ın (hd 1023-1640) oğlunun doğumunu kutlamak amacı ile düzenlettiği yedi gün yedi gece süren şenlikler sırasında burada yaktırdığı kandilleri semtin adının menşei olarak gösterenler de vardır. İnciciyan ise, Kandilli adının, padişah hasekilerinden birinin bu civarda boğularak ölmesinden kaynaklandığını ve esas adın Kandili olduğunu belirtir. Semtin eski adı Perirron'dur.
Küplüce semti, üzerine kurulu olduğu Küplüce Tepesi'nin adıyla anılır. Buranın toprağının küp yapımına elverişli olması yüzünden bu adı aldığı da söylenir.
Pazarbaşı semtinin adı, pazarlara devlet tarafından tayin edilen ve pazarbaşı denilen kişinin bu semtte oturmasından gelmektedir.
Adını II. Mehmed dönemi bilginlerinden Sarıkadı veya Sarıgazi'den alan Sarıga-zi semtinde, bu kişinin bir de türbesi vardır. (Ayrıca bak. Üsküdar; Üsküdar İlçesi.)
Yalova İlçesi: Yaklaşık 5.000 yıllık bir geçmişi olan Yalova İlçesi, Yunanlılar tarafından burada bulunan doğal sıcak sular dolayısı ile "Pythio Thermai" veya yalnızca Pitya olarak anılmakta ise de I. Constantinus'un annesinin adı verildikten sonra He-lenapolis olarak adlandırıldığı şeklinde iddialar da bulunmaktadır. Daha geç kaynaklarda ise, Yalova'nın eski adının Kse-nodohion olduğuna rastlanmıştır. 14. yy' da Osman Bey'in kumandanlarından Yal-
vaçoğlu'nun bu bölgeyi almasından sonra, bu kişiye ithafen Yalakâbâd sonra da Yala-kova olarak değiştirilen Yalova adı, zamanla Yalıova olmuş ve daha sonra bugünkü halini almıştır.
Yalova'ya bağlı köy ve semt adları şöyledir: Akköy, Burhaniye, Çalıca, Çınarcık, Çiftlikköy, Denizçalı, Dereköy, Elmalık, Esadiye, Esenköy, Gacık, Gökçedere, Ha-cımehmet, İlyasköy, Kabaklı, Kadıköy, Kılıç, Kocadere, Koruköy, Kurtköy, Laledere, Ortaburun, Safran, Samanlı, Soğucak, Su-gören, Sultaniye, Taşköprü, Teşvikiye, Üvezpınar, Yenimahalle.
Bunlardan Burhaniye'nin yaklaşık 200 yıl önce Rize'den gelen göçmenler tarafından kurulduğu bilinmektedir. Çamlıca ise adını, çevrede bolca bulunan çalılardan ve çağla ağaçlarından almıştır. Eski adı Ka-dıçiftliği ve Karakilise olan Çiftlikköy'ün Bizanslılarca Pilai olarak anıldığı bilinir. Karakilise, adını burada "Başkent l Sitesi" içinde yer alan, arkaik Yunan haçı planlı kiliseden almıştır. Eski adı Katırlı olan Esenköy'ün şimdiki adının, 1954'te İstanbul Valisi F. K. Gökay tarafından konulduğu bilinmektedir.
Seki, Hacı, Çeşme ve Yalova Yolu adındaki mahallelerden oluşan Gacık Kö-yü'nün adıyla ilgili bir rivayet vardır. Buna göre, buraya 200-300 yıl önce obasını getirerek yerleşen yörük kadını "Kadıncık" olarak anılmış, kelime zamanla bozularak Gacık şeklinde köye ad olmuştur.
ilk adı Almali olan Güney Köyü'nün, Alma Alanı ve Reşadiye olarak da anıldığı bilinir. Cumhuriyet'ten sonra şimdiki adını alan Güney Köyü'ne bu adın verilmesinin sebebi İstanbul'un güney ucundaki uzak bir yerleşim olmasıdır.
Kâzımiye olarak bilinen köyün eski adının Osmanlılar zamanında Yoğurttan; Kurtköy'ün Delipazar; Safran Köyü'nün Safra; Sugören'in Çengiler; Şenköy'ün Yu-karıkocadere ve Bala; Teşvikiye'nin Zindan olduğu bilinir. Samanlı Köyü adını Osman Gazi zamanında burayı fetheden komutan Samanlıkoğlu'ndan almıştır. (Ayrıca bak. Yalova İlçesi.)
Zeytinburnu İlçesi: Fatih, Bakırköy ve Eyüp ilçeleri ile Marmara Denizi arasında sıkışmış olan Zeytinburnu, adını Marmara Denizi'ne doğru yapmış olduğu zeytine benzeyen doğal çıkıntıdan alır. Mahalleleri ve semtleri Beştelsiz, Çırpıcı, Gökalp, Kazlıçeşme, Maltepe, Merkez Efendi, Nuri Paşa, Seyit Nizam, Sümer, Telsiz, Veli Efendi, Yeşiltepe, Yenidoğan'dır. Çırpıcı adını buradaki kumaş boyacılarından; Kazlıçeşme aynataşmda kaz resimleri bulunan bir çeşmesinden; Merkez Efendi, buradaki Merkez Efendi Külliyesi'nden almıştır. Merkez Efendi, Halvetîliğin Sünbülî koluna mensup Musliheddin Musa Efendi'nin (ö. 1552) lakabıdır. (Ayrıca bak. Zeytinburnu İlçesi.)
Bibi. S. Eyice, "İstanbul'un Mahalle ve Semt Adları Hakkında Bir Deneme", TM, S. XIV (1965); M. Sertoğlu, "İstanbul Semt ve Mahallelerine Adlarını Vermiş Olan Paşalar", Tarih Boyunca İstanbul Semineri, ist., 1989; Bayrı, Yer Adlan; Janin, Constantinople byzantine;
YERALTI CAMİİ
502
503
YEREBATAN SARAYI
varları 3-5 cm kalınlığında, su geçirmez bir harçla sıvanmıştır. Son onanmda, içerisi tamamen temizlendiğinde, sarnıcın tabanının muntazam tuğla döşeli olduğu görülmüştür. Duvarlar kemer başlangıçlarına kadar sıvalı olduğuna göre, içerideki su bu seviyeye kadar doluyordu. Zaten sütun gövdelerinde de suyun yükseldiği seviyelerin bıraktığı izler görülür. Son restorasyonda içi kuru olmasına rağmen sarnıca tekrar su geldiğinden halen 1-2 m arasında su vardır.
Yerebatan Sarayı'nda son onanmda bulunan Medusa (veya Gorgon) başı. Tahsin Aydoğmuş
Mordtmann, Esguisse; Ergin. Rehber; H. Lok-manoğlu, Hantalı Şehir Rehberi, İst., 1955; R. Serhadoğlu, Büyük İstanbul Albümü, İst., 1955; M. Artel, Ticari ve Turistik istanbul Rehberi, İst., ty; İstanbulll Yıllığı, 1973; M. O. Bayrak, Ansiklopedik istanbul Rehberi, İst., 1981; K. E. Uykucu, ilçeleriyle Birlikte İstanbul, İst., 1973; D. G. Coufopoulos, A Guideto Constan-tinople, Londra, 1910; L. Trotignon, Dejenısa-lem a Constantinople, Paris, 1892; J. M. P., De Cenevre a Constantinople et â Vienne, Cenevre, 1873; P. A. Dethier, Boğaziçi ve İstanbul, İst., 1993; İnciciyan, İstanbul; Amicis, istanbul; M. Belge, istanbul Gezi Rehberi, İst., 1993; Bakırköy Rehberi, 1988; K. E. Uykucu, Her Yönü ile İlçemiz Beşiktaş, İst., 1973; Çatalca Rehberi, 1988; J. Deleon, Balat ve Çevresi, İst., 1991; Haskan, Eyüp Tarihi, I-II, İst, 1993; S. Eyice, "İstanbul'da İhmal Edilmiş Tarihi Bir Semt Ayvansaray", TAÇ, S. 5 (1987); F. Dirim-tekin, İstanbul'un Fethi, İst., 1976; H. Kazan-kaya, istanbul'un Fethi ve Fethin Karanlık Noktalan, İst., 1990; Fatih Anıtlan; Ç. Güler-soy, Fenerbahçesi, İst., 1990; B. N. Şehsuva-roğlu, Göztepe, İst:, 1969; S. Eyice, Oriaköy, İst., 1991; Şişli Rehberi, 1987; Tuzla Rehberi, 1993; M. Solmaz, Her Yönüyle ilçemiz Ümraniye, İst., 1991; ay, Tarih Boyunca Asya'nın Kapısı, Her Yönüyle Üsküdar, İst., 1982; Konyalı, Üsküdar Tarihi; K. Zengin, Yalova, İst., 1987; Yenileşen istanbul, 1947; S. M. Alus, istanbul Yazılan, İst., 1994.
AYŞEGÜL YENEN-MEHMET YENEN
Dostları ilə paylaş: |