I d I n I a V a 3IV1ho nin


YER ADLARI 492 493 YER ADLARI



Yüklə 8,6 Mb.
səhifə121/140
tarix30.12.2018
ölçüsü8,6 Mb.
#87959
1   ...   117   118   119   120   121   122   123   124   ...   140

YER ADLARI

492


493

YER ADLARI

Anatoli Hissar.

ra silme arasında çiçek motifli ve kare aba-küslüdür. Yeşil renkte boyalı sütun gövdeleri ahşap yerine alcı kaplama tekniğinde yapılmıştır. Kilisenin ahşap örtü sisteminde orta nefin örtüsü tekne tonoz, yan nef-ler ve narteksin örtüsü düz tavandır.

Kilisenin naosa açılan üç girişinden biri batıda eksende, ikisi kuzey ve güneyde karşılıklı ve eksenden batıya yakındır. Narteksin iki girişi, kuzey ve güneydedir. Girişler, yuvarlak kemerlidir. Kuzey ve güneyde yer alan karşılıklı üçer pencere, eş aralıklı ve yuvarlak kemerlidir. Kuzeydeki pencereler iki parçalı olup, alttakiler pa-rekklesion'a bakar. Doğu ve batıda orta nef hizasında üstte, karşılıklı üçer pencere yer alır. Doğuda, yan nefler hizasında üstte birer basık kemerli pencere, apsiste eksende bir dikdörtgen pencere, batıda ise eksendeki girişe simetrik yuvarlak kemerli ikişer pencere vardır.

Naosta, apsiste simetrik üç niş, yan nef-lerin doğusunda birer niş, bemanın kuzey ve güneyinde karşılıklı birer niş bulunur. Nişler aynı hizada, yarım yuvarlak ve eş büyüklüktedir.

Naosun doğusunda üç nefi kapsayan ahşap ikonostasis, kuzeydeki taşıyıcı sıranın doğudan dördüncü sütununa oturan ahşap ambon ve güneydeki sıranın ikinci ile üçüncü sütunu arasında yer alan ahşap despot koltuğu, oyma ve kabartma tekniğinde bitkisel motiflerle bezelidir.

Parekklesion: Kiliseye kuzeyinde bitişik olan parekklesion, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Yapı dışta tek yüzlü çatı ile örtülüdür. Bazilikal planlı yapıda, tek nefli naos doğusunda apsis ile sınırlanır. Naosun örtüsü basık tonozdur. Yapının tek girişi kuzeyde ve basık kemerlidir. Parekklesion'a kiliseden açılan iki giriş vardır. Kuzeydeki beş pencere, aynı hizada, eş aralıklı, eş boyutlu ve basık kemerlidir. Doğuda eksende bir pencere, kuzeybatıda biri dikine, diğeri enlemesine dikdörtgen iki pencere yer alır. Kiliseden pa-rekklesion'a, bakan üç pencere örülüdür.

Bibi. İnciciyan, İstanbul; Z. Karaca, İstanbul'da Osmanlı Dönemi Rum Kiliseleri, İst., 1994; P. Kerameus, "Naoi tes Konstantinoupo-leos kata to 1583 kai 1604", Ho en Konstan-tinoupolei Hellenikos Philologikos Syllogos, XXVIII (1904), s. 118-145; Schneider, Byzanz. ZAFER KARACA

YER ADLARI

Mayıs 1994 itibariyle, 33 ilçesi, 663 muhtarlığı (mahallesi) bulunan istanbul'un (bak. idari yapı; mahalleler) yer adlarının kökeni gruplara ayrılarak irdelenebilir. Yunan veya Bizans kökenli yer adları (Tarabya, Bakırköy, Silivri vb); Türk kişi adlarından gelen yer adları (Caferağa, Suadiye, Sü-leynıaniye vb); Osmanlı döneminde yerleşmeler çoğunlukla cami ve mescitler çevresinde kurulduğu için, oradaki caminin banisinden gelen yer adları; o semte ait tabii veya mimari bir özellikten gelen yer adları (Çamlıca, Kuleli, Taksim vb); kaybolmuş yapılar veya şekli değişmiş yerlerin anısı olan yer adları (Anadolukavağı, Eminönü, Harem vb); zamanla galat olarak de-

ğişen yer adları (Cibali, Caddebostan vb); çeşitli zamanlarda İstanbul dışından gelen göçlerin yol açtığı yer adları (Aksaray, Arnavutköy vb); belirli bir idealle ilgili veya tarihi olayların anısına konulan yer adları (Kurtuluş, Cumhuriyet, 100. Yıl vb); Levanten yer adları (Feriköy, Pangaltı vb) ve yeni kurulan semtlere yakıştırılan adlar (Yukarımahalle, Petrol-İş, Üniversite, vb). Diğer yandan yeni gelişen bölgelerde oluşan yerleşmelere, genellikle kişi adlarının, o yerle hiçbir ilgisi olmadan verildiği de gözlenir (Fevziçakmak adlı semt ya da mahalleler Bağcılar, Bahçelievler, Esenler, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece ve Pendik'te aynı anda bulunmaktadır).

İlçelere Göre Yer Adları

İstanbul'daki yer adlarının, sistematik kolaylık sağlaması bakımından ilçelere ayrılarak incelenmesi aşağıdaki sonuçları vermektedir:

Adalar ilçesi: Bizanslılar zamanında önceleri Demonisya veya Papadonisya olarak adlandırılan adalar daha sonra Prens Adaları adını almıştır. Ayrıca Kızıl Adalar olarak da bilinirler.

idari bakımdan İstanbul İli'ne bağlı olan 9 ada içinde en büyüğü olması sebebi ile Büyükada olarak tanınan adanın eski adı da "birincil ana ada" anlamında Prinki-po'dur.

Eski adı Halki, Halkidia veya Chalkidis (Yunanca bakır anlamında) olan Heybeli-ada(-0 ise eski adım buradaki bakır yataklarından, yeni adını üç büyük ve iki küçük tepesinden ikisinin arasının çukur olması ve iki gözlü bir heybeyi andırması sebebiyle almıştır. Burgazadası'nın(-») eski adı Antigoni'dir. Bu adın İskender'in kumandanlarından Antigone'nin oğlu Dimit-rius tarafından babasının adına izafeten verildiği söylenir. Eski adı Proti veya "biley taşı" anlamına gelen Akoni olarak da bilinen Kınalıada(->), bugünkü adını uzaktan görülen kızıl renginden almıştır. Eski adı Terebintos (bir maki türü) olan Sedefada-sı(-»), bugün buradaki bazı maki türlerinin uzaktan sedef gibi parlaması nedeniyle bu adla anılmaktadır. Tavşan Adası'nın eski adı ise Neandros'tur. "Yassı ve düz" anlamına gelen Plati denilen adanın, bugünkü adı Yassıada'dır. Sivriada'nın eski adı ise Oxya'dır (bak. Hayırsız Adalar). Özel mülk olan Kaşıkadası'nın eski adı ise Pita veya Pide'dir. Uzaktan kaşığa benzediğinden dolayı bu adla anıldığına inanılır. (Ayrıca bak. Adalar; Adalar İlçesi.)

Avcılar İlçesi: 1966'ya kadar köy statüsünde olan, 1992'den sonra ilçe haline getirilen Avcılar'in adını 1924'teki mübadeleden önce balıkçılık ile uğraşan sakinleri sebebi ile veya avcı barınaklarından almış olması kuvvetle muhtemeldir. Adını Osmanlı döneminde zengin buğday ambarlarından aldığı sanılan Ambarlı'mn dışındaki mahallelerden Cihangir, Denizköşkler, Gü-müşpala, Mustafa Kemal Paşa sonradan konulmuş adlardır. İstanbul Üniversite-si'nin yeni kampusunun bulunduğu Üniversite Mahallesi de aynı durumdadır. (Ayrıca bak. Avcılar İlçesi.)

Bağcılar ilçesi: Bu ilçenin semt ve mahalleleri dört nahiyeye dağılmıştır; Bağcılar, Kirazlı, Mahmutbey ve Güneşli. Kişi adından gelen Mahmutbey dışında diğerleri tarımsal-coğrafi özelliklere bağlı adlardır.

Yörenin verimli topraklarında yetişen bağlardan ismini alan Bağcılar'ın Barbaros, Çınar, Fevzi Çakmak, İnönü, Kâzım Kara-bekir, Sancaktepe, Yavuz Selim, Yenigün ve Yıldıztepe mahallerinin adları tarihi kişi ve olaylardan gelmektedir.

Kirazlı (eski adı Aypa veya Ayapa) Yeni, Demirkapı, Fevzi Çakmak ve Yeni mahallerinden; Mahmutbey (eski adı Kal-faköy) Göztepe, Kemal Paşa ve 100. Yıl mahallelerinden oluşmaktadır. Mahmutbey Merkez Nahiyesi'nin diğer adı ise Pirire-is'tir. Bağcılar'ın dördüncü nahiyesi olan Güneşli'nin eski adı Papazçiftliği'dir. Hürriyet, Evren ve Bağlar adında mahalleleri bulunmaktadır. Evren Mahallesi ismini 7. cumhurbaşkanı Kenan Evren'den almıştır. (Ayrıca bak. Bağcılar İlçesi.)

Bahçelievler ilçesi: 1992'de Bakırköy' den ayrılarak ilçe olan Bahçelievler, adım 1960'lara doğru burada inşasına başlanan bahçe içindeki kooperatif evlerinden almıştır. Buradaki bazı mahalle adları şunlardır: Cumhuriyet, Çobançeşme, Fevzi Çakmak, Koca Sinan (eski adı Nifos), Siyavuş Paşa (Siyavuş Paşa'nın Mimar Sinan'a yaptırdığı öne sürülen köşkten), Yenibosna (eski adı Vivanbosna), Soğanlı, Şirinevler ve Zafer. (Ayrıca bak. Bahçelievler İlçesi.)

Bakırköy İlçesi: Bakırköy. Bizanslılar zamanında Hebdomon olarak anılmaktaydı. Bizanslıların son dönemlerinde adı Mak-ro Hori'ye (uzun köy veya büyük köy anlamında) veya Makri Hori'ye (uzak köy) dönüşen semt, Osmanlı döneminde de Makriköy adım aldı. Bakırköy adı, ulusal sınırlar içindeki yabancı adların değiştirilmesi sırasında 1925'te verilmiştir. Bakırköy'ün 1970'li yıllara kadar birçoğu köy durumundaki şimdiki semtleri, eski Rum köyleri olmaları sebebi ile 1930'lara kadar Rumca adlarını korumuşlardır. Ancak 1937-1940 arasında bu adlar tümüyle Türk-çeleştirilmiştir. Hattâ şimdiki semt adları dahi, 1940-1950'lerden sonra tekrar değişmiştir. Örneğin, buradaki eski baruthaneden dolayı Baruthane adı ile anılan semt, 1950'li yıllarda burada Emlak ve Kredi Bankası'nca yapılan Ataköy yerleşmesi nedeni ile bu adı almıştır.

Florya semtinin adının eskiden Florion olabileceği düşünülmekle beraber, Osmanlı döneminde Flurya Bahçesi diye bilinen yörenin adını Makedonya'da Flori-na'dan buraya gelen Rumlardan almış olabileceği de ileri sürülür. (Ayrıca bak. Bakırköy; Bakırköy İlçesi).

Bayrampaşa ilçesi: 1990'da Eyüp'ten ayrılarak ilçe olan Bayrampaşa'nın eski adı Sağmalcılar'dır. IV. Murad'ın sadrazamlarından Bayram Paşa'nın eskiden burada bir çiftliğinin bulunmasının anısına, tarımsal faaliyetleri anımsatan eski adı bırakılarak Bayrampaşa kullanılmaya başlanmıştır.

Bayrampaşa İlçesi'nin Altmtepsi, Cevat Paşa, İsmet Paşa (Devrim), Kartaltepe, Ko-

catepe. Murat Paşa, Orta, Terazidere, Vatan, Yenidoğan, Yıldırım gibi mahallerinin adlarının yeni olduğu anlaşılmaktadır. (Ayrıca bak. Bayrampaşa; Bayrampaşa İlçesi.)

Beşiktaş ilçesi: Çeşitli tarihçilere göre, Barbaros Hayreddin Paşa'nın gemilerini bağlamak üzere diktirdiği beş taş direk anlamında "beş taş" veya "beşik taşı"ndan bozularak bugünkü adını aldığı kabul edilen Beşiktaş'ın, eskiden, "Kune Petro" (taş beşik), İasonion, Sergion ya da Dafne olarak adlandırıldığı iddia edilir. Ayrıca Beşiktaş'ın diğer bir eski adının "çifte sütün" anlamında Diplokionion olabileceği de ileri sürülmekle beraber çağdaş tarihçilere göre bu yakıştırma doğru değildir. Zira söz konusu çifte sütunu ünlü İtalyan gezgin Cristoforo Buondelmonti'nin 15. yy'da yaptığı İstanbul haritasında Galata surlarının dışında bir yerde resmettiğine dikkat edilirse, ille de Beşiktaş'ın Diplokionion olarak adlandırılmış olacağı anlamı çıkmaz. En akla yatkın yaklaşım Beşiktaş isminin "gemi beşiği" sözcüğünden gelmiş olabileceğidir. Merkezi ve çarşısının bulunduğu bölgesi, bazı Beşiktaşlılarca bugün dahi Köyiçi olarak anılan Beşiktaş'taki diğer semtlerin adlarının kökenleri de oldukça ilginçtir. Beşiktaş'tan Boğaziçi istikametine doğru hepsi 20. yy'ın başına kadar birer küçük köy olan Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy ve Bebek semtlerinden geçilir.

Bunlar arasında, bir dere vadisi şeklinde olan Ortaköy'ün eskiden, "Kilidiyon" veya ''"Arkheion" adıyla anıldığı söylenir. Ayrıca, Hıristiyanların Ortaköy'ü Ayios Fo-kas Manastm'nın adı ile de andıkları bilinir. L Süleyman (Kanuni) döneminden (1520-1566) itibaren iskân edildiği anlaşılan Ortaköy'ün şimdiki adını da bu dönemde aldığı sanılmaktadır.

Adını buradaki sonradan suyu kurumuş çeşmeden alan Kuruçeşme'nin eski adları arasında, "Bithias", kamışlık anlamına gelen "Kalamos" ve "Amopolos" sayılabilir. Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa'nın kız kardeşi tarafından onarılarak suyunun akması temin edilmiş ise de semtin adı değişmemiştir.

Kuruçeşme'den sonra gelen semt bir zamanlar burada yetişen çilekleri ile meşhur Arnavutköy'dür. Bir rivayete göre II. Mehmed'in (Fatih), Arnavutluk'a egemen olmasından sonra Arnavut göçmenlerinin getirilip yerleştirilmesi ile adına Arnavutköy denilen semtin, eski adının "Anaplus" olduğu iddia edildiği gibi, "Hestia" olduğu da söylenir. Önünde, Boğaz'ın şiddetli akıntılarından birinin geçtiği bu semtteki burna da Akıntı Burnu denir. Daha önceki adı ise "büyük akıntı" anlamına gelen Mega Reva idi.

Eski adı "Kela", "Challae", "Chilai" veya "Khile" olan Bebek semti adını II. Mehmed'in (hd 1451-1481) buraların korunması için görevlendirdiği ve burada toprak verdiği Bebek Çelebi'nin lakabından aldığı bilinir.

Beşiktaş Deresi'nin güney yamacındaki semt Akaretler'dir. Adını, Abdülaziz'in (hd 1861-1876) yaptırmak istediği camiye

Constantinople.

1SU4. lidlteur; Mal FruehtermanD, Constantinopie.

Anodoluhisarı

gerekli paranın temini maksadı ile inşa edilen ve "akar" kelimesinden akaretler olarak adlandırılan bina dizisinden almıştır.

Balmumcu'nun adını, İstanbul sokak ve bahçelerinin mumlarla aydınlatılmaya başlanmasından sonra buradaki mum imalathanelerinden aldığı görüşü yaygındır. Dikilitaş semti, adını buradaki nişan taşlarından; Dolmabahçe ise bu alanın büyük olasılıkla I. Ahmed döneminde (1603-1017) denizin doldurulması ile elde edilmiş olmasından almışlardır.

Çırağan Sarayı yakınında bulunan Aşariye Camii civarındaki semt Kılıçali'dir. Günümüzde Kılıçali ve Cihannüma adları artık nerede ise unutulmaya yüz tutmuştur.

Vişnezade semti ise adını l662'de İstanbul kadısı olan Vişnezade Mehmed İzzed-din Efendi'den ve burada bulunan Vişnezade Mescidi'nden almıştır.

Yeni bir semt olan Etiler adını, buradaki villaları yaptıran Etiler Yapı Koope-ratifi'nden almıştır.

Levent semtinin adı, 18. yy'da bu yörede bulunan Levent Çiftliği'nden veya leventler için yapılmış bir kışladan gelir. (Ayrıca bak. Beşiktaş; Beşiktaş İlçesi.)

Beykoz ilçesi: Kaynağı konusunda çeşitli tartışmalar olan Beykoz (Beykos) adı, Farsça "koş" kelimesinin "köy" anlamına gelmesi ve İzmit Sancakbeyi Akçakoca'nın burada oturması nedeniyle "Beyköyü" olarak yorumlandığı gibi, "koz" kelimesinin ceviz anlamına geldiği, burada büyük "ceviz" ağaçları bulunduğu için yöreye Beykoz dendiği de ileri sürülür.

Beykoz'un eski adları da tam kesinlik kazanmamakla beraber, Bitinya Kralı Amis-kos'un burada oturması nedeniyle yörenin eskiden "Amia" adı ile anıldığı söylenir. Diğer yandan çeşitli kaynaklardan, Bizans'ın "Fiale" denilen yerleşim alanının, Boğaz'ın bu kesiminde olabileceği anlaşılmakta ve "havuzlar, çeşmeler" anlamındaki bu kelimenin suları bol olan Beykoz'un eski adı olabileceği görüşü de ortaya çıkmaktadır.

Photogf. Abdullah.

I. Bayezid'in(-0 (hd 1389-1402) İstanbul'u alma çabaları sırasında inşa ettirmiş olduğu Anadolu Hisarı(->) bulunduğu semte adını vermiştir. Bu kaleye Güzelce Hisar denilmekle beraber, semt adı olarak Anadoluhisarı ya da sadece Hisar sözcüklerinin kullanımı daha yaygındır. Eski adının "Aretae" veya "Neapolis" olduğu söylenir.

Halk arasında, Anadolukavağı adının, burada bulunan büyük kavak ağaçlarından geldiği şeklinde yanlış bir söylenti yaygın olmakla beraber, burada ve karşı kıyıda bulunan kavaklardan(->) türemiş olduğu açıktır. Bu semtin eski adının ise Hieron olduğu bilinir.

Anadolukavağı'na yakın yerleşim yerlerinden olan Akbaba Köyü (eski adı Giro-polis), adım Fatih'in gazilerinden Akbaba Mehmed'den; Polonezköy ise buraya yerleşen Polonyalılardan almıştır.

Çubuklu semtinin adı için de yine çeşitli rivayetler vardır. Bu adın tütün içilen çubuk lülelerinin yapımında kullanılan toprağın buradan temin edilmesinden ve çubukların burada yapılmasından veya II. Bayezid'in oğlu I. Selim'e şehzadeliğinde kızıp sekiz çubuk vurdurmasından; ya da II. Bayezid'in yine oğluna sekiz kızılcık çubuğu vererek yere dikmesini istemesi ve Selim'in söyleneni yapması üzerine kızılcık çubuklarının derhal meyve vermesinden kaynaklandığına inanılır. Eski adının Eira-neon olduğu söylenir.

Bizans döneminde "Arestas" olarak adlandırılan Göksu'nun Türkçedeki adım, derenin sularının çok berrak akmasından dolayı aldığı düşünülebilir.

Eski adı "Glarus" olan Kanlıca'nm körfez kısmına "Friksulimen" denmekteydi. Bugünkü adının nereden geldiği hususunda yine çeşitli rivayetler söz konusu olmaktadır. Buna göre, Fatih'in kağnıları ile birlikte getirttiği ve kağnı yapıp satan halktan dolayı "Kağnılıca" ve zamanla "Kanlıca" denildiği gibi; buradaki yalıların akşam



YER ADLARI

494


495

YER ADLARI

Leş iles deş Princes, Constantinople

güneşinin vurması ile kızıllaşmasından ötürü veya buradaki özel otları yiyen ineklerin sütlerinin hafif pembe renkte olması ve bunun, burada üretilen yoğurtlara yansımasından dolayı semtin adının Kanlıca olduğuna inanılmaktadır. Bununla beraber eski mezar taşları üzerinde bu semtin adının Kanlıcak şeklinde yazıldığı da görülmüştür.

Kanlıca semtinin bir uzantısı olan Kava-cık, 18. yy'da I. Mahmud'un (hd 1730-1754) nedimlerinden Sadık ve Hüseyin Ağa kardeşler tarafından düzenletilerek Kavacık Mesiresi adını almıştır. Fatih'in otağını kurduğu yer olarak bilinen Otağtepe de bu semttedir.

Önceleri buradaki incir bolluğu yüzünden Incirköyü olarak anılan Paşabahçe adını Sultan İbrahim'in (hd 1640-1648) kızı Beyhan Sultan'm eşi Sadrazam Hezarpa-re Ahmed Paşa'nın burada yaptırdığı saray ve bahçeden almıştır. (Ayrıca bak. Beykoz; Beykoz İlçesi.)

Beyoğlu ilçesi: Bizans döneminin 13. bölgesi olan Galata ve kuzeyindeki bölge, bugünkü adı olan Beyoğlu'ndan önce "incirlik" anlamına gelen Sykai veya "karşı kıyı" anlamına gelen Pera olarak anılmaktaydı. Pera adı hemen hemen 1940'la-ra kadar yerli yabancı herkes tarafından kullanılmıştır.

Beyoğlu adının nereden geldiği konusunda da çeşitli rivayetler vardır. Bunlardan biri, I46l'de Trabzon Rum İmpara-torluğu'na son veren II. Mehmed'in İstanbul'a getirttiği İmparator Aleksios'un bugünkü Tünel civarında bir konak yaptırarak buraya yerleşmesi ile ilgilidir. Bir diğeri, Kanuni'nin sadrazamı Makbul İbrahim P'aşa tarafından çok sevildiği bilinen Luigi Gritti adlı soylu bir Venedikliden geldiğidir (bak. Gritti ailesi). Taksim yakınında oturan bu kişinin evine giden yol anlamında Bey Yolu'nun bozulmuş şekli olarak Beyoğlu'na dönüştüğü söylenir. Bazı yazarlar, da, Beyoğlu'na Luigi'nin oğlu olan Aloisio'nun, "beyin oğlu" anlamında adını vermiş olabileceğini ileri sürerler. Beyoğlu İlçesi'nin bugünkü semtleri ve mahalleleri arasında adlarının özellikleri açısından, Arap Camii, Aşmalı Mescit, Ayas-paşa, Bedrettin, Bereketzade, Bostan, Bülbül, Cami-i Kebir, Cihangir, Çatma Mescit, Çukurcuma, Emekyemez, Evliya Çelebi, Fetihtepe, Fındıklı, Firuz Ağa, Galata, Gümüşsüyü, Hacı Ahmet, İstiklal, Hacı Mimi, Halıcıoğlu, Hasköy, Hüseyin Ağa, Kadı Mehmet Efendi, Kalyoncu Kulluğu, Kamer Hatun, Kaptan Paşa, Karaköy, Kasımpaşa, Kâtip Mustafa Çelebi, Keçecipiri, Kemankeş Kara Mustafa Paşa, Kılıç Ali Paşa, Kocatepe, Kulaksız, Kuloğlu, Küçük Pi-yale, Müeyyetzade, Ömer Avni, Örnektepe, Piri Paşa, Piyale Paşa, Pürtelaş Hasan Efendi, Sururi Mehmet Efendi, Sütlüce, Şahku-lu, Şehit Muhtar, Tomtom, Tophane, Yahya Kâhya, Yenişehir'i saymak mümkündür.

Halic'in kuzeyinde Okmeydanı'na kadar uzanan Kasımpaşa semti adını, burada çeşitli imar hareketleri yapan, Kanuni'nin vezirlerinden Kasım Paşa'dan almıştır. Eski adı Pegai veya Krenides'tir.

;SALUT DE CONSTAN_T!N0.£kE

Tarabya

Nazım Timuroğlu fotoğraf arşivi

Eskiden mezarlık olması nedeniyle Fransızca "Petit champs deş Morts" olarak anılan yerlerde bugün Tepebaşı ve Şişhane semtleri bulunmaktadır. 1986'dan bu yana açılan cadde nedeniyle bazı sokakları ortadan kaybolan Tarlabaşı da büyük olasılıkla Pera tarlalarının başladığı yer anlamında veya "champs" kelimesi "tarla" anlamına geldiği için bu adı almıştır.

Bizans döneminde Karayların(->) oturduğu bilinen Hasköy, adını burada III. Selim döneminde yapılan hasbahçeden almıştır. Yahudilikle ilgisi gün geçtikçe azalmaya başlayan semtin bugün sokak adlarının da çoğu değiştirilmiştir. Basmacı Av-ram Sokağı, Basmacı Ruşen Sokağı; Terzi Hayım, Terzi Kasım Sokağı oluvermiştir. Hasköy'ün eski adı Parakene'dir. Sütlüce ile Piri Çavuş mahalleleri arasında bulunan Halıcıoğlu civarının eski adı ise Pikridion idi. Tophane adını II. Mehmed zamanında yapılan top dökümhanesinden almıştır.

Aşmalı Mescit Mahallesi adını bugün yerinde bulunmayan ve II. Bayezid'in (hd 1481-1512) Tersane-i Âmire kalafatçıbaşı-sı Yunus Ağa tarafından inşa edilen Asma Mescidi'nden, Arap Camii ve Bedrettin mahalleleri ise adlarını, burada bulunan cami ve mescitten almışlardır. Bedrettin Ma-hallesi'nde bulunan mescit 1509'da II. Bayezid'in denizcilerinden Bedreddin Bey tarafından yaptırılmıştır.

Taksim'in bulunduğu tepe ile Fındıklı arasındaki semt Ayaspaşa'dır. Adını, Sadrazam Ayaş Mehmed Paşa'dan (ö. 1539) almıştır. Eskiden bu semtte Ayaş Paşa'ya ait havuzlu bahçe içinde bazı binaların bulunduğu söylenir. Keza Bereketzade semtinin adı da, Galata Kulesi'nin çevresi olan Kuledibi'nde bulunan Defterdar Mehmed Efendi tarafından yaptırılan ve günümüzde suyu akmayan çeşmeden gelmektedir.

Tophane'den Taksim'e çıkan Defterdar Yokuşu'nda bulunan Firuz Ağa Camii de Firuz Ağa Mahallesi'ne adını vermiştir. Daha doğru bir yaklaşım ile adını eskiden bu-

rada bulunan fındıklıktan aldığı düşünülen Fındıklı, bazı tarihçilere göre eskiden burada bulunan, "otel" ya da "han" anlamında İtalyanca "fondaco" ve Arapça "finduk" kelimelerinden türemiş bir adla adlandırılmıştır. Eski adının Arizopolis (Güneş Şehri) olduğu tahmin edilir. Cihangir, I. Süleyman'ın (Kanuni) 1553'te ölen oğlunun adıdır.

Yerinin neresi olduğu bilinmemekle beraber, Kabataş'ın adının burada bulunduğu tahmin edilen büyük bir taştan geldiği kesindir. Bazı tarihçilere göre bu taş, bir deniz zaferinden sonra dikilen bir abidedir, bazılarına göre ise Mustafa Necib Çe-lebi'nin yontarak iskele haline getirdiği büyük bir taştır.

Kalyoncu Kulluğu Mahallesi adını Kasımpaşa ve civarının asayişi Kaptan Paşa'nın nezaretine bırakıldığında, bu civarda bulunan kalyoncu kolluklarından almıştır (bak. kulluklar).

İlk adları "Sykai" (İncir Köyü) ve İusti-nianos tarafından imar edildiği için "İusti-niapolis" olan Galata'nın adının nereden geldiği halen tartışmalıdır. Eskiden burada süt mandıralarının bulunduğu, "ga-la"mn Yunanca "süt" anlamına geldiği ileri sürüldüğü gibi İtalyanca "calata" (rıhtım) kelimesinden türediği de iddia edilir. Ancak Galata buraya 12. yy'da gelen İtalyanlardan çok daha önceleri de bu adla anılmıştır. Osmanlıca "kal'at" (kaleler) kelimesinin adın kaynağı olduğu iddiaları da vardır. En akla yatkın olan iddia, Galata adının burada oturan Galatyalı bir aileden geldiğidir.

İnciciyan'a göre, Sütlüce adını buradaki göğüslerinden su akan bakır kadın heykelinden almıştır. Çünkü bu suyun, sütü olmayan kadınlara kuvvet verdiğine inanılırdı.

Kılıç Ali Paşa Mahallesi'ne adını veren paşanın, bir İtalyan denizcisi olduğu bilinir. Büyük ihtimalle asıl adı Oggiali olan bu kişi önceleri Uluç Ali olarak, daha son-

ra Kılıç Ali Paşa olarak anılmıştır. Tophane Meydanı'nda Mimar Sinan'a yaptırdığı camiden sonra semt onun adıyla anılmıştır.

17. yy'da yaşamış olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa da bir cami ve çeşmesiy-le, Karaköy'de bulunduğu mahalleye adını vermiştir.

Kiarahori eski adıyla bilinen Kara-köy'ün bugünkü adının, eğer eski adın Türkçede söyleniş biçimi değilse, Karaylar-la ilişkisi olduğu düşünülerek Karay-köy'den geldiğine inanılır. (Ayrıca bak. Beyoğlu; Beyoğlu İlçesi.)

Çatalca İlçesi: İstanbul'un alan bakımından en büyük ilçesi olan Çatalca'nın eski adının Metris, Metron ya da Matrai olduğu bilinir. 14. yy'da Osmanlı topraklarına katılana dek bu şekilde anılan yere, Osmanlılar, Çatalburgaz adını vermişler; burada bulunan kaleden adını aldığı düşünülen Çatalburgaz, sonraları Çatalca olarak anılmıştır. Evliya Çelebi'ye göre şehir çatal bir dağın eteklerine kurulmuş olduğundan Çatalca denilir.

Çatalca İlçesi'nin büyük çoğunluğunun adı tarımsal faaliyetlerden ve çiftliklerden gelen bazı semt ve köyleri şunlardır: Aydınlar, Celepköy, Çiftlikköy, Ferhatpaşa, Kabakça, Hadımköy, Hisarbeyli, İnceğiz, Kaleiçi, Karacaköy, Kestanelik, Ömerli, Ör-çünlü, Yalıköy, Yaylacık. (Ayrıca bak. Çatalca; Çatalca İlçesi.)

Eminönü ilçesi: Osmanlı döneminde, deniz gümrüğü ve gümrük eminliğinin burada bulunmasından dolayı Eminönü olarak anılır. İlçe olarak Eminönü sınırları dahilinde bulunan mahalle ve semtler şunlardır: Alemdar, Balaban Ağa, Balıkpazarı, Beyazıt, Binbirdirek, Cağaloğlu, Cankurtaran, Çatladıkapı, Çemberlitaş, Demirtaş, Emin Sinan, Hacı Kadın, Hobyar, Hoca Gı-yasettin, Hoca Paşa, Kalenderhane, Kâtip Kasım, Kemal Paşa, Küçük Ayasofya, Laleli, Mercan, Mesih Paşa, Mimar Hayrettin, Mimar Kemalettin, Molla Fenari, Molla Hüsrev, Muhsine Hatun, Nişanca, Rüstem Paşa, Saraç İshak, Sarıdemir, Sirkeci, Sultanahmet, Sururi, Süleymaniye, Şehsuvar, Tahtakale, Taya Hatun, Yavuz Sinan.

Balaban Ağa Mahallesi, adını kişiliği hakkında hiçbir bilgi bulunmayan Balaban Ağa ile burada bulunan bir Bizans kilisesinden camiye dönüştürülen aynı adlı mescitten almıştır. Mescidin bugün hiçbir izi kalmamıştır.

Beyazıt semti adını burada II. Bayezid tarafından yaptırılan Bayezid Külliye-si'nden(->) almıştır. Ayrıca Bizans döneminde de bulunan ve Tauri Forumu(-») olarak bilinen Beyazıt Meydanı, bugün semtin adıyla ilgili en önemli simgedir.

Sultanahmet ve Süleymaniye semtleri de adlarını buralarda bulunan külliyelerden almışlardır.

İstanbul'un ikinci büyük sarnıcı olan Binbirdirek Sarnıcı(->) bulunduğu mahalleye adım vermiştir. Sarnıçtaki sütun sayısının çok fazla olmasından dolayı bu adla anıldığı akla gelmektedir. Sarnıcın eski adının, buradaki saraydan dolayı Filokse-nus Sarnıcı olduğu bilinir.

Eskiden de hemen hemen aynı anlam-

•İ87İ:"E(3ileur Muş Fnıclılermaııa, üohüiaııtiööple, .; .:;' :-' .'• -.

Yüzyıl başından bir kartpostalda Adalar. Nazım Timuroğlu fotoğraf arşivi

da kullanılan Balıkpazarı Kapısı (Porta Pis-caria) adlı semt, burada Bizans döneminde de bir balık pazarı bulunduğu düşünülürse, aynı geleneği sürdürmektedir. Diğer adı "Perama" olan bu semtin iskelesinin adı da Yemiş İskelesi idi ve bu iskeleden meyve, sebze, yemiş ticareti yapılırdı.

Eminönü'nün Bizans dönemindeki son sınırı ve Osmanlı'da odun ticaretinin merkezi olan Odun Kapısı'mn eski adı "Porta Drungari"nin de o dönemde orada bulunan Zabıta Amiri Vigla Drungarius'ten geldiği tahmin edilmektedir.

16. yy'da yaşayan Sadrazam Ciğalazade Yusuf Sinan Paşa'nın sarayının ve hamamının bulunduğu semt bugün Cağaloğlu'dur. Cigala adındaki İtalyan babanın oğlu Yusuf Sinan Paşa, Ciğalazade'den türeyen ve Ciğaloğlu'ndan bozularak söylenen Cağaloğlu adını semte vermiştir.

Eski adı "Sidera" (demir) olan Çatladıkapı semti, çevresinde oluştuğu surların bir burcunun 1509 depreminde çatlamış olmasından dolayı bu adla anılır. Çarşıkapı ile Divanyolu arasında bulunan, yangın ve depremlerde zarar görmesi üzerine yıkılmaması için etrafına geçirilen çemberlerden dolayı Çemberlitaş(->) olarak anılan Constantinus Sütunu'nun bulunduğu semt, adını bu anıttan almıştır.

Hacı Kadın Mahallesi'nin adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle beraber, bazı tarihçilerce İskender Paşa'nın kızı Hacı Kadın'ın yaptırdığı bir hamamın burada olması nedeniyle bu adla anıldığı söylenir. Bir başka inanışa göre semtin adı Hızır Bey Çelebi'nin(->) kızı Hacı Ha-tun'dan gelmektedir ki, semtteki Hacı Kadın Camii'nin(->) diğer adı da Hızır Bey Ca-mii'dir.

Hobyar Mahallesi adını 15. yy'da yaşadığı bilinen Hoca Hubyar'dan; Hoca Gı-yaseddin Mahallesi, Akşemseddin'in yeğeni Gıyaseddin Mehmed Efendi'den (ö. 1521); Hoca Paşa ise yine 15. yy'da yaşayan Hoca Üveys bin Kayser'den almıştır.

Pbüt.şubeli ş ;.joai!iie

Her üç mahallede de bu kişilerin adına birer mescit ya da cami bulunmaktadır.

Kalenderhane Mahallesi'nin adı, Bizans dönemindeki adı tam olarak bilinmeyen ve II. Mehmed döneminde Kalenderi tarika-tınca cami olarak kullanılmış olduğu tahmin edilen kiliseye verilen Kalenderhane Camii(->) adından gelmektedir.

Kâtip Kasım Mahallesi'nin adını aldığı bilinen kişi ise, II. Bayezid'in su kâtibi Kasım Bey bin Kâtip'tir. 16. yy'da yaşamıştır. Bu semtteki Kâtip Kasım Camii'nin diğer adı Sofular Mescidi'dir.

Sergios ve Bakhos eski adı ile I. İusti-nianos (hd 527-565) tarafından yaptırılan Küçük Ayasofya Kilisesi bulunduğu mahalleye de adını vermiştir (bak. Küçük Ayasofya Camii).

Koska semtinin adı muhtemelen Sırp asıllı Koska Mehmed Paşa'dan gelmektedir. Laleli semtinin adı Laleli Çeşme'den gelebileceği gibi, İstanbul evliyalarından Laleli Baba'dan gelmiş olabilir.

Geçmişi II. Mehmed dönemine kadar gittiği bilinen Mercan Mahallesi adını Mercan Ağa'dan; Mesih Paşa, Mirelaion Manas-tırı'nın kilisesini onartarak Bodrum Ca-mii'ne çevirten Sadrazam Mesih Ali Paşa'dan; Mimar Hayrettin, II. Bayezid dönemi mimarlarından Hayreddin'den almıştır.

;Eminönü'nde Mimar Kemaleddin bir mahalleye Sadrazam Makbul (Maktul) İbrahim Paşa'nın (ö. 1536) hanımı Muhsine Hatun da bir diğer mahalleye adlarım vermişlerdir. Muhsine Hatun'un burada kendi adına yaptırdığı mescit ve tekkenin mimarı Sinan'dır.

II. Mehmed dönemi ulemasından Molla Hüsrev (ö. 1480) ve Molla Fenari de yaşadıkları mahallelere adlarını vermişlerdir. İlk bakışta, Tahtakale'nin adını tahta bir kaleden almış olduğu düşünülse de İstanbul'da o dönemlerde tahtadan bir kale olamayacağı ileri sürülür. Tahte'l-Kal'a (Kale Altı) olarak ortaya atılan düşünce de ispat



Yüklə 8,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   117   118   119   120   121   122   123   124   ...   140




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin