5.1. Mikro Girişim Projeleri (Geçimlik Düzeyde Yapılabilecek Projeler)
Öncelikle, geçimlik düzeyde mikro yatırımların neler olabileceğine bakmak gerekir. Geçmiş dönemlerde ve halen uzak doğunun ''Asya Kaplanları'' diye adlandırılan ülkelerde uygulanan ve kırsal göçü önlemeye yönelik, geçimlik gelir getirici ve daha çok aile bünyesinde yapılabilecek yatırım konuları mikro-proje veya mikro-girişim kapsamında değerlendirilmektedir.
Mikro-girişim proje olgusu çerçevesinde;
-
Arıcılık,
-
Yaşam Mahallerine Bitişik Mekânlarda (Köylerde) Kültür Irkı Süt Sığırı, Koyun, Keçi, Tavuk, Hindi, Kaz ve Ördek Yetiştiriciliği,
-
Çeşitli Meyve (Elma, Erik, Çilek, Kiraz, Armut, Üzüm vb.) Yetiştiriciliği,
-
Ahşap İşleme (Mutfak ve Süs eşyası),
-
Bakır, Bronz, Altın, Gümüş ve Pirinç İşleme (Ev ve süs eşyası),
-
Küçük Tezgâhlarda Dokumacılık (Çorap ve geleneksel ürünler gibi),
-
Hane Halkı Tarafından Yapılan El Sanatlarına Yönelik Yatırımlar,
-
El Halısı ve Kilim Dokumacılığı.
İlde, Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından verilen meslek edindirme ve el becerilerini geliştirme kurslarına katılarak, el becerilerini geliştiren aile bireyleri kendi evlerinde ahşap malzemeleri işleyerek süs eşyası, ahşap mutfak eşyası yaparak bunları satıp aile bütçelerine ek gelir sağlayabilirler.
El halısı ve kilim dokumayı görerek veya Halk Eğitim Müdürlüğünce açılan el halısı ve kilim dokuma kurslarına katılarak öğrenen aile fertleri kendi evlerinde küçük ev tezgâhlarında halı ve kilim dokuyarak aile bütçelerine gelir sağlayabilirler. Ayrıca, bu işi yapanlar imece yöntemi ile bir araya gelerek bu meslekle ilgili bilgi ve becerilerini birbirleriyle paylaşarak daha kaliteli el halıları ve kilimleri dokuyabilirler.
Çorap, dış giyimin ayrılmaz bir parçası olarak günlük hayatımızda önemli bir yer tutar. Tüketici beğenileri doğrultusunda, renk ve desen olarak giderek büyüyen bir yelpazede çorap üretimi yapılmaktadır. Iğdır’da aile bireyleri küçük ev makinelerinde çorap üretimi yaparak aile bütçelerine gelir sağlayabilirler.
Yine benzer kurslarla bakır, pirinç ve bronz işlemeciliği konularında da eğitimler alınmak suretiyle ev ve süs eşyaları yapımı gerçekleştirilerek aile bütçelerine gelir sağlayabilirler.
Sözü edilen bu projelerin yerel yöneticiler tarafından da çeşitlendirilmesi ayrıca mümkün görülmektedir.
Ayrıca, ilde geleneksel konumda bulunan el halısı ve kilimcilik konularında aşağıdaki bilgiler verilmiştir.
5.1.1. Geleneksel El Halıcığı ve Kilim Dokumacılığı
Manevi ve sosyal açıdan el halıcılığı, Türk kültürünün tanıtılması ve Türk toplumları arasında kültür birliğinin kanıtlanması açısından önem arz etmektedir.
Dünya el halısı üretiminde söz sahibi ülkeler Çin, Türkiye, İran ve Afganistan’dır. İran ve Afganistan’daki siyasi değişiklikler ve uygulanan ambargolar bu ülkelerin dış pazar payını azaltmıştır. Türkiye fiyat ve kalitede ithalatçı ülkelerin istekleri doğrultusunda üretimi düzenlerse, yıldan yıla artış gösteren ihracatı daha da artırarak bu ülkelerin kaybettikleri pazar paylarından önemli ölçüde pay sahibi olabilecektir.
Türkiye’nin el halısı ihraç ettiği dünyanın en önemli ithalatçı ülkeleri ise Almanya, ABD, İngiltere, İsviçre, Fransa, İtalya, İspanya, Avustralya, Hollanda’dır.
Türkiye'deki el halısı üretiminin 2004 yılında 2,4 milyon m² olduğu tahmin edilmektedir. El dokuması halı ve kilimler, günümüzde yer kaplama amacıyla değil daha çok süs ve prestij amaçlı olarak kullanılmaktadır. El dokuması halı ve kilimler iklim şartları nedeniyle Karadeniz Bölgesi dışında, hemen hemen ülkemizin tüm bölgelerinde dokunmaktadır.
El dokuması halı ve kilim üretimi hem özel kesim (özel şirketler, kooperatifler, köylerde yapılan dokumalar) hem de kamu kesimi (Sümer Halı A.Ş. valiliklere / kaymakamlıklara bağlı vakıflar) tarafından yapılmaktadır.
Dünya el halısı ve kilim üretimi ve ihracatı genellikle İran, Çin, Pakistan, Hindistan, Türkiye, Nepal ve Tibet tarafından yapılmaktadır. Dünya el halısı ve kilim pazarı çoğunlukla İranlı, Çinli ve Pakistanlı üretici/ihracatçıların kontrolünde bulunmaktadır.
Hane halkına gelir getirici mikro-girişim projelerinden hemen sonra tarım sektöründe yapılabilecek yatırımları inceleyelim:
5.2. Tarım Sektöründe Yapılabilecek Yatırımlar
Ülkemizde tarım sektöründe önemli gelişmeler olmakla birlikte gerek hayvansal gerekse bitkisel üretimde istenilen verimlilik düzeyine erişilememiştir.
Bitkisel üretim, pazarlanabilme yeteneği, işleme özelliği ve katma değeri yüksek ürünler doğrultusunda yeterli değişimi gösterememiştir.
5.2.1. Bitkisel Tarım Sektöründe Yapılabilecek Yatırımlar
Tarım sektöründe ilk amaç, en az masrafla kaliteli ve bol ürün alarak birim alandan yüksek gelir elde etmektir. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için çiftçilerin toprağını çok iyi tanıması ve ona göre ürün yetiştirmesi gerekmektedir. Toprağı tanımanın en doğru ve bilimsel yöntemi toprak tahlili ile mümkündür.
Toprak tahlili, toprakta yetiştirilen bitkilerin ihtiyacı olan bitki besin maddelerinin cins ve miktarları ile kireç ihtiyacını tespit etmek amacı ile yapılır.
Toprak tahlili ile bitkilerin büyümesini, gelişmesini, bol ve kaliteli ürün vermesini sağlayan bitki besin maddelerinin hangilerinin toprakta ne miktarda bulunduğu tespit edilir. Dolayısıyla eksik olan maddelerin ne miktarda, ne zaman ve nasıl verilmesi gerektiği toprak tahlili sonucunda öğrenilir. O halde üreticilerin öncelikli olarak yapmaları gereken topraklarının tahlil edilmesidir.
Bununla birlikte, yapılacak yatırımlar ağırlıklı olarak sanayiye girdi temin edecek ürünler şeklinde olmalıdır. Bu sebeple yağlı tohumlardan olan ayçiçeği konusunda alınan olumlu sonuçlar yanı sıra soya, aspir ve kanola gibi bitkilerin de üretilebilmesi yönünde gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Bitkisel ürünler üretimine yönelik yapılabilecek 10 yatırım belirlenmiştir.
-
Seracılık Yatırımları,
-
Bodur Elma, Bodur Kiraz, Nar Yetiştiriciliğine Yönelik Yatırımlar,
-
Ceviz, Kestane ve Badem Yetiştiriciliğine Yönelik Yatırımlar,
-
Yağlık ve Silajlık Mısır Üretimine Yönelik Yatırımlar,
-
Yağlı Bitkiler Üretimine Yönelik Yatırımlar,
-
Kapari Üretimine Yönelik Yatırımlar,
-
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Üretimine Yönelik Yatırımlar,
-
Yem Bitkileri (Silajlık Bitkiler) Üretimine Yönelik Yatırımlar,
-
Hayvan Pancarı Üretimine Yönelik Yatırımlar,
-
Ekolojik (Organik) Tarıma Yönelik Yatırımlar.
İklimin elverişsiz olduğu zamanlarda, iklim etkisinin kaldırıldığı özel yapılarda sebze, süs bitkileri vb. üretimin yapılmasına serada yetiştiricilik denir.
Seracılık yatırımları ile;
— Dar ekim alanlarından fazla ürün almak mümkündür.
— Pazarda sebze daha uzun süre bulunabilmektedir.
— Hem halkın geçimine hem de ihracat yoluyla milli ekonomiye katkı büyük olmaktadır.
— Ürün kalitesi yükselmektedir.
— İşletmede devamlı çalışma sağlanmaktadır.
— Seracılıkla ilgili cam, demir, plastik vb. sanayilerin gelişim imkânları artmaktadır.
Iğdır’da, arazi yapısının ağırlıklı olarak çayır-mera ve tarım dışı arazi statüsünde yer alması, toplam arazi varlığı içinde, ancak % 33’lük bölümde tarım uygulamalarının yapılmasına sebep olmaktadır. Sera yatırımları coğrafik şartların daha uygun olması sebebiyle özellikle akarsu ve çay kenarlarında gerçekleştirilmesi uygun görülmektedir.
Serada yetiştiricilik açıkta yetiştiriciliğe göre daha fazla girdi ve hizmet gerektirmektedir. Alçak plastik tünellerde üretim basit usullerle gerçekleştirilmekte ve genellikle kabak, patlıcan, domates, fasulye yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bu tip örtü altı üretimlerde ısıtma ve havalandırma sistemi olmadığından veya kısıtlı olmasından dolayı yüksek oranda zararlı ve hastalıklarla karşılaşılmakta ve buna paralel olarak zirai mücadele maliyetleri artmakta ve insan sağlığı açısından arzu edilmeyen durumla karşılaşılmaktadır.
Seracılık göl ve su kenarlarında yapılabilir. İlkbaharda ve sonbaharda turfanda domates, salatalık, fasulye, kış mevsiminde ise marul, taze soğan, maydanoz ve ıspanak gibi ürünler yetiştirilebilir. Seradan yılda üç ürün alınabilmektedir. Normal şartlar altında 270 m2’lik bir seradan en az 3.000 YTL/yıl kazanç elde edilebilmektedir.
Genel olarak ise 2004 yılı fiyatlarıyla alçak plastik tünel seraların tesis maliyeti yaklaşık 1.000 YTL/dekar’dır. Dekara ortalama 8–10 ton ürün alındığı ve ürün satış fiyatının ortalama 50 Ykr/kg olduğu düşünüldüğünde, işletme maliyetinin ise % 40 olduğu dikkate alındığında bir dekardan elde edilen gelir 3.000 YTL/dekar olmaktadır.
Modern anlamda yüksek seralarda sıcak daldırma galvanize çelik konstrüksiyon, tamamı cıvatalı sistem, istendiğinde çift kat şişme plastik örtü, ısıtma sistemli, damla sulama sistemi, rüzgâr hızına dayanıklı ve havalandırma oranı yüksektir. Bütün bu özelliklerinden dolayı yüksek seralarda bitki hastalıkları ve zararlıları daha az olmakta ve buna paralel olarak da daha az zirai mücadele yapılarak insan sağlığı açısından daha güvenilir yetiştiricilik yapma imkânı sağlanmaktadır.
Bu tip bir seranın kuruluş maliyeti 14 $/m2 civarında bulunmaktadır. Maliyetlerin bu denli yüksek olmasına rağmen yıllık getirisinin fazla olması ve yıllık bakım masrafının çok düşük olması sebebiyle tercih edilmektedirler.
Seracılık yatırımları içerisinde üzerinde durulması gereken bir husus daha bulunmaktadır. Bu da “Güneş Enerjisi Sistemli Seralar” konusudur. Özellikle kış aylarında yaşanılan düşük sıcaklıklar karşısında Iğdır ilinde güneş enerjisi sistemleri vasıtasıyla seraların ısıtılması ve verimin artırılması düşünülmelidir. Ancak, bu sistemin uygulanmasında toplam yatırım tutarının yüksek olması gibi sebeplerden dolayı klasik seracılık yöntemlerinde kullanılması cazip olmamaktadır. Söz konusu yöntemin bilimsel metotların ve profesyonel yöntemlerin uygulandığı seracılıkta kullanılması önerilmektedir. Bununla birlikte Organik (Ekolojik) Seracılık yapılması yönünde de gerekli çalışmalar başlatılmalıdır.
Bu genel bilgilerin ışığında yapılacak seracılık yatırımlarında Tarım İl Müdürlüğünden mutlaka bilgi ve teknik destek alınması gerekmektedir.
Üretimi gerçekleştirilenlerin dışında ve ihracat imkânları düşünülerek;
-
Bodur Elma Üretimi,
-
Bodur Kiraz Üretimi,
-
Nar Üretimi.
Aşağıda genel ve yüzeysel bilgileri verilen konularda yapılacak yatırımlarda Tarım İl Müdürlüğünden mutlaka bilgi ve teknik destek alınması gerekmektedir.
Son yıllarda ekonomik şartlar ve pazar isteklerinin değişmesi sebebiyle modern meyveciliğin yapılması gerekmektedir. Modern meyvecilikte birim alandan daha çok ve yüksek kalitede ürün elde etmek esastır. Elma yetiştiriciliğinde ülkemizde dekara ortalama 1.335 kg ürün alınırken, gelişmiş ülkelerde dekarda ortalama 6–8 ton ürün alınmaktadır. Bu ülkelerde klasik meyvecilik yerine modern meyveciliğin yapılıyor olması bunun en büyük sebebini oluşturmaktadır.
-
Birim alanda daha çok ağaç kullanılarak daha fazla ürün alınır.
-
Bodur meyve ağaçları erken yaşta meyveye yatar.
-
Budama, seyreltme, gübreleme gibi bahçe işleri daha kolay ve ekonomik olarak yapılabilir.
-
Hastalık ve zararlılarla mücadele daha az ve etkili biçimde kontrol edilir.
-
Hasat ve elden geçirmenin kolaylığı nedeniyle insan işgücü ve üretim giderleri azaltılır.
-
Meyve iriliği ve renk yönünden daha kaliteli ve bir örnek ürünün elde edilmesi sonucu pazarlanabilen meyve oranının artırılması söz konusudur.
Mikro klima özelliği gösteren Iğdır ilinde bu yatırımın gerçekleştirilebileceği düşünülmektedir. Dekara 190 adet fidan dikilebilmektedir. Ağaç sayısının fazla, verim ve pazar değerinin yüksek olması gibi sebeplerden dolayı getirisi oldukça yüksektir. Tam verim çağı olan onuncu yaşında ağaç başına verim 48 kg olup, 10 yıllık ağaç başına ortalama verim 31 kg seviyelerindedir. 1 dekardan klasik elma yetiştiriciliğinde 10 yıllık toplam ürün miktarı 8.600 kg iken, bodur elma yetiştiriciliğinde 38.800 kg’dır. 1 dekar bodur elma bahçesinden ortalama 8.835 YTL/yıl kazanç elde edilebilmektedir.
Yetiştirilecek elma türlerinden bodur elma anaç olarak M–9, M–26, M–27, MM–106 türleri yetiştirilerek bölgeye uyum gösteren çeşitlerin (ön gösterim, summer red, jersey mac, granny smith gibi) dikimi yapılabilir görülmektedir.
İlk kültüre alındığı yer Anadolu olarak bilinmektedir. Yaklaşık olarak 1.500 civarında kiraz çeşidi bulunmakta olup, ıslah çalışmaları ile günden güne çeşit sayısı artmaktadır. Kiraz memleketimizin her yöresinde yetiştirilebilmektedir. Kirazda ülkemiz koşullarında ağaç başına alınan verim 25 kg civarındadır.
Kirazlar 5–6 yaşında verime geçerler, ancak tam ve ekonomik olarak verime yatmaları 10–12 yıldır. Her ne kadar 100 yıl yaşasalar da ekonomik ömürleri 25–30 yıldır.
Kiraz yetiştiriciliğinde iklim faktörlerinden en önemlisi sıcaklıktır. Çiçek tomurcukları -2,4 0C’ye kadar dayanabildikleri halde, açmış çiçekler -2 0C’de donarlar.
Kirazlar için kış dinlenme istekleri vişnelerden daha önemli olup, dinlenmeden çıkabilmeleri için yeterli kış soğuğu almaları gerekmektedir. Soğuklama ihtiyaçları karşılanmamış kirazların çiçeklenmelerinde gecikme ve düzensizlikler görülmektedir. Lambert, Napolyon ve Bing gibi yüksek soğuklanmaya ihtiyaç gösteren kiraz çeşitlerinde daha belirgindir. Kirazlarda kış dinlenme isteklerini yeterince karşılayamayışı döllenme yönünden de sorun yaratmaktadır. Çünkü ılık geçen kışlardan sonra, düşük soğuklama ihtiyacı gösteren çeşit, yüksek soğuklama ihtiyacı gösteren çeşitten daha erken çiçeklendiğinden, bu iki çeşit birbirini tozlayıp dölleyemezler. Genel olarak kirazlarda +7,2 0C’nin altında soğuklama süresi 1.100–1.700 saattir.
Kiraz yetiştiriciliğinde, yağışın yıl içinde düzenli olarak yayılması en uygun olanıdır. Genel olarak 600 mm yağış alan yerlerde kiraz yetiştiriciliği sulamaya gerek kalmadan yapılabilir. Kirazlarda çiçeklenme ve meyve oluşumu esnasında havaların yağışlı gitmesi istenmez. Çünkü çiçeklenme zamanında yoğun yağmur döllenmeyi güçleştirir ve mantar zararının artmasına neden olur. Yine meyve olgunlaşması esnasında yağabilecek yağmur meyvelerin çatlamasına neden olarak pazar değerini düşürmektedir.
Kiraz’a ait yatırımın Iğdır’da sorunsuz olarak yapılabileceği düşünülmektedir. Dekara 80 adet fidan dikilebilmektedir. Birim alana dikilen ağaç sayısının fazla, verim ve pazar değerinin yüksek olması gibi sebeplerden dolayı getirisi oldukça yüksektir. Tam verim çağı olan onuncu yaşında ağaç başına verim 25 kg olup, 10 yıllık ağaç başına ortalama verim 14 kg seviyelerindedir. 1 dekardan klasik kiraz yetiştiriciliğinde 10 yıllık toplam ürün miktarı 3.700 kg iken bodur kiraz yetiştiriciliğinde 11.000 kg’dır. 1 dekar bodur kiraz bahçesinden ortalama 3.360 YTL/yıl kazanç elde edilebilmektedir.
Ülkemizde olduğu gibi Iğdır’da kiraz tarımına uygun olmakla birlikte uygun arazi seçimi, araziye uygun anaç seçimi, çeşit seçimi, ilk yıllarda şekil verme, terbiye, budama, sulama, gübreleme, toprak işleme, tozlayıcıların dikimde mutlak planlanması, yabancı ot kontrolü, hastalık zararlılarla mücadelenin uygun olarak yapılması halinde ihraç vasıflı kiraz üretiminin yapılması mümkün görülmektedir.
Nar çok yıllık, çalı formunda, çok kuvvetli bir kök sistemine sahip, çok gövdeli, çok sık dallı, erkek-dişi ve erdişi çiçekler bulunan, meyvesi iri, küresel, üstten hafif basık olan bir ılıman iklim bitkisidir. Nar, C vitamini, demir ve potasyum yönünden zengin sayılır. Tatlı, mayhoş, ekşi gibi çeşitlere göre değişen tat ve renk durumu görülür.
Nar, ülkemizin ve diğer ülkelerde çok eski zamanlardan beri tanınmasına rağmen son zamanlarda yetiştirme tekniği depolama ve taşıma alanlarında yapılan çalışmalar sonucu fazla tanınan, üretimi, tüketimi ve ticareti artan bir meyve durumuna gelmiştir.
Nar bitkisinin oldukça geniş bir adaptasyon kabiliyeti vardır. Genelde, tropik ve suptropik iklim bitkisi olmasına rağmen, -10 0C'ye kadar ki düşük sıcaklıklara dayanabilmektedir. Türkiye meyveciliğinde ve dış ticaretinde önemli yeri olan nar, çeşitli iklim ve toprak koşullarında yetişebilen, bakımı kolay, iç ve dış pazarlarda iyi fiyat bulan, uzun süre ağaçta kalabilen ve depoda muhafaza edilebilen bir meyve türüdür. Türkiye ortalaması olarak ağaç başına verim yaklaşık 23 kg'dır.
Nar genel olarak sıcak, kurak ve uzun bir yaz periyodu, ılık ve yağışlı bir kış, nar yetiştiriciliği için uygundur. Bu nedenle geniş bir adaptasyon yeteneğine sahiptir. Narın çiçeklenmesi için oldukça yüksek sıcaklık toplamına ihtiyaç vardır.
Narlar, ılıman iklim bölgelerinde -10 0C'ye kadar dayanabilmekte ve geç çiçek açtıklarından ilkbahar donlarından zarar görmezler. Ancak geç olgunlaşan çeşitlerde sonbahar erken donlarından etkilenebilmektedir.
Nar yetiştiriciliğinde yıllık ortalama 500 mm’lik yağış yeterli olmakla beraber bu yağışların ilkbaharda düşmesi istenmektedir. Bu bakımdan da özellikle Iğdır için iklim bakımından önerilebilecek bir meyvedir. Çünkü yaz yağışları meyve kalitesini bozmakta, olgunluğa yakın dönemde yağan yağmurlar meyve kabuğunu çatlatmakta olup, bu zamanda sulamada kesilmelidir. Meyve oluşumu döneminde kuru hava koşulları en kaliteli meyvenin oluşmasını sağlayarak pazar değerini arttırmaktadır. Nar bir güneş bitkisidir, bahçe tesisinde ve yeterli ışıklanma koşullarına dikkat edilmelidir.
Nar toprak yönünden pek seçici değildir. Özellikle silisli, çakıllı, kumlu, kireçli, killi ve ağır killi gibi çeşitli toprak tiplerinde nar yetiştiriciliği yapılabilmektedir. Alkali ve asit topraklarda yetişir. Tuzluluğa orta derecede dayanıklıdır. Bazı meyvelerin aksine aşırı toprak nemine dayandığı bulunmuştur. Narda optimal gelişme, kuru ve sıcak hava koşullarına karşılık derin geçirgen nemli ve serin topraklarda görülmektedir.
Nar yetiştiriciliğinde çeşit seçimi çok önemlidir. Çeşitlerin o bölgeye adapte olmuş o yörenin iklimine, hastalıklara dayanıklı, verimi iyi, meyveleri insanların göz zevkine ve damak tadına uygun ve taşımaya dayanıklı olmalıdır.
Narlarda dikim aralıkları 2 m ile 6 m arasında değişmektedir. Ama kapama nar bahçelerinde en yaygın olarak kullanılan dikim aralıkları 2,5 x 4 veya 3 x 4 m’dir. Nar bahçesi, doğrudan çelikle yâda köklü fidanlarla kurulabilir. Ancak, çeliklerin doğrudan bahçeye dikilmesi çeşitli bakım güçlükleri ve verim kayıplarına yol açacağından nar çeliklerinin bir fidanlık parselinde köklendirilip bir yıl süreyle burada bakımları sağlandıktan sonra boylama yapılarak bahçeye dikilmeleri daha uygun olur.
Nar fidanları sonbaharda yaprak dökümünden başlayarak kış ayları boyunca ve erken ilkbaharda dikilebilir. Kışları çok soğuk geçmeyen bölgelerde sonbahar dikimi daha yararlıdır. Narların gübrelenmesi konusunda yapılan araştırmada da organik gübrelerin gelişme, verim ve kaliteye çok önemli etkisi bulunmuştur. Narlara verilecek çiftlik gübresi iyi yanmış olmalı ve dekara 2–3 ton sonbahar-kış aylarında bütün bahçeye kaplayacak şekilde verilmeli ve çapa ile toprağa karıştırılmalıdır.
Nar hasatı, çeşitlere ve bölgelere göre değişmekle birlikte genellikle Ağustos sonunda başlar Kasım ortalarına kadar devam eder. Nar uzun çiçeklenme dönemi nedeniyle olgunlaşması farklı zamanlarda olur. Bu yüzden nar hasadının 2–3 defada yapılması gerekir. Hasat sonbahar erken donlarından ve yağışlardan önce bitirilmeli ve meyveler üzerinde 1–2 mm uzunluğunda sap kalacak şekilde makasla yapılmalıdır. Özellikle hasat esnasında meyveleri yere düşürmekten ve darbelerden korunması meyve çürümesini önleyeceğinden dolayı kaliteyi arttırır.
Narların ambalajlanması pazarlama açısından oldukça önemlidir. Meyvelerin seçimi, boylanması ve paketlenmesi pazar açısından özellikle ihracatta önem arz etmektedir. Narların seçme ve boylamasının elle yapılması daha uygun olup, meyveler birbirine değmeyecek şekilde paketlenmesine dikkat etmek gerekmektedir.
Narlar meyve kabuğunun özel yapısı dolayısıyla çeşitli koşullarda 4–6 ay süreyle depolanabilmektedir. Narlar depolanmaya çok uygun olduğundan ve kışın fiyatı 2–3 kat arttığından oldukça karlı, iyi bir yatırımdır. Narların depolanmasında en emin ve en az kayıpla ulaşılacak başarı ek masraflara rağmen modern soğuk hava depolarıdır. Sıcaklık ve nispi nemi ayarlanabilen bu depolarda 1–2 0C'de % 85–90 nispi nemle meyveler muhafaza edilebilirler.
-
Ceviz, Kestane ve Badem Yetiştiriciliği
Ceviz yarattığı yüksek katma değer ve üreticisine iyi gelir getirmesi yanında yörenin ekolojik şartlarının da uygun olması sebebiyle bu alana yatırım yapılmasının doğru olacağı düşünülmektedir.
Son yıllarda veriminin, kalitesinin ve meyve büyüklüğünün yüksek olduğu ceviz fidanı üretimini gerçekleştiren Kahramanmaraş-Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesinden de destek ve teknik bilginin alınması gerekmektedir.
Ceviz ağacı, meyvesi ve kerestesi yönüyle oldukça önemlidir. Ayrıca yeşil kabuğundan ve köklerinden boya elde edilmektedir. Ceviz meyvesinde en fazla A vitamini bulunur. Yağ oranı ise % 60’ın üzerindedir. Cevizin kuru ve taze tüketime uygun çeşitleri bulunmaktadır.
Ceviz; 800–1800 saat soğuklama ihtiyacı gösterir.
Ceviz ağacı; -25 0C , + 38 0C’ye kadar dayanıklılık gösterir.
Ceviz ağaçları; toprak bakımından seçici olmamakla beraber taban suyu seviyesi kışın 2,5–3 m’den yukarı çıkmayan, fazla su tutmayan gevşek, süzek, çakıllı, alüvyial topraklardan hoşlanır. Cevizin kirece dayanıklılığı fazladır. Yüksek taban suyu ceviz ağacının gelişmesinin aksamasına, yaprakların damar aralarının açık yeşil, damarlarının kahverengi renk almasına, sürgün uçlarının kurumasına, bir kaç yıl içersinde de ağacın kurumasına yol açar.
Ceviz bahçesi aşılı fidanlarla tesis edilir. Dikim aralıkları zayıf topraklarda ve yamaç arazilerde 10x10 m; kuvvetli, taban yerlerde ise dikim aralığı 12–14 m olarak ayarlanmalıdır.
Fidanlar 60 cm. çap ve 60 cm. derinlikte açılacak çukura dikileceklerdir. Çukurun dibine 100-150’şer gram süper fosfat ve potasyum sülfat gübreleri konulduktan sonra çukurdan çıkan toprağa yanmış hayvan gübresi karıştırılarak, fidanlar aşı noktası dışarıda kalacak şekilde dikilmeli, yanına dikilecek hereğe bağlanmalıdır. Aşılı fidanlar 4–5 yaşından itibaren verime başlar. Dikim aralıklarını ise 10–12 yaşından sonra doldururlar. Bu zaman zarfında ara ziraatı yapılabilir. Ceviz ağacının en iyi anlaşacağı kültür bitkisi asmadır. Fidanların ilk dikim yılında ve imkân bulunan yerlerde yılda en az bir defa sulama yapılır.
Fidanlar dikimde 4–5 göz üzerinden budanırlar. İlk yılın kış budamasında doruk dal 180 cm’den kesilir. Doruk dalın tepe kısmına yakın boyunlu gözler koparılır. Seçilen ilk ana dalın altındaki kuvvetli sürgünlerde uç alma yapılır. Ancak HARTLEY gibi terminal tomurcukları verimli olan çeşitlerde uç alma yapılmaz.
Ceviz ağaçlarında verimi artırmak üzere taç içerisini sıklaştıran fazla kalınlaşmamış dallar dipten, taç yüzeyini oluşturan dallar da 2–3 yıllık dal seviyelerinden budanarak seyreltilmelidir. Ürün budamasında daima çıkarılan dalın kalınlığının bırakılan daldan ince olmasına özen gösterilmelidir.
Ceviz ağacı 100–150 sene gibi ömre sahiptir. Tekniğine uygun tesis edilmiş bahçelerde ağaç başına verim 120–150 kg olmaktadır.
Standart ceviz çeşitlerinde;
-
Ağacın erken meyveye yatması,
-
Periyodisite göstermemesi,
-
Ağacın verimli olması,
-
Soğuklar ve güneş yanıklığına karşı dayanıklı olması,
-
Ağacın sağlıklı bir gelişme göstermesi, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı olması,
-
Meyve iriliği, tüketimi taze olarak yapılacak ceviz tipleri için çok iri (çap ortalaması 38,1mm’den büyük) kurutmalık cevizler için iri-orta (çap ortalaması 29,1mm’den büyük) meyve şekli düzgün oval; kabuklu tane ağırlığı 10 gr’dan fazla olması,
-
Meyve kabuğu açık ve parlak renkli, düzgün iki parçanın birbirine sıkıca yapışmış olması, ince olup kolayca kırılması,
-
İç kabuktan kolaylıkla bütün olarak çıkmalı, iç randımanı % 50’den, iç ağırlığı 5 gr’dan fazla, iç rengi çok açık olmalı, iç, kabuk boşluğunu tamamen doldurmalı, büzülme yapmamalı, ceviz içinde bulunan total yağ miktarı kuru maddenin % 70’inden çok olmamalı.
Gibi genel özelliklere sahip olmalıdır.
Ceviz; meyvesi, kerestesi ve yeşil kabuğundan elde edilen kökboyası itibarı ile çok yönlü gelir getiren bir üründür. 1 dekar ceviz bahçesinden yıllık 3.200 YTL/yıl kazanç elde edilebilmektedir.
|