Alçak gönüllü ve yumuşak huylu olmak, insanların birbirlerine karşı temel insani sorumluluklarındandır. İnsan, başkalarıyla iletişim kurmak, duygu ve düşüncelerini, dert ve sıkıntılarını etrafındakilerle paylaşmak, toplumda sözü dinlenilen itibarlı bir kimse olmak istiyorsa alçak gönüllü ve tevazu sahibi olmalıdır. Hz peygamberin yirmi üç yıl gibi kısa bir sürede eşine rastlanılamayacak dönüşümü sağlamasında onun alçak gönüllü ve merhametli olması temel etkenlerdendir. Tevazunun olmadığı yerde insani ilişkileri temelinden yok eden gurur ve kibir vardır. Kur’an’ı Kerim tevazunun, olgun bir müminin özelliği olduğunu şu şekilde ifade eder. “Rahman’ın kulları yeryüzünde tevazuyla yürürler ve cahil kimseler onlara musallat olduğunda da “Selam” deyip geçerler.”22 Başka bir ayeti kerimede de tevazunun ve alçak gönüllülüğün zıddı olan gurur ve kibir şöyle yerilmektedir. “yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çükü sen ne boyca dağlara uzanabilir nede yerleri delebilirsin.”23
Olgun mümin; “ tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” Anlayışıyla hareket edip bütün ilişkilerinin temeline alçak gönüllü, yumuşak huylu ve tatlı dilli olmayı yerleştirerek hem dünyada hem de ahirette mutlu olmanın yollarını aramalıdır.
Hadisler:
ان الله اوحى الى ان تواضعوا حتى لا يفخر احد على احد ولا ينبغي احد على احد
“Allah bana birbirinize tevazuyla muamele etmenizi, kimsenin kimseye karşı övünmemesini ve bir kimsenin başkasına zulmetmemesini vahyetti.”24
كن في الد نيا كا نك غريب او كا نك عابر سبيل وعد نفسك من اهل القبور
“Dünyada bir yabancı gibi veya bir yolcu gibi ol.ve kendini kabir ehlinden say.”25
ان الله رفيق يحب الرفق فى الامر كله
“Alla Refiktir (kullarına kolaylık diler.) Kullarınında her hususta yumuşaklıkla muamele etmelerini ister.”26
انالله رفيق يحب الرفق و يعطي على الرفق ما لا يعطي على العنف و ما لا يعطي على ما سواه
“Allah refiktir, sözde ve işte nazikliği sever. Allah sertlik ve kabalığa hatta ondan başkalarına vermediğini rifke (yumuşaklığa) verir.”27
عليك با الرفق فا ن الرفق لا يكون في شيء الا زا نه ولا ينزع من شيء الا شا نه
“Sana rirfk gerek çünkü rifk, bulunduğu şeyi güzelleştirir, uzaklaştığı şey ise çirkinleştirir”28
و تبسمك فى وجه اخيك لك صدقة، و امرك با لمعروف و نهيك عن المنكر صدقة، و ارشادك الرجل فى ارض الضلا ل لك صدقة، و اما طتك الحجر و الشوك و العظم عن الطريق لك صدقة
“ Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için bir sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman senin için bir sadakadır. Küfür diyarında bir kimseyi irşad etmen senin için bir sadakadır. Yolda bulunan bir taş, kemik parçası ve dikeni yoldan atman senin için bir sadakadır.”29
7-İYİLİĞİ ÖNERİP KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK
Birbirimize karşı görev ve sorumluluklarımızdan bir tanesi de iyilikleri önerip kötülüklerden sakındırmaktır. İyilik ve güzelliklerin artması, çirkin ve istenmeyen şeylerinde azalması için, en önemli yöntemlerden bir tanesidir, iyiliği önerip kötülükten sakındırmak.
Maruf, islamın iyi olarak kabul ettiği ve Allah’a taatin içinde saydığı her şeydir. Münker ise bunu zıddı olup, islamın iyi saymadığı, dinin emirlerine aykırı bulduğu ve Allah’a karşı masiyet olarak gördüğü şeylerdir.30 Konuyla ilgili olarak Kur’an da birçok ayeti kerime mevcuttur. Bunlardan bazıları şunlardır: “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun.”31 , “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz.”32, “Sen af ve kolaylık yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.”33 İleride de geleceği üzere konu hakkında çokça hadisler vardır. Bütün bu deliller göz önünde bulundurulduğu zaman, Ma’rufu emr ve münkerden nehyetmenin Müslümanlar üzerine kifai bir farz olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda bu farz, İslam’ın en büyük farzlarından biri ve dinin temelidir34. Buna göre İslam ümmeti bu görevi yerine getirecek cemaati yetiştirmek zorundadır.
İyiliği emir ve kötülükten nehiy vazifesi yapan kimseler, İslam’ın tebliğ metodunu çok iyi bilmek zorundadırlar. Nezaket, iyi muamele, yumuşak davranış, merhametle yaklaşma gibi esaslar, böyle kimselerde bulunması gereken temel vasıflardır. Olgun mümin toplumda cereyan eden hadiseler karşısında tarafsız kalma hakkına sahip değildir. Mutlaka bir şekilde tepkisini ortaya koymalıdır. Fert ve toplum menfaatine olan şeyleri onaylayıp desteklemeli, zararına olan şeyleri ise en uygun bir yöntemle ifade edip o sıkıntının giderilmesine katkıda bulunmalıdır.
Hadisler:
من راى منكم منكرا فليغيره بيده ، فان لم يستطع فبلسانه ، فا ن لم يستطع فبقلبه ، وذا اك اضعف الايمان
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin, Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltsin ki, bu da imanın en zayıf derecesidir.” 35
و الذي نفسي بيده لتاْ مرن با المعروف و لتنهون عن المنكر اوليو شكن الله ان يبعث عليكم عقا با منه ثم تدعونه فلا استجاب لكم
“Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azap gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul edilmez.”36
الد ين النصحة، الد ين النصيحة، الد ين النصيحة، قالوا لمن. قا ل: للله ولكتابه ولرسوله ولا ئمة المسلمين و عامتهم
“Din nasihattir, Din nasihattir, din nasihattir, kimin için dediler? Peygamber sav “Allah için, Allah’ın kitabı için, Allah’ın Resulü için, Müslümanların yöneticileri için, ve bütün Müslümanlar için “37
Dostları ilə paylaş: |