İnsan tabiatı itibariyle yanlış yapabilen ve hataya meyyal bir canlıdır. İnsan bilerek veya bilmeyerek arzu edilmeyen birtakım tavır ve davranışlarda bulunabilir. Olgun bir insanın yapması gereken, hatasının farkına varıp, yanlışa ısrar etmeden bir an önce o hatadan vazgeçmesidir.
Başkaları tarafından yapılan hataların, anlayış ve hoşgörüyle karşılanması da en azından kişinin kendi hatasından dönmesi kadar önemlidir. Yapılan bir yanlışa aynısıyla karşılık verme yoluna gidildiği zaman, yapılan iş sadece yanlışı artırmak olur. Hatadan dönmek bir erdem olduğu gibi, hatayı bağışlamakta bir erdemdir Tabi burada bahsettiğimiz kişinin şahsına yönelik bağışlanması mümkün olan hatalardır. Toplumun huzur ve düzenini bozmaya yönelik suçların bağışlanması fertlere ait bir tasarruf değildir.
İnsan nisyan ile malul olup, hata işlememe gibi bir özelliğe sahip olmadığına göre, o insanın oluşturduğu toplumda huzur, güven ve barışın olabilmesi için, karşılıklı anlayış ve hoşgörülü yaklaşım kaçınılmazdır. Kur’an’ı Kerim de olgun müminin özellikleri zikredilirken onun affediciliği şu ifadelerle övülmektedir. “Onlar, bollukta ve darlıkta verirler, öfkelerini yutkunurlar ve insanların kusurlarını affederler. Allah iyi davrananları sever.”38 Ancak hataları bağışlama adına her zaman zarar eden ve bu güzel davranışlar yüzünden sürekli sömürülen konumuna düşmemek gerekir. “olgun mümin bir delikten iki kez sokulmaz” anlayışı gereğince, akıllı Müslüman; acıyan olduğu kadar, karını zararını bilen, güzel duygularıyla istismar edilmeyen vakur bir Müslüman olduğunu ortaya koymalıdır.
Hadisler:
و عن ابن مسعود ر ضي الله عنه قال.كا اني انظر ا لى رسو ل الله صعو. يحكي نبيا من الا نبيا ء ـ صلوات الله وسلامه عليهمـ . ضربه قومه فا دموه، وهو يمسح الدم عن وجهه و يقول: اللهم اغفر لقومي فا نهم لا يعلمون.
İbni Mes’ud Radiyallahu anh’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir. “ Resülüllah as.’ı görür gibiyim o, peygamberlaeden birinin halini anlatıyordu. Kavmi onu dövmüş kanlar içinde bırakmışlardı, O peygamber hem yüzündeki kanları siliyor, hemde şöyle dua ediyordu: Ey Allah’ım! Kavmimi bağışla çünkü onlar gerçeği bilmiyorlar.”39
ليس الشدي د با الصر عة انما الشدى د الذى يملك نفسه عند الغضب
“pehlivanlık, güçlü ve kuvvetli olmakla değildir. Gerçek pehlivanlık şiddet anında nefsine hakim olmakladır.”40
ان يهو دية اتت النبي ص بشاة مسمومة فا اكل منها .فجى ء بها ، فقيل الا نقتلها ؟ قال لا . قال فما زلت اعرفها فى تهوات رسو ل الله
“Yahudi bir kadın Peygamber sav’e zehirli koyun eti getirdi peygamberde ondan yedi. Daha sonra kadın Peygamberin huzuruna getirilip, o’nu öldürelim mi? Diye sorulduğunda, Peygamber; hayır öldürmeyin buyurdu. Ravi, etin etkisini hala Peygamberin dimağında görür gibiyim.”41
9-ARABULUCULUK YAPMAK
Tabiatında yanlış yapmayı ve hata işlemeyi barındıran insan, çevresindekilerle zaman zaman dargın küskün veya huzursuz olabilir. Diğer insanlara düşen önemli görevlerden bir tanesi de bu tür sıkıntıları da izale etmektir. En uygun yöntemlerle çözüme kavuşturmaktır. Olabilir ki insan bir an kendine hâkim olamayıp fevri hareketlerle etrafındakilere küsmüş veya kırılmış olabilir. Bu durumda en doğru olan bir an önce özür dileyip barışmaktır. Ancak bazıları çeşitli nedenlerden dolayı ki bu gurur olur, cahillik olur, özür dileyemez belki de bu hususta birilerinin yardımcı olmasını bekler. Onun için bu tür sıkıntıların giderilmesinde yakın akrabadan başlayarak toplumun tüm fertlerine önemli görevler düşmektedir.
Yalanın her çeşidine şiddetle karşı olan dinimizin, insanların arasını düzeltmede bunu caiz görmesi hiç şüphesiz İslamın insani ilişkilere verdiği önemin bir göstergesidir.
Hadisler:
ليس الكذا ب الذي يصلح بين الناس و يقول خيرا فينمي خيرا او يقول خيرا
“İnsanların arasını bulmak için hayırlı haber götüren (veya hayırlı söz söyleyen) kimse yalancı sayılmaz.”42
الا ئنبء كم بدرجة افضل من الصلاة والصيام و الصدقة ؟ قالوا بلى ، قال " صلاح ذات البين . وفساد ذات البين، هي الحالقة
“peygamberimiz; sizlere nafile oruç, nafile namaz ve sadakadan daha faziletli ameli bildireyim mi? Orada bulunanlar evet, deyince Peygamberimiz; iki kişinin arasını düzeltmektir. Ve insanların arasını bozmak dini tıraş etmektir. Buyurdu.”43
قال ابن شهاب " ولم اسمع يرخص في شىء مما يقو ل الناس كذب ، الا فى ثلا ث: الحرب والاصلاح بين الناس و حديث الرجل امرئته وحديث المرئة زوجه
ibni Şihab ; “ insanların yalan söylemelerine şu üç yerin dışında müsaade edildiğini duymadım. Bu üç yer: Savaşta düşmanı yanıltmak için, insanların arasını düzeltmek için, karı kocanın aralarındaki sıkıntıyı gidermek için birbirlerine karşı yalan söylemeleri.”44
10-DAVETE İCABET ETMEK
İnsanları davet etmek ve insanların davetine icap etmek, beşeri ilişkilerin gelişmesini sağlayan en önemli unsurlardandır. Bizim için yegâne örnek olan sevgili peygamberimiz, imkânları ölçüsünde hem insanları davet etmiş hem de insanların davetlerine icabet etmeye çalışmıştır. Davet etmemek ve davete icabet etmemek, beşeri ilişkileri bozduğu gibi kişinin zamanla toplumdan tecrit edilip, tek başına müzbit bir hayat yaşamasına sebep olabilir. Bu itibarla Peygamberimiz, davete karşılık vermeyi sıradan bir ahlak kuralı olarak değil, müslümanın müslümandaki bir hakkı olarak45 değerlendirmektedir.
Müslümanın bütün amellerinde olduğu gibi bu amelinin temelinde de ihlâs olmalıdır. İhlâs ve samimiyetten uzak olarak, bir takım menfaatler için yapılan davet ve icabetler, sevap kazandırmayacağı gibi insanın günah işlemesine de vesile olabilir.
Hadisler:
حق المسلم على المسلم خمس . رد السلام و عيادة المريض و ا تباع الجناءز واجابةالدعوة وتشميت العاطس
“Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı beştir. Selamını almak, hastalandığında ziyaret etmek, cenazesinin ardından yürümek, davetine icabet etmek ve aksırdığında hayır duada bulunmaktır.”46
شر الطعام طعام الوليمة يدعى لها الاغنيا ء ويترك الفقراء ومن ترك الدعوة فقد عصى الله ورسوله
“yemeklerin en şerlisi, zenginlerin çağrılıp fakirlerin terk edildiği yemeklerdir. Davete gitmeyen kimse Allah ve Resülu’ne karşı gelmiş sayılır.47
اذا دعي احدكم الى الوليمة فلياْ تها
“Sizden biriniz düğün yemeğine davet edildiği zaman ona katılsın.”48
Dostları ilə paylaş: |