BİRİNCİ BÖLÜM
İNSAN VE SOSYAL İLİŞKİLER
1-İNSAN
İnsan memelilerden, iki eli olan iki ayak üzerine dolaşan, sözle anlaşılan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlıdır.1 İnsan ruh ve bedenden meydana gelen Allah’ın yeryüzündeki halifesi ve canlıların en mükemmel olanıdır.2 Kur’an’ı Kerim ve hadisi şeriflerde insan kelimesi “ins,nas ve ibni adem” gibi kelimelerle ifade edilmiştir. Kur’an’ı Kerim de insan bütün yönleriyle ele alınmış, onun yaratılışı, mahiyeti ve yaratılış gayesi bir bütünlük içinde verilmiştir.
İnsanın yaratılışı hakkında bilgi veren ayeti kerimelerden bir tanesi şöyledir.“Andolsun ki insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra onu bir damla su olarak sağlam bir yere yerleştirdik. Sora bir damla suyu yapışkan bir nesneye çevirdik. Yapışkan nesneden bir çiğnemlik et yaptık. Bir çiğnemlik etten kemikler yarattık Kemiklere de et giydirdik sonra onu bambaşka bir yaratık olarak inşa ettik. Yaratıkların en güzeli olan Allah ne uludur.” 3
Kur’an’a göre insanoğlu Allah’ın yeryüzüne ki halifesidir. Yani insanoğlu yeryüzünü imar ve ıslah etmekle sorumlu tutulmuştur. İnsanın yüklendiği bu emaneti anlamlı kılan, onun sahip olduğu iradedir. İnsanın sorumluluğu Kur’an da şu şekilde ifade edilir .“Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunmuşuzdur’da onlar bunu yüklenmekten çekinmiş ve ondan korkup titremişlerdir. Onu insan yüklenmiştir. Gerçekten insan pek zalim ve çok cahildir.”4 “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”5
İslam dini insanı kendi başına bir tür olarak bildirmektedir. İnsan biyolojik yapısı ve bazı içgüdüleriyle diğer canlılarla ortak özellikler taşımaktadır. Ancak diğer canlılardan farklı olarak insana akıl, şuur, irade, zekâ ve idrak verilmiştir. İnsan anlar, anlatır karar ve hüküm verir. İnsanın beş duyusu, konuşma kabiliyeti ve düşünme yeteneği vardır. İnsan yapısında kendinden başka bütün canlılardan bir numune taşıyan bir varlıktır.6 İnsanda ilahi üstünlüklerin benzerleri, yerde ve gökte bulunan her şeyden bir zerre, meleklerdeki iyilikler ve iblisteki kötülüklerden numuneler vardır.7
İnsan bu özelliklerinin yanında sosyal bir canlıdır. Pek çok ayet ve hadislerde toplumsal hayatı düzenleyen hükümlerin bulunması bunun bir göstergesidir. Kur’an’ı Kerime ve peygamberimizin yaşantısına baktığımız zaman, ideal insanın; toplum içinde yaşayan, hayatın olumlu ve olumsuz şartlarıyla yüz yüze gelen ve insanlığın mutluluğu için gayret gösteren kişi olduğu rahatlıkla görülebilir. Toplumdan kendisini soyutlamış, dünya ve hayata sırtını dönmüş, münzevi bir hayat yaşayan kimsenin; olgun bir insan ve kâmil bir mü’min olduğunu söylemek mümkün olmaz.
2-İNSAN VE ÇEVRE İLİŞKİSİ
İnsanın hayatı boyunca bütün ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması imkânsız denecek kadar zordur. İnsanın sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için kendi dışındakilere de ihtiyacı vardır. Dolayısıyla insanın kendi dışındakilerle bir ilişkisi söz konusudur. Bunun için insanın öncelikle kendi iç dünyasında ve bulunduğu ortamda huzurlu, çevresine ve tüm insanlığa faydalı bir fert olabilmesi için kurulacak olan ilişkinin kurallarına uygun olması gerekmektedir.
Bir insanın çevresiyle sağlıklı ilişki kurabilmesi için öncelikle o insanın sorumluluk bilinci taşıması , “Ben kimim, niye yaratıldım, diğer canlılardan farkım ne, kendime ve çevreme karşı nasıl faydalı olabilirim ?” gibi soruların cevabını araması gerekir. Kur’an insanın sorumluluk bilinci üzere yaratıldığını 8 ifade eder. İnsan bu sorumluluk bilinciyle hareket ettiği zaman, çevresine karşı çok önemli görevleri olduğunu anlar. Çevreye karşı olan sorumluluk aynı zamanda Allah’a karşı olan bir sorumluluktur. Zira Allah’a karşı olan sorumluluklar sadece ibadetlerden müteşekkil değillerdir. Nitekim bütün zamanını ibadet ve taatle geçiren bir sahabiye peygamberimiz : “sırf ibadetle meşgul olman doğru değildir. Çoluk çocuğunun senin üzerin de hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını vermelisin.” 9 Demek suretiyle sorumluluğun farklı boyutlarına dikkat çekmiştir. Ve yine “ Hepiniz çobansınız ve hepiniz gözetimi altıda olandan sorumludur.” 10 Buyurarak gözetme ve koruma sorumluluğuna dikkat çekmiştir.
İnsan doğal çevreye karşı da sorumludur. Çünkü sağlıklı mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabilmek için mutlaka doğal çevrenin de korunması gerekir. Kendisini ve çevresini seven herkes, çevreye zarar veren ve doğal dengeyi bozan zararlı faaliyetlerle mücadele etmeyi kendisine bir borç kabul etmelidir. Bu noktada Hz peygamberin şu benzetmesini hatırlamadan geçemeyiz.“ Bir gemiyi paylaşan ve bir kısmı altta bir kısmı üstte olanları düşünün. Altta bulunanlar, su ihtiyaçları için gemiyi delmek istediklerinde, üsttekiler buna mani olmazlarsa gemi batar ve hepsi birden boğulur; eğer mani olurlarsa hepsi kurtulur”11
3-KUR’AN DA BEŞERİ İLİŞKİLER
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu gaye edinen İslam, hiç şüphesiz insanın beşeri ilişkilerini de belli bir düzene koymuştur. İnsan hayatının her alanına müdahil olan islam, yaşamın en önemli unsurlarından olan beşeri ilişkilere kayıtsız kalması düşünülemez.
Kur’an’ı Kerim bir bütün olarak incelendiği zaman; onun beşeri ilişkilere ve beşeri ilişlilerin temelini teşkil eden ahlaki özelliklere bir hayli önem verdiği açıkça anlaşılmaktadır. Kur’an’ın beşeri ilişkilere verdiği önemi ve bu hususta gerçekleştirdiği değişikliği görmek için islam öncesi arap toplumuyla islam sonrası arap toplumunu karşılaştırmak yeterlidir. Geniş bir bakış açısıyla değerlendirildiği zaman ibadet ve tarihi kıssalarla ilgili ayetler de dâhil olmak üzere Kur’an’ın tamamına yakınını insan hayatını sosyal yönüyle irtibatlandırmak mümkündür. Cuma günleri hutbeler de okunan şu ayeti kerime, Kur’an’ın beşeri ilişkilere bakış açısını veciz bir ifadeyle ortaya koymaktadır. “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”12 Ayeti kerime de zikredilen adalet ve ihsan gibi temel ilkeler, sadece beşeri ilişkilerin değil millet ve devlet olmanın da esasını oluşturmaktadır. Lokman as.’ın çocuğuna nasihat ederken, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı, insanlardan gelecek olan sıkıntılara sabretmeyi namazla birlikte zikretmesi 13 Beşeri ilişkilerin önemsenmesinden öte onlara bir ibadet telakkisiyle bakılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
“ Onlar kendilerine bir sıkıntı isabet ettiği zaman yardımlaşırlar.”14 “Akrabaya fakirlere ve yolda kalanlara hakkını ver ve saçıp savuranlardan olma.”15 “Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.”16 “Rahman’ın kulların yeryüzünde tevazuyla yürürler ve cahil kimseler onlara sataştığında onlar “selam” deyip geçerler.”17 “Ey iman edenler kendi evinizin dışındaki evlere gireceğiniz zaman, izin almadan ve ev halkına selam vermeden o eve girmeyiniz.”18 Gibi ayeti kerimeler, beşeri ilişkilerin önem ve gereğine vurgu yapmaktan öte beşeri ilişkilerin düzeltilmesi hususunda nelere dikkat edileceği insani ilişkilerin kötü olması halinde durumun nereye varacağı gibi konularda bizlere yol göstermektedir. Kur’an’ı Kerim müminlerin birbirleriyle olan ilişkilerini şu esas üzerine oturtmaktadır. “müminler ancak kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltiniz.” Kur’an müminlerin birbirlerine bakışını kardeşlik esasına bağlayarak en güzel dayanışma ve yardımlaşmayı tesis edip; huzur, güven, istikrar, birlik ve beraberliğin hâkim olduğu güzel bir toplum oluşturmayı hedeflemektedir.
Dostları ilə paylaş: |