İk-dr-2002-0002 İnsani kalkinma poliTİkalari ve tüRKİye üzerine bir deneme hazirlayan: Mİne yilmazer danişman: prof. Dr. HaliL ÇİVİ aydin 2002


GİRİŞ 1. Çalışmanın Konusu ve Önemi



Yüklə 3,49 Mb.
səhifə4/65
tarix12.01.2019
ölçüsü3,49 Mb.
#94877
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   65

GİRİŞ

1. Çalışmanın Konusu ve Önemi


Son yıllarda bireylerin ve toplumların yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve refah düzeylerinin yükseltilmesi sorunu, üzerinde düşünülen ve sıkça tartışılan bir konu olmuştur. Bunun nedeni, küreselleşme ile birlikte iletişimin artması ve dünya üzerinde yaşayan tüm insanların birbirleri hakkında daha çok bilgi sahibi olmalarıdır. Küreselleşme, yaşam standardı yönünden ülkeler arasında var olan uçurumun daha çok su yüzüne çıkmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, “neden bazı ülkeler daha zengindir ve refah düzeyleri yüksektir?”, “kalkınmanın ölçütleri nelerdir?” gibi sorular gündeme gelmiştir.

Ekonomi literatüründe, makro ve mikro değişkenlerin ekonomik büyüme ve kalkınmaya olan etkileri ve bunun sonuçları konusunda bazı doğrular mevcuttur. Ancak, bunların genelleştirilmesi oldukça zordur. Her toplumun tarihi, coğrafi, kültürel koşulları ve doğruları birbirinden farklıdır. Buna bağlı olarak, insan düşünce ve davranışlarını homojen kabul etmek mümkün değildir. Sonuç olarak, insani değerleri gözardı eden bir ekonomi kuramının benimsenmesi ve bunun genelleştirilmesi birtakım tartışmalara yol açabilmektedir.

Bir ülkede milli gelirin büyüklüğü ve insanların milli gelirden aldıkları paydaki artışın, o ülkenin refahını ve ekonomik gelişmişlik düzeyini artırdığı kabul edilmektedir. Ekonomik gelişmişlik düzeyinin ölçümünde, 1970’li yıllara kadar parasal ölçütler kullanılmıştır. Ancak, kalkınma parasal ölçütlerle ifade edilemeyecek kadar geniş bir kavramdır. Çünkü, kalkınma büyüme, eşitsizliğin azalması ve yoksulluğun önlenmesi yanında sosyal yapılarda, halka özgü davranışlarda ve ulusal kurumlarda köklü değişimlere yol açan çok boyutlu bir süreçtir (Todaro, 1997: 16). Ekonomik kalkınmanın nihai amacı, insanın yaşam düzeyinin yükseltilmesidir. Bu nedenle, kalkınma üzerine oluşturulan kuramlarda insanın doğası ve insanlar arasındaki farklılıklar gözardı edilmemelidir.

Bu çalışmada, “kalkınma” ve “gelişme” kavramları aynı anlamda kullanılmıştır. Çünkü, uluslararası literatürde, Türkçe’de bulunan kalkınma ve gelişme kavramlarının her ikisini içeren tek bir kavram (development) kullanılmaktadır.

İnsani kalkınma, ekonomik, sosyal, politik ve kültürel ilerlemeyi kapsayan ve insanın refah düzeyinin yükseltilmesinin temel alındığı bir süreçtir. İnsani kalkınma kavramı ilk kez 1990 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations Development Programme-UNDP) tarafından kullanılmıştır. UNDP, insani kalkınmayı, insan seçeneklerinin genişlemesi süreci olarak tanımlamaktadır. Bu bağlamda, kalkınmanın ölçümünde üç temel seçenek sunulmuştur: Uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgiye erişim ve yeterli yaşam standardı için gerekli olan kaynaklara ulaşmak. UNDP, bu seçeneklere bağlı olarak oluşturduğu İnsani Kalkınma Endeksi (Human Development Index-HDI) ile ülkeleri insan gereksinimlerini karşılama başarısına göre sıralamıştır. 1990 yılından bu yana yayınlanan İnsani Kalkınma Raporları tüm ülkeler ve dünya ekonomisi açısından yol gösterici bir nitelik taşımaktadır. Söz konusu raporlar ve sıralamalar ulusal ölçekte de gerçekleştirilmektedir. Bu sıralamanın en önemli yararı, ülke içinde ve dünya çapında insanların yaşam kalitesi yönünden farklılıkları olup olmadığının saptanabilmesidir. Böylece, hükümetler öncelikleri sıralayıp, fonları temel gereksinimleri karşılayacak biçimde dağıtabilmektedir. Dünya çapında kabul gören İnsani Kalkınma Raporları, birçok ülkede kalkınma projelerinin hazırlanmasına ve uygulanmasına yol açmıştır. Projeler, öncelikle insani kalkınma ve yaşam standardı göstergelerinde kötü durumda olan bölgelerin kalkınması amacını taşımaktadır.

Toplumun refah düzeyini artırmaya yönelik olan insani kalkınma politikaları eşitlik, sürdürülebilirlik, verimlilik ve yetkinlik ilkelerinin gereklerini yerine getirme amacını taşımaktadır. Söz konusu politikalar çok yönlüdür. Bu çalışmada, insan hakları, eğitim, sağlık, yoksulluk, gelir dağılımı, istihdam, çevre, kadın hakları politikaları ile sınırlı kalınmıştır. Bu politikaları genişletmek mümkündür. Örneğin, iyi yönetişim, konut ve kentleşme sorunları, kültür ve sanat yaşamı bu çalışmada, ele alınmayan konulardır.

Kapsamı çok geniş olan insani kalkınma kavramının somutlaştırılması ve ölçülebilir hale getirilmesi oldukça zordur. Ekonomi literatüründe, 1970’li yıllardan itibaren birçok çalışma gerçekleştirilmiş ve kalkınmanın ölçümünde ekonomik ve sosyal göstergeler kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmaların en önemli yararı, birçok ülkede sosyo-ekonomik göstergelerin düzenli bir veri tabanının oluşturulmasını sağlamış olmasıdır.

İnsani kapasitelerin artırılmasına ve insanın yaşamdaki yetkinliğinin yükseltilmesine yönelik politikaların başarısı, farklı disiplinler ve kurumlar arasındaki işbirliğinin artırılmasına bağlıdır. Ulusal boyutta ve uluslararası düzeyde ortaya çıkan gelişmeleri ve yetersizlikleri saptamakta ve uygulanacak politikaların belirlenmesinde kuramcıların, karar mekanizmalarının ve politikacıların büyük sorumluluğu vardır. Bu çalışmada da gerçekleştirilmeye çalışılan, ülkelerin kalkınma performansını farklı bir bakış açısıyla değerlendirmektir. Böylelikle, insani kalkınma politikalarının uygulanma aşamasında bir ölçüde yol gösterici bir çalışma sunmak amaçlanmıştır.

Son yıllarda gelişmişlik düzeyinin ölçümünde, kişi başına gelir ve üretim artışından daha kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Birçok sosyo-ekonomik göstergeyi içeren bileşik endeks hesaplamaları yapılmıştır. 1970 yılında Birleşmiş Milletler Sosyal Kalkınma Araştırmaları Enstitüsü (United Nations Research Institute on Social Development-UNRISD) tarafından 16 gösterge ile bileşik bir sosyal kalkınma endeksi oluşturulmuştur. Diğer taraftan, Adelman ve Morris, 74 gelişmekte olan ülke için 40 adet ekonomik, sosyal ve politik değişken kullanarak hesaplamalar yapmıştır. Araştırmacılar, söz konusu değişkenlerle ekonomik kalkınma arasında güçlü bir korelasyon olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu alanda gerçekleştirilen en önemli çalışma, Morris’in Yaşamın Fiziksel Niteliği Endeksi (Physical Quality of Life Index-PQLI)’dir. Morris, üç göstergeden oluşan PQLI ile kişi başına gelir düzeyi arasında güçlü bir ilişki olmadığını saptamıştır. Gelir artışının her zaman kalkınmayı güçlendiremediği bu şekilde somutlaştırılmıştır.

İnsani özgürlükler olmadan kalkınmanın sağlanamayacağını savunan bazı ekonomistler, İnsani Özgürlükler Endeksi ölçümleri yapmışlardır. Humana 1985 yılında 88, Dasgupta ve Weale ise 1992 yılında 48 ülkeyi kapsayan ve politik özgürlüklere ilişkin göstergelerden oluşan bir sıralama gerçekleştirmişlerdir. Bununla birlikte, Freedom House, 1972 yılından bu yana Dünyada Özgürlük-Politik ve Kişisel Özgürlükler Üzerine Yıllık Araştırma adıyla bir rapor yayınlamaktadır. Bu raporlarda, ülkeler politik ve kişisel özgürlükler yönünden sıralanmaktadır. Diğer taraftan, Fraser Enstitüsü ve Heritage Vakfı, 1990’lı yıllardan itibaren Ekonomik Özgürlükler Endeksi hesaplamakta ve yaptıkları ülke sıralamalarını yayınladıkları yıllık raporlarda açıklamaktadırlar.

UNDP’nin oluşturduğu HDI basit, anlaşılabilir ve kolay uygulanabilir bir ölçüm olduğundan, tüm bu hesaplamalar içinde en çok kabul gören endekstir. Bu endeks, ülkeler arasındaki farklılıkların yanında cinsiyet, sosyal sınıf, kırsal-kentsel bölge ve etnik gruplar arasındaki farklılığı ölçmek için de kullanılabilmektedir. Bununla birlikte, 1990’lı yıllarda, HDI’nin ölçümüne yönelik olarak bazı eleştiriler getirilmiştir. Örneğin, McGillivray (1991) insani kalkınmaya göre yapılan bir sıralamanın gelire göre yapılan sıralamadan çok farklı olmadığını savunmuş ve HDI’nin gerekliliğini sorgulamıştır. Diğer taraftan, Dasgupta ve Weale (1992), yoksul ülkelerdeki refah göstergelerinin önemi üzerinde durmuşlardır. Bu ekonomistler, UNDP’nin yalnızca sosyo-ekonomik göstergeleri dikkate aldığını; oysa, politik ve kişisel özgürlükler üzerinde de durulması gerektiğini savunmuşlardır. Hicks de (1997), HDI’ni oluşturan bileşenlerin kapsamını genişletmeyi önermiştir. Hicks, bir ekonomide bireylerin HDI’nin tüm bileşenlerine ulaşım başarısına göre yeni bir ölçüm yapılmasını önermiştir. Bu bağlamda, “Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Kalkınma Endeksi”ni hesaplamıştır. Benzer şekilde, Noorbakhsh (1998), HDI’ni teknik yönden eleştirmiştir. Aynı bileşenlerle yeni bir endeks düzenlemiş ve bunu HDI ile karşılaştırmıştır. Sagar ve Najam da (1998), HDI’nin hesaplanmasında kullanılan bileşen sayısının çoğaltılmasını önermişler; ayrıca, kullanılan gelir ölçümünü teknik yönden eleştirmişlerdir. Bu öneri ve eleştirileri doğrultusunda, yüksek gelire ağırlık veren “Düzenlenmiş Bir İnsani Kalkınma Endeksi” hesaplamışlardır.

Bu çalışmada ise, HDI ölçümünde kullanılan bileşenlerin yetersiz olduğu kabulünden yola çıkarak, daha kapsamlı yeni bir endeks hesaplanmıştır. Ekonomik, sosyal ve politik alanda 16 gösterge kullanılarak bir bileşik endeks oluşturulmuştur. Yeni endeks Yaşamın Yetkinliği Endeksi (YYE) olarak adlandırılmıştır. Bu çalışmada, “yaşamın yetkinliği” kavramı, bireylere yeteneklerini kullanabilme ve kapasitelerini genişletebilme olanağının sağlanması şeklinde tanımlanmaktadır. Yetkinlik, bireylerin maddi olanaklara, bilgi ve teknolojiye, yeterli sağlık hizmetlerine, politik güce, katılım hakkına ve benzeri olanaklara sahip olması ve bunları etkin bir şekilde kullanabilmesi anlamına gelmektedir. YYE’nin uygulanabilirliğini saptamak için, 1985-1999 döneminde Türkiye’de ve 1999 yılı için uluslararası ölçekte iki ayrı analiz gerçekleştirilmiştir. Analizin farkı Ekonomik, Sosyal ve Politik Endekslerin tek tek hesaplanmış olması ve bunlar ile ilgili karşılaştırmalara olanak tanımasıdır.

Yapılmış ve yapılacak olan ölçümlerin kalkınma performansını bütünüyle yansıtması oldukça zordur. Bu konuda birçok analiz denenmiş ve bütün bu analizlere birçok eleştiri getirilmiştir. Bu çalışmada da bazı sınırlamalar mevcuttur. Ancak, yine de kalkınma performansını farklı açılardan değerlendirmeye, politika önerilerinde bulunmaya ve diğer çalışmalara yol gösterici olmaya özen gösterilmiştir. Ayrıca, bu çalışmada, Türkiye üzerine farklı bakış açıları getiren yeni bir analiz denenmiştir. Türkiye’de insani değerlere öncelik veren kalkınma politikalarının hızlandırılması önerisinde bulunulmuştur.


Yüklə 3,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   65




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin