bb- Senet altındaki imza borçlu tarafından kabul (=ikrar) edilmiş olmalıdır. “Borçlu tarafından imzası kabul (=ikrar) edilmiş senet” ne demektir?
aaa) Borçlusu tarafından, itiraz sırasında imzası inkar edilmemiş olan senet “imzası kabul (=ikrar) edilmiş senet” sayılır. Gerçekten, İİK. mad. 62/V ve 60/3 gereğince, borçlu itirazında, i m z a y ı inkar ettiğini “ayrıca ve açıkça” bildirmezse, o takip yönünden senetteki imzayı kabul etmiş sayılır. Bu şekilde, takip konusu senetteki imza “ayrıca ve açıkça” borçlu tarafından itiraz sırasında inkar edilmemişse; alacaklı bu senede dayanarak, “itirazın kesin olarak kaldırılması”nı isteyebilir.
Borçlunun imzasını taşıyan bir senede dayanılarak yapılan icra takibine karşı, borçlu senedi kabul ve imzasını kabul etmekle beraber, “borcun ödendiğini ya da alacaklısının kendisine süre verdiğini” ileri sürebilir. Bu örnekte de, takip imzası kabul edilmiş bir senede dayanıyor sayılır.[200]
bbb) Borçlu itirazında, alacaklının takip konusu yaptığı senedin altındaki imzayı inkar ettiğini ‘ayrıca ve açıkça’ bildirmişse (İİK. mad. 62/V, 60/3) alacaklı artık ‘itirazın kesin olarak kaldırılması’nı isteyemeyip, ‘itirazın geçici olarak kaldırılması’ yoluna (İİK. mad. 68/a) gidebilir. Ancak borçlu, icra mahkemesindeki duruşmada, imzasını kabul ederse, icra mahkemesi hakimi artık ‘itirazın kesin olarak kaldırılması’nın gerekip gerekmediğini inceler.[201]
Ayrıca belirtelim ki, altında borçlunun imzası bulunmadığı için f a t u r a l a r, İİK. mad. 68/I’de öngörülen belgeler niteliğinde kabul edilemez.[202]
cc- İki tarafa borç yükleyen sözleşmeler: İki tarafa borç yükleyen sözleşmelere dayanarak, itirazın kesin olarak kaldırılması istenebilir mi? Kanun, 68. maddesinde; “borç kabulünden (=ikrarından)” bahsetmektedir. Buradaki “borç kabulü (ikrarı)” kavramına dar bir anlam vermemek gerekir. “Koşula bağlı bir borç kabulü” ya da “iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedeki borç kabulü” de 68. maddeye göre “itirazın kesin olarak kaldırılması”nı sağlayabilir. Yeter ki itirazın kaldırılması isteminin ileri sürüldüğü sırada koşul gerçekleşmiş ya da karşı edim yerine getirilmiş olsun[203] Alacaklı, borç kabulünde yer alan “koşulun gerçekleştiğini” ya da iki tarafa borç yükleyen sözleşmede “kendisine düşen borcu (edimi) yerine getirdiğini” sözleşmede yer alan bir kayıt ile veya borçludan aldığı bir başka belge ile kanıtlayamamışsa s ö z l e ş m e ya da -imzası ikrar edilmiş[204] k o ş u l l u b o r ç k a b u l ü n e (ikrarına) dayanarak, itirazın kaldırılmasını isteyemez.[205]
Yüksek mahkeme, “karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmelerin İİK. mad. 68/I’de öngörülen belgelerden olmadığını”[206] belirttikten sonra;
-“Nakliye sözleşmesi”nin”[207]
-“Avukatlık ücret sözleşmesi”nin”[208]
-“Limited şirketteki hisselerin devrine ilişkin sözleşme”nin,[209]
-“Ortaklık sözleşmesi”nin,[210]
-“Satış sözleşmesi” ile “satış vaadi sözleşmesi”nin,[211]
-“Komisyon sözleşmesi”nin,[212]
-“Protokol”ün,[213]
-“Vekalet sözleşmesi”nin,[214]
-“Eser sözleşmesi”nin,[215]
-“Kira sözleşmesi”nin,[216]
-“Ticari ve ihracat kredi sözleşmeleri”nin,[217]
-“Kredi taahhütnamesi”nin,[218]
-“Senet karşılığı kredi taahhütnamesine bağlı olarak ve teminat amacıyla verilen senetler”in,[219]
-“Ticari senetler mukabilinde verilecek avanslara mahsus umumi terhin senedi”nin,[220]
-“Senet karşılığı avans sözleşmesi, iskonto ve iştira taahhütnamesi”nin,[221]
İİK. mad. 68/I’de sayılan belgelerden o l m a d ı ğ ı n ı belirtmiştir…
dd- Alacaklının birbirini tamamlayan birden fazla belgeye dayanması: Alacaklı, bazen borçlu ile arasında düzenlenmiş bulunan birbiri ile ilişkisi bulunan, birbirini tamamlayan, birden fazla belgeye dayanarak, borçlunun itirazının kesin olarak kaldırılmasını isteyebilir.[222]
İİK. mad. 68’e ait Hükümet Gerekçesinde de «iki tarafa borç yükleyen bir mukaveleye müsteniden itirazın kaldırılmasını isteyen alacaklı, aynı zamanda bu mukavele mucibince kendisine terettüp eden borcun yerine getirilmiş olduğunu resmi veya imzası ikrar edilmiş bir makbuzla ispat etmek mecburiyetinde kalacaktır» şeklinde, aynı husus belirtilmiştir.
Bu nedenle, bir satış sözleşmesine dayanılarak yapılan icra takibinde alacaklı, sattığı malı karşı tarafa teslim ettiğini ancak satış sözleşmesinde satılanın teslim edildiğine dair bir kayıt varsa -ya da karşı taraftan bir makbuz almış ve bu makbuz altındaki imza karşı tarafça inkâr edilmemiş ise- buna dayanabilir. Aksi takdirde, alacaklı kendi edimi olan «teslim» durumunu kanıtlayamamış olduğu için, itirazın kaldırılması isteminin reddedilmesi gerekecektir. Aynı şekilde, bir kira sözleşmesine dayanılarak kira bedelinin ödenmesi için yapılan icra takibinde «alacaklının kiralananı borçluya teslim ettiğini» İİK. mad. 68/I’deki belgelerden biri ile kanıtlaması gerekecektir.
Bankadan, kredi sözleşmesi gereğince kredi almış olan borçlu, bankanın gönderdiği hesap ö z e t i’ne bir ay içinde itiraz etmezse, alacaklı banka «kredi sözleşmesi ve bununla ilgili itiraz edilmemiş hesap özetleri ile usulüne uygun olarak kendisinin düzenlediği belge ve makbuzlar»a dayanarak icra mahkemesinden «itirazın kesin olarak kaldırılması”nı isteyebilirse (İİK. mad. 68/b) de,[223] borçlu eğer kendisine kredi açmış olan bankanın gönderdiği hesap ö z e t i’ne bir ay içinde itiraz ederse, alacaklı (banka), kredi sözleşmesine ve bu sözleşme gereğince borçluya ödemede bulunduğunu gösteren ‘ödeme fişi’, ‘makbuz’ gibi belgelere dayanarak, icra mahkemesinden “itirazın kesin olarak kaldırılmasını” isteyemez.[224]
Ayrıca belirtelim ki; takip alacaklısının, takip borçlusuna sadece “bir miktar para verdiğini (ödediğini)” gösteren makbuzlar, İİK. mad. 68/I’de öngörülen belgelerden sayılmaz.
Yüksek mahkeme;
-“Havale dekontu”nun,[225]
-“Banka havale makbuzu”nun,[226]
-“Para makbuzu”nun,[227]
-“Salma parası alındığını gösteren makbuz”un,[228]
-“Banka dekontu”nun,[229]
-“Banka makbuzu”nun[230]
-“Makbuz”ların[231]
İİK. mad. 68/I’de sayılan belgelerden o l m a d ı ğ ı n ı belirtmiştir…
Alacaklı, usulüne uygun olarak (HMK. mad. 222) tutmuş olduğu ticari defterlerindeki kayıtlara dayanarak itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteyemez. Başka bir deyişle, ticari defterler, İİK. mad. 68/I’de öngörülen belgelerden sayılmaz.
Ancak, alacaklının ticari defterindeki kayıtsız şartsız borç ikrarı altında ayrıca borçlunun imzası varsa,[232] o zaman alacaklı bu imzalı borç ikrarına dayanarak, itirazın kesin olarak kaldırılmasını icra mahkemesinden isteyebilir...
ee- Borçlunun borcu (borç doğuran hukuki ilişkiyi) kabul etmiş ve sadece “faiz” yönünden takibe itiraz etmiş veya itirazını “ödeme” olgusuna dayandırmışsa, mahkemece “itirazın kaldırılması isteminin İİK.’nun 68/I maddesinde belirtilen belgelerden olup olmadığına bakılamaz.
Yüksek mahkeme bu konuyla ilgili olarak;
-“Borçlu, borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul edip, itirazını ödeme olgusuna dayandırdığına göre itirazın kaldırılması isteminin mahkemede incelenmesi sırasında alacaklının artık İİK. mad. 68/1'de belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığı üzerinde durulamayacağını, borçlu hukuki ilişki ve borcu kabul edip ödediğini ileri sürdüğüne göre kabul edilen bir hususun ayrıca İİK. nun 68/l. maddesinde yazılı belgelerle ispatına yer olmadığını”[233]
-“Borçlunun borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul edip, itirazını ‘ödeme’ olgusuna dayandırması halinde, itirazın kaldırılması talebinin icra mahkemesinde incelenmesi sırasında artık alacaklının, ‘İİK’nun 68/I maddesinde belirtilen bir belgeye dayanıp dayanmadığı’ hususu üzerinde durulmasına gerek bulunmadığını”[234]
-“Borçlunun borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul edip, itirazını ödeme olgusuna dayandırmış olması halinde, itirazın kaldırılması isteminin mahkemede incelenmesi sırasında, alacaklının artık İİK’nun 68/I maddesinde belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığının üzerinde durulmasına gerek kalmayacağını”[235]
-“Alacaklının takibin dayanağı olarak takip talebinde gösterdiği sözleşmenin İİK’nun 68/I maddesinde belirtilen nitelikte bulunmaması ve borçlunun da açıkça borcu kabul etmemiş olması halinde mahkemece ‘itirazın kaldırılması talebinin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini”[236]
-“Alacaklının takip dayanağı yaptığı belgenin İİK. nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden olmamasına rağmen, borçlunun borç ilişkisini kabul edip, ‘borcun ödendiğini’ icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde ileri sürmesi halinde itirazın kaldırılması aşamasında alacaklının artık İİK. nun 68/I maddesinde belirtilen bir belgeye dayanmış olup olmadığının önem taşımayacağı, ‘borcu ödediğini’ İİK. nun 68/I maddesindeki nitelikteki belgelerlerle ispatlayamayan borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceğini”[237]
-“Borçlunun asıl borcu kabul edip, faiz yönünden takibe itiraz etmiş olması halinde, takip dayanağı belgenin niteliğine bakılmaksızın, alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebileceğini”[238]
b e l i r t m i ş t i r…
2) Belirli bir para borçu kabulünü içeren noterlikçe düzenlenen senetler: Bilindiği gibi noterler iki şekilde senet düzenlerler:
aa- Düzenleme suretiyle (= re’sen) düzenlenen noter senetleri: Bu senetler doğrudan doğruya noterler tarafından düzenlenirler (Noterlik K. mad. 84, 89, 72, 82/II). Bu şekilde düzenlenen senetler, koşulsuz olarak borç kabulünü (ikrarını) içeriyorsa bunlar İİK. mad. 38’e göre «ilâm hükmünde» olduğundan, ilamlı takibe konu olabilirler. Bu nedenle bu maddede bahsedilen «noter senetleri» bunlar değildir. Ancak hemen belirtelim ki, bu senetlere dayanılarak da ilamsız icra yoluna gidilebilir. Borçlunun itirazı halinde bu itiraz «kesin olarak» kaldırılır. Fakat bu senetler, alacaklıya tanıdığı avantajlar bakımından genellikle «ilamlı takibe» konu yapılır.[239]
bb- İmzası noterlikçe onanan senetler: Bu senetler noterler tarafından düzenlenmeyip taraflarca dışarıda hazırlanıp, sadece notere onama için sunulur. Noter, dışarıda düzenlenen senedi ilgililere imzalatır (veya ilgili imza atmasını bilmiyorsa mühür ya da parmak bastırır) ve bu imzanın önünde atıldığını onaylar (Noterlik K. mad. 60/4, 75, 90, 93). İşte, İİK. mad. 68/I’de bahsedilen «noterlikçe tasdik edilen senetler» bu senetlerdir.[240] Noter tarafından yapılan bu imza onaylaması, onaylanan imzanın ilgiliye ait oluşunu belgelendirme niteliğinde olup, hukukî işlemin içeriğini kapsamaz. Bu işlemlerde imza ve tarih sahteliği kanıtlanıncaya kadar geçerlidir (Noterlik K. mad. 82/3). Yani, borçlunun noterlikçe onaylanmış senet altındaki imzayı inkâr etmesi, alacaklının bu belgeye dayanarak icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemesine engel olmaz. Çünkü, icra mahkemesi, borçlunun ileri sürdüğü sahtelik iddiasını incelemeye yetkili değildir. Borçlu, “noterlikçe onaylanmış olan imzanın kendisine ait olmadığını” ancak açacağı ‘sahtelik davası’ (İİK. mad. 72) ile kanıtlayabilir (HMK. mad. 208/2, 3).
İmzası noterlikçe onaylı senedin, itirazın kesin olarak kaldırılmasını sağlayabilmesi için «koşulsuz borç kabulünü içermesi» ve «belirli bir paraya ilişkin olması» gerekir.[241]
3) Resmi dairelerin ya da yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz ve belgeler: Hemen belirtelim ki, bu «belge» ve «makbuzlar» resmi daireler ya da yetkili makamlar tarafından düzenlenmiş olduklarından, bunlarda borçlunun imzası bulunmaz.
Resmi dairelerin veya yetkili makamların verdikleri hangi “belge” ve “makbuz”ların icra mahkemesinden itirazın kesin olarak kaldırılmasını sağlayabileceği ya kanunda açıkça belirtilmiştir[242] veya içtihatlarla kabul edilmiştir.
A- a) Özel bir hükümle, itirazın kesin olarak kaldırılmasını sağlayıcı nitelikte bir b e l g e olduğu kabul edilmiş olan belgelere örnek olarak şunlar gösterilebilir:
√ “Borç ödemeden aciz belgesi”[243] (İİK. mad. 143/II, 105/I, 251/I.c.3),
√ “Kesin rehin açığı belgesi”[244] (İİK. mad. 152/IV),
√ “S.S.K. tarafından düzenlenen ve işverenin prim borcunu gösteren belgeler”[245] (506 s. K. mad. 81),
√“Bağ-kur tarafından düzenlenen sigorta prim borcunu gösteren belgeler (prim bildirgeleri)”[246] (mülga 1479 s. K. mad. 54),
√ “Çiftçi Mallarını Koruma Kanunu uyarınca verilen ve kesinleşen ‘tazminat kararları’”[247] (4081 s. K. mad. 10, 26),
√ “Çiftçi Mallarını Koruma Kanunu uyarınca köy ihtiyar heyetince -köy merasında otlatılan koyunlar hakkında- verilen ve kesinleşen para cezalarına ilişkin kararlar”[248] (4081 s. K. mad. 31),
√ “Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğinin masraflarının, iştirak paylarının ödenmesine dair kararlar”[249] (mülga 7397 s. Sigorta Murakabe K. mad. 36/x; şimdi, 5684 s. Sigortacılık K. mad. 24/(21))
√ “Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve banka tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar”[250] (İİK. mad. 68b)
√ “Kesinleşmiş işletme projesi veya kat malikleri kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararları”[251](634 s. Kat Mülkiyeti K. mad. 37/son).
Yüksek mahkeme; -634 sayılı- Kat Mülkiyeti Kanununa göre “İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgeler niteliğinde olan” kararlarla ilgili olarak;
√ “Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca gider ve avans payının tamamını gününde ödemeyen kat malikinin ödemede geciktiği günler için aylık %10 (şimdi; %5) oranında gecikme tazminatı ödemek zorunda olduğunu (Kat malikinden, %10’dan (şimdi; %5’den) fazla gecikme tazminatı istenebilmesi için kat malikinin önceden bunu kabul etmiş olmasının zorunlu olduğunu, çoğunlukla alınmış -borçlu kat malikinin katılmadığı- kat malikleri kurulu kararının yeterli olmadığını)”[252]
√ “Borçlu tarafından sulh hukuk mahkemesinde açılacak dava ile kat malikleri kurulu kararı iptal edilmedikçe, geçerliliğini koruyacağını (ve bu konuda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmış olmasının tek başına ‘itirazın kaldırılması isteminin reddine’ karar verilmesini gerektirmeyeceğini)”[253]
√ “Kat mülkiyetinin ancak tek parsel üzerinde kurulabileceğini, birden fazla parsel üzerinde kurulu sitedeki yapıların malikleri arasında yönetim planı düzenlenmiş olması halinde, bundan doğacak uyuşmazlıkların genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekeceğini”[254]
√ “İşletme giderleriyle ilgili kat malikleri kurulu kararının takip konusu yapılabilmesi için ilgilisine tebliğine gerek bulunmadığını, kararın alındığı andan itibaren geçerli olduğunu”[255]
√ “İşletme projesinin sulh hukuk mahkemesince iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağını ve borçluya tebliğle kesinleşeceğini”[256]
√ “Kat malikleri kurulunun ancak ‘işletme giderleri ile ilgili kararları’nın 68/I maddede yazılı belgelerden sayılacağını (‘İşletme giderleri dışındaki -otopark ücreti, yüzme havuzu masrafları, plaj tanklarına su verilmesi, spor faaliyetleri, elektrik kabloları değiştirilmesi vb.- kararları’nın bu nitelikte olmadığını)”[257]
√ “Kat malikleri kurulunun ancak belirli bir alacağı içeren ve likit nitelikteki kararlarının İİK. 68/I maddesinde sayılan belgeler niteliğinde olduğunu”[258]
√ “Kat irtifakı kurulmuş gayrımenkullerde yapı tamamlanmış veya bağımsız bölümlerin 2/3 kısmı fiilen kullanılmaya başlanmış ise kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi taşınmaz yönetiminde kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağını”[259]
√ “ ‘Kat malikleri kurulu kararı’nın -borçlunun imzasını içermese, toplantıda borçlu hazır bulunmamış olsa dahi- İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgeler niteliğinde olduğunu”[260]
√ “Ancak ‘kesinleşen’ işletme projelerinin (veya kat malikleri kurulunun işletme giderleri kararlarının) İİK. 68/I maddesinde yazılı belgelerden sayıldığını”[261]
√ “Kat malikinin payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından bağımsız bölümlerin birinde kira akdine bağlı olarak oturan kiracının da yönetime karşı kat malikiyle birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu”[262]
√ “Yöneticinin, kat malikine karşı aynen vekil gibi sorumlu olduğunu”[263]
√ “Takip dayanağı belgelerin takip talebine eklenmemiş olması halinde takip talebinde belirtilen kat malikleri kurulu kararı ve işletme projesini ibraz etmesi için alacaklıya icra hakimliğince süre verilmesi gerekeceğini”[264]
√ “ ‘İşletme projesi’ için öngörülen kesinleşme koşulunun, ‘kat malikleri kurulu kararlarında’ aranmayacağını”[265]
√ “Yönetici ile kat malikleri arasında yönetim giderlerinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin ana taşınmazın bulunduğu yerin sulh hukuk mahkemesi olduğunu”[266]
√ “Kat mülkiyeti kanunundan doğan uyuşmazlıklarda, basit bir hesaplamayı gerektiren hususlar için bilirkişi incelemesine gerek bulunmadığını”[267]
√ “İşletme projesine yapılan itiraz üzerine kat malikleri kurulunca verilen kararın kanuna uygun olarak alınmadığı iddiasının icra mahkemesinde incelenemeyeceğini”[268]
√ “ ‘İşletme projesi’nin, kat maliklerine veya bağımsız bölümden yararlananlara imzaları karşılığında bildirilmesi gerektiğini[269]
√ “Bağımsız bölümden fiilen yararlanan borçlunun işletme projesine itiraz etmemesi halinde alacaklının bu belgeye dayalı olarak takip yapmasında bir usulsüzlük bulunmadığını”[270]
√ “Kat irtifakına veya kat mülkiyetine geçilen kooperatiflerde de genel kurul kararlarının İİK. 68/I’de sayılan belgeler niteliğinde olduğunu”[271]
√ “Kat malikinin satın alma tarihinden itibaren yönetim giderlerinden sorumlu olduğunu”[272]
√ “Tapu kaydına göre 100 bağımsız bölümün kat irtifakının kooperatif adına kayıtlı olduğu, ferdi mülkiyete geçilmediği durumlarda, Kat Mülkiyeti Kanununun 37/son maddesinin uygulanamayacağını”[273]
√ “Aidat borcunun tahsili için yönetici ve kat maliki tarafından takip yapılabileceğini”[274]
√ “Kat malikleri kurulu adına vekaleten hareket eden yöneticinin şahsen sorumlu tutulamayacağını”[275]
√ “ ‘Kesinleşen işletme projesi’ ile ‘kat malikleri kurulu kararları’ İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olduğundan, bu belgelere dayanan takiplerde ‘itiraz’ üzerine doğan uyuşmazlıkların icra mahkemesinde çözümleneceğini, ‘görevsizlik kararı’ verilemeyeceğini”[276]
√ “Kesinleşen ‘işletme projesi’nin, bir kısım daireleri hakkında ‘yapı kullanma izni’ (iskan ruhsatı) alınmamış olsa dahi, apartmanın tümü hakkında -İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belge niteliğini taşıması nedeniyle- uygulanacağını”[277]
√ “Yönetici seçimi ve işletme projesinin iptali konusunda açılan davanın, işletme projesine dayanılarak yapılan takibi etkilemeyeceğini”[278]
√ “ ‘Kat malikleri kurulu kararı’nın, dairesi boş olan malikler bakımından da İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belge niteliğinde olduğunu”[279]
b e l i r t m i ş t i r …
b) İçtihatlarla, itirazın kesin olarak kaldırılmasını sağlayıcı nitelikte bir b e l g e olduğu kabul edilmiş olan belgelere örnek olarak şunlar gösterilebilir:
√ “Kira farkından dolayı yapılan ilamsız takiplerde, sulh hukuk mahkemelerinin kesinleşmiş olan kira tesbitine ilişkin kararları»[280]
«Kira parasının (bedelinin) tesbiti»ne ilişkin -kesinleşmiş- kararların yargılama giderlerine (ve bu arada; vekalet ücretine) ilişkin bölümü «eda hükmünü» içerdiğinden, ilamlı takibe konu edilebildiği halde, kira parasına (farkına) ilişkin bölümü «eda hükmünü» içermediğinden, ilamlı takip konusu yapılamaz.[281] Kiracı, «kira tesbit kararı» ile tesbit edilen kira farkını -bu kararın kesinleşmesine rağmen- ödemezse, kiralayan kiracı hakkında kira alacağının ödenmesini sağlamak için «eda davası» açacak -ve alacağı ilâmı, ilamlı takibe konu yapacak- yerde, -uygulamada genellikle tercih edildiği gibi- ilamsız takip de yapabilir. Kiracının örnek: 7 ya da 13 ödeme emrine itiraz etmesi halinde, alacaklı (kiralayan) elindeki kira tesbit ilâmına dayanarak «borçlunun itirazının kesin olarak kaldırılmasını» icra mahkemesinden isteyebilir. Çünkü, kira bedelinin tesbitine yönelik mahkeme kararı da, İİK. mad. 68/1 anlamında «resmi dairelerin yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri belgeler» niteliğinde sayılır.[282]
√ “Rücu belgesi”ne dayanarak, dosya borcunu ödeyen müşterek / müteselsil borçlu (kefil), diğer müşterek / müteselsil borçlu (kefil) hakkında genel haciz yoluyla takip yapamazken[283] [284] kefil tarafından, “asıl borçlu” hakkında genel haciz yoluyla takip yapılabilir ve borçlunun takip konusu borca itiraz etmesi halinde, alacaklı elindeki “rücu belgesi”ne dayanarak icra mahkemesinden “itirazın (kesin olarak) kaldırılmasını” isteyebilir.[285] [286]
Yüksek mahkeme, HUMK.’nun yürürlükte olduğu dönemde;
-“Usulen -HUMK. mad. 297 uyarınca- tasdik edilmiş dahi olsa p a r m a k i z l i senetler”in,[287]
-“Usulen -HUMK. mad. 297 uyarınca- tasdik edilmiş dahi olsa m ü h ü r- l ü senetler”in,[288]
İİK. 68/I’de öngörülen «resmi dairelerin ve yetkili makamların usulüne göre düzenledikleri belgeler» niteliğinde bulunmadığını belirtmekteydi...
Yüksek mahkemenin HUMK. mad. 297’ye göre -ihtiyar heyeti tarafından- onaylanmış olan mühürlü ve parmak izli senetleri, İIK. mad. 68/I’de öngörülen belgeler niteliğinde görmemesi doktrinde eleştiri konusu olmuştu. Buraya kadar açıkladığımız İİK. mad. 68/I’de; «HUMK. mad. 297’ye göre düzenlenen senetlerden» bahsedilmemiştir. Anımsanacağı gibi, HUMK. mad. 297; «…imza vâzına muktedir olmayan veya yazı bilmeyen şahsın heyeti ihtiyariye ve mahallince maruf iki kişi tarafından tasdik edilmiş ve el ile yapılmış bir işaret veya mühür istimal etmesi caizdir» hükmünü taşımaktaydı. Bu durumda, HUMK. mad. 297’ye göre düzenlenmiş bulunan -yani, usulüne göre onaylanmış olan- senetlere ve özellikle mühürlü senetlere dayanılarak icra mahkemesinde «itirazın kesin olarak kaldırılmasına» karar verilebilip verilemeyeceği ve eğer karar verilebilecek ise, bu senetlerin, İİK. mad. 68/I’de sayılan 3 tür belgeden hangisinin grubuna sokularak bu sonuca varılacağı tartışmalıydı.
Dostları ilə paylaş: |