d) Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır.
Borçlu 7 günlük itiraz süresi içinde (İİK. mad. 62/I, c:1) ödeme emrine i t i r a z e t m e m i ş ya da s ü r e s i n d e n s o n r a itiraz etmişse, ilamsız takip kesinleşmiş olacağından -ve alacaklı kesinleşen takibin devamını isteyebileceğinden- alacaklının “itirazın (kesin olarak) kaldırılmasını” istemekte hukuki yararı bulunmaz. İcra mahkemesinin, bu varsayımda alacaklının “itirazın (kesin olarak) kaldırılması” talebini -hukuki yarar yokluğu nedeniyle- reddetmesi uygun olur.[44] [45] [46]
e) Alacaklı, itirazın iptali için mahkemede dava açmamış olmalıdır.
Borçlunun itirazı ile, hakkında yapılan genel haciz yolu ile ilamsız takip durduktan sonra, alacaklı, mahkemeye başvurarak “itirazın iptali davası” açmışsa, daha sonra bundan vazgeçerek icra mahkemesinden “itirazın (kesin olarak) kaldırılmasını” isteyemez.[47] [48]
Keza, önce “itirazın kaldırılması” yoluna başvuran, ancak bu yolu bırakarak “itirazın iptali” davası açan alacaklı, daha sonra bu yoldan vazgeçerek tekrar icra mahkemesine “itirazın kaldırılması” için başvuramaz.[49] [50]
f) Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren a l t ı a y içinde icra mahkemesine başvurmuş olmalıdır (İİK. mad. 68/I).
Yasada öngörülen bu süre “hak düşürücü süre” olduğundan, başvurunun bu süre içinde yapılmış olup olmadığını, icra mahkemesi kendiliğinden araştırır.[51]
Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren a l t ı a y i ç i n d e, “itirazın kaldırılması” için icra mahkemesine başvurmazsa, y e n i d e n i l a m s ı z t a k i p yapamaz (İİK. mad. 68/I).[52]Bu hükmün anlamı şudur: Alacaklı, altı ay içinde icra mahkemesinden “itirazın kaldırılmasını” istemezse, bir daha “itirazın kaldırılmasını” isteyemez. Ancak altı aylık süre geçince icra takibi düşmez. Alacaklının İİK. mad. 67/I uyarınca -itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde- mahkemeye başvurarak “itirazın iptalini” isteme hakkı da vardır. Eğer alacaklı “itirazın tebliğinden itibaren” ne altı ay içinde icra mahkemesinden “itirazın kaldırılmasını” ve ne de bir yıl içinde mahkemeden “itirazın iptalini”istemezse, artık bundan sonra aynı alacak için yeni bir ilamsız takip yapamaz. Yaparsa, icra memurunun takip talebini kabul edip borçluya “ödeme emri” göndermemesi gerekir. İcra memurunun aksine davranışı -İİK. mad. 16/II uyarınca- borçlunun “süresiz şikayet”ine neden olur. Bu durumda alacaklının izlemesi gereken yol borçluya karşı “dava” açıp, alacağı ilamı icraya koymak, yani yeni bir “ilamlı takip” yapmaktır.[53]
Buradaki “altı aylık süre”nin başlangıcı, borçlunun icra dairesine yaptığı “itiraz tarihi” olmayıp, “bu itirazın alacaklıya tebliğ edildiği (İİK. mad. 62/II) tarih”tir (İİK. mad. 67/I).
“İtirazın kaldırılmasını isteme süresi” kural olarak -az önce belirttiğimiz gibi- a l t ı a y ise de, bazı özel durumlarda, bu süre y e d i g ü n e indirilmiştir. Örneğin; alacaklıgecikmiş itirazda “daha önce borçlunun mallarına haciz konulmuşsa, mazeretin kabulü kararının tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren y e d i g ü n i ç i n d e” (İİK. mad. 65/V) ve ihtiyati hacizde de “itirazın tebliği tarihinden itibaren y e d i g ü n i ç i n d e” (İİK. mad. 264/II, IV) icra mahkemesinden “itirazın kaldırılmasını” istemek zorundadır…
Yüksek mahkeme bu konuyla ilgili olarak;
√ “Alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde itirazın kaldırılmasını istemesi gerekeceğini; icra mahkemesinin altı aylık sürenin geçip geçmediğini kendiliğinden gözetmek zorunda olduğunu, ancak borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmeden, anılan hak düşürücü sürenin başlamayacağını”53a
√ “Alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde itirazın kaldırılmasını istemesi gerekeceğini, aksi halde bir daha aynı alacaklı için ilamsız takip talebinde bulunamayacağını (İİK. mad. 167/I, 68/I)- İcra mahkemesinin altı aylık sürenin geçip geçmediğini kendiliğinden gözetmek zorunda olduğu, ancak borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmeden, anılan hak düşürücü sürenin başlamayacağını”[54]
√ “İtirazın kaldırılmasının istenebileceği altı aylık sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, icra mahkemesinin bu sürenin geçip geçmediğini kendiliğinden gözetmek zorunda olduğunu; borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmediği sürece bu sürenin işlemeye başlamayacağını”[55]
√ “6 aylık ‘itirazın kaldırılmasını isteme süresi’nin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, bu sürenin, borçlunun itirazının alacaklıya (vekiline) tebliği ile başlayacağını, öğrenme ile anılan sürenin işlemeye başlamayacağını”[56]
√ “Alacaklıya itiraz dilekçesinin tebliğine dair dosyada belge bulunmaması halinde ‘itirazın kaldırılması’ talebinin, borçlunun itirazını bildirdiği tarihe göre değerlendirileceğini”[57]
√ “ ‘Takibe itiraz edildiği’ hususunun alacaklıya tebliğ edilmemiş olması halinde altı aylık ‘itirazın kaldırılmasını isteme süresi’nin işlemeye başlamayacağını”[58]
√ “Alacaklının -borçlunun yeni adresinin tesbitini isteyerek veya adres bildirerek takibi devam ettirmesi gibi- ihtilafı sürdürmesi halinde, borçlunun kendisine ödeme emrinin tebliğini beklemeden yaptığı itirazın geçerli olacağını (ve alacaklının bu durumda ileri sürdüğü ‘itirazın kaldırılması’ isteminin icra mahkemesince esastan incelenmesi gerekeceğini)”[59] [60]
√ “Borçlunun ‘ödeme emrinin iptali’ için icra mahkemesine başvurması halinde, alacaklının bunun sonucunu beklemeden icra mahkemesinden ‘itirazın kaldırılmasını’ istemekte haklı olduğunu”[61]
√ “Alacaklının, borçlunun itirazının kendisine (vekili varsa, vekiline) tebliğinden itibaren altı ay içinde icra mahkemesinden ‘itirazın kaldırılmasını’ isteyebileceğini”[62]
√ “Alacaklının harçtan muaf olduğu durumlarda, dilekçenin hakime havale ettirildiği tarihte, davanın açılmış (daha doğrusu; başvurunun yapılmış) sayılacağını”[63]
√ “Altı aylık ‘itirazın kaldırılmasını isteme süresi’nin, ‘itirazın alacaklıya tebliği’ ile başlayacağını, alacaklının itirazı -tebliğ dışında- öğrendiği tarihin de bu süreye başlangıç teşkil edebileceğini”[64] [65]
√ “Yetkili icra müdürlüğünce borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmeden, alacaklının icra mahkemesinden -kural olarak- ‘itirazın kaldırılmasını’ isteyemeyeceğini”[66]
√ “Ödeme emri tebliğ edilmemiş (gönderilmemiş) olan borçlunun icra dairesine yaptığı -geçersiz olan- itirazının kaldırılmasının icra mahkemesinden istenemeyeceğini”[67]
√ “Sonradan ödeme emrinin tebliğ edilmesi koşulu ile, henüz ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan itirazın kaldırılmasının icra mahkemesinden istenebileceğini”[68]
√ “Altı ay içinde ‘itirazın kaldırılması’ isteminde bulunmuş olan alacaklının, bu talebinden vazgeçtikten sonra, yeniden başvurma harcı ödeyerek -altı aylık süre dolmadan- yeniden ‘itirazın kaldırılması’ isteminde bulunabileceğini”[69]
b e l i r t m i ş t i r …
g) İcra takibinin t ü k e t i c i k r e d i s i n d e n kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin olması halinde, alacaklının (bankanın), önce “asıl borçlu” takipte bulunmuş ve bu takibin semeresiz kalmasından s o n r a “kefil” hakkında takipte bulunmuş olması gerekir. 4077 sayılı Tüketici Korunması Hakkındaki Kanundan doğan bu zorunluluk, kamu düzeni ile ilgili emredici hükme dayandığından, mahkemece doğrudan doğruya gözetir.[70]
Yüksek mahkeme, bu konuyla ilgili olarak:
√ “Kredi kartı ve konut finansman alacağı Tüketici Yasası’nda ‘tüketici kredisi’ olarak yer aldığından, itiraz edilen faiz alacakları yönünden Tüketici Yasası kapsamında inceleme yapılıp, sonucuna göre karar vermeye dar yetkili icra mahkemesinin görevli olmadığını; icra mahkemesince ‘faiz kalemlerine yönelik itirazın kaldırılması isteminin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini”[71]
√ “Genel kredi sözleşmesine dayanılarak müteselsil kefil hakkında alacaklı banka tarafından doğrudan doğruya takip yapılması mümkünken, tüketici kredilerinden dolayı takip yapılabilmesi için, daha önce asıl borçluya başvurulması gerekeceğini”[72]
√ “4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca, alacaklı bankanın asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ödenmesini isteyemeyeceğini; kefilin bu konudaki şikayetinin süreye bağlı olmadığını”[73]
√ “Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca; alacaklı bankanın, asıl borçlu aleyhine takip yapıp, bu takip semeresiz kalmadıkça, kefilden borcun ödenmesinin istenemeyeceğini (Alacaklının, ‘itirazın kaldırılması isteminin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini)”[74]
√ “Konut finansman kredisi sözleşmesi, ‘tüketici kredisi’ niteliğinde olduğundan, bu sözleşme hakkında, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanması gerekeceğini; bunun sonucu olarak da, alacaklı bankanın asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça, kefilden borcun ifasını isteyemeyeceğini, yasa’nın emredici olan bu hükmünün mahkemece doğrudan doğruya gözetilerek ‘itirazın kaldırılması talebinin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini”[75]
b e l i r t m i ş t i r.
IV- İtirazın kesin olarak kaldırılması istemine dayanak olabilecek belgeler:[76] Alacaklı hangi durumlarda “itirazın kesin olarak kaldırılması” isteminde bulunabilir? Alacaklıya, “itirazın kesin olarak kaldırılması”nı isteme yetkisini veren belgeler, maddenin birinci fıkrasında birer birer sayılarak belirtilmiştir. Bu belgeler şunlardır:
1) Belirli bir para borcu ikrarını içeren ve imzası ikrar edilmiş bir adi senet: Görüldüğü gibi, bu belgenin iki özelliği vardır.
aa- Senet, borç ikrarını içerecektir. Senetten, “koşulsuz olarak bir borcun (para borcunun) ikrar edilmiş olduğu” anlaşılacaktır. Bu nedenle senet, borç ikrarını içermiyor da sadece bir paranın alındığını gösteriyorsa -örneğin, bir makbuz gibi- o zaman bu senet, diğer belge ve senetlerle tamamlanıp hepsi birlikte borç ikrarını içermedikçe, sadece o senede dayanarak itirazın kaldırılmasına karar verilemez.[77] [78] Alacaklı olarak takipte bulunan kimse, borçluya karşı başvuru (=rücu) hakkını kullanmakta ise, o zaman m a k b u z u n itirazın kaldırılmasında bir rolü olabilir.[79]
Tamamen yırtıldıktan sonra, yırtılan parçaları bir araya getirilerek yapıştırılmış adi senet, İİK. mad. 68/I’de öngörülen belge sayılma niteliğini kaybetmiş olur. Çünkü, senedin “imza ve pul kısmının”[80] ya da “tamamının” yırtılmış olması, senetteki borcun ödendiğini gösterir. Senedin borç ödenmeden yırtılmış olup olmadığı konusundaki uyuşmazlığı -kısıtlı yetkili mahkeme olan- icra mahkemesi inceleyemez.
Üzerinde tahrifat (değişiklik) yapılmış olan adi senet de -eğer bunun sonucunda, senet kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir durumdan çıkmışsa- İİK. mad. 68/I’de öngörülen belge olma niteliğini kaybeder. Eğer yapılan değişikliğe rağmen, senet kayıtsız şartsız borç ikrarını içerme niteliğini sürdürüyorsa -örneğin, icra mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, senedin 1.000.000.000 liralık iken 10.000.000.000 liralık senet haline dönüştürüldüğü veya 3.2.2005 olan vade tarihinin 3.2.2006 haline getirildiği saptanırsa- icra mahkemesi borçlunun itirazını kısmen -yapılan değişiklik oranında- kaldırır.[81]
(Y a z ı l ı) d e l i l b a ş l a n g ı c ı da, İİK. mad. 68/I’de öngörülen belgelerden sayılmaz.[82]
Eksik unsurlu -örneğin; poliçe, bono, çek sözcüğünü ya da tanzim (keşide) tarihini içermeyen- kambiyo senedine dayanılarak icra mahkemesinden “itirazın kesin olarak kaldırılması” istenebilir mi? Eğer, unsur eksikliği nedeniyle senet kambiyo senedi niteliğini taşımamasına rağmen, “kayıtsız şartsız borç ikrarını içeriyorsa alacaklı elindeki bu belgeye dayanarak itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteyebilir. Örneğin; “poliçe”, “bono” sözcüğünü içermeyen kambiyo senedi,[83] “düzenlenme tarihi” bulunmayan bono,[84] a d i s e n e t sayıldığından bu durumda alacaklı icra mahkemesine başvurup itirazın kaldırılmasını isteyebildiği halde, “çek” sözcüğünü ya da “keşide yeri”ni veya “keşide tarihi”ni içermeyen[85] ya da süresi içinde bankaya (veya takas odasına) ibraz edilmemiş çek “adi senet” sayılmayıp, “havale” ve “yazılı delil başlangıcı”[86] sayıldığından, alacaklı “itirazın (kesin olarak) kaldırılması” isteminde bulunamaz.[87]
Hukuki niteliği -“(yazılı) delil başlangıcı” sayılıp sayılmayacağı- doktrinde[88] tartışmalı olan f o t o k o p i y e dayanılarak, icra mahkemesinden “itirazın kesin olarak kaldırılması” istenemez. İcra mahkemesine, takip dayanağı İİK. mad. 68/I’de öngörülen belgenin aslının sunulması gerekir…
Faks metnine dayanılarak da, itirazın kesin olarak kaldırılması istenemez.[89]
Alacaklı, zamanaşımına uğramış kambiyo senedine dayanarak -genel haciz yoluyla takip yaptıktan sonra- itirazın kaldırılmasını icra mahkemesinden isteyemez. Çünkü, başvurulan takip şekli kambiyo senedinin niteliğini ve alacağa ilişkin zamanaşımı süresini değiştirmez.[90] [91]
“Borç ikrarı” k o ş u l a b a ğ l ı ise, senetteki bu koşulun gerçekleştiğini, alacaklının icra mahkemesinde, İİK. mad. 68/I’de öngörülen belgelerle isbat etmesi gerekir. Aksi takdirde alacaklı, elinde bulunan bir sözleşme ya da protokol gereğince ‘şarta bağlı olarak’, ‘teminat olarak’ düzenlenen senede dayanarak, borçlunun itirazının kaldırılmasını icra mahkemesinden isteyemez.
“Borç ikrarı”nda, b o r c u n s e b e b i n i n belirtilmiş olup olmaması önem taşımaz. Örneğin; “Ahmet Haksever’e olan 1.000.000,00 lira borcumu, 10.8.2014 tarihinde ödeyeceğim” ‘Basri Borçsever’ (imza) ş e k l i n d e mücerret (soyut) borç ikrarı yeterli ve geçerli olduğu gibi, “Ahmet Haksever’den satın aldığım otomobilin bedeli olan 5.000.000,00 lirayı, 10.8.2014 tarihinde ödeyeceğim” ‘Basri Borçsever’ (imza) ş e k l i n d e k i illi (sebepli) borç ikrarı da geçerlidir…
Alacaklının takip dayanağı yaptığı senedin üstünde, altında veya arkasında “borçlunun ödemesini gösteren kayıtlar” olmakla beraber, “bu ödemelerin miktarı” belirtilmemişse, böyle bir senede dayanarak alacaklı, borçlunun icra dairesine yaptığı “itirazın (kesin olarak) kaldırılmasını” icra mahkemesinden isteyebilir mi? Doktrinde bu durum tartışma konusu olmuştur. Gerçekten, bir görüşe göre[92] “böyle bir durumda, alacaklı icra mahkemesinden itirazın (kesin olarak) kaldırılmasını isteyemez. Her ne kadar, ödemeyi isbat yükü borçluya ait ise de, alacaklının borçlunun ödemesini -miktar belirtmeksizin- gösteren senedi ibraz etmesiyle, borçlu isbat yükümlülüğünü yerine getirmiş olur. Artık, alacağın varlığı hakkında senetteki kayıtlar isbat kuvvetini kaybetmiş olur. Senet tıpkı, tahrif edilmiş bir senet gibi icra safhasında yeterli delil olma niteliğini kaybeder. Ödemeye ait kayıtlardan, ödemenin miktarının anlaşılmaması halinde, senet belirttiği miktar için icra kabiliyetini kaybeder…” Buna karşın diğer bir görüşe göre[93] ise; “bir hak düşürücü vakıa olan ödemenin borçlu tarafından isbat edilmesi gerekir. Ödemeyi isbat yükünün borçluda bulunması demek, ödeme miktarını isbat yükünün de borçluda olması demektir. Bir ödeme yapıldığını isbat eden ama miktarını isbat edemeyen borçlu, ancak karşı tarafa yemin yöneltebilecektir ve alacaklı yemin ederse, davasını kaybedecektir.”
Kanımızca, böyle bir durumda, alacaklının “itirazın (kesin olarak) kaldırılması” istemi, icra mahkemesi tarafından reddedilmelidir. Çünkü, alacaklı ancak alacağını miktar ve nitelik bakımından kesin olarak belirten bir belgeye dayanarak -kısıtlı yetkili bir mahkeme olan- icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Alacak miktarı ya da alacağın niteliği (geçerliliği) hakkında kuşkuya düşülmesi halinde alacaklı “itirazın kaldırılması” yolunu izleyememeli, mahkemeye başvurup “itirazın iptali”ni istemeli ya da “eda (alacak) davası” açmalıdır. Bu nedenle biz birinci görüşü icra hukukunun teknik yapısına daha uygun buluyoruz.
U y g u l a m a d a k i önemi nedeniyle şu hususu da ayrıca belirtelim ki, bankalar tarafından verilen teminat mektupları “borç ikrarını içeren bir senet” niteliğini taşımadığından, bankanın, “ilk talepte derhal ödeyeceğini” bildirdiği teminat mektubu bedelini çeşitli nedenlerle -örneğin; ödeme talebinin başka bir borç için olduğunu; vadeden sonra ödemenin talep edildiğini yahut garanti edilen riskin doğmadığını (ya da sona erdiğini) veya zamanaşımını ileri sürerek- ödememek istemesi (yani, muhatabın ödeme talebini reddetmesi) halinde,[94] muhatap, banka hakkında icra takibinde bulunur, banka da ödeme emrine itiraz ederse muhatap, icra mahkemesinden “itirazın kesin olarak kaldırılmasını” isteyemez.[95] [96] Fakat teminat mektubu uyarınca ödemede bulunan banka, bunu belirtir elindeki makbuza dayanarak, kontrgaranti veren kişiler -teminat mektubu veren bankaya kefil olmuş kimse (başka bir banka)- hakkında ilamsız takipte bulunur ve bu kişiler yapılan takibe itiraz ederlerse, alacaklı banka icra mahkemesine başvurarak “itirazın kesin olarak kaldırılmasını” sağlayabilir.[97] [98]
Yüksek mahkeme; aşağıdaki belgelerin az önce açıklanan özellikleri taşıdığı için, “68/I maddede öngörülen belgeler niteliğinde bulunduğunu” şu şekilde belirtmiştir:
√ “Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin ... TL avans ödenmesine ilişkin mahkeme ara kararının genel haciz yolu ile takibe konmuş olması karşısında, mahkemece, söz konusu kararın kesinleşmeden takibe konabileceğini ve İİK. mad. 68/1’deki belgelerden olması dolayısıyla itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceğini”98a
√ “Kambiyo senedinin İİK. mad. 68/1’de yer alan ve alacaklıya borçlunun itirazının kaldırılması olanağını tanıyan ‘mücerret borç ikrarını içeren’ belge niteliğinde olduğunu, alacaklının kambiyo vasfını taşıyan bonoya dayalı olarak borçlu hakkında, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu yerine genel haciz yolunu seçebileceğini, takip dayanağının bono olduğu gözetilerek taraflar arasında ticari bir ilişki olduğunun kabulü gerekeceğini ve bu durumda, 3095 s. Kanun’un 2. maddesine göre vadeden itibaren avans faiz oranlarına göre hesaplanacak olan faizin istenebileceğini”98b
√ “Kat malikleri kurulunun aidat giderleriyle ilgili kararlarının İİK. mad. 68’de yazılan belgelerden sayılacağını; anılan kararların geçerli olup olmadığının ise, yine genel mahkemece yapılacak yargılamada tartışılması gereken hususlar olup; dar yetkili icra mahkemesinde bu konuda inceleme yapılamayacağını”98c
√ “Takip dayanağı olan rehin açığı belgesinin, alacaklının tahsil edilemeyen borçludaki alacağı için düzenlendiğini, rehin açığı belgesinin İİK'nun 68/1. maddesinde sayılan belgelerden olduğunu,, rehin açığı belgesine bağlanan alacaklar için faiz talep edilemeyeceğine dair yasal bir düzenleme olmadığına göre; borçlunun itirazına konu olan faiz alacağına ilişkin olarak gerekirse bilirkişi raporu aldırılarak faize yönelik itirazın da kaldırılmasına, borçlunun itirazı mahkemece kaldırıldığından ve alacaklının da talebi bulunduğundan, İİK'nun 68/7. maddesi uyarınca alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceğini”[99]
√ “Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 37/son maddesi uyarınca ‘kesinleşen işletme projeleri veya Kat Malikleri Kurulu’nun işletme giderleri’ ile ilgili kararlarının, İİK’nun 68/I maddesinde belirtilen belgelerden sayıldığını”[100]
√ “Borçlu Belediye Başkanlığı’nı borçlandırmaya yetkili Belediye başkanı adına başkan yardımcısı tarafından imzalanmış olan, para borcu ikrarını içeren belgeye dayanılarak, alacaklı tarafından ‘itirazın kesin olarak kaldırılması’nın istenebileceğini”[101]
√ “Noterde düzenlenen rehin sözleşmesinin İİK’nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden olup, borç ikrarını içerdiğinden, ayrıca ihtarnameye gerek olmaksızın, takip tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini”[102]
√ “ ‘Borç senedidir’ başlıklı belge içeriğinde; ‘borçlunun… yılı itibariyle alacaklıdan 50.000 Alman Markı aldığını, senedin yazım tarihinden itibaren 10 yıllık sürede gücü oranında ödeyeceğini’, kabul ve taahhüt ettiğinin anlaşılması halinde, bu belgenin İİK’nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağını”[103]
√ “…..Valiliği’nin ‘Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması İle İlgili…..gün ve sayılı Komisyon Kararı’nın’ İİK’nun 68/I maddesinde belirtilen belgelerden olduğunu”[104]
√ “Süresi içinde bankaya ibraz edilmemiş olan çekler ‘adi havale’ hükmünde olduğundan ve İİK’nun 68/I maddesinde öngörülen borç ikrarını içeren belge niteliğinde bulunmadığından, ‘itirazın kaldırılması’ talebine dayanak teşkil etmeyeceklerini”[105]
√ “Alacaklı tarafından icra takibine dayanak yapılan ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belgenin altındaki imzaya itiraz edilmemiş olması halinde, bu belgenin 68/I maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağını”[106]
√ “İcra dairesince düzenlenen rehin açığı belgesine dayalı olarak asıl alacaklının halefi sıfatıyla, temlik alacaklısının ‘itirazın kesin olarak kaldırılması’nı isteyebileceğini”[107]
√ “Açıkça kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belgeye dayalı olarak, alacaklı tarafından ‘itirazın kesin olarak kaldırılması’nın istenebileceğini”[108]
√ “Takip dayanağı senedin borç taahhüdünü içermesi ve imzasının borçlu tarafından inkar edilmemesi halinde bu belgenin İİK.nun 68. maddesi anlamında belge sayılacağını”[109]
√ “Borçlunun açıkça ne kadar borcu bulunduğunu miktar olarak tesbit eden protokol altındaki imzanın borçlu tarafından inkar edilmemiş olması halinde, bu protokolün İİK.nun 68. maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağını”[110]
√ “ ‘Villa yapımından kaynaklanan sorumluluktan dolayı …EURO’nun 2002 yılının Aralık ayında ödeneceği’ taahhüdünün, İİK.nun 68. maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağını”[111]
√ “İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgeler niteliğinde olmayan faturalara dayalı takipte, borçlunun borcun varlığını kabul ederek ‘fatura bedellerini ödediğini’ iddia etmesi halinde, faturaların niteliğinin tartışılmasına gerek kalmayacağını”[112]
√ “Borçlu kooperatifin ‘kooperatiften istifanız nedeniyle alacağınız olan miktar, imkanlar müsait olduğunda hemen ödenecektir’ şeklindeki yazısının İİK. 68/I. maddesindeki belgeler niteliğinde olduğunu”[113]
√ “Süresinde itiraz edilmemiş olan ‘hesap özetleri’nin, 68. maddede yazılı belgelerden sayılacağını”[114]
√ “Mücerret borç ikrarını içeren ve altındaki imza borçlu tarafından ‘ayrıca ve açıkça’ inkar edilmemiş olan belgelerin, İİK. 68/I’deki belgelerden sayılacağını”[115]
√ “Kesin hesap sonunda düzenlenen kesin hak edişlerin, İİK. 68/I. maddesinde öngörülen belgeler niteliğinde olduğunu”[116]
√ “Borçlunun alacaklıya olan …TL. borcunun, ‘tutanakta belirtilen tarihlerde 4 taksitte ödeneceğine’ ilişkin tutanağın İİK.nun 68/I. maddesinde belirtilen belgeler niteliğinde olduğunu”[117]
√ “Tanzim tarihi bulunmayan bononun, İİK.nun 68/I’de sayılan belgelerden sayıldığını”[118]
√ “Borçlunun ‘…tarihine kadar …TL.’nı alacaklıya ödemeyi, ödemede gecikmesi halinde vade farkı vs. giderleri de karşılamayı’ kabul etmiş olduğu belgenin, İİK.nun 68/I. maddesinde yazılı belgelerden olduğunu”[119]
√ “ ‘Ücreti belirtilen akaryakıtı aldım’ ifadesini içeren belgenin, İİK. 68/I’de öngörülen belgeler niteliğinde olduğunu”[120]
√ “Tüm zorunlu şekil (geçerlilik) koşullarını içeren ve süresinde bankaya ibraz edilmiş olan ‘çek’lerin, İİK. 68/I’de öngörülen belgelerden sayıldığını”[121]
√ “Köy ihtiyar heyetlerince tasdik edilmiş ‘tarım kredi kooperatifi borç senetleri’nin 68/I’de öngörülen belgelerden olduğunu”[122]
√ “İdari aşamada kesinleşen ‘konut edindirme yardımı tahakkuk ve takip belgesi’nin 68/I’de öngörülen belgelerden olduğunu”[123]
√ “Teminat mektubu bedelini usulüne uygun olarak tazmin eden (ödeyen) bankanın, bu hususu kanıtlayarak borçlu hakkında ilamsız takip yapabileceğini (Tazmin edilmiş teminat mektuplarının, 68/I. maddede öngörülen belgelerden olduğunu)”[124]
√ “Altındaki parmak izi borçlusu tarafından ikrar edilmiş senedin, İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağını”[125]
√ “ ‘Herhangi bir kayıt ileri sürülmeden ilk talep halinde ödeneceği’ koşulunu içeren, teminat mektubunun, İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olduğunu”[126]
√ “Borçlunun icra (ihtiyati haciz) tutanağındaki borcu kabul beyanına dayanılarak, itirazın kaldırılmasına karar verilebileceğini (Borçlunun icra memuru huzurundaki borç ikrarının, İİK. 68/I’de öngörülen belge niteliğinde sayılacağını)”[127]
√ “Usulen -BK. 14 (şimdi; TBK. 15), HUMK. 297 (şimdi; HMK. 206)- tasdik edilmiş olan amalara ait senetlerin, 68/I maddesinde öngörülen belgelerden olduğunu”[128]
√ “Şirket tahvillerinin arkasındaki itfa şartlarını (planını) gösteren yazıların (taahhüdün), İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgeler niteliğinde sayılacağını ve bu tahvillere dayanılarak tahvil sahiplerince ana para (ve işlemiş faizin) tahsili için yapılan takibe karşı borçlu şirketin yapacağı ‘borca itiraz’ın, 68/I gereğince kaldırılması gerekeceğini”[129]
√ “Alacaklı bankanın gönderdiği ekstrelere borçlunun ‘mutabık olduğunu’ bildirmesi halinde, bunların İİK.nun 68/I. maddesine uygun belgeler niteliğine kavuşmuş olacağını”[130]
√ “Tanzim ve vade tarihi aynı olan senedin, İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağını”[131]
√ “Bağ-Kur tarafından düzenlenen prim tahakkuk ve takip belgesinin, İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olduğunu”[132]
√ “Kartvizit arkasına ‘icra borcu için para alındığına’ dair yazılan yazının, İİK.nun 68/I. maddesinde yazılı belge niteliğini taşıdığını”[133]
√ “Belediye başkanının ‘olur, ödensin’ şeklindeki yazısının, İİK.nun 68/I maddesinde öngörülen belge niteliğinde olduğunu”[134]
√ “ ‘İskenderun Demir ve Çelik Fabrikası Hakediş Raporu’nun İİK.nun 68/I maddesinde öngörülen belge niteliğinde olduğunu”[135]
√ “Satın alınan daire karşılığında verilen adi senedin, İİK.nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden olduğunu”[136]
√ “Tahvil faizi kuponlarının, İİK.nun 68/I. maddesinde yazılı belgelerden olduğunu, tahvil faizi kuponlarının, esas borçtan ayrı olarak tahvil çıkaran şirketten istenebileceğini”[137]
√ “Tereke defterine kaydedilen borç için, ‘tereke defteri’nin, İİK.nun 68/I maddesinde öngörülen belge niteliğini taşıdığını”[138]
√ “Noterler tarafından onaylanmış, parmak izi veya mühürlü senetlerin, İİK.nun 68/I’deki belgelerden sayılacağını”[139]
b e l i r t m i ş t i r …
Buna karşın yüksek mahkeme; aşağıdaki belgelerin İİK.nun 68. maddesinin öngördüğü özellikleri taşımadığı için “68/I maddede belirtilen belgeler niteliğinde bulunmadığını” şu şekilde belirtmiştir:
√ “Takibe dayanak yapılan ödeme dekontu ve sayman mutemedi alındısının İİK. mad. 68/1’de belirtilen nitelikte belgelerden olmayıp uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesince itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini”139a
√ “Alacaklının takip dayanağı yaptığı makbuzların, İİK. mad. 68’de sayılan kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadığını, bu durumda alacaklının, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceğini ve alacağın tahsil edilip edilmeyeceğini yargılamayı gerektirdiğinden mahkemece itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini”139b
√ “Kredi sözleşmesi ve banka ödeme dekontlarının, İİK’nun 68. maddesinde yazılı borç ikrarını içeren belgelerden sayılmadığını”[140]
√ “İİK’nun 68/I maddesinde yazılı kayıtsız şartsız borç ikrarını içermeyen karşılıklı edimleri ihtiva eden sözleşmeye (protokole) dayalı olarak, alacaklı tarafından ‘itirazın kaldırılmasına karar verilmesi’nin istenemeyeceğini”[141]
√ “İdare mahkemesi ilamı ve banka dekontlarının, İİK’nun 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmadığını”[142]
√ “Kira tesbiti kararları, yargılama giderleri ve vekalet ücreti dışında bir edayı içermediğinden, bu alacak kalemleri dışında İİK’nun 68/I maddesinde öngörülen nitelikteki belgelerden sayılmadığını”[143]
√ “Kredi sözleşmesindeki borcu sözleşmenin lehtarına ödeyen müşterek ve müteselsil borçlunun ödediği miktar için asıl borçlu hakkında genel haciz yoluyla takip yapması halinde, takip dayanağı belge mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığından alacaklının ‘itirazın kaldırılması’ isteminde bulunamayacağını”[144]
√ “Takip dayanağı karşılıklı edimleri ihtiva eden protokolün, kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermemesi nedeniyle İİK. nun 68/I maddesinde yer alan belgelerden sayılmayacağını”[145]
√ “Takip dayanağı çek yapraklarının İİK. nun 68/I maddesi anlamında kayıtsız şartsız bir ödeme vaadini içeren belgelerden sayılmayacağını”[146]
√ “Süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmemiş olan çekin ‘adi havale’ niteliğinde olacağını, borç ikrarını içermediğinden İİK. nun 68/I maddesinde sayılan belgelerden sayılmayacağını”[147]
√ “Sulhnamenin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermemesi halinde, İİK’nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden sayılmayacağını, buna dayanarak alacaklının ‘itirazın kaldırılmasını’ isteyemeyeceğini”[148]
√ “ ‘Fatura’, ‘sevk irsaliyesi’ne dayalı olarak -bunlar; İİK’nun 68/I maddesinde yer alan ve borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadıklarından- ‘itirazın kesin olarak kaldırılması’ isteminde bulunulamayacağını”[149]
√ “Alacaklı Tarım İl Müdürlüğü’nce yürütülecek olan damızlık karakaya ırkı koyunu projesi kapsamında koyun verilecek yetiştiricilerden aldığı taahhütname ve borçlanma sözleşmesinin, İİK’nun 68/I. maddesinde sayılan belgelerden olmadığını; kayıtsız şartsız borç ikrarını içermeyen ‘taahhütname’ ve ‘borçlanma sözleşmesinin’ İİK’nun 68/I’de öngörülen belgelerden sayılmayacağını”[150]
√ “5719 sayılı Yasa’ya göre verilen ‘Türkiye Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’ kararının İİK’nun 68/I. maddesinde yazılı kesin borç ikrarı içeren makbuz veya belge niteliğinde olmadığını”[151]
√ “Kayıtsız şartsız borç ikrarını içermeyen protokolün, İİK’nun 68/I maddesinde sayılan öngörülen belgelerden sayılmayacağını”[152]
√ “Kayıtsız şartsız borç ikrarını içermeyen protokolün, İİK’nun 68/I maddesinde sayılan öngörülen belgelerden sayılmayacağını”[153]
√ “Takibe dayanak yapılan banka hesap cüzdanının, İİK.nun 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmadığını”[154]
√ “ ‘İtiraz edilen hesap özeti’nin 68/I’de öngörülen belgelerden sayılmayacağını”[155]
√ “Ariyet niteliğindeki ilişkiyi ifade eden belgenin İİK.nun 68. maddesinde yazılı borç ikrarını içeren belge niteliğinde sayılmayacağını”[156]
√ “ ‘Kantar fişleri’ ve ‘irsaliye’nin, İİK.’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[157]
√ “ ‘Geçici hakediş (istihkak) belgeleri’nin, İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[158]
√ “ ‘Ara kararları’nın genel haciz yoluyla ilamsız takibe konabilmesi mümkün ise de ‘kısa kararlar’ın müstakilen takibe konulamayacağını”[159]
√ “ ‘Depozito (kaparo) alındığını belirten makbuz’un, İİK.’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[160]
√ “İhlas Finans Kurumuna ait ‘kar ve zarara katılma hesap cüzdanı’nın, İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[161]
√ “ ‘Satış kampanyasına katılma formu ile cari hesap ekstresi’nin, İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[162]
√ “ ‘Sipariş formu’nun İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[163]
√ “ ‘Faks metni’nin, İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[164]
√ “ ‘Kredi sözleşmesi’nin, İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[165]
√ “ ‘Noter taahhütname’ ve ‘kefalet sözleşmesi’nin İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[166]
√ “Arkasında alacaklının da imzası bulunan milli piyango biletinin İİK. 68/I niteliğindeki belgelerden olmadığını”[167]
√ “ ‘Veresiye petrol fişi’nin, İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[168]
√ “ ‘Müstahsil makbuzu’nun, İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığını”[169]
√ “Borçlunun tanık olarak imzaladığı ‘taahhütname’ başlıklı belgeye dayanılarak, ‘borçlunun itirazının kaldırılmasına’ karar verilemeyeceğini”[170]
√ “ ‘Genel taahhütname’nin, İİK.nun 68/I’de öngörülen belgelerden olmadığını”[171]
√ “ ‘Veresiye fişleri’nin, İİK.nun 68/I’de öngörülen belgelerden olmadığını”[172]
√ “Belli bir para borcuna ilişkin olmayan borç ikrarının, İİK.nun 68/I’deki belgelerden sayılamayacağını”[173]
√ “ ‘Kredi taahhütnamesi’nin, İİK.nun 68. maddesinde öngörülen belgelerden olmadığını”[174]
√ “ ‘…………’den ………lira nakit para aldım’ şeklindeki belgenin, İİK.nun 68/I’de öngörülen belgelerden olmadığını”[175]
√ “Hesap özeti ile birlikte tebliğ edilmeyen (takibe dayanak yapılmayan) ‘kredi taahhüdü’nün İİK.nun 68/I’de öngörülen belge sayılmayacağını”[176]
√ “Arsa alışverişinden kaynaklanan, kayıtsız şartsız borç ikrarı niteliğinde kabul edilemeyecek olan senedin, ilamsız takip konusu yapılamayacağını”[177]
√ “ ‘Kontrgaranti olarak alındığı’ (senet üzerinde) belirtilen senedin ilamsız takip konusu yapılamayacağını”[178]
√ “ ‘Munzam teminat’ olarak kurulan ipoteğin, 68/I. maddede öngörülen belgelerden olmadığını”[179]
√ “T.C. Ziraat Bankasının kredi ile ilgili alacak senetlerinin İİK.nun 68. maddesinde öngörülen belgelerden olmadığını”[180]
√ “Krediyi temin için, teminat olarak kurulan ipoteğin, İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olmadığını”[181]
√ “Ücret mukavelesine bağlı olarak düzenlenen senedin, 68/I. maddede öngörülen belgelerden olmaması nedeniyle, ilamsız takip konusu yapılamayacağını”[182]
√ “Bedelinin ödenmesi şarta bağlanmış olan senetlerin, İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olmadığını”[183]
√ “İcra dairesi dışında yapılan -konsolosluk harcı, tercüme ücreti vb.- masrafların ilamsız takip konusu yapılamayacağını”[184]
√ “Temliknamenin İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olmadığını ve ilamsız takibe konu edilemeyeceğini”[185]
√ “Kredi sözleşmesinin teminatı olarak düzenlendiği uyuşmazlık konusu olmayan senetlerin, 68/I. maddede öngörülen belgeler niteliğinde olmadığını, bu nedenle ilamsız takip konusu yapılamayacağını”[186]
√ “Arkasında ‘borçlunun …günü yaptığı kaza sebebiyle verdiği hasar bedelinin faturayla tesbit ve ibrazı karşılığında ödeneceği’ kaydı bulunan senedin -İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olmaması nedeniyle- alacaklı tarafından ilamsız takip konusu yapılamayacağını”[187]
√ “ ‘Ticari ve ihracat kredi sözleşmeleri’nin İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen ‘borç ikrarını içeren’ belgelerden olmadığını”[188]
√ “ ‘Umumi taahhütname’lerin, İİK.nun 68. maddesinde öngörülen belgeler niteliğinde bulunmadığını”[189]
√ “Düzenlenen protokol gereğince ‘zarar karşılığı doldurulacağı’ öngörülen senedin, 68/I maddede öngörülen belgelerden olmaması nedeniyle, ilamsız takip konusu yapılamayacağını”[190]
√ “ ‘İtfayı göstermeyen protokol’ün, İİK.nun 68/I. maddede öngörülen belgelerden olmadığını”[191]
√ “ ‘Borçlu cari hesap taahhütnamesi’nin, İİK.nun 68/I. maddesinde yazılı belgelerden bulunmadığını”[192]
√ “Senet karşılığı kredi taahhütnamesine bağlı olarak ve teminat amacıyla verilen senetlerin, İİK.nun 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden olmadığını”[193]
√ “ ‘Kira akdinin teminatı olarak maliyeye yatırılacak stopajla ilgili olarak kiralayana verilen senet’in, İİK.nun 68/I. maddede öngörülen belgelerden olmadığını”[194]
√ “ ‘Ticari senetler mukabilinde verilecek avanslara mahsus umumi terhin senedi’nin, 68/I. maddede öngörülen belgelerden sayılmadığını”[195]
√ “ ‘Senet karşılığı avans sözleşmesi, iskonto ve iştira taahhütnamesi’nin 68/I. maddede öngörülen belgelerden olmadığını”[196]
√ “Yapılan ilavelerle ‘borç ikrarını içeren belge’ haline dönüştürülen ‘makbuz’un, 68/I. maddesinde öngörülen belgelerden sayılamayacağını”[197]
√ “Anonim şirkete katılma taahhütnamesinden doğan alacağın, ilamsız takip konusu yapılamayacağını ve bu konudaki uyuşmazlığın icra mahkemesinde çözümlenemeyeceğini”[198]
√ “C. Savcılığına verilen dilekçede yer alan borç ödeme taahhüdünün, 68/I’deki belgelerden olmadığını”[199]
b e l i r t m i ş t i r …
Dostları ilə paylaş: |