İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip


ya davacı-borçlu lehinesonuçlanarak mahkemece «davanın kabulüne» ya da



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə75/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   111
ya davacı-borçlu lehinesonuçlanarak mahkemece «davanın kabulüne» ya da davalı - alacaklı lehine sonuçlanarak «davanın reddine» karar verilir...[1]

Davayı kaybeden tarafın, «yargılama giderlerini» (ve vekalet ücretini), «harçları» ödemeye mahkûm edilmesi gibi, diğer hukuk davalarının kabul veya reddinde ortaya çıkan doğal sonuçlar, bu davalarda da söz konusu olur.

Bu bölümde, sadece, olumsuz tespit davalarının kabulü veya reddi halinde,  i c r a  h u k u k u  bakımından ortaya çıkacak sonuçlar incelenmiş olup, diğer hukuk davalarının kabulü veya reddi halinde olduğu gibi  y a r g ı l a m a  h u k u k u  bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar (ve sorunlar) daha ileride «olumsuz tespit davalarında yargılama usulü» bölümünde incelenecektir. Örneğin; «olumsuz tespit davaları sonucunda hükmedilecek harç ve vekalet ücreti», «olumsuz tespit davasından feragat edilmesi», «olumsuz tespit davasının kabul edilmesi», «açılan davanın nitelendirilmesi», «olumsuz tespit davasının terditli (kademeli) dava şeklinde açılması» vb. konulara burada yer verilmemiştir...

Burada önce, açılan olumsuz tespit davasının “borcun bağlı olduğu zamanaşımını kesip kesmeyeceği”ne ve «icra mahkemesindeki duruşma için bekletici sorun sayılıp sayılmayacağı”na kısaca değinildikten sonra, olumsuz tespit davasının davalı - alacaklı lehine ve davacı - borçlu lehine sonuçlanmasının sonuçları üzerinde ayrıntılı biçimde durulacaktır.

√ «Borçlunun, lehtar ya da yetkili hâmil aleyhine senet iptali (menfi tespit) davası açması»nın zamanaşımını kesip kesmeyeceği hususu, gerek  u y g u l a m a d a  ve  gerekse  d o k t r i n d e  farklı görüşlere neden olmuştur. Gerçekten  ö n c e l e r i  Yargıtay 12. Hukuk Dairesi kimi kararlarında,[2] «açılan olumsuz tespit davasında mahkemece takibin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmadıkça, zamanaşımının kesilmiş olmayacağını» -kanımızca da doğru olarak- belirtmişken, kimi kararlarında[3] «ihtiyati tedbir kararı verilmiş dahi olsa, olumsuz tespit davasının zamanaşımını kesmeyeceğini» belirtmiş, yine aynı Daire,[4] 11. Hukuk Dairesi[5] ile birlikte kimi kararlarında -herhangi bir ayrım yapmadan- «olumsuz tespit davası açılmasının, zamanaşımını kesen bir neden olarak sayılamayacağını» ifade etmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu[6] «bu durumda zamanaşımının kesilebileceğini» vurgulamıştır... Bu konudaki  s o n  içtihatlarda ise  -gerek Hukuk Genel Kurulunca[7] ve gerekse buna uyan Yargıtay 12. Hukuk Dairesince[8] - «borçlu tarafından açılan olumsuz tespit davasının, davalı durumundaki alacaklının def’i yoluyla alacağın varlığını ileri sürmesi halinde, alacağın bağlı olduğu zamanaşımını keseceği» mutlak şekilde ifade edilmiştir.

Doktrinde de, bazı yazarlar[9] «borçlunun açtığı davanın zamanaşımını kesmeyeceğini» açıkça belirtmişken bazı yazarlar[10] «borçlunun fiillerinin zamanaşımını kesmeyeceğini»belirterek zımmen aynı görüşü savunmuşlardır. Buna karşın bazı hukukçular[11] da açıkça «borçlunun açtığı davanın zamanaşımını keseceğini» ifade etmişlerdir... Bazı hukukçular[12] ise «sadece olumsuz tespit davası açılması ile zamanaşımının kesilmeyeceğini, davalı durumundaki alacaklının def’i yoluyla alacağın varlığını ileri sürmüş olması halinde, zamanaşımının kesileceğini» -son Yargıtay içtihatlarına uygun olarak- belirtmişlerdir...

√ Borçlunun açtığı olumsuz tespit davası, alacaklının başvurusu üzerine icra mahkemesinde başlayan «itirazın kaldırılması» duruşmasında, «bekletici sorun» sayılacak mıdır? Eğer, borçlunun açtığı olumsuz tespit davası sahtelik iddiasına dayanmıyorsa, bu davanın sonucu icra mahkemesince «bekletici sorun» sayılmamalıdır. Hem İİK. mad. 72/III hem de, «terekenin borca batık olduğunun tespiti için açılan davalar dışındaki iddia ve savunmaların icra mahkemesinde bekletici mesele yapılacağına» ilişkin İİK. mad. 68/lV hükmü bunu gerektirir.[13] Ancak yüksek mahkeme[14] «bu durumun, icra mahkemesince ‘bekletici mesele’ yapılması gerektiğini» -eski tarihli bir kararında; hatalı olarak- belirtmişti...



Buna karşın, eğer borçlunun açtığı olumsuz tespit davası «sahtelik iddiası»na dayanıyorsa, durum değişir:

HUMK.’nun yürürlükte olduğu dönem için şu açıklamaları yapmıştık: Bu durumda, «borçlunun, hakkında başlayan icra takibinden sonra açmış olduğu bu olumsuz tespit davası niteliğindeki sahtelik davası nedeniyle takibin durdurulmasını isteyemeyeceği” çünkü, “İİK. mad. 72/III gereğince, icra takibinden sonra açılan olumsuz tespit davasına bakan mahkemenin ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına karar veremeyeceği» düşünülebilir. Ancak, böyle bir düşünce hem pratik gereksinmelere ve hem de açılan sahtelik davalarının hukukî sonuçlarını düzenleyen HUMK. mad. 317 hükmüne aykırı olur. Gerçekten, sahte bir belgeye dayanarak icra takibi yapılması halinde, borçlu, alacaklı olduğunu ileri süren kimsenin elinde kendisini borçlu gösteren sahte bir belge olduğunu önceden bilemeyeceği için bu kişi hakkında icra takibinden önce İİK. mad. 72/I’e göre menfi tespit davası açıp, mahkemeden «icra takibinin durdurulması» konusunda bir ihtiyati tedbir kararı alamaz. Borçlu, alacaklı olduğunu ileri süren kişinin, kendisini borçlu gösteren sahte bir belge düzenlemiş olduğunu ancak, hakkında icra takibine geçildikten sonra öğrenebilir ve sahtelik (olumsuz tespit) davasını da ancak -ve zorunlu olarak- icra takibinden sonra açabilir. Bu halde, «borçlunun açacağı sahtelik (olumsuz tespit) davasının icra takibine etkisinin ne olacağı İİK. mad. 72/III hükmüne göre belirlenir» denilirse, kendisine karşı sahte bir belge ile icra takibi yapılan ve her nasılsa ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itirazında imzayı inkâr ettiğini ayrıca ve açıkça bildirmemiş olan borçlunun durumu çok ağırlaşmış olur. Bu nedenle, takip konusu belge hakkında hukuk mahkemesinde açılan sahtelik davasının icra takibine etkisini, İİK. mad. 72’ye göre değil, HUMK. mad. 317 hükmüne göre incelemek doğru olur.[15] Bu hükme göre, sahtelik davasına bakan mahkeme, sahteliği ileri sürülen belge (senet) hakkında bilirkişi incelemesi yapılmasına ve senedin yazıldığını gören tanıkların dinlenmesine karar verilmiş[16] -ve borçlu «ceza davasına» şahsi hak bakımından müdahalede bulunmuş[17] [18]- ise, sahteliği ileri sürülen senet (belge) «sahtelik davası» sonuçlanıncaya kadar hiçbir işleme dayanak yapılamaz. Hemen belirtelim ki; bu açıklamalar 01.10.2011 tarihinde yürürlükten kalkmış olan 1086 sayılı HUMK. çerçevesinde geçerli idi. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olan yeni 6100 sayılı HMK.’nun 209.maddesinde tamamen farklı bir düzenleme kabul edilmiş olup, bu yeni düzenlemeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” (HMK. 209/1) denilmiş olduğundan, hakkında «sahtelik iddiasında bulunulmuş olan senet ile» ilgili takibin durması için önceki HUMK’nun 317. maddesindeki şartların gerçekleşmesi aranmayacak ve sadece yeni HMK.’nun 209. maddesi çerçevesinde sahtelik iddiasında bulunulması ile o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır. (Ancak hemen belirtelim ki; genel doktrinde ve Yargıtayın ilgili Dairelerinin içtihatlarında bu konuda görüş birliği bulunmamaktadır. Ayrıntılı bilgi için bknz: Yuk. İKİNCİ BÖLÜM, «Olumsuz Tespit Davasının Çeşitleri» AÇIKLAMA: B-VIII

√  Olumsuz tespit davasının sona ermesinin taraflar bakımından doğurduğu sonuçları iki başlık altında incelemek mümkündür:



A. Olumsuz tespit davasının ‘davalı - alacaklı lehine’ sonuçlanması (İİK. mad. 72/IV): Mahkeme, davacı - borçluyu haksız bulursa, «davanın reddine» karar verir. Böylece, dava konusu alacağın varlığı, maddi hukuk bakımından kesin olarak belirlenmiş olur. Borçlu, borcu ödedikten sonra bir daha «geri alma davası» açamaz. Çünkü, bu red kararı kesinleşince, maddi anlamda kesin hüküm (HMK. mad. 303) oluşturur.

Bu red kararı, icra hukukuna ilişkin olarak şu sonuçları doğurur:



a) İhtiyati tedbirin kalkması: Eğer borçlu, «takipten önce» olumsuz tespit davası açarak «takibin durması» için (veya; «takipten sonra» dava açarak «icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi» için) mahkemeden  i h t i y a t i  t e d b i r  k a r a r ı almış ise, «davanın reddi» halinde, bu kararın ayrıca kesinleşmesi beklenmeden «ihtiyati tedbirin de kaldırılması» gerekir. Bu husus, yasal bir zorunluluk olarak İİK. mad. 72/IV, c.1’de «dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kalkar» şeklinde açıkça ve özel olarak -yani; HUMK. mad. 112’den farklı biçimde- belirtilmişti.  Hemen belirtelim ki; yeni HMK. 397/2’de bu konu «İhtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder.» şeklinde eskisinden farklı biçimde düzenlenmiştir.  «Olumsuz tespit davasının reddine» karar veren mahkemelerin; «...ihtiyati tedbirin, hükmün kesinleşmesine (temyiz sonuna) kadar devamına... »[19] [20] ya da «...davalı-alacaklı tarafından alacak miktarı kadar teminat mektubu verildiği takdirde, tedbirin kaldırılmasına (ve takibin devamına veya icraya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesine...)»[21] şeklinde karar vermeleri kanuna aykırı olur...

«Davanın reddi» halinde, ayrıca kararın kesinleşmesi beklenmeden, ihtiyati tedbir kendiliğinden kalkacağından (çok açık ve kesin olan İİK.’nun 72/IV, c: 1 hükmü nedeniyle, bu durumda yeni HMK.’nun 397/2 hükmü uygulanmayacağından) ve bunun için mahkemenin red kararında ayrıca «ihtiyati tedbirin kalkmış olduğunu belirtmesine dahi gerek bulunmadığından,[22] red kararını temyiz eden davacı - borçlu, bu kararı temyiz ettiğini» belirterek, kararın derhal uygulanmasını -yani; takibin devam etmesini, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesini- önlemek için, kendisine «yürütmenin durdurulması (tehiri icra) kararı getirmek üzere süre verilmesini» isteyemez. Daha doğrusu, bu istemi kabul edilemez. Başka bir deyişle, olumsuz tespit davasının reddine ilişkin kararların temyizi halinde, İİK. mad. 36 uygulanamaz.[23] [24]

«Olumsuz tespit davasının reddine» dair kararın Yargıtayca bozulması üzerine hemen İİK. mad. 40 hükmü uygulanmaz. Yani bozma kararı -İİK. mad. 72/II ya da 72/III’e göre- «icra takibinin durdurulması» için ‘ihtiyati tedbir kararı’ verebilir. Bu arada, borçludan tahsil edilen para alacaklıya ödenmiş ise, olumsuz tespit davası, geri alma davasına dönüşür (İİK. mad. 72/VI). Borçlu, mahkemeden «alacaklıya ödenmiş olan paranın -ödenme tarihinden itibaren- faizi ile birlikte kendisine ödenmesini» talep edebilir.[25]

b) İcra takibinin devam etmesi: Olumsuz tespit davasının reddine karar verilmesi ile «takibin durması» konusunda daha önce mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kendiliğinden kalkmış olduğundan, alacaklı başlattığı icra takibini kaldığı yerden devam ettirir. Örneğin; ihtiyati tedbir kararı haciz yapılmadan önce verilmiş ise, alacaklı -davanın reddinden sonra- hemen haciz (ve muhafaza) isteyebilir. Eğer ihtiyati tedbir kararı hacizden sonra fakat satıştan önce verilmişse, alacaklı -davanın reddinden sonra- hemensatış isteyebilir.[26] Eğer ihtiyati tedbir kararı, satıştan sonra fakat paranın alacaklıya ödenmesinden önce verilmişse, alacaklı -davanın reddinden sonra- paranın kendisine ödenmesini isteyebilir.[27] Aynı şekilde alacaklı, borçlunun icra dairesine verdiği teminat mektubunun da paraya çevrilmesini -davanın reddinden sonra- hemen isteyebilir.[28]İhtiyati tedbir kararı nedeniyle, olumsuz tespit davasının sonuçlanmasını «bekletici mesele» yapmış olan icra mahkemesi, olumsuz tespit davasının reddine karar verilmesi üzerine hemen «itirazın kaldırılmasına» karar verir.[29] [30]

Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklıya icra veznesindeki -borçlunun daha önce yatırdığı veya borçlunun hacizli mallarının satılması sonucunda icra veznesine girmiş olan- para ödenirken, ayrıca «paranın vezneye girdiği tarih» ile «ihtiyati tedbirin kalktığı (yani; olumsuz tespit davasının reddedildiği) tarih» arasında geçmiş olan süre için  f a i z  hesaplanacak (ödenecek) midir? Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ile 12. Hukuk Dairesinin farklı görüşte olduğunu görüyoruz. Gerçekten, 11. Hukuk Dairesine göre;[31] «icraya yapılan ödeme ile borçlu, borcundan kurtulmuş olduğundan, artık faiz borcu da ortadan kalkar, bu nedenle, paranın icraya yatırılmasından sonra -tedbirin kalktığı tarihe kadar- ayrıca faiz yürütülemez». Buna karşın -kanımızca da, daha isabetli olan- 12. Hukuk Dairesine göre[32]«icra veznesine girmiş olan paranın alacaklıya ödeme yerine geçebilmesi, ödemenin herhangi bir kayıt ve şarta bağlı tutulmaması ile mümkün olur... İcradaki para, tedbirin kalktığı tarihten itibaren alacaklıya ödenebilir hale geldiğinden, bu tarihe kadar borçlunun faiz ödemesi gerekir», «Olumsuz tespit davasının reddi nedeniyle alacaklı lehine mahkemece tazminata hükmedilmiş olması, icra veznesine yatırılan ve tedbir kararı nedeniyle alacaklıya ödenmeyen alacağa, paranın ödenebilir hale gelmesine kadar faiz yürütülmesine engel teşkil etmez… Çünkü, hükmedilen tazminat, temerrüt faizinin karşılığı değildir…»



Doktrinde;[33] «takip konusu borcun, icra dairesine ödendiği gün sona ereceği, bu nedenle borç için o tarihten sonraki dönem için gecikme faizi yürütülemeyeceği» gerekçesi ile, 11. Hukuk Dairesinin görüşünün doğru olduğu belirtilmiştir. Biz bu görüşe katılamıyor ve 12. Hukuk Dairesinin uygulamasının daha doğru olduğunu ifade ediyoruz. Gerçekten, her ne kadar «alacaklının ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almış olmasından doğan zararı karşılamak için, alacaklı lehine mahkemece -doğrudan doğruya- yüzde yirmi tazminata hükmedileceği» kabul edilmişse de, çok kez açılan davaların bir yıldan fazla sürmesi nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasından doğan zararının sadece bu tazminatla karşılanmadığı bir gerçektir. İşte biz bu nedenle, borçlunun, ihtiyati tedbirin kalktığı ve alacaklının fiilen icra veznesindeki parayı çekebilme olanağına kavuştuğu tarihe kadar asıl alacağa gecikme faizi yürütülmesinin daha doğru olacağını sanıyoruz...[34]

Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklının icra takibine devam edebilmesi için, kuşkusuz borçlunun daha önce örnek; 7 ödeme emri gönderilerek yapılan takibi süresinde itiraz ederek durdurmamış olması gerekir. Eğer borçlu takibi bu şekilde durdurmuşsa, daha sonra alacaklı, «olumsuz tespit davasının reddine» ilişkin ilâma dayanarak, itiraz ile durmuş olan takibin devam etmesini sağlayamaz. O takibi sürdürebilmesi için, borçlu hakkında «itirazın kaldırılması» ya da «itirazın iptali» kararı alması gerekir.[35]

Nihayet, borçlunun, «olumsuz tespit davasının reddine» dair kararı temyiz ederken, İİK. mad. 36’ya göre Yargıtay’dan «yürütmenin durdurulması» (tehiri icra) kararı alarak, takibin devam etmesini önleyemeyeceğini tekrar hatırlatalım.[36]

c) İcra mahkemesinin, “itirazın geçici olarak kaldırılması kararı” ile birlikte hükmettiği  p a r a  c e z a s ı  ile, “itirazın kesin ya da geçici olarak kaldırılması kararı”  ile  birlikte  -yüzde  yirmiden az  olmamak  üzere-   hükmettiği  t a z m i n a t’ın tahsil edilebilir hale gelmesi: İİK. mad. 68a/VI uyarınca, icra mahkemesinin borçlu aleyhine hükmettiği  -takip konusu alacağın %10’u oranındaki- para cezası, mahkemenin “olumsuz tespit davasının reddine” karar vermesi ile kesinleşerek, tahsil edilebilir hale gelir.

İİK. mad. 68/son ve 68a/son uyarınca, icra mahkemesinin -“itirazın kesin ya da geçici olarak kaldırılması kararı” ile birlikte- borçlu aleyhine -%20’den az olmamak üzere- hükmetmiş olduğu tazminat, “olumsuz tespit davasının reddine” karar verilmesi ile kesinleşerek, tahsil edilebilir hale gelir.



ç) Borçlunun tazminata mahkum edilmesi[37] [38]: Mahkeme, olumsuz tespit davasının reddine karar verirken ayrıca, borçluyu «haksız ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almış olan alacaklıya, bu gecikmeden doğan zararını karşılamak için, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere bir  t a z m i n a t  (haksız ihtiyati tedbir tazminatı) ödemeye»mahkum eder.

05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan menfi tespit davalarında %40 tazminata hükmedilmesi gerekir. Yüksek mahkeme “6352 sayılı Kanunun geçici 10. maddesindeki ‘takip işlemleri’ ibaresinin, ‘takip talebi’ olarak anlaşılması gerekeceğini” belirttiği için 05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri hakkında açılan menfi tespit davalarında önceki tazminat oranı olan %40 tazminata hükmedilmesi, fakat 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak menfi tespit davalarında ise yeni kanunda öngörülen %20 tazminata hükmedilmesi gerekeceği kabul edilmektedir.[39]



I- Borçlunun aleyhine bu tazminata hükmedilebilmesi için;[40] a) Alacaklının borçlu hakkında bir icra takibi yapmış olması (veya alacaklının, elindeki belgeye «senede» dayanarak icra takibi yapması, borçlunun mahkemeden aldığı ihtiyati tedbir kararı ile önlenmiş olmalı)[41] ve b) Borçlu, mahkemeden «icra takibinin durdurulması» (veya; az önce belirttiğimiz olasılıkta, «senedin icraya konulmaması») ya da «icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi» konusunda, ihtiyati tedbir kararı almış ve bu kararı uygulatmışolmalıdır.[42]

Şu halde;

Dava konusu borç için alacaklı tarafından hiç icra takibi yapılmamış[43] -ve icra takibi yapılması tedbir kararı ile önlenmemiş- ise,[44] veya yapılan takibin -icra mahkemesince- iptaline karar verilmişse,[45]

Alacaklı tarafından yapılan «icra takibinin durdurulması» veya «icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi» konusunda mahkemece bir ihtiyati tedbir kararı verilmemişse,[46]

√ Borçlu, mahkemenin verdiği «icra takibinin durdurulması» ya da «icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi» konusundaki ihtiyati tedbir kararını uygulatmamış -yani; takip fiilen durmamış- ise,[47]

Mahkemece, «olumsuz tespit davasının reddine» karar verilmiş dahi olsa, ayrıca davalı-alacaklı lehine tazminata hükmedilemez. Çünkü bu tazminat, sadece «açılan olumsuz tespit davasının reddedilmiş olmasının sonucu» olmayıp, alacaklının «(haksız) ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almış olmasından doğan zararlarını karşılamayı» amaçlar.[48]

Bu konuda, «icra takibinden  ö n c e  açılan olumsuz tespit davalarında, alacaklı lehine tazminata hükmedilemez» şeklinde bir genelleme yapılamaz. Çünkü, borçlu, alacaklının elinde bulunan -ve çok kez tahsil için bankaya verdiği- senet hakkında, -onun henüz icraya konulmasından önce- olumsuz tespit davası açıp, mahkemeden «bu senedin icraya konulmaması» konusunda ihtiyati tedbir kararı alıp, alacaklının bu senede dayanarak hakkında takip yapmasını önledikten sonra, mahkemece «olumsuz tespit davasının reddine» karar verilirse, pekâlâ, alacaklı lehine tazminata da hükmedilmesi gerekir.[49] [50] Çünkü bu durumda da, alacaklı verilen (ve uygulanan) ihtiyati tedbirden zarar görmüştür, alacağını alması gecikmiştir...

II- Açılmış olan olumsuz tespit davası, tarafların takip etmemesi sonucu önce «müracaata» kalmış sonra da «açılmamış» sayılmışsa, davalı - alacaklı yararına tazminata hükmedilemez.[51]

Alacaklı, alacağını borçlunun açtığı olumsuz tespit davasından önce tahsil etmişse[52] veya davalı-alacaklı, davacı-borçluyu “takip dosyası ve görülmekte olan olumsuz tespit davasını kapsar şekilde”, yargılama devam ettiği sırada tamamen ibra etmişse[53] ya da icra takibi icra mahkemesince iptal edilmişse, mahkemece «olumsuz tespit davasının reddine» karar verilmiş olsa dahi, davalı-alacaklı yararına %20 tazminata hükmedilemez…



III- Borçlunun, ihtiyati tedbir kararı alıp uygulattıktan sonra, açtığı olumsuz tespit davasından feragat etmesi halinde, mahkemenin, feragat nedeniyle red kararı ile birlikte, davalı - alacaklı lehine tazminata da hükmetmesi gerekir.[54]

Ayrıca belirtelim ki; yabancı para alacağına ilişkin icra takiplerinde İİK. mad. 72 uyarınca hükmedilecek tazminatın Türk parası olarak ifade edilmesi gerekir...[55]



IV- Yüksek mahkeme, «olumsuz tespit davasının reddi halinde, hangi koşullarda davalı-alacaklı lehine %20 tazminata hükmedileceği» konusuyla ilgili olarak;

«Dava konusu çeke ödeme yasağı konulması şeklinde verilen ihtiyati tedbir kararının İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca icra takibi yapılmasına engel teşkil etmemesi, başlatılmış ve tedbiren durdurulmasına karar verilmiş bir icra takibi bulunmaması nedeniyle yasal koşulları oluşmadığından davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[56]

«İİK.’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı-alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alınan ve infaz edilen ihtiyati tedbir kararı ile alacağın tahsilinin geciktirilmiş olması gerekeceğini»[57]

«Mahkemece, davalının kötüniyeti sabit görülmediğinden, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, ihtiyati tedbir kararı dikkate alınarak davanın reddedilen bölümü üzerinden takdiren %40 oranında hesaplanan 3.491,02 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmesinin yerinde olduğunu»[58]

«İhtiyati tedbir yoluyla icra veznesine ödenecek paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu sebeple alacaklının alacağına kavuşması geciktirilmiş olduğundan İİK’nun 72/4. maddesi gereğince davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[59]

«Mahkemece verilen tedbir kararının icra dosyasına sunulmadığı ve bu sebeple herhangi bir işlem yapılmadığından; davalının alacağına geç kavuşması durumundan söz edilemeyeceği için davacı aleyhine tazminata hükmedilmemesi gerekeceğini»[60]

«İİK’nun 72. maddesi hükmü uyarınca menfi tespit davasında borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi için alacaklının davayı kazanması yeterli olmayıp, ayrıca ihtiyati tedbir kararı dolayısıyla alacağını geç tahsil etmesi gerekeceğini»[61]

«İİK’nun 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasında, mahkemece yargılama sırasında verilen ve infaz edilen tedbir kararı ile davalı alacaklıların alacağının geciktirilmiş olduğu gözetilerek anılan yasa hükmü gereğince davalılar yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[62]

«İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca takip alacaklısı lehine tazminata hükmedilmesi için, verilmiş bir tedbir kararının bulunması ve bu tedbir kararı dolayısıyla, takip alacaklısı davalının alacağını geç almış olması gerekli ve fakat somut uyuşmazlıkta, mahkemece icra takibinin durdurulması ya da icra veznesindeki paranın ödenmemesi hususunda verilmiş bir tedbir kararı olmadığı gibi, dava konusu senetleri icra takibine koyan da davalı olmadığından, mahkemece şartları oluşmadığı için davalı yararına tazminata hükmedilmemesi gerekeceğini»[63]

«Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, yapılan takipte davalı alacaklı alınan ve infaz edilen tedbir kararı nedeniyle alacağına geç kavuşmuş olduğundan bir başka deyişle alacaklının alacağının tahsili geciktirilmiş olduğundan İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davanın reddi halinde alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[64]

«İİK. 72/4. maddesi uyarınca menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemece alacaklılarının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararı için alacaklı davalı yararına tazminat verilmesi talebinin karar yerinde tartışılıp gerekçelendirilmesi ve bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekeceğini»[65]

«İİK’nun 72/4. maddesi hükmü gereği davalı-alacaklının yaptığı takip alınan tedbir kararı ile durduğu halde davalı-alacaklının talebi olmasa dahi davalı lehine re’sen %40 tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[66]

«İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesi ve tedbir kararının uygulanması sonucunda alacaklının alacağına geç ulaşmasından dolayı zarara uğraması gerekeceğini»[67]

«Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacının talebi üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve infaz edilmiş olup davalının alacağının tahsili bu sebeple geciktirildiğinden İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı yararına tazminata hükmolunması gerekeceğini»[68]

«İİK’nun 72. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının ihtiyati tedbir kararı nedeniyle alacağını geç almış olması şart olup, olayda infaz edilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığına göre, mahkemece davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[69]

«Menfi tespit davasının açılmasından sonra davacı yanın ihtiyati tedbir kararı alması üzerine takip durmuş, davacı yan aynı zamanda şikayet yoluyla dava açmış, mahkemece verilen karar ile ihtiyati tedbir yoluyla durdurulan takip, anılan karar ile takibe itirazın süresinde yapılmış sayılması nedeniyle itiraz üzerine durmuş olup, bu durumda, davalı yararına İİK. 72/IV. maddesi gereğince tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşmadığının kabulü gerekeceğini»[70]

«Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir sebebi ile alacaklının alacağına kavuşması geciktirildiğinden İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca dava konusu yapılan miktar üzerinden tazminata ve ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceğini»[71]

«Somut olayda çekteki ciro silsilesine göre çekin davacının cirosu ile davalıya devredildiği anlaşılmakta olup, bu durumda davalının çeki devraldığı kişinin kimlik bilgilerini bilmesi ve imzasını kontrol edebilmesi mümkün olduğundan, davalının yapmış olduğu takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulü ile davacı tarafın tazminat isteminin İİK’nun m. 72, VI hükmüne göre kabulü gerekeceğini»[72]

«Menfi tespit davasının reddi halinde, alacaklı (davalı) yararına verilen haksız ihtiyati tedbir nedeniyle doğan zararın karşılanması ve hükmedilecek tazminat için herhangi bir talepte bulunulmadan davalı adına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini»[73]

«İhtiyati tedbir sebebiyle davalı alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmesi halinde, İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı yararına tazminata hükmedileceğini»[74]

«Davacının talebi üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve infaz edilmiş olup, davalının alacağına kavuşması bu sebeple geciktirildiğinden İİK. 72/4. maddesi uyarınca davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[75]

«İİK’nun 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasında, dava sırasında mahkemece icra dosyasına bedel yatırılmış veya tahsilat yapılmış ise yargılama sonuna kadar alacaklı tarafa ödenmemesine karar verilmiş ve bu doğrultuda yazılan müzekkere icra dosyasına girmiş ve bu karar da icra müdürlüğü tarafından uygulanmış olup, İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davanın alacaklı lehine sonuçlanması nedeniyle takip tarihi de gözetilerek davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[76]

«Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacı tarafın talebi üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu karar infaz edilmiş olup, davalı şirketin alacağına kavuşması bu sebeple geciktirildiğinden İİK’nun 72/4. maddesinde öngörülen tazminat koşulları oluştuğu ve davalı şirket yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[77]

«Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir sebebi ile alacaklının alacağına kavuşması geciktirildiğinden İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca dava konusu yapılan miktar üzerinden tazminata ve ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceğini»[78]

«Davalının alacağına kavuşması verilen ihtiyati tedbir kararı sebebiyle geciktirildiğinden davalı yararına İİK’nun 72/4. maddesinde öngörülen tazminat koşullarının oluştuğunu»[79]

«Mahkemece tarafından ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden ve böylece İİK’nun 72/4. maddesinde hükme bağlanan tazminat koşulları oluşmadığından davalı yararına icra tazminatına hükmedilemeyeceğini»[80]

«İhtiyati tedbir kararı alınıp uygulanmış olmadığı halde davacının İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca tazminatla sorumlu tutulamayacağını»[81]

«Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin, borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış (infaz edilmiş) olması gerekeceğini»[82]

«Bono dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti için açılan davada, davacı borçlu, dosya borcunun tahsilini engelleyecek herhangi bir girişimde bulunmamış, tedbir kararı aldırmamış, bu sebeple davalı alacaklının bir zararının olduğundan söz edilemeyeceğinden, davalının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[83]

«İhtiyati tedbir sebebi ile alacaklının alacağına kavuşturulması geciktirildiğinden İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı yararına tazminata hükmolunması gerekeceğini»[84]

«İhtiyati tedbir kararı verilmiş ise de teminat yatırılmadığından tedbir infaz edilmediğinden; mahkemece İİK’nun 72/4. maddesinde öngörülen tazminat koşullarının oluşmadığını»[85]

«Takip konusu alacak kira alacağı olup, yazılı kira sözleşmesinde miktarı ve vadesi açıkça yazılı olduğundan takip konusu kira alacağının belli ve muayyen ve likit olduğu ve mahkemece davacının talebi üzerine icra dosyasına yatacak olan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı verildiği görülmüş olduğundan davalı kiraya verenin vekilinin %40 (şimdi; %20) icra tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[86]

«İhtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulduğu anlaşıldığından alacağını geç almış bulunmaktan doğan tazminatın alacaklı lehine takdiri gerekeceğini»[87]

«Menfi tespit davasını kaybeden davacı borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece verilmiş ve icra dosyasına işlenmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunması gerekeceğini»[88]

«İhtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle davalı alacaklının alacağını geç alması nedeniyle mahkemece İİK. 72/4. maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[89]

«İİK’nun 72. maddesi hükmü uyarınca menfi tespit davasında borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi için alacaklının davayı kazanması yeterli olmayıp, ayrıca ihtiyati tedbir kararı dolayısıyla alacağının tahsilinin geciktirilmesi gerekeceği ve fakat somut olayda davalı aleyhine infaz edilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından davalı yönünden alacağın tahsilinin geciktirilmemesi ve davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmemesi gerekeceğini»[90]

«Dava tarihinden sonra, sırf aleyhine yürütülen icra takibini durdurmak saikiyle haciz baskısı altında davacının anılan şekilde dava konusu borcu da kapsayacak şekilde tüm borcu kabul ve ödeme taahhüdünde bulunması borç ikrarı olarak nitelendirilemeyeceğinden yazılı ve yanılgılı gerekçe ile davanın reddinde isabet görülmediği gibi, mahkemece icra takibinin durdurulmasına yönelik bir tedbir kararı verilerek bu karar infaz edilmediği halde davalı lehine İİK’nun 72. maddesi uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını»[91]

«Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davalı yönünden ihtiyati tedbir kararı alınıp, uygulanmış ve böylece davanın reddedilen kısmı yönünden alacağa kavuşması geciktirilmiş olduğundan İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmolunması gerekeceğini»[92]

«Davalı S.K. dava konusu bononun son hamili durumunda olup ihtiyati tedbir nedeniyle takibe girişmesi ve alacağına kavuşması geciktirildiğinden İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca lehine tazminata hükmedilmesinin gerekeceğini»[93]

«Menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir sebebi ile alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmiş olması koşulunun gerçekleşmesi gerekeceğini»[94]

«İhtiyati tedbir kararı bulunmadığından ve böylece alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirildiğinden söz edilemeyeceğinden İİK’nun 72/4. maddesinde öngörülen tazminat koşulları oluşmadığı halde davacının tazminatla sorumlu tutulmasının doğru olmadığını»[95]

«İİK’nun 72/4. maddesi gereğince, menfi tespit davasını kaybeden davacı borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece verilmiş ve icra dosyasına işlenmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunması gerekeceğini»[96]

«İİK’nun 72/4. maddesine göre tazminata karar verilebilmesi için ihtiyati tedbir sureti ile icra takibinin durdurulması ve bu kararın infaz edilmiş olması gerekli olup; ihtiyati tedbir kararı verilmiş, ancak teminat yatırılmadığından bu karar uygulanmadığından ve alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmesinden söz edilemeyeceğinden tazminata hükmedilemeyeceğini»[97]

«Çeki dava dışı lehdardan ciro yoluyla devralan davalı iktisapta ağır kusurlu değilse ve vezneye yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda tedbir kararı varsa davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[98]

«İİK.’nun 72/4. maddesi gereğince, menfi tespit davasını kaybeden davacının borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece verilmiş ve icra dosyasına işlenmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunması gerektiğini»[99]

«İİK.’nun 72/4. maddesi gereğince, menfi tespit davasını kaybeden davacı borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece verilmiş ve icra dosyasına işlenmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunması gerektiğini»[100]

«Tazminata karar verilebilmesi için ihtiyati tedbir sureti ile icra takibinin durdurulması ve bu kararın infaz edilmiş olması gerektiğini»[101]

«Bonoyu ciro yolu ile devralan iyi niyetli 3. şahıs konumunda olan davalı alacaklının, infaz edilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle alacağına geç kavuşması nedeni ile İİK. 72/4. md. gereğince davacının alacak miktarı üzerinden tazminata mahkum edileceğini»[102]

«Yabancı para üzerinden tazminat talebine imkan verecek şekilde hüküm kurulamayacağı ve davalının da tazminatla sorumlu tutulamayacağını»[103]

«Menfi tespit davasının reddi halinde alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için alınan tedbir kararının infaz edilmiş olması gerektiğini»[104]

«Mahkemece menfi tespit davasının reddine karar verildiği halde davalının %40 tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu»[105]

«İhtiyadi tedbir sebebiyle davalı alacaklının alacağı geciktirildiğinden, İİK.’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı yararına tazminata karar verileceğini»[106]

«Davacının, davalı şirketten satın almış olduğu dava konusu malzemeleri, davalı tarafından UBB kaydının iptal edilmesi nedeniyle satışa arz edemediği iddiasını ispatlayamaması nedeniyle, dava konusu çek bedelinin alacaklısına ödenmemesi hususunda tedbir kararı verildiğinden İİK.’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı alacaklı lehine %40 (şimdi; %20) tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[107]

«İİK.’nun 72/4. maddesi uyarınca, davalı alacaklının alacağına geç kavuşması nedeniyle tazminata karar verilmesi için, icra takibinin durması yönünde teminat yatırılarak verilmiş bir ihtiyati tedbmir kararı olması gerekeceğini»[108]

«Menfi tespit davasını kaybeden davacı borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece verilmiş ve icra dosyasına işlenmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunması gerekeceğini»[109]

«İcra ve İflas Kanunu 72/4. maddesi gereğince, davacı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için menfi tespit davasına bağlı olarak verilen tedbir kararı gereğince icra dosyasına yatan paranın alacaklıya geç ödenmesi suretiyle alacaklının zarara uğratılması gerekeceğini»[110]

«Takibe dayanak bonodan dolayı borçlu olunmadığının yazılı belge ile ispatlanamadığı, yemin deliline başvurmaktan kaçınıldığı, tedbir kararının infazı nedeniyle davalının alacağına geç kavuştuğu hallerde davalı yararına tazminata hükmedileceğini»[111]

«05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan menfi tespit davalarında %40 tazminata hükmedilmesi gerekeceği; 6352 sayılı Kanunun geçici 10. maddesindeki ‘takip işlemleri’ ibaresinin, ‘takip talebi’ olarak anlaşılması gerekeceğini»[112]

«Dava devam ederken kesinleşen icra mahkemesi kararları gereğince dava konusu paranın takip dosyasına ödenmesine sebep olan icra dairesi işlemlerinin iptal edilmiş olup, davanın konusunun kalmadığı ancak davacı tarafın davasında haklı olup, haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesi gerektiği, davanın esası hakkında bir karar verilmediği için icra inkar tazminatına yer olmadığı gerekçesiyle mahkemece asıl ve birleşen dava ile ilgili olarak konuşu kalmayan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin gerekeceğini»[113]

« ‘Ceza yargılaması sırasındaki ifadelerden kredi kartının davacı tarafından dava dışı İ.K.’ya verildiği, dava konusu harcama dışında da başkaca harcamalar yapıldığı ve karşılığının davacı yanca ödendiği, dolayısıyla dava dışı İ.K. davacının kredi kartını onun vermiş olduğu yetkiye istinaden kullandığı, bu halde davacının dava dışı İ.K.’ya rızasıyla verdiği kartın kullanılmasından sorumlu olduğu’ gerekçesiyle davanın reddine ve davalı-alacaklı lehine ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almaktan dolayı İİK m. 72/4. maddesine göre %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[114]

«Lehdar B. Ltd.Şti. senedin bedelsiz olduğunu kabul etmiş ise de; son hamil olan davalı A.’ın bu bedelsizliği bile bile, kötüniyetli olarak senedi aldığının ispat edilemediği, sahtecilik olmadığından vade tarihinden itibaren avans talep edilebileceği, davanın A.K. yönünden reddine, verilen tedbir kararı infaz edildiğinden İİK’nun 72/4. maddesine göre belirlenen 8.000 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı A.K.’e ödenmesine karar verilmesi gerekeceğini»[115]

«Takibin verilen tedbir kararı ile durdurulduğu gerekçesiyle %40 tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[116]

«Mahkemece İİK’nın md.72/3 hükmü gereğince verilen tedbir kararının infaz edilmemiş olmasına, bir başka deyişle alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmemiş bulunmasına göre davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceğini»[117]

«Davacının alınan raporu ile senet keşide tarihinde kısıtlılığını gerektiren bir ruhsal hastalığının bulunmadığının saptandığı ihtiyati tedbir nedeniyle davalının alacağının geç aldığı gerekçesiyle davanın reddine, hesaplanan 2.440 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[118]

« ‘Dava konusu senetlerin kambiyo senedi vasfında olduğu, davacının, dava konusu senetleri hükümden düşürecek deliller sunamadığı teklif edilen yeminin davalı tarafından eda edildiği’ gerekçeleriyle davanın reddine, davacının tedbir talebinin kabul edilerek infaz edildiği gerekçesiyle de İİK’nun 72/4. maddesi gereğince davacının %40 oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceğini»[119]

«Mahkemece, kısa kararda davacı N.A. yararına İİK’nun 72/5. maddesi hükmü gereğince tazminata hükmedilmediği halde, gerekçeli karar ile bu yönde hüküm tesis edildiği ve böylece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye yol açıldığı anlaşıldığından, bu halin, HUMK.’nun 381/2 (HMK 298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerekeceğini»[120]

«İcra Hukuk Mahkemesine yapılan şikayet üzerine şikayetin kabulü ile, Karabük 1. İcra müdürlüğünün 2009/4033 esas sayılı icra takibinin iptaline karar verilmiş olup artık davalılar tarafından alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olarak devam eden bir icra takibi bulunmadığından davacı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekeceğini»[121]

« ‘Dava konusu çekin ciro yoluyla davalının eline geçtiği, ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, TK’nun 704. (yeni TTK.’nun 792.) maddesi gereği davalının çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispat edilemediği’ gerekçesiyle davanın reddine, icra takibinin tedbiren durdurulması nedeniyle İİK’nun 72/4. maddesi gereğince davalı-alacaklı lehine tazminatına karar verilmesi gerekeceğini»[122]

«İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağına kavuşmasının gecikmiş olması koşuluna bağlı olup, ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de, ihtiyati tedbir kararının infaz edilmediği dosya içeriğinden anlaşıldığından ve tazminat koşulları gerçekleşmediğinden davacının tazminatla sorumlu tutulamayacağını»[123]

«İİK’nun 72/4. maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının reddi üzerine davalı-alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için infaz edilmiş ihtiyati tedbir kararının bulunması gerekir. Somut olayda, ihtiyati tedbir talebinin reddedildiği, diğer bir anlatımla alacağın tahsilinin geciktirilmesinin söz konusu olmadığı gözetilmeden yazılı gerekçe ile davalı yararına tazminata hükmolunmasının doğru olmayacağını»[124]

«İİK.nun 72/4. maddesi uyarınca tedbir dolayısıyla alacağının tahsili geciktirilen davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekirken bu konuda bir karar verilmemiş olmasının bozmayı gerektireceğini»[125]

«İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca dava alacaklı lehine sonuçlandığından verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve davalı alacaklının alacağını geç almış bulunmasından doğan zararının tazminine karar verilmesinin gerekeceği, bu yönler gözden kaçırılarak tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesinin ve davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmemesinin doğru görülmeyeceğini»[126]

«İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca alacaklı davalı yararına tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir kararıyla icra takiplerinin durdurulması ve alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmiş olması gerekeceğini»[127]

«Davalı alacaklı yararına tazminat koşulları oluştuğu halde, mahkemece tazminata hükmedilmemiş olmasının bozmayı gerektireceğini»[128]

«Takibi durduran bir tedbir kararı bulunmadığına göre mahkemece yazılı şekilde davalı-alacaklı lehine %40 tazminata hükmedilmiş olmasının doğru görülmeyeceğini»[129]

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -%40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[130] (İİK. 72/IV)

«İİK.nun 72. maddesi gereğince davalı alacaklı lehine tazminata hükmolunabilmesi için, verilmiş ve infaz edilmiş bir tedbir kararı bulunması, bu tedbir kararı nedeniyle davalı alacaklının alacağına geç kavuşmuş olması gerekeceğinden, açıklanan bu şartlar bulunmadığı halde davalı yararına %40 (şimdi; %20) tazminata hükmedilmiş olmasının bozmayı gerektireceğini»[131]

«Menfi tespit davasının reddi halinde davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir kararının alınmış olması ve infaz edilmiş bulunması gerekeceğinden, mahkemece verilen tedbir kararının infaz edilip edilmediği üzerinde durulup sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[132]

«Davacının malen ya da nakden kaydı bulunmayan bonoların düzenlenme nedenini ve ileride teslim edilecek mal için önceden verildiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının talebi doğrultusunda tensiple icra veznesine girecek paranın alacaklısına ödenmemesi yönünde mahkemece tedbir konulup söz konusu tedbirin icra dosyasında uygulandığı anlaşıldığından %40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verileceğini»[133]

«İİK. md. 72/4’e göre menfi tespit davasının reddi halinde alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyadi tedbir kararının alınmış olması gerektiği ve fakat alacaklının tedbir talebi olmaması nedeniyle borçlu aleyhine tazminata hükmedilemeyeceğini»[134]

«İİK 72/4. maddesi uyarınca davalı yararına tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir dolayısıyla alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmiş olması gerekeceğini»[135]

«Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı uygulanmış olup koşulları oluştuğu halde davalı lehine %40 tazminata hükmedilmemesinin bozmayı gerektireceğini»[136]

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -% 40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[137] (İİK. 72/IV)

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -% 40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[138] (İİK. 72/IV)

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -% 40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[139] (İİK. 72/IV)

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -% 40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[140] (İİK. 72/IV)

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -% 40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[141] (İİK. 72/IV)

«İİK.’nun 72/4. maddesinin üçüncü cümlesinde alacaklı(davalı) yararına verilen haksız ihtiyati tedbir nedeniyle doğan zararın karşılanması ve hükmedilecek tazminat için herhangi bir talepte bulunulmasının gerekmeyeceğini, davalının tedbir nedeniyle alacağına kavuşmasının geciktirilmesi halinde tazminat yönünden bir talebi bulunmasa dahi, mahkemece açıklanan yasa hükmü gereğince re’sen tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[142]

«Dosya içerisinde dava konusu çeklerle ilgili olarak verilmiş ihtiyati tedbir kararları mevcut olup, bu ihtiyati tedbir kararlarının infaz edilmiş olması ve dolayısıyla temyiz eden davalıların alacaklarının tahsilinin geciktirilmiş olması durumunda İİK.’nun 72/4. maddesi gereğince tazminata hükmedileceği gözetilerek, bu davalılar açısından anılan yasa hükmü uyarınca tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[143]

«Keşidecinin, iyi niyetli senet hamiline karşı şahsi defilerini ileri süremeyeceği ancak lehdara karşı borçlu olmadığını ispat ettikten sonra hamilin kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini ispat ederse, şahsi defileri hamile karşı da ileri sürebileceği, İİK’nun 72/4. maddesi gereğince çeklerin ödenmesinin tedbiren durdurulması sebebiyle mahkemece kendiliğinden tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[144]

«İİK.’nun 72/4. maddesi gereğince menfi tespit davasının reddi halinde davalı alacaklı yararına tazminata hükmolunabilmesi için verilmiş ve infaz edilmiş bir tedbir kararının olması ve bu tedbir kararı nedeni ile davalı alacaklının alacağına geç kavuşmuş olması gerekeceği, somut olayda verilmiş ve infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunduğu dosya içeriğinden anlaşıldığından, mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durulup araştırma yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceğini»[145]

«Mahkemece verilen.... tarihli tedbir kararı infaz edilmiş olup, İİK.’nun 72/IV hükmüne göre, alacaklının alacağını geç almaktan doğan zararının giderilmesi için davalı yararına %40’ tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağını»[146]

«Menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde, İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için; ihtiyati tedbir kararı alınmış, uygulanmış ve alacaklının ihtiyati tedbir dolayısı ile alacağına kavuşmasının geciktirilmiş olması koşullarının gerçekleşmiş olması gerekeceğini»[147]

«İİK.’nun 72/IV maddesi uyarınca olumsuz tespit davasının reddi halinde talebi olmasa dahi davalı yararına mahkemede re’sen tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[148]

« ‘Dosya kapsamına göre 02.02 .2005 tarihli protokolde,davalı asil ve vekilinin imzası olmadığı ve davalıyı bağlamayacağı’ gerekçesiyle ‘davanın reddine ve tedbir kararı ile tahsil edilen paranın davalı alacaklıya ödenmesi engellendiğinden, davacı aleyhine takibe konu asıl alacak üzerinden %40 oranındaki tazminata hükmedilmesine’ dair mahkemece verilen kararda isabetsiz bulunmadığını»[149]

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -% 40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[150] (İİK. 72/IV)

«İİK’nun 72. maddesine dayanılarak açılan davada, 72/2. maddeye göre tedbir kararı alınarak borcun ödenmesinin de durdurulmuşsa, aynı yasanın 72/4. maddesi uyarınca davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde %40’tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[151]

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -% 40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[152] (İİK. 72/IV)

«İİK 72/4. maddesi uyarınca menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için; ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağa kavuşmasının gecikmiş olması koşulunun gerçekleşmesi gerekeceği, somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de,bu kararın infaz edilip edilemediği dosya içeriğinden anlaşılamadığından, bu yönlerin mahkemece araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[153]

« ‘Bononun ahlaka ve adaba aykırı nedene bağlı olarak verildiği’nin kanıtlanmamış olması sebebiyle ‘davanın reddine ancak takip durdurulmadığından davalı-alacaklı lehine tazminata hükmedilmemesine’ dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığını»[154]

«Davalının, davacı bankanın hesabında bulunan paranın, davacının hesap güvenliği sistemindeki açıklardan yararlanılarak 3. kişilerce çekildiğinin anlaşılması halinde, davacı bankanın açtığı menfi tespit davasının reddine – İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca alacaklının (davalının) alacağına kavuşması tedbir kararının uygulanması sebebiyle geciktirildiğinde, alacaklı yararına tazminata karar verilmesinin gerekeceğini»[155]

«İİK.’nun 72. maddesi hükmü gereğince davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için verilen ve infaz edilen bir ihtiyati tedbir kararının bulunması nedeniyle davalı alacaklının alacağına geç kavuşmuş olması gerekeceği, mahkemece tensiple birlikte icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verildiği halde, bu kararın teminat yatırılarak icra dosyasında infaz edildiğine ve takibin durdurulduğuna dair bilgi ve belgenin bulunmadığı, ihtiyati tedbir kararı ile davalının alacağının geciktirilmesinden söz edilemeyeceğinden, davalı yararına tazminata hükmedilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[156]

«Olumsuz tespit davasının reddi halinde, alacaklı lehine -%40’dan (şimdi; %20’den) az olmamak üzere- tazminata hükmedilebilmesi için, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının fiilen uygulanıp, takibin durdurulmuş olması gerektiğini»[157] (İİK. 72/IV)

«İhtiyati tedbir kararı alınıp uygulandığında İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmesinin gerekeceğini»[158]

«Mahkemece, icra dosyasına yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmişse de, icra hukuk mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararıyla davaya konusu icra takibi iptal edildiğinden ve ihtiyati tedbir kararı konusuz kaldığından, davacı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceğini»[159]

«Davacı yan, ‘….... bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini’ istemiş, takip konusu yapılan çeke ilişkin olarak mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu tedbir kararı icra dosyasında infaz edilmişse de verilen tedbir kararı nedeniyle davalının alacağına kavuşması engellenmiş olduğundan İİK.’nun 72/4. maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceğini»[160]

«İİK.’nun 72/IV maddesi uyarınca olumsuz tespit davasının reddi halinde talebi olmasa dahi davalı yararına mahkemede re’sen tazminata hükmedilmesi gerekeceği- Bedelsizlik iddiasının yazılı delille ispat edilebileceğini»[161]

«Açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verildiği ve halen devam ettiğinin bildirildiğinin dosyadaki yazışmalardan anlaşıldığı, mahkemece davalı yararına anılan yasa hükmü uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle ‘bu yöndeki talebin reddine’ karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağını»[162]

«Davacı, adi ortaklık bünyesinde alınan 03.11.2006 tarihli kararı ile hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılmış ise de, adi ortaklığın fiilen devam ettiği,iş ortaklığının ibra edilmediği,3.kişilerin bonoların tanziminden sonra düzenlenen ibraname nedeni ile kambiyo hukukuna dayalı haklarının engellenemeyeceği, ‘davacının bonolardan dolayı borçlu olduğuna ve %40 oranında tazminattan sorumlu olacağına’ dair verilen kararın isabetli sayılacağını»[163]

belirtmiştir.



Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin