Kanımızca, icra mahkemesinden itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteyen alacaklının alacağının «kesin» bir belgeye dayanması gerekir. Alacağın varlığı -doğumu ve sona ermesi- konusunda hiçbir kuşku bulunmamalıdır. Bu nedenle biz, tarih taşımayan bir senede dayanan alacaklının, icra mahkemesinden «itirazın kaldırılmasını» değil, mahkemeden «itirazın iptalini» istemesini (ya da “alacak (eda) davası” açmasını) daha doğru buluyoruz. Bu nedenle, icra mahkemesinin, borçlunun zamanaşımı itirazı ile şüpheli duruma düşen alacaklının alacağı hakkında, «itirazın kesin olarak kaldırılması isteğinin reddine» karar vermesi daha uygun olacaktır.
XVII- Borçlu, ödeme emrine karşı borca itirazda bulunurken açıkça «borcun zamanaşımına uğradığını» bildirmiş yahut sadece «itiraz ediyorum» demekle yetinmişse -yani; sebep bildirmeden borca itiraz etmişse- alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan bir itiraz sebebi olan «zamanaşımı itirazı»nı icra mahkemesindeki itirazın kaldırılması duruşması sırasında ileri sürebilirse de, «sebep bildirerek -örneğin; borcunu ödediğini bildirerek- borca itiraz etmiş» olan borçlu, icra mahkemesindeki itirazın kaldırılması duruşmasında «borcun zamanaşımına uğradığını» ileri sürebilir mi? Doktrinde[542] “bu durumda da, borçlunun zamanaşımı itirazında bulunabileceği” ileri sürülmesine rağmen,yüksek mahkeme -4949 sayılı Kanun ile 17.7.2003 tarihinde, İİK.nun 62/V ve 63. maddesinde yapılan değişiklikten önce- aksi görüşte idi[543] 4949 sayılı Kanun ile, İİK.nun 63. maddesinde atıf yapılan 62/IV fıkrası -değişiklik sonucunda- yürürlükten kaldırılmış olduğundan, itirazın kaldırılması duruşmasında, itiraz eden borçlunun itiraz sırasında sebep bildirmiş olup olmadığına bakılmaksızın “alacaklının dayandığı senet metininden anlaşılan itiraz sebeplerini” ileri sürmesi mümkün hale gelmiştir.[544]
Ödeme emrine itiraz ederken «borcun zamanaşımına uğradığını» bildirmemiş olan borçlu, bu itirazını icra mahkemesindeki ilk duruşmada ileri sürmelidir (İİK. mad. 70, 18/I, HMK. mad. 322, 141/1). Daha sonra borçlu zamanaşımı itirazını ancak alacaklının (açık ya da kapalı) onayı ile ileri sürebilir (HMK. mad. 141/2).[545]
XVIII- İcra dairesine yapılan ve senet metninden anlaşılan bir itiraz sebebi olmayan[546] yetki itirazı da icra mahkemesi tarafından incelenir (İİK. mad. 50/II)[547] İcra mahkemesi, önce “yetki itirazı”nı çözümler. Bunu çözümlemeden esasa ait itirazlarını inceleyemez (İİK. mad. 50/II).[548]
İcra mahkemesi, yetki itirazını doğru bulursa doktrine göre[549] «itirazın kaldırılması talebinin reddine» ş e k l i n d e karar vermesi gerekir. Yargıtay ise, önceleri[550] «takip dosyasının yetkili .... İcra Dairesine gönderilmesine» şeklinde karar verilmesini istemişken, son kararlarında “itirazın kaldırılması talebinin reddiyle”[551] karar verilmesini istemeye başlamıştır İcra mahkemesi, yetki itirazını doğru bulmazsa (haksız bulursa) «yetki itirazının kaldırılmasına» karar verir. Eğer borçlu yetki itirazı ile birlikte esasa da itiraz etmişse -yani; borca veya imzaya da itiraz etmişse- yetki itirazını reddeden icra mahkemesi borçlunun esasa ilişkin itirazını incelemeye geçer...
Takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili bulunmadığının -alacaklının, borçlunun yetki itirazını kabul etmesi veya icra mahkemesinin, alacaklının bu konudaki «itirazın kaldırılması» talebini reddetmesi suretiyle- anlaşılması halinde, yetkili icra dairesine dosyanın gönderilmesi ve oradan borçluya yeniden ödeme emri gönderilmesi gerekir.[552]
XIX- İcra mahkemesindeki «itirazın kesin olarak kaldırılması» duruşmasında, borçlu daha önce ödeme emrine itiraz ederken bildirmediği ve alacaklının dayandığı senet metninden de anlaşılamayan itiraz sebeplerini -örneğin; borcu ödediğini- alacaklının muvafakati ile ileri sürebilir mi? Bir görüşe göre,[553] HMK. 141 icra ve iflâs hukukunda uygulanmaz. Bu nedenle, borçlu, alacaklının muvafakati ile dahi, itiraz sebeplerini değiştiremez, genişletemez... Buna karşın, katıldığımız diğere bir görüşe göre[554] ise, HMK. mad. 141, basit yargılama usulünde de uygulanır. İtirazın kaldırılması talebi basit yargılama usulüne göre incelendiğinden, burada da bu hüküm uygulanır. Kaldı ki, İİK. mad. 62/IV ve 63’deki «itiraz sebeplerini değiştirme ve genişletme yasağı» alacaklı lehine konulmuş olduğundan, alacaklı kendi lehine olan bu yasaktan vazgeçebilir. Yüksek mahkeme[555] de, ikinci görüşü benimsemiştir...
XX- İcra mahkemesindeki, «itirazın kesin olarak kaldırılması» duruşması sırasında, borçlu, takip konusu senedin ‘hata’, ‘hile’, ‘korkutma’ sonucu düzenlenmiş olduğunu -İİK.mad. 68’de belirtilen belgelerle bu durumu kanıtlayamayacağı için- icra mahkemesinde ileri süremeyeceği gibi, «takip konusu senedin bu nedenle hükümsüz olduğu» gerekçesiyle iptali için genel mahkemede dava açtığını belirtip, bunun icra mahkemesinde «bekletici mesele» sayılmasını isteyemez.[556]
XXI- İcra mahkemesi, «itirazın kesin olarak kaldırılması» duruşması sonucunda; ya «itirazın kesin olarak kaldırılmasına» ya da «itirazın kesin olarak kaldırılması isteminin reddine» şeklinde karar verebilir. Bunların dışında «görevsizlik kararı» verme yetkisi yoktur.[557] [558] İcra mahkemesinin bu isimle verdiği karar -yani «görevsizlik kararı» şeklinde verdiği karar- gerçekte ‘itirazın kabulü’, ‘takibin durdurulması’ sonucunu doğuran «itirazın kaldırılması isteğinin reddi kararı»dır.[559]
Ayrıca belirtelim ki; alacaklı tarafından “itirazın kesin olarak kaldırılması” istendikten sonra itiraz konusu borç ödenir (veya itirazdan sonra takipten feragat edilirse), “itirazın kesin olarak kaldırılması” talebi konusuz kalacağından, mahkemece “konusu kalmayan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına”[560] karar verilirken, alacaklının / borçlunun haklı olup olmadığı araştırılarak, haklı olan taraf lehine inkar tazminatına[561], yargılama giderine ve vekalet ücretine de hükmedilir.[562]
A- İtirazın kesin olarak kaldırılması kararı: İcra mahkemesi, «itirazın kesin olarak kaldırılması» duruşması sonucunda, alacaklıyı haklı bulursa;
1- “İtirazın kesin olarak kaldırılmasına” karar verir. Bu karar yerine “davanın kabulüne” ş e k l i n d e karar veremez.[563] Yüksek mahkeme; bu durumda; “itirazın ‘kesin’ yerine ‘geçici olarak’ kaldırılmasına karar verilmiş olmasının -aleyhe temyiz olmaması halinde- bozma nedeni olmayacağını”[564] ifade etmiştir…
2- İtirazın kaldırılması dilekçesinde (veya tutanağında)[565] [566] ayrıca talep edilmişse ve itirazın kaldırılması talebi esasa ilişkin nedenlerle kabul edilmişse,[567] borçlu aleyhine, haksız olarak itiraz ettiği alacağın yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata hükmeder.
Yüksek mahkeme; icra inkar tazminatı konusunda;
√ “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlunun, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklının, diğer tarafın talebi üzerine % 20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edileceğini (6352 s. K. ile değişik İİK. mad. 68/son), itirazın kaldırılmasına karar verildiğinden mahkemece, itiraz edilen asıl alacak kısmı üzerinden alacaklı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceğini”567a
√ “İcra mahkemesince, alacaklının itirazın kaldırılması istemi sadece takip dayanağı belgenin, İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belge niteliğinde olmadığından bahisle işin esası incelenmeden reddedildiğinden, bu nedenle borçlu yararına tazminat verilmesi için ‘talebin, esasa ilişkin nedenlerle reddi’ şeklindeki koşul oluşmadığından alacaklının tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olacağını”[568]
√ “İcra mahkemesince, alacaklının ‘itirazın kaldırılması’ istemi sadece ‘takip dayanağı belgenin, İİK. mad. 68/1’de belirtilen belge niteliğinde olmadığı’ndan bahisle ‘işin esası’ incelenmeden reddedildiğinden, borçlu yararına tazminat verilmesi için, aynı maddenin son bendinde öngörülen ‘talebin, esasa ilişkin nedenlerle reddi’ şeklindeki koşul oluşmadığından, alacaklının tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olacağını”[569]
√ “Borçlu tarafından itiraz edilmemiş olan asıl alacak tutarı üzerinden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini”[570]
√ “Alacaklının ‘itirazın kaldırılması isteminin esası incelenerek’ itirazın kaldırılmasına karar verilmiş olması halinde, alacaklı lehine tazminata da hükmedilmesi gerekeceğini, bunun için alacaklının kötüniyetli olmasının gerekmediğini”[571]
√ “%20 inkar tazminatına, asıl alacağın itiraz edilen kısmı üzerinden hükmedilmesi gerekeceğini”[572]
√ “Borçlunun ‘borca itirazının kaldırılmasına’ karar verilen durumlarda, itirazın esasa ilişkin olması ve alacaklının da talebinin bulunması durumunda, borçlu aleyhine inkar tazminatına karar verilemeyeceğini”[573]
√ “İcra inkar tazminatı ve para cezasının ‘asıl alacak’ üzerinden hesaplanması gerekeceğini”[574]
√ “İcra mahkemesince, alacaklının itirazın kaldırılması isteminin sadece ‘takip dayanağı belgenin İİK. nun 68/I maddesinde belirtilen belge niteliğinde olmaması’ nedeniyle, işin esası incelenmeksizin reddedilmesi halinde, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceğini”[575]
√ “Yasal süresi içinde takibe itiraz etmiş olan borçlunun, daha sonra icra takibine konu borcu ödemiş olmasının, icra mahkemesinin, alacaklının ‘lehine icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücreti verilmesi’ talebinin incelenmesine engel teşkil etmeyeceğini”[576]
√ “ ‘Takibin mükerrer yapıldığı’ ve ‘borçlu şirketler yönünden iflas erteleme tedbir karalarının bulunduğu’na dair borçluların icra dairesine yaptıkları itirazın esasa ilişkin nitelikte bulunmamaları nedeniyle icra mahkemesince ‘itirazın kaldırılması kararı’ ile birlikte alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini”[577]
√ “İtirazın kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlunun, bu talebin reddi halinde alacaklının, diğer tarafın istemi üzerine % 40’dan (şimdi; %20’den) aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceğini”[578]
√ “ Yabancı para alacağına dayalı takiplerde, yabancı para üzerinden değil, yabancı paranın takip tarihindeki Türk parası karşılığı üzerinden inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini”[579]
√ “Takip borçlusu / alacaklısı tarafından genel mahkemede dava açılması halinde, tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar ertelenmesine (tehirine) karar verme görevinin icra mahkemesine ait olduğunu”[580]
√ “Alacaklının talebinin kısmen kabul edilip, borçlunun itirazının kaldırılması halinde, talebi de bulunan alacaklı yararına icra mahkemesince İİK. 68/son uyarınca inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini”[581]
√ “ ‘İtirazın kaldırılması’ istemine ilişkin duruşma sonunda, istem olmadan icra mahkemesince ‘% 40 (şimdi; %20’den) tazminat’a hükmedilemeyeceğini”[582]
√ “İcra inkar tazminatına itiraz edilen ‘asıl alacak’ üzerinden hükmedileceğini (‘Asıl alacak’ + ‘işlemiş faiz’in toplamı üzerinden hükmedilemeyeceğini)”[583] [584]
√ “İİK. 68/son’da borçlunun ‘menfi tespit ve istirdat davası’ açması halinde hükmolunan tazminatın tahsilinin -dava sonuna kadar- tehir olunacağı öngörülmüş olmasına rağmen alacaklının -hangi davayı açması gerektiği ayrıca belirtilmediğinden- genel mahkemede dava açması halinde hükmolunan tazminatın tahsilinin tehiri sonucunu doğuracağından alacaklının açtığı ‘alacağın tespiti davası’nın da alacaklı aleyhine hükmolunan tazminatın tahsilinin tehirini gerektireceğini”[585]
√ “İİK. 68’de -tıpkı; 67, 68a , 168 ve 170’de olduğu gibi- tazminat talebi için bir süre öngörülmemiş olduğundan, son oturumda dahi tazminat istenebileceği, bu konuda ‘iddianın (savunmanın) genişletilmesi yasağı’nın sözkonusu olmayacağını”[586]
√ “Alacaklının ‘itirazın kaldırılması’nı istemesinden sonra, borçlunun itirazından vazgeçmesinin, borçlu aleyhine ve alacaklının itirazın kaldırılması isteminden vazgeçmesinin, alacaklı aleyhine % 40 (şimdi; %20’den) tazminata hükmedilmemesini gerektirmeyeceğini”[587] [588]
√ “İcra mahkemesince ‘alacağın likit olmadığı’ndan bahisle inkar tazminatına hükmedilmesinden kaçınılamayacağını”[589]
√ “Ticaret mahkemesinde dava açılmış olmasının, icra mahkemesince inkar tazminatına hükmedilmesine engel teşkil etmediğini”[590]
√ “Borcun bir kısmına itiraz edilmiş olması yani ‘itirazın kısmi olması’ ve itirazın kısmen kabul edilmiş olması halinde, reddedilen kısım için, alacaklı yararına inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini (Borçlunun itirazında kısmen haklı çıkması halinde ‘itirazın kısmen kaldırılması ve bu miktar üzerinden borçlu lehine tazminata hükmedilmesi’ gerekeceğini)”[591]
√ “İcra mahkemesince borçlu hissesine düşen alacak miktarı üzerinden inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini”[592]
√ “İİK. 68/son uyarınca aleyhine tazminata hükmedilen alacaklının açtığı davada verilen karar kesinleşinceye kadar -icra mahkemesince- ‘tazminatın tahsilinin tehirine’ karar verilmesi gerekeceğini”[593]
√ “ ‘Tazminatın tahsilinin açılan dava sonuna kadar tehir olunması’ konusundaki istemin ayrıca icra dairesinden de talep edilebileceğini”[594]
√ “Sadece ‘faiz’e itiraz edilmiş olması halinde ‘asıl alacak’ (alacağın tümü) üzerinden değil, ‘kaldırılmasına karar verilen faiz miktarı’ üzerinden %40 (şimdi; %20’den) tazminata hükmedilmesi gerekeceğini”[595]
√ “Takibe itiraz eden mirasçı -borçlunun, kötüniyeti belgelendirilmiş olmadıkça- icra mahkemesince borçlu (mirasçı) aleyhine ‘inkar tazminatı’na hükmedilemeyeceğini”[596]
√ “Alacaklı aleyhine tazminata hükmolunabilmesi için ‘alacaklının takip yaparken kötüniyetli olması’ hususunun maddede koşul olarak öngörülmemiş olduğunu”[597]
√ “İnkar tazminatına -‘ticari’ değil- ‘yasal faiz’ istenebileceğini”[598]
√ “Aynı takipte borçlu sıfatıyla birden fazla kişi tarafından itirazda bulunulması ve alacaklının itirazın kaldırılması talebinin kabulü halinde borçluların her biri hakkında ayrı ayrı %40 (şimdi; %20’den) tazminata hükmedilemeyeceğini (Hükmedilecek %40 tazminatın borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekeceğini”[599]
√ “ ‘İtirazın kaldırılması talebinin kabulü’ halinde kötüniyetli olmasa dahi, borçlu aleyhine %40 (şimdi; %20) tazminata hükmedilmesi gerekeceğini”[600]
√ “ ‘Gerekçeli karar’da, ‘kısa karar’a uygun biçimde inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini”[601]
√ “Bozmadan önce verilen ve borçlu yararına tazminat içermeyen kararın borçlu tarafından temyiz edilmemiş olması halinde alacaklı yararına kazanılmış hak doğuracağını, bozmadan sonra borçlu yararına tazminata hükmedilemeyeceğini”[602]
√ “Genel haciz yolu ile takibin ‘şikayet’ yoluyla iptalinde, alacaklı yararına %40 (şimdi; %20’den) tazminata hükmedilemeyeceğini”[603]
√ “İnkar tazminatının tahsili için kararın kesinleşmesinin gerekmediğini”[604]
√ “ ‘Uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirmesi’ nedeniyle ‘itirazın kaldırılması isteminin reddi’ halinde, alacaklı aleyhine inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini”[605]
√ “İcra dairesine itirazda bulunarak, alacaklının ‘itirazın kaldırılması’ için icra mahkemesine başvurmasına neden olan borçlunun, daha sonra borç ve fer’ilerini ödemiş olmasının, alacaklı lehine inkar tazminatına hükmedilmemesini gerektirmeyeceğini”[606]
√ “Takibe itiraz eden borçlunun daha sonra icra mahkemesindeki duruşmada borcu kabul etmiş olmasının borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceğini”[607]
√ “Duruşmada (veya ‘cevap dilekçesi’nde) ‘lehine tazminata hükmedilmesini’ istememiş olan borçlunun Yargıtay’ın bozma kararından sonra tazminat isteyemeyeceğini”[608]
√ “Borçlunun itirazın geçersiz olmasına rağmen, alacaklının icra mahkemesinden ‘itirazın kaldırılmasını’ istemiş olması halinde, borçlunun ‘%40 (şimdi; %20’den) tazminat ve yargılama gideriyle’ sorumlu tutulamayacağını”[609]
√ “Alacaklı lehine inkar tazminatına noksan hükmedilmiş olmasının borçlu tarafından temyiz sebebi yapılamayacağını”[610]
√ “68. maddede yazılı belgeye dayanmayan alacaklar hakkında, icra mahkemesince ‘itirazın kaldırılmasına’ karar verilemeyeceğini”[611]
√ “İcra mahkemesince inkar tazminatına hükmedilmemiş olmasının, aleyhe temyiz olmadıkça ‘bozma’ sebebi teşkil etmeyeceğini”[612]
√ “İstenilen miktardan daha fazla icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini”[613]
b e l i r t m i ş t i r…
3- Yargılama giderleri ile -alacaklı, kendisini bir vekille temsil ettirmişse- üzerinden itiraz kaldırılan alacak miktarına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde icra mahkemesi için öngörülen maktu vekalet ücretini aşmayacak şekilde, n i s b i vekalet ücretine hükmeder.
Yüksek mahkeme; vekalet ücreti konusunda;
√ “Borçlunun, yapılan takibe ‘BK.’nun 104/son. (şimdi; TBK.’nun 121/son.) maddesi hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütüldüğünü’ ileri sürerek itirazda bulunması üzerine, icra mahkemesinde yapılan yargılama sırasında alacaklının ‘borçlunun isteminin reddini’ istemesi halinde, mahkemece borçlu yararına masraf ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceğini”[614]
√ “İtirazın kesin (veya geçici) olarak kaldırılması duruşması sonucunda, maktu avukatlık ücreti yerine nisbi avukatlık ücretine hükmedilemeyeceğini”[615]
√ “İtirazın kaldırılması isteminin kısmen kabul edilmesi halinde, alacaklı lehine maktu avukatlık ücretinden daha az ücrete hükmedilemeyeceğini”[616]
√ “ ‘İtirazın kaldırılması isteği’nin kısmen reddedilmesi halinde, vekille temsil edilen borçlu lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekeceğini”[617]
√ “Takibe itiraz eden ve ayrıca cevap dilekçesi veren borçlu vekili duruşmaya gelmemiş dahi olsa, itirazında haklı çıkan borçlu yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceğini”[618]
b e l i r t m i ş t i r…
Ayrıca belirtelim ki; İİK. mad. 68’de öngörülmemiş olduğu için, icra mahkemesi -“itirazın kesin olarak kaldırılması” kararı ile birlikte- borçlu aleyhine para cezasına hükmedemez.[619] “İtirazın kesin olarak kaldırılması kararı”nın tefhim veya tebliğinden itibaren, borçlu üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır (İİK. mad. 75).
İcra mahkemesi, duruşmada tefhim ettiği kısa karara aykırı gerekçeli karar yazamaz.[620] Kararın bu şekilde yani, tefhim edilen kısa karara aykırı biçimde gerekçeli karar yazılmış olması halinde, bu karara karşı temyiz süresi, kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlar.[621]
Senette tahrifat yapıldığının -örneğin; 200.000.000 liralık senedin 2.000.000.000 liralık senet haline getirildiğinin- saptanması halinde, icra mahkemesi «senedin tümüne ilişkin takibin iptaline» karar veremez. Bu durumda «tahrif edilmemiş (gerçek) senet kısmına ilişkin takibe yönelik -örneğin; verdiğimiz örnekte, takibin 200.000.000 liralık kısmına ilişkin- itirazın kaldırılması isteminin kabulüne» karar verilmesi gerekir.[622] [623] [624]
Alacaklı, «itirazın kesin olarak kaldırılmasına ilişkin icra mahkemesi kararını -bu karar borçlu tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle kesinleşmemiş dahi olsa- icra dosyasına koyarak, haciz isteminde bulunabilir. Ancak, bu karar kesinleşmeden, haciz ettirdiği malların satışını isteyemez (İİK. mad. 364/III)...
İcra mahkemesinin «itirazın kesin olarak kaldırılması kararı» takip konusu alacağın miktarına göre -kararın tefhim veya tebliğinden itibaren on gün içinde- temyiz edilebilir (İİK. mad. 363/3). Yüksek mahkeme[625] “yetki itirazının kaldırılması”na ilişkin kararın da temyiz edilebileceğine -oyçokluğu ile- karar vermiştir.
İcra mahkemesinin, “itirazın kesin olarak kaldırılması”na ilişkin kararları temyiz edilince, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinde «evrak üzerinde» incelenmekte, duruşmalı (murafaalı) inceleme istekleri -«HUMK. (şimdi; HMK.) hükümleri müsait olmadığı» gerekçesiyle- kabul edilmemektedir.[626]
İcra mahkemesinin «itirazın kesin olarak kaldırılması» kararı sadece o ilamsız takip bakımından tarafları bağlar ve takip hukuku bakımından “kesin hüküm” teşkil eder.[627]Fakat bu karar, maddi hukuk bakımından «kesin hüküm» (HMK. mad. 303) teşkil etmez.[628] Bu nedenle, itirazı kesin olarak kaldırılan borçlu, bu karar kesinleşmiş dahi olsa, genel mahkemede, takip konusu borcu ödemeden «olumsuz tesbit davası» (İİK. mad. 72/III) ve borcu ödedikten sonra da «geri alma davası» (İİK. mad. 72/VII) açabilir...
“İtirazın kesin olarak kaldırılması” kararı, alacaklı tarafından ilgili takip dosyasına ibraz edilerek uygulanır ve borçluya aynı dosya üzerinden ‘asıl alacak ve eklentileri (fer’ileri)’ için ayrıca ‘icra emri’ gönderilemez. Sadece bu kararda yazılı yargılama giderleri ve tazminat için icra emri gönderilmesi gerekir.[629] [630]
Yüksek mahkeme, ayrıca “alacaklının itirazın kaldırılması dilekçesinde ‘itirazın iptali’ tabirlerini kullanmış olmasının, HUMK.’nun 76. (şimdi; HMK.’nun 33.) maddesi gereğince ‘itirazın kaldırılması talebinin reddini’ gerektirmeyeceğini” belirtmiştir.
B- İtirazın kesin kaldırılması talebinin reddi kararı: İcra mahkemesi «itirazın kesin olarak kaldırılması» duruşması sonucunda, borçluyu haklı bulursa;
1) «İtirazın kaldırılması talebinin reddine» karar verir.
Bu karar yerine “takibin iptaline” karar veremez.[631]
2) Borçlu tarafından ayrıca -kanımızca; (ilk oturumda[632] [633] yazılı veya sözlü olarak)- talep edilmiş olması ve itirazın kaldırılması talebi esasa ilişkin nedenlerle reddedilmiş ise;[634] itiraza uğrayan borcun yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata “haksız takip tazminatına” hükmeder. Borçlunun, lehine hükmedilen tazminatın alacaklı aleyhine -“itirazın kesin olarak kaldırılması kararı”nın kesinleşmesini beklemeden- ilamlı takip yapması gerekir…
3) Alacaklı, borçlunun ibraz ettiği belge altındaki imzayı inkar etmiş ve bilirkişi incelemesi sonunda imzanın alacaklıya ait olduğu anlaşılmışsa, o belgeye ilişkin miktarın %10’u oranında para cezasına mahkum edilir (İİK. mad. 68/V).
4) Yargılama giderleri ile -borçlu kendisini bir vekille temsil ettirmişse- kaldırılması istenen itiraz konusu alacağın miktarına göre -Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde icra mahkemesi için öngörülen maktu vekalet ücretini aşmayacak şekilde- n i s b i vekalet ücretine hükmeder.
-“İcra mahkemesince ‘alacaklının itirazın kaldırılması isteminin kısmen reddine’ karar verilmiş olması ve borçlunun yargılamada kendisini bir vekille temsil etmiş olması durumunda, borçlu yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekeceğini”
Dostları ilə paylaş: |