HUDUD BÖLÜMÜ|Hadd-i Sirkat|nesai|Abdurrahman İbnu Avf|Resulullah (sav) "Hırsız , kendisine hadd tatbik edildi ise borçlandırılamaz" buyurdu. |Nesai, Sarik 17 (8, 93)|1635
HUDUD BÖLÜMÜ|Hadd-i Sirkat|nesai|Üseyd İbnu Hudayr|Resulullah (sav) şöyle hükmetti: "Kişi çalınan malını, hırsızlık ittihamı yapılmayan kimsenin elinde görünce dilerse malını hırsıza ödemiş olduğu bedeli ona ödeyerek alır, dilerse, hırsızın peşine düşer". Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (ra) böyle hükmettiler. |Nesai, Büyu' 96 (7,313)|1636
HUDUD BÖLÜMÜ|Hadd-i Sirkat|tirmiziebu davudnesai|Cünade İbnu Ümeyye|Büsr İbnu Ertat (ra) demiştir ki: "Resulullah (sav)'ı dinledim: "Seferde eller kesilmez" diyordu." (Tirmizi'deki rivayette "gazvede..." denmiştir.) |Tirmizi, Hudud 20, (1450); Ebu Davud, Hudud 18, (4408); Nesai, Sarik 16, (8, 91)|1637
HUDUD BÖLÜMÜ|Hadd-i Sirkat|buhari|Şa'bi|İki kişi, üçüncü bir şahsın hırsızlık yaptığına dair şahitlikte bulundular. Bunun üzerine Hz. Ali (ra) adamın kolunu kesti. Bu iki kişi gidip bir müddet sonra diğer bir adamı getirip: "Biz hata etmişiz, hırsızlığı yapan o değilmiş (bu imiş)" dediler. Hz. Ali (ra) bunların şahidliğini iptal ederek (getirdikleri bu şahıs aleyhinde kabul etmedi. Ayrıca) onlara, önceki adamın diyetini yükledi ve: "Bilsem ki siz bu işi bilerek yaptınız, kollarınızı keserdim" dedi. |Buhari, Diyat 21 (Bab başlığında senetsiz olarak kaydedilmiştir)|1638
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|buharimüslimtirmiziebu davud|Enes|Resullullah (sav), hamr için, hurma dalları ve nalınlarla hadd vurdu. Hz. Ebu Bekir (ra) kırk darbeyle hadd vurdu |Buhari, Hudud 2, 4; Müslim, Hudud 37, (1706); Tirmizi, Hudud 13, (1343); Ebu Davud, Hudud 26, (4479)|1639
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|muvatta|Sevr İbnu Zeyd el-Dili|Hz. Ömer (ra), hamr için uygulanması gereken haddin miktarı hususunda (Ashabla) istişarede bulundu. Hz. Ali (ra): "Seksen sopa vurulmasını uygun görüyorum" dedi. "Çünkü kişi, içince sarhoş olur, sarhoş olunca hezeyana düşer (saçmalar), hezeyana düştü mü iftira atar. (İftiranın cezası ise 80 sopadır)." Böylece Hz. Ömer (ra) içki içenler için haddi 80 sopa takdir etti. |Muvatta, Eşribe 2, (2, 842)|1640
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|ebu davud|Abdurrahman İbnu Ezher|Huneyn'de iken Hz. Peygamber (sav)'e şarap içen bir adam getirildi. Resulullah (sav) (tahkiren) yüzüne toprak saçtı. Sonra Ashab'a emretti, ayakkabılarıyla ve ellerinde bulunan (deynek, çubuk vs) başka şeylerle adama "Yeter, çekin ellerinizi deyinceye kadar vurdular. Resulullah (sav)'ın vefatından sonra Hz. Ebu Bekir (ra) de içki içenlere kırk darbe vurdurdu. Arkadan Hz. Ömer (ra) de halifeliğinin başlangıcında kırk sopa vurdurmaya devam etti. Ancak, hilafetinin sonunda (insanlar azıp fısk artınca) seksen sopa vurdurdu. Hz. Osman (ra) ise iki kere hadd uyguladı: Birini kırk, diğerini seksen yaptı. Hz. Osman'dan sonra Hz. Muaviye (ra) haddi seksende sabit kıldı. |Ebu Davud, Hudud 37, (4487,4488)|1641
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|müslimebu davud|Ali|İçki haddi için, Resulullah (sav) kırk, Hz. Ebu Bekir kırk, Hz. Ömer (ra) seksen sopa vurdular. Hepsi de sünnettir. (Bu bana daha hoş geliyor). |Müslim, Hudud 38, (1702); Ebu Davud, Hudud 36, (4480, 4481)|1642
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|ebu davudtirmizi|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim (ısrarla) içki içerse dördüncü sefere kadar kamçılayın, sonra (devam ederse) öldürün." (Ebu Davud'un, Kabisa İbnu Züeyb (ra)'den yaptığı bir rivayette şöyle denmiştir: "Resulullah (sav)'a şarap içmiş bir adam getirildi. Hemen celde yapıldı, sonra tekrar getirildi, yine celde yapıldı, sonra tekrar getirildi, yine celde yapıldı, sonra tekrar getirildi yine celde yapıldı ve öldürme kaldırıldı. Artık, ölüm cezası bir ruhsat olarak kaldırılmıştı.") |Ebu Davud, Hudud 37, (4482); Tirmizi, Hudud 15, (1444)|1643
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|ebu davud|İbnu Abbas|Resulullah (sav) hamr hususunda kesin bir hadd takdir etmedi. Bir adam içmiş, sarhoş olmuştu. Caddede yalpa yaparken kendisine rastladı. Adamı hemen tutup Resulullah (sav)'a getirmek için harekete geçtiler. Adam, Abbas (ra)'nın evinin hizasına gelince boşanıp kaçtı ve Abbas'ın evine girerek ona iltica etti. Durum Resulullah (sav)'a anlatılmıştı. Güldü ve: "Yani o bunları (kaçma, girme ve iltica) yaptı mı?" dedi. Hakkında herhangi bir emir vermedi. |Ebu Davud, Hudud, 36 (4476)|1644
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|buharimüslimebu davud|Umeyr İbnu Said en-Nehai|Hz. Ali (ra)'yi dinledim, şunu söylemişti: "Ben hadd vurduğum kimselerden biri ölecek olsa, içimde üzüntü duymam, ancak içki sebebiyle hadd vurduğum ölürse onun üzüntüsünü hissederim. Çünkü o ölecek olsa (yakınlarına) diyet öderim. Zira Hz. Peygamber (sav) içkinin haddi ile ilgili (kesin bir miktarı) sünnet kılmadı, içki haddiyle ilgili miktarı biz takdir ettik." |Buhari, Hudud 4; Müslim, Hudud 38, (1707); Ebu Davud, Hudud 36, (4486)|1645
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|muvatta|İbnu Şihab|Raviye "Köle içki içecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktarı nedir?" diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "Bana ulaştığına göre, ona, hüre verilen cezanın yarısını uygulamak gerekir. Hz. Ömer, Hz. Osman ve İbnu Ömer (ra) içkide, kölelerine, hürlere tatbik ettikleri haddin yarısını tatbik ederlerdi." |Muvatta, Eşribe 3, (2, 842)|1646
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|nesai|Said İbnu'l Müseyyeb|Hz. Ömer (ra), içki sebebiyle Rebia İbnu Ümeyye'yi Hayber'e sürdü. Oradan kaçıp Herakliyus'a giderek Hıristiyanlığa geçti. Hz. Ömer (ra) bu hadise üzerine: "Bundan böyle hiçbir Müslümanı sürmeyeceğim" dedi. |Nesai, Eşribe 47, (8,319)|1647
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddü'l Hamr|buhari|Ömer|Lakabı Hımar olan bir adam vardı. Bu zat zaman zaman Resulullah (sav)'ı güldürürdü. Hz. Peygamber bu adamı, içki sebebiyle dövdürmüştü. Bir gün yine içki suçuyla getirildi. Resulullah emretti, celde uygulandı. Cemaatten birisi: "Allah'ım şu adama lanet et! Kaç sefer içki sebebiyle getirildi, bir türlü ıslah olmuyor" diye beddua etti. Resulullah ş (sav): "Ona lanet etmeyin. Allah'a yeminle söylüyorum, bu adam hakkında bildiğim bir şey varsa o da Allah ve Resulü'nü (samimiyetle) sevmiş olmasıdır" buyurdu. (Ebu Davud'da, Ebu Hüreyre (ra)'den kaydedilen bir rivayette: "Böyle söylemeyin, fakat şöyle deyin: "Ey Allahım, ona rahmet et, onun taksiratını affet!" buyurmuştur.) |Buhari, Hudud 5|1648
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|ebu davud|Yahya İbnu Ebi Raşid|İbnu Ömer'den naklettiğine göre, İbnu Ömer (ra) Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işitmiştir: "Kim şefaat ederek, Allah'ın haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmiş olur. Kim bilerek batıl bir davayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah kendisine buğzeder. Kim mü'mine onda olmayan bir kötülüğü nisbet öderse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vücudlarından çıkan irinlerden hasıl olan çirkefin içine iskan eder. Kim haksız bir davaya yardımcı olursa, Allah'ın gazabını kazanmış olarak döner." |Ebu Davud, Akdiye 14, (3597, 3598)|1649
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|muvatta|Zübeyr İbnu'l-Avvam|Anlattığına göre, hırsızı yakalayıp sultana götürmekte olan bir adama rastlar. Zübeyr adamı salıvermesi için lehinde şefaatte bulunur. Adam: "Hayır, sultana ulaştırıncaya kadar onu salmam" der. Zübeyr (ra) şu açıklamayı yapar: "Şefaat, sultana ulaşmadan önce caizdir. Sultana ulaştı mı, ondan sonra şefaat yapan da, şefaati kabul eden de mel'undur." |Muvatta, Hudud 29, (2, 835)|1650
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|ebu davudnesaimuvatta|Saffan İbnu Ümeyye|Mescide uyumak üzere ridasını yastık yaparak uzanmıştı. Uyurken bir hırsız gelip ridasını aldı. Ama Saffan (uyanarak) hırsızı yakaladı, doğru Hz. Peygamber (sav)'e götürdü. Resulullah (sav) derhal elinin kesilmesini emretti. Saffan: "Ey Allah'ın Resulü, ben bunu istememiştim, ridam ona sadaka olsun!" dedi. Resulullah (sav): "Onu bana getirmezden önce niye yapmadın?" diyerek, teklifi reddetti." |Ebu Davud, Hudud 14, (4394); Nesai, Sarik 4, (8, 68); Muvatta, Hudud 28, (2, 834)|1651
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|tirmizi|Aişe|Resulullah (sav) dedi ki: "Elinizden geldikçe hadd cezalarını Müslümanlardan defedin. (Muteber) bir özrü varsa hemen salıverin. Zira imamın yanlışlıkla affetmesi yanlışlıkla ceza vermesinden daha hayırlıdır." |Tirmizi, Hudud 2, (1424)|1652
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|muvattaebu davud|İbnu'l-Müseyyeb|Eşlem kabilesinden Hezzal denen bir adam, bir başkasını Resulullah (sav)'a zina isnad ederek şikayet etti. Bu hadise: "Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadıyla) iftira atan, sonra (bu babda) dört şahit getirmeyen kimselerin her birine de seksen deynek vurun." (Nur 4) ayetinin nüzülündan önce idi. Resulullah (sav) adama: "Ey Hezzal, onu ridan ile örtseydin, senin için daha hayırlı idi" dedi." |Muvatta, Hudud 3, (2, 821); Ebu Davud, Hudud 6, (4377)|1653
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|buharimüslimebu davudİbnu mace|Hani' İbnu Niyar|Resulullah (sav): "Allah'ın haddlerinden bir hadd olmadıkça hiç kimse on kırbaçtan fazla dayağa mahkum edilemez" buyurdu. |Buhari, Hudud 42; Müslim, Hudud 40, (1708); Ebu Davud, Hudud 39, (4491); İbnu Mace, Hudud 32, (2601)|1654
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|ebu davud|Hakim İbnu Hizam|Resulullah (sav) mescidde kısas infazını, şiir okunmasını ve haddierin tatbik edilmesini yasakladı. |Ebu Davud, Hudud 38, (4490)|1655
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|ebu davudnesaiİbnu mace|Ebu Ümame İbnu Sehl İbni Huneyf|Resulullah (sav)'ın Ensari bazı sahabelerinden naklen anlatıyor: "Ensar'dan bir adam hastalandı ve çöktü, öyleki bir kemik bir deriye döndü. Bir ara Ashab'dan birine ait bir cariye hastanın yanına girmişti. Adam, ona müncezib oldu ve temasta bulundu. Bu sırada, kavminden kendisine geçmiş olsun ziyaretine gelenler oldu. Yaptığı işi onlara haber verdi ve: "Benim için Resulullah (sav)'a sorun, ben yanıma giren bir cariyeye temasta bulundum" dedi. Durumu Hz. Peygamber (sav)'e anlattılar ve ilaveten: "Hiç kimsede hastalığın bu derece şiddetlisini de görmedik. Adamı sana getirmeye kalksak kemikleri kırılıp dağılacaktır, bir kemik bir deriden başka bir şey değil!" dediler. Resulullah (sav) "Yüz tane hurma çubuğu alın, (bunları tek bir sopa halinde bağlayıp) adama bir kere vurun!" diye emretti. |Ebu Davud, Hudud 34, (4472); Nesai, Hudut 22, (8, 242); İbnu Mace, Hudud, 18, (2574)|1656
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|tirmizi|Ali|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir hadd cürmü işler de, cezası dünyada verilirse, Allah'ın adaleti kuluna ahirette ikinci sefer ceza vermeye müsaade etmez. Kim de bir hadd cürmü işlemiş, Allah da onun günahını örtmüş ve affetmiş ise, Allah'ın keremi affettiği şeyden dolayı ona dönüp ceza vermeye müsaade etmez" |Tirmizi, İman 11, (2628)|1657
HUDUD BÖLÜMÜ|Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında|ebu davudtirmizinesai|Ali|Resulullah (sav) buyurdular ki: " Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar çocuktan, aklı erinceye kadar mecnundan." [Ebu Davud, diğer bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "...yaş sebebiyle aklı fesada uğrayandan..."] |Ebu Davud, Hudud 16, (4398, 4403); Tirmizi, Hudud 7, (1423); Nesai, Talak 21, (6, 156)|1658
HİDANE BÖLÜMÜ|Hidane Hakkında|ebu davud|Amr İbnu Şuayb|Babası vasıtasıyla dedesinden (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav)'a, bir kadın gelerek: "Bu çocuğa karnım yuva, göğsüm içecek, kucağım da kundak olmuş iken, babası beni boşadı ve onu da benden koparıp almak istiyor!" diye şikayet etti. Hz. Peygamber (sav): "Sen evlenmedikçe, çocuğa ehaksın!" cevabını verdi." |Ebu Davud, Talak 35, (2276)|1659
HİDANE BÖLÜMÜ|Hidane Hakkında|tirmiziebu davudnesaiİbnu mace|Ebu Hüreyre|Hz. Peygamber (sav) bir oğlan çocuğunu, baba veya annesini seçmede muhayyer bıraktı. Çocuk annesini seçti ve onun elinden tuttu. Annesi de çocuğu alıp götürdü. |Tirmizi, Ahkam 21, (1357); Ebu Davud, Talak 35, (2277); Nesai, Talak 52, (6, 185, 186); İbnu Mace, Ahkam 22, (2351)|1660
HİDANE BÖLÜMÜ|Hidane Hakkında|ebu davudbuharitirmizi|Ali|Zeyd İbnu Harise Mekke'ye gitmişti. (Uhud'da şehid düşen) Hz. Hamza'nın kızına uğradı, Cafer (ra): "Kızı yanıma ben alacağım, ona ben ehakkım, o benim amcamın kızıdır ve üstelik yanımda teyzesi var, teyze anne gibidir" dedi. Hz. Ali (ra) de: "Ona ben ehakkım, O amcamın kızıdır. Yanımda Resulullah (sav)'ın kızı Fatıma var. Fatıma ona ehaktır" dedi. Zeyd İbnu Harise (ra) atılarak: "Ona ben ehakkım, o erkek kardeşimin kızıdır, ben onun için yola çıktım ve yanına geldim" dedi. Resulullah (sav), kızı Cafer (ra)'in yanına almasına hükmetti ve: "Muhakkak ki, teyze annedir!" buyurdu. |Ebu Davud, Talak 35, (2278-2280); Buhari, Sulh 6, Megazi 43; Tirmizi, Birr 6|1661
HASEDLE İLGİLİ BÖLÜM|Hased Hakkında|buhari|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şu iki kişi dışında hiç kimseye gıbta etmek caiz değildir: Biri, Allah'ın kendisine verdiği hikmetle hükmeden ve bunu başkasına da öğreten hikmet sahibi kimse. Diğeri de Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolda sarfeden zengin kimse." |Buhari, İlm 15, Zekat 5, Ahkam 3, İ'tisam 13; Müslim, Salatu'l-Müsafirin 268, (816)|1662
HASEDLE İLGİLİ BÖLÜM|Hased Hakkında|buharimüslimtirmizi|İbnu Ömer|İki kişiye karşı hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'an-ı Kerim'i nasib etmiştir, o da onu, gece ve gündüz boyu ikame eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah Teala ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (hak yolda) infak eder. |Buhari, Fedailu'l-Kur'an 20, Tevhid 45; Müslim, Müsafirin 266 (815); Tirmizi, Birr 24, (1937)|1663
HASEDLE İLGİLİ BÖLÜM|Hased Hakkında|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resululah (sav) buyurdular ki: "Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu -ravi dedi ki: Veya kuru otu- yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir." |Ebu Davud, Edeb 52, (4903)|1664
HASEDLE İLGİLİ BÖLÜM|Hased Hakkında|tirmizi|Zübeyr|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Size ümem-i kadime hastalığı sirayet etti: Bu, hased ve buğzdur. Bu kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O dini kazıyıcıdır. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selamı yaygınlaştırın." |Tirmizi, Sıfatu'l-Kıyame 57, (2512)|1665
HIRS BÖLÜMÜ|Hırs Hakkında|buharimüslimtirmiziİbnu mace|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ademoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir. Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs" |Buhari, Rikak 5; Müslim, Zekat 115, (1047); Tirmizi, Zühd 28, (2340); İbnu Mace, Zühd 27, (4234)|1666
HIRS BÖLÜMÜ|Hırs Hakkında|tirmizi|Ka'b İbnu Malik|Resulülullah (sav) buyurdular ki: "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir." |Tirmizi, Zühd, 43, (2377)|1667
HIRS BÖLÜMÜ|Hırs Hakkında|buharimüslimtirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ademoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Ademoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder." |Buhari, Rikak 10; Müslim, Rikak 116, (1048); Tirmizi, Zühd 27, (2338)|1668
HAYA BÖLÜMÜ|Haya Hakkında|tirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) "Allah'tan hakkıyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil. Allah'tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla haya etmiş olur." |Tirmizi, Kıyamet 25, (2460)|1669
HAYA BÖLÜMÜ|Haya Hakkında|buharimüslim|Ebu Saidi'l-Hudri|Resulullah (sav) çadırdaki bakire kızdan daha çok haya sahibi idi. Hoşlanmadığı bir şey görmüşse biz bunu yüzünden hemen anlardık. |Buhari, Edeb 77, Menakıb 23; Müslim, Fedailu'n-Nebi 67, (2320)|1670
HAYA BÖLÜMÜ|Haya Hakkında|muvattaİbnu mace|Zeyd İbnu Talha İbnu Rükane|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlakı vardır, İslam'ın ahlakı hayadır." |Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 9, (2, 905); İbnu Mace, Zühd 17, (4181, 4182)|1671
HAYA BÖLÜMÜ|Haya Hakkında|tirmiziİbnu mace|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiği şeyi güzelleştirir." |Tirmizi, Birr 47, (1975); İbnu Mace, Zühd 17, (4185)|1672
HULK (HUY) BÖLÜMÜ|Hulk (Huy) Hakkında|muvatta|Muaz İbnu Cebel|Resulullah (sav) bana: "Ey Muaz, insanlara karşı iyi ahlaklı ol!" dedi. |Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 1|1673
HULK (HUY) BÖLÜMÜ|Hulk (Huy) Hakkında|tirmiziebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü'minler arasında imanca en kamil olanı, ahlakça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır." |Tirmizi, Rada 11, (1162); Ebu Davud, Sünnet 16, (4682)|1674
HULK (HUY) BÖLÜMÜ|Hulk (Huy) Hakkında|tirmiziebu davud|Ebu'd-Derda|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü, mü'minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teala hazretleri, çirkin düşük söz (ve davranış) sahiplerini buğzeder." (Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Güzel ahlak sahibi, ahlakı sayesinde, namaz ve oruç sahibinin derecesine ulaşır.") |Tirmizi, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Davud, Edeb 8, (4799)|1675
HULK (HUY) BÖLÜMÜ|Hulk (Huy) Hakkında|tirmizi|Cabir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlakça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." (Cemaatte bulunan bazıları): "Ey Allah'ın Resulü! Yüksekten atanlar kimlerdir?" diye sordular. "Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabını verdi. |Tirmizi, Birr 77, (2019)|1676
HULK (HUY) BÖLÜMÜ|Hulk (Huy) Hakkında|müslimtirmizi|Nevvas İbnu Sem'an|Resullullah (sav)'a iyilik (birr) ve günah hakkında sordum. Bana şu cevabı verdi: "İyilik (birr), güzel ahlaktır. Günah da içini rahatsız eden ve başkasının muttali olmasından korktuğun şeydir." |Müslim, Birr 15, (2553); Tirmizi, Zühd 52, (2390)|1677
KORKU BÖLÜMÜ|Korku Hakkında|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim korkarsa akşam karanlığında yol alır. Kim akşam karanlığında yol alırsa hedefine varır. Haberiniz olsun Allah'ın malı pahalıdır, haberiniz olsun Allah'ın malı cennettir." |Tirmizi, Kıyamet 19, (2452)|1678
KORKU BÖLÜMÜ|Korku Hakkında|tirmiziİbnu mace|Enes|Resulullah (sav) ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti. Hemen sordu: "Kendini nasıl buluyorsun?" "Ey Allah'ın Resulü, Allah'tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum" diye cevap verdi. Resulullah (sav) da şu açıklamayı yaptı: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun ümid ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar." |Tirmizi, Cenaiz 11, (983); İbnu Mace, Zühd 31, (4261)|1679
KORKU BÖLÜMÜ|Korku Hakkında|buharimüslimebu davudtirmizi|Aişe|Ben Resulullah (sav)'ı ciddi bir şekilde, küçük dili görünecek derecede güldüğünü görmedim. O, sadece tebessüm ederdi. (Buhari'nin bir rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Resulullah (sav) bir bulut görecek olsa bu yüzünden bilinirdi. Ben (bir seferinde): "Ey Allah'ın Resulü, halk bir bulut görecek olsa, yağmur getirebilir ümidiyle sevinir, halbuki sen bir bulut gördüğünde üzüldüğünü yüzünden okuyorum, sebebi nedir?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Ey Aişe! Bunda bir azab bulunmadığı hususunda bana kim te'minat verebilir? Nitekim geçmişte bir kavm rüzgarla azaba uğratılmıştır. O kavim azabı gördükleri vakit "Bu gördüğümüz, bize yağmur getirecek bir buluttur" demişlerdi.) |Buhari, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb 68; Müslim, İstiska 16, (899); Ebu Davud, Edeb 113, (5098, 5099); Tirmizi, Tefsir, Ahkaf (3254)|1680
KORKU BÖLÜMÜ|Korku Hakkında|tirmiziİbnu mace|Ebu Zerr|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilse idiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz, yollara, çöllere dökülür, (belanızı defetmesi için) Allah'a yalvar yakar olurdunuz." Ebu Zerr (ra) ilave etti: "Keşke sökülen bir ağaç olsaydım." |Tirmizi, Zühd 9, (2313); İbnu Mace, Zühd 19, (ll90)|1681
KORKU BÖLÜMÜ|Korku Hakkında|rezin|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü'min, Allah indindeki ukubeti bilseydi, cennetten ümidini keserdi. Eğer kafir Allah'ın rahmetini bilse idi, cennetten ümidini kesmezdi. [Rezin ilavesidir. Hadise Müslim tahric etmiştir: Tevbe 23, (2755); Keza, Tirmizi de tahric etmiştir: Da'avat 108, (3536)] |Rezin|1682
KORKU BÖLÜMÜ|Korku Hakkında|buhari|Ebu Bürde Amir İbnu Ebi Musa|Bana, Abdullah İbnu Ömer (ra): "Biliyor musun babam babana ne demiş?" diye sordu. Ben: "Bilmiyorum" dedim. Bunun üzerine: "Babam, senin babana: "Ey Ebu Musa! Resulullah (sav)'la olan İslamımız, onunla olan hicretimiz, onunla olan bütün amellerimiz bizim için sabit ve devamlı olsa, ondan sonra işlediğimiz amellerin de herbirinden başa baş kurtulsak bu seni memnun eder mi?" dedi. Baban, babama şu cevabı verdi: "Vallahi hayır! Biz ondan sonra cihad yaptık, namaz kıldık, oruç tuttuk, çok hayırlar işledik. Bizim elimizde çok insan Müslüman oldu. Biz bütün bunların ecrini ümid ediyoruz." Babam tekrar dedi ki: "Fakat ben, Ömer'in ruhu yed-i kudretinde olan Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun, bunların bize sabit kalmasını, O'ndan sonra yaptıklarımızdan da başa baş kurtulmayı isterim." Ben atılıp: "Senin baban, vallahi benim babamdan daha hayırlıymış" dedim. |Buhari, Menakibu'l-Ensar 45|1683
ALEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜ|Alemin Yaratılışı Hakkında|buharitirmizi|İmran İbnu Husayn|Mescidde, Resulullah (sav)'ın huzuruna girmiştim. (O sırada) Beni Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara: "Ey Beni Temim, size müjde olsun!" diyerek söze başlamıştı. Onlar hemen: "Bize müjde verdin, öyle ise (beytül-malden) iki kere bağış yap!" diye talepde bulundular. Onların bu cevabı karşısında Resulullah (sav)'ın yüzünden rengi attı. Hz. Peygamber (sav)'in huzuruna (Hayberin fethi sırasında) Yemen halkından bir grup (Eş'ari) girmişti. Onlara: "Ey Yemenliler! Beni Temim 'in kabul etmediği müjdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar: "Kabul ettik ey Allah'ın Resulü!" dediler ve arkadan ilave ettiler: "Biz dinimizi öğrenmeye ve bu (yaratılış) işinin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav), mahlükatın ve Arş'ın başlangıcını anlatmaya başladı: "Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu. O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı." |Buhari, Megazi, 67, 74, Bed'ul-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakıb, 3946|1684
ALEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜ|Alemin Yaratılışı Hakkında|tirmizi|Ebu Rezin el-Ukeyli|"Ey Allah'ın Resulü," dedim, "mahlukatını yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?" Bana şu cevabı verdi: "el-Amd'da idi. Ne altında hava, ne de üstünde hava vardı. Arşını su üzerinde yarattı." (Ahmed İbnu Hanbel dedi ki: "Yezid şunu söyledi: "el-Ama, yani "Allah'a birlikte başka bir şey yoktu" demektir.") |Tirmizi, Tefsir, Hud (3108)|1685
ALEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜ|Alemin Yaratılışı Hakkında|buhari|Tarık İbnu Şihab|Ömer İbnu'l Hattab dedi ki: "(Birgün) Resulullah (sav) aramızdan doğrularak mahlukatın ilk yaratılışından başlayarak (geçmiş olan ve gelecek olan bütün safhaları) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehenneme girmesine kadar anlattı. Bunu bir kısmı öğrendi, bir kısmı unuttu." |Buhari, Bed'ul-Halk 1|1686
ALEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜ|Alemin Yaratılışı Hakkında|rezin|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri dön!" diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlukun en sevgilisi olana bindireceğim." [Rezin ilavesi] |Rezin|1687
Dostları ilə paylaş: |