İman ve islam hakkinda



Yüklə 5,12 Mb.
səhifə48/129
tarix24.10.2017
ölçüsü5,12 Mb.
#12281
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   129

KİTABU'Z ZİKR|Kitabu'z Zikr'e Dair|ebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir yere oturur ve orada Allah'ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah'tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah'ı zikretmezse, ona Allah'tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah'ı zikretmezse, Allah'tan ona bir noksanlık vardır." [Hadisin metni Ebu Davud'a aittir. Sondaki ziyade İbnu Hibban'ın Mevarid'inden alınmadır (2319)] |Ebu Davud, Edeb 31, (4866), 107, (6059); Tirmizi, Da'avat 8, (3377)|1942

KİTABU'Z ZİKR|Kitabu'z Zikr'e Dair|müslimtirmizi|Ebu Müslim el-Eğarr|Ben şehadet ederim ki Ebu Hüreyre ve Ebu Said (ra) Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğine şehadet ettiler: "Bir cemaat oturup Allah'ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, Allah'ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar." |Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Da'avat 7, (3375)|1943

KİTABU'Z ZİKR|Kitabu'z Zikr'e Dair|buharimüslim|Ebu Musa|Resulullah (sav) buyurdular ki: "İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde Allah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile ölünün misali gibidir." |Buhari, Da'avat 66; Müslim, Salatu'l-Müsafirin 211, (779)|1944

KİTABU'Z ZİKR|Kitabu'z Zikr'e Dair|buharimüslimtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim, O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim." |Buhari, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Da'avat 142, (3598)|1945

KİTABU'Z ZİKR|Kitabu'z Zikr'e Dair|tirmizi|Ebu Ümame|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim yatağına temiz (abdestli) olarak girer ve uyku basıncaya kadar Allah'ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da Allah'tan dünya veya ahiret hayırlarından bir şey isterse Allah Teala, istediğini mutlaka ona verir." |Tirmizi, Da'avat 100, (3525)|1946

KİTABU'Z ZİKR|Kitabu'z Zikr'e Dair|muvattatirmiziİbnu mace|Muaz İbnu Cebel|Kul, kendini Allah'ın azabından kurtarmada zikrullahtan daha müessir bir ameli işlememiştir. |Muvatta, Kur'an 24, (1, 211); Tirmizi, Da'avat 6, (3374); İbnu Mace, Edeb 53, (3790)|1947

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesim Adabı Ve Yasakları|müslimtirmiziebu davudnesaiİbnu mace|Şeddad İbnu Evs|Resulullah (sav) buyurdu ki: "Allah Teala hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin." |Müslim, Sayd 57, (1955); Tirmizi, Diyat 14, (1409); Ebu Davud, Edahi 12, (2815); Nesai, Dahaya 22, (7, 227); İbnu Mace, Zebaih 3, (3170)|1948

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesim Adabı Ve Yasakları|ebu davud|Ebu Hüreyre ve İbnu Abbas|Resulullah (sav) şeytan kurbanından (şerita) men etti. " Dendi ki şerita, boğazından sadece deri kısmının kesilip, boyun damarı kesilmeden ölmeye terkedilen (kurbanlık) hayvandır." |Ebu Davud, Edahi 17, (2826)|1949

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesim Adabı Ve Yasakları|rezin|İbnu Abbas|(Hayvanı keserken) besmele çekmeyi bir kimse unutmuşsa bunun bir mahzuru yoktur. Ancak kasden terketmiş ise, kesilen yenilmez." [Rezin'in ilavesidir] |Rezin|1950

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesim Adabı Ve Yasakları|nesai|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Haksız yere bir kuş veya daha küçük bir hayvan öldüren insana Allah mutlaka onun hesabını soracaktır." Kendisine: "Onun hakkı da nedir?" diye sorulunca: "Onu keser ve yer. Başını kesip atmaz!" diye cevap verdi. |Nesai, Sayd 34, (7,239)|1951

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesim Adabı Ve Yasakları|tirmiziebu davudİbnu mace|Ebu Vakıd|Resulullah (sav) Medine'ye geldiği zaman, Medineliler, (diri olan) devenin hörgücünü kesiyorlar ve koyunların da kuyruklarını koparıyorlar ve bunları yiyorlardı. Bu durum üzerine Resulullah (sav): "Hayvan diri iken ondan her ne kesilmiş ise, bu meyte (iaşe) hükmündedir, yenilmez." dedi. |Tirmizi, Et'ime 4, (1480); Ebu Davud, Sayd 3, (2858); İbnu Mace, Sayd 8, (3216)|1952

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesiş Şekli Ve Yeri|tirmiziebu davudnesai|Ebu'l Uşera Üsame|Ebu'l Uşera Üsame İbnu Malik İbnu Kahtam babasından anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü," dedim, "kesme işi sadece boğazdan ve gırtlaktan (lebbe) değil midir, (hayvanın başka yerinden de olur mu?)" Şu cevabı verdi: "(Mızrağını hayvanın) dizine saplarsan sana o da kifayet eder." (Tirmizi: "Bu, zaruret haline mahsustur" der. Ebu Davud da: "Bu, (yüksekten) düşen bir hayvanın kesimiyle ilgilidir" demiştir) |Tirmizi, Et'ime 5, (1481); Ebu Davud, Edahi 16, (2825); Nesai, Dahaya 25, (7, 228)|1953

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesiş Şekli Ve Yeri|buhari|İbnu Abbas|Elinde (tasarrufunda) olduğu halde (normal kesişten) seni aciz bırakan şey av gibidir." (Yine İbnu Abbas), kuyuya düşen bir deve hakkında: "Neresinden gücün yeterse kes!" demiştir. Hz. Ali, İbnu Ömer ve Hz. Aişe (ra) de bu görüşte idiler. İbnu Abbas, İbnu Ömer ve Enes (ra): "Boğazdan kesmeye başlayınca (acele sebebiyle) başı kopuverse bunda bir beis yok. Ancak, ense tarafından kesilmişse yenmez, baş kopsa da kopmasa da farketmez" demiştir. |Buhari, Zebaih 23, (Bir babın başlığında zikretmiştir)|1954

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesiş Şekli Ve Yeri|ebu davudtirmizi|El-Hudri|Resulullah (sav)'a sorularak dendi ki: "Biz deve, sığır ve davarı karınlarında cenin olduğu halde boğazlıyoruz. Cenini yiyelim mi, atalım mı?" Şu cevabı verdi: "Dilerseniz yiyin. Zira onların tezkiyesi (temiz ve helal olmaları) annelerinin tezkiyesine tabidir." |Ebu Davud, Edahi 18, (2827); Tirmizi, Et'ime 2,(1476)|1955

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesiş Şekli Ve Yeri|muvatta|İbnu Ömer|Bir deve kesildiği zaman karnındaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tabidir, yeter ki yavrunun hilkati (bütün uzuvlarının çıkmasıyla) tamamlanmış, tüyleri de bitmiş olsun. Yavru annenin karnından çıkınca (yine de hemen) kesilir, ta ki içteki kan çıksın." |Muvatta, Zebaih 8, (2,490)|1956

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesme Aleti|buharimüslimtirmiziebu davudnesai|Rafi' İbnu Hadic|Bir seferde Resulullah (sav) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk edip kaçtı. Peşine düştüler. Ama takipçileri yordu. Bir adam deveye bir ok gönderdi. Derken Allah (cc) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz: "Bu hayvanların kaçkınları var, tıpkı vahşi kaçkınlar gibi. Onlardan biri size galebe çalacak olursa, ona böyle davranın!" dedi. Ben; "Ey Allah'ın Resulü, biz yarın düşmanla karşılaşacağız, yanımızda (hayvan kesecek) bir bıçağımız yok. (Hin-i hacette) kamışla keselim mi?" diye sordum. Bana: "Bolca kanı akıtılan ve üzerine Allah'ın ismi zikredilenin etini yeyiniz. Diş ve tırnak(la kesmek caiz) değildir. Size (bunun sebebini) söyleyeceğim; "Diş kemiktir, tırnak ise, Habeşlilerin bıçağıdır." |Buhari, Şirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Müslim, Edahi 21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491, 1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai, Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227)|1957

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesme Aleti|buharimuvatta|Nafi'|Ka'b İbnu Malik (ra) bir oğlundan, İbnu Ömer'e anlatırken şunları işitmiştir: "Babası kendisine haber vermiştir ki: Davar güden cariyeleri, bir koyunun ölmek üzere olduğunu görmüş, derhal bir taş kırarak, onunla koyunu kesmiştir. Babası ailesine: "Ondan yemeyin. Resulullah (sav)'a sorayım" demiş ve sormuştur. Resulullah (sav) yemelerini emretmiştir." |Buhari, Zebaih 18,19, Vekalet 4; Muvatta, Zebaih 4, (2, 489)|1958

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesme Aleti|tirmizi|Cabir|Kavmimden biri bir veya iki tavşan avladı. Bunları taşla kesti. Resulullah (sav)'dan soruncaya kadar astı. Efendimiz (sav) yemesini emretti." |Tirmizi, Zebaih 1, (1472)|1959

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesme Aleti|muvattaebu davudnesai|Ata İbnu Yesar|Beni Hariseli bir adamdan rivayet eder ki: "Bu zat bir sağmal deveyi gütmekte iken ölmek üzere oldugunu farkeder. Beraberinde, hayvanı kesebilecek bir şey de bulamaz. Eline geçirdiği bir kazığı devenin ümmüğüne saplar, kanını akıtır. Sonra durumu Resulullah (sav)'a haber verir. Efendimiz yemesini söyler." |Muvatta, Zebaih 3, (2, 489); Ebu Davud, Edahi 16, (1823); Nesai, Dahaya 19, (7, 226)|1960

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Kesme Aleti|nesai|Zeyd İbnu Sabit|Bir kurt bir koyunu dişlemişti, derhal keskin bir taşla kestiler. Resulullah (sav) yenmesine ruhsat verdi. |Nesai, Dahaya 18, (7,225)|1961

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Yenmesi Yasak Olan Kesilmişler|buharimuvattaebu davudnesai|Aişe|Resulullah (sav)'a soruldu: "Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele çekilip çekilmediğini bilmiyoruz, ne yapalım?" "Siz besmele çekin, yiyin!" cevabını verdi. |Buhari, Sayd 21, Büyu 5, Tevhid 13; Muvatta, Zebaih 1, (2, 488); Ebu Davud, Edahi 19, (2829); Nesai, Dahaya 39, (7,237)|1962

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Yenmesi Yasak Olan Kesilmişler|tirmizi|Ebu'd Derda|Resulullah (sav) mücesseme'nin yenmesini yasakladı, Mücesseme ok atışlarında hedef olarak kullanılan hayvandır. Keza halisanın yenmesini de yasakladı. Halisa, kurdun kaçırdığı, fakat ondan kurtarılan hayvandır." [Bir rivayetin "Ok atışlarına hedef olarak kullanılan hayvan" ibaresine kadar olan kısmı Tirmizi'de gelmiştir. Gerisi Rezin'in ilavesidir. Bu ziyade kısım yine Tirmizi'nin 1474 numarada kayıtlı İbraz hadisinde mevcuttur.] |Tirmizi, Et'ime 1, (1473).|1963

ZEBAİH (KESİMLER) BÖLÜMÜ|Yenmesi Yasak Olan Kesilmişler|rezin|Zühri|Arap Hıristiyanlarının kestiklerini yemekte bir beis yoktur. Ancak, Allah'tan başka birisinin adını andığını işitirsen o zaman kestiğini yeme. İşitmemiş isen, (bu durumda vehimlenme), çünkü Allah, onların küfrünü bildiği halde kestiklerini helal kılmıştır." Hz. Ali'den de bu manada rivayet yapılmıştır. [Rezin ilavesidir. Bu ilave rivayet, Buhari'nin Kitabu'z-Zebaih'de 22. babta bab başlığında kaydedilmiştir] |Rezin|1964

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|buhari|Ebu Said|Resulullah (sav) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki: "Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!" Bir adam (araya girerek söze karıştı ve): "Yani (nail olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Resulullah (sav) bu soru üzerine sükut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resulullah'ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!" diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi. "Şu soru soran nerede?" diye söze başladı. Ve sanki adamı (soruşu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sözlerine şöyle devam etti: "Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna, Zira bunlar yeyip böğürleri şişince güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça def'i hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar. Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sahibi en iyi (insan)dir. Bunu haketmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir, O mal, kıyamet günü aleyhinde şahidlik yapacaktır." |Buhari, Zekat 47, Cuma 28, Cihad 37, Rikak 7; Müslim Zekat 123, (1052); Nesai, Zekat 81, (5. 90)|1965

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|müslimtirmiziİbnu mace|Ebu Said|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Dünya tatlı ve hoştur. Allah sizi ona varis kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in ilk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır." (Müslim'in bir rivayetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım" buyurulmuştur.") |Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mace, Fiten 19, (4000)|1966

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|tirmiziİbnu mace|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Dünya mel'undur, içindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardımcı olanlarla alim veya müteallim hariç" |Tirmizi, Zühd 14, (2323); İbnu Mace, Zühd 3, (4112)|1967

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|müslimtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Dünya, mü'mine hapishane, kafire cennettir." |Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizi, Zühd 16, (2325)|1968

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|rezin|Enes|Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar. [Rezin ilavesidir. Beyhaki Şuabul-İman'da kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebu Davud'da tahric edilmiştir. (Edep 125, (5150).] |Rezin|1969

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|tirmizi|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav)'ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı. "Ey Allah'ın Resulü dedim, sana bir yaygı te'min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!" "Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misalim, bir ağacın altında gölgelenir sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir." (Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi) |Tirmizi, Zühd 44, (2378)|1970

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|tirmiziİbnu mace|Sehl İbnu Sa'd|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi." |Tirmizi, Zühd 13, (2321); İbnu Mace, Zühd 11, (2410)|1971

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|tirmizi|Katade İbnu Nu'man|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi." |Tirmizi, Tıbb 1, (2037)|1972

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi|rezin|Ali|Dünya arkasını dönmüş gidiyor, ahiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler ahiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok." [Rezin tahric etmiştik. Buhari, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (Rikak 4)] |Rezin|1973

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Yeryüzünde Bazı Yerlerin Zemmi|buharimüslim|İbnu Ömer|Resulullah (sav) Hıcr'a uğradığı zaman: "Nefislerini zulmedenlerin meskenlerine girerken onların maruz kaldığı musibetin size de gelmesi korkusuyla ağlayarak girin!" dedi. Sonra başını (ridasıyla) örtüp yürüyüşünü hızlandırdı ve vadiyi geçinceye kadar bu hız üzere devam etti." |Buhari, Enbiya 7, Mesacid 53, Megazi 80, Tefsir, Hicr 2; Müslim, Zühd 38-40, (2980)|1974

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Yeryüzünde Bazı Yerlerin Zemmi|buharimüslim|İbnu Ömer|Halk, Resulullah (sav) ile birlikte Hıcr'a Semud kavminin yurduna inince, kuyularından su aldılar ve onunla hamurları develere yem yapmalarını emretti, ayrıca, Hz. Salih (as)'in devesinin su içtiği kuyudan su almalarını emretti |Buhari, Enbiya 17; Müslim, Zühd 40, (2981)|1975

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Yeryüzünde Bazı Yerlerin Zemmi|ebu davud|Enes|Resulullah (sav) bana: "Ey Enes," dedi, "insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eğer sen oraya uğrar veya ona girersen, oranın çorak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanaştığı limanından, çarşısından, ümerasının kapılarından sakınasın! Sana oranın güneşe açık yerlerini (dağları) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal şekilde akşama erdiği halde, sabaha maymun ve hınzırlar olarak çıkacak." |Ebu Davud, Melahim 10, (4307)|1976

DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ|Yeryüzünde Bazı Yerlerin Zemmi|muvatta||İmam Malik'e ulaştığına göre, Hz. Ömer (ra) Irak'a çıkmak istemişti. Ka'bu'l-Ahbar kendisine dedi ki: "Ey mü'minlerin emiri! Çıkma, zira sihrin -veya şerrin- onda dokuzu oradadır. Cinlerin fasıkları da oradadır. Devasız hastalık da oradadır." (Malik der ki): "Bununla dini helaki kasteder." (İmam Malik, bunu belağ (senetsiz) olarak rivayet etmiştir) |Muvatta, İsti'zan 30, (2, 975)|1977

RAHMET BÖLÜMÜ|Merhametli Olmaya Teşvik|tirmiziebu davud|Abdullah İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahman'dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır." |Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebu Davud, Edeb 66, (4941)|1978

RAHMET BÖLÜMÜ|Merhametli Olmaya Teşvik|buharimüslimtirmizi|Cerir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz." |Buhari, Tevhid 2, Edeb 27; Müslim, Fedail 66, (2319); Tirmizi, Birr 16, (1923)|1979

RAHMET BÖLÜMÜ|Merhametli Olmaya Teşvik|tirmiziebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Merhamet, ancak şaki'mn (ebedi hüsrana uğrayanın) kalbinden çıkarılabilir." |Tirmizi, Birr 16, (1924); Ebu Davud, Edeb 66, (4942)|1980

RAHMET BÖLÜMÜ|Merhametli Olmaya Teşvik|buharimüslimtirmiziebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) (bir gün), Hasan İbnu Ali (ra)'yi öpmüş idi. Bu sırada yanında bulunan Akra' İbnu Habis, (sanki bunu tuhaf karşıladı ve:) "Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim" dedi, Resulullah (sav) ona bakıp: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez" buyurdu. [Rezin ilave etti: "(Resulullah (sav) şunu da söyledi:) "Allah siz(in kalbiniz)den merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim?"] |Buhari, Edeb 18; Müslim, Fedail 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Davud, Edeb 156, (5218)|1981

RAHMET BÖLÜMÜ|Allah (cc)'ın Rahmeti|buharimüslimtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah celle şanühu mahlukatın olmasına hükmettiği zaman -Müslim'in rivayetinde: "Allah mahlukatı yarattığı zaman"- yanında bulunan, Arş'ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: "Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır." (Buhari'nin bir diğer rivayetinde: "Rahmetim gazabıma galebe çaldı" denmiştir. Buhari ve Müslim'in bir rivayetlerinde: "(Rahmetim) gazabımı geçti" denmiştir.) |Buhari, Tevhid 15,22, 28, 55, Bedi'ül'-Halk 1; Müslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizi, Da'avat 109, (3537)|1982

RAHMET BÖLÜMÜ|Allah (cc)'ın Rahmeti|buharimüslimtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksandokuz parçayı kendine ayırdı. Yer yüzüne geri kalan bir cüzü indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan- mahlukatı arasında taksim etti.) Bu tek cüzden nasibine düşen pay sebebiyledir ki mahlukat birbirlerine karşı merhametli davranır. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır." |Buhari, Edeb 19, Rikak 19; Müslim, 17, (2752); Tirmizi, Da'avat 107-108, (3535-3536)|1983

RAHMET BÖLÜMÜ|Allah (cc)'ın Rahmeti|müslim|Selmanu'l-Farisi|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın yüz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlukat kendi aralarında birbirlerine merhamet gösterirler. Doksandokuz rahmet de Kıyamet günü içindir." |Müslim, Tevbe 20, (2753)|1984

RAHMET BÖLÜMÜ|Allah (cc)'ın Rahmeti|müslim||Müslim'de gelen bir diğer rivayette [Resulullah (sav)]: "Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır." |Müslim, Tevbe 21, (2753)|1985

RAHMET BÖLÜMÜ|Allah (cc)'ın Rahmeti|buharimüslim|Ömer İbnu'l-Hattab|Resulullah (sav)'a bir grup esir getirilmişti. İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında), aleyhissalatu vesselam: "Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler: "Hayır!" diye cevap verince: "(Bilin ki), Allah'ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır" buyurdu. |Buhari, Edeb 18; Müslim, Tevbe 22, (2754)|1986

RAHMET BÖLÜMÜ|Hayvanlara Merhamet|buharimüslimmuvattaebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: "Bu köpek de benim gibi susamış" deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti." Resulullah'ın yanındakilerden bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Yani bize hayvanlar(a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Evet! Her "yaş ciğer" (sahibi) için bir ücret vardır" buyurdu. |Buhari, Şirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27; Müslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sıfatu'n Nebi 23, (2, 929-930); Ebu Davud, Cihad 47, (2550)|1987

RAHMET BÖLÜMÜ|Hayvanlara Merhamet|müslim||Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Fahişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfiret olundu." |Müslim, Tevbe 166, (2245)|1988

RAHMET BÖLÜMÜ|Hayvanlara Merhamet|buhari|İbnu Ömer|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı." |Buhari, Bed'ü'l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50; Müslim, Birr 151, (2242)|1989

RAHMET BÖLÜMÜ|Hayvanlara Merhamet|ebu davud|Abdullah İbnu Cafer|Resulullah (sav)'ın kaza-i hacet yaparken geri tarafından istitar (perdelenme) için en ziyade tercih ettiği sütre, bir bina veya bir hurma kümesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatın bahçesine girdi. Orada bir deve vardı. Deve Resulullah (sav)'ı görünce inledi ve gözlerinden yaşlar aktı. Aleyhissalatu vesselam deveye yaklaştı ve gözyaşlarını sildi. Hayvan sakinleşti. "Bu devenin sahibi kimi" diye sorarak ilgi gösterdi, Ensar'dan bir genç: "O bana aittir ey Allah'ın Resulü!" deyip ortaya çıkınca Hz. Peygamber onu payladı: "Allah'n sana mülk kıldığı bu deve hakkında Allah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana şikayette bulundu. Sen bunu acıktırıyor ve fazla çalıştırarak da yoruyormuşsun." |Ebu Davud, Cihad 47, (2549)|1990

RAHMET BÖLÜMÜ|Hayvanlara Merhamet|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hayvanlarınızın sırtını minberler yerine koymayın. Şurası muhakkak ki tek başınıza güçlükle gidebileceğiniz bir yere sizi götürmeleri için Allah onları sizlere musahhar (hizmetçi) kıldı. Arzı da sizin (durma yeriniz) kıldı, öyleyse ihtiyaçlarınızı (duran hayvanının sırtında değil) arz üzerinde görün." |Ebu Davud, Cihad 61, (2667)|1991

RAHMET BÖLÜMÜ|Hayvanlara Merhamet|ebu davud|Abdurrahman İbnu Abdullah|Abdurrahman İbnu Abdullah, babası Abdurrahman (ra)'dan rivayet eder ki şöyle demiştir: "Biz bir seferde Resulullah (sav) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada hummara denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. (Kuş kaçtı) yavrularını aldık. Kuşcağız etrafımıza yaklaşıp çırpınmaya, kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Resulullah (sav) efendimiz gelince: "Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu izdıraba attı? Yavrusunu geri verin!" diye emretti. Bir ara, ateşe verdiğimiz bir karınca yuvası gördü. "Kim yaktı bunu?" diye sordu. "Biz!" dedik. "Ateşle azab vermek sadece ateşin Rabbine hastır" buyurdu." |Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb, 176, (5268)|1992

RAHMET BÖLÜMÜ|Hayvanlara Merhamet|ebu davud|Muhammed İbnu İshak|Muhammed İbnu İshak kendisine Ebu Manzur denen Şamlı bir zattan naklediyor, bu da amcasmdan, o da Hadır'ın kardeşi Amiru'r-Ram'dan nakletmiştir. Amir der ki: "Bizim için bayraklar ve sancaklar yükseltildiği zaman memleketimizde idik. Ben: "Bu nedir?" diye sordum. "Resulullah (sav)'ın sancağı!" dediler. Yanına gittim. Bir ağacın altında oturuyordu. Ashabı da etrafını sarmıştı. Ben de yanlarına oturdum. Bir ara Resulullah (sav) hastalıklardan ve dertlerden bahsedip dedi ki: "Mü'mine bir hastalık gelir, sonra da Allah ona şifa verirse, bu hastalık onun geçmiş günahlarına kefaret, geri kalan hayatı için de bir öğüt olur. Şayet münafık hastalanır, sonra da afiyet verilirse o, sahibi tarafından bağlanıp sonra da salıverilen fakat niçin bağlandığını, niçin salıverildiğini bilmeyen bir deve gibidir. Aleyhissalatu vesselamın etrafında oturanlardan biri: "Ey Allah'ın Resulü, eskam (hastalıklar) nedir? Ben asla hiç hastalanmadım?" diye sordu. Resulullah (sav): "Kalk! Sen bizden değilsin." buyurdu." |Ebu Davud, Cenaiz, 1, (3089)|1993


Yüklə 5,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin