II. İŞ HUKUKUNDA DAVA ŞARTI OLARAK DÜZENLENEN ARABULUCULUK SÜRECİ
İş Mahkemeleri Kanunu m. 5/1,a hükmü uyarınca, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tâbi gazeteciler, 854 sayılı Deniz İş Kanununa tâbi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tâbi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılacaktır.
Örneğin, uçucu personel olarak adlandırılan hava taşıma işlerinde çalışanlardan yer hizmetleri dışında uçucu personel olarak adlandırılan pilot, hostes gibi çalışanların iş ilişkisinden kaynaklanan davalar genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemelerinde görülmekteydi. İş Mahkemeleri Kanunu bunları da kapsama aldığından, arabuluculuğa başvurulmuş olmasına ilişkin dava şartı bunlar hakkında da uygulanacaktır.
Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır (İş M. K. m. 3/1).
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir (İş M. K. m. 3/2).
İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz (İş M. K. m. 3/3). Bununla birlikte, iş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından iradi olarak arabuluculuğa başvurmak mümkündür.
Arabuluculuk Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir. Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir (İş M. K. m. 3/4).
Başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır (İş M. K. m. 3/5).
Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir (İş M. K. m. 3/6).
Arabuluculuk bürosuna veya büro bulunmaya yerlerde ilgili sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne işçi ve işveren birlikte giderek listeden bir arabulucu seçebilirler. Taraflardan birisi arabuluculuğa başvurup bir arabulucu seçtiğinde, diğer taraf da arabulucunun ilettiği arabuluculuk davetini kabul ederse, bu durumu arabulucu derhal tutanak altına alır, arabuluculuk bürosuna veya büro bulunmaya yerlerde ilgili sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne bildirir ve listeden kendisinin görevlendirilmesini sağlar.
Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür (İş M. K. m. 3/7).
Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar (İş M. K. m. 3/8).
Arabulucu, tarafları bilgilendirmek ve ilk toplantıya davet etmek için davet mektubunun taraflara gönderilmesi başta olmak üzere, kısa mesaj servisi, elektronik posta gönderimi ve telefon aracılığıyla ulaşma yöntemlerini kullanabilir. Davet mektubu taraflara gönderilirken iadeli tahattütlü mektup gönderimi dâhil ve her türlü taşımacılık hizmetinin faydalanabilir. Arabulucu bizzat kendisi veya çalışanı aracılığıyla da davet mektubunu taraflara elden teslim edebilir. Ayrıca başvuran ile karşı taraf farklı yerlerde ise, arabulucu tarafları bir araya getirmeden de arabuluculuk sürecini yürütebilir ve tutanakları ayrı ayrı imzalatmak suretiyle süreci sonlandırabilir. Farklı yerlerde yürütülecek arabuluculuk süreci sırasında o yerde bulunan arabuluculuk merkezleri ve arabulucular ile işbirliği yapılabilir.
Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve onuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, altıncı fıkra uyarınca arabulucu görevlendirir (İş M. K. m. 3/9).
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir (İş M. K. m. 3/10).
Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir (İş M. K. m. 3/11).
Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır (İş M. K. m. 3/12).
Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz. İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı, Tarifenin İkinci Kısmı uyarınca üzerinde anlaşılan miktar olarak kabul edilir (İş M. K. m. 3/13).
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır (İş M. K. m. 3/14).
Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir. Bu konuda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334 ila 340 ıncı maddeleri kıyasen uygulanır (HUAK m. 13/3).
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır (İş M. K. m. 3/15).
Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır (İş M. K. m. 3/16).
Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez (İş M. K. m. 3/17).
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir (İş M. K. m. 3/18).İşverenin yazılı belge ile yetkilendirmesi, noter onaylı belge ile olabileceği gibi adi yazılı belge biçiminde de olabilir.
Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülür (İş M. K. m. 3/19).
İş M. K. m. 3’te hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır (İş M. K. m. 3/21).
Arabuluculuğa başvuru usulü, arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk görüşmelerine ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir (İş M. K. m. 3/22).
İş Mahkemeleri Kanununun 11 inci maddesiyle, 4857 sayılı İş Kanununun m. 20/1 hükmünde değişiklik yapılmıştır. Sözü edilen düzenlemeye göre, “İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da re’sen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir” (İş K. m. 20/1).
İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonra arabuluculuğa başvurursa, arabuluculuk bürosu ve arabulucu buradaki hak düşürücü süreyi dikkate alamaz. Bu durumda arabuluculuğa devam edilmesi ve anlaşmaya varılarak bir anlaşma belgesi düzenlenmesi mümkündür; ancak, anlaşmaya varılamaması halinde fesih bildirimi tebliğ tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonra arabuluculuğa başvurulduğu dava aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınacaktır.
İş Mahkemeleri Kanunun 11. maddesiyle, 4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesine beşinci fıkra olarak yeni bir düzenleme eklenmiştir. Belirtilen düzenlemeye göre, arabuluculuk faaliyeti sonunda, işçinin işe başlatılması konusunda taraflar anlaşırsa; işverenin işçiyi işe başlatacağı tarihi, işverenin işe başlatacağı tarihte işçiyi işe başlatmaması halinde işçinin boşta geçen süre ücretini ve diğer haklarının parasal miktarını, işçinin işe başlatılmaması durumunda işe başlatmama tazminatının parasal miktarını belirlemek zorundadırlar. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.
İşçi ve işveren işe iade ile ilgili yürütülen arabuluculuk sürecinin sonunda işçiyi işe başlatmama hususunda anlaşıp sadece tazminatlar ve diğer hakların parasal miktarını belirleyerek bir anlaşma belgesi düzenleyebilirler.
Taraflar işçinin işe başlatılmaması hususunda anlaşmışlar ise; işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarının parasal miktarını belirlediği gibi, örneğin, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti gibi alacaklarının parasal miktarını da anlaşma belgesinde düzenleyebilirler.
Arabuluculuk görüşmelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder. Komisyon, arabuluculuk müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler ve beş yıl boyunca saklar (HUAK m. 15/8).Komisyon üyelerinin arabuluculuk faaliyeti kapsamında yaptıkları işler ve aldıkları kararlar sebebiyle açılacak tazminat davaları, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devlet ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan üyelere ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder (HUAK m. 15/9).
Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde arabulucu bir çözüm önerisinde bulunabilir. (HUAK m. 15/7). Arabulucu yapılandırılmış arabuluculuk sürecini yürütürken tarafların temel çıkar ve gereksinimlerini ortaya koymaları ve bu şekilde menfaat temelli anlaşma sağlamaları için çaba gösterir. Arabulucu bu aşamada çözüm önerisinde bulunamaz. Ancak tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde arabulucu, hak temelli değil, menfaat temelli bir çözüm önerisinde bulunabilir. Bununla beraber arabulucu, bir çözüm önerisi ya da öneriler kataloğunu taraflara empoze edemeyeceği gibi, müzakereler sırasında geliştirilen bir çözüm önerisi üzerinde anlaşmaya varmaları için de onları zorlayamaz. Ancak, taraflardan birinin, uyuşmazlığın çözümü bağlamında, sunmuş olduğu bir önerinin, arabulucu tarafından, diğer tarafa iletilmesi ve onun bu konudaki beyanının alınması bu kapsamda mütalaa edilemez.
Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı bakımından konusu para alacağı olduğu için alacaklı takip ve dava yolunu seçmekte serbesttir. Alacaklı takip yolunu seçmesi ve borçluya karşı genel haciz yoluyla takip başlatması üzerine borçlu ödeme emrine itiraz edebilir. Süresinde ve usûlüne uygun olarak yapılan geçerli bir itiraz takibi kendiliğinden durdurur (İİK m. 66/I). İtiraz üzerine duran takibe, itiraz giderilinceye kadar devam edilemez. İtiraz üzerine, alacaklı elindeki belgelerin niteliğine göre, itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası yoluna başvurabilir. İtirazın iptali davası, genel hükümlere göre genel mahkemede açılan ve incelenen bir davadır. İtirazın iptali davası, alacaklı tarafından, itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır (İİK m. 67/I). Bununla birlikte, İş Mahkemeleri Kanunu m. 3/1 hükmü uyarınca, kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağına ve tazminatına ilişkin genel haciz yoluyla takiplerde, arabuluculuğa başvurulmuş olmasına ilişkin dava şartı, İş Mahkemelerinde açılacak itirazın iptali davası bakımından da geçerli olacaktır.
Dostları ilə paylaş: |