İsim ve Sıfatlar Tevhidinde Ehl-i Sünnet’in Muhaliflere Cevabı



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə62/92
tarix07.01.2022
ölçüsü1,69 Mb.
#83151
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   92
Ahmed (2/166, 3/32-33); Buhârî (No: 3348, 4741, 6530, 7483); Müslim (No: 222) ve diğerleri Ebû Saîd el-Hudrî radiyallâhu anh’den.

Buhârî (No: 6529) Ebû Hureyre’den.

Ahmed (4/432, 435); Tirmizî (No: 3168, 3169) ve diğerleri ‘İmrân b. el-Husayn radiyallâhu anh’den.

Ahmed (1/388) ve diğerleri Abdullah b. Mes’ûd radiyallâhu anh’den.

Hadis sahihtir. Bk. el-Elbânî, Muhtasaru Sahîhi’l-Buhârî (No: 1426); Muhtasaru Sahîhi Müslim (No: 103); Sahîhu’l-Câmii’s-Sağîr (No: 8142); Mişkâtü’l-Mesâbîh Tahkiki (No:5541).

205. Ayrıca bk. İbn-i Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ (12/173, Altıncı Görüş); İbn-i Ebi’l-’İzz el-Hanefî, Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâviyye (thk. el-Elbânî, sh: 169, Dokuzuncu Görüş); Molla Aliyyu’l-Kârî, Şerhu’l-Fıkhı’l-Ekber (sh: 33, Dokuzuncu görüş, İbn-i Ebi’l-’İzz’den naklen).

206. İbn-i u’l-Mevsılî, Muhtasaru’s-Savâıkı’l-Mürsele (2/472-476, diğer baskıda 2/286-298). İbn-i Teymiyye, bu konuda Ehl-i Sünnet’te dahil olmak üzere yedi ya da daha fazla görüş olduğunu belirttikten sonra bunları sırasıyla açıklamıştır. Bk. Mecmûu’l-Fetâvâ (12/163-176). İbn-i Ebi’l-’İzz el-Hanefî ise bu konuda, sonuncusu Ehl-i Sünnet’in görüşü olmak üzere dokuz görüş olduğunu belirttikten sonra bunları sırasıyla açıklamıştır. Bk. Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâviyye (sh: 168-169). Molla Aliyyu’l-Kârî’de İmam Ebû Hanîfe’nin el-Fıkhu’l-Ekber adlı kitabına yaptığı şerhte (bk. sh: 32-33) Tahâvî’nin şârihi dedi ki diyerek bu konudaki dokuz görüşü hiçbir değişiklik yapmadan olduğu gibi İbn-i Ebi’l-’İzz’den nakletmiştir.

207. Reisleri Muhammed b. Kerrâm’a uydukları için kendilerine bu ad verilmiştir. Kerrâmiyye’nin kurucusu bu bid’atçinin tam ismi Ebû Abdillah Muhammed b. Kerrâm es-Sicistânî’dir. Hâkim’in naklettiğine göre Nisâbûr’da 8 yıl hapis yattıktan sonra h. 255 yılında Beytü’l-Makdis’te ölmüştür. Bk. Tezkiretü’l-Huffâz (2/106); Siyer (11/523-524); Mîzânu’l-İ’tidâl (4/21); el-Bidâye ve’n-Nihâye (11/22-23); Lisânu’l-Mîzân (5/353-356); en-Nucûmu’z-Zâhire (3/24).

Görüşlerine gelince, Kerrâmiyye sıfatlar hususunda hem teşbîhçi hem de tecsîmcidirler. İman konusunda da Mürciedirler. Onlara göre Allah bir cisimdir; sınırı, sonu ve yönü vardır, sonradan olanların yeridir ve arşına temas etmektedir. Yine onlara göre iman, sadece dil ile ikrar ve tasdik etmektir, kalbin bu konuda hiçbir fonksiyonu yoktur. Bunlar kalple tanıyıp bilmenin, daha doğrusu dille tasdik etmek dışında herhangi bir şeyin iman olabileceğini inkar etmişlerdir. O halde onlara göre iman, kalbin tasdiği ve uzuvların amelinden soyutlanmış olup sadece dilin kelimeyi tevhidi söylemesidir. Allah’ın kelâmı hususunda ise şunları söylemişlerdir: Allah-u Teâlâ, ancak ihtiyarî ( istek ve kudretine bağlı) sıfatlarla nitelendirilebilir. Buna göre Allah meşîet ve kudretiyle konuşur. Ancak öncesi olmayan olayların imkansızlığından dolayı Allah’ın meşîet ve kudretiyle ezelde konuşmuş olması imkansızdır. Çünkü Allah, vaktiyle yok iken sonradan meşîet ve kudretiyle konuşmaya başlamıştır. Tıpkı vaktiyle yok iken sonradan meşîet ve kudretiyle istediğini yapmaya başladığı gibi. Bu sapık grup kendi içinde 12 fırkaya kadar ayrılmıştır. Bunların özellikle 6’sı meşhur olup asıldırlar. Bk. Makâlâtu’l-İslâmiyyîn (1/223); el-Fark Beyne’l-Fırak (sh: 160-168); el-Milel ve’n-Nihal (1/78-83); Mecmûu’l-Fetâvâ (6/325-329); (7/140-142, 584); (12/172-173); (13/154).

208. Bunlar Ebu Muhammed Abdullah b. Saîd b. Küllâb el-Kattâ el-Basrî’nin taraftarlarıdır. Bu yüzden kendilerine Küllâbiyye adı verilmiştir. İbn-i Küllâb, hasmını beyânı ve belâğatıyla kendi tarafına çekmeyi çok iyi becerdiği için “Küllâb” lakabıyla anılmıştır. Döneminde Basra’daki kelâmcıların başıydı. Dâvûd ez-Zâhirî ve Hâris el-Muhâsibî gibi âlimlere kelâm dersleri vermiştir. Hıristiyanlıktan etkilendiği bu nedenle de bazı görüşlerini Hıristiyanlıktan aldığı söylenir. Kur’ân’ın kadîm olduğunu söyleyen ilk kişi olarak bilinir. “es-Sıfât”, “Halku Ef’âli’l-‘İbâd” ve “Kitâbu’r-Redd ale’l-Mu’tezile” gibi kitapları vardır. H. 240 yılından sonra vefât etmiştir. Bk. Siyer (11/174-175); Subkî, Tabakâtu’ş-Şâfiiyye (2/299-300); Lisânu’l-Mîzân (3/290-291).

Görüşlerine gelince Küllâbiyye’ye göre, Allah’ın sıfatları ne Allah’ın kendisidir ne de O’ndan başkasıdır. Allah’ın isimleri O’nun sıfatlarıdır. Zât sıfatlarıyla fiil sıfatları arasında bir fark yoktur. Ayrıca onların bir kısmı Allah’ın kelâmının (Kur’ân’ın) Allah’ın kendisi olduğunu söylemişlerdir. Bunu Kur’ân yaratılmıştır diyen Mu’tezile’ye karşı söylemişler ancak hataya başka bir hatayla karşılık vermişlerdir. Bk. Makâlâtu’l-İslâmiyyîn (1/249-253); (2/225-226); Mecmûu’l-Fetâvâ (5/317-320); (6/324-325, 520); (7/134-140); (12/165-166, 301, 367); (13/131).

209. Bk. 25 nolu dipnot.

210. Hallâc-ı Mansûr’un (ölm. 309 h.) hulûl görüşünü benimseyen Ebû Abdillah (Ebu’l-Hasen’de denmiştir) Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Sâlim el-Basrî’ye uyanlar. İbn-i Sâlim, kitaplarında tasavvufu hadis ve kelâmla karıştıran mutasavvıflardandır. Döneminde sûfilerin şeyhi olarak anılan Ahmed b. Muhammed, Sehl et-Tusterî’nin talebesidir. Ebû Saîd en-Nekkâş ve Hâfız Ebû Nuaym ile görüşmüştür. Ancak Ebû Nuaym kendisinden hiçbir şey rivâyet etmemiştir. Hicri 350 yılında 90 yaşına yaklaşmışken ölmüştür. Bk. Ebû Abdirrahman es-Sülemî, Tabakâtu’s-Sûfiyye (sh: 414-416); Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ (10/378-379); Zehebî, Siyer (16/272-273); eş-Şa’rânî, et-Tabakâtü’l-Kübrâ (1/136); İbn-i u’l-’İmâd, Şezerâtü’z-Zeheb (3/36).

Görüşlerine gelince, Sâlimiyye, teşbîh ve hulûl gibi sapık görüşleri benimsemiş bir gruptur. Bunu hocalarından alıp daha da ilerletmişlerdir. Allah’ın kelâmı hususunda genelde İbn-i Küllâb’ın yolunu izlemişlerdir.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin