İslam Tarihi'nde Gerçeğe Giden Yol



Yüklə 2,16 Mb.
səhifə20/50
tarix31.05.2018
ölçüsü2,16 Mb.
#52233
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   50

7-‘(İblis) Ey Rabb’im öyle ise (varlıkların) tekrar dirileceği güne kadar bana mühlet ver. Dedi. O halde sen bilinen vakte kadar kendilerine mühlet verilenlerdensin, dedi.’402[402]

İmam Cafer Sadık (as.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor; ‘İblis, Allah’ın ona kıyamet gününe kadar mühlet vermesini istedi. Ama Allah’u Teala onun bu isteğini reddederek şöyle buyurdu; ‘Belli bir güne kadar sen mühlet verilenlerdensin.’ Belli bir vakit geldiği zaman, Adem’den o belli güne kadar ona tabi olanlar zahir olacaklardır. O gün, Hz. İmam Ali (as.)’ın ric’at’ının son zamanına denk gelecektir...’403[403]

8-‘Onlar olanca güçleriyle Allah’a yemin ettiler ve dediler ki; Allah ölen bir kimseyi tekrar diriltmez. Aksine bu hak olarak verdiği bir sözdür. Fakat insanların çoğu bilmezler.’404[404]

İmam Cafer Sadık (as.) kendi ashabına şöyle sual etti; insanlar bu ayet hakkında ne diyorlar? Ashaptan bir tanesi şöyle dedi, Onlar, bu ayetin kafirler hakkında nazil olduğunu söylüyorlar. İmam ise şöyle buyurdu; Kafirler Allah’a asla yemin etmezler. Aksine bu ayet Peygamberin ümmetinden bir grup hakkında nazil olmuştur. Zira onlara, sizler öldükten sonra kıyametten önce bir kez daha bu dünyaya geri döneceksiniz, söylendiğinde, onlar yemin ederek asla dönmeyeceklerini söylediler.

...Evet, Allah’u Teala onları (kafirleri) ric’atta geri getirecek ve onları öldürecek ve müminlerin kalbini hoşnut edecektir.405[405]

9-‘Bütün nefisler ölümü tadacaktır’406[406]

Zurare, İmam Cafer Sadık (as.)’dan, Acaba size göre öldürülen bir insan ölümün tadını alır mı? Diye sorduğunda, O Hazret şöyle cevap vermiştir; ‘Kılıç ile öldürülen birisi yatağında ölen gibi değildir. Öldürülen birisi ölümün tadını almak için bu dünyaya tekrar dönecektir.’407[407]

10-‘Helak ettiğimiz bir beldeye artık (iyi davranış ve makbul çaba) haramdır. Çünkü onlar tekrar dönmezler.’408[408]

Hiç şüphesiz bu ayet kıyamet hakkında da değildir. Zira kıyamette bütün insanların dönmesi söz konusudur. Nitekim İmam Cafer Sadık (as.) bu şekilde açıklama buyurmuşlardır.409[409]

İmam Muhammed Bagır (as.) ve İmam Cafer Sadık (as.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuşlardır; ‘Allah’u Teala’nın azabı ile helak olan beldeler ric’atta dönmeyeceklerdir.’

Bu ayet ric’atı ispat eden en açık ve net delillerden bir tanesidir. Zira Müslüman’lardan hiç kimse helak olan beldelerin kıyamette döneceğini inkar etmemişlerdir. Aksine bütün Müslümanlar kıyamet günü herkesin geri döneceğine inanmışlardır.410[410]

İmam Muhammed Bagır (as.)’dan ric’at hakkında sorulduğunda, İmam (as.) yukarıdaki ayeti delil getirmiştir.411[411]

Seyyid Murteza ‘Muhkem ve müteşabih’ adlı eserinde, Hz. İmam Ali (as.)’ın ric’atı inkar edenlere yukarıdaki ayetle cevap verdiğini nakletmiştir.412[412]

11-‘Allah sizlerden iman getirip ve salih amel yapanlara, kendilerinden öncekileri ve hakim kıldığı gibi kendilerine de yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini, onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaat etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkar ederse, işte bunlar asıl büyük günahkarlardır.’413[413]

Merhum Taberisi, bu ayetin tefsirine dair hadisler naklettikten sonra şöyle diyor; Bu ayetteki iman getirip de, salih amel yapanlardan maksat, Pegyamber (s.a.a) ve O’nun pak Ehl-i Beytidir. Bu ayet onlara, gelecek zamanda İmam Mehdi (as.)’ın kıyam döneminde yeryüzünün hakimi olacaklarını müjdelemektedir. Nitekim, önceden de, Hz. Adem, Hz. Süleyman, Hz. Davud yeryüzünde hüküm sürmüşlerdir. Ehl-i Beyt imamları bu manada icma etmişlerdir ve onların da icması hüccettir.414[414]

12-‘Onlar hakkındaki söz gerçekleştiği zaman, bunlar için bir ‘dabbe’ çıkarırız ki bu, onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.’415[415]

Ehl-i Beyt imamlarından naklolunan rivayetlere göre bu ayetteki dabbe’den maksat Hz. İmam Ali (as.)’dır. Bu konudaki rivayetlerden bazıları aşağıdakilerden ibarettir.

İmam Muhammed Bagır (as.) Hz. İmam Ali (as.)’dan şöyle naklediyor; ‘Ben cennet ve cehennemi taksim edenim. Ben faruk-u ekberim. Ben gelecek zamandakilerin imamıyım. Ben geçmiştekilerin haberini verenim. Bana altı tane özellik verilmiştir. 1-.... 6-Ben insanlarla konuşacak olan ‘Dabbet’ul arzım’416[416]

İmam Cafer Sadık (as.), Resulü Ekrem (s.a.a)’den miraç gecesi O Hazrete şunların söylendiği naklediyor; ‘Ey Muhammed, Ali evveldir. Zira O, benim ahdimi kabul eden ilk imamdır. Ali sondur. Zira O, ruhunu alacağım en son imamdır. O insanlarla konuşacak olan ‘Dabbe’dir.’417[417]

Hz. İmam Ali (as.), Deccal hakkında uzun bir hutbe konuşması yapıp, onun öldürülmesini anlattıktan sonra şöyle buyuruyor; ‘Ondan sonra ‘Tammei Kübra’ gelecektir. Ashab; ‘Tammei Kübra’ nedir? Diye sual ettiklerinde, O Hazret şöyle buyurdular; ‘Dabbe’ nin çıkışıdır ki, O sefanın yakınlarında zahir olacaktır. Hz. Süleyman’ın yüzüğü ve Hz. Musa’nın asası onun elindedir. Başını kaldırdığı zaman doğu ve batıdaki herkes Allah’ın kudreti ile onu göreceklerdir.

O güneşin batıdan doğmasından sonra olacaktır ki, o zamanda tövbe kapısı kapanmış olacaktır.418[418]

Başka bir hadiste Hz. İmam Ali (as.) şöyle buyuruyor; Ben ‘dabbet-ul arzım’, ben asanın sahibiyim, ben hükümlerde hak ve batılı birbirinden ayıranım ve ben kurtuluş gemisiyim.’419[419]

İmam Rıza (as.) yukarıdaki ayetin tefsirinde ‘Dabbet-ul arz’ın, Hz. İmam Ali (as.) olduğunu buyurmuştur.420[420]

Ehl-i Beyt kaynaklarından naklolunan rivayetlere göre ‘dabbet-ul arz’ Hz. İmam Ali (as.)’dır ki; ric’atta bu dünyaya geri dönecek ve Onun çıkışı kıyametin alametlerinden bir tanesidir. Onun için üç tane çıkış olacak ve üçüncüsü de tevbe kapısı kapanacaktır. Hz. Musa’nın asası ve Hz. Süleyman’ın yüzüğü onun elindedir. O kafir ve mümini birbirinden ayıracaktır.

Ehl-i Sünnet kaynaklarındaki konu hakkındaki rivayetlere baktığımızda ‘dabbe’ hakkında naklolunan rivayetler Şia kaynaklarındaki rivayetler ile bir çok konuda benzerliği vardır. Yalnız, Ehl-i Sünnet kaynaklarında ‘dabbe’nin Hz. İmam Ali (as.) olduğu belirtilmemiştir. Ama diğer nişanelerin geleni birbirleriyle aynıdır.

Ehl-i Sünnet kaynaklarında ‘dabbet-ul arz’ın nişaneleri şu şekilde beyan olunmuştur;

1-‘Dabbet’ul arz’ için üç tane çıkış olacaktır.421[421]

2-Onun çıkışının ilk nişanesi güneşin batıdan doğmasıdır.422[422]

3-Mescid-ul Haram’dan çıkacaktır.423[423]

4-Safa’nın yakınlarından çıkacaktır.424[424]

5-Hz. Süleyman’ın yüzüğü ve Hz. Musa’nın asası onun elindedir.425[425]

6-Dabbet-ul arz geldiğinde tövbe kapısı kapanacaktır.426[426]

7-Dabbet’ul arz mümin ve kafire, herkes tarafından tanınmaları için nişane vuracaktır.427[427]

8-Dabbet-ul arzın çıkışı kıyametin on tane alametinden bir tanesidir.428[428]

Ehl-i Sünnet kaynaklarında ‘dabbet-ul’ arz hakkında naklolunan rivayetlerde ‘dabbe’ için belirtilen sıfatlar ile Şia kaynaklarında belirtilen sıfatlar birbirinin aynısıdır. Yalnız Ehl-i Sünnet kaynakındaki rivayetlerde ‘dabbe’nin Hz. İmam Ali (as.) olduğu belirtilmemiştir.

13-‘O gün her ümmetin ayetlerimizi yalan sayanlarından bir grubu toplayacağız. Artık onlar bir arada tutulup, sevk edilirler.’429[429]

Bu ayette ric’ata delalet eden en açık ayetlerden bir tanesidir. Zira kıyamette istisnasız olarak bütün insanlar haşr olacaklardır. Oysa bu ayette her ümmetten bir grubun toplanacağı günden söz edilmektedir.

Bu ayet ‘dabbet-ul arz’ ayetinden sonra geldiği için, Ehl-i Sünnet ve Şianın icmasına göre, o kıyametin nişanelerinden sayılmıştır.

Dikkate şayan olan diğer bir husus ise, ‘sur’a üfleme’ ayeti de ondan sonra gelmiştir.

İmam Cafer Sadık (as.)’dan bu ayet hususunda sual olunduğunda O Hazret, halkın bu ayet hakkında ne dediklerini sordu. Sual eden şahıs şöyle dedi; Onlar (halk) bu ayetin kıyamet hakkında olduğunu söylüyorlar.

İmam şöyle buyurdular; Acaba Allah-u Teala kıyamet günü bir grubu toplayıp da diğer bir grubu bırakacak mı? Bu ayet ric’at hakkındadır, kıyamet ile ilgili ayet ise şudur; ‘Hiç birisini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.’430[430]

Seyyid Murteza ‘Muhkem ve Müteşabih’ adlı eserinde Hz. İmam Ali (as.)’ın şöyle buyurduğunu naklediyor; ‘Ama ric’atı inkar edenin cevabı şu ayeti kerimedir ki buyuruyor. ‘O gün her ümmetin ayetlerimizi yalan sayanlarından bir grubu toplayacağız.’

Bu ayet, bu dünyaya aittir. Ama ahirette haşr olup, bir araya toplanma ayeti şu ayeti kerimedir. ‘Hiç birisini bırakmaksızın onları mahşerde toplamış olacağız.’

Ebu Basir diyor ki; İmam Muhammed Bagır (as.)’ın hizmetine vardığımda, bana şöyle dedi; Irak halkı ric’atı inkar mı ediyor? Evet diye cevap verdim. Buyurdular ki; Onlar şu ayeti okumuyorlar mı ki; Allah’u Teala şöyle buyuruyor. ‘O gün her ümmetten bir grubu toplayacağız.’431[431]

Şeyh Müfid ‘El-Füsul-ul Muhtare’de konu hakkında şöyle yazıyor; Bir gün Seyyid Himyeri Mensur-u Devaniki’nin meclisinde şiir okurken, Sevvar Gazi onu azarlayarak şöyle dedi, Bu şahıs ric’ata inanıyor. Seyyid ise şu şekilde ona cevap verdi; Evet ben ric’ata inanıyorum. Nitekim Allah’u Teala Kuran’ı Kerimde şöyle buyuruyor; ‘O gün her ümmetten bir grubu toplayacağız.’ Başka bir ayette ise şöyle buyuruyor; ‘Hiç birisini bırakmaksızın, onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.’432[432]

Bu ayetlere bakıldığında iki tane haşr görülmektedir. Birisinde bütün insanlar, haşrolacaklardır, diğerinde ise, her ümmetten bir grubu haşrolacaktır.433[433]

İmam Cafer Sadık (as.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor; ‘Ric’ata sadece halis mümin ile kafir dönecektir.’434[434]

Ehl-i Beyt imamlarından bir çok hadisi şerifte şöyle naklolunmuştur; ‘Ehl-i Beyt düşmanlığında haddi ve sınırı aşanlar ile Ehl-i Beyt sevgisi ve muhabbeti yolunda bir çok zorluklarla karşılaşıp buna tahammül edenler İmam Mehdi (as.)’ın zuhur zamanında dirileceklerdir. (bu hayata, dünyaya tekrar döneceklerdir) Ehl-i Beyt aşıkları, Ehl-i Beyt düşmanlarından intikamlarını alacaklar ve bu vesileyle onların kalbi hoşnut olacaktır. İşte o zaman her grup kendi amelinin sonunu görecektir.’435[435]

14- “İşte o zaman eyvah, eyvah! bizi kabrimizden kim çıkardı, diriltti ?” derler.

Bu ayet ric’atta dönecek olan kafirlerden ve inkarcılardan bahsetmektedir. Onlar kabirlerinden çıkıp, kendilerini tekrar bu dünyada gördüklerinde, kendilerinin uykuda olduklarını zannedecek ve bizleri kim uyku mahallimizden uyandırdı? Diye yakınacaklardır.

Hasan b. Şazan şöyle diyor; Bir grup Osmanlı vasit şehrinde bana eziyet ve işkencede bulunuyorlardı. Ben imam Rıza (as.)’a bir mektup yazarak vasit ehlinin bana yaptıklarını eziyetleri O Hazrete şikayet ettim. İmam Rıza (as.) kendi hattı ile bana şu cevabı yazdı; Allah’u Teala bizim dostlarımızdan, batıl hükümetler karşısında sabretmelerine dair ahit aldı. Eşref-i mahlukat kıyam ettiği zaman onlar şöyle diyecekler; Eyvah, bizleri uyku mahallimizden kim kaldırdı (uyandırdı)?436[436]

15-‘Onlar ‘Rabb’imiz bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mı?’ derler’437[437]

İmam Cafer Sadık (as.) bu ayetin tefsirinde, bu ayetin ric’at hakkında olduğunu buyurmuştur.

İmim Rıza (as.) da bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuşlardır. ‘Allah’a yemin olsu ki; bu ayetin ric’at hakkında olduğunu buyurmuştur.’438[438]

İmam Rıza (as.) da bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuşlardır. ‘Allah’a yemin olsun ki; bu ayet ric’at hakkındadır.’439[439]

Genelde bir çok tefsirci ayette geçen iki ölüm ve iki hayat hakkında sağlam bir dayanağı olmayan tefsirler yapmışlardır. Tefsircilerin çoğunluğu iki ölüm ve iki hayat hakkında şöyle demişlerdir; Ayette geçen iki ölüm ve iki hayattan bir tanesi kabre aittir. Şöyle ki; insan Nekir ve Münker meleklerinin kabirdeki suallerine cevap vermek için dirilir ve daha sonra ölür. Neticede iki defa hayat bulmuş ve iki defa ölmüş olur. Birisi dünya aleminde diğeri ise kabir aleminde.440[440]

Bazı tefsirciler iki ölüm ve iki hayatı berzah alemi hayatına sığdırmışlardır. Şöyle ki, insan bir defa dünyada ölür ve bir defa da berzah aleminde ölür ve bir defa berzah aleminde dirilir ve diğer bir defada ahiret aleminde hayat bulur.441[441]

Oysa Ehl-i Beyt imamları bu ayetin ric’at hakkında olduğunu buyurduktan sonra, artık hiçbir yoruma gerek kalmamaktadır. Zira ric’atta dirilecek ve hayat bulacak olanlar, gerçekte iki defa ölür ve iki defa dirilirler. Zira, bir defa dünya aleminde ölürler ve bir defada ric’atta ölürler ve yine bir defa ric’at için hayat bulur, dirilirler ve bir defada ahiret için dirilir ve hayat bulurlar. İmam Muhammed Bagır (as.)’dan naklolunan rivayet bu konuyu açıklayan beyanı bulunmaktadır. Zira O Hazret şöyle buyuruyorlar; Bu ayet öldükten sonra ric’atta geri dönecek gruplar hakkındadır. Bu sohbet ve konuşma kıyamette vuku bulacaktır.442[442]

Eğer bu konuşma ric’atta gerçekleşmiş olsa iki ölüm iki defa ölmek ve iki defa dirilmenin mefhumu olmaz. Ama, ric’atta bu dünyaya dönenler kıyamet günü ‘Rabb’imiz bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin’ söylemiş olsalar, söylenen şey mana ve mefhum bulmuş olur.

Bazıları, dünyayı da hesaba katarak üç tane dirilmenin var olduğunu tasavvur edebilirler. Oysa bu tasavvur yanlıştır. Zira biz burada dünya hayatını hesaba katmadık. Ayette ‘dirilttin’ tabiri kullanılmıştır. Bu tabir dünya hayatına şamil olmaz. Zira diriltmek, öldürmekten sonra gelir. Dünyaya gözlerini yeni açan bir çocuğu, Rabb’i diriltmiş olmaz aksine yaratmış olur.

Bir burada kabirdeki dirilişi de hesaba katmadık. Zira rivayetler, kabirdeki dirilişin kamil bir hayat olmadığını aksine bir çeşit berzah hayatı olduğunu açıklamışlardır.443[443]

16-‘Göreceksiniz ki; zalimler azabı görecekleri zaman ‘geri dönecekleri bir yol var mı’ diyecekler’444[444]

Ali b. İbrahim bu ayetin tefsirinde, ayette geçen azabın, Hz. İmam Ali (as.)’ın ric’atı olduğuna dair rivayet nakletmiştir.

Ric’atta tövbe kapısı kapandığı için ve Allah’ın intikam vesilesi olan Hz. İmam Ali (as.)’da ric’at ettiğinde zalimler, bir önceki dünyaya geri dönmeyi ve tövbe edip, salih amel yapmayı arzu edeceklerdir.

17-‘İman edenlere söyle: Allah’ın günlerinin geleceğini beklemeyenleri bağışlasınlar. O günler, Allah’ın her toplumu, yaptığına göre cezalandırması içindir.’445[445]

Rivayete göre, kafirlerden bir tanesi Allah Resulünün sahabelerinden birisine küfür etti. O sahabe intikamını almak isterken, Allah’u Teala bu ayeti nazil buyurarak, o kafirden ilahi gün olan ric’atta intikam alınması için, o sahabeyi affetmeye emir buyurdu.446[446]

İmam Cafer Sadık (as.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor; ‘İlahi günler üç gündür:

1-İmam Mehdi (as.)’ın kıyam ettiği gün

2-Ric’at günü

3-Kıyamet günü.447[447]

Bu bölümde konu hakkında getirilen ayetler Ehl-i Beyt imamlarının hadisleri ile ric’atla tefsir olunmuşlardır. Bu bölümdeki ayeti kerimeler ve ayetlerin etrafında naklolunan hadisler ric’at inancının mümkün oluşuna ve Kuran’da aslının varlığına yeterlidir.


GEÇMİŞ KAVİMLERDE RİC’AT
Geçmiş ümmetlerde ric’atın (geri dönüşün) vuku bulması ric’atı ispat eden delillerden bir tanesidir. Geçmiş ümmetlerde ric’atın vuku bulması ispat olunduktan sonra, onun İslam ümmetinde de vuku bulmasının imkanı ve gerekliliği de ispat olunmuş olur.

Zira, bir şeyin imkanına ve mümkünlüğüne en büyük delil onun önceden vuku bulmasıdır.

Bunun yanı sıra, Ehl-i Sünnet ve Şia kaynaklarında Resulü Ekrem (s.a.a)’den naklolunan onlarca hadis, geçmiş ümmetlerin başına gelenlerin bu ümmetinde başına geleceği naklolunmuştur.

Bu bölümde, Kuran’ı Kerime göre geçmiş ümmetler ve kavimlerden bazılarının ric’atına kısa bir şekilde yer vereceğiz.

1-‘Sonra ölümünüzün akıbetinde, sizi dirilttik, umulur ki, şükredesiniz.’448[448]

Bu ayet Hz. Musa’nın kavimi içerisinden seçmiş olduğu yetmiş kişi hakkında nazil olmuştur. Hz. Musa onları kavmi içerisinden seçtikten sonra, Allah ile yapacağı muklemeye ve Allah’tan alacağı levhalara şahit olsunlar diye onları Tur-u Sina’ya götürdü. Onlar mezkur mekanda Hz. Musa’nın Allah’u Teala ile mukalemesine şahit olduktan sonra şöyle dediler; ‘Ey Musa, Rabb’ini bize açıkça göstermediğin müddetçe biz sana asla iman getirmeyiz.’

Hz. Musa onları bu arzularından vazgeçirmek istemesine rağmen, onlar bunda ısrar ediyorlardı. En sonunda ilahi azap gelip onları helak etmiştir.

Hz. Musa; Ya Rabb’i eğer bu yetmiş kişi dirilmez ise ben kavmimin yanına nasıl gidebilirim? Diye yakarmaya başladı. Zira onlar katillikle suçlayacaklardır.

Bunun üzerine Allah’u Teala, Hz. Musa’ya lütfederek onları diriltti ve onlarda Musa ile birlikte evlerinin yolunu tuttular.

Bu yetmiş kişinin ilahi azap neticesinde ölmelirende ve sonra Hz. Musa’nın duası ile tekrar dirilmelerinde hiçbir ihtilaf ve tereddüt yoktur ve Kuran bu meseleye Bakara süresinin 55. Ayetinde yer vermiştir. Bu açıkça ric’atın vuku bulduğunu göstermektedir. Zira ric’at öldükten sonra dirilmekten başka bir şey değildir.

2-‘Hani sizden biriniz bir adam öldürmüştü de onun katili hakkında birbirinizle atışmıştınız. Halbuki Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya koyacaktır.’

‘Haydi şimdi (öldürülen) adama (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun, dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir, size ayetlerini gösterir. Umulur ki; düşünürde gerçeği anlarsınız.’449[449]

Bu ayet İsrail oğulları arasında öldürülen bir kişinin öldürülmesi hakkındadır. Allah’u Teala onlara bir inek kesmelerini ve kesilen ineğin bir parçasını öldürülen insana vurmalarını emretti. Onlarda bu şeklide yaptılar, böylelikle öldürülen insan dirilecek kendi katilinin kim olduğunu söyledi.

Bu ayet ve bu olay, ric’atın önceden vuku bulduğuna ve ileride de bunun mümkün olabileceğine açık bir delildir.

3-‘Sayıca binler oldukları halde ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi? Allah onlara ‘ölün’ dedi, (öldüler) sonra onları diriltti. Şüphesiz Allah insanlar üzerinde ikram sahibidir. Lakin insanların çoğu buna şükretmezler.’450[450]

Bu ayet veba hastalığı korkusundan dolayı vatanlarını terk edipte firar edeler hakkındadır. Onlar firar ettikten sonra Allah’u Teala onları uzun bir müddet öldürdü. Hezgil adında bir Peygamberin duası ile onları tekrar diriltti. Onlar biz zaman yaşayarak tabii ecelleriyle bu dünyadan gittiler.451[451]

4-‘Yahut görmedin mi o kimseyi ki; evlerinin çatıları duvarları üzerine çökmüş, ıssız bir kasabaya uğradı. ‘Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir acaba!’ dedi. Hemen Allah onu öldürdü, yüz sene sonra tekrar diriltti. Ne kadar kaldın burada? Dedi. Bir gün yahut birkaç saat dedi. Allah, Ona bilakis yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Bir de eşeğine bak. Seni insanlar için bir ayet kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk sonra tekrar dirilttik). Şimdi sen kemiklere bak onları nasıl birbiri üstüne koyuyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi. Durum kendisince anlaşılınca ‘şüphesiz’ Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmeliyim, dedi.’452[452]

Rivayete göre, yıkık kasamaya uğraya Hz. Uzeyr (as.)’dır. Uzeyr azığını almış, merkebine binmiş giderken evleri yıkılmış, harabe haline gelmiş, orada oturanlardan kimsecik kalmamış bir kasaba veya köy yıkıntılarının yanına gelir, orada konaklar. Etrafına bakar, bu şekilde ölenlerin nasıl dirileceğini düşünür. O anda uykusu gelir yatar. Allah ona öldürür. Yüz sene sonra diriltir. Yiyecekleri hiç bozulmamış, ancak merkebinin kemikleri kalmıştır. Yıkık kasabada imar edilmiştir. Uyandığı ilk anda, bir gün kadar veya daha bir zaman uyuduğunu zanneder. Yiyeceklerine bakınca, gerçekten böyle olduğunu sanar. Eşeğine bakınca durumu anlar. Allah Uzeyr’in gözü önünde eşeğini diriltir. Böylece Allah’ın kudret ve azametini çıplak gözle müşahede eder.

Hz. İmam Ali (as.) şöyle buyuruyor; Hz. Uzeyr evinden çıktığı zaman hamını hamile idi ve Hz. Uzeyr’de elli yaşındaydı. Evine döndüğünde o elli yaşındaymış gibi gösteriyordu ve oğlu ise yüz yaşındaydı.453[453]

Hz. Uzeyr’in destanı ric’atın vuku bulduğuna dair en açık delillerdendir.

5-‘Bir zamanlar İbrahim’de Rabb’ine ‘Ey Rabb’im! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster’ dedi. Rabb’i ona ‘Yoksa inanmadın mı?’ deyince. Hayır, inandım. Lakin kalbimin mutmain olması için görmek istedim’ dedi.

Bunun üzerine, öyleyse kuşlardan dört tanesini yakala, onları yanına al, sonra (kesip, parçala) her dağın başına onlardan ir parça koy, sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelirler. Bil ki; Allah azizdir, hakimdir, buyurdu.’454[454]

Hz. İmam Cafer Sadık (as.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor, Hz. İbrahim yer ve göklerin melekütunu gördükten sonra, deryanın kenarında bulunan bir leşe rastladı. O leşin yarısı deryada ve diğer yarısı da karada bulunuyordu. Deryada bulunan kısmı deniz canlıları gelip yiyip gidiyorlardı...karadaki bölümü de vahşi hayvanlar gelip yiyip gidiyorlardı... Hz. İbrahim bu manzarayı görüp şaşıracak şöyle söyledi; Ya Rabb’i ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster. Vahşi ve yırtıcı hayvanlara yem olanı nasıl geri getireceksin? İbrahim’e, iman getirmedin mi? Diye hitap olundu. Hayır, iman getirdim ama kalbimin mutmain olmasını istiyorum dedi.

Bunun üzerine Allah’u Teala, buyurdu ki; Dört tane kuş al, onları parçala ve bu leşin yırtıcı hayvanların midesinde karıştığı gibi, sen de onları birbirleriyle karıştır. Daha sonra bunlardan her dağın başına bir miktar bırak ve sonra onları sana gelmeleri için sesle. Hz. İbrahim bunları yaptı ve kuşlar Hz. İbrahim’e dönüp geldiler.455[455]

Hz. İbrahim (as.)’ın Kuran Kerimdeki bu olayı kıyamet gününe ve özellikle ric’ata ve ric’atın vuku bulduğuna en açık bir delildir. Zira bu olayda dört tane kuşun öldükten sonra bu dünyaya tekrar dönüp, hayatlarına devam etmeleri, ric’attan başka bir şey değildir.

6-‘Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah’ın izni ile, o kuş oluverir. Yine Allah’ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer iman getirenler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır.’456[456]

Hz: İsa (as.)’ın en açık mucizelerinden bir tanesi ölüleri diriltmesi idi. Kuran’ı Kerim bu meseleyi birkaç yerde beyan etmiştir. Hz. İsa (as.)’ın mucizesi ile dirilen herkes geçmiş kavimlerden bazılarının ric’atına ve ric’atın ileride vuku bulmasının imkanına bir delildir. Çünkü Hz. İsa (as.)’ın mucizesi ile dirilenlerden bazıları bir müddet yeryüzünde yaşamışlar ve bazıları da önceki hallerini tercih edip, ona dönmüşlerdir.

Bu tür bir dirilmede bir nevi ric’attır.

Bir rivayette şöyle naklolunmuştur;

Bir gün Hz. İsa (as.)’ın ashabı O Hazretten bir ölüyü diriltmesini istediler. Hz. İsa (as.) mezarsanlığa gelerek Sam b. Nuh’un kabri kenarında durarak şöyle dedi; Ey Sam b. Nuh, Allah’ın izni ile kalk. Kabir açıldı. Yine aynı cümleyi tekrar etti, Sam hareket etti. Bir defa daha tekrar edince Sam kabrinden dışarı çıktı.


Yüklə 2,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin