İslam Tarihi'nde Gerçeğe Giden Yol



Yüklə 2,16 Mb.
səhifə22/50
tarix31.05.2018
ölçüsü2,16 Mb.
#52233
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   50

Bu asılsız kuruntular genel bir ifadeyle çürütüldükten sonra, bu sefer de Kuran teker-teker bunları ele alıp reddediyor ve şöyle buyuruyor; ‘Öyle bir günden korkun ki; O gün hiç kimse başkasının yerine bir şey ödeyemez, hiç kimseden şefaat kabul edilemez, hiç kimseden fidye de alınmaz ve hiç kimse başkalarından yardım görmez.’485[485]

‘O gün ne alışveriş, ne dostluk ve ne de şefaat olur.’486[486]

‘O gün dost dostundan bir şey savamaz.’487[487]

‘O gün arkanızı dönüp kaçarsınız. Ama sizi Allah’tan başka kurtaracak kimse yoktur.’488[488]

‘Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz. Hayır onlar o gün teslim olmuşlardır.’489[489]

‘Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve ‘Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir’ diyorlar. De ki; Allah’ın göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah haber veriyorsunuz? O, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.’490[490]

‘Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var ve ne de sıcak bir dostumuz.’491[491]

Bu ve benzeri ayetler, kıyamet aleminde şefaat olayının iltimasın, aracılığın ve dünyevi bağların söz konusu olamayacağını dile getiriyorlar.492[492]

Ancak bütün bunlarla birlikte Kuran’ı Kerim şefaat olayını bütünüyle de reddetmiyor, aksine şefaatin şartlarına göre Allah’ın izni ile gerçekleşeceğini bildiriyor. Bu konuda şefaati reddeden ve kabul eden ayetler arasında zerre kadar çelişki yoktur. Zira şefaati reddeden ayetler, putperestler ve cahil kavimlerin kavram olarak düşündükleri şefaati reddetmekte ve şefaati kabul ve müspet gören ayetlerde Kuran ve hadislerin sahih gördüğü şefaatten bahsetmektedirler.

Beşinci Sınıf: Bu bölümdeki ayetler, şefaatin sadece Allah’u Teala’ya mahsus olduğunu buyuran ayetlerdir. Bu ayetler aşağıdakilerden ibarettirler;

1-‘Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kuran’la) uyar. Çünkü onların Rablerinden başka ne dostları ve ne de şefaatçileri vardır, belki sakınırlar.’493[493]

2-‘Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen böylece kendilerini dünya hayatı aldatmış olan kimseleri bırak. Sen yalnız Kuran’la nasihat et ki; hiçbir kimse kazandığı yüzünden helake sürüklenmesin. Onun Allah’tan başka ne bir dostu ve ne de bir şefaatçisi vardır.’494[494]

3-‘Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Ondan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?’495[495]

4-‘De ki: bütün şefaat Allah’ın iznine bağlıdır. Göklerin ve yerin hükümdarlığı O’nundur. Sonra ona döndürüleceksiniz.’496[496]

Bu ayetler, şefaatin Allah’a mahsus olduğunu ve hiç kimsenin şefaat hakkının olmadığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Altıncı Sınıf: Bu bölümdeki ayetler ilahi mahkeme olan kıyamet gününde Allah’ın izni ile, Allah başka şefaatçilerin de olacağını vurgulayan ve bunun red olunmasının mümkün olmadığını bildiren ayetler mevcuttur. Elbette burada hem şefaat edenin ve hem de şefaat edilenin bir takım şartları olmalıdır. Şefaat edenin en önemli şartı Allah’ın izni dahilinde gerçekleşmesidir. Şefaat edilenin de en önemli şartı Allah’ın rızasını kazanmasıdır. Bu ayetlerde şefaatçilerin isim ve özellikleri belirtilmemiş ve sadece onların şefaatlerinin kabul olmasının sıfat ve şartları beyan edilmiştir.

Bu sınıfın ayetleri şunlardan ibarettir;

1-‘Onun izni olmadan katında hiçbir kimse şefaat edemez.’497[497]

Ayetin zahirine göre, hiç kimse O’nun izni olmadan şefaat etmeyecektir, ama bunun yanı sıra kıyamette şefaatçilerinde olacağına işaret etmiştir.

2-‘O’nun izni olmadan hiçbir kimse şefaatçi olamaz.’498[498]

3-‘Rahman nezdinde söz ve izin alandan başkasının şefaate gücü yetmez.’499[499]

4-‘O gün Rahmanın izin verdiği ve sözünden hoşlandığının dışındakilere şefaat fayda vermez.’500[500]

5-‘Allah’ın huzurunda kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.’501[501]

6-‘Allah’ı bırakıp da taptıkları putlar, şefaat etmeğe malik değillerdir. Ancak bilerek hak dine inanıp ona şahitlik edenler müstesnadır.’502[502]

Bu ayette, bütün sahte mabutların şefaat edemeyeceği bir gerçektir. Ama bunun yanı sıra ayet bir grubu müstesna kılmıştır. Onlar hakka yani Allah’ın birliğine iman getirip, kendi kulluklarına itiraf edip bu doğrultuda hareket edenlerdir.

Bu ayetlere iyi bir şekilde bakılırsa şu neticelerin alınması mümkündür.

1-Kıyamet günü şartlar ve vasıflar dahilinde Allah’ın izni ile şefaat edecek şefaatçilerin isim ve nişaneleri bu ayetlerde zikrolunmamıştır.

2-Şefaatin etkili ve önemli şartlarından bir tanesi, Allah’ın iznidir.

3-Allah’ın birlik ve vahdaniyetine şehadet getirmelidir. Nitekim; ‘Ancak bilerek hakka inananlar’ cümlesinden bu anlaşılmaktadır.

4-Şefaat talep etmek, Allah’ın gazabına sebep olan kötü sözlerle içerikli olmamalıdır. Zira yüce Allah şöyle buyuruyor: ‘... ve sözünden hoşlandığının dışındakilere şefaat fayda vermez.’

5-Allah ile kendi arasında şefaat ahdi olmalıdır. Nitekim, ‘Siz ve izin alandan başkasının şefaat gücü yetmez.’ Cümlesi bu hakikati göstermektedir.

Yedinci Sınıf: Bu bölümde ki ayetler, kesin ve mutlak bir surette şefaatçilerin günahkar insanlar hakkında şefaat edeceklerinden ve dolayısıyla şefaatçilerin varlığından haber vermesinin yanı sıra onların isim ve sıfatlarınıda açıklamış ve şöyle buyurmuştur;

1-‘Rahman evlat edindi dediler. Haşa, O bundan münezzehtir. Bilakis ikrama mahzar olmuş kullardır. Ondan önce konuşmazlar. Onlar sadece onun emri ile hareket ederler. Allah onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar Allah korkusundan titrerler.’503[503]

2-‘Göklerde nice melek var ki; onların şefaatleri dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah’ın izin vermesi dışında bir işe yaramaz.’504[504]

Bu ayetlerde meleklerin Allah’ın izni ile şefaat edecekleri belirtilmiştir.

3-‘Arşı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunan (melekler) Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler. Müminlerinde bağışlanmasını isterler.’505[505]

Bu ayet açık bir şekilde, arşta ve onun etrafında bulunan meleklerin iman ehli hakkında istiğfar ettiklerini vurgulamaktadır. İstiğfar ve mağfiret dilemenin de belirli ve sınırlı bir zamanı yoktur; Dolayısıyla meleklerin mağfiret dilemeleri kıyamet gününü de kapsamaktadır. İleri ki; konularda da açıklayacağımız şefaatin manalarından bir tanesi de, şefaatçinin şefaat olunana dua etmesidir.

Konumuzun bu bölümüne kadar, Kur-an açısından şefaatı ele almaya çalıştık.

Bu incelemenin neticesi şudur;

Kuran’ı Kerim bazı şefaatleri reddetmekte ve bazı şefaatleri de kabul etmektedir. İslam ne Yahudiler ve ne de putperestler gibi şefaati mutlak olarak tasvip edip onaylamış ve onu kayıtsız ve şartsız olarak kabul etmiştir ve ne de şefaati inkar edenler gibi onun tamamen inkar etmiştir. İslam dinindeki şefaat müspet ve menfi arasında çark etmektedir. İslam ondan bir kısmını kabul etmiş ve bir kısmını da reddetmiştir.
REDDOLUNAN (MENFİ) ŞEFAATLER
1-Yahudilerin şefaat etrafındaki asılsız ve düzmece hayalleri batıldır. Onlar kendi tasavvurlarına göre, Peygamberlerin evlatları olduklarını ve her ne kadarda günahkar olsalar bile onlar tarafından şefaat olunacaklarını zannediyorlardı.

Ve yine onlar, bu dünyada bir takım suçları örtbas etmek ve cezadan kaçmak için rüşvet, adam kayırma (particilik-tarafçılık) ve hediyenin var olduğu gibi öteki alemde de günahlara karşılık fidye verileceğini zannediyorlardı. Kuran’ı Kerim bu tür safsataların yanlışlığı hakkında şöyle buyuruyor; ‘O günde hiçbir kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunmaz. Hiç kimseden şefaat kabul olunmaz.’506[506]

İkinci sınıfın ayetleri Yahudilerin inanmış oldukları şefaat şeklini reddetmişlerdir.

2-İman bağlarını Allah’u Teala’dan koparıp manevi bağlarını kıyamet gününün şefaatçileriyle kurmadıklarından dolayı şefaatten mahrum olacak gruplar vardır. Bunlar, Kuran’ı Kerim’inde belirttiği gibi, putperestler, tevhidi ve kıyamet gününü inkar edenler ve zalim olan kimselerdir. Bu konu birinci ve üçüncü sınıf ayetlerde açık bir şekilde beyan olunmuştur.

3-Cahillerin kendi elleri ile yapmış oldukları putlar kıyamet günü şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. Bu konuyu da dördüncü sınıftaki ayetler beyan etmiştir.
KABUL GÖREN (MÜSPET) ŞEFAATLER
Müspet, sahih ve kabul olunan şefaatler aşağıdakilerden ibarettir:

1-Şefaat yalnız ve yalnız Allah’a ait ve mahsustur. Hiçbir şeyin bu konuda Allah’ın karşısında durmağa hakkı yoktur ve buna gücüde yetemez. Beşinci sınıftaki ayetler bunu göstermektedir.

2-Genel anlamda isim ve nişaneleri belli olmayan bir grup şartlarına göre Allah’ın izni ile Allah’ın rızasını kazanan belirli bir kısım hakkında şefaat edecekler ve bunların vasıtalığı Allah tarafından kabul olunacaktır. Böyle bir şefaatin Allah’ın izni ile gerçekleşmesi, şefaatin Allah’a mahsus olması ile çakıştığı hiçbir tarafı yoktur. Altıncı sınıftaki ayetler bunu açıkça belirtmiştir.

3-Arşta ve arşın etrafında bulunan melekler kıyamet günü Allah’ın izni ile şefaat edecekler ve bunlarında şefaati kabul görecektir.

Yedinci gruptaki ayetlerde bu konuya açık bir delildir.

Netice itibari ile, üç alan ve konumda şefaat reddolunmuş ve üç yerde kabul görmüştür.

HADİSLERDE ŞEFAAT
İslam Peygamberi ve Ehl-i Beyt imamları Kuran’ı Kerime uyarak, Kuran’ı Kerime göre İslam dinin esas inançlarından birisi olan şefaat konusunda kendi hadisi şeriflerinde açıklık getirmiş ve şartlarını belirterek kabul etmişlerdir. Bu konuda naklolunan rivayetler birkaç sayfaya sığmayacak kadar fazladır. Ama hülasa ve özet kavramına riayet olunsun diye burada sadece yetmiş tane rivayeti nakledeceğiz.

Bu yetmiş rivayetin kırk beş tanesi Ehl-i Sünnet kaynak ve eserlerinden yirmi beş tanesi de Şia kaynaklarından naklolunacaktır.

Önce, Ehl-i Sünnet kaynaklarının Peygamber Efendimizden (s.a.a) nakletmiş oldukları hadisleri zikredeceğiz.

1-Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) Efendimiz şöyle buyurdular; ‘Allah’u Teala her Peygamber için bir müstecab dua karar kıldı. Geçmiş Peygamber duayı kıyamete ümmetime şefaat etmek için beklettim. Benim şefaatim ümmetimden müşrik olarak değil de iman ehli olarak bu dünyadan gidenlere nasip olacaktır.507[507]

2-‘Allah’u Teala bana beş tane özellik bahşetti... Onlardan bir tanesi de şefaattir. Ben onu kendi ümmetim için saklamışım. Şefaat müşrik olmayan insanlar içindir.’508[508]

3-‘Benim şefaatim, Allah’ın isteği ile müşrik olmayıp da imanlı bir halde bu dünyadan gidenlere olacaktır.’509[509]

4-‘Ben-i İsrail süresinin yetmiş dokuzuncu ayetinde buyrulan ‘Mahmud makamı’ benim ümmetime şefaat edeceğim makamdır.’510[510]

5-‘Ben ilk şefaat eden ve şefaati ilk kabul olunan olacağım.’511[511]

6-‘Benim Şefaatim ‘La ilahe İllallah’a’ şahadet getirip de, dili ve kalbi ile ihlasla bunu tasdik edene olacaktır.’512[512]

7-‘Kıyamet günü benim şefaatim ümmetimden büyük günahlara mürtekip olanlara olacaktır.’513[513]

8-‘Ümmetim benden sonra günah işleyeceklerini gördüğüm (bildiğim) için, kıyamet günü onlara şefaat etmek için yüce Rabb’imden bana şefaat makamını vermesini talep ettim. Allah’u Teala’da benim bu isteğimi kabul etti.’514[514]

9-‘İhlas ile kalben ‘La ilahe illallah’ diyenler kıyamet günü herkesten önce benim şefaatimle hoşnut olacaklardır.’515[515]

10-‘Cennette ilk şefaat eden ben olacağım.’516[516]

11-‘Benim şefaatim bütün Müslümanlar içindir.’517[517]

12-‘Kıyamet günü olacağı zaman ben Enbiyaların imamı ve hatibi ve onların şefaatinin sahibi olacağım. Ama bu makamlara sahip olduğum için hiç kimseye karşı iftihar etmiyorum.’518[518]

13-‘Ben Adem oğlunun efendisiyim... ilk şefaat edecek olan ve şefaatimi ilk olarak kabul olunacak olan benim, ama kimseye karşı iftihar etmiyorum.’519[519]

14-‘Ben yeryüzündeki ağaçlar ve kesekler kadar kıyamet günü ümmetimden şefaat edeceğime ümitliyim.’520[520]

15-‘Ümmetimden bir grup benim şefaatim ile ateşten çıkacaktır ve bunlar cehennemlikler ismi ile adlandırılacaklardır.’521[521]

Yani cehennem ehli olup da Allah Resulünün şefaati ile cehennemden kurtulacaklardır.

16-‘Şefaat ile ümmetimin yarısının cennete girmesi arasında muhtar bırakıldım. Ben şefaat tercih ettim. Zira şefaatin dairesi daha geniştir ve ümmetimin kurtuluşu için yeterlidir. Siz şefaatin takvalılar için mi olduğunu düşünüyorsunuz? Hayır, aksine şefaat günahkar ve hatakar olanlar içindir.’522[522]

17-Ebuzer Gaffari şöyle diyor; Peygamber (s.a.a) sabahlara kadar namaz kılıyor, rüku ve secde ediyor ve bu ayeti okuyordu; ‘Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz sonlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin’523[523]

Sabah olduğunda bunun sebebini Allah Resulünden sorduğum da şöyle buyurdu; Ben Rabb’imden ümmetimin şefaatini istedim, o benim isteğim kabul etti. Benim şefaatim ümmetimden müşrik olmayıp da Allah’a iman getirenlere olacaktır.’524[524]

18-‘Peygamberler, melekler ve müminler şefaat edeceklerdir. Allah’u Teala ise, benim şefaatim baki kaldı diye buyuracaktır.’525[525]

19-‘Allah’u Teala bir grubu şefaat edenlerin şefaati ile çıkaracaktır.’526[526]

20-‘Kıyamet günü önce Peygamberler, sonra alimler ve sonra da şehitler şefaat edeceklerdir.’527[527]

21-‘Allah’u Teala kulları arasında hükmettikten sonra, onlar arasından dilediğini ateşten çıkardıktan sonra, meleklere ve peygamberlere şefaat etmeleri için emredecektir. Şefaat olunacakların tanınacakların nişaneleri vardır, o nişane secde ve namaz ehli olmalarıdır. Cehennem ateşi onların alınlarını yakmayacaktır.’528[528]

22-‘Meleklerin, Peygamberlerin ve şehitlerin şefaat etmelerine izin verilecektir. Onlar da şefaat edeceklerdir, kalbin de bir zerre dahi imanı olanı cehennem dışarı çıkaracaklardır.’529[529]

23-‘Cennet ve cehennem ehli birbirlerinden ayrıldıktan sonra cennet ehli cennette ve cehennem ehlide cehennemde yer alacaklardır. (Daha sonra) Peygamberler şefaat edeceklerdir.’530[530]

24-‘Peygamberler, ihlas ile ‘La ilahe illallah’ diyenlere şefaat edecek ve onları cehennemden dışarı çıkaracaklardır.’531[531]

25-‘Peygamber (s.a.a) şefaati zikrederek şöyle buyurdular; İnsanlar cehennem köprüsünden geçerken, köprünün her iki tarafında bulunan melekler onların oradan selametle geçmeleri için onlara dua (şefaat) ederler.’532[532]

26-‘Müşrik olup da ateş ehli olanlar onda ebedidirler, orada ölmezler ve hayat bulmazlar. Ama iman ehli olup da günah ve hatalarından dolayı cehennem ateşine tutulanlar, bir müddet cehennemde kaldıktan sonra onlara şefaat izni verilecektir. İşte o zaman şefaatçilerin şefaati ile grup-grup ateşten kurtulacaklardır.’533[533]

27-‘Onlara şefaat olunacaktır. Kalbinde bir zerre dahi gerçek iman olanlar cehennem ateşinden kurtulacaklardır.'534[534]

28-‘Şehit, kendi yakınlarından yetmiş kişiye şefaat edecektir.’535[535]

29-‘Kuran’ı Kerimi öğrenen, (okuyan) onu koruyan, onun helalini helal ve haramını da haram bilene, Kuran ehli olduğundan dolayı Allah onu cennet ehli eder ve Onun şefaatini yakınlarından ateşe mustehak olan on kişi hakkında kabul eder.’536[536]

30-‘Bir insan doksan yaşına kadar (mümin olarak) gelirse, Allah’u Teala onun günahlarını affeder ve Onun şefaatini yakınları hakkında kabul eder.’537[537]

31-‘Benim ümmetimden birisinin şefaati ile, Ben-i Temim kabilesinden daha fazlası cennete girecektir.’538[538]

32-‘Benim ümmetimde öyleleri vardır ki Rabia ve Mezr kabilesinden daha fazlasına şefaat edeceklerdir.’539[539]

33-‘Peygamber olmayan birisinin şefaati ile Rabia ve Mezr kabilesinden birisinin veya her ikisinin sayısı kadar, cennete gidenler olacaklardır.’540[540]

34-‘Benim ümmetimden birisi bir çok gruplara şefaat edecektir... Bir insan kendi yakınlarına, birisi üç kişiye, birisi iki kişiye ve bazıları da bir kişiye şefaat edeceklerdir.’541[541]

35-‘Cennet ehli saflara geçecekler cennet ehlinin yanından geçerken ona şöyle diyecek; Bir gün benden su istediğinde bende sana su vermiştim, sen bunu hatırlıyor musun? (Öyleyse burada bana yardım et.) Bunun üzerine cennet ehil olan ona şefaat edecektir.’542[542]

36-‘Medine şehrinde kalıp da açlıklara ve zorluklara sabredene, kıyamet günü ben şefaatçi olacağım veya ona şahid olacağım.’543[543]

37-‘Peygamber (s.a.a) kendi hizmetkarına şöyle buyurdu; Senin ne hacetin vardır? O, hacetim kıyamette bana şefaat etmendir diye cevap verdi. Allah Resulü, bu meseleyi sana kim öğretti? Diye sual ettiğinde, o şahıs Rabb’im (ilham yoluyla) diye cevap verdi.’544[544]

38-‘Bana salavat getirerek, ya Rabb’i O’na (Muhammed’e) kendi yanında yer ver diyene benim şefaatim vacip olur.’545[545]

39-‘Kim ezanı duyduğu zaman ‘Allahumme Rabb’e hazihi-d da’vet’ duasını okursa kıyamet günü benim şefaatim ona helal olur.’546[546]

40-‘Müezzin sedasını duyduğunuzda onun söylediklerini sizde tekrar ediniz ve sonra bana salavat getiriniz. Zira bana bir defa salavat getirene yüce Allah ona on tane rahmet gönderir. Daha sonra yüce Allah’tan benim için vesile makamını isteyiniz. Kim vesile makamını benim için isterse benim şefaatim ona helal olur.’547[547]

41-Kim Arap (Müslümanlara) ihanet ederse benim şefaatimden mahrum kalacaktır ve benim dostluğum ona ulaşmayacaktır.’548[548]

42-‘Ağzı bozuk, küfürbaz insanlar kıyamette kimseye şefaat veya şahitlik edemezler.’549[549]

43-‘Kuran’ı Kerim öğreniniz. Zira Kuran kıyamet günü Kuran ehline şefaat edecektir.’550[550]

44-‘Kuran’ı Kerimde otuz ayeti olan Mülk süresi kendisini okuyana, bağışlanması için şefaat eder.’551[551]

45-‘Oruç ve Kuran oruç tutup da geceleri Kuran tilavet edene şefaat ederler... Her ikisinin de şefaati böyle birisi hakkında kabul olunur.’552[552]

Yukarıda zikrolunan bu kırk beş hadis Ehl-i Sünnetin en sahih ve muteber kaynaklarında sahabe vasıtası ile Allah Resulünden naklolunan rivayetlerdir.

Şimdi ise Ehl-i Beyt hadis kaynaklarında şefaat hakkında naklolunan rivayetlerden sadece yirmibeş tanesini nakledeceğiz.

1-Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor; ‘Kıyamet günü ben şefaat edeceğim ve şefaatim kabul olunacaktır. Ali ve benim Ehl-i Beytimde şefaat edeceklerdir ve Onlarında şefaati kabul olunacaktır.’553[553]

2-Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor;

‘Allah’u Teala bana beş tane özellik bağışlamıştır... Onlardan bir tanesi şefaattir.’554[554]

3-Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor;

‘Doğrusu benim şefaatim ümmetimden büyük günahlara mürtekip olanlar içindir.’555[555]

4-Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor;

‘Şefaat edenler beş tanedir: Kuran, akrabalar, emanet, sizin Peygamberiniz ve Peygamberinizin Ehl-i Beyti.’556[556]

5-Hz.Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor; ‘Şefaatimi ümmetimden büyük günahlara mürtekip olanlar için saklamışım.’557[557]

6-Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor; ‘Bir mümin en az kırk tane iman kardeşine şefaat edecektir.’558[558]

7-Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor; ‘Bir kadın günde beş tane namazını (yevmiye namazlar) kılar, ramazan ayının orucunu tutar, üzerine hac geldi mi hacca gider, malının zekatını verir, kocasına itaat eder ve benden sonra Ali’yi imam olar kabul ederse, böyle bir kadın kımız Fatıma’nın şefaati ile cennete girecektir.’559[559]

8-Hz. İmam Ali (as.) şöyle buyuruyor;

‘Biz şefaat edeceğiz ve bizim dostlarımız da şefaat edeceklerdir.’560[560]

9-Hz. İmam Ali (as.) şöyle buyuruyor; ‘Allah’ın katında üç grup şefaat edecektir ve onların şefaati kabul olunacaktır. Bunlar, Peygamberler, alimler, şehitlerdir.’561[561]

10-Hz. İmam Hasan (as.) şöyle buyuruyor; ‘Peygamber (s.a.a.) Yahudi bir grubun kendisinden sordukları sualler karşısında şöyle buyurdu; ‘benim şefaatim şirk ve zulmün dışında büyük günahlara mürtekip olanlar içindir.’562[562]

11-Hz. İmam Muhammed Bagır (as.) şöyle buyuruyor; ‘Doğrusu kendi ümmetine şefaat etmek Resulü Ekrem içindir.’563[563]

12-Hz. İmam Muhammed Bagır (as.) şöyle buyuruyor; ‘Bir Müslüman’ın cenazesinin defin işlerine katılan herkese kıyamette dört tane şefaat verilecektir.’564[564]

13-‘Hz. İmam Muhammed Bagır (as.) şöyle buyuruyor; ‘Herkes kendi ameli miktarınca şefaat edecektir. Bir kişi bir kabileye veya yakınlarına veya iki kişiye şefaat edecektir ve bu mahmud makamıdır.’565[565]

14-Hz. İmam Cafer Sadık (as.) şöyle buyuruyor; ‘Allah’a yeminler olsun ki; biz Şialarımıza şefaat edeceğiz, Allah’a andolsun ki; biz Şialarımıza şefaat edeceğiz. Allah’a and olsun ki biz Şialarımıza şefaat edeceğiz. Hatta kafirler, bizim için şefaatçi yok mu diyecekler?!’566[566]

15-İmam Cafer Sadık (as.) şöyle buyuruyor; ‘Kıyamet günü her mümin için beş saat vardır ki o beş saatte şefaat edecektir.’567[567]

16-İmam Cafer Sadık (as.) şöyle buyuruyor; ‘Üç şeyi inkar eden bizim Şialarımızdan değildir. Miraç, kabir suali ve şefaat.’568[568]

17-İmam Cafer Sadık (as.)’dan mümin akrabalarına şefaat edecek mi? Diye sorulduğunda, İmam ‘Evet mümin şefaat edecektir ve O’nun şefaati kabul olunacaktır.’ Diye buyurdular.569[569]

18-İmam Cafer Sadık (as.) şöyle buyuruyor; ‘Kıyamet günü biz günahkar Şialarımıza şefaat edeceğiz ama muhsinleri (salih amel sahipleri) Allah kurtaracaktır.’570[570]

19-‘İmam Cafer Sadık (as.) şöyle buyuruyor; ‘Müminin dostu Ehl-i Beyt düşmanı olmaz ise mümin ona (dostuna) şefaat edecektir. Eğer bütün Peygamberler ve Allah’ın mukarreb melekleri nasibiye (Ehl-i Beyt düşmanı) şefaat etseler Onların şefaati kabul olunmaz.’571[571]

20-İmam Cafer Sadık (as.) şöyle buyuruyor; ‘Komşu komşuya, akraba akrabaya şefaat edecektir. Ama, eğer bütün mukarreb melekler ve peygamberler nasibiye şefaat etseler, onların şefaati kabul olunmaz.’572[572]

21-İmam Cafer Sadık (as.) şöyle buyuruyor; ‘Kıyamet günü alim ve abid meşhur olacaklar ve Allah’ın huzurunda durduklarında, abide cennete gir denilecek ama alime, dur ve talim-terbiye ettiklerine şefaat et denilecek.’573[573]

22-İmam Musa Kazım (as.) şöyle buyuruyor; ‘Babam (İmam Cafer Sadık) vefat halinde bana şöyle buyurdu; Ey oğlum şefaatimiz namaza önem vermeyenlere erişmez.’574[574]


Yüklə 2,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin