İslam Tarihi'nde Gerçeğe Giden Yol



Yüklə 2,16 Mb.
səhifə25/50
tarix31.05.2018
ölçüsü2,16 Mb.
#52233
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   50

İşte bu sebeplerden dolayı, Resulü Ekrem (s.a.a)’den nakledilen rivayetler Resulü Ekrem (s.a.a)’in itretinden olan on iki Ehlibeyt imamlarına tatbik olunmalıdır. Çünkü onlar kendi zamanlarının en alim, yüce, takvalı insanlarıydı. Onlar haseb ve neseb yönünden en iyi ve Allah’ın katında en kerim olanlardı. Onların ilimleri babaları vesilesi ile cedleri olan Resulü Ekreme dayanıyordu. İlim ehli olanlar onları bu şekilde tanıtmışlardır.644[644]

Evet, Şia’da bu on iki emir veya halife hadislerine dayanarak, bunların ehlibeyt imamları, ve bunların Kureyş veya Beni Haşimden olduklarına istidlal etmişlerdir. Çünkü Ehli Sünnetin söylemiş oldukları Hülefa-i Raşidin on iki kişi olmadıkları gibi Beni Ümeyye ve Beni Abbas halifeleride on iki ile sınırlı değildi.

ON İKİ İMAMIN İSİMLERİ.

Merhum Seyyid b. Tavus şöyle diyor; Abdullah b. Muhammed b. Abdullah b. Ayyaş’a ait “Müktezab-ul Eser fi İmamet-il İsna eşer” adında bir kitap gördüm. Bu kitap yaklaşık kırk sahife idi. O kitapda Resulü Ekrem’den naklolunan on iki İmam hadisleri ve onların isimleri naklolunmuştur.

Ehteb Harezmi Ebu Selma’dan Peygamber (s.a.a)’in miracını anlatırken, Resulü Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir; “Ey Muhammed, yer ehline bakıp onların arasından seni seçtim ve senin için kendi ismimden sana isim verdim. Ben zikr olunduğum zaman sende zikr olunacaksın, ben Mahmud’um ve sende Muhammed’sin. Sonra ikinci defa bakıp onların arasından Ali’yi seçtim, onada kendi ismimden bir isim verdim. Ben “Ala”yım ve oda Ali’dir. Ey Muhammed, seni, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve Hüseyn’in zürriyesinden olan diğer imamları kendi nurumdan yarattım ve sizin vilayetinizi yer ve gökler ehline sundum, kabul edenler benim katımda müminlerden ve inkar edenler ise kafirlerden dir.

Ey Muhammed, kullarımdan bir tanesi azaları birbirinden koparcasına bana kulluk eder. Ve sonra sizin vilayetinizi inkar ederek bana doğru gelirse, sizin vilayetinize ikrar etmediği müddetçe asla onu bağışlamayacağım.

Ey Muhammed onları (kendi itretini) görmeyi ister misin? Ya Rabbi, evet dedim. Şöyle buyurdu; Arşın sağ tarafına bak. Oraya baktığımda şunları gördüm; “Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyn, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali, ve Mehdi.” Buyurdu ki, “Ey Muhammed, bunlar benim hüccetlerimdir. Bu (Mehdi) senin itretinin kanını isteyecektir. Ey Muhammed, izzet ve celalime yemin olsun, O (Mehdi) ....benim düşmanlarımdan intikam alacaktır.” 645[645]

Yine Harezmi kendi kitabında İbni Şazan’dan Resulü Ekremin, İmam Hüseyni öperek ona şöyle buyurduğunu nakletmiştir; “Sen seyidin oğlu seyitsin, sen seyitlerin babasısın, sen İmamın oğlu İmamsın ve İmamların babasısın, sen Allah’ın hüccetisin ve Allah’ın hüccetinin oğlusun ve Allah’ın hüccetlerinin babasısın. Dokuz tane hüccet senin sülbundan dır, onların dokuzuncusu onların “Kaimi” dir.”646[646]

Görüldüğü gibi Ehli Sünnet kaynaklarında da sadece on iki İmam veya emir açıklanmamış aksine onların isimleri de teker teker beyan olunmuştur.

Bu konuda Ehli Sünnet kaynaklarında naklolunan rivayetlerin sayısı fazladır. Kunduzi Hanefi, Şeyh-ül İslam Hemuyeni’nin Feraid-us Simtayn’ından, İbni Abbas’dan şöyle naklediyor; Nasel adında bir yahudi Allah Resulünün huzuruna gelerek, tevhid hakkında bir takım sorular sordu. Hazret o soruların tamamına cevap verdikten sonra, Nasel ikna olup islam getirdikten sonra şöyle dedi; Ya Resulullah , her Peygamberin bir vasisi vardır, sizin vasiniz kimdir.? Şöyle buyurdular; Benim vasim Ali b. Ebi Talib’dir, ondan sonra kızımın çocukları olan Hasan ve Hüseyin’dir, onlardan sonra Hüseynin sülbundan olan dokuz İmamdır.

Nasel şöyle dedi; Onların isimlerini bana söylemenizi temenni ederim. Hazret şöyle buyurdular; Hüseyin’den sonra, Ali, Ali’den sonra, Muhammed, sonra Cafer, sonra Musa, sonra Ali, sonra Muhammed, sonra Ali, sonra Hasan ve Hasan’dan sonra da Muhammed Mehdi’dir ve bunlar on iki tanedir.

Daha sonra, Nasel onların nasıl şehit olacaklarını sorup, cevaplarını aldıktan sonra Allah’a, Resulüne ve Resulden sonra ki İmamlara şahadet getirdi.”647[647]

Yine Hafız ve Hace Kelan Yenabi-ul Mevedde de Harezmi’nin Menakib’inden Cabir b. Abdullah Ensariden şöyle naklederler; Cendel b. Cünade b. Cübeyr adında bir yahudi Resulü Ekrem (s.a.a)’in huzuruna gelerek, tevhid hakkında sorular sorup ikna edici cevaplar aldıktan sonra şahadet getirip Müslüman oldu ve şöyle dedi; Geçen gece rüyada Hz. Musanın hizmetine gittim bana şöyle dedi; Hatem-ül Enbiya Muhammed (s.a.a)’in eli ile islam getir ve ondan sonra ki vasilerine tutun. Allah’a şükürler olsun ki beni islam dini ile şereflendirdi. Şimdi bana, senin vasilerinin kim olduklarını söyle de, onlara tutunayım. Hazret şöyle buyurdular; Benim vasilerim on iki kişidir.

Cendel şöyle dedi; Doğrudur, bende Tevratta böyle görmüşüm, onların isimlerini bana beyan buyurmanız mümkün müdür.?

Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdular; Onların birincisi evliyaların efendisi, İmamların babası Ali, ondan sonra onun iki evladı Hasan ve Hüseyin dir. Sen bu üçünü göreceksin ve ömrün tamam olacaktır. Zeyn-ül Abidin dünyaya geldiğinde, senin bu dünyadan alacağın en son azık bir yudum süttür. Bunlara sarıl, sakın olaki cahillerin cehaleti seni kandırmasın.

Cendel şöyle dedi; Ben Peygamberlerin kitaplarında Ali, Hasan ve Hüseynin isimlerini “İlya, Şeber ve Şübeyr” olarak gördüm. Lütfen diğerlerinin isimlerini beyan ediniz; Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdular; “Hüseyn’in müddeti tamam oldu mu, onun oğlu Ali İmamdır ve ondan sonra onun oğlu Muhammed İmamdır ve sonra onun oğlu Cafer İmamdır ve ondan sonra onun oğlu Musa İmamdır ve sonra onun oğlu Ali İmamdır ve sonra onun oğlu Muhammed İmamdır ve sonra onun oğlu Ali İmamdır ve sonra onun oğlu Hasan İmamdır ve sonrasında da onun oğlu Muhammed Mehdi İmamdır. Bunların dokuzuncusu Muhammed Mehdi gaybete çekilecektir, yeryüzü zulüm ve adaletsizlikle dolduktan sonra zuhur edecek ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Ne mutlu onun gaybeti döneminde sabredenlere, ne mutlu onların Muhabbetine sahip olan takvalılara.” 648[648]

İşte naklolunan bu bir kaç rivayet konunun ispatı için yeterlidir. Bundan fazla rivayetleri görmek isteyenler, Harezmi’nin Menakibine, Kunduzi Hanefinin Yenabi-ul Meveddesine, Hemuyeni’nin Feraid-us Simtayn’ına, İbni Meğazili Şafiinin Menakibine, Mir Seyit Ali Hemdani Şafiinin Meveddet-ül Kübrasına, Sebt b. Cevzinin Tezkiresine ve Ehli Sünnetin diğer büyük alimlerinin kitaplarına müracaat edebilirler.

KURTULUŞ 12 İMAM’A UYMAKTADIR.

Zamehşeri Hanefi Resulü Ekrem (s.a.a)’den şöyle nakletmiştir; Fatıma benim kalbimin huzurudur, iki evladı kalbimin meyvesidir, kocası gözlerimin nurudur, onun evlatlarından olan İmamlar Allah’ın eminleridir ve Allah ile mahlukat arasında uzanan iplerdir, kim onlara tutunur ve tabi olursa kurtulur ve onlara muhalefet eden helak olur.”649[649]

Mesud Sicistani Resulü Ekrem (s.a.a)’den şöyle naklediyor; “Kim benim gibi yaşamak ‘Adn’ cennetinde sakin olmak istiyorsa Ali’yi ve ondan sonraki zürriyesini kabul etmelidir. Doğrusu onlar bu ümmeti hidayet yolundan saptırmazlar ve onları dalalete götürmezler.”650[650]

İbni Ebil Hadid, Hilye’nin sahibi Ebu Naim’den ve bazıları da “Fezail-i Ahmed b. Hanbel” den Resulü Ekrem(s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir; “Kim benim gibi yaşamak, benim gibi ölmek ve Rabbimin bana vade verdiği ‘Adn’ cennetinde sakin olmak istiyorsa benden sonra alinin vilayetini seçmeli ve onun evlatlarından olan İmamlara tabi olmalıdır. Doğrusu onlar benim itretimdir, onlar benim tiynetim den yaranmışlardır. Allah benim ilmimi onlara rızık vermiştir. Vay olsun ümmetimden onları yalanlayanlara.... onları haklarına riayet etmeyenlere. Allah benim şefaetimi onlara ulaştırmasın.”651[651]

12 İMAM HADİSLERİ’NİN TEFSİRİ VE BU KONUDAKİ GÖRÜŞLER.

12 Emir, veya İmam veya halife ünvanında naklolunan rivayetleri birçok ravi ve hadisçi nakletmişlerdir. Bu rivayetler tevatür derecesinde olup, güvenilir rivayetlerdir.

Bu tür rivayet ve hadislerde Ehli Sünnet alimleri ve hadisçileri çıkmaza düşmüşler ve kendi inanç ve kavramlarında buna belirli bir anlam bulamamışlardır.

Şöyle ki, bu on iki kişi kimlerdir? Nasıl olabilirde kıyamete kadar peş peşe on iki kişi gelir ve kıyamete kadar baki kalabilirler. ? İslam’ın izzet ve yüceliği bu on iki kişiye bağlı olan bu zatların hangi vasıf ve sıfatları bulunması gerekir.? Acaba herkes bulunmuş olduğu şahsiyet konumunda bu makama sahip olabilir mi yoksa bunların adil olmaları mı gerekir.?

Meşhur fakih İbni Arabi Süneni Tirmizi’nin şerhinde şöyle diyor; “Resulü Ekrem (s.a.a)’den sonraki halifeleri saydığımızda, şunları görüyoruz;



  1. Ebu Bekir,

  2. Ömer,

  3. Osman,

  4. Ali,

  5. Hasan,

  6. Muaviye,

  7. Yezid b. Muaviye,

  8. Muaviye b. Yezid,

  9. Mervan,

  10. Abdul Melik b. Mervan,

  11. Velid,

  12. Süleyman,

  13. Ömer b. Abdul Aziz,

  14. Yezid b. Abdul Melik,

  15. Mervan b. Muhammed b. Mervan

  16. Seffah,

  17. Mensur.”

İbni Arabi bu şekilde sayarak, kendi zamanına kadar (h. 543) yirmi yedi tane daha şahıs zikrederek şöyle diyor; “Eğer biz halifeliğin başlangıcından sayacak olur ve zahirde Nebevi hilafete sahip olanları hesap edersek Süleyman b. Abdul Melike kadar on iki kişi olmuş olur. Ama gerçek de ve manası ile Nebevi hilafete sahip olanları (Adil olanları) sayacak olursak, onlar beş kişiden fazla olmayacaktırlar ve onlar ilk dört halifeden ve Ömer b. Abdul Aziz’den ibarettirler. İşte bu sebepten dolayı ben bu hadis için bir mana ve anlam bilemiyorum.”652[652]

Ehli Sünnet mezhebinin meşhur hadisçisi Gazi Ayyaz, on iki kişiden fazlası hilafete yetişmiştir sorusunun karşısında, şöyle diyor; “Bu söz batıl bir itirazdır. Zira Peygamber (s.a.a) on iki kişiden başkası hilafete gelmeyecektir diye buyurmamıştır. Hayır, o böyle bir sayının olacağını buyurmuştur ve böyle bir sayıda olmuştur. O Hazretin bu sözü halifelerin bu sayıdan fazla olmayacağını göstermemektedir.”653[653]

Başka bir alim şöyle diyor; Peygamber (s.a.a)’in maksadı şudur; İslam hayatının bütün dönemlerinde kıyamete kadar on iki tane halife olacaktır. Bunlar hakka amel edeceklerdir ve bunların bir bir ardıca, peş peşe gelmeleri de şart değildir.

O şöyle diyor; On iki halifeden maksat, dört halife, Hasan, Muaviye, Abdullah b. Zübeyr ve Ömer b. Abdul Aziz’dir. Mehdi Abbasi’yi de (h. 127-169) bunlara ilave etmek mümkündür. Zira o Abbasiler arasında, Emeviler arasında bulunan Ömer b. Abdul Aziz gibidir. Ve yine zahir’ide (Abbasi halifelerinden bir diğeri) adalet ve insafından dolayı eklemek mümkündür. Neticede iki kişi baki kalmaktadır ki, onlardan bir tanesi Ehlibeytten olan Mehdi’dir ve diğerinin de kim olduğu belli değildir.

Başka bir sözde şöyle demişlerdir; Peygamber (s.a.a)’in bu hadisteki maksadı şudur; Hilafetin0 izzeti ve görkemi, İslam’ın kudreti ve onun işlerinin düzeni döneminde on iki tane halife olacaktır. İşte bundan dolayı Peygamberin nazarındaki halifeler o insanlardır ki, İslam onların zamanında aziz’dir ve bütün Müslümanlar onlar hakkında görüş birliğine varmışlardır. 654[654]

Ehli Sünnetin meşhur hadisçi ve şerhçisi olan Beyhaki bu görüşü açıkladıktan sonra şöyle diyor; “Bu rakam mezkur sıfatlar ile Velid b. Yezid b. Abdul Melik’in döneminde tamamlanmış ve o zamandan sonra ortalık tamamen karışmış ve sonrasında Abbasiler halifeliğe gelmişlerdir. Elbette mezkur sıfatları bir kenara bırakacak olursak on iki kişiden fazla olacaktır.”655[655]

Başka bir görüş ve açıklamada şöyle denilmiştir; Halifeliğe gelenler arasında ilk üç halife hakkında ittifak vardır. Bunlardan sonra Hz. Ali’dir ki oda Sıffiyn’deki hakemlik dönemine kadar böyleydi. O günden sonra Muaviye kendisine halife unvanı ve ismini verdi. (Dolayısıyla Ali’deki ittifak ortadan kalkmış olur.)

İmam Hasanın sülhundan sonra her kes Muaviye üzerinde birleşti. Ondan sonra oğlu Yezid’de ihtilaf vücuda gelmedi. Hüseynin işi ve hilafeti de bir düzene girmedi ve çok kısa bir zamanda öldürüldü. yezidin ölümünden sonra kimin halife olacağında yine ihtilaf ettiler. Böylelikle, sıra Abdul Melik b. Mervanın hilafetine geldi ulaştı. Onun hususunda umumi bir görüş birliğine varıldı. Elbette, bu görüş birliği Abdullah b. Zübeyr (h. 73)’in öldürülmesinden sonra sağlandı. Abdul Melik’ten sonra, onun dört oğlu hususunda hilafette ihtilaf olmadı. Onlar şunlardan ibarettirler; Velid, Süleyman, Yezid ve Hişam. Süleymanın vasiyeti üzerine Ömer b. Abdul Aziz hilafete geldi. Bu gruptan halkın ittifak ettiği on ikinci kişi Velid b. Abdul Meliktir ve o dört yıl hilafette kalmıştır.

Şafii mezhebinden olan büyük hadisçi ve meşhur fakih İbni Hacer şöyle diyor; “Mezkur hadisler hakkında yapılan en iyi yorum bu yorumdur.”656[656] Sekizinci asrın meşhur tarihçi, hadisçi ve müfessiri İbni Kesir şöyle diyor;

Beyhaki ve ona uyanların görüşü ki, “Halifeler hadisinden maksat bir biri ardınca, fasık Velid b. Yezid b. Abdul Melike kadardır.” Üzerinde durulması gereken bir görüştür. Bu konunun beyanına göre, nasıl hesap edersek edelim halifeler Velidin dönemine kadar bu sayıdan fazla olmaktadırlar. Şöyle ki, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Alinin hilafetinde görüş birliğine varılmıştır. Onlardan sonra da, Hasan b. Ali gelmektedir. Zira Ali o ve hilafeti hakkında vasiyet etmiş ve Irak’lılarda ona biat etmişlerdir. Muaviyeden sonra Yezid ve ondan sonra Muaviye b. Yezid sonra Mervan ve sonra Abdul Melik b. Mervan ve sonra ömer b. Abdul aziz ve sonra Yezid b. Abdul Melik ve sonra da Hişam b. Abdul Melik halife oldular. Böylelikle bu grup on beş kişi olmaktadırlar. Velid b. Yezid b. Abdul Melik (Beyhakiye göre on ikinci kişidir) bunlardan sonra gelmektedir. Eğer abdullah b. Zübeyr’in hükümetini Abdul Melikten önce hesap edersek on altı kişiye ulaşmış olur.

Bu sakıncalı hallerin tamamının yanı sıra, Peygamber (s.a.a)’in beğenisi içerisinde olan bu on iki halifeye Yezid b. Muaviye de dahil olmakta ve büyük şahsiyetlerin övgüsü ne şayan olan Ömer b. Abdul Aziz gibi birisi hariç olmaktadır. Oysa o, hülafai raşidinden hesap olunan birisidir. Herkes onun adaletinde görüş birliğine varmış ve onun hükümetinin İslam da en adil hükümet olduğunu kabul etmişlerdir.

Eğer birisi, biz ümmetin icma ettiklerini nazara alıyoruz, diye söylese, o zaman bir çıkmaza düşmüş olur. Hz. Ali ve evladını halifelerden saymamamız gerekir. Zira halk onların hilafetinde ittifaka varmadılar ve Şamlılardan hiçkimse hilafette bunlara biat etmediler.

İbni Kesir bu sözün arkasından şunları ekliyor; Alimlerden bir tanesi on iki halife sayısına Muaviyeyi, Yezidi ve Muaviye b. Yezidi hesaba almış,Mervanı ve Abdullah b. Zübeyri hesaba katmamıştır. Zira ümmet bunlardan hiçbirisinde ittifak etmemiştir.

Ben şöyle diyorum; halifelerin sayısında bu görüşü kabul edecek olursak, onları şu şekilde saymamız ve sıralandırmamız gerekir:

Ebu Bekir,

Ömer,


Osman,

Muaviye,


Yezid,

Abdul Melik,

Velid b. Süleyman,

Ömer b. Abdul Aziz,

Yezid ve Hişam,

Ki, bunlar on kişi olmaktadırlar. Bunlardan sonra, fasık olan Velid b. Yezid b. Abdul Melik gelmektedir. Ama bu görüşü kabul etmek mümkün değildir. Zira, o zaman Ali ve evladı Hasanı bu on iki kişiden çıkarmamız icab eder. Buda Ehli Sünnet ve Şia alimlerinin açıklamalarının hilafınadır. Yine Sefine’nin Peygamberden naklettiği rivayetin hilafınadır ki, o rivayet şudur; “Benden sonra hilafet otuz yıldır ve ondan sonra cani bir padişah gelecektir.”657[657]

İbni Cevzi bu hadisler hususunda iki tane yorum getirmiştir;


  1. Resulü Ekrem (s.a.a) efendimiz kendisinden ve sahabesinden sonraki hadiselere işaret etmiştir. Gerçekte O Hazretin sahabesi bu konuda O Hazretle bir eşittirler. Peygamber kendisinden sonraki hükümetlerden haber vermiş ve bu sözleriyle bu hükümetlerde bulunan halifelerin sayısına işaret etmiştir. Şayet “Din daima aziz kalacaktır.”cümlesinden maksat şudur; On iki halife vücuda geldiği müddetçe din daima aziz ve sabit kalacaktır. Ve bu zamandan sonra ortam bozulacak ve şartlar zorlaşacaktır. Peygamberin halifelerinin grubundan ilki Ümeyye oğullarından Yezid b. Muaviye ve sonuncusu Mervandır. Ve bunların sayısı on üçtür. Bu sayıda Osman, Muaviye ve Abdullah b. Zübeyr hesaba alınmamıştır. Zira bunlar sahabedendirler. Buna göre, eğer o sayıdan Mervan b. Hikemi çıkacak olursak (Zira onun sahabe oluşunda tereddüt vardır.) (Veya o hilafeti zor ve baskı ile ele geçirdiği için onun zamanındaki insanlar kendi razılıkları ile Abdullah b. Zübeyr’e biat etmişlerdi.) O zaman on iki sayısı tamamlanmış olur.

Hilafet Beni Ümeyyenin elinden çıktıktan sonra büyük fitneler, tehlikeler ve hadiseler ortaya çıktı. Bu durum Abbasiler hilafeti ellerine geçirene kadar devam etti. Ondan sonra da hilafette açık değişiklikler meydana geldi.”658[658]

İbni Hacer Feth-ul Bari kitabında bu sözü naklettikten sonra, onu reddedip onun sakıncalı yönlerini zikrediyor.”659[659]



  1. On iki kişinin üstleneceği bu hilafetin ahir-uz Zamanda zuhur edecek olan Mehdi’nin zamanından sonra olması ihtimalide vardır.

Ben Danyal’ın kitabında şunları gördüm; Mehdi dünyadan gittikten sonra İmam Hasanın evlatlarından beş kişi ve İmam Hüseynin evlatlarından da beş kişi hilafete gelecektir. Bu gruptan en son kişi İmam Hasanın evlatlarından birisinin onun yerine geçip halifelik yapmasını vasiyet edecektir. Ondan sonra da, onun oğlu hilafeti üzerine alacaktır. Böylelikle on iki tane emir tamamlanmış olacaktır. Ve bunların hepside hidayet bulan imamlardırlar.

İbni Cevzi bu açıklamadan sonra şunları ekliyor; Rivayetlere göre de, ondan (Mehdi) sonra on iki kişi hükümete yetişeceği naklolunmuştur. Bunlardan altı tanesi İmam Hasan’ın evlatlarından, beş tanesi imam Hüseyn’in evlatlarından ve bir tanesi de diğerlerinden olacaktır. O zaman o ölecek ve zaman bozulacaktır.660[660]

İbni Hacer Haysemi bu hadis hakkında şöyle diyor; Bu rivayet, gerçekten gevşek rivayettir. Öyleyse ona itimat olunmaz.661[661]

Alimlerden diğer bir grubu ise şöyle demişlerdir; Resulü ekrem (s.a.a) efendimiz bu hadisle kendisinden sonraki şaşılacak şeyleri, fitneleri, fesatları... haber vermiştir. Şöyle ki, o zamanlarda halk aynı anda on iki kişi etrafında toplanacaklardır. Eğer Peygamber bu mananın dışında başka bir şeyi irade etmiş olsaydı, kesinlikle şöyle buyururdu; On iki tane emir olacaktır ki her biri şöyle-böyle yapacaktır. Oysa bu kişiler hakkında hiçbir açıklama yapmamıştır. Buradan anlaşılan şudur ki; O Hazretin maksadı, bu halifelerin bir zamanda gelmeleridir.

Bunların yanı sıra şunları eklemişlerdir; Önceden verilen bu haber beşinci asırda vuku bulmuş ve gerçekleşmiştir. Zira o asırda Endülüs’te sadece altı kişi yaşıyordu ki, her biri kendisinin halife olduğunu söylüyorlardı. Bu altı halifenin yanı sıra Mısır’da Fatimi halifesi ve Bağdat’ta da Abbasi halifesi bulunmaktaydı. Yine hilafet iddiasında bulunan hariciler ve bu asırda kıyam edipte Abbasilerin sultası altından çıkan ve dolayısıyla hükümet ve hilafet talebinde bulunan Alevilerde hesap olunmaktadırlar.

İbni Hacer askalani bu sözü naklettikten sonra şöyle diyor; Bu söz, sadece Buhari’nin özet haline gelen rivayetlerine iktifa edipte, halifeler hakkında geniş açıklamalar yapan diğer hadis kaynaklarından haberdar olmayanlara aittir. Nitekim halifelerden olan bu fazla grubun varlığının kendisi ayrılığın unsurudur. Öyleyse Peygamberin murad ve maksadı bu olmuş olamaz.662[662] Mezkur hadisler hakkında Ehli Sünnetin alimlerinin açıklamaları bunlardan ibaretti.

BU RİVAYETLERİN HAKİKİ MANASI.

Dikkatli ve derin bir görüş ile bu hadislerden anlaşılan aşağıdakilerden ibarettir.



  1. Peygamber efendimizden sonra o Hazretin halifeleri on iki kişidirler ve bunların tamamıda Kureyş’dendirler.

Bu iddiamızda ki delilimiz hadisi şeriflerde geçen açık kelimelerdir. Örneğin, hadisde şöyle buyuruluyor; Bu ümmet için on iki tane emir olacaktır ve bunların tamamıda Kureyş’ten dir.663[663] Veya şöyle buyrulmuştur; “Bu ümmete on iki tane halife emirlik edecektir.” 664[664] veya “Benden sonra on iki halife olacaktır ve hepside Kureyş’dendir” 665[665] “Benden sonra on iki halife olacaktır”, “Bu ümmed için on iki halife olacaktır”. Cümleleri ve buna benzer cümleler kesinlikle bu ümmetin halifelerini on iki de sınırlamıştır.

  1. Bu İmamlar ve halifeler daima birbiri ardınca her zaman ümmetin arasında olacaklardır. Bu sözün delili ise aşağıdakilerden ibarettir:

Müslim kendi sahihinde Resulü Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor; Yeryüzünde iki kişi dahi kalsa, halifelik işi Kureyşin elinde olacaktır.666[666]

Ehli Sünnetin en muteber kaynaklarında naklolunan bu rivayet, halifelerin birbirleri arasında zaman fasılası olmadığını ve onların birbiri ardınca dünyanın sonuna kadar geldiğini açıkça net bir şekilde göstermektedir. Daha önce naklettiğimiz hadislerde açıkça bunu göstermektedir. O hadislerden bir tanesi şudur; “Sizlere on iki kişi halifelik ettiği müddetçe bu din kıyamete kadar baki kalacaktır.”667[667]

Bu hadis açıkça, net bir şekilde on iki halife ile birlikte İslam dininin kıyamete kadar ayakta kalacağını göstermektedir. Şöyle ki, Peygamber (s.a.a)’in buyuruğuna göre İslam dini kıyamete kadar baki kalacaktır ve bu müddet On iki halifenin asrı ve zamanıdır. Dolayısıyla bu zamanla içiçe olması ve uyum sağlayabilmesi için o halifelerden birisinin ömrünün çok uzun olması gereklidir.

BU HADİS NEDEN VE NASIL TAHRİF’DEN UZAK KALMIŞTIR?

Naklolunan bu hadislerin bu güne kadar naklolunup’ta zalim cani ve sahte halifeler döneminden, özellikle Emeviler zamanından naklolunarak geçipde, bu güne kadar sahih olarak kalması dikkat edilecek hususlardan bir tanesidir.

Bu konuda şunları söylemek mümkündür; Sahabeler ilk olarak bu hadisleri diğerlerine naklettikleri zaman halifelerin sayısı az idi. O gün, hilafet tezgahı ileride bu hadislerin izahı ve tefsiri için hangi zorluklarla karşılaşacaklarını tahmin etmiyorlardı. Eğer o gün bunu tahmin etmiş olsalardı, hiç şüphesiz bugün bu hadisler Ehli Sünnetin en muteber ve sahih kitaplarında yer almış olmazdı. Veya tesirsiz kalması için onu başka bir şekle sokarlardı. Nitekim düzmece hadis makinaları tarafından bir takım zalim ve sahte halifeleri, yararına birçok nebevi hadislere el uzatılmış, kimisi tahrif olunmuş, kimisi yakılmış ve kimisi de sansür olunmuştur.

Binaenaleyh, bu hadislerin naklolunarak yayılmasının sebebi, o gün halifelerin sayısının on iki olmayışıydı. Şöyle ki, bu hadislerin nakil zamanı Muaviye veya Yezid b. Muaviyenin dönemine rastlamaktadır. O zamana kadar da resmi halifelerin sayısı altı veya yediden fazla değildi. İşte bunun için, hilafet tezgahı bu hadislerin nakledilmesinde herhangi bir tehlike görmüyorlardı. Halifelerin sayısı on ikiyi aştığı zaman, artık bu hadislerin nakledilmemesinin veya değiştirilmesinin hiçbir imkanı bulunmamaktaydı.

Hadisler üzerinde yapılan tüm tefsir ve yorumlardan, hakikate en fazla yakın olan, daha doğrusu gerçeklerle iç içe olan, Şiaların görüşüdür. Zira Şialara göre, bu hadislerdeki on iki halifeden maksat, on iki masum İmamdır.

Bu araştırmanın okuyuculara ışık tutması ümidiyle...
GADİR-İ HUM VE MEVLA KELİMESİNİN ANLAMI
Bütün Ehli Sünnet ve Şia müfessir, muhaddis ve müverrihlerin icmasına göre Gadir-i hum olayı Hz. İmam Ali (a.s) hakkında şöyle gerçekleşmiştir: Hicretin 10. Yılında Resulü Ekrem (s.a.a) veda haccından dönerken Maide suresi 67. Ayetindeki, Allah’ın emri doğrultusunda 70 bin veya 120 bin hacının huzurunda Gadir-i Hum denilen cadide, Hz. Alinin kendisinden sonra, hilafet, vilayet ve imametini ilan etmiştir.


Yüklə 2,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin