İslam ve Cinsiyet Farklılıkları


[23] Kadınların Genel Velayeti (Yöneticiliği)



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə72/77
tarix12.08.2018
ölçüsü2,13 Mb.
#69829
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   77

[23] Kadınların Genel Velayeti (Yöneticiliği)


Bu tartışmada, kadınların genel velayet (yöneticilik) meselesini fıkhî açıdan irdelerken, bunun meşruiyeti veya meşru olmadığı ile ilgili delilleri de değerlendireceğiz:

a) Kadının Genel Velayetinin Meşru Olmadığına Dair Kur’ânî Deliller


- Kur’ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:

“Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.”[1]

Merhum Allame Tabatabaî gibi bazı kanaat önderleri ilk delilden ötürü genel bir kaideyi istinbat etmiş ve sonuçta, erkeklerin kadınların üzerindeki velayetinin başta siyaset olmak üzere tüm sosyal alanları kapsadığını belirtmiştir.[2] Ama bazı düşünürlere göre, ayetin zahiri ikinci gerekçelendirme karinesinden hareketle, erkeklerin kadınların üzerindeki velayetini sadece evlilik ilişkileri ile sınırlandırılmıştır.[3] Böyle bir gerekçenin inkâr edildiği varsayımında, ayetin meali ile ilgili ihtimallerin çokluğu, ayetin icmalini ve istinat edilmesini imkânsız hâle getirir.

Bazı fakihler bu ayeti, öncelik meselesini gözeterek delil olarak belirtmiştir ve “eğer kadın ailenin küçük ortamında velayet yetkisinden yoksun ise, genel velayet mevkiine getirilme liyakatine de öncelikli olarak sahip değildir demişlerdir.[4] Ama usul-i fıkıh ilminde ispat olunduğu üzere, zanna dayalı öncelik itibardan yoksundur ve bu tartışmada sözü edilen önceliğin kesinliği söz konusu değildir. Zira evlilik ilişkilerinde erkeklerin kavvamiyetini (yöneticilik ve koruyuculuk) gerektiren bazı maslahatlar olabilir; ama bu maslahat genel velayet konusunda söz konusu olmayabilir ve böyle bir ihtimalin varlığı durumunda önceliğe istinat edemeyiz.[5]

- Kur’ân-ı Kerim’in bir başka ayetinde Hz. Peygamber’in (s.a.a) eşlerine hitaben şu ifade yer alıyor:

“Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın.” [6]

Bu ayetin kadınların genel velayet mevkiine getirilmesinin yasak olduğuna delalet ettiğini kabul etmek için öncelikle ayetin hükmünü Hz. Peygamber’in (s.a.a) eşleri ile sınırlı görmemeli ve bu hükmü tüm Müslüman kadınları kapsayacak şekilde genişletmeliyiz. İkinci olarak evde oturmayı, velayeti uygulamaya aykırı saymalıyız.[7]

Oysa her iki ön şart tartışmaya açıktır. İlk ön şart konusunda açıktır ki ayetin göreceli, yani nisbî meali, Hz. Peygamber’in (s.a.a) eşlerine hitabendir ve ayetin içerdiği hükmü başka kadınları da kapsayacak şekilde genişletmek için elimizde herhangi bir delil yoktur. İkinci ön şartın yanlışlığı da biraz düşünmekle ortaya çıkar. Gerçekte çağımızda iletişim teknolojilerinin geliştiği göz önünde bulundurulduğunda, evde oturan bir insanın Müslümanların genel velayetini üstlenmesi pek de uzak bir ihtimal değildir. Nitekim İmam Humeyni’nin (ra) on yıllık liderlik dönemi böyle bir durumun mümkün olduğuna şahittir. Zira o büyük rehber bu sürenin hemen hemen tümünü yaşadığı evde geçirdi.

- Kur’ân-ı Kerim’in kızlar hakkında, içeriği kadınların siyasi hükümdarlığı ile uyuşmadığı şeklinde telakki edilebilecek bir tabiri vardır. Kur’ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:

“Süs içinde yetişip tartışmada (delilini) açıklama becerisi olmayan kimseyi (kızı) mı (Allah’a izafe ederler)?!”[8]

İfade gücünün zafiyetinin hükümeti yönetmekten aciz olmakla hiçbir ilgisi olmadığı bir kenara, bu ayeti kadınlarda zatî bir özelliğin ifadesi şeklinde telakki edemeyiz; zira her zaman güçlü beyan ve mantığı olan kadınlar da var olmuştur. Dolayısıyla bu ayetin özellikle Kur’ân-ı Kerim ayetlerinin nazil olduğu dönem başta olmak üzere, kadınların genel durumu ile ilgili olduğu ve istina ve her türlü özel akılcı ve yönetici özellikleri ve yetenekleri olan kadınlar bulunursa, genel velayet mevkiine getirilmelerinin caiz olması ile çelişmediği söylenebilir.

[1]       Nisâ, 34

[2]       Tabatabaî, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’ân, c.4, s.343

[3]       Muntezerî, Dirasatun Fi’l-Velayet el-Fakih, c.1, s.350. Beltacî; Mekanetu’l-Mer’e Fi’l Kur’ânı’l-Kerim ve’s-Sunneti’s-Sahiha, s.243-244; yine bk. Üçüncü bölüm, “Kavvamiyet” konusu

[4]       Gulpayganî, Kitabu’l-Kaza, c.1, s.44; Ebu Faris; Hukuku’l-Mer’eti’l-Medine ve’s Siyaseti Fi’l İslam, s.154

[5]       Muntezerî, Derasatun Fil Velayet el-Fakih, s.351

[6]       Ahzâb, 33

[7]       Muntezerî, Dirasatun Fi’l-Velayeti’l-Fakih, s.352

[8]       Zuhruf, 18

b) Kadının Genel Velayetinin Meşru Olmadığını İfade Eden Rivayetler


Kadının genel velayet mevkiine getirilmesinin yasak olduğunu ispat etmek için birçok hadise istinat edilmiştir ki, kadınlar ve oy hakkı tartışmamızda bazılarına (özel olarak kadınların aklî eksiklikleri, kadınlarla istişarenin keraheti ve onlara hoşgörülü davranmanın müstehaplığı ile ilgili rivayetlere) değindik ve söz konusu hadislere istinat etmenin yanlışlığını ortaya çıkardık. Bu yüzden bunları tekrar etmekten kaçınıyor ve diğer durumları irdelemek istiyoruz.

- Ehlisünnet hadis kitaplarında yer alan bir hadise göre, Hz. Peygamber’e (s.a.a) İran halkının, kralın kızını yeni hükümdar olarak seçtikleri haberi ulaşınca o Hazret şöyle buyurdu:

“(Yönetim) İşlerini kadına bırakan bir kavim asla felaha[1] ermez.”[2]

Bu rivayeti, Ebu Bekir Nefii b. Mesruh (veya Nefii b. Haris) Hz. Peygamber’den nakletmiştir. Ehlisünnet’in Rical kitaplarında bu şahıs hakkında bazı takdir nitelikli ibareler yer alsa da, Şiî rical âlimlerinin kriterleri ile bu şahsın sağlamlığını, özellikle kendisi hakkında hatta hilafeti döneminde Hz. Ali’nin (a.s) hakkaniyetini itiraf etmediği ve insanları Cemel Savaşı sırasında o hazretin yanında yer almaktan sakındırdığı nakledilirken ispat edemeyiz.[3] Görünen o ki, “senedin zayıflığını şöhret (ulema arasında meşhur olmak) ile telafi etme” kaidesi de burada söz konusu olamıyor. Zira özellikle eskiler başta olmak üzere, Şiî fakihlerin bu rivayete istinat sayısı, bunun meşhur olduğunu ispat edebilecek seviyede değildir.

Rivayetin dayandığı senet sorununun dışında, bazı çağdaş fakihler rivayetin delaleti konusunu da tartışmaya açmış ve rivayette yer alan “len yefleha” tabirinin caizlik durumu ile çelişki arz etmediğini ve kadınların genel velayet mevkiinden men edildiğini ispat etmediğini belirtiyor.[4]

Bu sorunun aslında Arap dilinde “felah” sözcüğünün çok anlam ifade etmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Yani bu sözcük rivayette uhrevî kurtuluş anlamında mı kullanılmış ki haramlığa yorulsun, yoksa başka anlamlarda mı kullanılmış (zafer, amaca ulaşmak gibi) ki sırf kadın velayetinin dünyevî sonuçlarına yorulsun ve sadece irşat bağlamında bir hüküm sayılsın?! İşte bu belli değil ve bu durumda rivayet açıklanmaya muhtaçtır ve burada kadının genel velayet mevkiinden men edildiği sonucu elde edilemez.

Bu arada bu rivayetin delaleti konusunda bazıları bir başka sorunu da gündeme getirmiştir: Rivayetin içeriği genel bir durum değil de, şahsi bir mesele olarak yorumlanmış ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) “kavim” sözcüğünden maksadının tüm kavimler ve milletler olmadığı, sadece özel bir kavmi, yani Sasaniler dönemindeki İranlıları kastettiği sonucu çıkarılmıştır.[5] Ama bu eleştiri pek makul gözükmüyor; zira tabirin görünüşü geneldir ve usul ilminin kaidelerine göre genel bir hükmü özel bir duruma tatbik etmek, hükmün özelleşmesine sebep olmaz.

- Şeyh Saduk’un İmam Muhammed Bâkır’dan (a.s) naklettiği bir rivayette, kadınlara özel hükümlerden söz ederken, kadınların yargı ve hükümdarlık mevkilerinden men edildiğine işaret ediliyor.[6]

Ne var ki bu rivayet dayandırıldığı belgenin zafiyetinden başka, delalet bakımından da pek güvenilir değildir. Zira rivayette gündeme gelen hükümlere bakıldığında, hükümlerin büyük bir bölümünün yükümlülük getiren görevlerden ziyade, müstehap amellerle ilgili oldukları anlaşılır. Bu yüzden rivayetin kadının hükümdarlık mevkiinden men edilmek üzere zuhur ettiğini söylemek, özellikle birkaç yerde yükümlülük getirmeyen davranışlardan söz ederken “caiz değildir” tabiri kullanılması itibarı ile pek güçlü ve istinat edilebilecek bir delil olmayacaktır. Yani bu tabir haram olma anlamında gözükmesine karşın, kerahet manasında kullanılmıştır ve bu yüzden İslam açısından kadının hükümdarlığı gayri meşru değil de, mekruh ve mercuh bir durum olduğu ihtimali kuvvet kazanır ve böyle bir ihtimal ortadayken rivayet delil olma özelliğini kaybeder.

- Rivayet metinlerinde, ahir zaman dönemi hakkında bazı durumları öngörmekle ilgili olan birçok hadis göze çarpıyor ve bu arada bu hadislerin bazılarında kadınların durumuna da işaret ediliyor.

Bu hadislerde eleştirel bir ifade ile beyan edilen noktalardan biri, kadınların o dönemde iktidarın başına geçmesidir.[7] Bu hadislerin dayadığı belgeler konusunda ciddi bir sorunla karşı karşıya değiliz; zira en azından bazıları muteber belgelere dayanıyor.[8] Ama rivayetlerin kadınların genel velayet mevkiinden men edildiğine delalet ettiği konusu tartışılabilir. Çünkü her tenkit, haram olmaya delalet etmez ve bu yüzden en çok, İslam’ın kadınların hâkimiyetine olumsuz baktığı söylenebilir ve bu şer’i açıdan tercih edilmediği algılanabilir.

- Bir başka hadise göre, yüce Allah serzeniş içerikli sözlerle Havva’ya hitaben şöyle buyurur:

“Siz kadınlar arasından bir hükümdar belirlemedim ve aranızdan bir peygamber seçmedim.”[9]

Bu hadisin esas sorunu, çok zayıf bir senede sahip olmasıdır. Bunun dışında, hadiste kullanılan ibareler sert ve tenkit edici bir tondur ki bu da Kur’ân-ı Kerim’in ve diğer rivayetlerin kadınlarla ilgili latif tabirlerine aykırıdır. Yine Yahudilerin tahrif edilmiş öğretilerinde (İsrailiyat) Âdem ve Havva’nın yasak meyve ağacının meyvesini yeme konusunda Havva’yı suçlu gösteren mana ile örtüşmesidir ki, bu da söz konusu hadisi daha da itibarsızlaştırıyor.

- Bir hadiste şöyle okumaktayız:

“İşlerinin tedbirini bir kadın üstlenen her erkek mel’undur.”[10]

Buna göre tüm kadınların ve erkeklerin işlerini tedbir etmeyi gerektiren genel velayetin kadınlarda olmayacağı öncelikli olarak ispat olunur. Ama bu hadisin belge zafiyeti onu itibardan düşürüyor, üstelik delalet bakımından da sağlam değildir. Zira rivayetlerde “lian” sözcüğünün kullanıldığı manalara bakıldığında, bundan haram olma sonucu elde edilemez; ancak nefret edilen bir durum şeklinde yorumlanabilir.[11] Buna göre kadına itaat etmeyi pişmanlık duyma sebebi telakki eden bazı hadisler[12] de senet zayıflığı ve haram olmayı ispat şeklinde algılamadığından delil olarak gösterilemez.

Kadının yargıdan men edildiği konusunda başka hadislere de istinat edilmiştir. Bu hadisler kadının genel velayetten men edildiği delili olarak görülebilir; çünkü fakihler yargıyı da genel velayetin bir parçası şeklinde tanımlıyor. Ancak bu hadisler genel olarak senet veya delalet zaafiyeti taşıyor; onları da kadınların yargı yetkisini tartıştığımız başlıkta ele alacağız.



[1]       Rivayetin orijinalinde geçen “len yefleha” kavramı “felah mastarından alınmıştır. Lügat kitaplarında bu kelimeye şu anlamlar verilmiştir: Kurtuluş, zafer, necat, kalıcılık ve hedefe ulaşmak.

[2]       Sahih-i Buharî, c.8, s.97 ve Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, c.3, s.360. Bu rivayet Şia’nın hadis kitaplarından birinde (Harranî, Tuhafu’l-Ukul, s.35) de Resul-i Ekrem’den (s.a.a) nakledilmiştir. Elbette bu kitabın yazarının, bu hadis hakkında müstakil bir senet bulmuş olması uzak bir ihtimaldir

[3]       Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nübela, c.3, s.8

[4]       Hansarî, Camiu’l-Medarik Fi Şerhi’l-Muhteseri’n-Nafi, c.6, s.7

[5]       Beltacî, Mekanetu’l-Mer’e Fi’l Kur’ân-ı Kerim ve’s Sunnet es-Sahiha, s.250

[6]       “Kadınlar yargıyı üstlenmesinler ve yönetimde de bulunmasınlar.” Vesailu’ş-Şia, c.14, “Mukaddimatu’n-Nikâh” babları, 123. bab, s.162

[7]       age. c.11, “Cihadu’n-Nefs” babları, 49. bab, s.277 ve “el-Emr-u ve’n Nehy” babları, 41. bab, s.517; Müstedreku’l-Vesail, c.11, s.372 ve Biharu’l-Envar, c.75, s.22

[8]       Özellikle Humran’ın İmam Cafer Sadık’tan (a.s) aktardığı rivayetin senedi muteberdir. bk. Vesailu’ş-Şia, c.11, s.517

[9]       Müstedreku’l-Vesail, c.14, s.286

[10]      Vesailu’ş-Şia, c.14, “Mukaddimatu’n-Nikâh” babları, 96. bab, s.131

[11]      Hoî, Misbahu’l-Fekahe, c.1, s.333-334

[12]      Vesailu’ş-Şia, c.14, s.130

Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin