[24] Kız Çocuğunun Buluğ Yaşı
Şiî fakihlerin arasında meşhur görüş, kız çocuğunun hicrî kamerî yılına göre 9 yaşın sonunda buluğa erdiğine yöneliktir; ama erkek çocuk 15 yaşın sonunda buluğa erer. Ancak bazı rivayetlerin dayandığı deliller bu görüşle örtüşmediğinden ve bu durum meşhur görüşe karşı diğer bazı görüşlerin gündeme gelmesine sebebiyet verdiğinden, bu rivayetleri tartışmayı ve bir değerlendirme yapmayı uygun görmekteyiz. Burada gündeme gelen, değerlendirmemiz gereken sadece meseleyi açmak içindir ve bu konuda nihai görüşü bildirmek, saygıdeğer müçtehitlerimizin görevidir.
Şiî fakihlerin dayanarak fetva verdikleri bazı rivayetlere göre, diğer buluğ alametleri bir yana, yaş bakımından erkekler 15[1] ve kızlar 9[2] yaşında buluğa ermektedir. Bazı rivayetlerde erkeklerin buluğ çağı için veya her iki cinsin buluğ çağı için on üç yaş belirtilmiştir.[3] Diğer bazı rivayetlerde 6, 7, 8, 10 ve 12 yaşlarından da söz edilmiştir ki, bunlar özel hükümler veya zorunlu olmayan müstehap yönlere bağlı olan durumlarla ilgilidir.[4]
Buluğ yaşına ermenin diğer işaretleri (ihtilam, sakal bitmesi, hayız veya âdet gibi) hakkında da bazı rivayetler söz konusudur. Özellikle birkaç rivayete göre kızların ibadetle mükellef olması (özel olarak namaz, oruç, hac ve hicab) ilk âdete zamanına bağlıdır.[5] Fakihler bu rivayetleri izah ederken, kızların mükellefiyet yaşını da 9 olarak belirtmişlerdir.[6]
Şunu da hemen belirtelim: Fakihlerin meşhur görüşü çok önemli bir faraziyeye dayanır. Hukuki buluğ yaşı ile ibadî buluğ yaşı arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Nitekim Cevahiru’l-Kelam kitabının yazarı, bu konuda ayrım yapan Feyz-i Kaşanî’nin görüşünü reddeder ve bu ön varsayımın sadece Şiî fakihlerin değil, İslam’ın tüm fakihlerinin üzerinde mutabık olduğu bir varsayım olduğunu söyler.[7] Ama rivayetlerin manası böyle bir ön varsayımı onaylamadığı gibi, fakihlerin görüşlerinde de bazı çelişkilere rastlamaktayız. Örneğin Şeyh Saduk, kız çocuğunun buluğ yaşını 9 olarak belirleyen rivayetlere göre fetva verdiği halde[8] kız çocuğun oruç tutmasının farz olmasını âdet görmesine bağlamakta ve âdetten önce oruç tutmasını sadece alıştırma olarak saymaktadır.[9] el-Hadaik’in yazarı da erkek çocuğun buluğ yaşı konusunda bu ayrımı kabul etmiştir. 15 yaşında buluğa erme ile ilgili rivayetleri hukuki buluğ yaşına, 13 veya 14 yaşında buluğa erme ile ilgili rivayetleri de ibadî buluğ yaşına yormuştur.[10]
Şimdi bu kısa açıklamanın ardından, kız ve erkek çocuğunun buluğ yaşı ile ilgili konuya devam edelim.
Görünen o ki, konu ile ilgili rivayetlerin üzerinde yeteri kadar düşünecek olursak, fakihlerin düzeltilmiş meşhur görüşü benimsenecektir. Bunun için ilk adım olarak kız çocuğunun buluğ yaşını 9 ve erkek çocuğunun buluğ yaşını 15 olarak belirleyen fakihlerin meşhur görüşünü benimseme delillerini gündeme getireceğiz ve ardından bu görüşü düzeltme zaruretinin delillerini irdeleyeceğiz.
İlk adımda şunu söyleyebiliriz: Birçok rivayetten anlaşıldığı üzere, İslam dini kız çocuğu için hukuki buluğ yaşını hicrî kamerî takvimine göre 9 yaşın sonu ve erkek çocuğu için başka işaretler görünmediği takdirde 15 yaşın sonu olarak belirlemiştir.
Gerçi bu rivayetlerin senet zincirleri tartışılabilir; ayrıca rivayetler arasında çelişki sorunu da söz konusudur. Ama bazı rivayetlerin senetleri rical ilkeleri ve yine rivayetlerin bolluğundan hareketle düzeltme imkânı bulunduğundan, bu rivayetlerin en azından bazılarının Ehlibeyt İmamlarından (a.s) geldiğinden emin olduğumuz için itibarları geçerlidir.
Diğer yandan, fakihlerin meşhur görüşünü reddedebilecek hiçbir rivayet de ortada yoktur. Çünkü erkek çocuğun buluğ yaşını 13 olarak belirleyen ve birkaç senetle nakledilen[11] Abdullah b. Senan’ın rivayeti ve yine buluğ yaşını 13 ila 14 yaş arası beyan eden bir başka rivayet,[12] söz konusu rivayetlerimizle çelişmektedir. Bu çelişkide iki temelle karşı karşıyayız. Çelişen her iki delili düşürme (tesakut) ve itibarsız ilan etme temeline göre, burada pratik ilkelere başvurmalıyız ve istishab ilkesinin (geçmişte sabit olup bilahare yok olduğu bilinmeyen bir şeyin hâlâ devam ettiğine hükmetme) gereği, erkek çocuğun 15 yaşın sonuna kadar buluğa ermemesidir.[13] Diğer yandan, tahyir ilkesine (iki şeyden birini seçme durumunda bırakma) göre de 15 yaşla ilgili rivayetleri seçebilir ve meşhur fakihlerin görüşündeki gibi bu rivayetlere dayanabiliriz.
Kız çocuğunun buluğ yaşı hakkında da, ikinci adımda gündeme getireceğimiz eleştiri dışında, fakihlerin meşhur görüşünün savunulabilir olduğunu belirtmek isteriz. Bazıları da şöyle bir eleştiriyi gündeme getirmiştir: Abdullah b. Senan’ın rivayetinin bir nakline göre, kız çocuğunun buluğ yaşı 9’dur ve bunun sebebi de kız çocuğunun bu yaşta âdet görmesi şeklinde beyan edilmiştir.[14] Böyle bir delile dayandırmanın sebebi, kız çocuğunun buluğ yaşına erme kriterinin âdet görmesinden ibaret olmasından ve rivayetlerde bunun 9 yaş olarak belirtilmesi de sırf Asr-ı Saadet’te ve Hicaz Yarımadasında yaşayan kızların genellikle bu yaşta ilk âdeti görmelerinden kaynaklanmaktadır. Yoksa bu durum kızların tüm zamanlarda ve tüm mekânlarda buluğ yaşının 9 yaş olduğu anlamına gelmez.[15]
Ama fakihlerin meşhur görüşü konusunda bu eleştiri geçersizdir. Belki de rivayetin anlamı şöyledir: Kız çocuğunun buluğ yaşı için 9 yaşın belirlenmesi, kızın ilk âdetinin 9 yaşında vuku bulduğu için değil de, ilk âdetin vuku bulma “imkânı”nın bu yaşta olması içindir. Rivayetin anlamında böyle bir ihtimal varken, kız çocuğunun buluğ yaşını 9 yaş olarak belirleyen onca rivayeti göz ardı edemeyiz.
Buna karşın fakihlerin kız çocuğunun buluğ yaşı ile ilgili fetvasında, ıslah ve düzeltilmesini gerektiren bir başka eleştiri bulunmaktadır. Bu eleştiri de şudur: Kız çocuğunun buluğ yaşının 9 olduğuna delalet eden rivayetler birbirinden farklıdır. Yani, bazı rivayetler buluğ yaşının bazı özel manasına yöneliktir ve bu da, kızın evliliğe hazır olması demektir.[16] Bu yüzden bizim gözlemlediğimiz manada buluğ ile ilgisi yoktur. Çünkü bu rivayetlerin içeriği, erkeğin eşi ile yakınlaşmasının caiz olma şartının, kızın 9 yaşını doldurmuş olmasından başka bir şey ifade etmemekte ve bu rivayetlerde başka hukuki hükümlere aracılık edebilecek bir şey görünmemektedir.
Ancak bir başka grup rivayet, kız çocuğunun buluğ yaşını 9 yaş olarak belirtmiş ve içinde bu rivayetlerden en önemli olan iki rivayeti içeren üçüncü bir grup da 9 yaşın tek başına yeterli olmadığını, bu yaşa gelen kızın buluğ hükümleri arasında evlilik ve eşi ile yakınlaşmanın da şart olduğunu belirtmiştir[17].
Buna karşın fakihler erkeğin yakınlaşma şartını sağlam bir delil niteliğinde görmemiş ve hükmün kriteri olarak 9 yaşı kabul etmiştir. Ancak, bu iki rivayetin görece anlamına bakıldığında, bu algılamayı onaylayamayız, ayrıca diğer kesin rivayetler de bu iki rivayetle kuvvet kazanabilir.
Diğer yandan, Abdullah b. Senan’ın rivayeti, gerekçesindeki icmal ve iphamın dışında, kızın fiilî veya potansiyel olarak âdet görmesini buluğ kriteri saymıştır ve yine âdet görmenin buluğ işareti olduğu konusunda görüş birliği bulunduğu iddia edilmiştir.[18]
O zaman şöyle bir sonuca varabiliriz: Kız çocuğunun hukuki buluğa ermesinin belli bir yaş sınırı yoktur ve 9 yaş sınırı ancak eşi ile yakınlaşmasının caiz olduğu[19] ve yine kızın evlilik için[20] izin verme bağlamında dinî salahiyeti bulunduğu kriteri olarak belirlenmiştir. Ama buluğun diğer hükümleri ve hukuki tesirlerinden oluşan mali tasarrufun caizliği veya cezaların uygulanması gibi durumlar için sadece 9 yaşındaki kızın evliliği ve yakınlaşması kaydıyla sabit olur ve bu şartın yokluğunda kızın buluğ yaşına geldiği, özellikle âdet görme başta olmak üzere başka işaretlere tabidir.
Bu sonuca varmayı doğrulayabilecek sağlam bir rivayete göre İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Âdet görmemiş ve hırsızlığa kalkışmış bir kızı İmam Ali’nin (a.s) yanına getirdiler. Ancak o hazret hırsızlığın haddini, yani parmakların ucunun kesilmesi hükmünü o kıza uygulamadı ve sadece (edep olsun diye) birkaç kırbaç vurdu.”[21]
Gerçi söz konusu kızın 9 yaşından daha küçük olma ihtimali bu rivayetin bizim mevzumuza delalet etmesini olumsuz etkiler, ama yine de İmam Cafer Sadık’ın (a.s), kızın yaşı yerine âdet görmemiş olmasına vurgu yapması bir ölçüde yukarıdaki iddiaya kuvvet kazandırır. Oysa fakihlerin meşhur görüşüne göre 9 yaşındaki kıza hırsızlık haddi uygulanması gerekir ve âdet görmüş olması veya olmaması bu hükmü etkilemez.[22]
[1] Vesailu’ş-Şia, c.1, Muhakkimatu’l-İbadat babları, 4. bab, s.30 ve c.14, Akdu’n-Nikâh babları, 6. bab, s.209, h.9
[2] age. c.13, “Ahkâmu’l-Vesaya” babları, 44 ve 45. bablar, s.431, h.12 ve s.433, h.4 ve c.14, “Mukaddimatu’n-Nikâh” babları, 45. bab, s.72, h.10 ve “el-Mut’a” babları, 12. bab, s.461, h.2 ve c.18, “Haddu’s-Sırka” babları, 28. bab, s.526, h.13
[3] age. c.1, s.32, h.12, ve c.13, s.430-431.
[4] age. c.1, s.30; c.3, s.12; c.13, s.321-322 ve 428-430 ve c.18, s.525-526.
[5] age. c.1, s.32, c.3, s.294-297, c.7, s.169, c.8, s.30
[6] Örneğin bk. Muhakkik Erdebilî, Mecmau’l-Faide ve’l Burhan, c.6, s.52; Necefî, Cevahiru’l-Kelam, c.26, s.43-44
[7] age. c.26, s.41
[8] Saduk, Men La Yahzuruhu’l-Fakih, c.4, s.221
[9] Onun ibaresi şöyledir: “Oruç onlara muhtelif ve hayız olduktan sonra farz olur. Bundan öncesi ise alıştırmak içindir.” age. c.2, s.122
[10] Bahranî, el-Hadaiku’n-Nazire, c.13, s.185
[11] Vesailu’ş-Şia, c.13, s.430-431
[12] age. s.432, h.3
[13] Burada şöyle bir eleştiri ile karşılaşabiliriz: Birbiriyle taaruz hâlindeki iki delilin düşmesi olasılığında, müminleri şerî Ahkâmın konusu kılan genel mükellefiyet delillerine müracaat etmemiz gerekir ve bu konu, on üç ila on beş yaşı arasındaki çocukları da kapsar. Fakat meselenin üzerinde düşünecek olursak, onu âmm/genel veya muhassis7kayıtlandırıcı hükmünü istishap etmeye sarılma konusunda deveranı örneklerinden kabul etmek gerektiği ortaya çıkar. Ve muhassisin delili yönünde zaman müferrid olarak göz önünde bulundurulmadığı için muhassisin hükmünü istishab etmenin rüchanı olduğu sanılmaktadır. Çünkü on üç yaşından on beş yaşına kadar çocukların genel mükellefiyet delilleri kapsamından çıkmaları -tahsis edilmiş olmaları faraziyesinde- on üç yaşı altındaki o çocuklarla hâsıl olmaktadır. Ve dolayısıyla tahsis-i zaidi gerektirmediğinden asalat-i umum ile tahsis-i zaid ihtimalini bertaraf etmemiz sözkonusu değildir
[14] Hadisin metni şöyledir: “Erkek çocuk on üç yaşına ulaşınca onun için bir hasene ve bir günah yazılır ve cezalandırılır. Kız çocuğu da dokuz yaşına ulaşınca böyle olur; çünkü kız çocuğu dokuz yaşında haiz olur.” age. s.431
[15] Marifet, “Buluğ-i Dohteran” Nakd kitabı, say. 12, s.173
[16] age. c.14, s.461, h.2
[17] Bu iki rivayetten birinde şöyle geçer: “Kız çocuğu evlenir ve dokuz yaşındayken onunla ilişkiye girilirse ondan yetimlik kalkar ve malı ona verilir. Yaptığı alışverişte geçerlidir. Bu durumda ona -gerektiğinde- tam had uygulanır, onun için ve onun sebebiyle ceza işlemleri uygulanır.” age. c.1, s.30 ve yine c.14, s.209
[18] Şehid-i Sanî, Mesaliku’l-Efham, c.4, s.145-146
[19] Vesailu’ş-Şia, c.14, “Mukaddimatu’n-Nikâh” babları, 45. bab, s.70-71
[20] age. c.14, s.209
[21] age. c.18, “Haddu’s-Sirka” babları, 28. bab, s.524.
[22] Kız ve erkek çocuklarının ibadet yaşları gelince -her ne kadar bu mevzunun konusuyla herhangi bir ilgisi yoksa da- fakihlerin meşhur görüşünün savunulabilir olduğunu sanıyoruz. Çünkü metinde değinildiği gibi, birçok rivayet kızların ilk âdet görüşünü ibadet mükellefiyetinin, özellikle namaz, oruç, hac ve tesettür ibadetleriyle mükellef olmalarının ölçüsü bilmişlerdir. Sadece iki rivayet buna aykırıdır. Biri, kızların dokuz yaşında olmasının iyilik ve kötülüklerinin yazılmasını ölçüsü bilen Abdullah b. Sinan’ın rivayetidir. Fakat gerekçenin ne anlama geldiğinin belli olmayışı bu rivayeti mücmel kılıyor. İkincisi, farzları ve hadleri dokuz yaşında kızlara sabit kılan rivayettir. (Vesailu’ş-Şia, c.18, s.526) Bu rivayet de, erkek çocuklarının sekiz yaşında buluğ çağına erdiklerini bildirmesi sebebiyle metnindeki karışıklığı dışında müstehap hükmünü taşıması olasılığı vardır. Sonuç olarak, bu iki rivayet tek başına bazı fakihlerin dediği gibi ne diğer rivayetlerle çelişmekte, ne de onları tefsir etmektedir.
Erkek çocuklar hakkında da ibadet hükümlerini açıklayan rivayetlerin çoğu muhtelim olmayı ölçü kılmışlardır. On beş yaşını ölçü bilen rivayetler ise ibadet mükellefiyeti hakkında değillerdir; sadece erkek çocuklarının on üç yaşında veya on üç ile on dört yaşları arasında veya oruç hakkında on dört ve on beş yaşları arasında buluğ çağına erdiklerini (age. c.7, s.167) ve ibadet mükellefiyetlerini de içeren rivayetlerin anlamı fakihlerin meşhur görüşüne aykırıdır. Çünkü onlar, on beş yaşını bildiren rivayetler hariç, diğer rivayetleri bir kenara bırakmışlardır.
Dolayısıyla kız ve erkeklerin ibadî buluğ yaşları sırasıyla haiz görme ve muhtelim olmalarıdır. Yaş açısından da, kızlar için on üç yaşını ve erkekler için ise on dört yaşını belirtebiliriz; çünkü bunlar kız ve erkekleri için belirtilen en fazla ibadî buluğ yaşıdır. Elbette açıktır ki, bu ölçüler ibadet vazifelerinin farz oluşunun başlangıcını belirtmek içindir. Fakat müstehaplık açısından, buluğ çağından önce ibadete başlamanın güzel bir şey olduğunu bildiren çok sayıda hadis var; ayrıca fakihlerin meşhur görüşüne muhalefet etmek de ihtiyata aykırıdır.
Dostları ilə paylaş: |