İslam'da evliLİk ve cinsel sorunlar



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə5/50
tarix30.07.2018
ölçüsü0,78 Mb.
#64275
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50

ASIL NEDEN


"Niçin Evlilik" başlığı adı altında sunulan "Toplum Düzeni, Neslin Devamı ve Cinsî Istekleri Tatmin Etme"

31

gibi sebepler, her ne kadar halk tarafından evliliğin asıl hedefleri olarak görülse de, tek kelimeyle şunu söyle-mek gerekir ki bunlar zahiri sebeplerdir ve bunlan ana sebep olarak algılamak büyük bir yanlıştır. Evliliği çok dar kapsamlı düşünmek veya sadece dünyevi hedefle-re ulaşmak için onu bir araç olarak görmek, yüce in-sanhk makamma yakışmaz. Jnsan, şüphesiz fani olarak bilinen bu diinyada sinirh ve geçici bir zaman içeri-sinde sadece yemek, içmek, eğlenmek, uyumak, Allah-'ın vermiş olduğu turn nimetlerden lezzet almak ve ruh gırtlağa vardığı an da ümitsiz ve cahil bir şekilde ölmek için yaratılmamıştır. Insan ve insanlık makamı bundan çok daha üstündür.



Insan ilim, ahlâk ve amelleriyle kendi nefsini haki-kat yolunda terbiye etmek, fani dünyada İblis'e ve o-nun uşakları olan tağutî güçlere taviz vermeden, tüm günahlardan arınmış olarak asıl hedef olan insanlık makamına ulaşmak, dolayısıyla imana ve salih amelle-re sahip olmak ve böylece dünya ve ahiret saadetine kavuşmak için yaratılmıştır. Insan, ancak kendini bu yola adadığı müddetçe melekten üstün sayılır.

Bilindiği üzere yüce Allah, insanoğluna yeme, içme, her nevi şehvet duyguları, imtihanlara tabi tutulma vb. gibi bazı özellikleri bahşetmiş, bunların yanı sıra izleye-cekleri yol neticesinde ceza ve mükâfata tâbi tutulacak-larını vaat etmiştir. Ne var ki, meleklere böyle özellikleri vermemiştir.

32

Bu yüzden insan, iki boyuta sahiptir; manevî boyut ve hayvanî boyut. Ancak, melekler tek boyuta sahiptir-ler. 0 da manevî boyuttur. Insan, hem manevî, hem de hayvanî boyuta sahip olduğundan onda tekâmül olayı bir gerçektir. Meleklerde ise yalnızca manevî boyut var olduğundan böyle bir şey söz konusu değildir.



Bu da apaçık göstermektedir ki, imtihana tâbi tutu-Ian ve bunu da başarıyla veren bir mümin, sürekli iba-det edip de her türlü maddî şeylerden uzak olan melek-lerden kat kat üstündür. Tabi üstünlük, tarn bir mümin için geçerlidir. Zira, hak yolu bildiği ve ona inandığı hâlde kendi kendini bataklığa süren, sürekli şeytana uyup fitne ve fesada duçar olan bir kimse, asla bu özel-liğe sahip değildir. Böyle bir kimseye "melekten üstün-dür" demek doğru olmadığı gibi "hayvandır" demek bile iltifat sayılır. Yüce Allah yukarida adı geçen şahsiyet-ler için Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:

"Andolsun ki biz insanlar ve cinlerden çoğunu ce-hennem için yarattık; onların kalpleri vardır ama an-lamazlar, gözleri vardır ama görmezler, kulakları var-dır ama duymazlar. (İşte) onlar dört ayaklı hayvanla-ra benzerler hatta daha da aşağılıktır onlar. İşte onlar, gafillerin ta kendileridirler."1

l-A'râf/179.

33

"Yoksa, çokları dinlerler de akıllarını başlarına a-lırlar mı sanırsın? Ancak hayvanlara benzer onlar. Hatta yol-yordam bakımından daha da sapıktırlar."1



Allah'm varlığına, birliğine iman edip, emirlerini ye-rine getiren dindar kadm ve erkek, aynı çatı altında birbirlerine destek olarak hayatin zor yaşam şartlarının üstesinden gelirler. Nefislerinin arzuladığı her türlü kü-çük ve büyük günahlardan sakınmada, ahlâk ve mane-viyatlarını güçlendirerek mukaddes Islâm yolunda dün-ya ve ahiret saadetine erişmede sürekli çaba içerisinde olurlar. Amaç, yüce insanlık makamına ulaşmak, böy-lece yaradanın rızasını kazanmaktır.

Görülüyor ki, bu makama ulaşmada aile bireylerine düşen görev, oldukça fazladır. Dinimizce bireylerin iki tarafın da dini vazifelerini yerine getiren hakiki birer Müslüman olmaları, zaruri sayılmaktadır. Zira, hayvan-dan bile aşağılık biriyle yapilacak evliliğin insanı nere-lere çekeceği malumdur.

Demek ki evlilik, insanî hedefe doğru atılan bir a-dım olduğundan gerekli görülmektedir. Bu yüzden Islam dini evli kimseleri, bekârlara nazaran daha faziletli kılmıştır. Örneğin, Resul-i Ekrem (s.a.a) bu konuda şöy-le buyurmuştur:

"Evlenen kimse, dininin yarısını korumuştur."2

l-Furkan/44.

2- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl: 1, b:l, h:ll.

34

Yine İmam Sadık (a.s) da; "Evli bir insanın kılmış ol-duğu iki rekât namaz, bekâr bir insanın kılmış ol-duğu yetmiş rekat namazdan daha faziletlidir."1 şek-linde buyurmuştur.



Şimdiye kadar yapilan açıklamalardan zihinlere takı-labilecek birkaç sorunun da cevabı aydınlık kazanmış oldu:

1-  Miimin ve dindar bir kimse, gerçek insaniyet makamma ulaşabilmek ve engellerle örtülü büyük ci-hat sahalarında başarılı olmak için, gayri Muslim bir kadmla evienirse rahat ve huzurlu bir yaşam sürdürebi-lir mi?

2-  Acaba kendini Allah'a adamış bir miimin, ev-lenmeksizin tek başına mutlu bir yaşantı sağlayabilir mi?

3-  Bekâr ve genç bir Müslüman, fesat ve fuhuş o-laylanmn salgin bir hastalık hâline geldiği günümüz dünyasında, din ve imandan hiçbir şeytani güce taviz vermeyip, günaha düşmeden, şerefli ve temiz bir ya-şam sürdürebilir mi?

Elbette ki hayır. Zira, dindar bir kadın eşini daima iyiliğe ve doğruluğa davet eder, yanlış hareketlerinde uyarıda bulunur. Diğer bir taraftan Islâm anlayışından uzak, laubali ve kötü huylu bir kadınsa kocasını çeşitli günahlara sürükler. Böylece nâmus denen fıtri duygu-

1- Mizan'ul-Hikmet, c.4, s.273.

35

nun zayiflamasma veya yok olmasma sebep olur. Böyle olunca da "mümin" diye tanınan kocayı "namussuz" ve "şerefsiz" bir hâle getirir. Kısacası, insam insanhk ma-kamından uzaklaştırır ve onu hayvanî eder. Işte bu ne-denledir ki, yiice Islam dini, her iki tarafında Müslüman olmalanni şart koşmuştur.



Bir gün, ashaptan biri Resul-i Ekrem'in huzuruna gelerek giiler giizle: "Ey Allah'm Resulü, demişti. Benim eşim, her gün eve vardığımda kapıya kadar gelir, beni karşılar, evden dışarı çıktığım zamanlar ise uğurlar, hayır dualarda bulunur. Üzgün olduğumu görünce te-selli etmeye çalışır, "Eğer rızk için endişeleniyorsan sa-kın üzülme, çünkü Allah rızkın kefilidir" der, mutlu ol-mamı sağlar." Resul-i Ekrem de bundan bir hayli memnun olup; "...Âlemlerin yaratıcısı yiice Allah, şe-hitlerin aldiklan sevaptan yansmı da sevğili eşine ve-recektir."1 şeklinde buyururlar.

Miiminlerin Emiri Imam AM (a.s)'dan, Fatima haz-retleriyle yaptiklari evliligin ikinci veya dördüncü günü Resul-i Ekrem (s.a.a) tarafından; "Eşini nasıl buldun?" diye sorulunca o, şöyle dedi: "Allah'a itaat etmede iyi bir yardımcıdır."2

Görülüyor ki eş, sadece yemek pişirip çocuk bakıcı-lığı yapacak bir kadın değil, Allah'a itaat etmede yar-

1- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl: 1, b:6, h:14.

2- Bihar'ul-Envar, c.43, s.118

36

dımcı olacak veya olmasi gereken bir hayat arkadaşı-dır.



Aile yuvasimn iki kutbu olan kadin ve erkek, birbir-lerinin tamamlayicisi olacaklanndan ikisinin de iyi ve mükemmel bir şekilde yetişmesi gerekir. Çünkü erkek kadin ile, kadin da erkek ile şeref bulur. Erkeğin örtüsü kadin, kadimn örtüsü de erkektir. Yiice Allah Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:

"Kadınlar sizin için, siz erkekler de onlar için birer örtüsünüz."1

jşte akıllı ve faziletli gerçek müminler, dünyada en bü-yük zevki, en yüksek saadeti, dini-içtimaî vazifelerin-de ken-dilerini Resulullah'a (s.a.a) ve Ehlibeyt Imamla-rma uydur-makla kazanabileceklerini idrak ederek, on-larm izini takip etmelidirler. Böylece, daha dünyaday-ken Cenab-i Hakk'm nzasim kazanarak saadet bulmah, fazilet ve maneviyatin en üst düzeylerine yükselmelidir-ler.

l-Bakara/187.

37

38


Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin