Beşinci Konu: Gençlerin ve Ebeveyn (Anne ve Baba)’lerin Sorumlulukları
100. İmam Ali (a.s.) şöyle buyuruyor:
“Gençliğini ihtiyarlıktan ve sağlığını da hastalıktan önce (kıymetini) bil.”[1]
Hayat boyu ele geçen fırsatlardan yararlanılmalı ve özellikle de gençlik ve sağlıktan;
Gençliğin değeri konusunda gençleri bilinçlendirmek;
Gençleri, içinde bulundukları bu dönemden faydalanmaları için teşvik etmek.
101. İmam Cafer-i Sâdık’tan (a.s.) nakledilen bir rivayet şöyledir:
“Nebi (Peygamber) Muhammed’in (s.a.a.) hatırladığım bazı hutbeleri vardır ve onlardan bir tanesinde şöyle buyurmuşlardır:
“Mümin insan, kendinden kendisi için, dünyasından ahreti için, gençliğini ihtiyarlıktan önce, hayatı da ölümden önce kendisi için zahire (azık) etmelidir.”[2]
Gençliğini yaşlanacağı zaman için dikkatlice kullanmak;
Gençliğin önem ve değeri;
Din adamları ve eğitmenlerin gençlerin eğitim ve terbiyesine dikkat çekmelerinin önemi;
Gençleri, gençlik döneminin değeri konusunda bilinçlendirmek.
102. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyururlar ki:
“Ey Ebazer! Şu beş şeyi diğer beş şey gelmeden önce ganimet bil; Gençliğini yaşlılıktan önce, sağlığını hastalığından önce, zenginliğini fakirlikten önce, boş vaktini meşguliyetinden önce ve hayatını ölümden önce”[3]
Gençlik çağının önem ve değeri;
Fırsatlardan yararlanmanın zarureti;
Gençliğin çarçabuk elden kaçan ve sınırlı bir fırsat olduğu bilincinin aşılanması;
Gençlerin dikkatinin fırsatlara yöneltilmesinin gerekliliği.
103. Ehl-i Beyt İmamları’nın yedincisi olan İmam Musa-i Kâzım (a.s.) “Dünyadan da nasibini unutma!” ayet-i kerimesi hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Yani, ahireti elde etmek için sağlığını, gücünü, fırsatları, gençliğini ve mutluluğunu kullanmalısın.”[4]-[5]
Sonsuzluk evi olan ahiret yurdu için gençlik döneminden faydalanılmasının zorunluluğu;
Gençlerin, bu gençlik nimetinden faydalanmasını bir vazife olarak görmeleri;
Gençlere içinde bulundukları çağdan doğru yararlanabilmeleri için eğitim verilmesi.
104. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyuruyor:
“Kul, Kıyamet Günü henüz adım atamadan, ona ömrünü nerede hiç ettiği ve gençliğini ne için harcadığı sorulacaktır.”[6]
Gençlerin, gençlik günlerinden en üst seviyede faydalanmalarından sorumlu olmaları;
Ebeveyn ve eğitimcilerin gençleri bilinçlendirip, onlara hayata dair ipuçları verip hatırlatmalar yapmaları;
Gençlik döneminin önem ve değeri;
Peygamberin (s.a.a.) yöntemleri ile gençlik döneminin önem ve değeri konusunda gençlere rehberlik edilmesi.
105. İmam Cafer-i Sâdık (a.s.) buyurur ki:
“Lokman’ın (a.s.) oğluna tavsiyelerinden bir kısmı da şöyleydi; Ey Oğul! Ruz-i Mahşer’de (Mahşer günü) sana dört şey hakkında soru soracaklar: Gençliğini nerede harcadığını, ömrünü nerede geçirdiğini, malını hangi yoldan elde ettiğin ve nerelerde harcadığını?”[7]
Gençlik en değerli şeydir ve insan onun hakkında sorgulanacaktır;
Gencin kendi gençliğinden sorumlu oluşu;
Anne-baba ve eğitmenlerin gençleri bilinçlendirip, onları uyarıp hatırlatmalarda bulunmaları;
Gençlerin bilmeleri gereken şeyler hakkında bilinçlendirilme ve ikaz edilmeye olan ihtiyaçları;
Gençlere nasihatte bulunmanın zorunluluğu.
106. İmam Cafer-i Sâdık (a.s.) şöyle buyurur:
“Sizin gençlerinizi şu iki hâl dışında görmekten hoşlanmam; bilgili ve bilgi peşinde koşan. Eğer bir genç böyle olmazsa başarısızdır, başarısız olursa perişan olmuş demektir, perişan olursa günah işlemiştir, günah işlerse de, Muhammed’i (s.a.a.) peygamberliğe seçene andolsun ki, (o genç) cehennemde yerini hazırlamıştır.”[8]
Gençlik döneminde ilim öğrenmenin zarureti;
Cahillik ve ilim peşinde gitmemek, başarısızlık ve perişanlığın en önemli sebeplerindendir; bu da günaha o da cehenneme sürüklenme nedenidir;
İlim öğrenmek ve bilinçli olmak, gençlerin yoldan sapma ve hatalardan mahfuz kalmaları için önemli bir unsurdur;
Gencin eğitimi için mânevî ve duygusal yöntemlerden faydalanarak ona ilim öğretmek;
Doğrudan emir ve yasaklamalar yerine, dolaylı yollardan gençlerle irtibat kurmak.
107. İmam Seccâd (a.s.) Haklar Risalesinde şöyle buyurur:
“Dindaşlarının senin üzerindeki hakkı... Büyüklerini baba, çocuklarını evlat, gençlerini de kardeş yerine koymandır.”[9]
Gençlerinizden kendi kardeşleriniz gibi sorumlu olun;
Sorumlular ile gençlerin yakın ilişki ve irtibat içinde olma zorunluluğu.
[1] Amedî, Abdulvahid; Gureru’l-Hikem, C. 1, s. 340.
[2] Kuleynî, Muhammed b. Yâkub b. İshak; El-Kâfî, C. 2, s. 70.
[3] Meclisî, Muhammed Bâkır; Bihâru’l-Envâr, C. 77, s.77, 3. rivayet.
[4] Kasas/77. “Allah’ın sana verdiği mal, menâl (servet) yüzünden âhiret yurdunu aramaya bak ve dünyâdaki nasîbini de unutma ve Allah sana nasıl ihsân ettiyse sen de ihsân et ve yeryüzünde bozgunculuk etmeye kalkışma; şüphe yok ki Allah, bozguncuları sevmez.”
[5] Hekimî, Muhammed Rıza; El-Hayat, C. 3, s. 366.
[6] Tarihu’l-Yâkubî, C. 2, s. 90.
[7] Kuleynî, Muhammed b. Yâkub b. İshak; El-Kâfî, C. 2, s. 135.
[8] Meclisî, Muhammed Bâkır; Bihâru’l-Envâr, C. 1, s. 170.
[9] Meclisî, Muhammed Bâkır; Bihâru’l-Envâr, C. 74, s. 9.
Altıncı Konu: Toplumun Gençlere Karşı Genel Bakışı
108. “Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a.), bir gün sevenleri ile oturuyordu. Birden gözü çok zor koşullar altında çalışan güçlü bir gence ilişti. Peygamber Efendimizin (s.a.a.) etrafında bulunan Peygamber âşıkları:
- Keşke bu genç, gücünü ve gençliğini Allah yolunda harcasaydı; dediler. Allah’ın Resulü (s.a.a.) şöyle buyurdu:
- Böyle konuşmayın. Çünkü bu genç, kimseye muhtaç olmamak için çalışıyorsa yaptığı iş Allah yolundadır ve eğer fakir ailesine veya anne-babasına bakmak için çalışıyorsa, hizmeti Allah yolundadır. Yok, eğer kendine mal toplamak ve hava atmak için yapıyorsa Şeytanın yolundadır.”[1]
Toplumun gençlere bakış açısı her zaman yerinde ve doğru değildir;
Toplumun, gençlere ve onların dinî anlayışlarına karşı bakış açısını düzelmesi;
Gençlerin birçok faaliyetlerinin aslında İslâmî renkte olması;
Gençlerin faaliyetlerine yön verilmesinin zorunluluğu.
109. Bir gün Allah’ın Resulü (s.a.a.), dostları ile birlikte iken yanlarından bir adam geçti. Bazıları “Bu adam delidir” dediler ve Peygamber Efendimiz (s.a.a.), bu söz üzerine şöyle buyurdu:
“Hayır, o (yalnızca) hastadır. Deli, kendi gençliğini Allah’a itaat etmeden geçiren kişiye denir.”[2]
Toplumun kalıplaşmış bakış açılarının değiştirilmesinin önemi;
Gençlik evresinden doğru faydalanılması ve akıl unsuru;
Dinî terbiye ve eğitimin gençlik çağında insanın hidayete ulaşmasındaki önemi;
İnsanın gençlik döneminde doğru yolu bulabilmesi için olabildiğince çok faydalanmasının önemi;
Gençlikte yapılan ibadetin önemi ve değeri.
110. Cafer oğlu Süleyman anlatır:
“İmam Muhammed Bâkır (a.s.) bana;
- “Delikanlı kime derler?” diye sordular. Ben de;
- Bize göre delikanlı genç olandır; dedim. İmam Muhammed Bâkır (a.s.) bunun üzerine:
- “Acaba Ashab-ı Kehf topluluğunun hepsinin yaşlı olduğunu ve Allah’ın onları imanlarından dolayı delikanlı olarak adlandırdığını bilmiyor musun?” diye buyurdu. Ben de:
- “Allah’a iman eden ve takvalı olan herkes delikanlıdır” dedim.” [3]-[4]
Gençlere gerçek delikanlı örneğinin tanıtılmasının önemi;
Tam mânası ile uygulamalı olarak yiğitlik ve delikanlılığın açıklanarak gençlerin buna adapte edilmesi;
Gençlerin dinî eğitimlerinde delikanlılık örneklerinin verilmesi;
Kavramların mânalarının yayılması ve bunun eğitimdeki etkisi.
[1] Feyz-i Kâşânî; Muhaccetu’l-Beyza, C. 3, s. 140.
[2] Tabersî, Ebu’l-Fazl Ali b. Hasan; Mişkatu’l-Envâr, s. 169.
[3] Kehf/10-13:“O gençler mağaraya sığındılar: Rabbimiz, bize katından bir rahmet ver ve bize şu işimizden bir çıkış yolu hazırla!” dediler.” “Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış yiğit delikanlılardı. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.”
[4] Ayyâşî, Muhammed b. Mes’ûd; Tefsir-i Ayyâşî, C. 2, s. 323.
Dostları ilə paylaş: |