Atıf notları:
-Enaniyetine mahkûm olan şahıs, binler fünunu bilse de echeldir, bak: 823.p. sonu
-Hikmet-i İlahiyeden habersiz feylesofların cehli, bak: 512, 1316, 2880.p.lar.
-Feylesofların ileri gidenleri ikiye ayrılmışlar, bak: 1474.p.
-Dine bağlı olmayan feylesof m: «Fıkıh kelimesi esas itibariyle hikmet kelimesine müradif gibidir. Meselâ şunun hikmeti veya sırrı veya ruh-u hakikatı şudur yerinde, “fıkhı şudur” denilir. Hikmet gibi fıkıh dahi, vücuh ve esbab-ı mufassalası ile ilm-i dakik ve amel-i nafi’ ifade eder. Asl-ı lügatte, fıkıh, garaz ve maksadı anlayıp bilmektir. O halde ilim, ilm-i mutlak; fıkıh da o ilimden garazı idraktir ki amele de şamildir. (Bak: İlim)
¬w<¬±f7~ |¬4 y²Z¬±T«S< ~®h²[«' ¬y¬" yÁV7~ ¬…¬h< ²w«8 (95) hadis-i şerifi dahi (2:269) âyetindeki hikmetten murad, fıkıh olduğunu ilham edecek bir delil olarak gösterilebilir. Dinde fıkıh ise, dinin maksadını idrak demek olur ki bunun hakikati de “nefs-i insanînin leh ve aleyhindeki ahkâmı” hukuk-u vezaifini, menafi ü mazarratını bilmek melekesidir...aneviyatta ehl-i ihtisas sayılmaz, bak: 1639,1732.p.lar.
Dostları ilə paylaş: |