İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə687/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   683   684   685   686   687   688   689   690   ...   1221
2207- qqLEYLE-İ KADR ‡f5 šyV[7 : Ramazan-ı mübarekin ve senenin en kudsi ve kıymetli gecesi. Kur’an âyetlerinin ilk defa vahiy ile gelmeye başladığı gece. (Bak: Şuhur-u Selase)

Atıf notu:

-Kur’anın Leyle-i Kadir’de inzali, bak: 2135.p.

2208- qqLEZZET ?±g7 : Tad, çeşni. Hoş ve güzel olan şey.

Çok şeylerde olduğu gibi lezzetin de meşru ve gayr-ı meşru kısımları vardır. Ve Şeriat kitablarında meşruiyet hududları tayin edilmiştir. Meşru lezzetin de bir kısmı manevi ve uhrevidir ki, iman çekirdeğinden nemalanır. Diğeri ise lezaiz-i cismani­yedir. Bunları ekser gafil insanlar gayr-ı meşru lez­zetlerle karıştırıp sefahet yoluna girerler.



2209- “Dünyanın akıbeti ne olursa olsun, lezaizi terketmek evladır. Çünki akı­betin ya saadettir, saadet ise şu fani lezaizin terkiyle olur. Veya şe­kavettir. Ölüm ve idam intizarında bulunan bir adam, sehpanın tezyin ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi? Dünyasının akıbetini küfür saikasıyla adem-i mutlak olduğunu te­vehhüm eden adam için de, terk-i lezaiz evladır. Çünki o lezaizin zevaliyle vukua gelen hususi ve mukayyed ademler­den adem-i mutlakın elîm elemleri her dakikada hissediliyor. Bu gibi lezzet­ler, o elemlere galebe edemez.” (M.N. l19)

“Bu dünya menzilinde görünen leziz şeyler, lezzet ve zevk için değildir. Çünki visallerinin lezzeti, firaklarının elemine mukabil gelmez. Maahaza o lezzetlerden hiç kimse tam manasıyla muradına nail olamaz. Ya o lezzetlerin ömürleri kısa olur veya insanın ömrü kısa olduğundan muradına yetişemez. Ancak o lezzetler ve o nefis şeyler, ibret ve şükre sevk içindir. Çünki onlar; Cenab-ı Hakk’ın ehl-i iman için Cennetlerde İhzar ettiği hakiki nimetlere nümunelerdir.” (M.N.44)



2210- “Ey sersem nefsim ve ey pürheves arkadaşım! Ayâ, zannediyor musunuz ki, vazife-i hayatınız yalnız terbiye-i medeniye ile güzelce muha­faza-i nefs etmek, ayıb olmasın batın ve fercin hizmetine mi münhasırdır? Yahut zannediyor musunuz ki, hayatınızın makinesinde dercedilen şu nâzik letaif ve maneviyat ve şu hassas aza ve âlat ve şu muntazam cevarih ve cihazat ve şu müteccessis havas ve hissiyatın gaye-i yeganesi; şu hayat-ı faniyede, nefs-i rezilenin, hevasat-ı süfliyenin tatmini için istimaline mi münhasırdır? Haşa ve kella!” (S.128)

221l- “Ey zevk ve lezzete mübtela insan! Ben yetmişbeş yaşımda binler tecrü­belerle ve hüccetlerle ve hâdiselerle aynelyakîn bildim ki: Hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir on tokat vurur gibi hayatın lezzetini kaçırır.” (S.150)

“Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle zinnetlendiniz ve günahlardan çekinmekle muha­faza ediniz.” (S. 146)

“Evet gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, akıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder. Bir dakika intikam lezzeti ile katleder, seksen binsaat hapis elemlerini çeker. Ve bir saat sefahet keyfiyle bir namus mes’elesinde; binler gün hem hapsin, hem düşmanın en­dişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur. Bunlara kıyasen biçare gençlerin çok vartaları var ki, en tatlı ha­yatını en acı ve acınacak bir hayata çeviriyorlar.” (S.148)

“Hem zeval-i lezzet elem olduğu gibi, zeval-i elem dahi lezzettir. Evet herkes geçmiş lezzetli, safalı günlerini düşünse; teessüf ve tahassür elem-i manevîsini his­sedip “Eyvah” der ve geçmiş musibetli, elemli günlerini ta­hattur etse; zevalinden bir manevi lezzet hisseder ki, “Elhamdülillah şükür, o belâ sevabını bıraktı gitti” der. Ferah ile teneffüs eder. Demek bir saat mu­vakkat elem, ruhta bir manevi lezzet bırakır ve lezzetli saat, bilakis elem bı­rakır.” (S.150) (Lezzetin zevali elemdir, bak: 533.p.)



2212- “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mü­temadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir. Hem insan, zihayatın en mükemmeli, en yükseği ve cihazatça en zengini, belki zihayatların sultanı hükmünde iken, geçmiş lezzetler ve gelecek belâları düşünmek vasıtasıyla, hayvana nisbeten en edna bir derecede, ancak kederli, meşakkatli bir hayat geçiriyor. Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşa­mak için ve rahatla ve safa ile ömür ge­çirmek için gelmemiştir. Belki azîm bir ser­maye elinde bulunan insan, bu­rada ticaret ile, ebedî, daimî bir hayatın saadetine ça­lışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür.” (L.206) O halde ömür sermayesi, vazife-i asliyede sarfedilmelidir.


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   683   684   685   686   687   688   689   690   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin