2676- “Maziye, mesaibe kader nazarıyla; ve müstakbele, maasiye teklif noktasında bakmak lâzımdır. Cebir ve İ’tizal, burada barışırlar.” (H.Ş. l18)
2677- Bir kısım Mu’tezile imamlarının Ehl-i Sünnetçe merdud sayılmamalarının bir sırrı:
“Ehl-i dalalet ve bid’at fırkalarından bir kısım zatlar, ümmet nazarında makbul oluyorlar. Aynen onlar gibi zatlar var; zahirî hiçbir fark yokken, ümmet reddediyor. Bunda hayret ediyordum. Meselâ: Mu’tezile mezhebinde Zemahşerî gibi, i’tizalde en müteassıb bir ferd olduğu halde, muhakkikîn-i Ehl-i Sünnet, onun o şedid itirazatına karşı; onu tekfir ve tadlil etmiyorlar, belki bir rah-ı necat onun için arıyorlar. Zemahşerî’nin derece-i şiddetinden çok aşağı Ebu Ali Cübbaî gibi Mu’tezile imamlarını, merdud ve matrud sayıyorlar. Çok zaman bu sır benim merakıma dokunuyordu.
Sonra lütfu İlahî ile anladım ki: Zemahşerî’nin Ehl-i Sünnete itirazatı, hak zannettiği mesleğindeki muhabbet-i haktan ileri geliyordu. Yani meselâ: Tenzih-i hakiki onun nazarında, hayvanlar kendi ef’aline hâlık olmasıyla oluyor. Onun için Cenab-ı Hakk’ı tenzih muhabbetinden, Ehl-i Sünnetin halk-ı ef’al mes’elesinde düsturunu kabul etmiyor. Merdud olan sair Mu’tezile imamları muhabbet-i haktan ziyade, Ehl-i Sünnetin yüksek düsturlarına kısa akılları yetişemediğinden ve geniş kavanin-i Ehl-i Sünnet, onların dar fikirlerine yerleşmediğinden, inkâr ettiklerinden merduddurlar.” (M. 453)
Atıf notları:
-Mu’tezile’nin hüsün ve kubh anlayışı, bak: 3969.p.
-Mu’tezile’nin kader anlayışı, bak: 1904.p
-Mu’tezile’nin masiyet üzerine tazibin vacib olduğu şeklindeki hatalı anlayışı, bak: 2255/1.p.
Dostları ilə paylaş: |