İki atıf notu:
-Allah’ın ademden icad etmek fiiline, mümkinin kudreti canibinden bakılmamalı, bak: 1476.p.
-Allah’a mümkinat mikyasıyla bakılmamalı, bak: 1637,1638.p.lar.
2759- Hem “bu kâinatta bulunan bütün güzelliklerin envaı ve çeşitleri, âlem-i gayb arkasında tecelli eden ve kusurdan mukaddes, maddeden mücerred bir cemalin esma vasıtasıyla cilveleri ve işaretleri ve emaratlarıdır. Fakat nasılki Vacib-ül Vücud’un Zat-ı Akdes’i, başkalara hiçbir cihette benzemez ve sıfatları mümkinatın sıfatlarından hadsiz derece yüksektir. Öyle de onun kudsi cemali, mümkinatın ve mahlukatın hüsünlerine benzemez, hadsiz derecede daha âlîdir.
Evet koca Cennet bütün hüsün ve cemaliyle bir cilvesi bulunan ve bir saat müşahedesi ehl-i Cennet’e, Cennet’i unutturan bir cemal-i sermedî, elbette nihayeti ve şebihi ve naziri ve misli olamaz.” (Ş. 76)
Atıf notları:
-Sani-i Kâinat, kâinat cinsinden değildir, mütealdir, bak: 227.p.
-Kâinatı tağyir eden, mütegayyir olur iddiasına cevab, bak: 230.p.
2760- İnsanın Allah’a evsaf-ı beşeriye mikyasiyle bakıp düşünmesi, marifetullah içindir. Yoksa Cenab-ı Hakk’ın zat ve mahiyetini bilmek için değildir. Nitekim “insan, cüz’î iradesiyle ve azıcık ilmiyle ve küçücük kudretiyle ve zahirî malikiyetiyle ve hanesini bina etmesiyle, bu kâinat ustasının malikiyetini ve san’atını ve iradesini ve kudretini ve ilmini, kâinatın büyüklüğü nisbetinde anlar, ayinedarlık eder.
Her insan hayatında bulunan ve inkişaf etmiyen ve his ve hassasiyet suretinde galeyan eden ve kesretli bir surette olan çok ince hayatî duygular, manalar ve hisler vasıtasıyla, Zat-ı Hayy-ı Kayyum’un şuunat-ı kudsiyesine ayinedarlık eder. Meselâ: O hassasiyet içinde; sevmek, iftihar etmek, memnun olmak, mesrur olmak, müferrah olmak gibi manalar ile, Zat-ı Akdes’in kudsiyetine ve gınayı mutlakına münasib ve lâyık olmak şartıyla, o neviden olan şuunatına ayinedarlık eder.” (L. 354)
Dostları ilə paylaş: |