İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə823/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   819   820   821   822   823   824   825   826   ...   1221
İki atıf notu:

-Ahkâm-ı diniyede ülema yalnız müzhirdir, bak: 1364.p.

-Kur’an tercemelerinden şer’î hüküm çıkarmağa kalkışılmaz, bak: 3762.p.

2774- “Mesail-i şeriattan birkısmına “taabbüdî” denilir; aklın muhake­mesine bağlı değildir; emroluduğu için yapılır. İlleti, emirdir. Bir kısmına “makul-ül mana” tabir edilir. Yani bir hikmet ve bir maslahatı varki, o hük­mün teşriine müreccih ol­muş; fakat sebeb ve illet değil. Çünki hakiki illet, emir ve nehy-i İlahîdir.

Şeairin taabbüdî kısmı; hikmet ve maslahat onu tağyir edemez. Taabbüdîlik ci­heti tereccuh ediyor, ona ilişilmez. Yüzbin maslahat gelse, onu tağyir edemez. Öyle de: Şeairin faidesi, yalnız malum mesalihtir denilmez ve öyle bilmek hatadır. Belki o maslahatlar ise çok hikmetlerinden bir faidesi olabilir. Meselâ biri dese: “Ezanın hikmeti, müslümanları namaza çağırmak­tır; şu halde bir tüfenk atmak kâfidir.” Halbuki o divane bilmez ki, binler maslahat-ı ezaniye içinde o bir maslahattır. Tüfenk sesi, o maslahatı verse; acaba nev-i beşer namına, yahut o şehir ahalisi na­mına, hilkat-ı kâinatın ne­tice-i uzması ve nev-i beşerin netice-i hilkatı olan ilan-ı Tevhid ve rububiyet-i İlahiyeye karşı izhar-ı ubudiyete vasıta olan ezanın yerini nasıl tutacak?

Elhasıl: Cehennem lüzumsuz değil:; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle “Yaşasın Cehennem!” der. Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiat ister.” (M.3979

2775- Şeriat sahasında naklî delil olmadan yalnız akıl ile bir hüküm vaz’etmenin hak olmamasının bir hikmeti şudur: Dinî hükümler, İlahî gaye­ler ve hikmetlere istinad eder. O İlahî gaye ve maksadlara insanın ilmi ve ihatası ise, Kur’andan isti­fade edilen ilim, feyiz ve ilham nisbetindedir. Son­suz olan İlahî hikmet ve gayeleri insanın ihata etmesi muhal olduğundan, o sonsuz İlahî hikmet ve gayelerin tercih ettiği ahkâmı, insanın keşfedip bul­ması da muhaldir. Kur’an(2:32) âyetiyle bildirdiği gibi, beşerde Allah’ın ihsanettiği kadar bilgi vardır.

2775/1- Bediüzzaman Hazretleri, şeriatın getirdiği hükümlere noksan veya ilave etmeden ondaki müvazeneyi muhafaza etmenin elzemiyetini be­yan ederken şöyle der:

“Mübalağa ihtilalcidir. Şöyle ki: Beşerin seciyelerindendir, telezzüz ettiği şeyde meyl-üt tezeyyüd ve vasfettiği şeyde meyl-ül mücazefe ve hikâye ettiği şeyde meyl-ül mübalağa ile, hayali hakikata karıştırmaktır.

Bu seciye-i seyyie ile iyilik etmek, fenalık etmek demektir. Bilmediği halde tez­yidinden noksan, ıslahından fesad, medhinden zemm, tahsininden kubh tevellüd eder. Zira müvazenet ve tenasübden naşi’ olan hüsnü, h­Q²L«< «ž ­b²[«& ²w¬8 ihlal eder. Nasılki bir ilacı istihsan edip izdiyad etmek, devayi dâ’e inkılab etmektir.” (Mu.27)

Kur’an (5:50) âyeti, en iyi ve en güzel hükmü ancak Allah’ın verdiğini beyan eder. (Taharri-i hakikatta isabet, hükm-ü İlahîye istinad ile mümkündür, bak: 2879.p.)



2776- Bir rivayette şöyle buyuruluyor:

_«Z²[«V«2 |¬BÅ8­~ ­f<¬i«#«— ®}«5²h¬4 «w[¬Q²A«,«— >«f²&¬~ |«V«2 «u[¬=~«h²,¬~ ~Y­X«" ²a«5«h«B²4¬~

«w<¬±f7~ «–Y­K[¬T«< ¯•²Y«5 ²w¬8 |¬BÅ8­~|«V«2 Çh«/«~ °}«5²h¬4 _«Z[¬4 «j²[«7 ®}«5²h¬4

­yÁV7~ Åu«&«~ _«8 «–Y­8¬±h«E­<«— ­yÁV7~ «•Åh«& _«8 «–YÇV¬E­[«4 ²v¬Z¬<²~«h¬"

“Yani: Benî israil 71 fırkaya ayrıldı. Ümmetim bundan bir fazladır. Onla­rın içinde dini akılları ile ölçen kimseler kadar zararlısı yoktur. Neticesi, Al­lah’ın helal ettiğini haram, haram ettiğini de helal etmek olur.” (R:E. 76) (Bak: 3547.p.da bir âyet notu)

Kur’an (67:10) âyeti, önce naklî, sonra aklî delillerin makamlarına göre kulla­nılması gerektiğine işaret eder. (Bak: 3716.pda 5. âyet notu)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   819   820   821   822   823   824   825   826   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin