-Mal ve evladın, bazı şartlarda, bir fitne olduğu: (8:28)
-Âhirette ne mal ve ne de evlad fayda veremez, ancak kalb-i selim (dünya malı ve evlad ü iyalin derd-i maişetiyle ve onların manevi mes’uliyetleriyle bozulmamış ve kemâlat kazanmış kalb) fayda verir: (26:88,89)
-İnsana kurbiyet-i İlahiyeyi kazandıran mal ve evlad değil, ancak hakiki iman ve a’mal-i salihadır: (34:37). Ve (18:46) (19:76) (28:80) âyetleri de aynı mânâ ile alâkalıdır.
-Mal ve evlad ü iyal, zikr-i İlahîden (marifetullahtan) alıkoymamalı.(Mal ve evlad ü iyal meşguliyeti) mani olması ile, âhirette hüsrana sebebdir: (63: 9)
-Aile ve evladdan bir kısmı (cihada, din yolunda çalışmağa mani olmak ve manevi mes’uliyetleri cihetinden getirecekleri zararlar itibariyle) düşmandır. (Bu gibi sebeblerden dolayı) onlardan kaçının ve çekinin: (64:14,15)
Ancak birkaç örnek için sure ve âyet numaralarını verdiğimiz bu ve emsali âyetler bilhassa asrımız itibariyle şayan-ı teemmül ve ibrettir. Ansiklopedinin hacmi itibariyle tafsilata girilmemiştir.
419/1- Yukarıdaki nakillerden netice olarak anlıyoruz ki, dünyada iffet ve huzura, âhirette de ebedî saadete medar olması gereken aile hayatının teşkilinde hissî ve ölçüsüz hareket etmek, (bilhassa asrımızın cemiyet şartları içinde) maddi ve manevi sıkıntı ve mes’uliyetlere sebebiyet verebilir. Esasen evlilik meşru olup teşvik edilmesi gerekirken, yukarıda görülen ciddi ikazların yapılması, -daha çok- bozuk cemiyetler içindir. Şu halde aile yuvasını kurmak isteyen kimse refika-i hayatını seçerken asgari şart olarak; mimsiz medeniyetin aşıladığı modalarına hevesli ve bağlı olmamak, ciddi mütedeyyin olmak, gayr-ı İslâmî âdetleri kalben ve fikren istiskal etmek, fiilen de onlardan uzak durmak ve dindar zevcine itaatkârlık gibi seciyelere sahib olup olmadığına dikkat etmelidir.
Mezkûr asgari şartların fıtrî ve hissî seviyede tahakkuku için, kadının geçmiş hayatında yani evlilik öncesinde İslâmî hayatı yaşıyarak vicdaniyat şeklinde (Bak: Vicdaniyat) melekeleşmiş bir dindarlık derecesini kazanmış olması gerektir. Zira Kur’an (4:3) âyetinde geçen ««_0 kelimesinin maziyi ifade ettiğine dikkat etmek gerektiği gibi, ekseriyetle zevi-l ukûl için kullanılan ²w«8 mevsûlüne bedel ma-i mevsûlenin gelmesi; kadının sîret, seciye, şefkat gibi tayyibiyetine yani güzel hasletlerine işaret olduğunu da ehemmiyetle teemmül etmek gerektir.
419/2- Bilhassa asrımızda olduğu gibi sefih cemiyetlerde görülen açık-saçık kadın ve kızların erkeklerle ihtilatlarıyla hayasızlık artar, zina çoğalır. Böyle zamanlarda evlenen kimse daha dikkatli olmalıdır. Kur’an (5:5) âyetinde “zina yapmıyan ve gizli dostlar edinmeyen kadınla evlenmek”, yani aksi sıfata sahib olanla evlenmemek emrediliyor. Bu gibi âyetlerin asrımıza bakan dersi, calib-i dikkattir. Hassaten (gizli dostlar edinme) hususu, intişar eden bir felaket gibi görünüp, ehl-i namusu daha çok ihtiyata sevkediyor. Kur’an (24:26) âyetinde de, ekser âlimlerin verdiği mana ile: Habis kadınlar habis erkeklere, habis erkekler habis kadınlaradır, diyerek müslüman ehl-i namusu aynı mevzuda ikaz eder.
Dostları ilə paylaş: |