İsmail arabaci kiMDİR



Yüklə 2,91 Mb.
səhifə197/269
tarix07.01.2022
ölçüsü2,91 Mb.
#83021
1   ...   193   194   195   196   197   198   199   200   ...   269
Alevi Kürtler kimlerdir?

‘'Alevi Kürtler'’ terimini, kendilerini Kürt olarak tanımlayıp tanımlamadıklarına bakmaksızın, Zazaca ve Kurmanci konuşan tüm Aleviler için kullanacağım. Bu terimi kullanmam, onların 'gerçekte' ya da 'esasen' Kürt ya da başka bir şey oldukları iddiasını taşımaz. Alevi Kürtlerin merkezi, Dersim'den (Tunceli ili ve ona komşu olan Erzincan'ın Kemah ve Tercan ilçeleri ile Bingöl'ün Kİğı ilçesinden) ibarettir. Dersimliler, Batı Dersim'in (Çemişgezek ve Pertek'in de kısmen içinde bulunduğu Ovacık ve Hozat'ın) (Zazaca konuşan) Şeyhhasan aşiretleri ile aralarında hem Zaza hem de Kurmanci dillerini konuşanların bulunduğu Doğu Dersim (Pülümür, Nazimiye, Mazgirt) aşiretleri arasında kültürel bir fark görürler.

Bir dizi Alevi yerleşim bölgesi Dersim'den Bingöl, Kuzey Muş, Varto boyunca Kars'a kadar doğuya uzanır. Bu aşiretlerin en büyükleri ve en iyi bilinenleri, Kurmanci konuşan Hormek (Xormek, Xiromek) ve Zazaca konuşan Lolan, Dersim kökenli olduğunu iddia ederler ve bu aşiretlerin gerçekten halen Doğu Dersim'de (zikredildikleri sıra ile Nazimiye ve Pülümür) yaşayan mensupları vardır.

Daha batıda, Sivas'ın Zara bölgesi ve çevresinde önemli bir Alevi Kürt nüfusu ile, Koçgiri aşireti ile karşılaşırız. Zaza lehçesinden çok Kurmanci lehçesi kullanmalarına rağmen, Koçgiri aşireti Batı Dersimli Şeyhhasan aşireti ile akraba oldukları iddiasındadırlar. Dersimli aşiretlerin başka bazı mensupları, hem Zazaca hem de Kurmanci konuşanlar, Sivas'ta diğer yerleşim bölgelerini oluştururlar. Dersim Alevileri ile akrabalıklarının diğer bir belirtisi, aralarında yaşayan aynı soydan seyitlerin (özellikle Kureyşliler'in) varlığıdır.

Diğer bir dizi yerleşim bölgesi Malatya, (Maraş'ta) Elbistan ve Antep boyunca Suriye ve Adana'ya dek güneye uzanır. En önemlilerinin adlarından başka bu aşiretler hakkında çok az şey bilinir. Dersimi'ye göre sözde tümü Kurmanci konuşan bu aşiretler de Dersim ile eski bir bağlantıları olduğunu iddia ederler. Dinlerinin Dersimliler'in dinleri ile ne ölçüde uyuştuğunu ve Yezidi ve Nusayri komşularınınki ile nasıl bir ilişkisi olduğunu bilmiyoruz. En azından, bu cemaatlerin bazılarına Dersim'de yerleşik soydan seyitler hizmet vermiştir; ama, aralarında aynı zamanda başka ocaklar (seyit soyları) da vardır. Amerikalı misyoner Trowbridge, gayet iyi tanıdığı Antepli Alevilerin –Pazarcık, Araban, Yavuzeli- (Kermanşah'ın batısında, Kırınt'ın yakındaki) Tutşami'nin Ehl-i Hak seyitlerini en yüksek dinsel otorite olarak kabul ettiklerini söylüyor. Yalnızca Dersim ve Koçgiri Alevileri'nin dinleri hakkında yüzeysel bilgiden daha fazlasına sahibiz; bu inanç ve pratiklerin diğer Alevi Kürtler'ce ne ölçüde paylaşıldığını bilmiyoruz. Bilgimizin çoğu, eski gezginlerin ve misyonerlerin raporlarından ya da Bumke'nin yerinde bir şekilde belirttiği gibi, Dersimliler'in "uygulanmayan bir inanç"a bağlı gibi görünmelerinden ötürü "inandıkları" ya da "yaptıkları"na dair anılardan kaynaklanır. Her ne kadar belki küçük bir azınlık iştirak ediyor olsa da, dağ mabetlerini ziyaret, kötü şansı engellemek için esrarlı mahallerde ve kutsal yerlerde adak adamak gibi belirli eylemler hala yaşadığından ötürü bu ifade belki biraz mübalağalıdır. Bununla birlikte birçok Dersimli için yiyecek tabularının ve güneşe, aya ve ateşe gösterilmesi gereken hürmetin, sıkça vurgulanan ancak fiiliyatta nadiren yerine getirilen adetler olduğu doğrudur.

19. ve 20. yüzyıl kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla, Dersim Alevileri'nin inançları ve fiiliyatı, Tahtacı ve İç Anadolu Alevi Türkleri'nin inanç ve fiiliyatından daha "aşırı" ve "syncretist" (daha çok İranî unsuruna sahip) görünür (bu tabii ki, daha çok, berikilerin inaçlarını daha iyi gizlemiş oldukları ya da tedricen daha çok İslamlaştırıldıkları gerçeğine bağlı olabilir). Ruh göçüne (metempsychosis) inanç daha çok anılır; Ermeni yazar Andranig (1900), insan ruhlarının hayvanlarda nasıl yeniden doğduğuna dair birtakım şaşırtıcı hikayeler nakleder. Dersimliler de, Ehl-i Hak gibi, Ali'de ve muhtemelen Hacı Bektaş'ta tezahürden, daha ılımlı ancak kesinlikle daha önemsiz olmayan seyitlerin kutsal varlığına kadar, kutsal yeniden vücut bulmanın çeşitli türlerine açıkça inanırlar. Hiç de saf olmayan Mark Sykes, Dersim aşiretlerinin ismen Şii olmakla birlikte, kendisine panteist gibi göründüğünü yazar.

Güneşe ve doğaya tapınma Dersimliler'in hayatında en az ayin-i cem ve diğer Alevi ritüelleri kadar önemli bir yer tutmuşa benziyor. Andranig buna gezegenlere, şimşeğe ve yağmura, ateşe, suya, kayalara, ağaçlara ve diğerlerine tapınmayı da ilave eder. Anlatıma göre, Dersimliler her sabah güneş ışınlarının değdiği ilk noktada tapınmaya başlarlardı.1920'lerde bir geceyi Malatya yakınındaki bir Alevi Kürt köyünde geçiren Melville Chater, bu sabah tapınmasının çok az farklı bir tasvirini yapar: Köylüler güneşin doğuşundan önce kalktılar ve tarlalarında çalışmaya başladılar. "Güneş yükseldikçe, bütün erkekler, kadınlar ve çocuklar doğuya döndü; güneşin önünde eğilerek kibarca iyi bir gün diledikten sonra günlük işlerine yeniden devam ettiler." (Chater 1928) Aynı köylüler aynı zamanda (belki sadece belli gecelerde) aya da taparlar: Geceleyin tüm köylüler, ayın görünmesini beklemek için, damlara çıktılar. Ay görünür görünmez, "Kürtler, önünde yavaşça başlarını eğmek ve yükselen gezegeni derinden selamlamak üzere aynı anda ayağa kalktılar; daha sonra taş merdivenlerinden indiler ve gecede kayboldular." (Chater 1928) Dersimliler'in güneşe tapınması, özellikle aşağıda söz edilecek olan Yezidiler'in benzer adetlerini kuvvetle hatırlatır. Bu aynı zamanda, en azından 19. yüzyıla kadar Mardin ve Diyarbakır bölgelerinde varoldukları bilinen, şimdi nesli tükenmiş Şemsî (güneşe tapanlar?) mezhebini de akla getirir.

Bununla birlikte daha özgül Alevi dinsel adetleri Dersimliler'i Alevi Türkler'e yakınlaştırır. Gülbank ya da nefes'lerinin çoğu Türkçe'dir; ve 1920'den önce de kesinlikle öyleydi. Erzincan valisi olan ve bölgeyi çok iyi bilen Ali Kemali'ye göre, hiç Kürtçe gülbank yoktur, Nuri Dersimi bunu doğrular ve Kureyşli ve Bamasor (Baba Mansur) soylarının seyitlerinin gülbank'ı "Zazaca'nın eski bir biçiminde" okuduklarını iddia eder (Dersimi: 1952). 1949'da yazan Hasan Tankut Reşit, Dersimliler'in ancak çok yakın zamanda, Alişer ve Seyyid Rıza'nın kışkırtmaları ile, Türkçe nefes'i kendi dillerinden şiirlerle ikame etmeye başladıklarını öne sürer.

Dersim Alevileri'ni Alevi Türkler'e yakınlaştıran bir diğer adet, merkezi Hacı Bektaş tekkesi ile olan ilişkileridir. Burası Molyneux-Seel (1914) tarafından Dersim dışındaki en önemli hac merkezi olarak gösterilmiştir. Kuramsal olarak, ortak aşiretlere rehber ve pir olan Dersimli seyitler, Hacı Bektaş'taki çelebi'yi mürşid'leri kabul ederler; ama fiiliyatta diğer soyların seyitlerini pir ve mürşid olarak benimserler ve Hacı Bektaş'la çok fazla ilgileri yoktur. Bununla birlikte Batı Dersim'deki üç küçük seyit soyu, Aguçan, Derviş Cemal ve Saru Saltık, Hacı Bektaş'ça tayin edilen halife'nin neslinden geldiklerini iddia ederler.


Yüklə 2,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   193   194   195   196   197   198   199   200   ...   269




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin