Istanbul Üniversitesi Matbaası



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə291/329
tarix07.01.2022
ölçüsü1,58 Mb.
#88912
1   ...   287   288   289   290   291   292   293   294   ...   329
YAŞAMIN SONU

Sürekli gelişen tıp teknolojisi yaşamın uzatılmasına ve ölümün ertelenmesine imkân sağlayan teknikler ve yöntemleri de sağlık hizmetine kazandırmıştır. Bu müdahaleler tıbbın yaşamı koruma ve sürdürme amacı ve hekimin yaşamı korumakla ilgili etik yükümlülüğü ile uyumlu görülmektedir. Ancak bu yükümlülüğün yapısı ve sınırları tıp etiği yönünden sorgulanmaktadır. Zira terminal dönem hastaların, ağır anomalili yenidoğanların, ölmek üzere olan hastaların yaşamlarının girişimsel tedavilerle yapay olarak uzatılması, ölümünün ertelenmesi tıp etiği açısından haklı çıkarılamamakta ve sorgulanmaktadır.

Kişinin içinde bulunduğu tıbbi durum nedeniyle yaşamını sürdüremediği hallerde devreye giren ve onun yaşamını yapay olarak sürdürmesini sağlayan, ölümünü erteleyen sistem ve cihazlara ve uygulamalara yaşam destek sistemleri denir. Bunlar arasında yapay solunum cihazları, vücut dışı kan dolaşımı pompaları, diyaliz aygıtları, canlandırma, tüple besleme v.d. sayılabilir. Tüm bu sistem ve imkânların sağlık hizmetine girmesi, yaşamın sonu, ölüm, yaşam tanımlarını etkilemiş ve sorgulanmaya başlamıştır.

Yüzyıllardır, ölüm, solunumun ve kalbin durması olarak tanımlanıyordu. Bugün bu kavram yerini beyin ölümü kavramına bırakmıştır. Beyin ölümü, beynin elektriksel potansiyelinin izoelektrik hatta düşmesi demektir. Beyin dokusu oksijensizliğe çok duyarlı olduğu için bu hasar geri dönüşsüzdür, sıfırlanma kalıcıdır. Beyin Ölümü kararı tıbbi bir karardır. Ülkemizde 29 Mayıs 1979 tarihli Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’un 11. maddesi bu konuyu ele alarak; beyin ölümünün “biri kardiyolog, biri nörolog, biri beyin cerrahı ve biri de anesteziyoloji uzmanı 4 kişilik hekimler kurulunca oybirliği ile saptanır” ifadesine yer verilir. Organ Aktarımı yapılabilmesi için aranan şartlardan biri, hastada beyin ölümünün gerçekleşmesidir.



Bitkisel yaşam durumunda beynin yalnızca kortikal bölümü hasar görmüştür. Hasta düşük düzeyde yaşam desteğiyle uzun yıllar yaşamını bu durumda sürdürebilir. Vücut dengelerini sağlayan, solunum ve dolaşım gibi istem dışı çalışan sistemleri düzenleyen beyin sapının ölümünde ise yoğun bir yaşam desteği gerekir. Günümüzde kabul gören ölçüt tüm beyin ölümüdür. Bu noktadan sonra hastanın öteki sistemlerini destek cihazları ile bir süre canlı tutmak mümkün olsa da, hasta yeniden bilincini kazanamayacaktır ve eldeki olanaklar yaşamı sürdürmeye yetmeyecektir. Bu bağlamda beyin ölümünde ötenazi gündeme gelmektedir.

Ötenazinin etimolojik olarak birebir sözcük karşılığı “iyi ölüm”dür ve tıbbın mevcut imkânları ile iyileştiremediği, kişinin kendisi tarafından kabul edilebilir nitelikte bir yaşam sunamadığı hastaların ölümüne izin verilmesi ya da bu ölüme yardım edilmesidir.

Hekimin eylemine göre ötenazi, pasif ve aktif olarak ikiye ayrılır. Bugün dünyada her iki yöntemi de uygulayan ülkeler vardır.

Pasif Ötenazi içinde bulunduğu durum yaşamla bağdaşmayan hastanın, tıbbi olanaklarla yapay olarak canlı tutulması durumunda gündeme gelir. Yaşam cihazlara bağlı olarak, suni olarak sürdürülmekle birlikte, hastaya, onun kabul edebileceği, nitelikli bir yaşam sunamamaktadır. Bu durumda yaşamı yapay olarak sürdüren destek sistemlerinin çekilerek (aygıtlar kapatılarak), hastalığın doğal sürecine bırakılmasına pasif ötenazi denir.


Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   287   288   289   290   291   292   293   294   ...   329




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin