Resim 3: Herman Boerhaave
18. yüzyılda klinik tıbbın iki merkezi Edinburgh ve Viyana’ydı ve her ikisi de Boerhaave’nin yetiştirdiği öğrencilerle kurulmuştu. Örneğin Edinburgh’da Robert Whytt (1714-1766) refleks ve şok nörolojisi üzerine çok sayıda araştırma yaptı. Çocuklarda menenjit ve tüberkülozu ilk kez tarif eden odur. Viyana Ekolü Boerhaave’nin öğrencileri Gerard van Swieten (1700-1772) ve Anton de Haen (1704-1776) tarafından kuruldu. Bu klinik ekol kısa zamanda tıbbi farmakolojide Stoerck, epidemiyolojide Stoll ve dermatolojide von Plenck gibi ünlü klinisyenleri yetiştirdi. Bu hekimlerin çalışmalarından bazıları Şanizade Mehmet Ataullah önemde Türkçe tıp literatürüne kazandırıldı.
18. yüzyılda cerrahi tam bağımsızlığını ilan etti ve büyük gelişme gösterdi. Fransa Kralı Louis Philippe özel hekimi Felix’e, başarılı anal fistül ameliyatı için minnettarlığını ödemek isteyince, ülkede bu disiplinin yeniden kuvvetlenerek doğuşunun yolu açılmış oldu. Fransız Hükümeti daha iyi sağlık hizmeti vermenin kaynak ve destek ayırmaya değer bir alan olduğunu kavradı. Böylece Fransız cerrahlar, patolojik anatomide dünya çapında ün kazandılar. Aralarından Jean-Louis Petit (1674-1750) ilk basit mastoid operasyonu yaptı ve yazdığı kitabında kanser vakalarında metastatik lenf bezlerinin alınmasını tavsiye etti.
İngilizler de yetenekli cerrahlar yetiştirdiler. Bunların en büyüğü John Hunter (1728-1793)’dır. Hunter, cerrahiyi, salt bir zanaatten deneysel bir bilime dönüştürmüştür. Fransız meslekdaşları gibi nöroşirürji ve nöroanatominin sorunsallarını aydınlığa kavuşturmak için hayvanlar üzerinde deneyler yapmıştır. Tıbba en büyük katkısı enflamasyon üzerine yazdığı eseridir. Hunter patolojik anatomide parlak başarılara imza atmış ve karşılaştırmalı anatomiye büyük katkılar getirmiştir. Birçok yetenekli öğrenciler yetiştirmiştir.
Tüm bu gelişmeler obstetrik alanında da yankı bulmuştur. Kadın Doğum hekimliğinde ilk kurum, Paris’te 1720 yılında kurulmuştu. Bu tıp dalı Fransa’da de la Motte ve Jean Louis Baudelocque önderliğinde gelişmeler kaydederken, İngiltere gibi öteki Avrupa ülkelerinde de William Smellie (1697-1763) and William Hunter (1718-1783) gibi iki İskoç hekim önderliğinde gelişiyordu. .
1761’de Padua’dan Giovanni Battista Morgagni patolojik anatomiyi bir tıp branşı olarak zirveye çıkaran anıtsal eserini yayınladı. Bu kitap yazarın kendisi ile hocası Valsalva’nın yaptıkları 700 diseksiyona dayanıyordu. Gerek sistematizasyon gerekse korelasyon yönleriyle kendinden öncekilerden üstün nitelikteydi.
Morgagni’nin kitabının çıktığı yıl, Viyana’dan Leopold Auenbrugger (1722-1809) fiziki muayene hakkındaki kitabı Inventum Novum’u yayınladı. Bu kısa kitapta Auenbrugger perküsyonla göğüs boşluğunun muayenesi anlamındaki yeni tekniğini öğretiyor ve göğüs hastalıklarının tanısında ve seyrinde yaralı olabilecek bir yöntem olarak öneriyordu. Bir hancının oğlu olan Auenbrugger’in bu tekniği babasının mahzenindeki şarap fıçılarını elle yoklayarak doluluğunu kontrol ederken geliştirdiği söylenir. Ama hocası van Swieten’in de ascitli mideyi perküsyonla muayene ettiği keşfedilmiştir
Önemli klinik çalışmaların ve bilimsel ilerlemelerin yanı sıra 18 yüzyıldaki gelişmelerin Aydınlanma Felsefesiyle ilişkisi vardır. Bu felsefe 17. yüzyıl İngiltere’sinde doğmuş; büyük Fransız filozoflar Diderot, d’Alembert, Voltaire, Rousseau’nun eserleriyle zirveye çıkmış ve Franklin ve Jefferson gibi Amerikan düşünürlerin çalışmalarında yankısını bulmuştur. Aydınlanma Felsefesi Amerikan ve Fransız devrimlerinin fikri zeminini oluşturur. Aydınlanma Felsefesi ile bütün meselelere akılcı yaklaşım bilimsel bilginin yaygınlaşmasıyla bütünleşmiştir. Uygulamalı bilimler önem kazanmıştır. Tüm bunlar cadılık, cin çarpması, kötü ruhlar gibi batıl inançların eriyip gitmesine yol açmıştır. Bu tür mental bozukluklar, günah, kabahat, uğursuzluk biçiminde açıklanmak yerine hastalık olarak görülmeye başlamıştır. O zamana dek çok kötü koşullarda yaşayan akıl hastaları zincirlerinden çzülmüşlerdir. Psikiyatride yeni bilimsel ve insani yaklaşımın temsilcisi Philippe Pinel (1775-1826)’dir.
Bu yeni tıp yaklaşımı bugün halk sağlığı denen sahadaki çalışmaları da teşvik etmiştir. İnsanlar ordudaki, donanmadaki, hapishanelerdeki, hastanelerde tifo, tifüs, tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıkların kırıp geçirdiği perişan koşullara kayıtsız kalmamaya başlamışlardır. Hastane koşuları iyileştirilmeye çalışılmış, kamuya açık yerlerde koruyucu sağlık tedbirleri alınmıştır. Bebeklerin ve çocukların sağlık koşullarını iyileştirmede en büyük etki, ünlü romancı ve filozof Jean Jacques Rousseau’nun eserlerinden gelmiştir. Anneler yeniden bebeklerini emzirmeye başlamış, insanlar kamu sağlığı hareketlerine etkin olarak katılır olmuşlardır. Özürlü çocuklar için ilk ortopedik kurum İsviçre’de 1780 yılında açılmıştır. Çocuk sağlığına ve refahına artan ilgi, çocuk ölümü oranını ciddi biçimde düşürmüştür.
Halk sağlığı alanında yeni bilimsel yaklaşımın tıbba en büyük katkılarından biri, yüzyılın sonuna doğru, etkili bir koruyucu ve önleyici bir sağlık tedbiri olarak çiçek aşısının bulunmasıdır. Çiçek bu dönemde çocuk ölümlerinin başlıca nedenlerinden biriydi. Aydınlanma Çağı’nda Batı çiçek hastalığına karşı koruyucu bir tedbir olarak Doğu’da yüzyıllardır uygulanmakta olan variolasyon tekniğini de kullanmıştı. Variolasyon, gerçek çiçek serumunun çok az bir bölümünün kişiye inokulasyonu ile, hastanın spontan bulaşmadan daha hafif bir atak geçirerek bağışıklanması yöntemiydi. Batı bu yöntemi, ilk kez, Osmanlı İmparatorluğu’nda hekim olarak çalışan Emanuel Timoni (İstanbul) (1713) ve Pylarini (İzmir) isimli iki hekim ile o sıralarda payitahtı ziyaret etmekte olan Lady Mary Worthley Montagu (1718)’nün (İngiliz büyükelçisinin eşi) yazdıklarından öğrendi. Ancak variolasyon tehlikeli bir yöntemdi. Daha iyi ve güvenli aşı yöntemini Edward Jenner (1749-1823) üretti.
Dostları ilə paylaş: |