KISALTMALAR
a.g.e. :Adı geçen eser
a.g.m. : Adı geçen makale
Bkz./bkz. : Bakınız
C. : Cilt
DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
edit : Editörler
s. : Sayfa
S. : Sayı
trc. : Tercüme eden
ty. : Tarih yok
vd. : Ve diğerleri
yay : Yayınları
GİRİŞ ORYANTALİZM VE ORYANTALİST KAVRAMI
“Orientalism ”, Latince “orient” kelimesinden türetilmiştir. Oryantalizm, son derece karmaşık bir disiplin olduğu için herkes bu kavramı farklı şekilde tarif etmiştir.1 Oryantalizm kelimesi, “doğululuk, doğu beğenisi, doğu bilimleri, şarkiyat2, Doğu’yu ve Doğulu halkları araştıran disiplinler3 anlamlarına gelmekte olup, ”Batı dünyasındaki üniversiteler veya özel araştırma kurumlarında İslam, Çin, Hint ve diğer Doğu toplumlarının ekonomik, sosyal, siyasi kurumları, yaşayış ve düşünüş tarzları, inançları, meydana getirdikleri düşünsel ürünler ile ilgili olarak yapılan araştırma, inceleme yahut spekülatif katkı niteliği taşıyan yorumlardan oluşan bilgiler bütünü”4ne verilen isimdir. Oryantalist ise genel anlamıyla bir bütün olarak Yakın, Orta, Uzakdoğu’yu dili, edebiyatı, uygarlığı ve dinleriyle incelemeye çalışan batılı bilim adamları için kullanılan bir isimdir.5 Gerek memleketimizde, gerek İslam dünyasında özel manasıyla müsteşrik (oryantalist), “Müslüman doğuyu mezkûr yönleriyle inceleme konusu edinen kimse” demektir.6
Oryantalist kelimesi tarihi süreç içerisinde farklı anlamlarda kullanılarak bugünkü anlamını kazanmıştır. Mesela; oryantalist tabiri, başlangıçta bugünkü anlamından oldukça farklı bir anlama sahipti: 1683’te oryantalist tabiriyle kastedilen “Doğu veya Yunan kilisesinin bir üyesi” idi.7 Oryantalist kelimesi İngiltere’de 1779’da, Fransa’da ise 1795’te doğmuştur. Oryantalizm ise Fransa akademisi sözlüğüne 1838’de alınmıştır.8
Bu kelime, tariften de anlaşılacağı üzere, hayli geniş bir yüzölçümünü içine almaktadır. Bir telakkiye göre, Avrupa’nın doğusu’ndan itibaren bütün bir Asya ve Avrupa âlemini, Yakın, Orta ve Uzakdoğu’yu; tarihleri, dinleri, kültürleri, edebiyatlarıyla inceleme işi olarak son derece geniş bir sahaya yayılır9
Günümüzde birçok oryantalizm tanımı ile oryantalizme yüklenen pek çok farklı anlamla karşılaşılmaktadır. Bu oryantalizmin hem tarihsel süreç içerisindeki farklı anlamlar kazanmasından, hem de oryantalizmin karşısındaki tutum farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Oryantalizmi tanımlayan isimler, elbette, aşağıda zikredilecek isimlerden ibaret değildir. Bu nedenle, oryantalizme yönelik çok sayıdaki bu farklı yaklaşımlar, tekrardan kaçınmak amacıyla en temelde iki kategoride toplamak mümkündür:
Birinci kategoride, oryantalizmin akademik bir merak saikiyle oluşturulduğunu savunan ve doğal olarak da, oryantalizme “olumlu” bir anlam atfedenlerin yaklaşımları/tanımları bulunmaktadır. Bu yaklaşım sahipleri, oryantalizmin iki farklı kültür dünyası arasında oynadığı “olumlu” rolden bahsetmeyi, yabancı bir kültürün tanınması konusunda yaptığı hizmetleri ön plana çıkarmayı tercih etmektedirler. Oryantalistlerin objektif bilim kıstasları doğrultusunda bilgi ürettiklerini savunmaktadırlar. Ürettikleri bilginin ya da bizzat kendilerinin, Batı dünyasının, dünyanın diğer coğrafyalarında sürdürdüğü sömürgecilik faaliyetlerinde gerçekleştirdikleri hizmetleri değerlendirmeye almama eğilimindedirler. Yaptıkları tanımlar da, bu eğilimi yansıtır niteliktedir.10
İkinci kategoriyi, Oryantalizme “negatif” nitelikler atfeden tanımlar oluşturmaktadır. Bu tanım sahipleri, birinci kategoridekilerden farklı olarak, oryantalizmi, toplumlar ve kültürler arası ilişkilerde ona yüklenen işlev ve yarattığı neticeleri de göz önünde tutarak tanımlamaktadırlar.11 Bazı yazarlara göre, günümüzde oryantalizme “negatif” anlam kazandıran en önemli kişi Edward Said’tir. Edward Said, oryantalizmi “hepsi birbirine dayalı birçok şey” olarak anlamakta ve genel kabul gören anlamlarını “en kolay kabul edilen akademik manası”ndan başlayarak sıralamaktadır.12
İster özel ister genel yönleriyle uğraşsın –antropolog, sosyolog, tarihçi ya da filolog olması fark etmez-şark hakkında yazan, ders veren ya da Şark’ı araştıran kişi şarkiyatçıdır, yaptığı iş de Şarkiyatçılıktır.(…) Kazanımları, dönüşümleri, ihtisaslaşmaları ve aktarımlarıyla kısmen elinizdeki çalışmaya konu olan bu akademik gelenekle bağlantılı daha genel bir anlamı vardır şarkiyatçılığın. Şarkiyat, “Şark” ile “Garb” arasındaki ontolojik ve epistemolojik ayrıma dayanan bir düşünme biçimidir. Aralarında ozanların, romancıların, felsefecilerin, siyaset kuramcıların, iktisatçıların, imparatorluk yöneticilerinin de olduğu kalabalık bir yazar topluluğu, Şark’a, Şark’ın insanına, törelerine, “aklına”, yazgısına vb. ilişkilerin kuramları, destanları, romanları, toplum betimlemelerini, siyasal kayıtları işleyip inceltirken, Doğu ile Batı arasındaki temel ayrımı başlangıç noktası saymıştır.13
Kabaca belirlenmiş bir başlangıç noktası olarak 18. yüzyıl sonu alınırsa, Şarkiyatçılık –Şark hakkında saptamalar yaparak, ona ilişkin görüşleri meşrulaştırarak, onu betimleyerek, öğreterek, oraya yerleşerek, onu yönlendirerek –uğraşan ortak kurum olarak, kısacası Şark’a egemen olmakta, Şark’ı yeniden yapılandırmakta, Şark üzerinde yetke kullanan bir batı biçemi olarak incelenebilir, çözümlenebilir.14 Dolayısıyla, oryantalizmin, Said’in doğru bir biçimde gösterdiği gibi, hem akademik bir yönü, hem sömürge faaliyetleriyle bir ilişkisi hem de dini ve kültürel bir veçhesi bulunmaktadır15 diyebiliriz. Kategoriler arasındaki fark, özellikle oryantalizmi masum ve sempatik bir uğraşı alanı olarak göstermek isteyenlerin, oryantalizmin bu yönüne ilişkin özel vurgularından kaynaklanmaktadır. Oryantalizmin Doğu’yu, Batı’nın kullanımına sunmak için yeniden inşa ettiği, Doğu’yu “Doğulaştırdığı” ya da Batı’nın Doğu üzerinde hegemonya kurmasında etkili bir işlev üstlendiği doğrudur. Ancak Oryantalizmin Doğu kültür mirasının korunmasına ve günümüze aktarılmasına katkıda bulunduğu da doğrudur.16
Dostları ilə paylaş: |