Kadere iman 2 Kader Konusunda Bazı Meseleler 3


İRÂDE I- Hayvanlarda Hareket ve İçgüdü



Yüklə 403,77 Kb.
səhifə9/14
tarix18.01.2019
ölçüsü403,77 Kb.
#100613
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

İRÂDE

I- Hayvanlarda Hareket ve İçgüdü

Etrafımıza baktığımız zaman birçok hayvanların iradeleriyle hareket ettiklerini zannetmekten kendimi­zi alamayız. Meselâ otlayan bir kuzu yerdeki otlardan bir kısmını yerken bir diğerine burnunu uzatır uzat­maz çekilir. Bir arı, balın yapılması için hangi çiçekten ne kadar alınması gerekiyorsa o kadar alır. Bir at yav­rusunu emzirirken onun başının, kasıkları arasına sıkı­şıp acımaması için ayağını kaldırır ve tırnağının ucuna basar. Bir balık suya atılan ekmeği, bir kedi fareyi ko­valar. Bir fare, kocaman bir mandadan kaçmadığı hal­de küçücük bir kediden yıldırım hızıyla kaçma çabası­na düşer.

Daha birçok misallerini sıralıyabileceğimiz bu hâdiseler, onların iradeleriyle hareket ettiklerini zan­nettirir bize. Fakat biz biraz daha düşünelim:

Meselâ, arı için baldan başka bir yiyecek yapma imkânı var mıdır? Sözgelimi, bu sene reçel, ikinci sene konserve, diğer bir sene de pekmez, süt gibi yiyecek maddeleri yapabilir mi? Yahut bir arı kovanındakiler bal yaparken diğerindekiler başka çeşidden bir yiyecek maddesi yapmağa uğraşabilirler mi? Hep birlikte hayır diyeceğiz. Çünkü böyle bir şey ne görülmüş, ne de işitilmiştir. Onlarda görülen ve iradeli hareket zannettiği­miz haller, içgüdü (sevk-i tabiî) ismini verdiğimiz kabi­liyetlerdir. Bunlar Allah'ın o hayvanlarda yarattığı hu­susiyetlerdir. Bu yaratış ile hiç bir öğrenime lüzum ol­madan arı bal yapar, örümcek ağ örer, balık suda yü­zer, kuş havada uçar, civciv yem ararken eşinir.

Bir kısım hayvanlar, meselâ maymunlar diğer bir kısım hayvanlardan ileri durumdadır. Pek az nisbette irade vardır. Fakat bu irade kendilerinin insan gibi mükellef olmasını gerektirecek derecede değildir.

II- İnsanların Hareketleri ve İrâde

İnsanları hayvandan ayıran pek çok üstünlüklerin­den biri de iradeli hareketlere sahip olmasıdır. İnsanın hareketlerini gözden geçirdiğimiz zaman bu hareketleri de iki kısımda toplamamız mümkündür:



1) İradesine bağlı olmayan hareketleri: Nefes al­mak, göz açık bulunduğu müddetçe arasıra göz kapak­larını kırpmak, damarlarda kan dolaşımı, kalbin atışı, midenin, karaciğerin, böbreklerin, sinir sisteminin ça­lışması... gibi. Bunlar bizim isteğimize bağlı olmadan çalışırlar. İsteğimize bağlı çalışmaları olmadığı için bunlardan sorumlu tutulmalıyız. Hiç kimse, nefes aldı­ğı, damarlarında kan dolaşımı olduğu için mahkeme huzuruna çıkarılmamıştır.

Bu hareketlerimizden bir kısmına bir zaman için hakim olduğumuz olur. Meselâ gözlerimiz açık iken ya­rım, hatta bir dakika kırpmadan durabiliriz. Dakikada normal olarak 17-20 defa nefes alırken kendi isteğimizle sık veya daha seyrek nefes almamız mümkün olur. Fakat buna günün yirmi dört saatinde devam etmemiz imkânsızdır.

Bazı hind fakirlerinin nefes almadan üç ay durma­ları, kalbin atışını durdurarak kalmaları gibi yüz mil­yonda bir olan misaller, bütün insanlık için bir delil sa­yılmaz ve bu hareketler, iradeli hareketler arasında sa­yılamaz. Yaptıkları da zaten belli bir zaman içindir. İlerde tekrar bu konuya dönülecektir.

2) Bazı hareketlerimizi kendi istek ve irademize bağlı olarak yaparız. Bunlar, arzu etmediğimiz takdir­de yapmıyacağımız, yapmamaya güç yetirebileceğimiz hareketlerdir. Bunlara iradeli hareketler ismini veriyo­ruz. Kendi isteğimizle yaptığınız için icabederse sorum­lu tutulacağımız, mükâfat veya ceza ile karşılaşacağı­mız hareketlerdir. Meselâ; Yolda giderken düşürülmüş bir para ile karşılaştığımızı düşünelim. Neler yapabili­riz?

1- Bu para benim değildir diye hiç dokunmadan oradan ayrılabiliriz.

2- Onu alıp cebimize kor ve oradan uzaklaşabili­riz. Vicdanımız bizi rahatsız etmediği takdirde kendi malımız gibi yiyebiliriz.

3- Parayı aldıktan sonra sahibini bulma çabasına düşebiliriz.

4- Bulamazsak ilgili makama başvurarak sahibi­nin bulunmasını ve teslim edilmesini rica edebiliriz.

5- İlân ettirmeye değmeyecek kıymette ise, sevabı esas sahibinin defterine kaydedilmesi niyyetiyle onu bir fakire verebiliriz.

îşte bu saydıklarımızdan herhangi birini yapmak hususunda biz hür ve serbestçe hareket edebiliriz. Vic­danımız, terbiyemiz, ahlakî durumumuz hangisini ge­rektiriyorsa onu yaparız. Bunlardan hangisini yapar­sak yapalım, herbirisi iradeli hareket olur.



III- İrâde Konusunda Dört Görüş

İnsanın irâdesi vardır-yoktur, işe yarar-yaramaz konusunda dört çeşit görüş meydana gelmiştir. Bunlar:



1- İnsan, iradesinde hür ve serbesttir. Sorumlu olması için kendi iradesine hakim olması gerekir. İra­desine bağlı olan işlerini insan kendi yaratır.

Bu görüş Mutezile mezhebinin görüşüdür. "Kendi işini kendi yaratır" demeleri hatalı bir sözdür. Şu kadar ki Mutezile, "insan yaratır" derken, bu söz ile Allah Teâlâ'nın yaratması gibi bir manâ düşünmemiş, insana ulûhiyet payesi vermeyi hatırlarından bile geçirmemişlerdir. Maksatları insanın sorumluluğunu insanın şah­sına yüklemektir. Allah Teâlâ'yı tenzih gayesinden ha­reket etmiş, fakat bu hatalı görüşe ulaşmışlardır.



2- İnsan iradesinde hür ve serbesttir. Ancak ira­deye bağlı işlerinde "dilemek insana, yaratmak da Al­lah'a aittir."

Bu görüş Matüridî mezhebine aittir.

"Dilemek insandan" sözüyle insanın sorumlu oluşu­nu, "yaratmak Allah'tan" derken de Allah Teâlâ'yı ten­zihi "yani O'nu noksanlık getirecek sıfatlardan uzak bilme kaidesini" göz önünde bulundurmuşlardır. Mezhebler arasında en mutedil olan görüş budur.

3- "Dilemek insana, yaratmak Allah'a aittir. An­cak insanın bu dilemesi de evvelce Allah tarafından ya­ratılıp verilmiştir."

Bu görüş .Eş'ari mezhebine aittir.

İnsanın dilemesi de evvelce yaratılıp verilmiştir sö­zü, hür ve serbest irade olmadığı neticesini vereceği için hatalı bir görüştür.

İnsanda genel manâsıyla bir irade sıfatının bulun­masıyla, bir de bu iradeyi yeri gelince serbestçe kullan­mayı birbirine karıştırmamak gerekir. Allah insanı her istediğini tercih edecek kabiliyyette yaratmasa insanın sorumluluğu neyle tahakkuk ederdi? Önce istediğini söyleyebilme kudreti verilir, daha sonra söylediklerin­den sorumlu tutulur veya mükâfat verilir. Yaratılışta­ki umumi kaide budur.

Eş'arîler irade sıfatının evvelce yaratılıp verildiğini söyledikten sonra, bir adım daha atarak insanın bu ira­desiyle tercih etme durumunun da evvelce yaratıldığım söylemektedir.

4- İnsan iradesinde serbest değildir. Bütün istek ve dileklerinde Allah'ın iradesine bağlıdır. Hiçbir işi kendi iradesiyle yapamaz

Bu görüş Cebriyye mezhebine aittir.

Bu görüşün insana sorumlu olabilme yolu bırakma­dığı meydandadır. Konunun tafsilâtı Kelâm derslerine aittir.


Yüklə 403,77 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin