Rabbim O Putlar Kullarını Şaşırtıyor.
Ayeti kerime:
Rabbim o putlar insanlardan birçoğunu şaşırttılar.
Artık bundan sonra kim bana tabi olursa izimde giderse bendendir.
Kim de bana isyan ederse tevbe ettiği takdirde muhakkak ki sen onu çok bağışlayıcı çok merhamet edensin (İbrahim 36)
Geçmiş zamanda yaşamış alimlerin tesirinde kalan insanlar onları çok sevmişler Şeytanın tuzağına düşmüşler o alimlerin heykellerini yaparak putlara tapmışlar ve müşrik olmuşlar.
Taptıkları putlar hissiz hareket etmeyen konuşamayan heykellerdi.
Hz. ALLAH işte böyle hiç bir faydası olmayan şeylere tapan boşuna zaman harcayan sapıtmış insanları uyarmak için peygamberler gönderdi.
Bu sapıklar Hz. İbrahim (a.s) Musa (a.s) zamanında görüldüğü gibi Resulullah (s.a.v). Efendimizin hayata teşrif etmediği zamanda ise zirvede idiler.
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v). Efendimiz ve HZ. İbrahim Aleyhisselamın Bir olan ALLAH’A davet ettikleri gibi, Onların izinde giden mürşidi kamiller de, dünya batağına dalmış hazreti ALLAH’ı unutmuş nefsine tapmış insanları bir olan ALLAH’A davet ederek şeriatı yaşatıyor nasipli olanlara nasiplerini dağıtıyor.
Nasip var insan rızkını bir işverenden alıyor bu zahiri rızık, nasip var ahiret rızkı onu da Hz. ALLAH’ın veli kullarını vesile ederek dağıtıyor.
Şimdi soruyoruz Mürşidi kamilleri küçük ilahlar diye vasıflandıran kişiler yanlışta değil mi?
Bu mübarek insanlara küçük düşürücü sözler sarfeden onlara değer veren saygı ve tazim gösteren kişileri şirke düşmüşler diye yaygara koparan kişiler doğru yolu sapıtmaya çalışmıyorlar mı?
Mürşidi kamiller gelenleri heykellerin putların etrafında mı döndürüyorlar.
Onlara ibadet yaptırmıyor kendini ben haşa ALLAH’IM bana tapın bana secde edin mi diyor.
Veya geçmişten bu günümüze kadar, cahiliye devrinde olduğu gibi hiç bir mürşidi kamilin heykeli yapılmış onun etrafında dönülmüş mü ki o zamanın müşriklerine gelen Ayeti kerimeleri mürşidi kamillere uyanlara gelmiş diye gösteriyorlar.
Hz. ALLAH’a çağıran şeriatı yaşatan peygamberinin izinden giden bu güzel insanları put mesabesine koyan kişilere deriz ki,
Siz de geçmişte yaşamış Hz. ALLAH’ın veli kullarını put, onlara uyanları da müşrik diye kitaplar yazan birilerini önder olarak kabul etmiş onlar ile rabıta kurmuşsunuz.
Onları imam kabul etmiş onlara tabi olmuş onların emri altına girmiş
Ağaçtan taştan yaptıkları putlara tapanlara gelen ayeti kerimeleri, yürüyen konuşan cihad eden özü ALLAH sözü ALLAH etrafa nur saçan mürşidi kamillere yamamaya çalışıyorsunuz.
Bu çalışmayı yaparken de irşad yaptığınızı zannediyorsunuz
Fakat ifsat yaptığınızın farkında değilsiniz.
Mürşidi kamillere intisap edenleri Peygamber Efendimizin izinden gidenleri Şeyhlerine tapıyorlar derken sizleri veli kullara düşman eden önderlerinize taptığınızı onları ilah kabul ettiğinizi ne zaman anlıyacaksınız.
Hz. ALLAH(c.c) sizlerden cümle ümmeti Muhammedî muhafaza etsin İnşaALLAH.
Kalpteniman
Rabbim O Putlar Kullarını Şaşırtıyor.
Ayeti kerime:
Rabbim o putlar insanlardan birçoğunu şaşırttılar.
Artık bundan sonra kim bana tabi olursa izimde giderse bendendir.
Kim de bana isyan ederse tevbe ettiği takdirde muhakkak ki sen onu çok bağışlayıcı çok merhamet edensin (İbrahim 36)
Geçmiş zamanda yaşamış alimlerin tesirinde kalan insanlar onları çok sevmişler Şeytanın tuzağına düşmüşler o alimlerin heykellerini yaparak putlara tapmışlar ve müşrik olmuşlar.
Taptıkları putlar hissiz hareket etmeyen konuşamayan heykellerdi.
Hz. ALLAH işte böyle hiç bir faydası olmayan şeylere tapan boşuna zaman harcayan sapıtmış insanları uyarmak için peygamberler gönderdi.
Bu sapıklar Hz. İbrahim (a.s) Musa (a.s) zamanında görüldüğü gibi Resulullah (s.a.v). Efendimizin hayata teşrif etmediği zamanda ise zirvede idiler.
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v). Efendimiz ve HZ. İbrahim Aleyhisselamın Bir olan ALLAH’A davet ettikleri gibi, Onların izinde giden mürşidi kamiller de, dünya batağına dalmış hazreti ALLAH’ı unutmuş nefsine tapmış insanları bir olan ALLAH’A davet ederek şeriatı yaşatıyor nasipli olanlara nasiplerini dağıtıyor.
Nasip var insan rızkını bir işverenden alıyor bu zahiri rızık, nasip var ahiret rızkı onu da Hz. ALLAH’ın veli kullarını vesile ederek dağıtıyor.
Şimdi soruyoruz Mürşidi kamilleri küçük ilahlar diye vasıflandıran kişiler yanlışta değil mi?
Bu mübarek insanlara küçük düşürücü sözler sarfeden onlara değer veren saygı ve tazim gösteren kişileri şirke düşmüşler diye yaygara koparan kişiler doğru yolu sapıtmaya çalışmıyorlar mı?
Mürşidi kamiller gelenleri heykellerin putların etrafında mı döndürüyorlar.
Onlara ibadet yaptırmıyor kendini ben haşa ALLAH’IM bana tapın bana secde edin mi diyor.
Veya geçmişten bu günümüze kadar, cahiliye devrinde olduğu gibi hiç bir mürşidi kamilin heykeli yapılmış onun etrafında dönülmüş mü ki o zamanın müşriklerine gelen Ayeti kerimeleri mürşidi kamillere uyanlara gelmiş diye gösteriyorlar.
Hz. ALLAH’a çağıran şeriatı yaşatan peygamberinin izinden giden bu güzel insanları put mesabesine koyan kişilere deriz ki,
Siz de geçmişte yaşamış Hz. ALLAH’ın veli kullarını put, onlara uyanları da müşrik diye kitaplar yazan birilerini önder olarak kabul etmiş onlar ile rabıta kurmuşsunuz.
Onları imam kabul etmiş onlara tabi olmuş onların emri altına girmiş
Ağaçtan taştan yaptıkları putlara tapanlara gelen ayeti kerimeleri, yürüyen konuşan cihad eden özü ALLAH sözü ALLAH etrafa nur saçan mürşidi kamillere yamamaya çalışıyorsunuz.
Bu çalışmayı yaparken de irşad yaptığınızı zannediyorsunuz
Fakat ifsat yaptığınızın farkında değilsiniz.
Mürşidi kamillere intisap edenleri Peygamber Efendimizin izinden gidenleri Şeyhlerine tapıyorlar derken sizleri veli kullara düşman eden önderlerinize taptığınızı onları ilah kabul ettiğinizi ne zaman anlıyacaksınız.
Hz. ALLAH(c.c) sizlerden cümle ümmeti Muhammedî muhafaza etsin İnşaALLAH.
Kalpteniman
Rabbinin Huzurunda Durmaktan Korkan.
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde;
Rabbinin huzurunda durmaktan korkan ve nefsini hevaü hevesten
alıkoyan kimseye gelince. Cennet onun varacağı yerin ta kendisi olacaktır.
(Naziat .40-41)buyuruyor ve bize cennet yolunu tarif ediyor.
Akıllı o kimsedir ki gaypten gelen bu ilâhi emirleri duyar ve kendine çeki düzen verir
hem bu dünyada rahat bir ömür geçirir hem ahiret hayatını kazanır.
Çünkü ALLAH’tan korkan nefsini kötü iş yapmaktan koruyan hem hazreti ALLAH’ın
rızasını, hem insanların rızasını kazanır.
ALLAH’ın rızasını kazanır cennete girer. insanların malına .canına namusuna saldırmaz
başı belâya girmez huzurlu ömür tüketir cennet hayatı yaşar.
Bir tefekkür edelim ki. kâinatın sahibi hazreti ALLAH (c.c) ondan razı.
eşi dostu yakınlarının hepsi ondan razı bu halde olan kişinin gecesi gündüzü
huzurlu geçer.
Nefsine uyan onun heva ve hevesine kanan kişinin ise içinde şeytan hüküm sürdüğünden
Hazreti ALLAH’ın emirlerinden haberi yokmuş gibi yaşar vakit gelir ahirete göçer
orada ah vah demenin de faydası yok iflas etti çünkü.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi böyle iflasa düşenlerden eylemesin inşaALLAH.
Kalpteniman
Radikal Kardeşimizin Mesajı
Kalpteniman Nickli Üyeden Alıntı
Ben şöyle düşünüyorum biz insanlar kendimizi insanların idaresine
merhametine bırakmakla kendimizi tehlikeye mi atmaktayız.
Çünkü Hz. ALLAH’ın (c.c) bizi her uyarmasında bir hikmet var
kaldı ki, üzerime süratle gelen de kendisini tehlikeye attı.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Selamın Aleyküm mübarek ağabeyim,
MaşALLAH diyerek tespitinize katıldığımı belirtmek istiyorum. Çok can alıcı bir nükte bahsettiğiniz yer.
Evet, biz insanlar gerek muhabbet ile gerek itikâd ölçülerinde "müslüman, müslümanın elinden dilinden ve belinden emin olunana kişiye denildiği" kişilere ifrat boyutunda ram olmak ile ölçüyü kaçırıyoruz.
"Karşımızdaki insan müslüman, o halde zarar gelmez" mantığı ile hareket ediyoruz. Tedbir, takdiri bozmaz anlayışından böylece uzaklaşıyoruz. Ve, sonucunda karşımızdaki insanın en ufak bir yanlış hareketinde; hem itikâd olarak tehlikeye düşüyoruz, hem de maddi manevi zarar görmüş oluyoruz.
Yaklaşık 2 seneyi aşkın bir zamandır maddi ve manevi bir imtihan içerisinde yaşıyorum. Sizin vurguladığınız nedenlerden dolayı bu imtihana maruz kaldığımı görüyorum. Bu zaman zarfı sonunda 3 değişik can dostumdan destek buldum ve şuan biraz olsun rahatladım. ALLAH (Celle Celalühü) onlardan iki cihanda da razı olsun. Ya onlar olmasaydı ? diye her gece yattığımda uzun uzun düşünüyorum.
Doğru zamanda, doğru yerde ve illaki doğru ölçülerde hareket etmeli insan. Şüphesiz takdir edilen olacaktır, ama bu sizin tedbiri elden bırakmanız anlamına gelmiyor. Çünkü tedbirinizi almadığınız takdirde kendinizi tamamen karşıdaki insanın merhametine ve inisiyatifine bırakıyorsunuz ki, işte o zaman tehlike koşar adım size geliyor ve sizi buluyor. O noktada siz bir imtihana maruz kalıyorsunuz ki, bu manevi de olabilir maddi de olabilir. İmtihan içerisinde insanlar doğru sorgulama yapma şansı bulamıyor. Eğer bir de zarar gördüğü kişi islami kimliği ile zihninizde yer etmiş ise; işte o zaman kişi islami değerleri bile yargılama hatasına düşüyor. Neden ? Çünkü muhatabınız müslümandı ve size müslüman ola ola zarar göreceğiniz bir ateşin içerisine girmenize göz yumdu. İç dünyamızda bu hatadan kendimize pay çıkartmıyoruz, doğal güdülerimiz ile karşımızdaki insanı ve onun şahsında islamı, müslümanlığı eleştirme hatasına düşüyoruz. Oysa; en büyük hata kendimizde ! Eğer tedbirimizi almış olsaydık bu zararı belki yaşardık ama çok büyük boyutlarda hissetmezdik. Diğer taraftan bu imtihanın akabinde yardım gördüğünüz insanlar da yine güven duyacağınız müslüman bireyler. Sizi zarara uğratan insanın tam tersi, yardım eden, sizin bu imtihanınıza destek verip gerek maddi gerek manevi anlamda samimiyetlerinin üstünde bir anlayış ile yanınızda olup size destek olmak isteyen kişiler. Demek ki hata müslümanlık da yada İslam da değil, tamamen bizde.
Kulun merhametine kendimizi bırakırsak, yaşayacağımız imtihanda da kulun merhametini veya gazabını sorgulamalıyız. Eğer tedbiri elden bırakmayıp da, kendimizi maddi ve manevi koruma anlamında Hakk'ın merhametine bırakırsak; O kuluna zaten yeter.
Rabbim sizden razı olsun, son günlerde beni fazlası ile meşgul eden bir konuyu iki cümle ile bize sundunuz ve irşad ettiniz. irşad edilenlerden olasınız inşaALLAH.
Bu arada samimi olarak dualarınızı rica ediyorum. Bekir bey zaten ediyor, değil mi Bekir bey kardeşim ?...
Hepiniz rahmet içinde kalın inşaALLAH.
• ALLAH Razi olsun
Ramazanı Şerif Bayramımız Mübarek Olsun
Ramazanı şerif bayramımız tüm müslüman devletlerine barış gelmesine vesile olsun .
fitneler kalksın ateşler sönsün candan kardeşlik husule gelsin inşaALLAH.
Çok üzüntülüyüz bayramımız buruk kasvetli geçiyor.
Tek tesellimiz devletimizin bu ateşten uzak durmasıdır.
Hazreti ALLAH’a sonsuz şükürler olsun hayırlı şuurlu idarecilerimizin vesilesi ile devletimiz
savaşa sokulmadı.
Hazreti ALLAH’ın izniyle girmeyecektir inşaALLAH.
Hazreti ALLAH (c.c) gelecek yıllarda bütün müslüman ülkelerine savaşsız kardeşlik bağlarıyla bağlı olarak
ramazanlar bayramlar geçirmemizi nasip etsin inşaALLAH.
İnsan umutlanamıyor fakat hazreti ALLAH’tan umut kesilmez.
Selamın Aleyküm
Kalpteniman.
Resmine Bak, Sen Varsın Ki Resmin Var, Kâinat Da Bir Resimdir O Da Hazreti ALLAH’ın Varlığına Delildir.
Resmine dikkatlice bak o senin var olduğuna bir delildir sen varsın ki
resmin var sen olmasan resmin olur muydu?
Geceyi gündüzü meydana getiren dünyamızın resmine bak ,
o da hazreti ALLAH’ın varlığına bir delildir.
sonsöz kudret sahibi birisi tarafından yaratıldığı belli,
Kendisi sonsuz kudret sahibi tarafından programlandığı hiç şaşırmadan
geceyi gündüzü ve mevsimleri meydana getirmesinden beni ALLAH yarattı
dercesine durmadan dönmektedir.
İnsanların makinaları, bilgisayarları istediği şekilde programladığına şaşırmıyorsun
da içinde yaşadığımız kâinatı hazreti ALLAH’ın programladığını neden kabul edemiyor
tabiat kanunu deyip işin içinden çıkıyorsun.
Kâinat bir resimden ibarettir, hazreti ALLAH ise can mesabesindedir.
Başka bir ifadeyle, kâinat ceset ise ona can olan hazreti ALLAHtır.
Bu anlatmaya çalıştığımız hadiseyi çarpıtıp bu kişi dünyayı hazreti ALLAH’ın yerine
koyuyor diye yorumlamasın çünkü hazreti ALLAH’ın benzeri hiçbir şey olmadığın çok
iyi bilenlerdeniz elhamdülillâh.
Anlatmak istediğimiz kâinatın içinde ve dışında yaratılan her şey hazreti ALLAH’ın kendi
ruhundan koyduğu cevherler canlar ile hareket etmektedir.
Bu durumda da hazreti ALLAH (c.c) ceset halinde olan bütün yaratılmışların canı olmuş oluyor
yerde gezen gökte uçan bütün varlıklar dahil olmak üzere herşeyi canı hazreti ALLAHtır.
Ayeti kerimede:
Onun benzeri bir şey yoktur. (Şura-11)
Diğer bir Ayeti kerimede ise:
İçinizdeyim görmüyorsunuz buyuruyor.
(Vefi enfüsüküm efelâ tübsirun)
Kalpteniman
Resulullah Aleyhisselam
RESULULLAH ALEYHİSSELAMI KABUL ETMEYENİN İMANI YOKTUR. Tevazünün Özü Resulullah (s.a.v). Efendimizdir. Hem vakur hem mütevazi ve alçak gönüllü idi.
Ashabı kiramı onun yolunda her fedakarlığı seve seve yapmayı canlarına minnet bildikleri halde, o kendiişlerini kendi görürdü.
Biz senin işlerini görmeye yeteriz denildiğinde, Sizin benim işlerimi görmeye yeteceğinizi biliyorum. Fakat ben, size karşı imtiyazlı olmaktan hoşlanmam.
Çünkü ALLAH kulunu Ashabı arasında imtiyazlı durumda görmekten hoşlanmaz. Buyurdu.
Tevazünün kemal mertebesinde bulunduğundan dolayı elbisesini yamar, ayakkabısını tamir eder, evi süpürür, hamur yoğurur, koyunları sağar, develeri bağlar, yemlerini verir, hasta olanlara ziyarete gider, cenazelerde bulunurdu.
Ashabı kiramına karşı içten ve derinden bir muhabbeti vardı. Onları evlerinde ziyaret eder içlerinden görünmeyenleri araştırır Her gördüğüne selam verir, musafaha ederdi. Hiç bir resmiyet ve külfete bakmadan ümmetin herhangi bir ferdi gibi aralarına karışır, en fakir insanlar arasında oturur, onları okşar onlarla birlikte yemek yer, fakirlerin yetimlerin dulların kimsesizlerin işlerini görmekten zevk alırdı.
Fakiri yoksulluğundan ötürü tahkir etmez, zengine zenginliğinden ötürü saygı göstermezdi.
Fazilet sahiplerine ikram şeref sahiplerine ihsan ederdi. İhtiyarlara da, gençlere de, aynı hürmeti yapardı. Gönüllerini hoş etmek için, sözlerini hayranlıkla dinlerdi. Herkese teveccüh eder, Herkesin hal ve hatırını ayrı ayrı sorardı.
Aralarında otururken hususi yer ayırtmaz, nerede bir boş yer bulursa oraya otururdu.
Hiç kimsenin kendisi için ayağa kalkmasını istemezdi. Övülmekten asla hoşlanmaz kimseyi de fazla methetmezdi. Enes bin malik RadiyALLAH’u anh der ki, Ben Resulullah (s.a.v). Efendimize on yıl hizmet ettim, bir defa bile bana darılarak Öf demedi. Yaptığım bir şey için, niçin yaptın yapmadığım bir şey için de niçin yapmadın demedi. Buhari. Fakat bir kimse, ALLAH’ü Teâlâ’nın emirlerine isyan ederse, onu layık olduğu cezaya çarptırır asla müsamaha ile karşılamazdı. Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde, ALLAH’A ÇAĞIRAN MUHAMMEDE UYMAYAN KİMSE BİLSİN Kİ, ALLAH’I YERYÜZÜNDE ACİZ BIRAKAMAZ. KENDİSİNİN ONDAN BAŞKA DOSTLARI DA BULUNMAZ. İŞTE ONLAR APAÇIK BİR SAPIKLIK İÇİNDEDİRLER. (Ahkaf 32). SadakALLAH’ül Azim.
Bu ve buna benzer açıklamalar getiren ayeti kerimelerin manalarını anlayabilirsek Hz. Muhammed aleyhisselama inanmayanın İmanı geçerli sayılmıyor. ALLAH’u Teâla Habibi Ekremi olan Muhammed Aleyhisselâmı dost edinmiştir.
Ona İmanı Tevhidin iki rüknünden biri yapmıştır. Adını adı ile beraber anmış onun hoşnutluğunu kendi hoşnutluğu ile bir tutmuştur. La ilahe illALLAH tan sonra, Muhammedün Resulullah ünvanını getirmiş, ona inanmıyan kişinin Müslüman sayılmayacağını, iman etmemiş olacağını belirtmiş, onun sayesinde sapıklıkta olanları hidayete erdirmiştir.
Bu iki kelime arasında tam bir ittifak vardır. Resulullah Aleyhisselamın peygamberliğine şahadet olmadan sadece ALLAH inancı fayda vermez. Nitekim diğer din sahipleri de ALLAH’a inanıyorlar.
Muhammed Aleyhisselama İman etmedikleri için küfürde kalmış oluyorlar. Resulullah (s.a.v). Efendimiz, Varlığım kudret elinde bulunan ALLAH’a yemin ederim ki, bu ümmetten Yahudi olsun Hristiyan olsun, kim benim peygamberliğimi duyar da benim getirdiğime iman etmeden ölürse mutlaka cehennemliklerden olur. (Müslim 153.)
Kişi, La ilahe illALLAH demekle iman etmiş olmaz Muhammedün Resulullah deyince iman etmiş olur. Bu çok önemli mesele hakkında ayetinde;
O HALDE KENDİ HAYRINIZA OLARAK HEMEN ONA İMAN EDİN buyuruyor. (Nisa 170.) SadakALLAH’ül Azim.
Hz. ALLAH (c.c) Zatına has bir kul Habibine Ümmet etsin Amin. Vel hamdü lillahi Rabbil Âlemin.
ALLAH’ümme salli Ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Ala Ali Muhammed. ...
Selamı Aleyküm kardeşim: Hz. ALLAH’ın Azametine, Sonsuz yüceliğine halel gelmemesi için gösterdiğin titizlik ve cabaların Hz. ALLAH katında çok makbul göründüğüne inanıyorum.
Habibim sözcüğüne de takılıp kalmamanı tavsiye ediyorum o sözler Resulullah (s.a.v). Efendimizi HZ. ALLAH’ın çok sevdiğini ima etmek için söylenmiş sözlerdir.
Şimdi biz size bir kaç Ayeti kerime duyuralım siz bu ayeti kerimlerin üzerinde biraz akıl ibrenizi çalıştırın. Fark edebilirseniz göreceksiniz ki, Hz. ALLAH (c.c) Resulullah (s.a.v). Efendimize çok değer veriyor.
Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde,
KİM RESULE İTAAT EDERSE ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLUR. YÜZ ÇEVİRENE GELİNCE, SENİ ONLARIN BAŞINA BEKÇİ GÖNDERMEDİK.(Nisa:80).
O zamanda gelen ayeti kerimelerin kıyamete kadar geçerli olduğunu da aklından çıkarmamanızı tavsiye ediyorum.
Sizin takılıp kaldığınız habibim sözcüğü ise Enbiya ayeti kerimesinde: Vema erselnake illa rahmetellil Âlemin.
Habibim, Biz seni ancak Âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya 107). Geçiyor.
Diğer bir Ayeti kerimesinde ise, Kim ALLAH’a ve Resulüne itaat ederse O gerçekten büyük bir kurtuluşa ermiştir. (Ahzap:71.)
Ey insanlar Rabbinizden size hak bir peygamber gelmiştir.
O halde kendi hayrınıza olarak hemen ona iman edin.(Nisa:170.)
O gün ALLAH peygamberini ve iman edip onunla beraber olanları rüsva etmeyecek utandırmayacak Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak.(Tahrim:8.)
Eyvah bize diyecekler keşke ALLAH’a itaat etseydik peygambere itaat etseydik. (Ahzap:66. buyuruyor.)
Ve onu çok sevdiğini belirtmek için, Yüce Zatının ve meleklerinin Peygamberine selam getirdiğini, kullarının da selam getirmelerini emir buyurmaktadır.
Şüphesiz ALLAH ve Melekleri Peygambere salat ederler Ey iman edenler siz de ona salat-ü selam getirin ve gönülden teslim olun. (Ahzap:56.)
SadakALLAH’ül Azim.
ALLAH’ümme salli Ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Ala Ali Muhammed. Ona layık ümmet olmamızı gönülden teslim olmamızı Hz. ALLAH (c.c) cümlemize nasip etsin Amin. ALLAH’a emanet olun. Selamı Aleyküm.
Kalpteniman.
Resulüm ! Bu Sana İndirilen Bir Kitaptır. Bu Hususta Göğsünde Bir Sıkıntı Olmasın. (Araf-2)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:
Resulum bu sana indirilen bir kitaptır. Bu hususta göğsünde bir sıkıntı olmasın.
Onunla insanları uyarman ve inananlara öğüt vermen için indirildi.(Araf-2)
Biz yaratılan bütün kullar ilk yaratılışımız olan meni halimizi, bir çiğnemlik et olduğumuzu,
kemikleşip kemiklerimize et giydirildiğini görmedik.
Dokuz ay on gün sure bitince annelerimizin doğum sancısıyla dünyaya çıktığımızı hiç bilmiyoruz.
Ancak kendi bebeğimiz dünyaya geldiğinde biraz olsun sahibimiz olan hazreti ALLAH’ın kudretini fark edebiliyoruz.
Çünkü bebeğimiz dünyaya gelmeden annesinin göğsünde sütü hazırlandı hazır mamaya ihtiyaç
olmadan bebeğimiz beslenmektedir.
Doğum yaptıran doktor bebeği kucağımıza verdiği zaman aynı bizim ilk yaratılışımızı bilmediğimiz gibi
hiç bir şeyden haberi olmayan yavrumuzu kucaklıyor sevinçten uçuyoruz.
Sanki onun imalatını kendimiz yapmışçasına onu sahipleniyor bunu ben yaptım dercesine övünüyoruz
gerçek yaratıcıyı unutuyoruz.
Hazreti ALLAH ise diğer bir Ayeti kerimesinde:
Biz insanı erkek ve dişi suları ile karışık bir nutfeden (meniden) yarattık . buyuruyor. (Dehr-2)
Yani gerçek şu ki erkek ve dişi zevke dalıyor kadın hamile kalıyor yeni bir canın imalatı başlamış
oluyor ve bu hadiseden haberi olmuyor.
Ve nasıl yaratıldığını bilemeyen insan büyüyor akılbali oluyor ve kendisini yaratanı aramıyor merak etmiyor tabiat olayı diyor ALLAH yarattı diyemiyor.
Ona kim hükmediyor da böyle aklın almıyacağı üstün meziyetlerde yaratanı inkar ediyor.
İşte bize indirilen kutsal kitabımız da Resulullah (s.a.v) Efendimize bu hakikatler öğretilsin diye indirildi.
Eğer kutsal kitaplar ve Kuranı kerim indirilmeseydi nasıl yaratıldığımızı bilemezdik cehennemlik olurduk.
Esasında her yaratılmışın kendini yaratana karşı bir arzusu O'nu görmeye tanımaya ihtiyacı vardır.
Hazreti ALLAH (c.c) ise sırf bizi denemek için bu dünyaya çıkardı ve bizi perdeledi zatını göstermiyor.
Her yaratılmış kulların hazreti ALLAH’a muhabbeti var fakat şeytan bırakmıyor ancak şeytanın engelini
aşanlar hazreti ALLAH’a ruhuyla yaklaşıyorlar başka yol vermemiş hazreti ALLAH’ımız takdir böyle.
Bize düşen gaybdan Peygamberimize gelen kuranı kerime ve hadisi şeriflere inanmak imanla yaşamak
Diğer işler teferruattır.
Çünkü her yaratılmışın hazreti ALLAH’ın yardımına ihtiyacı var.
Bu da ancak nefsi dara düştüğü doktorların çare bulamadığı bir hastalığa yakalandığı zaman daha iyi anlaşılıyor.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemize nefsimiz sıkıntıya düşmeden çaresiz hastalığa yakalanmadan zatını bulanlardan eylesin Amin.
Kalpteniman.
Resulullah Efendimiz Kimseye Beddua Etmemiştir
Resulullah (s.a.v) Efendimiz akla hayale gelmeyen hakaretlere uğradı bir defa olsun müşriklere dahi beddua etmedi.
Fakat Onun yolunda bildiğimiz dini lider Müslüman kardeşlerine beddua etti.
Hemde öyle bir beddua ki bütün Müslüman kardeşlerimiz şoke oldu.
Yarabbi sen her şeyin özünü bilensin o kişi bu kötü duayı mümin kardeşlerine lâyık gördü ne olur sen her şeyi gören her şeyin özünü bilensin bize yapılan bu
bedduayı reddet Kabul eyleme.
Devletimizi birlik ve beraberlik içinde yaşat fitne ve fesat çıkaranlara fırsat verme.
Onları mağlup et, öyle mağlup et ki sesleri solukları kesilsin.
İlâhi Yarabbi, Sana inanmış sana güvenmiş her sözünde Senin yüce adını yücelten
bize ikram ettiğin değerli başbakanımızı sen de yücelt.
Onu girdiği her seçimlerinde kudsi ruhunla destekle.
Onun önünü kesmek isteyen fesatçıların da, sen önlerini manevi ordunla kes.
İlâhi yarabbi devletimiz yıllardır böyle bir islâmi liderin hasretliğini çekti.
Zatı Alinize sonsuz şükürler olsun siz de bizlere ikram ettiniz.
Yarabbi ne olur onu başımızdan eksik etmeyin.
Onun ömrüne bereket vücuduna sıhhat ve afiyet imanına kâmiliyet verin.
Onu hastalıklardan dertlerden kazalardan belâlardan suikastlardan muhafaza eyleyin.
Ayeti kerimede buyuruyorsunuz ki;
Korkarak ve umarak Ona dua edin.
Muhakkak ki ALLAH’ın rahmeti muhsinlere yakındır.(Araf 56)
Yarabbi biz de korkarak dua ediyoruz.
Lütfen bu duayı da yüce katında Kabul ve makbul eyleyiniz.
Velhadülillahi Rabbil Âlemin.
ALLAH’ümme salli Alâ Seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Alâ Ali Muhammed.
Kalpteniman.
Dostları ilə paylaş: |