Kelam II (Fİnal) ders notlari + DİA)


Lübs: biryerde uzun sure kalmaktir. لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا



Yüklə 322,49 Kb.
səhifə3/6
tarix25.10.2017
ölçüsü322,49 Kb.
#12724
1   2   3   4   5   6

Lübs: biryerde uzun sure kalmaktir.

  • لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا = birkaç 80 yıl bekleyecektir

  • قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُل لِلّهِ كَتَبَ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لاَ رَيْبَ فِيهِ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ

Enam 12: „De ki: “Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” “Allah’ındır” de. O, merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar.“

  • Allah kendine rahmeti farz kıldı… dolayısıyla bu ayeti cehennemin ebedî olmayacağına delil olarak kullanılır

  • Aklî delil: 3 günlük dünyadakilere karşı ebedî bir azab ilahî adalete uygun değildir

Mürciyeye göre mü’minler cehenneme girmeyecek


  • Huluk: bir yerde uzun sure kalmak

  • Dunya hayati sonlu ebedi bir azab adaletli degildir

  • Cehennem azabi gormeden insanlar tekrar dunyaya gonderilseler ayni hatayi yaparlardi

    • hastaliklari tedavi edilmelidir ve bu cehennemde tedavi edilir. İyilesmis bir hastanin hastahanede kalmasi anlamsizdir. Abdullah b. Omer, ibn temiyye, izmirli hakki ...

  • Sunniler: 1) cehennem ebedi 2) cehennem ebedi değildir

Ebed (Dia):

  • Sonsuz zaman, zihnen son bulan düşünülemeyen süre, varlığın gelecekte sonsuzca devam etmesi anlamında felsefe ve kelam terimi.

  • Sözlükte ‘derh’ ile eş anlamlı .

  • Kuran-ı kerim’ de halidin kelimesiyle birlikte on bir ayette, olumsuzluk ifade eden cümleler içinde ‘asla, hiçbir zaman’ anlamında on beş ayette, bir şarta bağlı olarak ‘sürekli’ anlamında bir ayette geçmektedir.

  • Hadislerde ise bu anlamları yanında, özellikle Allah’ın doksan isminin sıralandığı bir hadiste bu isimlerden biri olarak zikredilmiş, başka bir hadiste de cennet ehlinin buradaki hayatlarıyla sağlıklarının, gençliklerinin ve faydalandıkları nimetlerin sürekliliği bu kelime ile ifade edilmiştir.

  • Dil alimler, ebedle ‘zaman’ arasında fark bulunduğunu, zamanın parçalanabilir olmasına karşılık ebedin bölünemez bir süreklilik anlamı taşıdığını belirtmişlerdir. Allah’ın mevcudiyetinin sürekliliği, filozoflar ve mutasavvıflar tarafından çoğunlukla ebed veya ebediyet terimleriyle ifade edilmiştir. Ezel ve ebed Allah hakkında kullanıldığında aynı manayı ıfade eder; varlğın zaman üstü oluşunu, sonsuzluk ve devamlılığını gösterir. Geçmişi ait olan sonsuzluğa ezel, geleceğe ait olana da ebed denilmiştir.

  • Islami literatürde sonsuz zaman anlamında sermed kelimesiyle birlikte ebedü’l-abad, ebedü’l abidin, ebedü’l ebed, ebedü’l ebid gibi sonsuzluğu pekiştirici terkipler de kullanılmıştır.

  • İslam filozofları ezel ve ebedin birbirini tazammun ettiği, yani bir başlangıcı olanın sonunun da olacağı, başlangıcı olmayanın ise sonunun da olmaması gerektiği düşüncesinden hareketle Allah’ın zatı yanında alemin hem ezeliyet hem ebediyet bakımımdan sürekli olduğunu savunmuşlardır.

  • Alemin kadim olduğu yolundaki felsefi görüşü reddeden kelamcıla, bumula birlikte başlamgıcı olan bir varlığın sonunun da olmasını gerekli görmemişlerdir, Tek tek varlıklar sonlu olmakla birlikte varlılar dizisi ebedi olarak devam edebilir .

  • İbn Hazm daha da ileri giderek sırf akli bakımdan dünya ile birlikte insanlığın aradaki varlığının bile ebei olduğunun düşünülebileceğini, ancak nassın imkansız kıldığını belirtmektedir. Böylece kelamcılar Allah’tan başka her şeyin bir başlangıcı bulunduğunu kabul etmekle birlikte ahıretin sonsuzluğunun mümkğn olduğunu ispat etmeye çalışmışlardır. Mu’tezile den İbn Hüzeyl’in, varlıklar sonlu olduğuna göre Allah’ın bunları kuşatan kudret ve ilminin de sonlu olması gerektiğini, ayrıca cennet ve cehennem ehlinin hareketlerinin ebedi olmadığını, bunların, uzuvlarını hareket ettirmeye bile muktedir olmaksızın cansız bir varlık haline geleceklerini savunduğu rivayet edilir.

  • Cehm bin Safvan ise Allah’ın zatı dışındaki herşeyin fani olduğunu ifade eden ayete dayanarak cennet ve cehennemin içindekilerle birlikte yok olacağını ileri sürmüş, bu görüşünü ayrıca, Allah2tan başka hiçbir varlığın ezeli olmadığı gibi ebedi de olamayacağı şeklindeki akli delille teyit etmeye çalışmıştır.

  • Kelamcıların çoğunluğu, cennet ve cehennem ile bunlarda bunlarda bulunanların Allah’ın sürekli taratma fiiline bağlı olarak ebediyen var olacaklarını kakul etmişlerdir.

CEHENNEM (DİA) :

  • Cehennem ısımlerı:

  • Kuranda 77 yedı ayette yer alan cehennem herhangı bır sozluk anlamı taşımaktan cok kafırlerın münafıkların zalımlerın gerçeğe boyun egemeyenlerın azap goreceklerı yer olarak tasvır edılır. Isımlerı 

  1. Cehennem: yedılı tasnıf sıstemınde azabı en hafıf olan en üst tabakadır. Sunnı alımlere gore burası günahkâr mumınlerın azap yerı olacak bunların azabı sona erdikten sonra ıse bos kalacaklardır.

  2. Cahım: kat kar yanan, alevı ve ısı derecesı yüksek ateş.

  3. Havıye: yukarıdan asagıa düşmek.

  4. Hutama: kırmak. Uflayıp tahrıp etmek.

  5. Leza: halıs ateş. (bedenın 3 organlarını söküp koparan dıye nıtelendırılmektedır.

  6. Saır: tutuşturmak, alevlendirmek.

  7. Sakar: sıddetlı bır ısı ıle yakıp kavurmak.

  8. PEYGAMBER (saw) tarafından kullanılan ısımler; buluş, huzun kuyusu ve lemlem vadısı..

  • Cehennem tasvırı:

  • kuran dışında kalan nakıllerın sıhhatı. Islam kelamcıları ahıret hayatıyla ılgılı nasların mutesabıh grubuna gırdıgını ve asıl anlamları dışında mecazı manalar tasıyabıleceklerını kabul etmısler. Cunku ahıret alemı duyularla algılanmadığı gıbı duyuların verılerıne dayanan akıl yoluylada tek basına ıdrak edılmez.

  • Islam bılgınlerının cogu cennet ıle cehennem halen mevcut olduğunu kabul ederken cehmıyye mutezıle ve harıcıler den bır grup bunların kıyametın vukuundan sonra yaratılacağını ılerı sürer.

  • Butun alımler ceza ve mükâfat yerlerının kıyametten once ıskan edılmeyecegı noktasında fıkır bırlıgı ıcındedırler.



  • Allahın ayetşerını ınkar edenlerın ılerıde cehenneme atılacakları ıfade edılmekte. إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِآيَاتِنَا سَوْفَ نُصْلِيهِمْ نَارًا كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُمْ بَدَّلْنَاهُمْ جُلُودًا غَيْرَهَا لِيَذُوقُواْ الْعَذَابَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَزِيزًا حَكِيمًا (Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.) nısa 56.,

  • Mutezıleye gore; amacına hızmet etmeyen cennet ıle cehennemın önceden yaratılmış olması Allaha nısbet edilmeyecek abes bır seydır, bunların mevcudıyetını ılerı surenler nerede bulunduklarını ıspat edememektedirler. Kıyametın kopmasından once her seyın helak olacağını ıfade eden ayet : وَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ (Ve Allah ile beraber başka bir ilaha tapma. O'ndan başka ilah yoktur. O'nun yüzünden (zâtından) başka her şey helak olucudur. Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz.) Kasas 88.

  • Bunların mevcut olduğunu kabul eden gruplar ıse delıl olarak cennetten çıkarılan adem ve havvanın kuranda yer alan kıssalarını, yıne kuranda cennet ıle cehennem soz edıldıgı yerlerde kullanılan mazı sığalarını ve her ıkı yerın peygamber (Saw) e gosterıldıgını ıfade eden bazı hadıslerı zıkırederler.

  • Muhyıddın ıbul arabı, cennet ıle cehennemın halen ınsa halınde olduğunu ve bunun kıyamete kadar devam edecegını ılerı surmustur.

  • Islam alımlerı cehennemın yedı kapılı oluşu uzerınde durmuşlardır. Ebussuud a gore kapıların daha az veya daha cok degıl de yedı oluşu oraya gırmeye sebep olan vasıtalarının (bes duyu organı, sehvet ve gazap) saynı sayıda olmasıyla ılgılıdır.

  • Bazı alımer ıse yedı kapıdan maksat ıfadenın gerçek anlamda kapı mefhumunu anlamışlar ve cehenneme gıreceklerın sayısını cok olması sebebiyle kapıların da cogaltıldıgını kabul etmıslerdır.

  • Dıger bazı alımlere gore ıse: yedı kapı cehennemın yedı tabakasına ısaret etmektedir.

  • Sunnı alımer azabı en hafıf olan bırıncı tabakada günahkâr mumınlerın bır sure kaldıktan sonra buradan cıkarılacagını, yedıncı tabakada ıs münafıkların azap gorecegınu kabul ederler. Ikıncı tabakadan ıtıbaren de yahudıler hırstıyanlar sabııler atesı tapanlar ve musrıkler cezalandırılacaktır.

  • وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ وَأَنَّى لَهُ الذِّكْرَى (O gün cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var!?) fecr 23

  • Bu ayette söz konusu edılen getırılıs/getırılır ; cehennemın kıyamet gunu halkına gosterılmesınden ıbarettır ( elmalı, fahreddın razı )

  • O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!” denilecek. ( tevbe 35)

  • Cehennem ehlî:

  • Kitap ehlinden ve Allah'a eş koşanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah büyük nimet sahibidir. (bakara 105)

  • Cehennem layık olanlar kımlerdır?! Hıc bır tanrı kabul etmeyenler, fıravunlar gıbı tanırlıgı kendılerıne nısbet edenler ALLAHa ortak kosanlar ve münafıklar.

  • Havarıc ve mutezıle alımlerı samımı bır tövbe ıle telfaı edılmeyen buyuk günahların muhaabbet ılkesını ortadan kadlıracagını kabul ederek faıllerının ınkarcılar zumresıne gırecegını ve ebedı olarak cehennemde kalacağını soylemıslerdır.

  • Ehlı sünnet alımlerı ıse ırade zaafı ve benzerı faktörlerle ıslenecek gunhaların kalpteki ımanı dolayısyla halık ıle mahluk arasındaki muhabbetı yok etmeyecegıne kanı olmuşlar ve acık ınkar dışında kalan günahları ısleyenlerın bır sure cehennemde cezalandırılsalar bıle enınde sonunda oradan çıkıp cennete gıreceklerını kabul etmıslerdır.

  • Meryem suresıde cehennemden ve onun ehlınden bahsedıldıkten sonra “ıcınızden oraya gıtmeyecek hıc kımse yoktur” - وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا . ((Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.)

  • (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!” “Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!” (KAF 24-26)

  • Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme. (KALEM 10-14)

  • Ebediyeti:

  • Derler ki: «Sayılı günlerin dışında, ateş bize değmeyecektir.» De ki: «Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla va'dinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?» (bakara 80)

  • Islam lıteraturunde konu ıle ılgılı olarak ılerı sürülen goruslerı 4 noktada toplamak mumkun:

  1. Cehenneme gıren kışı hıcbır sekılde oradan çıkamayıp sonsuz olarak azap gorur

  2. Cehennemlıkler ebediyen orada kalırlar fakat bır müddet azap gördükten sonra bır nevı bağışıklık kazanarak elem duymayacak hale gelırler.

  3. Mumınler çıktıktan sonra kafırlerın azabı uzun zaman devam ederse de ebedı degıldır, bır gun sona erecektır.

  4. Mumınler çıkar kafırlerın azabı sonsuza kadar sürer.

  • Son ıkısı sunnı alımlere aıt. Bu dört temel talkkıden harıcıler ve mutezileye aıt olan bırıncısı günahları sebebiyle bır sure cehenneme gırecek mumınlereı de kapasadıgından ehlı sünnetın tamamı ıle bır kısım shıa alımlerı tarafından reddedılmıs.

  • Cehennemın ebedıyetı konusundakı karşıt görüşten ılkının temsılcısı Cehm b. Safvana gore hem cehennem hem de cennet fanı olması gerekır, zıra mantıkı olarak hadıs olan bır sey ebedı olamaz.

  • Ehlı sünnet bılgınlerının cehennem azabının ebedıyerını benımsedıklerını kaydeerlerse de bu ısabetlı degıldır. Cunku bıldıgını kadarıyla ıclerınde Hz Omar, Alı ve ıbn Abbasın da buludungu sekız kadar sahabı ıle tabıın ve onların takıp eden nesıllerıden ıbn temıyye cehennem azabının bır gun sona erecegını kabul etmıslerdır. Bunların bır kısmına gore ıse azapla birlikte cehennemın kendısı de yok olacak dıger bır telakkiye gore ıse cehennem bor kalacaktır.

  • Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedî kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. ( enam 128)

  • Mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orda (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır. Onlar, Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada temelli kalacaklardır. Çünkü Rabbin, gerçekten dilediğini yapandır. (hud 106-107)

  • Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir. Taşkınlık edip azanlar için son bir varış yeridir. Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır. ( nebe 21-23)

CENNET DİA:

  • Bütün dini inanışlara göre müminlerin ölümden veya kıyametin kopmasından sonra sonsuz mutluluk içinde yaşayacakları yer.

  • Cennet ‘gizlemek, örtmek’ anlamında, ‘bitki ve ağaçların ile toprağı örten bahçe’ manasına gelir.

  • Ebedi saadet yurdu olan yerin bu şekilde adlandırılmasının sebebi, genel görünümüyle dünya bahçelerine benzemesi veya eşsiz nimetlerini insan idrakinden gizlemiş olması şeklinde açıklanmıştır.

Cennetin isimleri: Kuran-ı Kerim’de 147 defa cennet kelimesi geçer. Çeşitli hadislerde hem bahçe hem ahiret anlamında yer almıştır.

  • Cennet: Ebedi saadeti ifade etmek için en çom kullanılan kelime

  • Cennetü’n- naim

  • Adn

  • Firdevs

  • Hüsna

  • Darüsselam

  • Darülmukame

Tasviri: Kuran’da cennet tasvirine dair ayetler cehenneme dair nispetle daha fazladır. Hadis olarak rivayet edilen metinlerin içinde sahih olanlar genellikle cennete girmeyi gerektiren veya mahrum olma sonucunu doğuran hareket ve davranışlarla cennet ehlinin vasıflarını konu edinmiştir .

İslam bilginlerinin cennet tasviri hakkında benimsedikleri görüş onun mahiyetinin bilinemeyeceği şeklindedir: ‘ Ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, kulağın duymadığı ve hiçbir beşer zihninin tasavvur edemeyeceği mutluluklar hazırladım.’



Cennetin göklerin ve yerin arzı kadar olduğunu ifade eden ayetlerin tefsiri için şu farklı görüşler ileri sürülmüştür:

  1. Cennetin tasavvur edilemeyecek kadar geniş olduğunu ifade eden bir benzetmedir. Buna göre arz genişlik demektir. (tercih edilen görüş)

  2. Cennet, dünya hayatında insanoğlu tarafından kavranabilen kainat kadar değerlidir.

  3. Madde aleminin insan idrakine sunuluşu gibi cennet de onun bilgi ve idrakine sunulmuştur.

  • Cennetin 8 kapısının olduğu ilk dönemlerden beri kabul edilmiştir. Cehenneme ait 8 kapının mevcudiyeti zikredilmemiştir.

  • İbnü’l Arabi cennetin en üstün bölümğ diye kabul ettiği adn cennetini müminlerin Allah’ı görecekleri sırada bulunacakları yer olarak kaydeder. Bunun da üstünde ‘vesile cenneti’ bulunur ki burası Hz Muhammed’ e aittir.

  • Sahih hadislerde belirtildiğine göre bu mekanlara belli amel sahipleri girebilecektir. Mesela namaz kılanlar namaz kapısından, Allah yolunda harcama yapanlar sadaka kapısından, oruç tutanlar da ‘reyyan’ kapısından gireceklerdir. Cennet kapılarının cehennem kapılarından daha fazla ve cennetin tasavvur edilemeyecek kadar geniş olması, cennet ehlinin cehennemliklerden çok olacağını gösterir.

  • Kur’an’da cennet için ‘güzel meskenler’, ‘üst üst kurulmuş konaklar’ ve ‘ev’ kavramları kullanılmıştır. Naslardan anlaşıldğına göre cennet ehli için çadırlar da kurulacaktır.

  • Muhtelif naslarda cennete girmeye hak kazanmış kulların mükafat derecelerinin aynı olmayacağı haber verilmektedir. Bununla ilgili bir hadiste, Allah yolunda cihad edenlere hazırlanan cennetin ‘yüz derece’ olduğu ve her derecenin gökle yer arasındaki kadar birbirinden uzak bulunduğu haber verilmiştir.

  • Cennetteki binaların yapı taşları hakkında ‘bir tuğlası altından, bir tuğlası gümüşten’ şeklindeki hadisin doğruluğu tartışılmıştır. Buhari ve Müslim’de yer alan ikiayrı hadise göre kubbeleri inciden olup toprağı misk gibi kokan, halis buğday unu gibi beyaz bir maddedendir.

  • Kur’an’da yer alan cennet tasvirleri içinde, altlarından nehirlerin aktığı ifade edilmiştir. Alimler cennetteki nehirlerin nehir yatakları değil yüzeyde aktıkları kanaatine varmışlardır. Muhammed suresindeki ayet farklı bir tasvir yapar. Buna göre cennette içimi bozulmayan su ırmakları, içinlere zevk veren şarap ırmakları ve süzülmüş baldan ırmaklar vardır. Hz Peygamber (sav) firdvsin cennetin ortasını ve en üst kısmını teşkil ettiğini, dört nehrin de oradan çıktığını haber vermektedir.

  • Kevser’den ne kastedildiği müfessirler arasında tartışmalıdır. Taberi, Kevser’e ‘cennetteki hem bir nehir hem de bir havuzun adı olduğu kanaatine temayül gösterir. Bazı ayetlerde cennette su pınarlarının da bulunduğunu haber verir.

  • Cennette ağaçların bulunması tabiidir. Çeşitli ayetlerde gölgelerden, dallardan, sarmaş dolaş olmuş koyu yeşilliklerden, meyveleri kolayca toplanabilen ağaçlardan bahsedildiği gibi özel olarak hurma, nar, reyhan, kiraz, muz gibi ağaç ve bitkilerden de söz edilir.

  • Ebedi mutluluğun simgesi olan cennete kavuşma ümidi, bütün Müslümanlar için hayatın birçok güçlüklerine göğüs germeyi, fedakarlıklar göstermeyi göze aldıran bir faktör olmuştur.

  • Bir ayet de’ gönüllerin özleyeceği, gözlerin hoşlanacağı her sey orada vardır. Ve siz orada ebediyen kalacaksınız’.

  • Hz Peygamber ‘ Allah sizi cenete koyarsa orada canınızın arzuladığı ve gözünüzün hoşlandığı her şeyi bulursunuz.’

  • Cennete girecek insanlar fizyolojik ve psikolojik kusurlardn arınmış olacaklar.

  • Cennet nimetlerinin ana özellikleri:

  • Sonsuz lüks ve konfor

  • Sürekli barış ve huzur

  • Cennet ehlinin hem bedeni hem ruhi bakımdan son derece güçlü ve yetenekli olmaları

  • Maevı tatmin

  • Allah’ı görmek, O’nunla konuşmak

  • Bütün bunları saran bir ebediyet

  • Peygamber kıyamet günü cennet kapısının ilkin kendisinin çalacağını ve ondan önce bu kapının kimseye açılmayacağını söylemiştir. Müminler dolunay veya parlak yıldızlar gibi ışıklar saçarak cennete girecekler, orada dilediklerigibi yiyip içtikleri halde abdest bozma ihtiyacı hissetmeyecekler, sümkürüp, tükürmeyecekler. Aldıkları gıdaların sindirimi hoş kokulu geğirti ve terden başka bir külfet getirmeyecekler. Cennet helkına yorgunluk ve usanç gelmeyeceği için uykuya da ihtiyaç duymayacaklardır.

  • Bir hadiste onlara şöyle nida edileceği kaydedilir: ‘Daima sağlıklı olup asla hastalanmayacaksınız, sonsuza kadar yaşayıp ölmeyeceksiniz, gençliğinizi koruyup hiçbir zaman ihtiyarlamayacaksınız.’ Ayrıc erkeklerin 33 yaşında olmakla beraber, bıyıkları yeni terlemiş sakalsız gençler görünümü arzedıleceklerinden söz edilir. Kdınların ise çokgüzel tenli ve çok değerli elbiselere bürünmüş halde bulunacakları ifade edilir.

  • Cennet ehlinin gönüllerinde kin ve nefret bulunmayacaktır. ‘Gönüllerindeki kini söküp atacağız’(El Araf). Cennette kusursuz bir ahlaki hayat yaşanacak , cennetlikler arasında anşlamsız ve gereksiz konuşmalar olmayacak, tam bir dostluk ve kardeşlik hüküm sürecek.

  • Hdislerde belirtildiğine göre cennet ehline ilk verilecek yemek hayvar ziyafetidir. Cennet halkı asıl mutluluğu manevi tatminde bulacak, nlar nefes alıp vermek kadar tabii bir şekilde Allah ile irtibat kuracak, cemalini müşahede ederek O’nunla konuşacaklardır.

  • Çeşitli ayet ve hadislere göre cennette hem dünya kadınları hem de huriler bulunacaktır. Huriler kendi ayrıcalıklarından söz edecekleri bir sırada cennetteki dünya kadınları, dünya hayatında işledikleri güzel ameller sebebiyle onlardan üstün olduklarını ifade edecekler ve onları susturacaklardır. Kurtubi’nin Hz peygambere nispet ettiği başka bir hadiste cennete giren dünya kadınlarının hurilerden 70 000 kat üstün olduğu ifade edilmiştir. Cenneteki her erkeğe ‘zarif ve şeffaf tenli ‘ iki kadın verilecek ve orada evlenmemiş kimse kalmayacak. Kadınların ikisi de huri veya dünya kadınlı olabileceği gibi birinin huri, birinin de dünyalı olması muhtemeldir. Genel eğilim, her erkeğe dünya hanımlarından iki, hurilerden ise birkaç tane verileceği yolundadır.

  • Dünyada birden fazla erkele evlenmiş kadının cennette bunlardan hangisinin eşi olacağı meselesi ashaptan itibaren düşünülmüştür. Bakire olarak ilk evlendiğierkekle veya son kocasıyla bulunacağı şeklinde iki ayrı kanaat yanında, hadis olduğu ileri sürülen iki farklı rivayete dayanılarak huyu daha güzel olanla veya tercih edeceği bir kaçasıyla beraber bulunacağı söylenmiştir.Cennette konuşulacak dilin Arapça olacağı ile ilgili yaygın bir kanaat vardır.

  • İslam alimleri arasında tartışma konusundan biride Allah’ın görülüp görülmeyeceği konusudur (ru’yetullah). Kur’an’da ölümün gayb perdelerini kaldıran vesilelerden biri olduğu ifade edilir. Müminler ölüm sonrasındaki hayatta Allah’ yaklaştırılmış kullar olduklarına göre uluhiyyet aleminin bazi sırlarına vakıf olmalı, o muazzam gerçeklerin perdeleri onlar için aralanmalıdır. Bütün İslam alimleri cennet ehlinin Allh’ı göreceğini kabul etmiş ve bunu insanoğlunun erişebileceği en büyük mutluluk olarak görmüşlerdir.

  • Cennet ehli: Cennet ‘iman ve slih amel ‘ sahiplerine vaad edilmiştir. Bu temel prensibin dışında kalan ve cennete girecek olan başka gruplar da vardır: çocuklar, deliler, ve fetret ehli.

  • Cennete girmenin temel şartı olan iman, Allah ile kul arasında mevcut sevgi bağının kuldaki yansımasından ibaret olup hiçbir şekilde yokluğu düşünülemez. Bir hadiste cennet ehli, yakınlarına ve bütün Müslümanlara karşı merhametli ve yufka yürekli insan, bir de aile fertleri kalabalık olduğu halde başkasına el açmayan kişi olarak belirtilmiş; bir diğerinde de cennete kalpleri kuşlarinki kadar ürkek ve hassas olanların gireceği ifade edilmiştir.

  • Ehl-i sünnet alimleri imanı olan kişilerin bir süre cehennemde azap görseler bile eninde sonunda cennete gireceklerini kabul ederler.

  • Halen mevcut olup olmadığı ve ebediyeti: Cennetin halen mevcut olup olmadığı hususu tartışmalıdır. Yaygın telakkiye göre cennetin varlığı Adem kıssası ile sabittir. Bu defa nerede bulunduğu meselesi tartışmalıdır. Kur’an’da genişliği göklerle yer kadar olduğu ifade edilen cennetin bu alemdeki mekanı için belirgin bir şey söylemek mümkün değildir. Yalnız cennetin yukarıda, yükseklerde olduğu kanaati yaygındır.

  • İslam alimleri ebediyeti yetkilik, fenayı da eksilik olarak kabul etmişlerdir. Ebediyet rahmet ve saadet, fena ise gazap ve felakettir.

  • Hud suresinde cehennem azabı için ebediyet kaydı yer almadığı halde cennet hayatı için’ tükenmeyen ve kesintisiz uğramaya lütuf ’ ıfadesi kullanlmıştır. İslam alimleri, Cehn b Safvan hariç, cennetin ebediyeti konusundaittifak etmişlerdir.

Şefaat konusu Ders Notu:

- Allahin magfiretine tek basina ulasamayan kimsenin bir vasiyla ulasmasi.

- kisi sucunun karsiligini gormekten kurtulabilir mi? Bu adaletli mi?

- kuranda sefaatla ilgili farkli ayetler vardir.



Var mıdır? İnsan şefaat ile kurtulur mu?

  • Şefaat: işlenilen suçun karşılığını çekmeden kurtulmak. Şefaatçi bir manada kişi adına tövbe eder.

  • İtikadî bir sorundur.

  • Kuran-ı kerime baktığımızda Şefaat ile ilgili farklı ayetlerin orduğu görülür:



  1. Yüklə 322,49 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin