Kelam tariHİ 10 Kelâmın Tanımı: 10


İSMAİL HAKKI İZMÎRLÎ (1285-1366/1868-1946)



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə38/43
tarix15.01.2019
ölçüsü1,26 Mb.
#97180
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   43

İSMAİL HAKKI İZMÎRLÎ (1285-1366/1868-1946)

Kimlik

İzmirli İsmail Hakkı 1285/1868 yılında İzmir'de doğdu. Babası subaydı, ilköğrenimini İkiçeşmelik İlkokulu’nda, orta ve liseyi İzmir'de Rüşdiye mektebinde yaptı.

İlköğrenimini babasından yapan İzmirli İsmail Hakkı, dört yaşında başladığı ilkokulu okurken hafızlık yaptı. O, medrese öğretimi üzerine İslami ilimleri Arapça, Farsça, Fransızca, Rumca ve Latince lisanlarını öğrendi. Bu arada Tasavvufta Şazeliye tarikatından icazetname aldı.562

Yüksek öğrenim için İstanbul'a giden İsmail Hakkı, orada yüksek öğretmen okulunda okudu. Bu sırada özel dersler alarak kendisini yetiştirdi, Arap dili ve ede­biyatını ve Farsçayı çok iyi bilen Asım Efendi’den, Tasavvuf derslerini Hafız Şakir Efendi'den aldı ve Ahmet Hulusi'den İslami dersler tahsil etti.

İsmail Hakkı mektep ve medresenin birlikte bulunduğu bir dönemde her iki kurumda okutulan dersleri öğrenmek mutluluğuna erişmiştir. O, hemen hemen dev­rinde okutulan bütün dersleri görmüş, Batı ilimlerinin yanı sıra klasik İslam ilimle­rini de hazmetmiştir. İsimlendirmek gerekirse O, Batı Felsefesi, Mantık, Sosyoloji, Psikoloji'nin yanında 6-7 dili hakkıyla öğrenmiş, Kur'an ilimleri başta olmak üzere Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Tasavvuf, İslam Tarihi, Dinler Tarihi, İslam Felsefesi v. b. dersleri çok iyi tahsil etmiştir.

İlme, öğrenmeye büyük ilgi duyan İzmirli, babasının 1878 yılında Osmanlı-Rus harbinde ölümünden sonra mali sıkıntılara girmesine rağmen çalışarak, özel der­sler vererek hem kendine hem de annesine bakmış, maddi bakımdan zor şartlarda oku­muştur.

Yüksek öğrenimini bitirdikten sonra İstanbul'da çeşitli liselerde (Mercan, Daruşşafaka) değişik derslerin öğretmenliğini yapmış, daha sonra İstanbul Üniversitesi (daha önce Daru'l-Fünun) fakültelerinde (İlahiyat, Edebiyat, Hukuk) Tef­sir, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Felsefe, İslam Tarihi, Dinler Tarihi, Mantık v. b. pek çok ders tedris etmiştir. O, okuttuğu bütün derslerde hemen hemen eser vermiştir.

İsmail Hakkı İzmirli'nin öğretim faaliyeti yanında idare faaliyeti de bir hayli yoğun geçmiştir. O, Daru'l-Fünun Edebiyat ve İlahiyat Fakültelerinin reislikleri yanısıra pek çok ilmi ve idari görevde bulunmuş, kurul üyelikleri yapmıştır. O, en son İslamiyat Enstitüsü Müdürü iken Ord. Prof. olduğu halde emekli olmuştur.563

İzmirli İsmail Hakkı’nın ilk eşinden üç çocuğu, ilk eşinin ölümünden sonra evlendiği ikinci eşinden de bir çocuğu olmuştur.

İsmail Hakkı İzmirli sağlam bir bünyeye sahipti. Ve sağlıklı bir hayat sürmüştü. Emekli olduktan sonraki hayatını küçük oğlu Hayrettin'in yanında Anka­ra'da geçirdi. Emeklilik yıllarında ilmi ve fikri faaliyetine devam eden İsmail Hakkı İzmirli, 78 yıllık ömrünü 2 Şubat 1946'da Ankara'da tamamladı. Geride pek çok ilmi eser bırakarak Hakk'ın rahmetine kavuştu.564


Kişilik

İsmail Hakkı İzmirli yaşadığı dönemin damgasını üzerinde taşıyan bir kişiliğe sahiptir. O, her şeyden önce Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde yetişmiş bir bil­gindir. O, mekteple medrese arasını birleştiren bir ilmi ve fikri kişiliğe sahipti. O, bir yandan gelenekçi, diğer yandan çağdaşlığa, modernliğe açıktı. O'nu bazıları devrin Gazzali'si ve İmam-ı Azamı, bazıları İbn Teymiyye taklidçisi, bazıları ise modernist ve reformist olarak değerlendiriyordu.

Îzmirli'nin metodu ilim ve akıl temellerine dayanıyordu. O, taklide, fanatiz­me, yobazlık ve tutuculuğa karşı idi. aynı zamanda inkarcılığa, inançsızlığa da savaş açmıştı. O, hurafelerden tamamen arınmış bir İslam ister.

İzmirli, görüşlerini delile dayandırır. O, mezhepler ve tarikatlar üstü bir İslam anlayışına sahiptir. "Hanbeli de değilim Eş'ari de... Hakk taraftarıyım" sözü o'na ait­tir. O, bir görüşü gerçek olursa ve delile dayanırsa benimser. "Güvenilir bir nakilci olmakla iftihar ederim." sözü de İzmirli'ye aittir. Akılcı ve ilimci bir bakış açısına sahip olan İsmail Hakkı, İslam'ı doğrudan kaynağından almak ve öğrenmek düşüncesindedir.

"Ancak ve ancak İslam'a mensubum. Hz. Muhammed'in yolundayım. İster fi­lozof ve Sufi, isterse Selefi ve Kelâmcı olsun, hiç bir görüş sahibini uluorta reddet­mem, insanların sözlerini eleştiririm, gerçek olanını seçer alırım. Her zaman aldığım söz ve görüş Hz. Peygamberin söz ve görüşüdür. Yalnızca o yüce peygamberin ümmetiyim. O'nun savunucusuyum. "Aklı Hz. Peygamberin yoluna feda et." mısraını okurum." Bu sözlerin de sahibi olan İzmirli, kendisini her mes'elede yetki­li görmez. Hadis konularını hadisçilere, fıkhi meseleleri fikıhçılara, Kelâmi mesele­leri de Kelâmcılara bırakır. Dinine bağlı bir ilim adamı olan İzmirli, taassuba karşıdır, ancak tasavvuf ve tarikat düşmanı değildir. Gazzali'yi ve İbn Teymiye'yi çok beğendiğini ancak birinin düşmanı, diğerinin çömezi olmadığını ifade eder. O, bu şekilde araştırıcı karakterini, hür ve serbest düşüncesini ortaya koyuyor.

İzmirli İsmail Hakkı daha ziyade ilk elden kaynakları kullanır. Ancak bazan istifade ettiği kaynakları zikretmez. Bununla birlikle eserleri düzenli, planlı ve melo­diktir. O, kısaca modern ilim anlayışına ve Onun gereği olan metod bilgisine derin­den sahipti. O, samimi bir dindar olarak İslam'a bağlı idi. O, İslam'ın meselelerini kitap ve Sünnet'e dayanarak çözme taraftarı idi. Fakat hür düşünceyi araştırıcı bir ka­raktere sahip idi. Onun tek amacı İslam'ın meselelerini modern ilmin ve mantığın akli verileri ışığında çözüme kavuşturmaktı. Bunun için bir ömür boyu durmak ve yorulmak bilmeksizin çalışmış, araştırmış ve çok eser kaleme almıştır.565


Eserleri

Genel olarak kültür, düşünce ve ilim tarihimizde özel olarak Kelâm tarihînde müstesna bir yeri olan İzmirli İsmail Hakkı, hayatının yarım asra yakın bir za­manında sürekli yazmıştır.

İslam ilimlerinin hemen hepsinde eser vermiş olan Îzmirli'nin yazdıklarının pek çoğu Kur'an harfleriyledir. Onların pek azı latin harfleriyle Cumhuriyet neslinin istifadesine sunulabilmiştir. Onun bütün eserlerini Süleymaniye kütüphanesinde kendi adı ile anılan seksiyonda bulmak mümkündür.

İsmail Hakkı İzmirli'nin eserlerini konularına göre, başlıcalarını vermek sure­tiyle, şöyle bir tasnif yapılabilir:566


A- Kuranı Kerim



1- Meani-i Kur'an, İstanbul 1927 ve 1977

2- Tarih-i Kur'an, İstanbul 1927 ve 1977 567

B- Hadis

Hadis Tarihi, Mevzu (uydurma) Hadisler. Ahlak ve Tasavvuf kitaplarındaki hadis. Bu çalışmaları basılmamıştır.568


C- Fıkıh



1- Usul-i Fıkıh Dersleri, İstanbul, 1913

2- Fıkıh Tarihi, İstanbul, 1919

3- Kitabu'1-İfta ve'l-Kaza. İstanbul, 1910, 1924.

4- Usul-i Fıkıh, İstanbul, 1911

5- İlm-i Hilaf, İstanbul, 1914

6- Müslüman Türk Hukuku ve Dini. Ankara, 1935.569

D- İslam



1- Din Dersleri, İstanbul, 1922

2- El-Cevabu's-Sedid. Ankara, 1919

3- Tezkere-i Hak. İstanbul, 1917. Aynca basılmamış çalışmaları vardır.570

E- İslam Tarihi



1- Siyer-i Nebevi, İstanbul, 1914

2- Türk Kültürünün Arap Yarımadasındaki İzleri. Ankara, 1937

3- Altınordu Devletine ait Metinlerin Tenkidi. İstanbul, 1941.571

F- Dînler Tarihî



1- Yahudilik, Hristiyanlık, Müslümanlık, İstanbul, 1926

2- Anglikan Kilisesine Cevap, İstanbul, 1921.572

G- Ahlak Ve Tasavvuf



1- Tasavvufun Zaferleri mi Mustasvıfe Sözleri mi? İstanbul, 1922

2- Gazilere Armağan, İstanbul, 1915

3- Tasavvuf Tarihi ve Mülahhas İlm-i Ahlak. Basılmamıştır.573

H- Mantık



1- Mantık-ı Tatbiki ve Fenn-i Esalib. İstanbul, 1909

2- İlm-i Mantık, İstanbul, 1921

3- Mi'yaru'l-Ulum. İstanbul, 1315

4- Mizanu'l-İtidal, İstanbul, 1913

5- Fenn-i Menahic. İstanbul, 1913.574

I- Felsefe



1- Felsefe Dersleri, İstanbul, 1912

2- Arap Felsefesi. İstanbul, 1915

3- Tarih-i Felsefe-i İslamiyye. İstanbul, 1916,1919

4- Felsefe-i Ula. İstanbul, 1917

5- Arap Filozofu Yakup el-Kindi. İstanbul, 1926

6- Daru'l-Fünun İlahiyat Fakültesinde değişik konuları işleyen pek çok araştırma ürünü olan makaleler mevcuttur.575

Î- İslam Mezhepleri



1- Dürzi Mezhebi, İstanbul, 1926

2- Küllabiye Mezhebi. Daru'l-Fünun İlahiyet Fakültesi Dergisi. İstanbul, 1925

3- Aynca Nusayriyye, Babiyye, Vahhabiyye, Mu'tezile üzerine çalışmaları bu­lunmaktadır. Ancak basılmamıştır.576

J- Kelâm



1- Yen-i İlm-i Kelâm, İstanbul, 1920, 1927, 1930 Bu eser Sabri Hizmetli ta­rafından latin harfleri ile neşredilmiştir. Ankara, 1981

2- Mülahhas İlm-i Tevhid. İstanbul, 1924

3- Muhassalu'l-Kelâm ve’l-Hıkme. İstanbul, 1917

Başka çalışmaları da bulunmaktadır.

Eserlerinin başlıcalarını zikrettiğimiz İsmail Hakkı'nın dönemin gazete ve der­gilerinde de pek çok makalesi yayınlanmıştır.577

Görüşler

İsmail Hakkı İzmirli'nin Kelâmi Görüşleri ve Kelâm ilmi ile ilgisi önem arzeder. O, Kelâm'a dair yazdığı eserlerinde yeni bir ufka doğru yürümek istemektedir.

O'nun Kelâm'dan ne anladığını bu eserlerinden çıkarmak mümkündür.

İzmirli'nin Kelâmla ilgili ilk eseri Mülahhas ilm-i Tevhid'dir. O, bu eserin kaleme alınış gerekçesini Giriş'te şöyle açıklamaktadır: "Kelâm ilmi gerçekte müsbet ilimlerden ayrılmaktadır. Çünkü bu ilim bir yandan insana nasıl iman edeceğini, gerçek bir inanca nasıl ulaşacağını öğretmektedir. Diğer yandan da İslam inançlarının temelini oluşturan akideleri incelemektedir. Allah'ın varlığı, ahiret, Al­lah'ın fiilleri onların başlıcalarını oluşturmaktadır. Ayrıca Kelâm ilmi, konusunu teşkil eden bu meseleleri en güçlü delillerle savunmak durumunda olan bir ilimdir. Onun içindir ki, delillerinin güçlü ve inandırıcı olması lazımdır. Çağın problemlerine çözüm getirmek ve insanların ihtiyaçlarına cevap vermektir.578

İzmirli İsmail Hakkı Mülahhas îlm-i Tevhid adlı eserinde üç bölüm halinde İslamın inanç, ibadet ve Ahlak esaslarını ele alıp incelemektedir. Sanki bu eser daha sonra yazdığı Yeni İlm-i Kelâm'ın muhtasarını oluşturmaktadır.

Muhassalu'l-Kelâm ve'1-Hıkme adlı eser İzmirli'nin 579 Kelâm tarihinde ihti­va ettiği bilgiler bakımından önem arzeden ikinci kitabıdır. O, bu eserinin yazılış ge­rekçesini şu ifadelerle takdim eder, "Müslüman mütefekkirler zaman zaman Kelâm il­minin insanların ihtiyaçlarına cevap veremediğini söylediler. Aynı durum bu gün de söz konusudur. Klasik Kelâm ilmi günümüz insanının problemlerini çözümleyemiyor. Çünkü yetersiz ve aciz duruma düşmüştür. Metod ve delilleri süresini tamamlamıştır. Çağımızın Kelâm ilmi yeni bir metod ve modern delillere muhtaçtır. Çünkü bu elim çağların gelişmesiyle gelişir, kendini yeniler ve olgun­laşır. Çağımızda Kelâm ilminin delilleri ve metodu Batı felsefesi delilleri ve modern ilmin metodu olacaktır. Çünkü eski Kelâm ilmi'nin delil ve metod yönünden yarar­landığı Yunan felsefe ve Mantığı artık demode olmuştur. Onun yerini modern Batı Felsefesi almıştır. Ancak temel faktör her zaman olduğu gibi yine vahiy ola­caktır, dini veriler esas alınacaktır" Bu yeni ilm-i Kelâm'ın dayanakları hem İslam vahyi ve akıl, hem de Batı Felsefesi ve Mantığı olacaktır..."

Kelâm'ın yenilenmesini bu vadide gören, Kelâm'ın yenilenmesi ile vesail'in, vesilelerin yani metodun değiştirilmesini kasteden İsmail Hakkı, sözü edilen ki­tabında İlahiyat, Nübüvvet ve Sıfatlar konusunu birinci bölümde, İnanç esasları, itikadi ve Fıkhı mezhepleri ikinci bölümde incelemektedir. Bu eserin önemi özellikle mezhepler tarihi açısındandır.

Şeriye Vekaleti Tedkikat ve Telifat-ı İslamiyye Heyeti'nin isteği üzerine ka­leme alınan Yeni İlm-i Kelâm 580 İsmail Hakkı'nın en önemli eseri olup daha önce yazdığı eserlerin konularını da kapsamaktadır. O'nun buradaki amacı, İslam inanç esaslarını yeni bir muhteva ve metod ile takdik edip öğretmektir.

İzmirli İsmail Hakkı Yeni İlm-i Kelâm'ın dibacesinde Kelâm hakkında genel bilgi verirken Kelâma kişiliği ile temayüz etmektedir. İlimlerin en şereflisi ve en üstünü olan Kelâm ilmi aynı zamanda başı kavgalı olan ilimdir. Bu ilimde asıl olan kitap ve Sünnete temessüktür, bağlanmaktır. Kelâm ilminin mesaili ve makasıdı İs­lam iman esaslarıdır. Bunlar asla değişmez. Zaten İslamın hiç bir zaman hiç bir şeyden pervası yoktur. Ancak Kelâmın meselelerini ve asli konularını ispat ve izahta kullanılan malzeme, metod değişebilir.

O'na göre kendi ifadesiyle "Dinimiz Camiul-Mehasin olmakla onda hiç bir vecihle kusur yoktur. Onda kusur aramak abestir, gaflettir, cehalettir. Kusur ancak dinimizi anlamayanlarda, anlatamayanlarda, anlayıp inad ile cidalde bulunanlardadır." 581 Bunun için dini muhabbeti kalplere yerleştirmek lazımdır. Bu hususta görev veliyyü'l-Emr'e düşmektedir. Dinimiz akla rehberdir. O halde bu dini en iyi şekilde an­layıp anlatmak icap etmektedir.

Dibacede Kelâm ilmi'nin tarifini, mevzuunu, mesailini, faydasını, gayesini, mertebesini ve nihayet tecedüdünü, yenilenmesini anlatan İzmirli, Kelâm ilmini, ilimler sınıflamasında Fıkh-ı İtikadi olarak benimser. O'na göre Fıkıh üç kısma ayrılır. Bunlar: Fıkh-ı İtikadı, Fıkhı İlmi, Fıkhı Vicdani. Birincisi Fıkhı Ekber, İlm-i Tevhid ve İlm-i Kelâm; ikincisi İlm-i Şerayi ve Ahkam; Üçüncüsü İlm-i Ah­lak ve Tasavvuftur.582

Yeni İlm-i Kelâm'da İzmirli, Kelâm'ın yerini belirtmek için geniş bir alanda hareket eder. Önce Ahkam-ı Şer'iyye'yi itikadi, ameli ve ahlaki olarak taksim eder. Şer'i hükümlerin kaynakları olarak Kitap, Sünnet, Kıyas ve icmaı genişçe tarif eder. Akli ve Nakli delilleri beyan eder. İlmin tariflerini, derecelerini, ilmin sebeplerini araştırır. Bilgi nazariyelerinin neler olduğunu ifade eder.

Bu genel ve temel bilgilerden sonra İzmirli, İslam ilimlerinin tedvinini ele alır. Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, Arap Dili, Ahlak ve Tasavvuf, Tarih ve Coğrafya ilimlerinin oluşumunun açıklar. Ehl-i Sünnet ve Bid'at, Selefiyye, Eş'ari'ye, Maturidiyye'ye ve bunların usulleri ile aralarındaki farka işaret eder. İzmirli bu kısımda Kelâm Tarihçesi yapar. O, bu meyanda İslam filozoflarına ve Mutasavvıflarına da ayrı bahisler açar. Batıniyye'yi de ihmal etmeyen İzmirli günümüzde halen yaşayan İslam Mezhep ve fırkalarına da genişçe yer ayırır.

Söz Ehl-i Sünnete gelince İzmirli İsmail Hakkı, Fıkıhta söz konusu olan bütün mezhepleri ister mensubu bulunsun, ister bulunmasın teker teker ele alır, on­ları genişçe izah eder.

Fıkıhtan Mantık'a geçen İzmirli İsmail Hakkı, bu ilim dalının muhtevasını genel hatlarıyla özetler. Bundan sonra Kelâm'a zemin teşkil etmesi bakımından bir­takım kurumları söz konusu eden İzmirli, Vücud, Zat, mahiyyet terimlerini açıklar. Madde, Ruh, Cisim, Hayat hakkında eski ve yeni bilgileri birlikte sunar. Böylece yeni îlm-i Kelâm'ın birinci kitabı sona erer.

Yeni İlm-i Kelâm'ın ikinci cildi veya kitabı "İlahiyat" bahsine ayrılmıştır.

İzmirli İsmail Hakkı, Zat'ı Bari'nin ispatında Fıtri delili hemen en başta kul­lanıyor. İnsanın kendi varlığını Allah'ın varlığına tabii delil olarak kullanan İzmirli, böylece hem Kur'an'ın hem de İmam Eş'ari'den itibaren Doğuda ve Batıda bazı düşünürlerin kullandığı bu delile büyük önem verdiğini ortaya koyuyor.

"Allah'ın varlığını ispat konusunda hasr ve kasr yoktur. Allah yolları hadsiz ve hesapsızdır" diyen İzmirli bu hususta Kelâmcıların, filozofların eski ve yeni düşünürlerin pek çok delilini kitabına almıştır. Bunlar; İnayet, Hikmet, Itkan, Hudus, İhtira, Varlık, Cisimler, Terkip, Tasvir, İmkan, Hareket, Kemal Aşkı v. b. de­lillerdir. Batı filozoflarının delillerine de genişçe yer veren İzmirli, Kelâm'ın yenilen­mesi konusunda prensibine burada sadık kaldığını göstermektedir.

Isbat-ı Sani hakkındaki şüpheleri de birer birer zikredip onları cevaplayan İzmirli, burada felsefenin itirazlarına dikkat çekmekte Fahru'd-Din Razi'nin bunlan zamanında cevapladığını söyleyerek şimdi de bu vazifeyi kendisi üstlenmektedir.

Materyalizme de geniş yer ayıran İzmirli, inanç yönünden bu cereyanın tahri­batının önemini görerek, onların da zaflarını ortaya koymakta, şüphelerini çürütmektedir.

Allah'ın Sıfatları konusunu, klasik Kelâm bilgileri çerçevesinde inceleyen İzmirli, İsm-i Celal, İsm-i Azam, Zati ve Subuti sıfatları konusunda özet bilgiler sunmakta, Hikmet-i Samedaniyeyi ise genişçe izah etmekte, haberi sıfatlardan sonra Efal-i Bari'ye, Allah'ın fiillerine temas etmektedir.

Allah'ın fiillerine bağlı olarak İnsan'ın Fiilleri bahsini işleyen İsmail Hakkı, bu konuda ilk olarak Aslah meselesini ele almaktadır. "Cenab-ı Hakk Hakim'i Müteal'dir. Her şey bir muktezay-ı Hikmet yaratır. Kulları hakkında ister Aslah ol­sun olmasın ikisini de yaratması caizdir" cümleleriyle konuya giren, ancak her konu­da olduğu gibi burada da ayrıntılı bir tarzda Kelâm ekollerinin görüşlerini vermeyen İzmirli, Hidayet ve Dalalet, Ten'im ve Ta'zip konularında kısa bilgiler verdikten son­ra Kader meselesine sözü getirmektedir. Kader meselesini bazı Kelâm Ekolleri'nin görüşlerini (Eş'ariyye, Kaderiyye) zikrederek "Kadere İman vaciptir. Fakat onunla inticac caiz değildir. Mesela bir ma'siyeti irtikab edip sonra "kaderim böyle imiş" de­mek caiz olmadığı gibi kadere itimaden esbaba'a tevessülü terketmek de caiz değildir."583 der.

Çağdaş filozofların görüşlerine de yer vererek Hayır ve Şer meselesine eğilen İzmirli şerri üçe ayırmaktadır.

1- Varlığın tabiaten, doğal olarak eksik yaratılmasıdır. Bu hakikaten şer değildir. Çünkü varlığın eksik olarak bulunması hiç bulunmamasından daha iyidir. O yön gerçekte, bütün varlıklar var olmak itibariyle iyidirler, hayırdırlar, güzeldirler. Yok olmak var olmaktan, kendisinde birtakım hayırlar bulunmak hiç hayır bulunmamaktan daha iyi değildir. Cenab-ı Hakk eksik varlıkla, ilmine, kudretine, cömertliğine, lütuf ve keremine aykırı bir fiilde bulunmuş değildir.

2- Manevi şer günah demektir, bu gerçekten bir şerdir. Ancak bu şer insandaki cüz-i iradeden neşet eder. İnsanın cüz-i irade sahibi olması, olmamasından daha iyi­dir. Aslında insanın cüz-i iradesi olmasaydı günah işlemezdi. Bu takdirde fazilete ve sevaba müstahak olmaz idi. Ancak cüz-i iradesini kötüye kullanarak suç işleyen, şerre sarfeden kişinin kusur kendisindendir, asla Allah'tan değildir. Şu halde şerr-i Manevi Allah'tan olmayıp insanın kendisindendir.

3- Cismani şer, elem demektir, alemde elem vardır. Bu elem de aslında cüz-i iradeye dayanır. Lezzet ve elem incelendiğinde görülür ki ne zaman ilahi kanunlara aykırı hareket edilirse orada bir elem vardır. Kısacası elem ilahi eseri ihlal edip bozan fasit iradeden doğar. Çünkü alemdeki tabii düzen güzeldir, ondan elem, şer doğmaz. Netice itibariyle alemi güzel olarak yaratan Allah'tan elem gelmez. Cismani şerrin kaynağı da insanın bizzat kendisidir.

Kaza ve Kader meselesine bağlı olarak insanın Allah'ın karşısında konumunu belirlemede en önemli meselelerden biri olan Hayır ve Şer problemine 584 temastan sonra İzmirli rızık ve ecel konularına da akli ve Nakli kısa izahlarla kitabında yer vermektedir.

İzmirli İsmail Hakkı, Yeni ilm-i Kelâm'ın bir tekmile ile bitirmektedir. Marifet-i Bari'nin, Allah'ın bilinip tanımasının nazari veya zaruri olmasının ihtilaflı bir konu olduğunu beyan eden İzmirli son olarak Burhan-ı Tevhid'in Felsefi tarihini söz konusu etmektedir. Burada kadim Yunandan Kant'a kadar filozofların Allah'ın varlığı ile görüşlerini çok özet bir takdimini yapmaktadır. Kitabını ise İbrahim (14) suresi­nin 10. ayetindeki şu ilahi ibare ile bitirmektedir:

"Gökleri ve yeri yaratan Allah'tan şüphe mi ediyorsunuz?"

İzmirli İsmail Hakkı, İslam düşünce ve ilim tarihi'nin dönüm noktalarından bi­rinde hayat sürmüş devrini ilim fikir hareketlerinin içinde ve onları yakından bilen ve takip eden bir ilim adamıdır. O, Batı felsefe ve ilmini imkanları ölçüsünde tanıyan, İslam ilimlerini ve lisanlarını da iyi hazmetmiş bir düşünür olarak Kelâm ilmi'nin İslam bilim dalları arasında önemini iyi kavramıştır. Kelâm ilminin İslam düşünce sisteminin temelini oluşturduğunu gören İzmirli bu ilim dalının ihtiyaçlara cevap vermesi tekrar harekete geçirici görev ifa etmesi için büyük gayret sarfetmiştir. Kur'an-ı ve Sünnet'i esas alarak Yeni Kelâm'ın oluşmasına çalışmış, metod olarak devrin şartları gereği Batı felsefe ve mantığını benimsemiştir. İzmirli'nin Kelâm tari­hindeki önemi, bir eksikliği keşfetmesi bunun giderilmesi için çareler ve çözümler aramasıdır. O, bir yandan Klasik Kelâm'ın konularının ihmal edilemeyeceğini belirtir­ken, diğer yandan vahiy gerçeğinden hareketle Kelâm ilmini çağın gereklerine cevap verir hale getirmeyi düşünüyordu.

Bir geçiş dönemi yaşaması itibariyle onun da eksiklikleri elbette vardır. Hatta yanlış saplantıları da olmuştur. Ancak İzmirli İsmail Hakkı diğer İslam ilimlerinde olduğu gibi bilhassa Kelâm'da kendisinden, gerek şekil gerekse muhteva yönünden, çok şeyler öğrenilecek çalışkan, araştırıcı, verimli, bir İslam alimi ve Kelâm tarihinde yerini alan seçkin bir mütekellimdir.585


Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin