Yakîniyât
Yakîn, kelami bir terim olarak; “vakıaya uygun, süreklilik niteliği taşıyan kesin inanç” demektir. Yakî bilgi, sağlam ve sağlıklı bir akıl sahibi için, hiçbir şüpheye mahal bırakmadan insana kesin bilgi sağlar. Kesin hükümler ihtiva eden önermelere “yakıniyât” denir. Yakıniyât, “bedihiyât”, “fıtriyyât”, “müşâhedât”, “mücerrebât”, “mütevâtirât” ve “hadsiyyât” olmak üzere altı tanedir. Bunlardan ayrı olarak yakîn bilgiler için bazı dereceler sayılmıştır. Buna göre, kesinlik ifade eden ilmin dereceleri; “ilme’l-yakîn”, ayne’l-yakîn” ve “hakka’l-yakîn” olmak üzere üçtür.
İlme’l-yakîn: Aklın ve naklin verdiği kesin bilgidir. Sarih akıl sahih nassla asla çelişmez. Eğer aralarında ihtilaf var gibi görünürse, bu ya aklın salim olmayışından ya da naklin açık olmayışındandır.
Ayne’l-yakîn: Dış tecrübe ve müşahedenin verdiği bilgidir. Hz. İbrahim’in Allah’ın ölüleri dirilteceğine inanmasıyla birlikte, ölülerin diriltilmesini görmek ist21emesi buna örnek verilebilir.
Hakka’l-Yakîn: İç duyu ve tecrübenin verdiği, insanın bizzat içinde hissettiği ilimdir22.
-
Zanniyât
Şüphe ve tereddütten uzak olmayan delillere zanniyât denir. Başka bir ifadeyle zanniyât, yüzde ellinin üzerinde bir ihtimal taşımakla beraber kesinlik ifade etmeyen öncüllerdir. Doğruluk tarafı tercih edilmekle beraber kesinlik taşımayan, zorunlu bilgi vermeyen mukaddime ve hükümler zanniyat içine girer. Bunlar altı tanedir:
1.Makbulât: Peygamber gibi masum olmayan fakat otorite veya selahiyetli kabul edilen, özü sözü bir ulu kişilerin sözlerdir. (Adalet mülkün temelidir)
2.Meşhurât: İnsanlar tarafından değer verilen, herkesin kabul edebileceği hükümlerdir. İnsanlar arasında yaygın ve Meşhur olan sözlerdir. Sadece bir devrin, bir memleketin insanları veya bir mesleğin mensupları tarafından benimsenmiş olabilir. (Adil olmak iyidir, zulüm kötüdür gibi)
3.Müsellamat: İlmi bir tartışmada karşı tarafın kabul ettiği hükümleri muarızını susturmak için, diğer tarafın delil gibi kullandıkları bilgilerdir.
Hz. Peygamber’in miracını reddeden bir Hıristiyana Hz. İsa’nın semaya yükselmesini delil olarak göstermek gibi.
4.Muhayyelât: Yanlış olduğu, doğru olmadığı açıkça belli olduğu halde manevi bezginlik, nefret ve sempati uyandırmak için hayal edilen, zihinde canlandırılan hükümlerdir. (şarap akıcı bir yakuttur. Ateş topraktan hayırlıdır. Gibi)
5.Vehmiyât: Duyularla algılananların dışında kalanlar hakkında, duyularla elde edilen bilgikere kıyas edilerek verilen hükümlerdir. (Var olan herşey yer kaplar. Görmediğim şeyleri kabul etmem. Rüyada görülen her şey doğrudur.)
6. Karinelerle Hüküm vermek: Herhangi bir karineyi, ipucunu görüp ona göre hüküm vermek. Mesela Yoğunlaşmış bulutları görüp yağmur yağacağına hükmetmek gibi)
3. Mantık ve Felsefede Kullanılan İstidlâl Çeşitleri
Daha önce akıl ile meydana gelen bilginin ya zaruri ya da istidlâli olduğunu söylemiştik. İstidlâli bilgi, tümdengelim, tümevarım ve temsil olmak üzere üç çeşittir. Bu şekilde elde edilen bilgilere “nazarî veya istidlâlî bilgi” denir. Nazarî veya istidlâli bilgiler, akıl yürütmeyi, zihnin faaliyet göstermesini gerektiren bilgilerdir. Bu çeşit bilgilerin elde edilişinde aklın belli ölçüler ve şartlarda işlevi söz konusudur. Bu anlamda, nazar veya istidlâl, mevcut bilgileri usulüne göre düzenleyerek, bilinmeyene ulaşmak demektir23.
-
Dostları ilə paylaş: |