KURUÇEŞME AKADEMİSİ
Rumlar tarafından 1803'te Kuruçeşme'de kurulmuş yüksek öğrenim kurumu. Kuruçeşme Üniversitesi olarak da anılır.
Okulun dil-edebiyat, hendese-riyaziyat (geometri-matematik) ve tıp bölümleri bulunmaktaydı. Okul hakkında Türkçede ya-' pılmış bazı yayınlarda burada Fener Patrik-hanesi'ne bağlı olarak öğrenim yapıldığı öne sürülmüş ise de, kaynaklar incelendiğinde, bu okulun Rum Ortodoks Patrik-hanesi'yle organik bir bağı bulunmadığı, tersine laik sayılabilecek bir eğitimi be-
nimsediği (hattâ bu yüzden dindar Rum çevrelerinin tepkilerine maruz kaldığı), tıbbiye bölümünün ise Osmanlı Devleti tarafından resmi tıp mektebi sayıldığı, aynı yerde bir de hastanenin faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır.
Rum Ortodoks Patrikhanesi bünyesindeki Rum mektebi (Rum Mekteb-i Kebiri) adlı dinsel nitelikli okulun öğrencileri yaz olunca derslerini Kuruçeşme'de Patrikha-ne'ye ait bir binada sürdürürlerdi ve bu nedenle burası bir çeşit yaz okulu işlevi görürdü. 19. yy'm başlarında bazı Rum aydınları ile tüccarları bir yüksekokul açmak ve orada kilise eğitiminden ayrı, çağdaş öğretim yapmak istediler. Böyle bir isteği ortaya koyanlar 18. yy'm Aydınlanma Çağı sonuçlarından, ileriye dönük fikir akımlarından ve özellikle 1789 Fransız Devrimi' nin tüm Avrupa'da estirdiği atmosferden önemli ölçüde etkilenmişlerdi.
Osmanlı Rum aydınlarının ve yenilikçilerinin çabaları sonuç verdi, Kuruçeşme' deki binada Divan-ı Hümayun tercümanlarından (o sırada Boğdan voyvodasının kardeşi olan) Dimitraşko Morozbeyzade' nin yönetiminde, 1803'te, III. Selim'in (hd 1789-1807) müsaadesiyle, okul Millet-i Rum Talimgahı adıyla öğretime başladı.
Okulun müdürü, Patrikhane'ye değil, bir mütevelli heyetine bağlıydı, bünyesindeki tıbbiye bölümü (tıphane) ve hastanesi Osmanlı Devleti'ne tabip yetiştirmek bakımından da işlev gördü; hastanesinde din ve etnik grup ayrımı yapılmadan hastalara bakıldı.
Kuruçeşme Rum Üniversitesi hakkında 1805'e ait Dimitraşko Morozbeyzade imzalı bir dilekçede, "işe yarar mütercim ve hizmetkâr yetiştirilmek kasıt ve niyyet-i ha-lisesiyle (iyi niyetiyle)" okulun sorumlularının bir hayli masrafa katlanarak ve gece gündüz çalışarak gösterdikleri çabalara rağmen, rahatsız edildikleri, gerek muallimlerin, gerekse şakirtlerin (öğrenci) taarruza uğradıkları belirtilerek, bunları yapanların okula garez besleyen fesat ve kıskanç Rumlar olduğu, bazı Müslümanların da kışkırtıldığı söyleniyordu.
Okulun varlığından rahatsız olanlar bu türlü davranışlarından vazgeçmediler. Aynı yıllarda Osmanlı Devleti içinde Yunanistan sorunu büyümeye başlamıştı. Sonuçta 1820'deki Mora ayaklanmasıyla ve Rum tercümanların -bu arada Dimitraşko Mo-rozbeyzade'nin- Babıâli'deki görevlerinden uzaklaştırılmalarıyla okul kapandı.
İSTANBUL
Dostları ilə paylaş: |